T T - 5oÉ>.2 3 ?
“Turk varlığının ruhunu teşkil eden şehir”
S
B
atı edebiyatında, özellikle Fransız edebiya
tında yaşanılan şehir, mahalle ve sokaklar
geniş ölçüde şiire konu edilmiştir. Servet-i Fünûn
cuların baş tacı ve hele Tevfik Fikret’in en beğen
diği Fransız şâiri François Coppöe’nin
«yörese!
rengi (couleur locale)»
veren pek çok şiiri vardır.
Fakat bu yolda en güzel şiirleri, Yahya Kemal’in
hayranlık duyduğu iki üç şâirden biri olan Ver-
laine yazmıştır Fransız edebiyatında. Onun için
de Yahya Kemal’in gözünü
«semtler»
üzerine
çekmede Verlaine’in etkisi düşünülebilir...
Göksu (1); Fenerbahçe (1), Cihangir (I) kere geçmekte dir.» (1).
Yahya Kemal’in «Divan dili» ile yazdığı Eski Şiirin Rüz- , gârıyle ve Rubailer adlı şiir kitaplarında ise İstanbul semtleri şöyle sıralanır: «Beben (4), Ada C3), Boğaz (1), Beylerbeyi [ (1), Bağlarbaşı (I), Çamlıca (1), Göksu fi), Hisar (1), Göz tepe (1), Üsküdar (1).
İstanbul'un Boğaz sahilleri Bebek, Beylerbeyi, Hisar. ; Çamlıca, Yahya Kemal'in en fazla sevdiği semtlerdir.- Şâir, ^ Boğaz'da mâzinin debdebesini, parıltısını duyar, hasretini kıs- \
men hayalle unutulur.» (2).__________________________ ; i
NEDEN İSTANBUL?
YAHYA KEMAL VE İSTANBUL’UN SEMTLERİ
Yahya Kemal, hayatı boyunca en çok İstanbul’ usevmiş- tir. Bunun için de şiirlerinde dünyanın bu en güzel şehrinin semt semt güzellik ve özellikleri, çoğu zaman tarihle olan iliş^ kileri ile zenginleştirilerek verilir, özellikle Üsküdar ve Koca- mustafapaşa üstüne olanlar tarihî kadrosu içinde semtleri an latan en başarılı şiirleri arasındadır Şâir’in...
Yahya Kemal’in kendi Gök Kubbemiz’i dolduran şiirleri ne şöyle bir göz atmak bile, İstanbul ve semtlerinin Şâir'ce nç kadar çok sevilip benimsendiğini açıkça gösterir: «Üsküdar (17), Boğaz (16), Kocamustafapaşa (4), Kandilli (4), Atik-Val- de (3), Kanlıca (3), Çamlıca (3), Ercnköyü (2), Emirgân (2), Çubuklu (2), künye (2), Süleymâniye (2), Viranbağ (2), İç Erenköyü (1), Haliç (i), Marmara (I), Maltepe (1), Kavaklar (1), Küçüksu (1), Bebek (1), Atmeydanı (1), Yakacık (1),
Yahya Kemal’e «vatan» ın değil de yalnızca İstanbul’un
«şâir» i olduğunu söyleyerek çatanlar az değildir. Fakat bun
lar, Yahya Kemal'in düşünce düzeyine erişemiyen, bu yüzden de şiir estetiğinin dışında kalan kimselerdir,... Çünkü İstanbul,
«Hayal Şehir» şâiri için yalnızca tabiî güzelliklerinden dolayı
pek sevilen'bir şehir değildir. İstanbul «eşsiz bir Türk Meh- } metçiğinin serdarlığmda kazandığımız, mukaddes bir mu basa ra zaferinin aziz hatırasıdır. Bu şehir, Yahya Kemal’e göre bü tün Türk târihinin ve Türk vatannun bir şehirde toplanmış var lığıdır.
İstanbul millî bir semboldür ve Türk medenî kabhiyeti nin şaheser bir tecellisidir.
O kadar ki İstanbul, bütün Türk târihinin, Türk coğraf yasının bir terkibi, hülâsası ve teceHisi olmuştur.» (Aziz İstan
bul, s. V, VI).
daha İstanbul’u görmeden, bu yedi tepeye kurulu şehre gönü! verir.!. Daha doğrusu İstanbul onun gönül tahtına, taaa ilk gençlik yıllarında kurulur ve bir ömür boyu da bu vefalı gö nülde saltanat sürer...
Bir gün sohbet ederken Yahya Kemale:
— ilk yayınlanan şiirinizi hatırlıyor musunuz? diye sor duğumda, şu cevabı vererek yukardaki sözlerimizi doğrulamış-__ Evet 1901 yılında, Üsküp’ten İstanbul'daki bir mec-• muaya, İstanbul peyzajlarına dâir bir şiir göndermiştim. He
men neşrettiler. s Sonra o mecmuanın Yazıişleri Müdürü Fılıbelızade Niza mi bana bir mektup gönderdi. Çok jantiy (nâzik) idi. (4).
1902’de İstanbul’a gelen Yahya Kemal artık bu şehrin en büyük kara sevdâlısı olur ve ölünceye kadar da öyle kalır...
Yine İstanbul'un kara sevdâlılarından Ahmet Hamdi Tan- pınar, — «Dârüffünûn» dan Yahya Kemal’in öğrencisidir.- İs
gün geçtikçe sarmaya ve İstanbul’a bağlamaya başladı. Anla dım ki hakikî vatan ve insanı mes’uti edecek tek yer, bütün varlığının ruhunu teşkil eden bu şehirdir.
Artık sarahatle biliyordum kl vatan nasıl tecellî etmişse, onu öyle anlamalıdır. Meselâ Kocamustafapaşa gibi bir^ semt,
Buhârâ'da, Semcrkand'da bulunmaz. O sâdece Türkiye’de ve
Türk medeniyetinin muhatalası olan İstanbul’da bulunur.»
(Aynı eser, s. VI, VII).
«Bu satırlar,. Yahya Kemal’in İstanbul sözüyle^ neyi ve ne leri hülâsa ettiğini; bu isimde nasıl bütün- Türkiye’yi ve Türk- lüğü sembolleşmiş gördüğünün ifâdesidir. Bu sebeple, İstan bul’u sevmek, Yahya Kemal için, Türkiye'yi ve Türk târihim sevmek; Türkiye’yi ve tarihte Türk mizaç ve medeniyetini an lamak demektir.« (3). . ,
İşte bu nedenlerden dolayı Yahya Kemale «vatan» ın de ğil de yalnızca İstanbul’un şâiri diye çatanlar, onun düşünce sistemine girip şiir estetiğini kavrayamayanlardır..,
ŞAİR, DAHA GÖRMEDEN İSTANBUL'U SEVER
Yahya Kemal’in Mehlika Sultanındaki yedi genç, nasıl daha Mehlika Sultan’ı görmeden ona âşık olurlarsa, Şâir de tanbul şâirleri hakkında şunları yazıyor:
Nedim bu Istanbul’lu şâirlerin başında gelir. O hastalığını sefaletini, hiddetini, ruh tezatlarım. İstanbul’a geçilmemiştir. Fakat neş’esi etrafımızdaki havada hâlâ yaşamaktadır. Nedim’i hatırlamadan eski İstanbul’u, mevsimlerini, eski bayramları, şe hirli hayatım, İstanbul güzellerini hatırlamak pek az mümkün dür. Baki ondan çok evvel, Yahya Efendi, Bâki’den az sonra, başka tarzda olsalar bile Cafer Çelebi ve Atayî hep İstanbullu - şâirlerdir.
Şeyh Galip bu mirası az çok değiştirmiş, yaşadığı şehri ye ni denebilecek bir hayal dünyası arasından _ görmeye çalışmış, hiç olmazsa Boğaziçi mehtabını yeni bir- iklim gibi bulmuştur.
Bütün bu şâirlerin İstanbul’u çok sevdikleri ve bize parça parça verdikleri muhakkaktır. Yalnız şu nokta vardır ki hepsi, az çok şehir çocuğu olarak bunu yapmışlardır. Yahya Kemal’in onlardan farkı İstanbul’un şâiri olmasıdır. O, yaşanan bir me deniyetin hazır çerçevesinden değil, bir ferdiyetin addesesinden, bir daıssılaya benziyen sevgiden ve bir tefekkürün arasından İs tanbul’u gördü ve teganni etti. Belki daha ileri gitti; bu şehrin güzelliklerinde san’atm nizamını aradı,» (5).
---
oOo---Nedim, İstanbul’un, «Bir sengine yekpâre Acem müfidi fe-
dâdır» diyordu... Yahya Kemal’se İstanbul’u, dünyamızın çok
daha büyük olan koca bir «yıklız» la bile değişmez ve:
Talih bana dönse nazikâne Bir yıfatm verse malikâne; Bigâne kalır o iMifata,
İstanbul’a dönmek isterdim ben.
diyerek, bu şehre duyduğu sevgiyi, bir kez daha, bütün derinli
ği ile belirtir...
Konumuzu, Yahya Kemal’in İstanbul semtlerinden Moda yi; çok değişik güzellikle veren bir şiiri ile bağlıyalım:
MODADA MAYIS
Şafaktan önce uyandım, bahar odacıdaydı. Mayıs, çiçekleri etrafa öyle bir yaydı Ki varlığını büyülenmişti en derin hazla. Cihanda lezzet alınmaz bu duygudan f*d».
Seven kadınla seven erkeğin risâü gibi, K ■
Bütün saadet olan mevsimin bu hâli g&d, Sürekli sevgiyi duydukça anne toprak*!®». İçimde korku nedir kalmıyor yok olmaktan. Hayâtı râyiha sihriyle sindiren toprak,
Bugün ne remline baksam, çiçeiç, çimen, yaprak! İçinde râhata varmış yatan aziz ölüler
Demek k) böyle bahâr örtüsüyle örtülüler!
(1) Inciser Ulutürk, Kendi Gök Kubbemiz, Türkoloji Mezuni yet Tezi (1964-1965), Türkiyat No. 648.
(2) Engin özelli, Yahya Kemal’in Eski Şiirin Rüzgârıyle ve Rubailer adlı kitaplarının Sistematik Lügati, Türkoloji. Mezu niyet Tezi (1903-1964), Türkiyat No. 632.,
(3) Nihat Sami Banarlı, Aziz İstanbul önsözü, 1969, s. VII. (4) Sermet Sami Uysal, İşte Gerçek Yahya Kemal, 1972, s.
181, 182.
(5) Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Şiirleri ve İstanbul, Aile dergisi, c. III, sayı 12, 1950, s. 9
Y A R I N