CUMHURİYET
...ııııııııııııııııııııııı...ıımııımmıımmımmmımnm...mı...
1
Yassıadadan
Portreler
m -
.£
4 i
1111=111,lllllllllllllllllllllllllllll... . Herkesin içinde bir üzüntü vardı. Köprülü niçin Yassıadada değil... Bir çokları Men. deres’inkötülük-C A H İT T A N Y O L
lerini sayarken onu tasfiye etmesini de bir suç delili olarak görü, yorlardı Evet, Tassıada mahke melerinde onun yeri boş kalmıştı. Meclis tam tekmil kadrosiyle gel. diği gün kurucular arasında onun
bulunmaması şanına yakışmaz
dı. İşte bunun için Menderes’e kızıyorlardı. Çünkü o yakalanma sı güç adamdı. Fakat. Allah in. sanı şaşırtmaya karar verirse ön ce basiretini bağlar.
27 Mayıs ihtilâlinden sonra, ken dişine bir muhalefet kahramanı süsü vererek 6 - 7 eylül hâdisele rinin mürettep olduğunu dünya ya ilân etti, fakat ip ayağına do. laştı ve ağın içine düştü.
6 - 7 eylül olaylarının mahke mesine giderken suçlular arasın, da zihnim hep Köprülüye takıl dı. Merak ediyordum; ne söyli- yecekti, nasıl hareket edecekti..
Suçlular arasında onun başka
bir özelliği daha vardı. Ray ar, Menderes örnekleri az bulunan tiplerdi. Kendi hayatlarını ve kendi kaderlerini yaşıyorlardı. Bir kısmı kibar hırsız, bir kısmı da emir kulu idi. Fakat Köprülü öyle değildi. O, bir nevi insanla rın prototip’i idi. Dışarda bir çok hemcinsleri vardı.
Köprülü tdadi tahsili ile pro fesör olmuştu. Asıl ecdadı Kıb- lelizade iken Köprülülerin postu na bürünmüş, rahmetli Ali Emi. rî Efendinin bütün isbatlarına rağmen, bu ünvan içinde V a r
mıştı.
Her zaman yüzüne gülen talih kendisini, politikada, kendisi gibi alaylı olanların safına düşür müş, taşıdığı ünvanla âllemeliğin tadını çıkarmıştı. Bayar gibi mek tepsizin yanında neden Başbakan olmasın.. Neden bu alaylılar sal.
tanatmda, kısmetin en büyüğü
kendisine isabet etmesin, işte onu yiyip bitiren buydu. Hakikatte i- se Köprülü veya asıl adiyle «Kıb- lelizade» siyasî meslekdaşları gi bi yarı aydın bir zattı. Dil ve e- debiyat konularının dışında, o kü çük bir politikacı kültürüne sa. hipti. Siyasî konuşmaları seviye- siz bir Koraltan’ı hatırlatır.
işte vapur Tassıadaya yanaşır ken zihnim hep bu düşüncelerle meşguldü. 6 . 7 eylül muhbirinin ifşaatı ile mahkeme bir celsede bitecek diye düşünüyordum. C e binden koca bir kâğıt destesi çı karınca içimden Menderes’in işi bitiktir; şimdi «onun meşhur söz cambazlığı suya düşecek» diyor, dıım. Kendisine, orada oturan suçlulardan değilmiş gibi bir edâ vererek mikrofonun başına geç ti. Bu büyük âlimin söyliyecek- lerini herkes merakla bekliyor.
ne binmenin uyandırdığı ahbap lıktan doğan bir tesadüfe kur- ban olmuş pozunu vermeye çalış tı. Hâkim sordu:
«Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğerleri meseleyi biliyorlardı. Madem ki siz de bilmiyordunuz hemen Ankaraya dönmeliydiniz; onlarla Istanbula gitmemeli idi niz». Büyük âlimin cevabı şu ol du: «Hâdiseyi merak ettiğim için, merak saikasiyle kaldım».
Korku ve husumet, ona, ne ce vap vereceğini şaşırtmıştı. Diledi ği. sadece kendisinin kurtulması.. Hani bundan bir kaç ay önce 6 . 7 eylül olaylarının bir ter tip eseri olduğunu ima ediyordu. Hani beş altı ay evvel bir siyasî partinin ocak ve bucak teşkilât larını dolaşarak Demokrat parti nin zulüm ve haksızlıklarını şe. bir şehir halka anlatmaya çalışı yordu. . Hayır şimdi o kurtuluş ümidini Menderes’e bağlamıştı. Dâvanın avukatlığını maharetle o idare ediyordu. Menderes’in sa vunması ve kendisinden dost ve nazik bir dille bahsetmesi arala rındaki buzları çözmeye kâfi gel mişti.
Türk milletini bütün dünya
karşısında güç duruma sokan bu çirkin olavm nasıl bir gelişme seyri takip edeceğini şimdiden kestirmek güçtür. Bunu duruş malar aydınlatacak. Fakat, bir kaç ay önce halk ve dünya ef kârında umumî bir şüphe uyan dıran Köprülü her iki şekilde de kendi kendisini mahkûm etmiş duruma düşecek, eğer bu olay bir tertip eseri ise suçlularla bera ber, değilse iftira ettiği için ..
Aklıma «Sarayih» müellifi
Hoca Kadri efendinin sözleri gel di. Kendisiyle beraber Abdül hamit istibdadına karşı Avrupaya kaçan Jön Türklerin Abdülhami- di kötülemek isterken Türk mil letini nasıl batırdıklarına işaret ederek şunları yazıyor:
«Avrupanın şehirlerinde, bazı cemiyetler huzurunda Türk hü kümetinin ayıplarını ve kabahat lerini — velev cümleten sabit ol sa — sayarak ateş açmak, duman
savurmak dahi, Türklere; hiç bir
faidesi dokuna mıyaeak yalnn Hristiyanları eğ lendirmeye. yarı yacaktır. Mille ti Osmaniyenin öl hil, fasit, ahmak bulunduğunu Hristivanlar nazarında ispat ey lemeye ihtimam ıeye ummam addolunurken^ ---su amelin vehamet ve sakametı bedihidir» dedikten sonra:
« Con Türklerin JHükumet-
Osmaniye aleyhinde bu ara ka dar yazıp neşreylemiş olduğu ce rideler ve risaleler, münderecat bihakkın tetkik olunsa, kıyas vc istidlalle hasıl olacak bir çok malûmat ve efkâra nazaran, alt yüz senedenbeı-i Türkiyemn haJ kim-i aslisi geçinen «Mücahidi se hir» Türk kavm-i necibinin ar. sık külliyen bozulup veya fıtra- ten bozuk bulunup, bu zamanda! lâzım olan terakki ve medeniye.^ e vç su asırda icrayı hükümete lâyık olmadığına kat’iyen hük-
lolunur. (1)»
Mahkemeden çıkarken kendi
ltendfme şöyle bir suâl sordum: Eğer şu sandalyede oturan suç lulardan birinin yerinde bulun mak zorunda k â lsa ydım ,-her hal de bu zatın verinde olmak iste- mezdim..
(1) Hoca Kadri efendi Sarayih sahife İS, 32.
«Bendeniz esasen alâkadar ol. iadığım ve tesadüfen karıştığım ir meseleyi ve iddiaları cevap- ındırmava çalışacağım» diye sö- e başladı; ve kendisine, sanki . 7 Eylül hâdiselerinde Cumhur- aşkanı ve Başbakanla ayni
tre-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi