n)üpivuJliQiim,
Q ih l :
Cahit Sıtkı Tarancı
ı
Munis Faik OZANSOY
İ
NSAN yakın tanıdıklarının ölümüne önce üıanmak istemez, gerçek olduğunu anladık tan sonra da ona kolay kolay kendini alıştıramaz. Cahit Sıtkı da, benim için, ölümüne inanılmak istenmiyen ve, yıllar sonra da, yokluğuna alışıla- mıyan aziz ölülerdendir. Nasıl olmasın? Bizi bi- ribirimize ilk yaklaştıran hemşehrilik bir yana, okulda başlıyarak arasız ve gölgesiz devam eden yirmi sekiz yıllık bir fikir arkadaşlığı... Buna karşı ölümün de ne hükmü olabilir? Nihayet se ne sayısını dondurmak noktalamak: O kadar.O kapı bir çok şairlerin açmak istedikleri, fakat bulamadıkları kapıdır.
Yirm i yaşın bu erken gelişen bezginliği gibi dil titizliği de, «Otuz beş yaşamda şairimizi yet miş yaş karamsarlığı içinde eşine az rastlanır bir söyleyiş pürüzsüzlüğüne ulaştıracaktır.
Gök yüzünün başka rengi de varmış, Geç farkettim taşın sert olduğunu Su inşam boğar, ateş yakarmış; Her doğan günün bir dert olduğunu.
Ölüm yüdönümleri, unutulanları hatırlatmak içindir. Cahit Sıtkı gibi hafızalarda yaşayan, âde ta içimizde nefes alan bir şair için buna da ne lü zum var? Tersine .unutmak istediğimizi, yâni onun yokluğunu hatırlatmak olur bu... Ne yapa lım? Edebiyat takvimi her sene bize bu acı ger çeği hatırlatacak, Onun bu azizliğine karşı bizim yanlayıcı cevabımız da, şimdi benim yaptığım gibi, Cahit Sıtkının şiirimizdeki ölümsüzlüğünü ortaya koymak olmalıdır.
C
'1 AHİT SITKI, bence, çağdaş Türk şürinin _> sayılı temsilcilerinden biridir. Necip Fazıl Kısakürek’te ilk sanat ustasını bulan Hece vez nine eğer renk ve ışık getiren şair Ahmet Muhip Dranas ise, ona genişlik ve derinlik kazandıran boyutları ilâve 'eden sanatçı da, hiç şüphe yok, Cahit Sıtkı Tarancı’dır. Şiirin ilk şartı olan güç lü bir duyarlık, sağlam bir dil yapısı içinde bi çimlenince, Cahit Sıtkı’da klâsik olmıya elveriş li şür ortamım daha ilk eserinden itibaren hazırlamıştır.
Dili kadar düşüncesi bakımından da Şairin bütün eserine hakim olan özellikleri taşıdığını sandığım için ilk kitabından aldığım «Bir Kapı Açıp Gitsem» şiirine bakınız:
Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacakım ben, Ben öyle her İnsandan, o kadar orağım ben. Yine bu gözlerimdir okşanacak şey arar, Yoksa İçimde başka bîr dünya hasreti var, Uyanır g!bi birden bîr korkulu rüyâdan, — O içimden sevd'ğim, benim olan dünyadan, Bir ses hana: «Gel!» dese, ben o sesi işitserı: — Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem!..
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
I
Hangi yaş? — Bir çoklarının daha yaşamayı duygu ve hayal basamaklarını çabuk aşan bir duygu ve hayal basamaklarım çabuk aşan bir şair için böyle değil. O, daha önce, başka bir şiirde de:
Paydos bundan böyle çılgınlıklara; Sert konuşmağa başladı aynalar.
dememiş miydi?
Arasıra, yaşama sevincinin ona ışıklı mısra lar da söylettiği olmuştur:
Bir gece misafirim olsan yeter. Dolar odama Lavanta kokusu; Soğur sevincinden sürahide su. Ay pencerede durup durup güler.
Ama bu çok sürmez. Hâmlt gibi Cahit Sıtkı’ nın da içinde, yaşama duygusu ile ölüm gerçeği birlikte yaşar. Bunun örneklerini Tarancının şi irlerinde bol bol bulursunuz. Ben yaşarken ölü mü, öldükten sonra yaşamayı hatırlatan iki par- çayı almakla yetineceğim.
öldük ölümden bir şeyler umarak. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü. Nasıl hatırlamazsın o türküyü Gök parçası, dal demeti, kuş tüyt; Alıştığımız bir şeydi yaşamak. Ne doğan güne hükmüm geçer. Ne halden alayan bulunur: Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Kaskatı zamanlar içindeyiz Sevgiden düşlerden uzak
İnançların köleleri bir köşeye itilmiş Zor bu taşlaşmış toplumda
Mutluluğu yaşamak
K A S K A T I
Arsız simsiyah kalabalıklar Tedirgin yaşamalarla düzensiz Kişiyi küçülten dünya fırtınasında Herşey maddeye dayanmada Tutunduğumuz pervazlar ensiz
Sorumsuz aldanışlar düzeyinde Boş erdemsiz kapıları zorlamak Yenilerin eskilerce kötülüğünde Nasıl hayal edilebilir bilmem İnsanca bir dünya kurmak
Kaçmamak ışıkları sönmüş yollardan Sevmek acıları yıldızlarca
Ümitlerin gıcırdıyan eşiğinde direnmek Yemişsiz de olsa uzanmak bir ağaca Yaşamak varken kaçmamak gerek
G
E
Ç
E
R
Mehmet Aslan : ÇAY KENARI
İşte sanatlı, fakat özentisiz, İddiasız mısrâ- lalr.. Ana sütü gibi temiz, hilesiz bir dil.. Karan lığa gitmeden derin olmak, kelimelerde ırk ay rımı yapmadan da temiz Türkçe yazmak mümkün olduğunu Cahit Sıtkı'nın şiirinde görebüirsiniz.
Y
UKARIYA aldığım parçalardan anlaşıldı ğı gibi, Cahit Sıtkı’nın dili kadar düşünce unsurları da eserine zaman dışı bir değer sağlı- yacak niteliktedir. Yaşama sevinci, ölüm gerçe ği, insan ve tabiat sevgisi, yok olmak korkusu, kendini yalnız hissetme, geçen zamanı, başka dün yaları arayış.. Bir çok büyük şairlerin genişliğineve derinliğine işlemiş oldukları bu değişmez ko nular, Cahit Sıtkı Tarancı’nın eserinde, yeni ve özel bir şiir iklimi yaratabilmiştir. Bu unsurlara bir de şairimizin kendine özgü çirkinlik vehmini eklersek karamsarlığının da kaynağını bulmuş oluruz.
Yazımı, Cahit Sıtkı'nın, hepimiz için bir ger çeğin ifadesi olan mısrâlarıyla bitireyim:
Neylersin ölüm herkesin haçında Uyudun uyanmadın olacak, Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bîr namazlık saltanatın olacak, Taht mls&U o musallk taşında.
\
11
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi