• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

--"!A>.:....U.!>L""""T!..!iı~·r~ki~y",at'-"A""r-"as2.!.t....ır""m~al~a~rl~E""n~st"-'it""'üs'-"ü'--'D~e'"'"rg....i2.!.si...S""acıyl....,I"'4--'E""r"'z-"'ur'-"u"'m'--'2""O"'-OO"-- __=_-ı

69-RECAİzADEMAHMUTEKREM'İN'BÜLBÜL' REDİFLİ ŞiiRİVE ONA

YAZıLAN NAZİRELER

Dr. Mehmet TÖRENEK"

caizade Ekrem, Tanzimat sonrası Türk şiirinde eski- yeni karşıtlığının tam rtasında yer alan bir şairimizdir. Yüzü yeniye dönük, ancak kendisi eski çizginin üzerinde duran biridir. Daha çok yenilerinyanındayer alan, fikirleriyle ve Talim-i Edebiyat, Takdir-i Elhan, Zemzeme III Mukaddimesi gibi eserleriyle yenilere yol gösteren, yeniedebiyatınufkunu açan öncükişiliği yanında, şairolarak eski şiirkültürüyleyetişmiş olmanın getirdiğibirbenimsemişlikvemuhafazakarlık tavrı da hep devam etmiştir, Uzun müddet eski tarz şiirler yazmış, Abdülhak Hamid'le başlayan dostlukları sonrasındaise yeni şiire yönelerek birlikte yeninin öncüsü olmaya gayretetmişlerdir. Ancak Ekrem bu devrede de güçlü şiirlerortaya koyamamıştır.

Kişilerde var olan bu ikilik, eski yahut yeninin yanındayer alma, eskiye ısrarla bağlıkalarak yeniyekarşı çıkma.yahut yeniyi benimseyip eskiyi her yönüyle

küçümseme, yok sayma tavrı, Tanzimat sonrası Türk edebiyatının ortak vasfı

gibidir. Dönem içinde eser veren her şairde bu yaklaşımın izlerini görmek

mümkündür. Şahıslar yanında, yayımlanan dergiler hatta gazeteler de benzer bir tavır alışı sürdürmüş, hep aynıçizgideki eserlere sahifelerini açmışlardır. Muallim

Naci'nin TercUman-ıHakikat ve Saadet gazetelerinde sürdürdüğü edebi tavır bu

noktada hatırlanabilir. Köklü bir şiir geleneğinin mirasçıları olarak, l870'ler sonrasında şiirle,edebiyatlauğraşanların çıkardıkları,yahutetrafında toplandıkları edebiyat dergilerinde, başlangıçta eski şiire taraftarlık baskın iken, l885'lerden sonra çıkanlarda yeni yahut batılı bir edebiyat taraftarlığı belirgin şekilde öne çıkmaya başlar.

1900'lere kadar, Servet-i Fünun sanatçıları da dahilolmak üzere, şiire başlayanlar hep eski tarz şiirler yazarak, nazireler kaleme alarak bu vadide bir müddet gezindikten sonra, kendi şiir çizgilerini bulabilmişlerdir. Bu etkileşirnde eski şiirin zenginliği ve köklü bir geleneğe sahip oluşu yanında, yaygın olan nazireciliğin şiiri sevenler için bir çırakhk eğitimi sayılabilecekegzersizlerinin de payı vardır. Ustaşairlerinde zaman zaman seçtiğibu yol, bir nevi takdir ve iltifat niteliği taşımakta, hatta bir yarışı ortaya koymaktadır. Bu sebeple, asıl dikkatleri çeken, usta birşairinkalemealdığıbirşiiregösterilen ilgi, onayazılan nazirelerdir. Bu eğilimde bir dikkati, şiir anlayışı noktasında ortak bir şeyleri paylaşımı, bir

(2)

- t 70-M. Törenek: Recaizade Ekrem'in 'Bülblll' RedilliŞiirive OnaYazılanNazireler

değervermeyi yakalamak mümkündür. Ömer Faruk Akün bu bağlamda nazireyi, şiir dünyasınınaktüelinde kalma olarak yorumlar.ıBu dikkatle bakıldığında, biraz önce sözünüettiğimizdönemde,bazıortak çizgiler yakalanabilir.ÖzeııikleMuallim Naci'ye dönemde yazılan nazirelerin çokluğu, bir mektep anlayışını oluşturmaya varacakboyuttadır.

Bugiriştensonra biz sözü, Recaizade Mahmut Ekrem'in "bülbül" redifli bir şiirine getirmek istiyoruz. Şiir, dönemin baskı özelliği itibariyle birçok yeniliği başlatan dergilerinden Hazine-i Evrak'ın 7. sayısında çıkar.(s.100) Mahmud

Celaleddin Bey'in çıkardıgı derginin kuruluş tarihi i mayıs 12971 13 mayıs

1881 'dir.Aralıklarla68 sayısürenyayın 1886'ya kadar devam eder. Derginin yazar kadrosundayaşlınesilden bürokrat mevkiindekişiler ağırlıklıolmakla birlikte, daha genç nesilden NamıkKemal1er, R. Ekremler, HamidIer de ön planda yer tutarlar. Bu nedenle Hazine-i Evrak, eski ile yenininkarışımıbiryayın politikasıizler. Akün bu tavrı "eklektik! seçmeci" olarak niteler ve sade yenilik taraftarı şeklinde bir değerlendirıneyi doğrubulmaz?

Recaizade Ekrem'in dergide "Hasbibal"adıyla yayımlanan şiiri şudur: HASBİHAL

Garipserişiten dasitanıney bülbül Garibdir o kadar hal üşamney bülbül Safa-yıtab' ile biraşık-ı tabıatsın Ki taze taze çemendirmekanıney bülbül Çemende hande-i gül mü eden seni nalan Niçündür öyle demademfiganıney bülbül Seninle hem-dem olursa becadeğilmi ki dil Esiridir yine birdil-sitiinıney bülbül Ne dil-sitan kianın ratıına fedadırhep Bahar-ı hüsn-bahası zamanıney bülbül Beni bitirdi bu sevdi! o za'ila ya senin Nasıltahammül ederaşka canıney bülbül Bulunsa sendenazırİtahammül etmez idin Benim dilimdeki derd-inihiinıney bülbül Çemen çemen ne için devr-i alem etmezsin Olupbaharınapeyrevcihiinıney bülbül

ı ÖmerFarukAkün, "DivanEdebiyatı", TDV. İslam Ansiklopedisi,C.9,İsİ. 1996,s.406. 2ÖmerFarukAkün, "Hazine-i Evrak",my.İslamAnsiklopedisi,C.17,İst.1998, s.134.

(3)

...A~.~Üi.:.•....!T~U"-rki",·CLy"'at'-'A~r'-"a"'şt...ır...m""a...l....ar...I....!E""n"'"sti...•t""ü",-sU"-",D",e""rg""is",-i--,S,,,s'-l.V-,-1.'-14,-"E","r""zu...r""u""m.!...2~O~O",O

---=-171-Vatan bahara mtireeeahmısenee de yoksa Degil mi kabil-i naklaşiyanıney bülbül Senin bana sözünü ben sana hitab edeyim Olup bu hisdedahı teretimanıney bülbül Bedel midir vatana bin eihan velev hepsi Nazıriolsariyaz-ı einanıney bülbül Vatan muhibbi içinse vatandayeksandır SamYÜkahn bahar uhazanıney bÜlbÜI.

Bu şiir, yayımlanmasının ardından, şiir zevkleri farklı birçok şairi bir noktadabuluşturur. Şiirin yayımınıtakibenbaşlayannazire yazmamodası,zamanla genişler ve dergide yayımlananlarla sınırlı kalmayıp dönemi içinde "edebi bir hadise" olur,3 hatta nazirelere nazireleryazılır.4 13şairin yazdığı nazireler içinde, en

) Fevziye Abduııah, Muallim Naci ile Recaizade arasındaki anlaşmazlıklara değindiği makalesinde bu nazireleri edebi bir hadise olarak değerlendirir.Çünkü, olaysonrasında

Naci taraftarları, tarizlerinde "bülbül"den bahseder olmuşlardır. ("Muallim Naci ilc

Recaiziide Ekrem Arasındaki Münakaşalarve Bu Münakaşaların Sebep Olduğu Edebı

Hadiseler", TürkiyatMecmuası,

c.x,

1953, s.i76) Ali Kemal dehatıralarında, konuyla ilgili dahafarklı bilgiler verir. Naci taraftarlarının"zemzeme"yi "gıdgıdak"kelimesiyle imaettiğini,Naci'nin de bunu ifade etmesi üzerine birtartışmanın başladığını,Hersekli ArifHikmet Bey'in de busırada;

"Değil muvafık-ıiidiibNağme-i Seher'in

Nedir bu zemzeme zabt etdehiinıney bülbül" beytini söyleyerek Ekrem Bey'i susturmak

istediğini söyler.(Ömrüm,-yay. haz. Zeki Kuneralp- İstanbul, İsis yay. 1985, s.42-43) Hersekli Arif Hikmet Bey isimlikitabındaMetin Kayahan Özgül,aynıkonuyadeğinerek

bu beytin Hikmet Bey'in "Hasbihal-i Bera-yı Nefs-i Natıka" başlıklı ve "ey bülbül" reditli şiirinde bulunmadığınıifade eder. (Ankara, Kültür ve Turizm Bak. y.1987, s.57) Ancak Ali Kemal, bir sonraki sahitede aynı beyti Yenişehirli Avni Bey'e ait gösterir. Fakat söz konusu beyit,şairin "ey bülbül" reditli bir kasidesiolmasına rağmen,bu şiirde

ve AvniDivanı'nın diğer şiirleriiçinde debulunmamaktadır.

4 Şiiredergideyazılannazirelerinsayısı i3'dür. Bu sayıyanazirelereyazılannazireler dahil

değildir. Abdülhak Mihrünnisa Hanım ile MünifPaşa'nın şiirlerinebu çerçevede yeni

nazireler yazılır. Hayret Efendi Abdülhak Mihrünnisa Hanım'ın gazelini taştir

eder.(No:32) Trabzonı Hafız Mehmed Efendi de Münif Paşa'nın gazelini tahmis eder.(No:30) Derginin ikinci devresinde deManastır Defterdarı Emin Efendi aynı şiire

bir nazire söyler. (No: 14, 16 Nis. 1299, s.220) Dergide değil de, BulgurluzadeRıza'nın

Bedayi-i Edebiyye'sinde yer alan Hersekli ArifHikmet Bey'inşiirinin yayımlandığıyeri

ve zamanı tesbit edemedik. Şiir kitaba sade Hasbihal ismiyle girmiştir. Bir önceki

dipnottazikrettiğimizve Özgül'ünbahsettiği şiirde muhtemelen buolmalıdır.(Dersaadet 1325, s.325-326) Şiiri, yukarıdaki tartışmalarıgöz önünealdığımızda,nazireden çok bir iddia olarak dadeğerlendirmekmümkündür.İşteo gazelin bir beyti:

(4)

-172- M. Törenek: Recaizade Ekrem'in 'BOIbül' Redim Siiri ve OnaYazılanNazireler

dikkat çekici isimler Abdülhak Hamid,kızkardeşiAbdülhak MihrünnisaHanımile MünifPaşa'dır.Derginin sorumlusu Mahmud Celaleddin Bey'in kendisi de nazire

yazdığıgibi,ayrıca28.sayıdanazirelerideğerlendirenbir deyazıkalemealır.

Divan şiirinde ayrı bir yeri ve önemi olan nazirecilik, birçok özellikle beraber, gelenek halinde sürüp gelmiştir. Bu durum ilk anda taklitçilik gibi görülürse de, şiir otoriteleri bu denemeleri böyle değerlendirmemişlerdir.Ancak nazirelerin orijinalşiiri aştığıda pek vaki değildir.Fikret, "Nazire-perdazlık"isimli makalesinde, nazire söylemenin "intihal" sayılamayacağını, taklid de olmadığını ifade eder. Ancak tanzir edilen eser, ekseriyetle nazirelerinden daima üstün, nazireler de aslı özelliğini kaybetmiş ikinci yahut üçüncü kopyasıdır, der.5 Bir benzetme, test etme çabası olarak adlandırılabilecek bu yönteme birçok şair başvurmuştur. Başlangıçdevresinde Ekrem'in kendisi de Fuzuli, Neri gibi eski şairleri örnek alarak şiirler kaleme almış, ayrıca Namık Kemal'e de nazireler

yazmıştır.

Ekrem Bey'in yukarıya da aldığımız Hasbiha! başlıklı gazeli 12 beyittir.6 Aruzun metaİlünfeiliitün metailün feülün (fa'lün) kalıbıyla yazılmıştır. Şiirdeeski edebiyattayaygınolan ve kafiyede kolaylık sağlayan "an" sesi kafiye yapılmışve ondansoııragelen "-ın ey bülbül" sesi redif olarak tekrar edilmiştir.Haliyle "ey" edatıyla, şiirboyunca bülbüle bir seslenmevardır.

Bülbüle hitap, onu şiirde bir hikayenin kahramanı olarak kullanma yeni değildir.Mehmet Kaplan, şiirin "hitabı" olmasını, ŞeyhülislamBahai'nin "bülbül" reditli şiiriyle başlayan bir söyleyiş karakteri olduğunu söyler.? Bülbül, divan şiirinin çok kullanılan bir mazmunudur ve klasikleşmiş aşk temasının bir başka kahramanıveaşığınıtemsil etmektedir. Pervane, kumru mazmunlarıdaaşığın aynı cinsten diğer sembolleridir. O aşkı için ölümü, feryadı, inlerneyi göze alan bir aşıktır. Sevgilisi ise güldür. Bu nedenle gülün dalına konmakta, gül bahçesinde ötmektedir. Gül-bülbül ikiliği böylece neredeyse destanlaşmıştır. Divan

Bilinmedisıfat-ı nam uşanmey bülbül"

Dergide naziresayılamayacakbülbül rediflibaşka şiirlerdevardır. "Manzume"başlığıyla 30.

sayıda yayımlanan Hafid Bey'inşiiribunlardan biridir.Şiirdeözellikle,şairinbülbül için

kullandığı "şehid" istiaresi dikkat çekicidir:

"Kefeni gül varakmm suyu abmdan olur . Sen gibi gOl veremişühedanın bülbül"

s Tevfik Fikret, Dil ve Edebiyat Yazıları (Haz. İ. Parlatır), Ankara, Türk Dil Kurumu yay.1987, s.13

6Ekrem Bey, bülbüle hitabenyazdığıilkşiirinede Hasbihaladınıkor.Şiiri,Viyana'ya tedavi

içingittiği devrede, orada yazar. Şiirin sonunda 18 haziran 1291 tarihivardır. Zemzeme

I'e de bu adla girer. Dergide "Hasbihal"adıyla çıkan bizim üzerindeduracağımız buşiir

ise, kitapta "Diğer" adıyla yer alır.(Daha geniş bilgi için, bak: Recaizade M. Ekrem'in Bütün Eserleri Il, (Haz. İ. Parlatır, N. Çetin, H. Sazyek), İstanbul, Milli Eğitim Bak. yay. 1997, s.181-183)

7Mehmet Kaplan, "Bülbül",İsıilm Ansiklopedisi, C.2,İstanbul, MilliEğitim basımevi 1961,

(5)

--!:!Al:..•.!!Ü~.T~i!!!ir~ki!l·v.!!.aIwA~r~a~stıo!.!.r.!!.m!.!!a!.!!la~rl~E",i1....sti"-!·Il.!!U:!.!sUwD!!.!eO!.r.lô!l!i!2!sic...!S:!!a!.Iv.!...1t~4~Er~z~u.!..lru:ı.::m~2""O<!!O:>!.O

---=-173-edebiyatında bu çerçevede Gül ü Bülbül ismiyle mesneviler kaleme alınmış, bu mazmunla gazeller,sayısızdenecek kadar çok beyitlersöylenmiştir.

Ekrem Bey'in bülbül redifli bir şiir yazmasında,klasik şiirimizde bülbülün bilinen özelligiyanında, şairinsahip oldugu tabiat anlayışınındapayı büyüktür. O

daha Pejmürde'de yer alan bir mensuresinde tabiata olan düşkünlügünü ifade

ederken, kendini bülbül gibi hisseder: "Bülbül, güle degilse bahara... bahara degilse sehere... sehere de degilse mehtaba... ona da degilse elbette mehasin-ieşyadan her şeye aşıktır! Hele ben bülbül de olmadıgım halde bunların hepsine birden mefu1num.,,8

Ekrem Bey, bu ilgisini bir başka mensuresinde, gülü bütün çiçeklerin,

bülbülü de bütün kuşların sembolü olarak gördügünü ifade ederken ortaya kor.

Böylece şiirimizin çokkullanılanbir istiaresi, bir "anlam genişlemesine" ugramış olur.9Ekrem Bey, sonraki yıllardada bülbüle hitap edenşiirler yazmayı sürdürür.

Zemzeme II ve III'de de şairin "Bülbül" başlıklı birer şiiri bulunmaktadır. Hatta Zemzeme III'de yer alanşiiredebazı nazireleryazılmıştır.Lo

Ayrıca şiirin yayımlandığı dergide var olan eski edebiyata bağlılık ve yakınlıgın oluşturdugu havanın da bu yönelmede etkisi olabilir. Nitekim

Hasbihal'den çok önce, daha derginin ikinci sayısında Ahmed Hamdi Efendi'nin

kaleme aldıgı "Bülbül" başlıklı bir yazıda, onun sesi, bulundugu çevre, yuvasını yaptıgı yerler, ürernesi, ötmeye başlaması, kafeste beslenmesi gibi birçok konuda bilgi verilmektedir. İşte o yazıdan birkaç cümle: "Bülbülün sadası daima latif ve sevimli olup bir kere icra ettigi nagmeyi bir daha tekrar etmez.", "Bülbü! her türlü ötüşemuvaffak oldugu gibi, her türlühissiyatıdahi ifadeye rnuktedirdir.", "..ötmesi sairkuşların hılafınaolarak gece vaktinde oldugundan bu da tesire gayet müsaadeli bir vakit olduğu gibi, yalnız olarak örtüğli cihetle sair sadaların intişarına mani olmadığından sadası kulaklara gayet hoş gelir.", "Bülbülün nağmesinin imtidiidı

bazıkere yirmi saniye kadar sürer."LI

Böyle bir yazıyla başlayan bülbül muhabbeti, 4. sayıda da devam eder.

Ekrem Bey'in Hasbiha/ şiiride 7. sayıda yayımlanır. Onun daşiirde işlediği ana motifler aynıdır. Bülbülün aşıklığı, hikayesinin destanlaşmış bulunması, sürekli

figan etmesi, bahar ve çemenin bülbülün mekanı olması gibi. Ancak Hasbiha/'de

yeni olan vatan kavramıdır. Halk dilinde olan "Bülbülü altınkafese koymuşlar, ah vatanım demiş." sözünü çağrıştıranbir yaklaşımla,bülbüle cihanın baharına niçin

peyrev olmadığını sorar. Yoksa vatan bin cihana bedel mi derken, dönemin bir

dikkatini de şiire yerleştirmiş olur. Şiirin sonunda, "vatan aşığı içinvatanın safiisı, kahrı, baharı da olsa, hazanı da olsa birdir." diyerek bütünüyle bu temaya döner.

Gerçekte onun bülbülden hareketle vatan muhabbeti, bu şiirden altı sene önce

8Pejmürde, 131111895, s.86-87(İsmail Parlatır-Recalzade Mahmut Ekrem, Ankara, Atatürk

Kültür Merkeziyayını1995, s. 121 'den naklen)

9aynıeser, s.124

Lobak: Abdülhalim Memduh, Sebat, No:6, 30 May.1302! BulgurluzadeRıza, Müntehabiit-ı

Bedayi-i Edebiyye, Dersaadet 1325, s.138-139

(6)

-174-M. Törenek: Recaizade Ekrem'in 'BülbnI' RedimŞiirive OnaYazılanNazireler

kaleme aldıgı "Hasbihal"de daha yoğundur. Şair o şiirde "vatan-cüda" oluşun verdiğibir duyguyla, bülbüle "sen de benim gibi bir dertli misin?" diye sorar ve bu duyguları içeren ikimısrayıherdörtlüğün sonrasındanakarat gibi tekrarlayarakaltı bendlik birşiirortaya kor.12

Şiirde bUlbülün geleneksel mazmunu içinde öne çıkan aşk motifi, Ekrem Bey'in şiirininde ana temasıdır.Ancak burada şairkendi gönlünU bü1bülle "hem-dem" yapmakta ve onun gibi bir "dil-sitan"ın esiri olduğunu söylemektedir. Ardından bu sevdanın kendi gönlünü bitirdiğini söyleyerek, bülbüle aşka nasıl

tahammül eylediğini sorar. Sonra hemen vazgeçmiş gibi, gönlümdeki "derd-i

nihan"ın "nazıri"sende bulunsa, tahammül edemezdin der.

Hasbiha/'i, muhteva olarak üç kısma ayırmak mümkündür. ilk üç beyitte

bülbüle hitap ve onun aşık tabiatı, onu "nalan" eden derdin sorulması söz

konusudur. 4-7. beyitlerde ise şairin gönlü ile bülbül arasında benzerlikler

kurulmakta, bülbüle hitapta bukarşılıklar sorulmaktadır. 8-ıı. beyitlerde ise

bülbül-mekan ilişkisi öne çıkmaktadır. Çemeni, gül bahçesini ve bahar mevsimini

bütünleştirerekbir vatan kuran bülbülün bu"aşiyan"ıile vatankavramı arasında bağ kurulmakta, vatan sevgisitemasıöneçıkmaktadır.

Birçok nazire yazılmış olmakla birlikte, Hasbiha/ güçlü bir şiir değildir. Zaten Ekrem Bey'in şairlik tarafından çok hocalık yönü, estetik anlayışı kabul görmüş ve benimsenmiştir. Yazılan nazirelerin de şiirin gücünden çok, şairinin kişiliğinden kaynaklandığını söylemek, büyük bir iddia olmaz.Şiirdebirçok kelime tekrarları vardır. Örneğin şiirin ilk iki mısrası "garip" kelimesiyle başlamaktadır. İkinci beytin ikincimısrasında "taze" kelimesinintekrarıda vezin gereğiolmaktan öte bir fonksiyon taşımaz. ikinci beytin ikinci mısrasındaki "çemen" kelimesi de üçüncü beytin ilk mısrasında yeniden tekrar edilmektedir. Benzer tekrarı dört ve beşinci beyitlerde "dil-sitan" terkibinde, altıncı ve yedinci beyitlerde "tahammül" kelimesinde, sekizinci ve dokuzuncu beyitlerde "bahar" kelimesinin tekrarında görmekteyiz. Ayrıca "ki", "velev", "dahi" edatları vezin geregi şiire girdiği gibi,

soru ekleri ve kelimelerinin çokluğu da anlam yönünden şiiri zaafa uğratan

kusurlardır. Hazine-i Evrak'da Hasbihal'1eri eleştiren Mahmud Celaleddin de, en fazla Ekrem Bey'inşiiriüzerinde durur. İlkönce dikkati birincimısradaki"dasitan" kelimesine çekerek, bunun kulağa hoş gelmediğini, ayrıca "hal II şan" terkibinin "dasitan"la birlikte kullanılması dolayısıyla her ikisinin de garipsenmesinin hem hayalen, hem de "kelamen" temin ediIemediğini söyler.B Halbuki edebiyattan maksat, her hissi, her fikri okuyucuya hissettirrnektir, der. Sonra çemende bülbülü ağlatmanın eski şairlerden ayrı bir yol tutmak gibi bir maksadı olmalı herhalde, diyerek ironik bir dil kullanır. "bahar-ı hüsn-bahası" terkibindeki vav-ı atfın kaldırılmasınında tarz-ıcedid olabileceğini, ama hasbiha/leri her sınıftan insanın

okuyabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eder.14

12RecaızadeM. Ekrem'in Bütün Eserleri II, 5.181

13"Her 'Hasbihal'İçin Bir Mülahaza", Hazine-i Evrak, No:28, 5.438 14 aynı yazı, 5.440-441

(7)

--,-,A,,-.U""",,,..T...,U....r.=ki:.ı.v""at'-'-A"'r-...a"-'stı....r...m""a...la""rı'-=E""n""st::.,:it""üs"-'ü....,D"-'e....r""gi"'si...S"",a:.ı.V...11....,4,--,E""r",z=ur,-,u=m"-,2".,O,-,,O-,,-O

-175-Düşüncelerini Talim-i Edebiyat'tan yaptığı alıntılarla izaha çalışan Mahmud Celaleddin'ineleştirileriböylece daha çok fesahat noktasında yoğunlaşmışolur.

Ekrem Bey'in şiirine yazılan ilk nazire Abdülhak Mihrünnisa Hanımındır.

Bu şiir, Ekrem Bey'in şiirindeki soruların cevabı gibidir. Edipler bülbülün tercümanıdırve "derd-i nihan" bilinmektedir. Ancak yine de dikkat bülbülünfiganı üzerindedir. 0,gülistanınruhudur. Cennetkuşu olduğuiçin, bu bağ vatanı olduğu halde, yine "garip"tir. Şölıreti alemi tutmuştur ve hikayesi de hep söylenecektir. Şiirinen belirginözelliği,bir hüznün, ince birduyarlığınkendini hissettirmesidir:

"Olunca fevt sana yok mu birbahar-ı diğer Adem midir acep sonhazanıney bUlbül"

Abdülhak Hamid de şiİrine "garip" kelimesiyle başlar. Farklılık olarak, sabah vakti bülbülün ötüşünü, namaz için bir çağrı olan ezana benzetir. Ayrıca, yuvasının belirsiz oluşunu, vatan sevgisinin birörneğiolarak değerlendirir. Yine onun gülle olan ilişkisi, aşk kıssalarının bir "nümünesi", hem de "kadim" bir nUmunesidir. GUftelerinin işitilmemiş olduğunu, "Ievha-i tabiatte" kasidelerinin okunduğunu ifade eder. Bu hikayeye ilgi duyuşunu da, "ehl-i dil "in bUlbülün "makalinden" teessUr duyduğunu söyleyerek, kendisini de bir ehl-i dilolarak vasıf1andırmışolur.

"Teessür etmededir ehl-i dil makalinden Gerektirolmalıbirdil-sitanıney bUlbü1."

MünifPaşa da, yine ah u figanın varlığını sorgulayarak başlar. Ancak bu

bülbUlün kaderidir. Sonra bağda, kadir bilir biri de bulunmamaktadır. Ayrıca

tasavvufi bir yaklaşımla, çemendeki her yaprağın zikrettiğini belirtir. Bülbül de zikredenlerdendir ve sesinin beliğ oluşuyladikkatleri çeker. Bu nedenle, hoş edalı

bu hatibin minberi gül fidanına kurulmuştur. Böylece, o da bülbülü hatibe

benzetmişolur:

"Nihiil-i gülden olur minberi senin gibi Hatib-ihoş-sühenühoş-edanıney bUlbül"

MünifPaşa,bülbülilnaşkyolunda pervaneye benzetilmesini de hoşbulmaz. Pervane, suskun bir aşıktır. Son beyitte Paşa mahlasını kullanır ve nağmesinin tesiriyle bülbülü övmeyebaşladığınısöyler. MünifPaşa, 24.sayıda yayımladığı bu gazeli eksik bulmuş olacak ki, bir sonraki sayıda, ilk beyitten sonrasınaüç beyit daha ilave ederek,şiirini"temdid" eder.

Mahmud Celaleddin'in naziresi de aynı çerçevede kalır. Gülün

acımasızlığından, bülbülUn figanla kendini bitirdiğinden bahseder. Farklı olan, goncaların soluşunu bülMlün "figan u naliş"ine bağlayarak şairin bir hüsn-i talil yapmasıdır.Odaşairleresitemler eder, kuşdilini anlamadıklarındanbülMlun figan ettiğinibelirtir:

"Figanın kuşdilidir anlamazlaranı şairler Çekersin böyle daim cevrinidevranıneybülbüı"

Butanınmış imzaların ardından, RaşidEfendi bir nazire söyler. Bunu Sırrı Paşa'nınkiizler. Her ikisinde de yine "ah u figan"ınnedeni sorulmakta, budestanın hep söylendiği vurgulanmaktadır. Sırrı Paşada yine bir "hatip" benzetmesi yapar. Ayrıcabülbülünötüşündeki"hüsn-ieda"yı bİr "sİlır-i halaı" olarakdeğerlendirerek,

(8)

-176-M. Törenek: Recaizllde Ekrem'in 'BUIbUl' Redim Siiri ve OnaYazılanNazireler

asıl edebiyatınbu eda olduğunu söyler. 27. sayıda yer alan Hamid Beyefendi'nin

naziresi ise, olumsuz bir yaklaşımla başlamaktadır. Bülbülün figanı

duyulmamaktadır. Ardından sorular gelir. Soııra şair kendisiyle bülbül arasında benzerlik bulur birçok şair gibi. Bu ayrılığın da bir hikmeti vardır, o da geçecek, yine bahar günleri gelecektir. Şiir boyunca hep tasavvufi biryaklaşım içinde olan Hamid Bey, altıncı beyitte bu edadan farklı olarak hamasi bir tavır takınır ve gülistanı"ah ile" yakmaktan bahseder.

"Sen gonceyehasret-keşben de bir gonce-feme Yakalım eşciirınıah ilegülistanıney bülbül"

Kazım Paşada yine bülbül1e kendi gönlü arasında ilgi kurar. Gül bahçesini yuva edinenlerin canı hep diken üstünde olsa da, kuş diliyle "lisan-ı hal" olmaktadırlar. Ayrıca, kendine nisbet edilenlerle bülbülün hiçalakası yoktur. Onun destanı farklıdırve tekyapraklı destanı yazılsa binlerce kitap olurdu, der. Böylece yeni terkiplerle yepyeni dikkatler ortaya koymayı başarır. Leyla Hanım ise başka bir cephesinden yaklaşır bu "dasitima". Bu dili anlarsa ancak gül anlar, der. "Sayebanı" gülolanın zamanı da "hoş" geçer. Şairin kalemi bülbUlün bu "hazin"

hikayesinin tercümanı olmayı diler. Haliyle yeni bir yaklaşım, onda da pek

görülmez.

Nezih Bey'in ise, naziresi de bilinen mazmunların dışına pek çıkmaz. 32. sayıda yer alan Hayret Efendi ile Balıri Bey'in nazireleri de yine benzer benzetmeler çevresinde ezan, figan, derd-i nihan kelimeleri üzerineşekillenmiştir.

Derginin ikinci devresinde karşılaştığımız Said Paşa'nın naziresi ise, aynı dönemdeyazıldığıhalde, biryıl sonrayayımlanma imkanı bulabilmiştir. Bu nazire

de aynı mazmunlar çevresinde döner. Ancak bu gazelde dikkati çeken yaklaşım,

LeylaHanım'ıngazelindeolduğugibi, figanı dolayısıylabülbülünkınanmasıdır. Bu nedenleşair, bülbüle adeta, sen sus da ben söyleyeyim der.

Sonuç olarak, divan şiirinin bir mazmunu olarak işlenen gül-bülbül

beraberliği üzerine kurulan Hasbiha! şiiri,Ekrem Bey'inkişiliğindenkaynaklanan bir etkiyle, yayımlandığı devrede bir ilgi odağı olmuş ve ardından aynı çerçevede nazireJerin yazılmasına yol açmıştır. Ne Ekrem Bey, ne de diğerleri çok yeni bir söyleyişe vararnamış, alışılmış ve kalıplaşmış söyleyişin dışına çıkamamışlardır. Bazı beyitlerde yakalanan yeni imajlar ise, bütün şiiri kurtaracak bir söyleyiş genişliğinesahip değildir. Sembolün sınırlı oluşu, farklı benzetmelerle söze yeni açılımlar katmaya zorlamıştır şairleri. Ancak öncekilerin çizgisinden bir ayrılma değildir bu ve ayrılmaya da türün tahammülü yoktur dönem itibariyle. Kısacası söylenenler, bilinen bir destanın yeniden okunmasından öteye geçememiştir. Tabii başta da temasettiğimizgibi, Ekrem Bey'inaşamadığıçizgiyibaşkalarının aşması, nazİreciliktepek rastlanan örneklerdendeğildir.

(9)

~A,,-.U~··."""Tuü~r~ki~ya!!.!t~A~r"",as..,tl!.!..rm!.!.!.!!!al",ar!..!.I-"E",n,,,st,,-,it""'üs"'ü""'D<.>e"-lrg""'js....i-"S"'a"-'yl'-'I"'-4--'E""r..,.zu""r""u""m'-'2""O""OO"-- ...:-ı

77-Nazireler:

Ekrem Beyefendi'nin Hazine-i Evrak'da mahfuz olan 'Hasbihal'

namındakimanzumelerine nazire: Edibler oluyortercümanıney bülbül Niçin bilinmeye derd-inihanıney bülbül Bitirdi canfiganınbizi nesırdırbu Acep nUhufte midir andacanıney bülbül Bir öyleşevkverirsin ana hayata şebıh KirUhısındenilirgülistiinıney bülbül

Eder nümfinebeyabanı bağ-ımanaya

Hi.lda bilir ki ne dildirfiganıney bülbül Garıpsin vatanınkenbubağdagfiya Cihanda birkuşusunsencinanıney bülbül

Yüzü gülünce kadar goncalaraçıpçemenin

Saba gibi güzer eylerzamanıney bülbül Olunca fevt sana yok mu birbahar-ı diğer Adem midir acaba sonhazanıney bülbül Bu dem ki şöhre-i gülzar-ı alemolmuşsun

Revamıkalmaya nam uşanıney bülbül

(Abdülhak Mihri.lnnisaHanım,No:ı9, s.302-3)

*

Nazİre-iHasbihal

Garip-ter göri.lnür hal üşanıney bülbi.ll Garıp gelmese bilseklisanıney bülbül Namaz vakti gelir fikr-i şairaneiçin, Alessabah nehoşdur ezanıney bülbül Vatan muhabbetine birnişanedirulvi, Zalam içinde olanaşiyanıney bülbül

(10)

-178- M. Törenek: Recaizade Ekrem'in 'Bülbüi' RediniŞiirive OnaYazılan Nazİreler

Yazıldısafha-i nazma hezarkıssa-i aşk Nümfine gülle senindasitiinıney bülbül Nazırelerne kadar olsaaşıkanedahi, Olur muaynısizinmaceranıney bülbü1. DuyulduneYhaıarın,fecr subh oldu, Kadimdir o kadarhanedanıney bülbü1. Bugünkütarz-ıedebden olur gibi dem-zen, NeYindir yinetarz-ı beyanıney bülbü1. Bütün o güftelerinna-şinidedirher dem, Olur semamayaSıı cihanıney bülbü1. Kasaidin okunur leYhaMi tabiatte, GaribşairigeldinHudanıney bülbül Senolduğungibimeftun-ıhandeMi kudret, Senin de bizolalım aşıkanmey bülbü1. Teessür etmededir ehl-i dil makalinden Gerektirolmalıbirdil-siHinıney bülbü1. Sükut içinde bütün kainat sen birkuş, Gönülheyasınısöylerfiganıney bülbü1.

(Abdülhak Hamid, No:20, s.3ıo-ıı)

*

Ekrem Beyefendi'nin tanzim Ye Abdülhak Mihrünnisa Hanımefendiile

Abdü1hak Hamid Beyefenditaraflarındantanzir buyurulan 'Hasbihal'e Münif

Paşahazretlerinin nazireleridir:

Nedir çemende bu ah ufiganıney bülbül Yazıkki böyle geçer hepzamanıney bülbül Enin ü ah ile perde-deride bir gül için

Aman feda olacakkuşcacanm ey bülbül

Nühufte damenialtındahardan hançer O seng-dil dökecek sankikanıney bülbül Kitab-ı sad-yarak-ıgülde mi okursun sen Oaşıkaneedadasitanıney bülbül

(11)

----,-,A,,-ol",-°J,---.T,--,U,-,-r-",kicı.v"",at,-,-A...r-",as""tl:.:..r""m""alo.::a"-,rı-"E""n~st"-,it",,Us,,,,ü"",D"",e:.:..rg.,i",si--,S""acı.v"...11,--,4,-E"",rz,-""-ur,-,u",m"...2""O",O,,,-O ---.::-ı

79-Ederdi berk-i gülüferş-i aşiyanesana Olaydı bağdabir kadr-danm ey bülbül Çemendesun'-ı Hakkıgerçi her varak söyler Seninbeli'ğdiramma beyanm ey bülbül Nihal-i gülden olur minberi senin gibi bir Hatib-ihoş-suhenlihoş-edanıney bülbül Tarik-iaşkdapervanehamuşu nizar Olur mu hiç seninhem-inanıney bülbül Buşevkoitaze ile pir-i mutribansm sen Nola olurlar isepeyrevanıney bülbül Çemendedüşse eğerbana zll1-1şehbalin Çeker mi minnetini dil hümanm ey bülbül Gına-yıtab'danaltınkafeste olsan da Yine gözünde uçaraşiyanıney bülbül

İşitti nağmeni gülşendeoldu kilk-i Münif Kemal-işevkileşabaş-hanıney bülbül

(No:25, s.385-86)

*

Hasbihale Naziredir

Dilindenolmuşazurdebela-keş canıney bülbül Acep rahm eylemez mi ol gül-ihandanıney bülbül Figan unalişinlesen sarardm goncalar soldu Bitirdi hem gülü hem kendiniefganıney bülbül Olup bir yaraaşıksen de gördün cevr üağyarı Rakibandırdikenlergoncadır cananıney bülbül Duyulmaz bir zaman siytin bahareyyamıgeldikte Gider birden dilinden sabr üsamanıney bülbül Figanmkuşdilidir anlamazlaranı şairler Çekersin böyle daim cevrinidevranıney bülbül

(12)

-180-M. Törenek: Reeaizlide Ekrem'in 'Bülbül' RedimŞiirive OnaYazılanNazireler

Sirişk-efşanolur gülnalişinlejaleşeklinde Neaşıksmkiolmuşgül dahi' giryanm ey bülbül

(Mahmud Celaleddin, No:26, s.408-09)

*

Kapı kethUdası RaşidEfenditarafından'Hasbihal'e söylenen naziredir: HuzUr-ıgül idi daimmekanıney bülbül

Sebep ne ahla geçtizamanıney bülbül İrernihayete ehl-i figanmefganı Senin tükenmedi gittifiganıney bülbül Neçıktıminber-iaşkadahi neçıksagerek Misali sen gibi birhoşzebanm ey bülbül Miyan-ıehl-i vefada misal-i pervane Cihanıtuttu senin gibi si't üşanmey bülbül Çemende ayet-iaşkıgüle edertefsır Nihal-i nahl-i gül üzre beyanm ey bülbül Hazan-ıfasI ubaharıgelürgeçer dehrin Hemi'şedilde gezer dasitanm ey bülbül Firaş-ıhabayatırdıo gül-femi (Raşid) Biraz bubağdatutsunlisanıney bÜlbÜI.

(No:27, s.422)

*

Sabık Trabzon Valisi Sırrı Paşa Hazretlerinin 'Hasbihal'e nazire-i zariraneleridir:

Nihal-i gülde oluncamekanıney bülbül Niçin figan ile geçsinzamanıney bülbül Hun1ş-ı cü-yıbahilri' mi hande-i gül mü Eden bu rütbe müessirfiganıney bülbül Gülün solar dökülür taze berki yine Sürensafasmısensincihanıney bülbül Hati'b-i minber-iirfiinısın gülistanın

(13)

----,-,A,,-,U",":-,T...,O""r-,>ki'-Ly",at,-,A...,r,""a"-,sl,-,-lr-,=,m",-al."a"-,rıC-"E""'n",,st,,,,i ı:.::.ü""sü,-"D=e"-r"",ei""si,-,S,,,-,a'-LY-'-'I1,-,4,-=Er,-"z:.::.u...,ru""m:.:...2"-,O,-,,O-,,-O

-1SI-Neva-yısubh-demindirezanıney bülbül Reva denirse bu hüsn-i edaya sihr-i helal Hacll ederüdebayı beyanıney bülbül Olurdu belki deva-s az gonce femler ana Bilinsenolduğuderd-i nihanm ey bülbül Var ise sensin o devletkuşuhakikatte Biradı Çıktı eğerçi hümanıney bülbül Hadis-iaşkınapervane olmaz elbette Olursa Mmem olurtercümanıney bÜlbÜI.

(No:27, s.421-22)

*

Hamid Beyefenditarafındannazire-i 'Hasbihal' olaraksöylenmiştir:

Niçin gelmiyorgfişumafiganm ey bülbül Yoksa terk mi eyledinmekanıney bülbül Gülistan o gülistan amma ki vakt-i hazan Bozdu mubad-ıvezanaşiyanıney bülbül Olurduk seninle dem-saz bucay-ıcan-fezada Neşirin-beyanidizebanıney bülbül

Neydi o te'sir-i laHfki obang-ıseher-gah Tacanına değerdi aşıkanıney bülbül Ne garib MIdir bu kizaman-ı fırkatte Süküt ile geçmiyorşebanıney bülbül

Sen gonceyehasret-keşben de bir gonce-feme Yakalım eşcarınıahilegülistanıney bülbül Gülistanında ne CÜfmü var o da biz gibigam-hı1r Elbette bir hikmeti var buhicranıney bülbOl Şüphesizbu dem de geçer oluruz yinedil-şiid Kemal-ilutfıilerahmanıney bülbül

(14)

-182-M. Törenek: Recaizide Ekrem'in 'BUlbül' RedimŞiirive OnaYazılanNazireler

Gelincefasl-ıbahar ederiz azm-i gülzar Oluruz hem-nişınibir goncedehanıney bülbül Sen deaşık-ı sun'-ı Hak'sınki nihiil-i gülde La-şek sena-hanısın yezdanıney bülbül

(No:27, s.423-24)

...

Zurera-yı asrdan ve ferikan-ı kiramdan Kazım Paşa Hazretlerinin 'Hasbihal' için söyledikleribeliğanebir naziredir.

Olursa gülbün-i hu!daşiyanıney bülbUl Durur yine diken üstündecanıney bülbül Bukuşdiliyle edersin cihiinabast-ımakal Lisan-ıhalimi ayalisanıney bülbül

Çemendesun'-ıceme demlazımise

Yeter tebessüm-i günefiganıney bülbül Bu mürg-zarda yoktur sanaşemım-ivisal Harım-i sadr-ıgülolsamekanıney bülbül Şerar-ıahker ile berkoi verd terkibidir Seninle nisbetipervane-ganıney bülbül Dağıldı hırmen-i çeşmimdedane-ieşkim Değince canımaberkoizebanın ey bOlbül Çekip piyale-i güldenşarab-ı şebnem-i aşk Sürensarasınısensincihanıney bülbül Olurdu metn-i gillistan gibi heziir kitab Yazılsayek-varakdasitfinıney bülbül Çevirdi mastaba-i sumenatagülzarı Nedir bunaliş-iateş-feşiinıney bülbül Buhar-zar-ıfenada misiil-iKazım-ızar

Geçermedıha-igünezamanıney bülbül

(15)

---L!A~.~Ü",-.T~iı!!..!'r..!!:ki!.1·y.!!.atwA~r,-!!a;ı.ıştı",-r-"m!.!!a....la"-,rı,-,E,,-,n,,,-şti",·t",ü...,şü!..!D~e...r...gi~şic...;S~a~Y.LJı""4,----"",Er!..!z",u.!...!ru"""m!!...2,,,0,,,,0"'-0

----=-183-Nazire-i 'Hasbihal'

Edibler olamazhem-zebanıney bülbül Bilirse gül bilir ancaklisanıney bülbül Nihiil-i gülolıcak sayebanıney bülbül

Çemendehoşgeçer elbet zamanm ey bülbül

Seni bu mertebe sermest ederse nü1<het-i gül Anında canmaişler figanıney bülbül Baharda nagimen dinlemek sever alem Haziin erince okurdasitanıney bülbül Garib aşıkanisbetlebahtlısınki senin Geçer vatanda bahar uhazanıney bülbül Hayal-iyad-ıhazininle 'hasbihal' ederek Diler ki hamem ola tercümanm ey bülbÜI.

LeylaHanım,No:29, s.452

*

SabıkKonya Mektupçusu Nezih Bey'in 'Hasbihal'esöyledİ~inaziredir:

Şükiife-zar-ısafaaşiyanıney bülbül Niçin enin ile geçsinzamanıney bülbül Acebmüfessir-İhüm ü elemdir ehl-i dile Hezar sayfa sezadasitanıney bülbül Vüciid-ımiir misali bu rütbe ta'zibin Fakatmedar-ı sirişk-i revanıney bülbUI Gönülde yaralaraçtı nida-yıfirkatle Şu kuşcacana ezaYÜziyanm ey bülbül Geçer mi bir gül ile mevsim-i baharyazık Hemışegonce mi vird-izebanıney bülbül

(16)

-184-M. Törenek: RecaizAde Ekrem'in 'BülbUI' RedimŞiirive OnaYazılanNazireler

Safa-yı buy-ıvefa gülde mi ararsm sen Muhal-ı mahzıtemennibeyanıney bülbül Zeval-İhill-ihazıniniçün terakkubu var Benim gibi nicepırü civanm ey bülbü1.

(No:30, s.476-77)

*

Hayret Efendi'nin 'Hasbihal' için söyledikleri nazire-i zarifllneleridir: Olursaşad revadır revanıney bülbül

Ki gonce-femler okur dasitanm ey bülbül Neaşkdırbu ki ismindeyarıterk etmez Anılsagülanılırnam uşanmey bülbül Şitadaisminanılmaklabir bahar oluyor Tasavvur eyleyemem ben hazanm ey bülbül Düşermişevketinehüsrev-i gülün bu aceb Ki har u hasdan olaaşiyanıney billbül

Nümunedir omehimdenızarmey gonca

Nişanedirelemimden figanm ey bülbü1. (No:32, s.SiO)

*

Ashab-ıiktidardan Bahri Beyefendinindir: O rütbe fecrde dil-suz ezanm ey bülbUl Duyunca gül bileağlar figanıney bülbül Gönülunutmuşidi derd-i hicr-iyarıyine Getirdihiltıra berk-ı zebanıney bülbUl Gülebakıpnagamatm fiizun-ter et ki senin Cihandabağ-ıirerndir mekanm ey bülbül Beni bitirdi senin busada-yıdil-suzun Daha tükenmedi derd-i nihanm ey bülbül Figan aceb seni tahlis eder mi hicrandan Anıniçin mi üzülmekte canm ey bülbül

(17)

----",A,,-,.u",,"'wT,-,U"-r",kicı;ya"",t""A"...r".,aş<-"tı....rm,",",-,,,al",ar,-,-I-,-E",n",sti"""t".,Us",ii,-",D"->e"-Jrg",,is,,,-i--,S",a-,",yı,-,ı""4--,E",r~zu",r,""u""m,-,2",O",,,OO,,----

....:-185-Heva-yı aşklabugülşeneniçin geldin Senin de böyle geçer gülzamanıney bülbü1.

(No:32, s.511)

...

Mardin mutasarrıf-ı sabıkısaadetlü SaidPaşaHazretIerinin geçen sene

söyledikleri bir naziredir:

Tükendi fasI-ıgül ügülsitanıney bülbül Tükenmez oldu senindiisitanıney bülbül Rakib ziver-i destar eyledi gülü sen Teriinelerle geçirdinzamanıncy bülbül Hazangülşeniberbiid eyliyar hiilii Senin terennümemail!isanıncy bülbül Bu sit üşanı anınsayesinde bulmuşken Gülünyanındanedirşu figanm ey bülbül Teşekküreylemedin siiye-i nihal-i güle Seza yakarsa haziinsayebiinıney bülbül Neden buşaibe-iiftirak nalende Harim-i gülde ikenaşiyiinıney bülbül Biraz danağrne-ikilk-i Said'igüşeyle Yomlrnadı mınevadandehanıney bülbü1.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).