• Sonuç bulunamadı

Yapılır mı böyle de şaka be Doğan Abi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapılır mı böyle de şaka be Doğan Abi?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9

E K İ M

1 9 6 9

Yapılır mı böyle de

şaka be Doğan Abî ?.

LÜM haberini evvelki gün öğleye doğru duydum..

Tam daktilo başında dünkü fıkrayı ya­ zıyordum, gazeteden telefon edip «Başın sağ olsun» dediler..

Ne yalan söyliyeyim, değil o’nun hakkın­ da bir şeyler karalamak, elimdeki yazıyı bile zor çıkardım.. Gitmiyordu elim daktiloya.. Son yıllarda ilk olarak, günün o saatinde yüklü bir kadeh doldurdum.. Ve hâtırasına hürmeten ka­ faya diktim..

B ir tip mesai arkadaşı vardır.. İnsan gü­ nünü anası, babası, karısı, çoluğu çocuğundan çok onunla geçirir.. «Doğan Abi» de böyle bir dosttu benim için.. Mesai yerimiz ise «Divan Bar» veya arada bir Park Otel. Kolay değil 10 yılı aşkın bir zaman, aynı tezgâhta, dirsek te- masiyle işret etmek..

Çok içerdi. Ama öyle az buz değil!. Kade­ hin biri diğerinin peşinden delikli taşa döker gibi giderdi.. Kafayı bulunca da bol şamata.. Esprinin, kahkahanın, hatta edepli tarafından küfrün bini bir para.. En popüler küfrü de «zzzzzma», sadece o kadar, ne ilerisi ne gerisi var.. «Ağzına» nm kısa ve özü., örneğin:

«— Bay bey Avni, zzzzına ha..»

kimi., öbürleriyle içer, güler, eğlenir, sonra da ya Orhan Boran’m, ya benim, ya da bir başka arkadaşın yanma gelir; «Bilemezsin öyle üzgü­ nüm öyle üzgünüm ki» diye başlayıp en hayatî dertlerini bile bize boşaltırdı.. Bu galiba biraz da hürmetsizliğe tahammül edemeyişinden ileri gelirdi.. Çok dostunun, derdini açtığında «Do­ ğan içm iş, konuşuyor» diyeceğini bilirdi.. Biz ise önümüzü ilikliyerek dinler, teselli etmek için türlü şaklabanlıklar yapardık.. Zaten neşe görünce dayanamaz iki dakika sonra o da ma­ karaları koyverirdi:

«— Şunlara bak Black and White gibi du­ ruyorlar.. Hadisenize be zzzzma..»

«Black and White» malumunuz üstünde si­ yah beyaz iki kuçukuçu olan bir viski marka­ sı.. İngilizce «Siyah ve Beyaz» demek.. Bizim Divan B ar’m tezgâhı içinde de iki Barmen ça­ lışır.. Biri Emrullah, ak pak bir çocuk, diğeri de Başbarm en Avni, kendi kızar ama söyliye- lim ; Arap.. Black and White dediği de bunlar işte.. Tabii kim kızar böyle espriye.. Avni, Em­ rullah dahil cumhur cemaat kahkahayı basa-Bu demektir ki «Avni bey lütfen kadehimi

tazeler misiniz?.»

B ir de «Ooooha».. Bu da kadehine az içki konulunca ikazın arifeesiydi..

Baştan aşağı espriydi Doğan Nadi.. Yaz­ dıkları, konuştuklarının yanında hiç kalır.. Eğer konuştuklarını vazsaydı, sanırım ki Türk mizahı yeni bir Nasreddin Hoca külliyatı ka­ zanırdı.. Ama ne yazık ki konuştuğunu yaz­ mazdı, yazdığını da konuşmazdı. Üslup olarak değil, esprililik konusunda.. Yoksa üslubu ve akıcı Türkçesiyle çoğumuza pabucu ters giy­ dirirdi Rahmetli..

Kendisiyle meslekten hiç konuşmazdık.. Ya da kırk yılda bir.. Bu yüzden de benim ya­ nımda «Rahat ettiğini» söylerdi.. Başka meslek­ taşlar arada bir B a r’a uğrarlar, vıdı vıdı ile münakaşa ile adamcağızı çileden çıkarırlardı.. Mesleği çok severdi ama, sıtkı sıyrılmıştı.. He­ le gazetenin idaresinin üstüne binişi işe tüy dikti.. Gazete lâfı açılınca, mutad olan söz ar­ kadan gelirdi: Zzzzzma!.

Doğan Abi için ideal yaşantıyı ben hep şöyle düşünmüşümdür:

Üzerinde hiç bir mesuliyet olmıyacak. İçe ­ cek, gezecek, espri yapacak, canı istediği za­ man kaleme sarılıp fıkra yazacak ve hiç üzül­ meyecek!.

Zira, iki elin parmağı kadar dostunun bil­ diği bir başka yanı daha vardı Doğan Nadi’- nin.. O da fazla hassas, içli, yufka yürekli, ro­ mantik bir insan oluşuydu..

Belki çok kişi inanamıyacaktır ama, ben Doğan Ahi’nin, maddî durumu bozulan müşte­ rek bir arkadaşımızdan lâf açıldığında günler­ ce gözünün yaşardığım gördüm!. Sonra tuttu elinden o arkadaşın, en sevdiği içki demedi, iş demedi defalarca Vergi Dairelerine, Bankalara taşındı durdu!. Neticede kendisinin de yüzü güldü, arkadaşın da..

Herkes Doğan Nadi’nin çok fazla dostu ol­ duğunu sanır.. Doğan Nadi herkesin dostuydu ama, herkes Doğan Nadi’nin dostu değildi!. Gerçek dost bildikleri 5’i İO’U geçmezdi.. Di­ ğerleri ise kahkaha dostuydu! Ve ne gariptir ki gerçek dost bildiklerinin ikisi üçü kendi yaş­ taydı, kalanı da bizim Divan Bar'ın gençler ta­

riz.

Hele bu yılki bir anımı anlatayım. Galiba Kurban Bayramında bizim takım hep birlikte tatili Adanada geçirmeye karar ver­ dik.. Benim bildiğim Bayram sabahı uçakla gi­ deceğiz.. Meğer bizimkiler arifeden çilingir sof­ rasını kurmuşlar.. Kafalar dumanlanınca da; «O su koyverdi hadi biz gidelim» diyip atla­ mışlar uçağa., üçağa atlamak da ayn âlem.. Pilotlar Doğan Nadi dahil bizim alkol ekibinin halini görünce, «Biz bunları götürmeyiz» diye tutturmuşlar.. Yolcular önce bizimkilere rica etm işler; «Siz gitmeyin de kaim» diye.. Bizim­ kiler de: «Ne demek efendim, biz bu vatanın evlâtları değü miyiz, gideceğiz» diye tuttur­ muşlar.. Tabii ne yapsın zavallı yolcular anan yahşi baban yahşi zar zor pilotları kandırabil- mişler...

Ondan sonrasını dinleyin.

Sabah 7’mi, 8’mi «zıııır» bir telefon.. Uyan­ dım.. Adana’dan arıyorlar dediler.. Uyku ser­ semliği hatırlıyamadım bile.. Az sonra baktım Altan Poyraz’m sesi..

«— Yahu dedim, ne arıyorsun orada?..» «— Şimdi bırak konuşmayı da dinle, dedi.. Atla hemen uçağa..»

«— Eee..»

«— Ankara’da in.»

«— E e ne yapacağım Ankara’da?..» «— Doğan abi filmi kopardı. Ankara’da kaldı.. Al onu gel..»

Meğer bizimkiler belki Adana’da bulama­ yız diye yanlarına viski almışlar.. Ankara’ya gelinceye kadar evelallah çaktırmadan dibine darı ekmişler..

Bu anlattığımdı işte Doğan Nadi.. İyi bir yazar olduğu kadar, onun da öte­ sinde: iyi insan, kimseye kötülüğü olmayan, aynı zamanda kültürlü, çelebi, kâmil insandı..

Kaybettik Doğan ahimizi.

Yapılmazdı bu bize be Doğan Abi.. Bırakamazdın bizleri böyle dıran dedenin düdüğü gibi ortada..

Hep sen demezsin a, «Bilemezsin öyle üz­ günüm öyle üzgünüm ki» Doğan Abi..

/zzzzzma bu hayatın!.

mmm

Referanslar

Benzer Belgeler

(2007) yaptıkları çalışmanın amacı, düşük fosfor durumu ile alkali topraklarda buğday ve kolza çeşitlerinin büyüme, P alımı ve rizosfer özellikleri üzerine

Genel olarak depolama süresince Tip 3 ve Tip 4 no'lu karayemiş meyvelerinin SÇKM miktarı, diğer karayemiş tiplerine göre daha yüksek olduğu

Tablo 2 de açık gözeneklilik ve yığın yoğunluk değerlerinden de görüldüğü üzere standart bünyeye kıyasla, replikasyon (kopyalama) yöntemi ile köpük

Çizelge 4.13.’den görüldüğü gibi bitkilerde en az meyve tohum sayısı 0,44 adet ile korunga bitkisinde en fazla meyvede tohum sayısı ise 2,97 adet ile yonca bitkisinde

Ülkemizde endüstriyel faaliyetler sonucu atık olarak oluşan ve ilk kez tarafımızdan aktif karbon üretiminde kullanılan yenidünya çekirdeklerinin, bundan elde edilen

Anadolu ağızlarında aynı anlam ve görevde ünlü uyumuna uygun olarak kullanılmaktadır.. –Ģ/-iĢ/-uĢ/-üĢ: ÇeĢitli fiillere gelerek hareket isimleri

Bu çalışmada humik asitin topraktan ve yapraktan birlikte uygulamasının bitki boyu ve ana sap sayısı üzerine çok önemli, topraktan humik asit uygulamasının

Çizelge incelendiğinde varyans analiz sonucunda azot dozlarının, hümik asit ve azot formu x hümik asit interaksiyonunun çeltikte pirinç tane genişliği üzerine