• Sonuç bulunamadı

Afyon'da kömür kullanımının hava kirliliğine etkisi ve çözüm önerileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Afyon'da kömür kullanımının hava kirliliğine etkisi ve çözüm önerileri"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ. AFYON’DA KÖMÜR KULLANIMININ HAVA KİRLİLİĞİNE ETKİSİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Nihat GÜL YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Konya, 2005.

(2) T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ. AFYON’DA KÖMÜR KULLANIMININ HAVA KİRLİLİĞİNE ETKİSİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Nihat GÜL YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Bu tez …./…/…… tarihinde jüri tarafından oybirliği/oyçokluğu ile kabul edilmiştir.. Prof. Dr. Kemal GÜR (Üye). Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ (Danışman). Yrd. Doç. Dr. Bilgehan NAS (Üye).

(3) i ÖZET Yüksek Lisans Tezi. AFYON’DA KÖMÜR KULLANIMININ HAVA KİRLİLİĞİNE ETKİSİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Nihat GÜL Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ 2005, 40 Sayfa Jüri: Prof. Dr. Kemal GÜR Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ Yrd. Doç. Dr. Bilgehan NAS. Afyon son yıllarda önemli bir hava kirliliği sorunu ile karşı karşıyadır. Bu sorunun önemli bir kısmını, konutlar ve endüstri kuruluşları vs. gibi sabit emisyon kaynaklarından atmosferik ortama bırakılan kirletici maddeler ile bunların taşınımında etkili olan meteorolojik olaylar oluşturmaktadır. Söz konusu kirletici maddelerin en yaygın olanları, kükürtdioksit (SO2) ve partikül madde (PM)’dir. Kirliliğin boyutu ve son yıllardaki durumu, 1993-2002 yılları arasında, 10 yıllık periyotta incelenmiştir. Bu çalışmada Afyon’da episod kirliliğinin yaşandığı ayların Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat ayları olduğu belirlenmiş, kış mevsimi boyunca Afyon’da etkili olan sıcaklık, basınç, rüzgar ve nem gibi meteorolojik parametrelerin kirli havanın düşey ve yatay taşınımı üzerine etkileri araştırılmıştır. Yine bu çalışmada Afyon’da hava kirliliğinin önlenmesi, hava niteliğinin korunması ve iyileştirilmesine yönelik bir eylem planı çıkarılmıştır.. Anahtar sözcükler: Afyon, hava kirliliği, meteorolojik parametreler, çözüm önerileri.

(4) ii ABSTRACT MS THESIS. THE EFFECT ON AİR POLLUTİON OF USİNG COİL İN AFYON AND SOLUTİON CAUSES. Nihat GÜL Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Environmental Engineering Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ 2005, 40 Page Juri: Prof. Dr. Kemal GÜR Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ Yrd. Doç. Dr. Bilgehan NAS. Afyon is facing a major problem of air pollution in recent years. The basic portion of this originates from residential areas and industrial establishments. These sources emit a substantial amont pf pollutants depending upon the prevailing meteorological conditions which dictate the degree of transport of pollutants. Sulfur dioxide and particulate matter are the most common pollutants. The spread and magnitude of air pollution in Afyon has been evaluated using the average values of SO2 and PM for the last 10 years from 1993 through 2002. The most acute pollution was determined to exist in the months of november through february where inversion phenomenon is effective. The effect of meteorological conditions, i.e. moisture, pressure, temperature, and wind speed on the transport of pollutants has been correlated. The measures to be taken in Afyon for the protection and improvement of air quality have been developed in the form of an action plan. Keywords: Afyon, air pollution, meteorological parameters, proposal solutions.

(5) iii. ÖNSÖZ Günümüzde, her geçen gün artan çevre sorunlarının başında gelen hava kirliliği, geleceğin dünyasını ciddi bir şekilde tehdit etmekte, ekolojik tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır. Dünya nüfusunun hızla artmasına paralel olarak, artan enerji kullanımı, endüstrinin gelişimi ve şehirleşmeyle ortaya çıkan hava kirliliği insan sağlığı ve diğer canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Yapılması gereken en önemli çalışma, hava kirliliğinin giderilmesi için öncelikli olarak kirliliğine neden olan kaynakların tespit edilmesi ve etkinlik değerlerinin belirlenmesi olmalıdır. Buna bağlı olarak tespit edilen kaynaklar üzerinde sorunu gidermek amacıyla yapılacak çalışma, yerel yönetimler öncülüğünde belirlenmeli ve yerinde uygulamalarla gerekli önlemler alınmalıdır. Ülke çapında pek çok ilimizde olduğu gibi Afyon ilinde de hava kirliliği yoğun olarak yaşanmakta ve bundan başta insan sağlığı olmak üzere tüm çevre olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu çalışmada, konutlar ve endüstri gibi sabit emisyon kaynaklarından ileri gelen hava kirliliği ve kirlilik üzerinde etkili olan meteorolojik faktörler incelenmiş, bu bağlamda Afyon il merkezindeki hava kirliliğinin boyutlarını ortaya koymak amacıyla kirliliğe yol açan kükürt dioksit (SO2) partikül madde (PM) ölçüm sonuçları değerlendirilmiş ve mevcut hava kirliliğini önlemek için çözüm önerileri dile getirilmiştir. Tezin hazırlanmasında yardımlarından dolayı başta Sayın Hocam Yrd. Doç. Dr. Gülnare AHMETLİ’ye ve Afyon İl Çevre ve Orman Müdürlüğü çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.. Saygılarımla…. Nihat GÜL.

(6) iv. İÇİNDEKİLER. ÖZET……………………………………….……………….…………………….....i ABSTRACT……………………………………………...………………………....ii ÖNSÖZ……………………………………………………..………………………iii TABLO LİSTESİ………………………………………….…….…………………vi ŞEKİL LİSTESİ………………………………………………...………………...vii. 1. GİRİŞ……………………………………………………...….…………….…….1. 2.. KÖMÜR, ÖZELLİKLERİ, KÖMÜR REZERVLERİ VE SEKTÖR. PAYI………………………………………………………………………………….........2 2.1. Kömür, Özellikleri, Kömür Rezervleri ve sektör payı…...…...…..……..2 2.1.1. Kömürün tanımı……………………………………...……….......2 2.1.2. Kömürün özellikleri……………………………………..…….......3 2.1.3. Türkiye’deki kömür rezervleri, özellikleri ve sektör payı……...3 2.2. Kömürün kullanım alanları…………...…………………………….........4 2.2.1. Kömürün termik santrallerde elektrik enerjisi üretiminde kullanımı……..…………………………………………….….…..4 2.2.2. Kömürün çimento sanayinde kullanımı………………..…..........5 2.2.3. Şeker sanayinde kömür kullanımı…………….……….………..6 2.2.4. Tuğla sanayinde kömür kullanımı………………………………6 2.2.5. Kömürün ev yakıtı olarak kullanımı………..………...………...6 2.3. Kömür üretimi ve ekonomisi……………………………………………...7. 3. AFYON İLİNDE HAVA KİRLİLİĞİ………………………………………....9 3.1. Afyon İlinin Coğrafik, Demografik ve Sosyo-Ekonomik Yapısı……….9 3.2. Afyon’da Hava Kirliliğine Neden Olan Önemli Faktörler………...…..10 3.2.1. Isınmada kullanılan yakıtlar…………………………………...10 3.2.2. Meteorolojik faktörler……………………………….………….14 3.3. Afyon’da Kullanılacak Kömürler ile İlgili Mahalli Çevre Kurulu Kararı………………………………………………………………………16 3.3.1. Isınma amaçlı yerli kömürlerin özellikleri……………….........18.

(7) v 3.3.2. Isınma amaçlı ithal kömürlerin özellikleri……………….……19 3.3.3. Isınma amaçlı briket kömürü özellikleri…………….……….....19. 4. KAYNAK ARAŞTIRMASI……………………………………...………….…20. 5. MATERYAL ve METOD………………………………………...……………23 5.1. Materyal…………………………………………………………………...23 5.2. Deneylerde Kullanılan Cihazlar…………………………………………23 5.3. Metod ( Analiz Teknikleri )……………………………………………...24 5.3.1. SO2 UV floresans yöntemi…………………..………..………...25 5.3.2. PM ölçüm yöntemleri………………………….………………..26. 6. BULGULAR ve TARTIŞMA………………………………………………….27 6.1. Araştırma Bulguları……………………………………………………...27. 7. SONUÇ ve ÖNERİLER………………………………………………………..33. 8. KAYNAKLAR………………………………………………………………….39.

(8) vi TABLO LİSTESİ. Tablo 2.1. Linyit Rezervlerinin Bölgelere Göre Dağılımı…………..…………………..3 Tablo 2.2. Türkiye Kömür İşletmeleri Linyitlerinin Özellikleri……….………………..4 Tablo 2.3. Uluslararası Kısa Vadeli (KVS) ve Uzun Vadeli (UVS) Hava Kalitesi Sınır Değerleri………………………………….……………………............7 Tablo 3.1. Afyon’da konutlarda ve sanayide kullanılan yakıtlar ve özellikleri………...11 Tablo 3.2. Türkiye’nin kış döneminde (ekim-mart) bulunan SO2 ve PM miktarına göre sıralanmış ilk 12 ilin son 5 yıllık dağılımı…………………….....................14 Tablo 3.3. Isınma Amaçlı Kullanılacak Olan Yerli Kömürlerde Aranacak Kriterler…..17 Tablo 3.4. Isınma Amaçlı Kullanılacak Olan İthal Kömürlerde Aranacak Kriterler…...17 Tablo 3.5. Sanayi Amaçlı Kullanılacak Olan İthal ve Yerli Kömürlerde Aranacak Kriterler……………………………………………………………………...18 Tablo 3.6. Isınma Amaçlı Kullanılacak Olan Briket Kömürlerde Aranacak Kriterler…18 Tablo 7.1. Hava kirliliğinin önlenmesi, hava niteliğinin korunması ve iyileştirilmesine yönelik eylemler………..…………………...……………..36.

(9) vii ŞEKİL LİSTESİ. Şekil 5.1. SO2 ölçüm cihazı...…………………………………………………………….23 Şekil 5.2. PM10 Ölçüm cihazı ………………………………………...………………….24 Şekil 5.3. SO2 Floresans cihazı …………………...……………………………………..25 Şekil 5.4. Beta Işınım Analizörü Kesiti…………………………………………………..26 Şekil 6.1. 2001-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama SO2 Miktarları………………...27 Şekil 6.2. 2001-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama PM Miktarı…………………….28 Şekil 6.3. 2001-2002 Yılları Arasında Ölçülen SO2 Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları………………………………………………………………………………28 Şekil 6.4. 2001-2002 Yılları Arasında Ölçülen PM Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları………………………………………………………………………………29 Şekil 6.5. 1993-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama SO2 Miktarları……….............30 Şekil 6.6. 1993-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama PM Miktarı ……..…..……......31 Şekil 6.7. 1993-2002 Yılları Arasında Ölçülen SO2 Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları………………………………………………..…….……31 Şekil 6.8. 1993-2002 Yılları Arasında Ölçülen PM Konsantrasyonu Kış Dönemi………………………………………………………………............32.

(10) 1. GİRİŞ. Günümüzde dünya enerji ihtiyacının büyük bir kısmı kömür, petrol ve doğal gazı içeren fosil yakıtlar ile su kaynakları (hidrolik enerji) ve nükleer enerjiden karşılanmaktadır. Ayrıca, jeotermal enerji ile güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve bunların yanı sıra biyogaz, odun gibi alternatif enerji kaynakları da kullanılmaktadır. Bunların arasında fosil yakıtlar, geçmişe oranla payı azalmakla birlikte, bugün de birincil enerji kaynakları arasında en önemli yere sahiptir.. Ülkemizde 1970’li yıllara kadar tanımı yapılmayan hava kirliliği, özellikle 70’li yıllarda Ankara’da ortaya çıkmış, 1970-1995 yılları arasında bütün şehirlerimizde hat safhada seyretmiş ve 1990’lı yıllarda 30’dan fazla ilimizde alarm durumuna geçilmiştir. Modern hayatın getirdiği en önemli problemlerden biri olan hava kirliliği; hızlı nüfus artışı, düzensiz şehirleşme, sanayi tesislerinin şehir içinde kalışı, özellikle ısınma enerjisi temininde sosyo-ekonomik şartlardan dolayı ucuz fakat düşük kaliteli yakıtların fazla kullanılması, motorlu taşıt sayısının hızla artması, topografik ve meteorolojik şartlar vs. etkisiyle oluşan kirleticilerin havanın doğal bileşimini bozması olarak tanımlanabilir.. Bu çalışmada pek çok ilimizde olduğu gibi afyon ilinde de hava kirliliği yoğun olarak yaşanmakta ve hava kirliliğinin oluşumunda çok değişik faktörler rol oynamasına karşın afyon il merkezinde kış aylarında yoğun bir şekilde hissedilen hava kirliliğinin nedeni, ısınma amacıyla tüketilen fosil yakıtlar ve kirlenmenin dağılımında etkili olan meteorolojik şartlardır.. Afyon il merkezindeki hava kirliliğinin boyutlarını ortaya koymak amacıyla kirliliğe yol açan kükürt dioksit (SO2)ve partikül madde(PM) ölçüm sonuçları değerlendirilmiş ve mevcut hava kirliliğini önlemek için çözüm önerileri dile getirilmiştir..

(11) 2. 2.. KÖMÜR, ÖZELLİKLERİ, KÖMÜR REZERVLERİ VE SEKTÖR. PAYI. 2.1. Kömür, Özellikleri, Kömür Rezervleri ve Sektör Payı. 2.1.1. Kömürün tanımı. Kömür; biyolojik olarak bozulmuş ve ısıl olarak alterasyon geçirmiş çoğunlukla bitkisel malzemelerin oluşturduğu organik bir kayaçtır. Bitkisel malzemelerin bu şekilde kömüre dönüşmesi sürecine kömürleşme adı verilmektedir. Kömürleşme; turba, kahverengi kömür/linyit, yarı-bitümlü kömür ve bitümlü kömürden antrasite doğru gelişen bir dönüşüm süreci izler. Kömür rank’ının bu tanımı, yaygın olarak kullanılan ASTM (Amerikan) sistemine göre yapılmıştır (IEA 1995). Fakat rank’ın gerçek ölçüsü, “uçucu madde”, “kalorifik değer” ve “vitrinit yansıtma özelliği” gibi parametrelere göre yapılmaktadır. Kömürlerde renk artışı ile kimyasal olarak, karbon oranı artmakta O2 ve H2 oranları ise azalmaktadır. Kömürde kül yapıcı mineraller; kömür bünyesinde bulunan inorganik bileşiklerle, yantaş veya ara kesmeler halinde bulunan komşu kayaçlardır. Bunlardan birincisine “bünye külü”, ikincisine ise “serbest kül” denir. Bünye külü kömür içinde çok ince dağılımlı olarak bulunurken, serbest kül; iri parçalar halinde veya kömürleşme sürecinde killi süspansiyonlardan kilin çökelmesi sonucu ince dağılımlı yapıda bulunabilir.. Kömürde kükürt; sülfat kükürdü, pirit kükürdü, organik kükürt ve elementer kükürt halinde bulunur. Sülfat kükürdü ve elementer kükürt diğerlerine göre daha az oranda bulunduğundan önemsiz kabul edilebilir.. Pirit kükürdü, kömürde makroskopik ve mikroskopik boyutlarda gözlenir. İri boyutlu prit, diğer yıkama yöntemleriyle giderilebilirse de, ince boyutlu priti kömürden uzaklaştırmak için fiziksel (flotasyon seçimli flokülasyon, elektrostatik ve manyetik ayırma) ve kimyasal (liç, biyolojik çözündürme) yöntemlerden yararlanılır..

(12) 3. Organik kükürt ise; kömürü oluşturan bitkilerin bünyesindeki kükürdün tiol, tioeter, disülfür, tiofen bileşikleri halinde kömürün molekül yapısına bağlı olarak bulunmasıdır.. 2.1.2. Kömürün Özellikleri. Kömürün yanma olayını etkileyen başlıca özellikleri, ısıl değer, kül, nem, kükürt, uçucu madde ve sabit karbon içerikleri olmaktadır. Özellikle ısınmada kullanılacak kömürler için, yüksek ısıl değer, düşük kül, nem ve kükürt içeriği aranmaktadır. Ancak, ekonomik gerçeklerin yanı sıra, her ülkenin kendi öz kaynakları değerlendirme düşüncesi, kaynakların bölgesel yakınlığı, kullanılacak kömür konusunda sınırlayıcı olmaktadır.. 2.1.3. Türkiye’deki kömür rezervleri, özellikleri ve sektör payı. Burada Türkiye’deki kömür gerçeği, taş kömürü ve linyit kömürü olarak iki kısımda incelenmiştir. Türkiye’de, taş kömürünün bölgelere göre dağılımı Tablo 2.1’de, taş kömürünün sektör payı da Tablo 2.2’de gösterilmiştir ( Özdoğan ve Ünver 1998) Tablo 2.1. Linyit Rezervlerinin Bölgelere Göre Dağılımı (Özdoğan ve Ünver 1998) Bölgeler. Toplam Rezerv ( milyon / Ton ). Marmara Bölgesi. 825. Karadeniz Bölgesi. 215. İç Anadolu Bölgesi. 1325. Güneydoğu Anadolu Bölgesi. 53. Ege Bölgesi. 2014. Doğu Anadolu Bölgesi. 3580. Akdeniz Bölgesi. 363. Toplam. 8375.

(13) 4. Tablo 2.2. Linyit Tüketiminde Sektör Payları (%) (Özdoğan ve Ünver 1998). Yıllar. Konut. Sanayi. Ulaşım. Termik. Briket. İç. Toplam. Santraller. Fabrikaları. Tüketim. 1970. 41.7. 35.7. 1.7. 19.6. 1.3. -. 100. 1975. 40.3. 31.1. 1.1. 27.4. 0.1. -. 100. 1980. 36.6. 22.9. 0.8. 39.6. 0.1. -. 100. 1985. 26.3. 15.8. 0.2. 57.0. 0.1. 0.5. 100. 1990. 15.8. 18.5. 0.0. 65.1. 0.1. 0.5. 100. 1993. 16.5. 15.7. 0.0. 67.4. 0.0. 0.4. 100. 2.2. Kömürün Kullanım Alanları. Kömür yanıcı maddeler içermesinden dolayı çağlar boyu hep yakacak olarak kullanılmıştır. Özellikle buharlı makinelerin icat edilmesinden sonra da pek çok sanayi alanında kullanılmaya başlamıştır. Günümüzde daha çok enerji kaynağı olarak tüketilen kömür, gelişmiş ülkelerde özellikle kimya sanayinde, boyadan ilaca, gübreden plastiğe kadar çok geniş bir alanda, önemli bir hammadde olarak yer almaktadır.. 2.2.1. Kömürün. termik. santrallerde. elektrik. enerjisi. üretiminde. kullanımı. Enerji gereksinimi, hem nüfusun artmasına hem de teknolojideki gelişmelere bağlı olarak hızlı bir şekilde artmaktadır. Bunun için mevcut olan enerji kaynakları en verimli bir şekilde değerlendirilmeli ve yeni enerji kaynakları oluşturulması gereklidir. Elektrik enerjisi üretiminde büyük ölçüde termik, hidrolik ve nükleer santrallerden, az da olsa güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kaynaklarından yararlanılmaktadır (Beker 1998) ..

(14) 5. Çevreyi en az kirleterek elektrik enerji üreten hidroelektrik santraller, ülkemizdeki bütün su potansiyeli kullanıldığında toplam enerji ihtiyacının ancak %35’ini karşılayabilmektedir. Nükleer santraller, ilk yatırım masrafları, meydana gelen kazalar ve nükleer atıkların saklanması gibi avantajlara sahiptir. Güneş ve rüzgar enerjisiyle ve jeotermal enerjinin kullanım alanları ise sınırlıdır. Bu durumda termik santraller, ülkemiz enerji ihtiyacının karşılanması bakımından önemini koruyacaktır.. Ülkemizde enerji üretiminde önemli bir paya sahip olan termik santrallerin verimli bir şekilde işletilmesi ve hava kirliliğine etkisinin azaltılması gereklidir. Bunun için, düşük kaliteli kömürlerin kömür hazırlama yöntemleriyle iyileştirilmesi, termik santrallerin düşük ısıl değerli kömürlerin tüketilebileceği bir şekilde tasarlanması ve partikül madde, kükürtdioksit, azot oksitleri gibi çevre kirleticileri için arıtma sistemleri ile donatılması gereklidir.. 2.2.2. Kömürün çimento sanayinde kullanımı. Çimento sanayi, büyük miktarda enerji tüketen bir sanayi dalıdır. 1970’li yıllarda, çimento üretiminde fuel-oil kullanımı %70’lik bir paya sahipken petrol fiyatlarındaki sürekli artış nedeniyle, 1986 yılında %16’ya düşmüştür. Buna karşılık, kömür kullanımı, 1981 yılında %30 gibi bir orana sahipken, sürekli bir artışla 1986 yılında %84’e yükselmiştir (Turalıoğlu ve Muhoğlu 1994).. Çimento sanayinde kullanılan kömürlerin, maksimum %10 -15 kül, %2 kükürt, %10-22 nem içermesi ve ısıl değerinin 6500-7000 kcal/kg arasında olması gerekir. Ülkemizde yıllık ortalama çimento üretimi ortalama 30 milyon tondur. Bunun için de yukarıdaki kalitede 4,5 -5 milyon ton kömüre ihtiyaç vardır. Bu yönüyle çimento fırınlarında da hava kirliliğine etkiyi en aza indirmek için her türlü önlemin alınması gereklidir (Turalıoğlu ve Muhoğlu 1994)..

(15) 6. 2.2.3. Şeker sanayinde kömür kullanımı. Şeker fabrikalarında kullanılan linyitler, değerlendirilirken kullanım yerine bağlı olarak, ısıl değeri 2500-3000 kcal/kg ve 4000 kcal/kg’den büyük olanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Beker 1998).. 1994 yılında şeker sanayinde tüketilen linyit miktarı 74 bin tondur. Şeker sanayinde kullanılan kömürlerin nem ve kül içeriğinin mümkün olduğu kadar az olması istenmektedir.. 2.2.4. Tuğla sanayinde kömür kullanımı. Tuğla. sanayinde. kullanılan. linyit. toz. hale. getirildikten. sonra. değerlendirilmektedir. Bir ton ateş tuğlası üretmek için gerekli olan enerji miktarı, 250.000 ile 1.000.000 kcal arasında değişmektedir.. Tuğla sanayinde kömürün kullanımında nakliye kolaylığı büyük etkendir. Tuğla sanayinde kullanılan linyitin ortalama ısıl değeri 4000 kcal/kg’ dır. Kömürün tuğla sanayinde yaygın olarak kullanılmasından dolayı bu sanayi sektöründe de çevre kirliliğini en aza indirecek her türlü önlemin alınması gereklidir.. 2.2.5. Kömürün ev yakıtı olarak kullanımı. Genel olarak karasal iklimin egemen olduğu ülkemizde, nüfus artışına paralel olarak yakacak ihtiyacı da artmaktadır. Ülkemizdeki kömür rezervlerinin 1,3 milyar tonu taş kömürü, 8 milyar tonu linyit olmak üzere toplam 9,3 milyar tondur. 1994 yılında 51,2 milyon ton olan linyit üretiminin 32 milyon tonu konut ısıtılmasında kullanılmıştır (Beker 1998)..

(16) 7. Ülkemizde. halen. yürürlükte. bulunan. standartlar,. Dünya. Sağlık. Organizasyonu’nun (WHO) tavsiye ettiği limitlerden uzaktır. Ayrıca ülkemizde uygulanan standartlar, Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Batı Avrupa Ülkelerinin kabul ettiği standartlardan da oldukça uzaktır.. Ülkemizde, SO2 ve partikül madde için kabul edilen sınır değerler, Tablo 2.3’den de görüldüğü gibi, gelişmiş ülkelerde kabul edilenlerden oldukça yüksektir. (Müezzinoğlu A., 2000). Tablo 2.3. Uluslararası Kısa Vadeli (KVS) ve Uzun Vadeli (UVS) Hava Kalitesi Sınır Değerleri (Müezzinoğlu , 2000). ÜLKELER. Kükürt Dioksit (SO2) 3. Partikül Madde (PM) 3. 3. UVS(μg/m ). Türkiye. 400. 150. 300. 150. Kanada. 300. 60. 120. 70. ABD. 365. 80. 150. 50. -. 250. -. 125. 50. 120. -. 100-150. 40-60. 150-230. 60-90. *. Avrupa. 350. Topluluğu. 250** 100-150. Dünya Sağlık Teşkilatı. KSV (μg/m ). UVS (μg/m3). KVS(μg/m ). ***. 2.3. Kömür üretimi ve ekonomisi. Dünya Enerji Konseyi verilerine göre, dünyada halen belirlenen üretilebilir kömür rezervi 1039 Gton’dur. Bunun 521 Gton’u bitümlü kömürler (antrasit ve yarı bitümlü kömürler dahil), 518 Gton’u linyitlerdir. Yıllık 3.6 Gton bitümlü kömürler ve 1.1 Gton’luk linyit üretimleri ile, mevcut dünya kömür rezervlerinin daha 200 yıl yeteceği hesaplanmaktadır ( Kemal 1997 ). Bu süre petrol için 40 yıl, doğal gaz için ise, 60 yıl olarak edilmektedir. Bu nedenle, kömürün birincil enerji kaynağı olarak kullanımı ve önemi gelecekte daha da artacaktır ( Kemal ve Arslan 1997).. Ülkemizde de artan sanayileşme ve nüfusa bağlı olarak enerji tüketiminde sürekli artışlar olmaktadır. 1993 yılı verilerine göre 26.9 milyon TEP (Ton Petrol.

(17) 8. Eşdeğeri) olan birincil enerji üretimine karşı, toplam tüketimimiz 61 milyon TEP olmuştur. 34 milyon TEP’lik açık, petrol, doğalgaz ve taşkömürü ithalatı ile karşılanmıştır. Önümüzdeki yıllarda enerji ihtiyacının artması ve dünya petrol, doğalgaz rezervlerinin azalması nedeniyle fiyatlarının artmasına bağlı olarak, dışalımda önemli ekonomik zorluklar ile karşılaşacağımız açıktır (Ünalan 1994).. Türkiye ekonomisi 1973 ve 1979 yıllarında yaşanan petrol krizlerinden en çok etkilenen ekonomilerden biri olmuştur. Bilindiği gibi,1973 krizi öncesi varil fiyatı 2.90$ olan Arap hafif petrolünün fiyatı kriz sonrasında yaklaşık 4 kat artarak 11.65$ a, 1979 yılındaki ikinci kriz öncesinde 12.70$ olan fiyat ise, kriz sonrasında yaklaşık 26$ yükselmiştir.. Özellikle ikinci petrol krizi ile birlikte, ithal petrole aşırı bağımlı olan Türkiye ekonomisi derin şekilde etkilenerek, enflasyon 2. Dünya Savaşı yıllarından sonra ilk defa %100’ün üzerine çıkmış ve GSMH’da reel büyüme uzun bir aradan sonra negatife dönüşmüştür (Yiğit 1994).. Bu nedenlerle, ülkemiz enerji politikasında özkaynaklarını daha. iyi. değerlendirmeyi, linyit aramalarını ve üretimimizi arttırırken, zenginleştirme işlemleri ile kömür kalitesini arttırmaya ve modern yakma sistemleri ile çevre kirliliği en aza indirmeye amaçlamalıdır.. Ülkemizde kömür rezervlerinin ortaya çıkarılması için, yetersiz imkan ve teknolojiler ile çalışmalar yürütülmektedir. Buna rağmen, 1994 yılı sonu itibarı ile belirlenen görünür+muhtemel+mümkün rezervler toplamı; taş kömürü için 1.3 milyar ton, linyit için 8.3 milyar ton ve asfaltit için 81.9 milyon ton’dur (Tuncalı ve Ocakoğlu 1995). Türkiye linyit rezervi, dünya toplam rezervi içinde %0.2’lik bir payına sahiptir. Rezervi yüksek ülkeler arasına, Çin, BDT, Almanya, Avustralya, Doğu ve Batı Avrupa ülkeleri gelmektedir. (Köktürk ve Narin 1994)..

(18) 9. 3. AFYON İLİNDE HAVA KİRLİLİĞİ. 3.1. Afyon İlinin Coğrafik, Demoğrafik ve Sosyo –Ekonomik Yapısı. Afyon; Anadolu Yarımadasının batısında, Ege Bölgesinin İç batı Anadolu bölümde yer alan, doğu-batı ve kuzey-güney aksları üzerinde bulunan önemli bir bağlantı merkezidir. Denizden yüksekliği 1034 metre, toplam yüzölçümü 14.230 km2’dir. Doğuda Konya, batıda Uşak, kuzeybatıda Kütahya, güneybatıda Denizli, güneyde Burdur, güneydoğuda Isparta ve kuzeyde Eskişehir illeri ile çevrilidir.. İl merkezi, eski bir yanardağ krateri üzerinde kurulmuştur. Şehir merkezinde Afyon Kalesi, Sarıkız Tepesi ile Cirit Tepe yer almaktadır. Erozyon nedeniyle kayalar açığa çıkmıştır. Afyon ili arazisinin %47.5’ni dağlar,%32.6’sını platolar ve %19.9’unu da ovalar oluşturmaktadır.. 2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre, Afyon ilinin toplam nüfusu 801.829’dur.1990 yılı sayımına göre Türkiye de en çok nüfusa sahip 26.il durumunda olan Afyon’un konumu, 2000 yılı sayım sonuçlarına göre 25.sıraya yükselmiştir. İl merkezinde ikamet edenlerin sayısı ise 111.580 olup, ülke genelinde ikametgaha göre il merkez nüfusu sıralamasında 38. sırada yer almaktadır. (DPT,1996). Nüfus yoğunluğu 56 kişi/km2 olan Afyon, bu oran ile ülke ortalamasının (81 kişi/ km2) altında yer almaktadır. İl merkezinde belirlenen nüfus yoğunluğu ise 119 kişi/km2’dir.Afyon’un 1990-2000 dönemi yıllık nüfus artışı hızı %1,07 ile Türkiye ortalamasından (%1,6) düşüktür. Afyon il merkezinde ikamet edenlerin oranı 1990 yılında %13 iken 2000 yılında bu oran %14,15’e yükselmiştir..

(19) 10. Afyon ilinin ekonomisi tarıma dayalıdır ve toplam nüfusun %53,72’si kırsal alanda yaşamaktadır. DİE’nin 1987-1997 yıllarını kapsayan çalışmasının sonuçlarına göre Afyon’un 1987 sabit fiyatlarıyla gayrı safi yıl içi hasıla değeri, 1987’de 547 milyar lira, 1990’da 620,3 milyar lira ve 1997’de 765,9 milyar liradır.. Bu değerlerle ilin Türkiye GSYİH oluşumuna katkısı 1987, 1990 ve 1997 yıllarında yaklaşık binde 7 oranındadır ve bu oranda ülke genelinde sıralamalarda 31. sırada yer almaktadır.. 1997 yılı değerlerine göre yapılan kişi başına GSYİH. sıralamasında ise 55’inci sırada bulunmaktadır. GSYİH çalışmalarında ortaya koyduğu bu sonuçlar, ele alınan dönemlerde Afyon’un gayri safi hasılatı sabit fiyatlarla sürekli büyürken ilin ülke GSYİH’na katkısının küçüldüğünü; özellikle bölge merkezi niteliğindeki şehirler ve art bölgeler çok daha hızlı büyüme gerçekleştirirken Afyon’un nispi olarak büyüme kutuplarından daha düşük yüzeyde büyüme oranına sahip olduğunu göstermektedir(DİE 1998).. Afyon’un demografik ve sosyo-ekonomik durumu incelendiğinde; 1990-2000 yılları arasında nüfusun hızla artmadığı, özellikle Afyon il merkezinde ikamet edenlerin sayısında çok fazla artış (%1) ve sosyo- ekonomik gelişmişlik düzeyinin çok yüksek olmadığı görülmektedir. Buna göre Afyon il merkezinde özellikle kış aylarında artan hava kirliliği, ilk planda nüfus artış hızından veya hızlı sanayileşmeden ziyade ısınmadan düşük vasıflı yakıtların iyileştirme işlemine tabi tutulmadan kullanılmasından, yanlış yakma tekniklerinden ve sıcaklık, basınç, sis, nem, rüzgar vs. gibi meteorolojik faktörlerde kaynaklanmaktadır.. 3.2. Afyon’da Hava Kirliliğine Neden Olan Önemli Faktörler. 3.2.1. Isınmada kullanılan yakıtlar. Ege bölgesinde yer alan ancak iklim bakımından karakteristik step özelliği taşıyan Afyon’da yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve sert geçmektedir. Afyon’da yıllık ortalama sıcaklık 11.1oC olup, özellikle Kasım ayından itibaren saha.

(20) 11. üzerinde etkili olan hava kütleleri aktivitelerinin artmış olması ile kış sıcaklık şartları belirginlik kazanır, ortalama sıcaklık 2,3 oC’ye düşer ve bu aydan itibaren, yaklaşık beş aylık bir kış döneminde, ısınma amacıyla soba ve kaloriferlerin devamlı yakılması gerekmektedir.. Tablo 3.1.’de gösterildiği gibi 1993 yılı itibarıyla konut sayısı 27.961 olan (5156 kaloriferli,22.805 sobalı) Afyon il merkezinde, 1998 yılı sonunda mevcut konut sayısı 35.935 olup, bunun 7790 adedini kaloriferli, 28.145 adedini de sobalı konutlar oluşturmaktadır. Karma ve dalgalı yerleşim yerine sahip Afyon’da 36.000’e yakın konut ile sanayi kuruluşları ve resmi daireler, ısınma ve enerji temini için kükürt, kül ve nem oranı yüksek fakat kalori değeri düşük olan kömürler kullanmaktadır (Afyon Çevre Koruma Vakfı,1997). Tablo 3.1. Afyon’da konutlarda ve sanayide kullanılan yakıtlar ve özellikleri ( Dündar 2001). YAKITIN. YAKITIN KALİTESİ. CİNSİ Yerli kömür. Yanıcı S. Toplam S (%). Uçucu Md. (%). Nem. Alt ısı değ.. Kül. Toplam. %. (Kkal/kg). %. (ton). (%) KONUTLARDA + 100mm. 0.77. 1.26. 27.97. 38.00. 4700. 15.85. -100mm. 1.03. 1.70. 39.00. 39.00. 3700. 24.40. Kalorifer. 50.000. yakıtı Briket kömürü. Yaygın değil. Odun. Muhtelif. 36.000. SANAYİDE S.ömer Kömürü. 1.21. 1.38. 28.42. 37.55. 2750. 15.41. 50.000. +50Tunçb. Köm.. 1.28. 1.90. 31.18. 16.65. 4467. 19.15. 60.000. 1.23. 1.90. 31.31. 17.27. 4559. 17.56. 60.000. 1.32. 2.16. 25.69. 17.97. 3042. 31.68. 60.000. 18+50Tunç.Köm. +30 Kriblaj İthal kömür. 60.000.

(21) 12. Söz konusu yakıtların yanması neticesinde yüksek oranda kül, kükürt dioksit (SO2), karbon monoksit (CO) ve yanmamış karbon zerreleri atmosfere yayılmakta ve bunlar, meteorolojik şartlara da bağlı olarak, kış aylarında şehirde yoğun bir hava kirliliğinin meydana gelmesinde neden olmaktadır. Buna verimsiz yakma sistemleri, bilinçsiz ve deneyimsiz operatörler, denetim yetersizliği, meteorolojik şartları dikkate almayan yakma rejimleri, binalarda yalıtım yetersizliği vs. gibi faktörlerde eklenince hava kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.. Ülke çapında pek çok ilimizde olduğu gibi Afyon ilinde de hava kirliliği yoğun olarak yaşanmakta ve bundan başta insan sağlığı olmak üzere tüm çevre olumsuz yönde etkilemektedir. Bilhassa kış aylarında herkesi rahatsız eden, görüş alanını daraltan, kokusu kolayca hissedilen, insanları öksürten, eşyaları kirleten boyutlara ulaşan bu kirlilik aylarca sürmektedir.. Hava kirliliği oluşumunda çok değişik faktörler rol oynamasına karşın Afyon il merkezinde kış aylarında yoğun bir şekilde hissedilen hava kirliliğinin asıl nedeni, ısınma amacıyla tüketilen fosil yakıtlar ve kirlenmenin dağılımında etkili olan meteorolojik şartlardır.. DİE tarafından Çevre İstatistikleri kapsamında yapılan Türkiye genelinde il merkezlerindeki hava kirliliği istatistiklerine göre Afyon, 2001-2002 kış sezonunda kirliliğin en yoğun yaşandığı iller sıralamasında SO2 ortalaması açısından 11’inci sırada, PM açısından ise birinci sırada yer almaktadır. Kış sezonu ortalama SO2 ve PM konsantrasyonlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim oranlar ise SO2 için %6 ve PM için %10 olarak belirlenmiştir. Tablo 3.2, 1998-2002 yılları kış sezonu SO2 ve PM yoğunluklarına göre en kirli 12 ilin durumunu göstermektedir. Tablo 1.15 incelendiğinde, bazı illerin her yılın listesinde yer aldığı oysa Afyon’un SO2 emisyonu açısından 2001-2002 kış dönemine kadar bu listenin dışında kaldığı, PM bakımından her geçen yıl sıralamadaki yerinin yükselerek nihayet 2001-2002 kış döneminde en kirli iller arasında ilk sıraya yerleştiği görülmektedir. Afyon’da söz konusu yıllara ait kış dönemlerinde ölçülen PM konsantrasyonu 120-158 μg/m3 arasında değişmektedir. Katı partiküllerin boyutları küçüldükçe havada kalma süresi.

(22) 13. uzamaktadır. 0,001-1,0 μm boyutundakiler aerosol olup önemsizdir. Ancak 1-10 μm arasındaki ince toz denilen kısmı en tehlikeli olanıdır. Bu boyuttakiler, havada ölçülen PM 100 μm/m3 yoğunlukta iken görülebilir.. Bu özellikle 2001 yılından sonra SO2 ve PM değişim oranları, çarpıcı hususları arz etmektedir. 1998 ve onu takip eden yıllar Afyon’da jeotermal enerji ile ısıtmaya geçişin başladığı ve yaygınlaştığı yıllardır. Proje hedefi 10.000 konutun ısıtılması olan bu sistemde halen ısıtılan konut sayısı 3970 adettir. Aralık-1998 itibariyle Afyon’da mevcut konut adedi 35.935 olup bunun 7790 adedi kaloriferli meskenlerdir. Kaloriferli evlerin yarısını jeotermal enerji ile ısıtılan konutlar oluşmaktadır. Konut ısıtmacılığında fosil yakıtlara alternatif bir enerji olarak dönüşülen Afyon Jeotermal Isıtma, ilk olarak kirliliğin yoğun olduğu çukur ve apartmanlaşmış bölgelerde başlatılmıştır. Isıtılan mevcut 3970 konut için harcanan ısı miktarı göz önüne alındığında bunun eşdeğeri kömür miktarının 30.000 ton Tunçbilek kömürü veya 44.000 ton Seyitömer kömürü olduğu ve bunların yakılması durumunda atmosfere atılacak SO2 ve PM miktarının 743 ton SOx ve 4950 ton PM (Tunçbilek kömürü için) veya 1038 ton SOX ve 5085 ton PM (Seyitömer kömürü için) olacağı belirlenmiş. Bütün bunlar bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda, jeotermal enerji ile ısıtılan konutların bulunduğu bölgede, şehrin diğer bölgelerine kıyasla, hava kirliliğinde hissedilebilir ölçüde bir düzelme söz konusudur (Dündar 2001)..

(23) 14. Tablo 3.2. Türkiye’nin kış döneminde (ekim-mart) bulunan SO2 ve PM miktarına göre sıralanmış ilk 12 ilin son 5 yıllık dağılımı (Dündar 2001). Sıra SIRA NO 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12. 1998 - 1999 İlin Adı Mikt. µg/m3 Edirne 289 Kütahya 226 Konya 189 Kırıkkale 184 Bilecik 179 Isparta 173 Yozgat 173 Adıyaman 172 Balıkesir 171 Tokat 159 Kırşehir 155 Diyarbakır 151. 1999 - 2000 İlin Adı. Zonguldak Diyarbakır Rize Afyon Tokat K.Maraş Denizli İzmir Adıyaman Erzurum İstanbul Sakarya. Sakarya Zonguldak Afyon Rize Sivas Tokat Diyarbakır K.Maraş Kocaeli Kastamonu Kayseri Adıyaman. 155 151 125 122 121 116 103 102 100 99 97 90. Çanakkale Balıkesir Sakarya Kırşehir Bilecik Adıyaman Burdur Bayburt Konya Edirne Isparta Sivas. Kükürt (SO2 ) 2000 - 2001 Mikt. İlin Adı µg/m3 261 Yozgat 240 Balıkesir 211 Kütahya 177 Erzurum 174 Ağrı 171 Çanakkale 171 Edirne 160 Adıyaman 157 Kayseri 154 Sakarya 151 Denizli 148 Amasya Partikül Madde ( PM ) 142 Zonguldak 141 Ağrı 138 Afyon 119 Sivas 117 Diyarbakır 116 Yozgat 111 Denizli 110 Kayseri 102 K.Maraş 101 Adıyaman 98 Erzurum 97 Rize. Mikt. µg/m3 364 252 252 261 209 204 193 165 160 157 152 149. 2001 – 2002 İlin Adı Mikt. µg/m3 Çanakkale 301 Kütahya 277 Konya 237 Edirne 210 Muğla 190 Adıyaman 187 Yozgat 181 Balıkesir 163 Kayseri 157 Ağrı 155 Afyon 149 Erzurum 149. 116 139 133 124 119 117 115 111 107 102 100 97. Afyon Zonguldak Adıyaman Ağrı Diyarbakır İçel Kayseri K.Maraş Sivas Antalya Denizli Isparta. 146 132 119 112 112 110 107 103 102 101 101 88. 3.2.2. Meteorolojik faktörler. Hava kirliliği olayı atmosfer içerisinde meydana gelmektedir. Bu nedenle meteorolojik. olaylarla. yakından. ilgilidir.. Meteorolojik. olayları. belirleyen. etmenlerden en önemlileri sıcaklık, basınç, rüzgar ve nemdir. Düşey taşınım üzerine sıcaklık, yatay taşınım üzerine ise rüzgarlar etkili olmaktadır.. Afyon il merkezinde son 70 yıllık sıcaklık ölçümleri dikkate alındığında yıllık ortalama sıcaklık değerinin 11,1 0C, aylar itibariyle en yüksek sıcaklık ortalamasının 21,9oC ile Temmuz ayında, en düşük sıcaklık ortalamasının ise 0,2oC ile Ocak ayında olduğu görülmektedir. Buna göre en sıcak ile en soğuk ay arasındaki ortalama sıcaklık farkı 21,7oC olup, sonuç karasallık etkilerinin nispeten artmış olmasındandır. Afyon ve çevresi deniz kıyısından uzak olmakla birlikte, yükseltisinin çevresine göre fazla olması, sıcaklığın düşmesinde ve dolayısıyla bağlı nemin azalmasındaki en.

(24) 15. önemli topografik faktörlerdir. Nemin az olması, özellikle soğuk hava kütlesinin olduğu dönemlerde yerden ışıma yoluyla sıcaklık kaybını arttırır. Bu nedenle Afyon’da gece geç saatlerde sıcaklık çok düşer ve sık sık don olayı meydana gelir (Yılmaz 1999).. Sıcaklık terselmesi yani inversiyon, hava sıcaklığının yerden yükseldikçe artması olayı olarak tanımlanmaktadır. Bu olay hava kirlenmesi meteorolojisinde kirleticilerin düşey doğrultusunda yayılmasında önemli bir etkendir. Ancak meteoroloji yetkililerince Afyon’da inversiyon tabakası oluşumuna dair herhangi bir ölçüm yapılmadığından bu önemli parametrenin hava kirliliğine olan etkisi burada ele alınamamıştır.. Atmosferdeki nem, hava sıcaklığının azalması sonucu yoğunlaşarak sis olayını meydana getirir. Hava içerisinde bulunan partikül maddeler, bu yoğunlaşmada çekirdek vazifesi görürler; yani sis teşekkülü daha çok kirlenmiş havada meydana gelir. İnversiyon olayına ilaveten en tehlikeli hava kirlenmesi problemleri sislerle beraber ortaya çıkar. Cephe oluşum şartlarının egemen olduğu ve sıcaklık değerinin düşük olduğu mevsimlerde bağlı nem oranı %66-77 arasında değişen oranlarda yüksek değere ulaşmaktadır. En yüksek değer sıcaklığın en düşük olduğu (0,2 oC) Ocak ayı olup bu ayda bağıl nem oranı %77’dir.Şubat ayındaki bağıl nem oranı (%70) bu değerlerde düşük olmakla beraber, belirtilen değerlere yakın orandadır. Ancak Mart ayından itibaren sıcaklığın yükselmeye başlaması ile bağıl nem oranı da düşmeye başlar.. Basınç sistemlerinin neden olduğu siklon veya antisiklonlar, atmosferdeki havanın düşey doğrultudan yukarı doğru veya düşey doğrultuda hareket etmesini sağlar. Antisiklon veya yüksek basınç modülü bulutsuz, rüzgarlı, karlı havalara neden olur. Böyle günlerde antisiklonun yerleştiği bir veya birkaç gün içinde kirleticilerin atmosfere bırakıldıkları nokta civarında dağılıp uzaklaşma şansları yoktur. Batı rüzgarları kuşağının etkisi altında bulunan ülkemiz ve dolayısıyla Afyon ve çevresinin basınç şartlarını, yıl içinde etkili olan hava kütlelerinin ait olduğu aksiyon merkezleri düzenlemektedir. Bu merkezlerin faaliyetleri, Akdeniz üzerinde.

(25) 16. oluşan cephe sistemlerinin etki alanı içerisinde kalmakta ve bu durum, basınç değerlerinin sık sık alçalmasına ve yükselmesine neden olmaktadır. Buna göre sahada Eylül ayından itibaren basınç yükselmeye başlamakta ve en yüksek ortalama değeri 901,2 mb ile Ekim ayında ulaşmaktadır. Ocak, Şubat aylarında basınç değerleri hemen hemen aynı iken (897,3 ve 897,0 mb), Mart ayında 897 mb’ye yükselmektedir. Mayıs ayından itibaren ise, saha üzerinde etkili olan hava kütlelerin ve sıcaklık şartlarının değişmesine bağlı olarak basınç azalmakta ve yıllık ortama değerinin altına düşmektedir. Ortalama basınç değerinin aylık değişimleri küçük boyutlarda olmakta birlikte en yüksek ve en düşük basınç değerleri arasındaki salınımların fazla olması sonucunu doğurmakta ve bu aylarda kirlenmeyi arttıran anti siklon şartları hüküm sürmektedir.. Hava kirleticilerin taşınması, difüzyonu ve seyrelmesinde en önemli etkenlerden biri de rüzgarın yönü ve şiddetidir. Afyonda Ocak ayında %46,2’lik bir oran ile birinci hakim rüzgar yönü Güney-Doğu (SE) olup, ikinci hakim yön %31,4 ile Kuzey-Batı (NW)’dır. Yön itibariyle Ekim ayı ve yıllık durum, Ocak ayına benzerlik gösterir. Bundaki en önemli etken sahayı etkileyen hava kütleleri ve topografik faktörlerdir. Afyon ve çevresinin hakim rüzgar yönleri üzerinde termik basınç şartları ile sahanın topografik yapısı en önemli etkenle olmuştur. Afyonda esen rüzgarlar çevrenin özelliklerine bağlı olarak, belirli yönlerden gelmektedir. Sahayı etkileyen aksiyon merkezlerin durumuna uygun olarak en hızlı rüzgar yönü ve hızı, yıl içinde fazla bir değişiklik göstermemektedir. Hava kirliliğinin en yoğun olarak hissedildiği Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ortalama rüzgar hızları 1.8, 1.5, 1.6, 1.5, m/sn gibi oldukça düşük olup, bacalardan atmosfer bırakılan çeşitli kirleticileri uzaklara taşıyabilecek güçte değildir (Yılmaz 1999 ).. 3.3. Afyonda Kullanılacak Kömürler ile İlgili Mahalli Çevre Kurulu Kararı. İlimizde hava kalitesinin korunması ve hava kirliliğinin önlenmesine yönelik Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 2. fıkrası gereğince ilimiz Mahalli Çevre Kurulunca 17.05.1999 tarih ve 320/6260 sayılı Başbakanlık,.

(26) 17. Çevre Bakanlığı (ÇKÖK Genel Müdürlüğünün) 2001/22 sayılı genelgesi ile Çevre ve Orman Bankalığının (Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün) 2004/4 sayılı genelgeleri ve 16.06.2004 tarih ve 31405 sayılı genelge değişikliği esas alınarak, ilimizde kış dönemlerinde ısınmada ve sanayide kullanılacak yakıtların kalite standartları ve özellikleri Tablo 3.3, Tablo 3.4, Tablo 3.5 ve Tablo 3.6’da verilmiştir.. Tablo 3.3. Isınma Amaçlı Kullanılacak olan Yerli Kömürlerde Aranacak Kriterler (Afyon Mahalli Çevre Kurulu Kararı, 1999) Aranacak Kriterler Alt Isıl Değer ( orjinalde ). min. 4000 kcal/kg (-200 kcal/kg tolerans). Toplam Kükürt ( Kuru Bazda ). % 2 max.. Boyut. 18-150 mm ( 18 mm altı ve 150 mm üstü için max. %10 tolerans. Tablo 3.4: Isınma Amaçlı Kullanılacak olan İthal Kömürlerde Aranacak Kriterler (Afyon Mahalli Çevre Kurulu Kararı, 1999). Alt Isıl Değer ( orjinalde ). En Az 6200 kcal/kg ( -400 kcal/kg ). Kükürt ( kuru bazda ). % 0.9 ( max. ). Uçucu Madde ( kuru bazda ). % 12-28 ( + %1 tolerans ). Toplam Nem ( orjinalde ). % 10 ( max. ). Kül ( kuru bazda ). % 14 ( max. ) ( + %1 tolerans ). Şişme Endeksi. % 1 ( max. ). Boyut. 18-150 mm ( 18 mm altı ve 150 mm üstü için max. %10 tolerans ).

(27) 18. Tablo 3.5. Sanayi Amaçlı Kullanılacak olan İthal ve Yerli Kömürlerde Aranacak Kriterler (Afyon Mahalli Çevre Kurulu Kararı, 1999) Alt Isıl Değeri ( orjinalde ). : min. 6000 kcal/kg ( -500 kcal/kg tolerans ). Toplam Kükürt ( kuru bazda ). : max. %1 ( + % 0.1 tolerans ). Uçucu Madde ( kuru bazda ). : max. %36 ( + % 1 tolerans ). Boyut. : 0-50 mm. Tablo 3.6. Isınma Amaçlı Kullanılacak olan Briket Kömürlerde Aranacak Kriterler (Afyon Mahalli Çevre Kurulu Kararı, 1999) Özellik Alt Isıl Değer 1 ( kcal/kg ), en az Baca Gazına Geçen Kükürt Oranı ( % ), m/m, en fazla Düşme Sağlamlığı (%), m/m, en az Aşınma Sağlamlığı (%), m/m, en az Yastık veya Yumurta şeklindeki Kırılma Sağlamlığı briketlerde (kg), en az Tabanı Düzgün Geometrik Şekilli Briketlerde (kg/cm2), en az 2 Suya Dayanım (%), en az Isıl Verimi (%), en az Duman Emisyon Oranı (g/kg), en fazla 1 : Bu özellik, orijinal ( satışa sunulan ) briket bazındadır. 2. Sınıf 1 5000 0,8 90 75 80. Sınıf 2 4000 1,0 80 65 60. 130. 100. 70 75 8. 70 75 12. : Su geçirmeyen torbalar içerisinde satılan briketlerde bu özellik aranmaz.. 3.3.1. Isınma amaçlı yerli kömürlerin özellikleri. Stokerli sistemlerde piyasada fındık kömür tabir edilen 10-18 mm boyutlarındaki yıkanmış ve elenmiş kömür kullanılabilir. Bu durumda torba üzerinde sadece stokerli yakma sisteminde kullanılacağı yazılı olarak belirtilmelidir.. Kullanılan kömürün Kalorifik değerinin 4000 kal/kg’dan fazla olması durumunda daha üst kalorifik değerler için her 1000 kcal/kg başına %0,1 toplam kükürt oranı eklenecektir..

(28) 19. 3.3.2. Isınma Amaçlı İthal Kömürlerin Özellikleri. Stokerli sistemlerde piyasada fındık kömür tabir edilen 10-18 mm boyutlarındaki yıkanmış ve elenmiş kömür kullanılabilir. Torba üzerinde sadece stokerli yakma sisteminde kullanılacağı yazılı olarak belirtilmelidir.. 3.3.3. Isınma amaçlı briket kömürü özellikleri. Briket kömür üretiminde bağlayıcı olarak melas/ nişasta ve/veya akademik kuruluşlarca bağlayıcı olarak kullanılabilirliği ispatlanmış ve belgelenmiş olan, insan sağlığına zararlı olmayan benzer maddeler kullanılmalıdır..

(29) 20. 4. KAYNAK ARAŞTIRMASI. Hava kirliliği, modern hayatın getirdiği en önemli problemlerden biri olup, esas kaynağı yanma olaylarıdır. Dünyadaki enerjinin %30’u hidrolik, geri kalan %70’lik bölümü de kömür, petrol, gaz veya bunların sentetik türevlerinin yakılmasıyla elde edilmektedir (Çevre Bakanlığı 1998).. Bu doğrultuda, kent yönetimi ileride kömür yerine geçebilecek enerji sanayilerini oluştururken diğer yandan enerji stratejisi belirlemiştir. Kent yönetimi bu enerji stratejisi doğrultusunda katı yakıtlara gereksinimi azaltıcı politikalara yönelmiştir.. Hızla gelişen Türkiye’nin şehirleşme hızı %4.4’e,yani ülke nüfusunun genel artış hızının üç katına çıkmıştır. Şehirlerde yaşayan nüfusun payı 1990 yılında %54 iken bu oranı 2000 yılında %70’e çıkması beklenmektedir. Bu da, zaten şehirlerde mevcut olan kirliliği daha da arttırmak, çevre ve halk açısından yoğun sorunları beraberinde getirmektedir(DPT 1998).. Sadece 1990-1996 yılları arasında Türkiye’nin başlıca büyük şehirlerinde yaşayan 15 milyon insan, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen standartları aşan düzeyde partikül madde ve SO2 ‘ye maruz kalmıştır. Türkiye yeni bir yüzyıla girerken genel ve yerel ölçekte kalkınmasını çevre konularını bütünleştirerek sürdürmeli ve sorunların çözümüne yönelik realist girişimleri desteklemelidir.. Yirminci. yüzyılın. başlarında. Belçika’nın. Meuse. Vadisinde,. A.B.D.. Pennsylvania Eyaleti Donora şehrinde, Meksika’nın Poza Rica şehrinde ve İngiltere’nin Londra şehrinde hava kirliliğinin öldürücü etkileri görülmüştür. Ayrıca İngiltere’nin yoğun endüstri bölgelerinde kronik bronşitlerin yüksek seviyede olması, fotokimyasal smog olayının yoğunlaştığı şehirlerde görme bozukluklarının artması akciğer kanserlerinde hızlı artış görülmesi tamamen hava kirliliği ile ilgilidir (İncecik 1994)..

(30) 21. İleri yakma teknolojisi kullanan ve konutların ısıtılmasını büyük merkezi sistemlerle sağlayan gelişmiş ülkelerde, kömür özellikleri ile ilgili fazlaca sınırlama olmaktadır. Ancak, soba ve emisyon kontrolü mümkün olmayan yakma sistemleri, kalitesiz kömür kullanımı zararlı emisyonların oluşumuna sebep olmaktadır. Dolayısı ile hava kirliliğinin önemli bir boyutu, yalnızca kömür kalitesi ile değil, kullanılan yakma sistemi ve teknolojisi ilgili olduğu görülmektedir. Özellikle kömürün yanmasına bağlı olarak ortaya çıkan ve son derece kanserojen olduğu ileri sürülen çeşitli hidrokarbonlar, kömür özelliğinden değil hatalı yakmadan kaynaklanmaktadır (Göktay 1998).. Çimento sanayi, büyük miktarda enerji tüketen bir sanayi dalıdır. 1970’li yıllarda, çimento üretiminde fuel-oil kullanımı %70’lik bir paya sahipken petrol fiyatlarındaki sürekli artış nedeniyle, 1986 yılında %16’ya düşmüştür. Buna karşılık, kömür kullanımı, 1981 yılında %30 gibi bir orana sahipken, sürekli bir artışla 1986 yılında %84’e yükselmiştir (Turalıoğlu ve Muhoğlu 1994).. Çimento sanayinde kullanılan kömürlerin, maksimum %10 -15 kül, %2 kükürt, %10-22 nem içermesi ve ısıl değerinin 6500-7000 kcal/kg arasında olması gerekir. Ülkemizde yıllık ortalama çimento üretimi ortalama 30 milyon tondur. Bunun için de yukarıdaki kalitede 4,5 -5 milyon ton kömüre ihtiyaç vardır. Bu yönüyle çimento fırınlarında da hava kirliliğine etkiyi en aza indirmek için her türlü önlemin alınması gereklidir (Turalıoğlu ve Muhoğlu 1994). Çevre Koruma Örgütü (EPA) emisyon ölçüsünü “üretilen bir milyon kilokalori başına üretilen kirletici miktarı” şeklinde tanımlamakta olup SO2 emisyon sınır değerini ısı santralleri için 2.2 g SO2 /106 kalori olarak belirlemiştir. Bu değerin hesaplanmasında yanar kükürt ve alt ısıl değer temel olarak alınmıştır. Bu nedenle kömürlerin çevre kirletme özellikleri belirlenirken, yalnızca kükürt içeriğinin tek başına bir parametre olarak kullanılması kıyaslama yapmada yüksekse diğer bir kömüre kıyasla net enerji üretimi basında daha az kirletici olabilmektedir. Bazı önemli Türk kömürleri SO2 emisyonu açısından incelendiğinde; SO2 verilerinden yalnız Soma linyitleri EPA standartlarını sağladığı görülmektedir. Buna.

(31) 22. karşın Tunçbilek, Seyitömer, Elbistan, Muğla yatağan ve Beypazarı linyitlerinin daha yüksek bir SO2 kirletme potansiyeline sahip oldukları görülmektedir. 1980’den bu yana Saarbrücken’in enerji programları, azot oksit üretiminde %34 ve kükürt dioksit üretiminde ise %76 oranında düşme sağlanmıştır. Kentte ayrıca, binaların ısınmasının doğurduğu karbondioksit emisyonları miktarında %60 azalma meydana gelmiştir (Bayramoğlu 1994).. Aralık 1930, Meuse Valley (Belçika)’da üç gün süren yoğun sis ve hava kirliliğinden yüzlerce insan hastalanmış, 60 kişi hava kirliliğinden ölmüş, Ocak 1931’de Manchester ve Salford (İngiltere)’de 9 gün süren yoğun sis ve hava kirliliği neticesinde 592 kişi ölmüştür. Bu yüzyılda meydana gelen en büyük hadise ise Aralık 1952’de Londra’da 4 gün süren yoğun sis ve hava kirliliği neticesinde 4000 kişinin öldüğü olaydır. Bu hadisede kalitesiz kömürlerin yakılması sonucu oluşan, SO2 ve partikül konsantrasyonları yüksek seviyelere ulaşmıştır (Ertürk 1995). D.İ.E.’nin yayınlandığı bültene göre bazı yıllarda Konya Türkiye’nin en kirli ili durumuna yükselmiştir. Yapılan araştırmada hava kirliliğinin kaynakları olarak coğrafi konumu, iklimi, sıcaklık, yağış (asit yağmuru), rüzgar, plansız şehirleşme, sanayi alanları, nüfus yoğunluğu, yeşil alanlar, ulaşım-motorlu araçlar, ısınmayakıtlar gibi faktörlerin olduğu tespit edilmiştir (Çınar ve Koçu 1999).. Evsel ısıtmadan, ulaşımdan ve sanayi tesislerinden kaynaklanan hava kirleticilerin meteorolojik şartlara bağlı olarak meydana getirmiş olduğu hava kirliliği, Denizli’de özellikle Kasım ve Mart ayları arasında artış göstermektedir (Çukurluoğlu 1999).. Ankara’nın hava kalitesini iyileştirmek için düşük kükürtlü yüksek kalorili kömür uygulamasından sonra ikinci aşamada 1998 yılından bu yana doğalgaz kullanımı başlamıştır. Hava kirliliği problemini gündemden çıkaran bu temiz yakıt sayesinde Ankara artık Avrupa Hava Kalitesi sınırları altında emisyon değerlerine sahip bir kent haline gelmiştir (Töröz 1995)..

(32) 23. 5. MATERYAL ve METOD. 5.1. Materyal. Bu çalışmada ölçümler kirlilik oranı yüksek olan Afyon merkezinde tek bir noktadan saatlik ve günlük ortalamalar üzerinden yapılarak veriler elde edilmiştir.. 5.2. Deneylerde Kullanılan Cihazlar. Monitör Europa SO2 Ölçüm Cihazı (İl Çevre ve Orman Müd., Afyon). Şekil 5.1. SO2 ölçüm cihazı (İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, AFYON, Monitör EROPA).

(33) 24. BAM 1020 Partikül Madde Ölçüm Cihazı (İl Çevre ve Orman Müd., Afyon). Şekil 5.2. PM10 Ölçüm cihazı (İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, AFYON, BAM 1020). 5.3. Metod. Hava kirliliği analiz ölçümlerini sürekli ve kesikli olmak üzere iki grupta incelemek mümkündür. Ancak bu çalışma esnasında daha sağlıklı verim elde edilebilmesi için sürekli ölçüm metodu kullanılmıştır.. Sürekli ölçüm metodunda sabit bir noktada otomatik cihazlarla kesintisiz sonuç elde edilmesi sağlanabilmektedir. (SO2, NOX, CO, O3, TVOC, Benzen, PM10).

(34) 25. 5.3.1. SO2 UV floresans yöntemi. Hava örneği UV lamba tarafından üretilmiş ışıkdan geçirilir, bu esnada gaz molekülleri uyarılır, uyarılma ile açığa çıkan floresans ışınımı photomultiplier tarafından ölçülerek konsantrasyon hesaplanır.. Şekil 5.3. SO2 Floresans cihazı ( İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, AFYON ).

(35) 26. 5.3.2. PM ölçüm yöntemleri. Filtreleme Örnekleme Sistemleri ve Beta Işınım Analizörü. Şekil 5.4. Beta Işınım Analizörü Kesiti (İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, AFYON ). Hava örneği filtreden belirli bir süre geçirilir, filtre üzerine birikmiş olan partiküllerden geçirilen beta ışınımının azalma miktarına bağlı olarak havadaki partikül konsantrasyonları tayin edilir. Filtre öncelikli olarak beta ışınımından temiz bir şekilde geçirilir ve okunan değer kaydedilir. Daha sonra vakumla kirli hava çekilmiş filtre ters sarınılma tekrar ışından geçirilir ve okunan değer kaydedilir. En son olarak da simsiyah haldeki filtre ışından geçirilir ve tam kirli olması halindeki değer okunur. Bu değerlerin hesaplamaları bize PM değerini verecektir. Işın kaynağı olarak C-14 veya Kripton 85 izotopu kullanılabilir..

(36) 27. 6. BULGULAR VE TARTIŞMA. 6.1. Araştırma Bulguları. Afyon son yıllarda önemli bir hava kirliliği sorunu ile karşı karşıyadır. Bu sorunun önemli bir kısmının, konutlar ve endüstri kuruluşlar vs. gibi sabit emisyon kaynaklarından atmosferik ortama bırakılan kirletici maddeler oluşmaktadır. Söz konusu kirletici maddelerin en yaygın olanları, kükürtdioksit (SO2) ve partikül madde (PM)’dir. Her iki kirleticinin Afyon il merkezinde hava kirliliğine olan etkisinin tespitinde, İl Sağlık Müdürlüğünce yapılmış olan ve tezin hazırlanması aşamasında ölçülmüş olan değerler, 24 saat süreyle yapılan SO2 ve PM ölçümlerinin ortalama değerleri esas alınmıştır. Kirliliğin boyutu ve son yıllardaki durumu, 1993-2000 İl Sağlık Müdürlüğü ve 2001-2002 tez ile ilgili yapılan çalışma sonuçları ele alınarak 10 yıllık periyotta incelenmiştir.. ( SO2, µg/m3 ). YIL Şekil 6.1. 2001-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama SO2 Miktarları.

(37) 28. ( PM, µg/m3 ). YIL. Şekil 6.2. 2001-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama PM Miktarı. ( SO2, µg/m3 ). YIL Şekil 6.3. 2001-2002 Yılları Arasında Ölçülen SO2 Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları.

(38) 29. ( PM, µg/m3 ). YIL Şekil 6.4. 2001-2002 Yılları Arasında Ölçülen PM Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları. Afyon ilinde 1993-2002 arasında her ay için ölçülen SO2 ve PM emisyonunun ölçüm değerleri Şekil 6.5. ve Şekil 6.6’de ayrı ayrı verilmiştir. Her iki şekilde, SO2 ve PM emisyonu açısından, hava kirliliğinin yaşandığı ayların Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları olduğu ve yine SO2 ve PM emisyonların en yoğun biçimde Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında hissedildiği görülmektedir.. Afyon’da son 10 yıllık dönem içinde yaşanan hava kirliliği, diğer yıllarla kıyaslandığında, 1994 ile 1997 yılları arasında artış göstermiş, ancak atmosferde ölçülen SO2 ve PM konsantrasyonları, 2872 Sayılı Çevre Kanununun ilgili maddeleri gereğince hazırlanarak yürürlüğe giren Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinin 6. maddesinin 1. fıkrasında “Çeşitli Hava Kirleticileri İçin Uygulanması Gereken Uzun ve Kısa Vadeli Sınır Değerler” başlığı altında verilen kısa vadeli sınır değerleri (KVD) hemen hemen hiç aşmamış, 1993 ve 1994 yılları hariç olmak üzere diğer yılların tamamında uzun vadeli sınır değerleri (UVD) aşmıştır. İlgili yönetmelik gereğince uyulması gereken hava kalitesi kriterlerine dayanmanın yanı sıra aynı.

(39) 30. zamanda ekonomik, sosyal, teknik ve politik zeminlere de bağımlıdır. Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) kılavuz mahiyetinde kriterler önermiştir.. 1993-2002 yılları arasında ölçülen SO2 ve PM kış dönemi ortalama ve yıllık ortalama emisyon değerlerinden görülebileceği gibi (Şekil 6.7 ve Şekil 6.8), Afyon’da özellikle ısınma mevsimi boyunca bu standartları aşılması olağan hale gelmiştir.. ( SO2, µg/m3 ). YIL Şekil 6.5. 1993-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama SO2 Miktarları (Afyon İl Sağlık Müdürlüğü Arşivi- Afyon İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Arşivi).

(40) 31. ( PM, µg/m3 ). YIL Şekil 6.6. 1993-2002 Arası Yıllara Ait Aylık Ortalama PM Miktarı (Afyon İl Sağlık Müdürlüğü Arşivi- Afyon İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Arşivi).. ( SO2, µg/m3 ). YIL Şekil 6.7. 1993-2002 Yılları Arasında Ölçülen SO2 Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları.

(41) 32. ( PM, µg/m3 ). YIL Şekil 6.8. 1993-2000 Yılları Arasında Ölçülen PM Konsantrasyonu ve Yıllık Ortalamaları.

(42) 33. 7. SONUÇ VE ÖNERİLER. Günümüzde. çevrenin. önemi. giderek. artmakla. birlikte. özellikle. Büyükşehirlerde çevre problemleri sürekli çoğalmaktadır. Çevre problemlerinin kaynağında, yerinde önlenebilmesi girişimleri için yerel yönetimlerin özellikle belediyelerin bu doğrultuda görevleri artmaktadır.. Belediyeler, mahalli kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesi, sorunların. mahallinde. bizzat. muhataplarınca. ve. halkın. seçtiği. vekillerce. çözümlenmesi, halkın problemlerini direk yüz yüze muhataplarına aktarıp en kısa zamanda çözüm olmaları açısından önem arz etmektedir.. Son yıllarda büyük şehirlerimizde yaşanan en büyük problemlerden birisi hava kirliliği olmuştur. Bunun da en büyük sebebi fosil yakıtların özellikle kalitesiz yerli kömürlerin sanayide ve konutlarda yakıt olarak kullanılmasından kaynaklanmıştır.. Ülkemizde belediyelere hava kalitesinin korunmasına yönelik olarak görevler verilmiş olmasına rağmen yeterli yetkinin verildiğini söylemek mümkün değildir. Bu da. belediyelerin. öneminin. merkezi. yönetim. tarafından. yeterli. derecede. anlaşılamadığından kaynaklanmaktadır. Bu konuda gelişmiş ülkelerde olduğu gibi merkezi yönetim belediyelere gerekli yetkiyi vererek maddi olarak da yeterli desteği sağlamalıdır.. Çevrenin önem arz etmesine paralel olarak çevrenin korunmasına yönelik politikalar geliştirilmiştir. Genelde çevre politikaları onarıcı, önleyici, geliştirici olmak üzere yürütülmekle beraber gelişmiş ülkelerde geliştirici ve önleyici politikalar uygulanmaktadır. Hava kirliliğinin kaynakta yerellik, zarar verme yönüyle de hem yerel hem de global ölçekte olması gezegenimizi etkilemektedir. Bu yönüyle de kirliliğin kaynaktan önlenmesi ve koruyucu politikaların benimseniyor olması yerel yönetimleri son derece önemli kılmaktadır..

(43) 34. Ülkemizdeki kömür yatakları genç oluşumlar olduğu için genelde linyitlerimiz kalitesiz olup, şehirlerde yakıt olarak kullanımı hava kirliliğinin en önemli kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik yönden de serbest piyasa koşullarında kaliteli ithal kömürlerle rekabet edilememektedir. Bu yüzden yerli linyitlerimizi en uygun şekilde değerlendirmek için bir kömür araştırma enstitüsü kurularak linyitlerimizin bölgelere göre bütün özellikleri belirlenmeli ve kullanım alanlarına uygun olarak belirli bir sınıflama yapılmalıdır.. Şehirlerimizde belediyelerin en önemli görevlerinden birisi vatandaşlara havası temiz, sağlıklı yaşama ortamı oluşturmaktır. Hava kalitesinin Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarında sürekli sağlanması için hava kirliliğinin önlenmesine yönelik mesele bütün olarak ele alınmalıdır. Bu doğrultuda kaliteli yakıt, kaliteli yakma,. binaların. izolasyonu,. motorlu. araçlardan,. sanayiden. kaynaklanan. kirleticilerin azaltılması, uygun mimari yapı, nüfus yoğunluğunun azaltılması, yeşil alanların artırılması, vatandaşlarda yaygın bir çevre eğitimi ve çevre kültür bilincinin oluşturulması gereklidir.. Kaliteli yakıt kadar kaliteli yanmanın sağlanması da önemlidir. Bu noktada verimli yakmanın sağlanması için, standartlara uygun sobaların ve kazanların kullanımı, ehliyetli ateşçilerin çalıştırılması, bacaların temizliği, soba ve kalorifer kazanlarının bakım ve onarımı gereklidir. Verimli yanma ile daha az yakıtla daha fazla enerji sağlanacak ve hava da daha az kirletilecektir.. Kaliteli yakıt ve kaliteli yakma ile birlikte kaliteli binalar da hava kirliliğinin azaltılması için önemlidir. Oturduğumuz binaların, yaşamış olduğumuz evlerin izolasyonunun iyi olması, yakıt tasarrufu sağlaması sebebiyle havaya verilecek kirleticilerin azaltılmasına sebep olacaktır. Böylece hem ekonomik yönden kazanç sağlanacak hem de havası temiz bir şehirde yaşama imkanına sahip olunacaktır. . Sanayi tesislerinden hem yakıt kullanımından hem de üretimden kaynaklanan kirleticiler oluşmaktadır. Sanayiden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi için de kaliteli yakıt kullanımının yanı sıra üretimden kaynaklanan kirleticilerin de minimize.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma kapsamında, Konya Şehir Merkezinin hava kirliliği incelenirken ilk olarak, Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğinin Ek 1 ve Ek1 A

Kent üzerinde oluşan kirli hava tabakası güneş ışınlarının kente ulaşmasını engeller, solunumu güçleştirir ve insan sağlığı açısından tehlikeli

Özellikle baca gazları ve egzoslardan çıkan duman yarattığı görsel kirlilik ve koku nedeniyle kolaylıkla fark edilirken genel etkileri ve canlılar üzerindeki etkileri

Türkiye’de hava kirliliğine yönelik olarak alınan önlemlerin sonucuna ve yıllarla hava kirliliğinde gelinen durum ele alındığında, 1990’lı yıllarda özellikle

Kurşun içeriği düşük benzin kullanımı, motor bakımlarının sürekliliğinin sağlanması, egsoz kirleticilerinin seviyelerinin düşürülmesi,. Hava kirliliği

Üstten beslemeli sobada besleme anında kül yıkamanın tam olarak yapılamaması ve beslenen kömürün alttan yanmaya başlaması ile PM emisyon seviyesi, alt yandan beslemeli

1980'lerde başkentin hava kirliliği açısından en sıkıntılı yılları olduğunu dile getiren Şahin, bugün de hava kirliliğinin hala bir sorun olduğunu,

Özellikle müze bahçesinde sergilenen taş eserler ile müze içinde teşhir edilen büyük heykeltıraşlık eserlerinde hava kirliliğinin sonucu olan siyah tabakaları