W
SAYFA S
.'iniHiıiiiıımmmmıımmmiüiımmmmıııııınmmmmmıımmmüiııımımnımmııımıımıımıiHNiiiş
I Osman Ergin’in Arkasından I
I
1883 - 1961
|
I
Örd. Prof. Dr. A. Süheyl tfnver I
l§ ENE 1924. Yani 37 senedir tanışıyor ve sevişiyoruz. Osman g
H Nuri Ergin İstanbul Şehremaneti Mektupçusu. Mecellei =
5 Umur-u Belediye’nın yazan. Şehremaneti Matbaası ve 5
g mecmuasının kurucusu. Velûd bir muharrir. Tarih, İslâm dini § g ve tasavvufunda ansiklopedisi bir âlim. Gide gide mütefekkir. = g Belediye tarihçisi. Düşünürsek daha bir bu kadar meziyetini g
g sıralayabiilriz. Ü
Çok okuyan ve çok düşünen ve çok basan bir yazar. Allah £ g onu dünyaya çok okusun ve yazsın diye yollamış. Daha doğ- g g madan önce anasım ve babasını seçmekte bahtiyar. Temiz ve 3 g nezih 77 senelik hayatı bunu isbat etti. Munis, sakin, dediko- j§
g dulardan çekinen. Okuma ve yazmasının iki mühim safhası g
g var. Eline geçen parayı kitaba vermiş. Zira onun gençliğinde g g hayat ucuz. Geçinme darlığı bahis mevzuu değil. Öyle kitap g
j§ da pahalı değil. j§
g Ne gördüyse basma ve yazma almış. Sayılan basmada 10.000 =
g yazmaları da 5.000. g
Basmalarında herşey var. Onları kendi kurduğu İstanbul g g Belediye Kütüphanesine vakfetti. Ayrı bir kitaplıktır. Fihristi £ g de basılmıştır.
Bilâhare yine aynı kütüphaneye yazmalarını verdi. O da = g ayrı bir kısım işgal ediyor. 40 forma tutan fihristinin 10 forması g Ü basıldı. Bütün bunlarla mezkûr kütüphanenin mütehassıs m ü- g
g dürü Orhan bey meşgul. 2
g Osman beyin yazma kitapları tamamen İslâm dini ve ta- g
H savvufuna ait. Yalnız bu vâdide dünya yüzünde 3 kütüphane g g tanıyorum. Birisi Vatikan’daki türkçe, arapça ve farsça yazma- g g ların hemen hepsi İslâm dini ve tasavvufuna ait. Rossi fihristini g j§ yanıp neşretti. Ben de Eylül 1959’da 2 gün çalışarak mahallinde ğ g mühim yazmalarım gördüm. Avdetimde yanlışlıkla Nafizpaşa g Ş kütüphanesi denen Yenikapı Mevlevihanesinin elyevm Süley- g g maniye Umumî Kitaplığında bulunan kitaplarını birkaç ayda b i- g g rer birer gözdem geçirdim. Öğrendim ki hepsi İslâm dini ve g 5 tasavvufu eserleri. Üçüncüsü de Osman Ergin Beyinki.
j§ Vakıa diğer kütüphanelerde tasavvuf! eserler çoktur. Ama 5
= bu üçü münhasıran dinî ve tasavvufî. Bu noktadan Osman Be- g
~ yin yazmaları mühim. =
Sonra siz şu ruh asaletine bakın. Bunları kendisini yetişti- §j
¡Ş ren ve yaşatan milletine bıraktı. İS
| Osman Bey çok yazdı. Hani onlar bir araya getirilse boyu- ğ
| nu geçer. Bittabi’ bu yüzden, adına nezaketen kıskançlık dediği- §j ¡j miz, husumetler kazandı. Zira çok neşretti. Herkes bu kadar £ | yazamaz ve neşredemezdi. Buldukları bahane şu: Muarızlan g | tanıdığım 4-5 kişiden işittim. Efendim Osman Beyin eserleri il- ¡j g rnî değilmiş. Amma Osman Beyin eserleri mühim mevkilerde g § bulunmuş olan bu zevatın elinden düşmediğini de görmekle g S müftehirim. İlmî eser ölçüsünün ne olduğunu bu tenkid edenle- £ | rin yazdıklarının mahiyetinden anlamak zor değildir. Hakikî g | ilim adamlarının münsif olmalan yakışmaz mı?
5 Osman Bey için bana tahsis edilen bu mahdut satırlar İlmî j§
| ihatasını ve yaptığı sentezleri sadece sıralamağa bile müsait d e - g = İü .Yalnız şu misali vereyim. 1937 senesinde İbni Sina Bibliyoğ- g E rafyasını tam ilmi bir metodla hazırladı. O kadar ki Mısırda ve g | İranda bu vadide yazılarda Osman Beyi esas tuttular ve onun £ İ hazırlattığı fişleri Enstitümüzde bizzat tetkik ettiler. Orada da g | birinciliği kazandı ve milletlerarası bir isim bıraktı. Mısırda ve ğ = İran’da bizzat şöhretini duyunca 1954 te avdetimde kendisinden = | rica ettim. Yeni ilâveler yaparak bunu yeniden hazırladılar. Ens- g = titümüzde de bastırdı.
| Kendisi Tıp Tarihi Enstitümüzün kurucularından oldu. H a- g
I zırladıkları İstanbul Tıp Mektepleri Tarihi, İbni Sina Bibliyoğ- g | rafyası... gibi yeni mevzularını iftiharla neşrettik. O bir taraftan g = bir çok tarihçimize nasip olamayan bir anlayışla fikrinde o l- §j | durduğu mevzuların sentezini bildirdi. Hele Belediye tarihimiz g | üzerine çalışmaları ve ortaya koyduğu neticeler ayrı avn birer g | âbidedir. Bir ufak misal verelim. Mecellesinde İstanbul Yan- £ = gmları bahsi vardır. Bizde ilk ve son yazılan izahlı bir krono- g
| lojidir Çıkardığı şu neticeye bakın: g
«Istanbulun bulunduğumuz beş asır zarfında her semti her j§
| yüz senede bir mutlaka yanmıştır.» g
Bunu artık ondan bahse lüzum görmiyerek kendimize mal g | ederek konuşacaklar olacaktır. Fakat bu tarif onun seneleri g = dolduran çalışmalarından elde ettiği neticelerden bir zerredir, g
Osman Bey, 5.000 sayıda dinî ve tasavvufî eseri sadece sa- g E tın alıp bir köşeye koymuş değildir. Hepsini okumuştur. Osman g § Bey pek çok mistik fikirlerin de sahibi idi. Neticeye daima gü - £ | zel bir teselli ile varmayı bilmiş ve kendisini ruhen tatmin yo- g = lunda ilerlemiştir. Maarif tarihinde buna temas eden cihetler az g
| değildir. g
Bir kitap olsun ve eline geçmiş bulunsun, okumasın. Bu Os- g = man Ergin için varit değildi. Vakıa birçok vukuat aklında kal- g | makla beraber o kendisinde bunlardan meydana gelen tesiri g | Herriot gibi kültürün ana kaynaklarmdan saymıştır.
Osman Ergin’in senelerle bulunduğu sohbetlerin pek ço - ğ | ğunda beraberdik. Onda bile efendiliğini ve tevazuunu bırak- g = mamış, başkalarım dinleme faziletini göstermiş, sorulan husus- £ | lara sükûnetle cevaplar vermiş. Münakaşa edenlerin iptidailiğini g = göstermemiştir. Neden? Sokratın dediği gibi tekemmül eden in- ğ i sanın mücadelesi sükûna varmıştır.
Bana onun hakkında ayrılan son satıra geldim. Son sözüm 1 | şudur: Osman Ergin eserleriyle, fikirleriyle bir araştırma m ev- | = zuudur. Bunu bize kazandırdığı için ruhî iç panteonumuzda |
| bahtiyar olsun. f
... .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi