• Sonuç bulunamadı

TERS LOJİSTİK VE ŞİRKETLERİN MALİYET YÖNETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TERS LOJİSTİK VE ŞİRKETLERİN MALİYET YÖNETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TERS LOJĐSTĐK VE ŞĐRKETLERĐN MALĐYET

YÖNETĐMĐ ÜZERĐNE ETKĐLERĐ

Erol BULUT

1

Ali DERAN

2

Özet

Ters lojistik, lojistik yönetim süreçlerini tersinden yapmayı tanımlayan bir kavramdır. Ters lojistik faaliyetleri, geri alım, yenileme ve ürünlerin güvenli bir

şekilde elden çıkarılarak geri dönüşüme sokulma işlemlerini de kapsar. Dünya genelinde pek çok şirket ters lojistik konusuna odaklanmamıştır. Bu nedenle, organizasyonlar bu alanla ilgilenecek insani ve finansal kaynaklarını, sistemlerini ve politikalarını daha henüz tesis etmemişlerdir. Kuşkusuz ters lojistik şirketlerin rekabet politikalarında ve maliyet tasarrufu sağlama konusunda önemli pozitif etkilere sahiptir. Bu çerçevede; bu çalışma ters lojistik kavramının önemi, kapsamı, tanımı ve şirketlerin maliyet yönetimi üzerindeki etkileri üzerine odaklanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Ters Lojistik, Maliyet Yönetimi ve Geri Dönüşüm.

REVERSE LOGISTICS AND ITS IMPACTS ON COMPANY’S COST MANAGEMENT

Abstract

Reverse logistics is a term referring to reverse way of doing logistics management. Reverse logistics activities include the removal, return for refurbishment, recycling for safe disposal of products. Many organizations have not focused on reverse logistics. For this reason, organizations have not established policies, systems, human or financial resources to deal with this area. It is no doubt that reverse logistics have a positive impact on a company’s cost saving and competition policies. In this aspect, this paper stresses on definition, scope, impacts on company’s cost management, essence and importance of reverse logistics.

Key words: Reverse Logistics, Cost Management, and Recycling.

1 Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Đktisat Bölümü, bulut@gazi.edu.tr 2 Yrd. Doç. Dr., Niğde Üniversitesi, Đşletme Bölümü, alideran@gmail.com

(2)

1. Giriş

Lojistik kelimesinin kökü, Yunanca hesaplama, sayma bilimi anlamına gelen "logistikos" kelimesinden gelmektedir. Bunun yanında Roma ve Bizans ordularında "logista" adı verilen idari sorumluluklara sahip subayların görev yaptıkları bilinmektedir. II. Dünya Savaşı ile birlikte lojistik askeri alanda destek faaliyetleri olarak kullanılmaya başlamış ve önemi de gittikçe artmıştır.

Lojistiğin literatürde pek çok tanımı olmasına karşın en çok kabul gören tanımlardan biri Lojistik Yönetimi Konseyi tarafından şöyle yapılmıştır. "Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için ilk noktadan son tüketim noktasına kadar her türlü hammadde, yarı mamul, bitmiş ürün, servis ve ilgili tüm bilgilerin (içsel, dışsal, içeriye ve dışarıya tüm hareketler dahil olmak üzere) etkin ve verimli akışını ve depolanmasını sağlamak için gerçekleştirilen planlama, uygulama ve kontrol süreçlerinin tümü lojistik olarak tanımlanır." (http://www.emba.sakarya.edu.tr/ EMBA521/H01/ICERIK/s02.htm).

Uzun yıllar, tedarik zinciri yönetimi ileriye doğru olan faaliyetlerle ilgilenmiştir. Fakat, günümüz dünyasında artan çevre sorunları, şirketleri baskı altına almaya başlamış ve üzerlerine çevrenin yanı sıra sosyal bir sorumluluk da yüklemiştir. Bu gelişmeler, ters lojistik, ürün geri kazanım seçenekleri ve ters tedarik zinciri yönetimi gibi kavramların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Günümüz dünyasında artan rekabet, şirketleri maliyet indirme konusunda sınır noktasına yaklaştırmıştır. Đşte bu yüzden son yıllarda şirketler, ters lojistik konusuna eğilerek diğer şirketlere göre maliyet ve rekabet avantajı yaratmayı düşünmüşlerdir (Marien, 2006:1–2).

Artık günümüz şirketleri için önemli bir maliyet avantajı yaratan ve dolayısıyla rekabet üstünlüğü sağlayan ters lojistik; dağıtım planlaması açısından kullanılmış ürünün son kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel nakliyesini içerir. Sonraki adım, geri dönmüş ürünün üretici tarafından yeniden kullanılabilir ürün haline dönüştürülmesidir. Başka bir bakış açısıyla ters lojistik, üreticinin, olası geri kazanım, yeniden üretim veya yok etme için tüketim noktasından gönderilmiş ürün ya da parçaları sistematik olarak kabul etmesidir. Ters lojistik yeniden üretim, geri kazanım, yok etme veya kaynakları etkin şekilde kullanmak üzere ürün ya da parçaların akışını yönetmek için yeniden tasarlanmış tedarik zincirini içerir (Rogers ve Lembke, 2006:2–3).

Ürünlerin geri kazanımı; çevresel kaygılar, firmaların sorumlulukluklarının artması, sürdürülebilir büyüme, daha az malzeme ve kaynak tüketimi açılarından oldukça yaygın hale gelmektedir ve gelecekte de öneminin artması beklenmektedir. Ürünleri geri almanın ve ürün geri kazanımının sistematik bir şekli olan ve "tüketim

(3)

noktasından orijin noktasına doğru olan tüm ürün ve bilgi akışlarının yönetimi süreci" olarak tanımlanabilecek ters lojistik kavramı da, tedarik zinciri süreçlerinden biri olarak literatürde yerini almış ve son yıllarda giderek üzerinde önemle durulmaya başlanmıştır (Rogers ve Lembke, 2006:2–3).

Ürün ve materyallerin yeniden kullanılması yeni bir durum değildir. Metal hurda toplama, atık kağıt dönüşümü, cam şişeler için depozito uygulamaları uzun zamandır yapılmaktadır. Bu örneklerde kullanılan ürünlerin geri alınması, yok edilmesine kıyasla ekonomik olarak daha avantajlıdır. Son yıllarda çevresel kaygılar da, yeniden kullanıma olan ilgiyi artırmıştır. Avrupa’da birçok ürünün -örneğin otomobil, elektronik gibi- toplanması sorumluluğu üreticilere verilmiş durumdadır. Yasal baskılar ile birçok ülkede ulusal toplama ve geri kazanım sistemleri kurulmaktadır (Pourmohammadi ve Başk.,2006:19-22).

Bu çalışmada, ilk önce ters lojistik kavramının tanımı ve kapsamı ele alınacaktır. Daha sonra ters lojistik faaliyetleri açıklanacaktır. Diğer yandan ters lojistik uygulamalarının önemi ve şirketlerin maliyet yönetim aracı olarak neden ters lojistik faaliyetlerine başvurdukları ortaya konmaya çalışılacaktır.

2. Ters lojistiğin Tanımı ve Kapsamı

“Ters lojistik” (reverse logistics), literatürde farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ters lojistik hakkındaki ilk tanımlar, Lambert ve Stock (1981) tarafından yapılmıştır. Ters lojistik, tek yöndeki ürün gönderiminin (ileri lojistik) önemi sebebi ile “tek yönlü bir yolda yanlış yönde gitmek” olarak tanımlanmıştır. 1980’ler boyunca ters lojistik kavramı, birincil akışa karşıt olarak, müşteriden üreticiye doğru ürünün hareketi ile sınırlı olmuştur. 1998’de Stock, ters lojistiği “ürün dönüşleri, kaynak azaltımı, geri kazanım, materyal ikamesi, materyallerin yeniden kullanımı, atıkların yok edilmesi ve yakılması, tamir ve yeniden üretimde lojistiğin rolü” olarak tanımlamıştır. Fleischmann ve Başk. (1997)’a göre, ters lojistik, kullanıcıya artık gerekmeyen kullanılmış üründen, pazarda yeniden kullanılabilen ürüne kadarki tüm lojistik faaliyetleri kapsayan bir süreçtir. Bu tanıma göre ters lojistik, dağıtım planlaması açısından, kullanılmış ürünün son kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel nakliyesini içerir. Sonraki adım, geri dönmüş ürünün üretici tarafından yeniden kullanılabilir ürün haline dönüştürülmesidir. Dowlatshahi (2000) üreticinin, olası geri kazanım, yeniden üretim veya yok etme için tüketim noktasından gönderilmiş ürün veya parçaları sistematik olarak kabul etmesi sürecini, ters lojistik olarak adlandırmıştır. Ters lojistik sistemi, yeniden üretim, geri kazanım, yok etme veya kaynakları etkin şekilde kullanmak üzere ürün veya parçaların akışını yönetmek için yeniden tasarlanmış tedarik zincirini içerir (Karaçay, 2006:319–322).

(4)

Bundan 20–30 yıl önce, tedarik zinciri, ham maddeden nihai tüketiciye ürünlerin lojistiğinin iyi bir şekilde ayarlanması olarak tanımlanıyor ve biliniyordu. Günümüzde ürünler çoğunlukla nihai tüketiciye doğru akmaya devam etse bile artan bir oranda ürünler üretim noktasına doğru geri dönmeye başlamıştır. Bu geri dönüşler elektronik ürünleri, ilaç sanayi ürünleri, içecekler vb. gibi pek çok sektörü kapsamaktadır. Bununla beraber uzaktaki satıcılar çoğu zaman tüketicilere bir maliyet yansıtmadan bu yüksek dönüş oranlarının altından kalkmak zorundadır. Bu çerçevede “ABD Ters Lojistik Yönetim Konseyi”, ABD firmalarının kötü bir

şekilde mal geri dönüşleri ile ilgilenmelerinden dolayı milyonlarca dolar kayıplarının olduğunu geçmiş yıllarda yapmış olduğu toplantılarda açıklamıştır (Brito ve Dekker, 2002:1–2). Ters lojistik, pek çok sektörde tedarik zincirinin tüm katmanlarını kapsayacak bir şekilde tüm dünyaya yayılmaktadır. Dolayısıyla ters lojistik, modern tedarik zincirlerinde önemli bir öge haline gelmiştir.

Ters lojistik kavramının ortaya çıkışı çok eskiye dayanmakta ve bu kavramın isimlendirilmesinde kesin çizgilerle ayırım yapmak zor gözükmektedir. Tersine kanallar (reverse channels) ya da tersine akımlar (reverse flow) bilimsel literatürde 1970’li yıllarda gözükmesine rağmen çoğunlukla geri dönüşüm (recycling) sürecini ifade eder şekilde kullanılmıştır. Lojistik Yönetim Konseyi, ters lojistikle ilgili bilinen ilk tanımını 1990’lı yıllarda yapmıştır. Buna göre; ters lojistik kavramı çoğunlukla tehlikeli materyaller, atık imhası ve geri dönüşüm yönetiminde lojistiğin rolünü ifade eder şekilde kullanılmıştır. Daha geniş bir bakış açısı ile bakacak olursak ters lojistik, materyallerin yeniden kullanımı, değiştirme, geri dönüşüm, malların imhası ve kaynak kullanımını azaltmayı kapsayan tüm lojistik faaliyetlerini kapsar (Lummus ve Vokurka, 1999: 11-13). Yukarıda yapılan açıklamalardan da görüldüğü gibi ters lojistiğin kapsamı konusunda görüş birliği yoktur. Bu nedenle literatürde ters lojistik, paketleme ve ürünlerden tehlikeli ya da tehlikesiz atıkların düzenlenmesine ve lojistik yönetimine kadar pek çok şeyi ifade eder şekilde kullanılmaktadır. Bu anlamda ters lojistiğin kapsamının çok geniş olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Ters lojistik yeni bir araştırma alanı olduğu için, bazen literatürde; tersine çevrilmiş lojistik (reversed logistics), geri dönüş lojistiği (return logistics), geriye doğru lojistik (retro logistics) ve ters dağıtım (reverse distribution) gibi genellikle aynı anlama gelen farklı kavramlarla karşılaşılır. Ters lojistik atık yönetiminden farklı bir şeydir. Atık yönetimi değersiz atıkların nasıl gömüleceği ya da yakılacağı ile ilgili iken ters lojistik, tedarik zincirine yeniden sokulabilir ve yeniden değer yaratılabilir atıklarla ilgilenmektedir. Diğer yandan ters lojistik “yeşil lojistik”ten (green logistics) de farklıdır. Yeşil lojistik üreticiden tüketiciye doğru olan tüm lojistik faaliyetlere çevresel bakış açısıyla odaklanırken; ters lojistik, esasen

(5)

tüketiciden üreticiye doğru olan faaliyetlerle ilgilenir. Lojistikte mühim olan çevresel konular çoğunlukla; yenilenemez doğal kaynakların tüketimi, ses ve hava kirliliği ve tehlikeli ya da tehlikesiz atıkların imhasıdır. Dolayısıyla ters lojistik, sürdürülebilir büyüme kavramının bir parçası olarak görülebilir (Brito ve Dekker, 2002:3–4).

Daha kesin bir şekilde tanımlamak gerekirse; Ters lojistik, tipik nihai yerlerinden yeniden değer elde etmek ya da uygun bir şekilde imha edilmek maksadıyla ürünlerin hareket etmesi ile ilgili tüm süreçlerdir. Yeniden üretim (remanufacturing) ve yenileştirme (refurbishing) çabaları da bu anlamda ters lojistik tanımı içinde yer almaktadır. Ters lojistik, konteynerlerin yeniden kullanımı ya da paketleme materyallerinin geri dönüşümünden daha geniş bir yelpazeyi kapsar. Daha az materyal kullanacak şekilde paketleme işlemlerini yeniden dizayn etme ya da ulaştırma aşamasında enerji ve kirlilik miktarını azaltma önemli faaliyetlerdir. Ters lojistik ayrıca hasar nedeniyle geri dönmüş malların işleme süreci, sezonluk stok, yeniden stoklama, hurda (salvage), malların geri çağırımı (recall) ve fazla stok gibi kavramları da kapsamaktadır. Bu kavramların yanı sıra son olarak geri dönüş programları, tehlikeli materyal programları, modası geçmiş eski ekipmanın elden çıkarımı ve varlık geri kazanımı (asset recovery) gibi konuların da ters lojistik kavramı içinde yer aldığını söylemek mümkündür (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:2–3).

3. Ters Lojistik Süreci

Geri alma (recovery), tüm ters lojistik süreçlerinde olan faaliyetlerden sadece bir tanesidir. Đlk işlem toplamadır ve daha sonra inceleme / seçme ve sınıflandırmadan oluşan süreç devreye girmektedir. Üçüncü olarak geri alım süreci ön plana çıkar (bu doğrudan ya da bir yeniden işleme şeklinde olabilir) ve son olarak yeniden dağıtım ile süreç tamamlanır. Aşağıda gördüğümüz Şekil–1 yukarıda sıraladığımız süreçlerin detaylarını özet bir şekilde gözler önüne sermektedir (Brito ve Dekker, 2002:11–13).

Toplama işlemi, ürünlerin tüketicilerden bir geri alım noktasına getirilmesini ifade eder. Bu noktada ürünler incelenir, diğer bir deyişle malların kaliteleri değerlendirilir ve geri alım ya da iyileştirme tipi için karar verilir. Daha sonra mallar geri alıma göre sınıflandırılır ve gideceği yere yönlendirilir. Eğer malın kalitesi yeni kadar iyi derecede ise hemen piyasaya geri gönderilir yani ya yeniden kullanılır ya yeniden satılır ya da yeniden dağıtımı yapılır. Eğer değil ise bir başka tip geri alım işlemi uygulanır. Diğer bir deyişle, şimdi daha fazla işlem gerekmekte ve ürün yeniden işleme tabi tutulmaktadır (Brito ve Dekker, 2002:11–13).

(6)

Kaynak: Brito ve Dekker, Reverse Logistics a framework, s.12.

Şekil–1 Ters lojistik süreci

Sonuç itibariyle yukarıda şekilde gördüğümüz geri alım süreçlerinden hiç biri yapılmaz ise ürünlerin toprağa gömülme ihtimali çok yüksek olur ve genellikle ürünler toprağa gömülür. Diğer yandan ise bu ürünlerin toprağa gömülmesi için belirli bir harcama yapılması gerektiği için bu da bir maliyet kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Son olarak makro bir bakış açısıyla toprağa gömme işlemi çevreye zarar verdiği için de bir maliyet unsuru olarak hesaplamaya dahil edilmesi gerekir.

(7)

Kaynak: Brito ve Dekker, Reverse Logistics a framework, s.13.

Şekil–2 Ters Piramit Halinde Geri Alım Seçenekleri

Yukarıda gördüğümüz Şekil–2, bir ters piramit halinde geri alım seçeneklerini göstermektedir. Piramidin en tepesi, ürün ve model gibi global düzeyleri gösterirken; alt kısım ise materyal ve enerji gibi daha spesifik düzeylere işaret etmektedir. Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki; tedarik zincirinin her hangi bir aşamasındaki geri dönüşler (yeniden üretme, dağıtım ve tüketici) hem piramidin alt hem de en üstündeki seçeneklere göre değerlendirilip geri alınabilir.

(8)

Yukarıdaki ters piramit ile Hollanda milletvekili olan Lansink’in 1979 yılında ortaya attığı “atık hiyerarşisi” modeli arasında benzerlikler görülebilir. Lansink’inin modeli dört aşamadan oluşmaktaydı. Bunlar; önleme, yeniden kullanma, geri dönüşüm ve uygun imha seçeneklerinden oluşuyordu. Đlk başta baktığımızda piramidin en tepesindeki geri alım seçeneklerinin ürünlerden daha az değer geri kazandıran alttaki seçeneklerden daha çevreye dost ve yüksek değer kazandıran alternatifler olduğunu görürüz. Fakat bunun aslında böyle olması gerekmemektedir. Lansink’inin hiyerarşi modeli, geri alım seçeneklerini çevreye dost olmalarını göz önüne alarak birlikte değerlendirir. Ancak, ordaki hiyerarşi bile tartışmaya açıktır. Kâğıdın gömülmesine karşı geri dönüştürülmesi durumuna bakacak olursak; geri dönüşüme karşı olanlar kâğıdın biyolojik olarak toprağa karıştığı ve ayrıştığını ortaya atıp üzerindeki mürekkeplerin temizlenmesi ve beyazlatılması için harcanan enerjinin ve maliyetlerin gömmeden daha fazla masraflı olduğunu iddia edebilir. Her bir geri alım seçeneğinin ekonomik değerini göz önüne alırsak; bu durumda kullanılmış ürünlerin piyasa değerinin olmasının gerekmediğini söylemek mümkün hale gelmektedir, ancak eğer bu ürünleri yedek parça olarak görürsek çok değerli hale gelmektedir (Brito ve Dekker, 2002:12).

Pek çok ürün müşteri ürünü aldıktan kısa bir süre sonra perakendeciye geri döner ve sonuç itibariyle perakendeci geri dönmüş ürünleri yönetmede büyük sorunlarla karşılaşır. Bunlar; dağıtım kanalı, son müşteri ve garanti sorunlarından oluşur. Örneğin 2001 yılında dünya genelinde yaklaşık 40 milyon bilgisayar satılmış ve bunların yaklaşık 9 milyonu (%23), perakende mağazalarında satılmıştır. Perakende mağazalarında satılan bilgisayarın yaklaşık %10’u yani 900.000 adedi geri dönüşe maruz kalmıştır. Bu bilgisayarların üreticiye geri gönderilmesi amacıyla yapılan yükleme, tekrar paketleme ve işlem maliyetleri için her birine yaklaşık 40– 50 dolar harcama yapıldığı tahmin edilmektedir. Üreticiler ise her birimin onlara yaklaşık 500 dolar maliyet çıkardığını ve toplamda bu rakamın 486 milyon dolara çıktığını tahmin etmektedirler. Diğer yandan her bir bilgisayarın tamamen işleme konu olup geri gönderilmesi 4–12 hafta arasında değişen bir zamana tekabül etmektedir (Amini ve Roberts, www.people.memphis.edu/~cscm/ctr5).

Ters lojistik süreci genelde iki genel alan olarak paketleme ve ürün şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulur. Ürün geri dönüşleri için tüketici geri dönüşleri yüksek bir oran tutmaktadır. Tüm tüketici geri dönüşleri yaklaşık olarak tüm perakende geri dönüşlerinin %60’ına tekabül etmektedir. Aşağıda Tablo–1 seçilmiş endüstrilerdeki geri dönüş oranlarını göstermektedir. Açıkçası, geri dönüş oranları endüstriden endüstriye değişkenlik göstermektedir. Pek çok endüstri için tersine akımları idare etmek temel öneme sahiptir (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:7).

(9)

Endüstri Oran Dergi yayınları %50 Kitap yayınları %20–30 Kitap dağıtımı %10–20 Tebrik kartları %20–30 Elektronik dağıtımcıları %10–12 Bilgisayar üreticileri %10–20 CD-ROM’lar %18–25 Yazıcılar %4–8

Otomotiv endüstri (yedek parça) %4–6

Kaynak: Rogers ve Tibben-Lembke, Going Backwards: Reverse Logistics Trends and Practices, s.7.

Tablo–1 Bazı Sektörlerdeki Geri Dönüş Oranları

Karşılaştırmalı olarak baktığımızda yayınevleri diğer çoğu perakende kanalına göre yüksek geri dönüş oranlarına sahiptir. Perakendeciler için %35’in üzerinde bir geri dönüş oranına sahip olmak alışılmadık bir durum değildir. Bu

şirketler geri dönüş süreçlerinin yönetimini geliştirmek zorundadırlar. Buna yönelik olarak bu firmalar zaten geri dönüş programları devreye koymaya başlamışlardır.

4. Ters Lojistik Faaliyetleri

Ters lojistikte geri kazanım seçeneklerinin tümü, ürünlerin toplanması, yeniden işlenmesi ve yeniden dağıtılması aşamalarını içerir. Asıl farklılık yeniden işleme aşamasında kendini gösterir. Buna göre ürün geri kazanım süreçleri aşağıdaki gibi sıralanabilir (Thierry ve Başk, 1995: 117–125):

a) Tamir; Tamir yapmanın amacı, geri dönmüş ve kullanılmış ürünü yeniden

çalışır ya da kullanılabilir hale getirmektir. Tamir edilmiş ürünün kalitesi genellikle yeni ürün kalitesine göre biraz daha düşüktür. Ürünün tamir işlemi, kırılmış veya bozulmuş parçaların tamiri ve değiştirilmesini içerir. Tamir genellikle oldukça sınırlı düzeyde parçaları sökme ve montaj gerektirir.

(10)

b) Ürün yenileştirme; Ürün yenileştirmenin amacı, kullanılmış ürünü,

standart bir kalite düzeyine getirebilmektir. Kalite standartları, yeni üründe olduğu kadar sıkı değildir. Kullanılmış ürün, sökme işlemi ile modüllerine ayrıldıktan sonra kritik modüller kontrol edilir ve gerekiyorsa değiştirilir. Uygun modüller yenilenmiş ürüne monte edilir. Bazen ürün yenileme sürecinde eski modüller, teknik olarak daha iyi olan modül ve parçalarla değiştirilerek, ürün iyileştirilmesi (upgrade) gerçekleştirilir. Askeri ve ticari uçaklar, yenileştirme sürecinden geçen ürünlere örnek olarak gösterilebilir. Ürün yenileştirme, ürünün kalitesini artırır ve ürünün ömrünü uzatır.

c) Yeniden üretim; Yeniden üretimin amacı, kullanılmış ürünü, yeni ürüne

uygulanan kalite standartlarına göre uygun hale getirmektir. Kullanılmış ürün tamamıyla demonte edilir, tüm modüller ve parçalar kontrolden geçirilir. Aşınmış, eskimiş veya teknolojik olarak modası geçmiş parça ve modüller yenisi ile değiştirilir. Tamir edilebilir parça ve modüller onarılır ve testlerden geçirilir. Uygun parçalar, alt montajlar ve modüller monte edilir. Yeniden üretim esnasında da üründe geliştirme sağlanabilir.

d) Ürün yamyamlaştırma (product cannibalization)3; Yukarıda bahsedilen

üç tip geri alım opsiyonunda kullanılmış ürünün büyük bir kısmı yeniden kullanılmaktadır. Yamyamlaştırmada ise ürünün sadece ufak bir kısmı yeniden kullanılır. Amaç, kullanılmış ürün ya da bileşenden, kullanılabilir sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır. Bu parçalar başka ürün veya bileşenlerin tamir, yenilenme veya yeniden üretiminde yeniden kullanılır.

e) Geri dönüşüm; Yukarıda bahsedilen ürün geri alım opsiyonlarında amaç,

kullanılmış ürünlerin ve bileşenlerin fonksiyonlarının ve özelliklerinin mümkün olduğunca korunmasıdır. Geri dönüşümde ise, ürün ve bileşenlerin özellik ve fonksiyonları kaybolur. Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün ve bileşenlerinin materyallerinin yeniden kullanılabilmesidir. Geri dönüşüm çok sayıda kullanılmış ürüne uygulanmaktadır. Örneğin ABD, Đngiltere, Almanya gibi birçok ülkede ıskartaya çıkmış arabaların ağırlığının %75’ini oluşturan neredeyse tüm metal parçaları, bir geri dönüşüme tabi tutulmaktadır.

3 Ürün yamyamlaştırması: Aynı piyasada mal farklılaştırması yapmak isteyen bir firma biri ucuz diğeri pahalı neredeyse aynı nitelikte iki mal piyasaya sürdüğünde ucuz mal pahalı malın piyasasını kapmakta ise burada yamyamlaştırma etkisi vardır denir. Diğer yandan bu eski ya da ikincil piyasalarda satılan ürün, sadece kendi firmasının pahalı ürününün değil diğer firmaların da pazar payını kapar. Đşte bu durum literatürde yamyamlaştırma etkisi diye geçer. Burada geçen yamyamlaştırma etkisinde ise bir ürün parçalarına ayrılıp başka bir ürünün üretiminde kullanıldığı ve bu ürün tamamen ortadan kalktığı için bir diğer yamyamlaştırma etkisinden bahsedilebilir.

(11)

Tipik ters lojistik faaliyetleri bir şirketin kullanılmış, hasarlı, istenmeyen (stok dengeleme geri dönüşleri) ya da modası geçmiş ürünlerinin yanında yeniden satıcı ya da son kullanıcıdan paketleme ve yükleme materyallerinin toplanması sürecidir. Bir ürün bir şirkete geri gönderildiği zaman, firma ürünün elden çıkarılması (disposition) adına seçmesi gereken pek çok seçenekle karşı karşıya kalır. Eğer bir mal hiç kullanılmadan üreticiye dönmüşse o ürün ya yeni bir müşteriye satılabilir ya da fabrika satış mağazası (outlet) yoluyla satışı gerçekleştirilebilir. Ancak, eğer bir ürün yeterince istenilen kalitede geri dönmemişse, bu ürün bir “tasfiye şirketi” aracılığıyla elden çıkarılır ve bu şirket bu tür malları farklı bir ülkeye ihraç ederek elden çıkarır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:9).

Eğer bir ürün şimdiki halinde satılamıyorsa ya da firma ürünü yeniden üretme, yenileme ve yeniden şartlarını iyileştirme yoluyla fiyatını artırıp satamıyorsa firma bu faaliyetleri satış yapmadan önce gerçekleştirebilir. Eğer firma bu faaliyetleri fabrika içinde uygulayamıyorsa, dış kaynaklı (third party) bir firma ile sözleşme yapabilir ve böylece ürünler bir yeniden üretim, yenileme ve yeniden düzenleme firmasına tamamen satılabilir. Bu faaliyetleri uyguladıktan sonra ürün yeni olarak değil ama yeniden üretilmiş ve yenilenmiş ürün olarak piyasada satılabilir. Diğer yandan eğer firma geri dönen ürünü yasal ve çevresel kısıtlamalar ve ürünün düşük niteliği dolayısıyla hiçbir şekilde yenileştiremiyorsa; ürünü en düşük maliyetle imha yoluna gider. Đmha işlemi yapılmadan önce ürünün yararlı parçaları sökülür ve geri dönüşüme konu edilir (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:9– 11).

Özetle ters lojistik pek çok faaliyeti içermektedir. Bu faaliyetler aşağıdaki gibi bölümlenebilir; ters akımdaki malın son kullanıcıdan mı yoksa dağıtım merkezi ya da bir perakendeci gibi diğer bir dağıtım kanalından mı gelip gelmediği ve ters akımdaki materyalin bir ürün mü yoksa paketleme malzemesi mi olup olmadığı. Bu bölümlenme ters lojistik faaliyetlerini tanımlamak ve çerçevesini çizmek için yeterlidir. Malların son gideceği yeri göz önüne almaksızın tüm ürünler bir sonraki yere gönderilmeden önce toplanmalı ve sınıflandırılmalıdır. Eğer bir ürün bir müşteriden dolayı ters lojistik akımına girmiş ise ürün kusurlu olabilir ya da müşteri malı geri gönderebilmek için malın kusurlu olduğunu iddia etmiş olabilir. Müşteri eğer ürünün düzgün çalışmasına rağmen kusurlu olduğuna inanıyorsa bu tip ürünler “kusurlu olmayan kusurlu” (non-defective defectives) mallar olarak adlandırılır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:12).

Spesifik endüstri örneklerine bakacak olursak; ters lojistik faaliyetlerinin firmalar için ne kadar kritik olduğunu görürüz. Genellikle ürün değeri büyük ve geri dönüş oranı yüksek olan firmalar geri dönüş süreçlerini geliştirmek için daha fazla

(12)

efor sarf ederler. Bunun için en iyi örnek otomotiv yedek parçaları endüstrisidir. Yeniden üretilmiş oto parçaları pazarının büyüklüğü ABD’de yaklaşık 36 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Örneğin alternatörler ve marşların yaklaşık %90-95’i değişim maksadıyla yeniden üretilmektedir. Mutedil bir tahmine göre ABD’de hali hazırda 12.000 civarında otomobil parçaları satan ve yeniden üretim yapan firma bulunmaktadır. Yeniden yapım ve üretim önemli ölçüde kaynak tasarrufu sağlar. Yapılan bir araştırmaya göre ABD’de orijinal marşların yaklaşık %50’si yeniden yapım sürecinde geri kazanılmaktadır. Bu süreç milyonlarca galon ham petrol, binlerce ton çelik ve diğer materyalin kullanılmasının önüne geçmektedir (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:6).

5. Ters Lojistik Uygulamasının Arkasında Yatan Nedenler

Genellikle firmalar, ters lojistiği maliyetleri azaltarak kar etmek, uygulama zorunda kalmak ve toplumsal açıdan sorumluluk hissetmek gibi saiklerle yaparlar. Genellikle literatürde nedenler üç ana kısımda incelenir. Bunlar (Brito ve Dekker, 2002:10–14):

a) Đktisadi: Bir ters lojistik programı, firmaya hammadde kullanma oranını

azaltması ve geri dönen malzeme sonucunda doğrudan kazançlar sağlar. Diğer yandan firmalar, ters lojistik uygulaması ile piyasada çevreci imaj yaratmak, müşterileri ile iyi ilişkiler kurmak ve piyasasını korumak gibi dolaylı kazançlar da sağlarlar.

Bu konuda bir örnek vermek gerekirse; Estee Lauder kozmetik firması her yıl yaklaşık 60 milyon dolar değerinde ürününü toprağa gömmekteydi. Perakendecilerden dönen ürünlerinin yaklaşık 1/3’ünden fazlasını yok etmekteydi. Bu tür atıklar neredeyse her endüstride yaygındır. Ancak Estee Lauder bir bilgi teknolojisi ve ters lojistik süreci uygulayarak yok ettiği ürünlerin miktarını yarıya yakın azaltmaya karar vermiştir. Sistemin uygulandığı ilk yıl firma geri dönmüş ürünlerin yaklaşık %24’ünü değerlendirebilmiş ve yaklaşık 475.000 dolar tasarruf sağlamıştır. Şirket yöneticileri geri dönmüş ürünlerin yaklaşık %27’sini yok ettiklerini ve bu oranın 1998 yılında %37 olan orandan düşük olduğunu ve önlerindeki 18 ayda ise bu oranı, %15’e çekeceklerini belirtmişlerdir. Bu örnek bile ters lojistik uygulamalarına firmaların önemli maliyet avantajı yarattığından dolayı ihtiyaç duyabileceğini göstermektedir. Estee Lauder bu uygulama sonucunda üretim ve stok miktarını azaltmıştır. Çünkü şirket geri dönmüş ürünleri belirli bir işleme tabi tuttuktan sonra tekrar piyasaya sunabilmektedir.

(13)

b) Hukuki: Burada kullanılan hukuki boyut, firmaların sattıkları ürünleri

geri alması ile ilgili kurallar bütününü içerir. Pek çok ülkede, bu yasalar müşteriyi koruma adına çıkarılmıştır.

c) Sorumluluk: Prensipler ve değerler ile çevresel kaygılar sebebi ile ters

lojistik uygulamaları yapılıyor olabilir.

Bir genelleştirme yapacak olursak; ürünlerin geri gönderilme ya da ıskartaya çıkarılma nedeni, ya onların artık işlevini tam olarak yerine getirememesi ya da onların yerine getirdiği işleve artık ihtiyaç duyulmamasındandır. Bu çerçevede bu başlık altında biz geri dönüşleri; üretim, dağıtım ve müşteri geri dönüşleri olarak üç kısma ayırıyoruz. Bunların detaylarına bakacak olursak (Brito ve Dekker, 2002:9– 11):

a) Üretim geri dönüşleri: Üretim geri dönüşleri parça ya da ürünlerin üretim

aşamasında geri alınmasını kapsar. Bu, pek çok sebepten olabilir. Hammadde artmış olabilir, ara ya da nihai mal kalite kontrolünden geçememiş olabilir. Bu durumda ürün üzerinde tekrar çalışmak gerekir ya da ürün, üretim sonucunda fazlalık olarak ya da yan ürün olarak kalabilir. Hammadde ve üretim artıkları, ihtiyaç duyulmayan ürün kategorisini gösterir. Oysa kalite kontrol geri dönüşleri “hatalı” ya da “kusurlu” kategorisine girer. Özetle üretim geri dönüşleri aşağıda gösterilen üç geri dönüşü kapsar: Hammadde fazlalıkları ya da artıkları, Kalite-kontrol geri dönüşleri, Üretim fazlalıkları ya da artıkları / yan ürünler.

b) Dağıtım geri dönüşleri: Dağıtım geri dönüşleri, dağıtım aşaması boyunca

meydana gelen geri dönüşleri kapsar. Bu geri dönüşler, ürün geri çağırımı, ticari geri dönüşleri, stok uyarlaması ve fonksiyonel geri dönüşleri kapsar. Ürünün geri çağrılması, ürünün sağlık ve güvenlik nedenleri ile yeniden geri alınması ya da toplanması sürecini ifade eder. Genellikle bu süreci, üretici ya da tedarikçi başlatır. B2B (business to business) ticari geri dönüşleri, genellikle yapılan sözleşme gereği bir perakendecinin ürünleri tedarikçiye geri göndermesini ifade eder. Bu geri dönüşler, yanlış/hasarlı teslimleri, satılamayan ürünleri ve çok kısa raf ömrü olan ürünleri kapsar. Bu ürünler bir perakendeci ya da dağıtımcı tarafından üretici ya da toptancıya geri gönderilir. Satılamayan ürünler, raf ömrü uzun olan modası geçmiş ürünleri ya da çok uzun süredir satılamayan ürünleri kapsar. Stok uyarlamaları, zincirde yer alan bir aktörün stoklarını yeniden dağıtması sonucu ortaya çıkar. Bu konuda antrepo ve mağazalar arasında yapılan stok uyarlaması örnek olarak verilebilir. Ürün bazında ise mevsimlik ürünler örnek olarak gösterilebilir. Son olarak fonksiyonel geri dönüşlere baktığımızda; bu ürünlerin kendi doğasında geriye dönüş ve tekrar ileriye gidişin olduğunu görürüz. Bunun için en iyi örnek, dağıtım taşıyıcıları olan paletlerdir. Bunların fonksiyonu, diğer ürünlerin taşınmasına yardım

(14)

etmektir ve bu işlevi defalarca yerine getirirler. Bu konuda diğer örnekler, konteyner, sandık ve ambalajlardır.

c) Müşteri geri dönüşleri: Bu durumda geri dönüş, artık tüketiciye yani

müşteriye ulaştıktan sonra çeşitli nedenlerle olur. Bunlar: B2C (Business to consumer) ticari geri dönüşleri (iade garantileri), Garanti geri dönüşleri, Servis geri dönüşleri (tamir, yedek parça,...), Kullanım sonu geri dönüşleri, Yaşam sonu geri dönüşleridir.

6. Geri Dönmüş Ürünlerin Tip ve Özellikleri

Gerçekten ne geriye dönüyor ya da ıskartaya çıkıyor sorusunu göz önünde bulundurduğumuzda üç ürün özelliği karşımıza çıkmaktadır. Bunlar (Gungor ve Gupta, 1999: 815–817):

a) Kompozisyon (composition): Materyaller ve parçaların sayısı açısından

ürün kompozisyonu ürün geri alımını dizayn ederken akılda tutulması gereken pek çok konudan biridir. Sadece sayısı değil materyal ve parçaların nasıl bir araya getirileceği de onların yeniden işleme sürecini kolaylaştıran bir etkiye sahiptir. Ürünün materyal heterojenliği, geri alım sürecinde önemli bir rol oynayabilir. Örneğin; bir işletme farklı materyalleri ayrı akımlarla elde etmeye çabalayabilir ve sonuçta da mümkün olduğunca saf malzeme elde eder (özellikle plastik ürünler). Diğer yandan ürünün boyutu da geri alım sistemlerinde önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum özellikle ürünün ulaştırma ve elleçleme sürecinde çok önemlidir. Özetle, bir ürünün esas özellikleri, geri alım sürecinde çok önemli bir belirleyicidir. Çünkü bu tüm süreci ve maliyetleri etkiler.

b) Kötüleşme (kalite kaybı-deterioration): Kötüleşme, eninde sonunda bir

ürünün fonksiyonunu kaybetmesine yol açar. Bir ürünün kötüleşmesi geri alım seçeneklerini etkiler. Bir ürünün geri alım potansiyelini değerlendirmek için pek çok sorunun sorulması gerekir: Ürün kullanım süresince eskir mi? (doğasından dolayı olan kötüleşme); ürünün tüm parçaları eşit oranda mı eskiyor? (kötüleşmenin homojenliği); ürünün değeri hızlı mı düşmektedir? (ekonomik kötüleşme). Aslında ürünler doğaları gereği modası geçmiş hale gelirler çünkü, bilgisayarlarda olduğu gibi piyasaya yeni ürünlerin girişi nedeniyle işlevlerini hızlı bir şekilde kaybetmeye başlarlar. Bu geçerli olan geri alım seçeneklerini kısıtlayabilir. Eğer bir ürün benzin gibi kullanımı boyunca tamamen tüketiliyorsa ve bir pil gibi çok hızlı eskiyorsa ya da ürünün bazı parçaları kötüleşmeye çok hassas ise bu tip ürünlerin yeniden kullanımı yukarıda sorduğumuz soruların kapsamı dışındadır. Bununla beraber; eğer ürünün sadece belirli bir parçası kötüleşirse o zaman tamir, parça yenileme ya da düzeltme gibi diğer geri alım seçenekleri göz önüne alınabilir.

(15)

c) Kullanım şekli (use-pattern): Yer, yoğunluk ve kullanım süresi açısından

ürünün kullanım şekli, toplama aşamasını etkileyen önemli özelliklerden biridir. Son kullanıcının bir kurum ya da bir birey olması geri alım sürecini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Diğer yandan ürünlerin kullanıldığı yer, geri alım merkezine uzaklık ve malların kullanım sıklığı da geri alım sürecini etkiler. Örnek olarak genellikle kısa bir zaman süresi için kullanılan kiralanmış tıbbi ekipmanı göz önüne alalım. Bu ekipmanın daha sonra da kiralanması çok yüksek bir olasılıktır (sterilizasyon gibi uygun operasyonlardan sonra). Yalnızca zaman, kullanım sıklığını tanımlamada kullanılan ögelerden biri değildir. Diğer yandan kullanım süresi boyunca tüketim derecesi de bunu belirler. Bir kitap okuma örneğini göz önünde bulunduralım. Çoğumuz bir kitabı satın alır ve okuduktan sonra saklarız ve bu konuda başka bir şey yapmayız. Oysa Amazon bu konuda çok başarılı bir şekilde bir ikinci el ticareti başlatmış ve diğer şirketlerin de bu yönde uygulama yapmasına neden olmuştur.

7. Firmalarda Strateji ve Rekabet Politikası Olarak Ters Lojistik

Dünya genelinde pek çok firma ürünlerinin yeniden kullanılabilirliliğine yönelik olarak ters lojistik uygulamalarına başlamışlardır. Bu gereklilik, tüketim ve dağıtım sonrası faaliyetleri yerine getirme adına firmaların bu konuda bir alt yapı oluşturmalarına yol açmıştır. Günümüz dünyasında pek çok önder firma bir rekabet avantajı olarak ters lojistiğin farkına varmaya başlamıştır. (Marien, 2006:1–2).

Firmalar müşteri sonrası atık için sorumluluk aldıkça maliyet tasarrufu ya da gelir yaratmada başarılı sonuçlar elde etmektedirler. Pek çok örgüt ters lojistik fırsatlarını paraya çevirmektedir. Örneğin Eastman Kodak (yeniden kullanılabilir fotoğraf makinası), Hewlett-Packard (yeniden doldurulabilir kartuj) ve Sears (paketlemede %25 oranında azaltma) gibi şirketler başarılı yeniden kullanma ve geri dönüşüm programı uygulamışlardır. Bu uygulamalar yalnızca atık miktarını azaltmakla kalmamış; aynı zamanda bu firmaların işletme maliyetlerini de azaltmıştır. Bu firmaların tümü atık yönetimi maliyetini basitçe minimize etmenin karşıtı olarak ters lojistik sürecini yeniden yatırıma dönüştürme (investment recovery) olarak düşünmeye başlamışlardır. Bu firmalar aşağıdaki alanların bir ya da birkaçında maliyet yatırımlarını geriye dönüştürmeyi başarabilmişlerdir: ham madde ve paketleme temini, üretim ve atık imhası. Dahası, bu önder firmalarca uygulanan programların pek çoğu halkın gözünde imajlarını artırmak ve çalışanların moralini yükseltmek gibi ek faydalar sağlamıştır (Marien, 2006:1–2).

Firmaların ters lojistik ile ilgili faaliyetleri, maliyetli ve uğraştırıcı bir hal almaktadır. Bu nedenle firmalar tedarik zincirlerinde bu konuya özel bir ilgi

(16)

göstermekte ve geriye dönen ürünlerle baş etmek için önlemler almaktadır. Bazı firmalar ise sadece yasal düzenlemeleri takip ederek pasif davranmaktadırlar. Fakat önceden önlem alarak davranmak hem firma hem de toplum boyutunda maliyetleri azaltıcı bir etkiye sahiptir. Otomotiv endüstrisindeki tecrübelerin gösterdiği gibi akü geri dönüşleri, tüketicinin tatminini artırıp ve üretim maliyetlerini azaltırken atık yönetimi maliyetlerini azaltan bir araç olabilmiştir. Kullanılmış akülerden elde edilen kurşunların yaklaşık %90’ının geri dönüştürülmesi üreticilerin yeni kurşun talebini azaltmış ve böylece bu maliyet avantajı tüketicilere de yansımıştır. Bir diğer örnek ise bilgisayar sektöründen verilebilir. Bu sektördeki firmalar daha küçük ve güçlü ürünler üreterek malzeme dolayısıyla maliyet tasarrufu sağlamışlardır (Marien, 2006:3–4).

Ters lojistik ve atık azaltma stratejileri pasiften aktive doğru giderken firmalar müşterilerinin daha fazla çevre konularına ilgi göstermesi ile birlikte pazar paylarını artırmak ve rekabet üstünlüğü sağlamak için geri dönüşüm programlarını içeren yeni stratejiler geliştirmeye başlamışlardır. Bu yeni stratejileri uygulayan firmaları sınıflandıracak olursak (Marien, 2006:4–6);

Kategori A: Bu firmalar ileri teknoloji içeren şirketlerdir ve yüksek Ar-Ge

harcaması yaparlar. Diğer yandan ürün ve lojistik maliyetleri satışlarının düşük bir oranına tekabül eder. Eastman Kodak, Hewlett-Packard ve Motorola gibi bu kategoride yer alan firmalar yeni ürün geliştirme sürecinde önemli ölçüde Ar-Ge yatırımı yaparlar. Bu yatırımlar genellikle yeni ürünün nasıl daha az materyal kullanılarak üretileceği üzerinedir. Dolayısıyla böyle bir ürün geliştirilmesi daha az lojistik maliyeti ve daha az atık yaratımı anlamına gelmektedir.

Kategori B: Bu kategoride yer alan firmalar da yüksek teknolojiye

sahiptirler ama ürünlerinin eskime ya da modasının geçme süresi çok hızlı olduğu için satılan ürünlerin maliyeti ve lojistik maliyetleri biraz yüksektir. Dolayısıyla bu firmalar, ürünlerinin tüketimden sonra elden çıkarılma işlemini ya müşterilere ya da hurda ve tasfiye şirketlerine bırakmaktadır. Bunlar tipik olarak ürünlerinin dağıtımı konusuna yoğunlaşırlar ve ters lojistik gibi konulara ağırlık vermezler. Bu şirketler arasında Compaq, Dell Computer ve Gateway 2000 sayılabilir.

Kategori C: Bu kategoride yer alan firmalar ileri teknoloji, yüksek Ar-Ge

harcaması, satışlarının yüzdesi olarak düşük lojistik ve düşük satış maliyetlerine sahiptir. Bu şirketler genellikle radikal değişim yapmakla karşı karşıya kalırlar. Bu sınıflamada yer alan IBM gibi firmalar, daha düşük lojistik maliyetleri içerecek daha küçük işlemciler üretmeye yönelmişlerdir. Bu süreçte onlar daha az kaynak kullanarak mallarını dağıtma yolunu seçmişlerdir. Bu firmalar genellikle zaman

(17)

açısından A ve B kategorisinde yer alan firmalarla kıyaslama yaptığımız zaman daha az ürün yenileme işlemine sahiptirler.

Kategori D: Bu sınıflandırmada yer alan firmalar, yüksek oranda doğrudan

tüketicilere ulaştırılan nihai tüketici malları üreten firmalardır. Diğer yandan satışlarının bir yüzdesi olarak satış maliyeti düşük, lojistik maliyetleri yüksek ve Ar-Ge harcamaları düşüktür. Bu firmalar yaklaşık %10–20 oranları arasında değişen geri dönüş oranına sahiptir. Bir kez mal satıldığı zaman ürünün tüketim sonrası nasıl değerlendirileceğinin sorumluluğu tüketiciye geçer ve genellikle bu ürünler yeniden kullanım için hayır kurumlarına hibe edilir. Yükleme materyalleri sonucu oluşan atıklar minimal düzeydedir. Burada esas sorun satış sonrası geri dönen ürünlerle nasıl başa çıkılacağıdır ve bu genellikle çok maliyetli bir işlemdir. Firmalar burada rekabetçi bir üstünlük sağlamak istiyorlarsa, geri dönen malların maliyetlerini azaltmalı ve müşteriler için bu işlemi uzaktan kolayca yapabilmelerinin şartlarını hazırlamalıdırlar.

Kategori E: Burada yer alan firmalar; yüksek satış maliyeti olan düşük

oranda dayanıklı nihai tüketici malları satarlar. Diğer yandan bu firmaların sattığı ürünler, potansiyel olarak çevre kirliliği yaratacak ürünlerdir. Bu şirketler, görece düşük Ar-Ge harcamasına sahip ve satış sonrası konularla ilgilenmeye daha meyillidirler. Aslında pek çok firma hem yasa gereği hem de yüksek satış maliyeti yüzünden üretim sürecinde ürünlerinin yeniden kullanımı ve geri dönüşümünü sağlayacak sistemleri tesis etmişlerdir. Bu şirketler arasında akü ve lastik üretimi yapan firmalar sayılabilir.

Kategori F: Burada yer alan firmalar; düşük satış maliyeti, görece düşük

Ar-Ge harcaması, yüksek lojistik maliyetleri ve mallarında çok az değişiklik olan firmalardır. Genellikle bu tip firmalar atıklarını yönetmede isteksiz davranırlar ve yasal düzenleme olana kadar ters lojistik konularıyla fazla ilgilenmezler. Bu firmalara örnek olarak boya şirketleri, içecek konteynerleri üreten firmalar ve paketleme malzemesi üreten firmalar verilebilir.

8. Sonuç Yerine

Günümüzde yaşanan iklim değişiklikleri ve özellikle son 25–30 yılda teknolojide sağlanan gelişmeler ve buna paralele sanayi faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliğinin yerel ve küresel anlamda etkileri üzerine artan ilgi, çevre ve sanayi arasındaki karşılıklı ilişki üzerinde önemli sonuçlar doğurmuştur. Yaşadığımız dünyanın gelecek nesiller için de bir yaşam alanı olacağı ve bugünkü büyümenin gelecekte de sürdürülebilmesinin bugünden alınacak tedbirlerle mümkün olacağını söyleyen “Sürdürülebilir Büyüme” kavramı, ürünlerin

(18)

geri kazanımı konusu ile çok yakından ilgilidir. Geri kazanım faaliyetleri aynı zamanda son yıllarda yaşanan kıran kırana rekabet ortamında stratejik yönetim faaliyetinin bir unsuru olan stratejik maliyet yönetim aracı olarak da kullanılmaktadır. Dolayısıyla günümüz dünyasının işletmeleri, hem rekabet avantajı sağlama hem de maliyet tasarrufu sağlama konusunda çok hassas olmalarının yanında toplumsal sorumlulukları gereği de ters lojistik uygulamalarına önem vermek zorundadırlar.

Geleneksel tedarik zincirlerinde, lojistik ağ planı, çok temel bir faaliyet olarak görülür. Üretim tesislerinin yeri, depolama konsepti ve ulaştırma stratejileri tedarik zinciri performansının temel belirleyicileridir. Ters lojistik, dağıtım kanalı, destek teknolojisi, dış aracının seçimi, üretim tesisi, antreponun kapasitesi ve yeri gibi konular destek ağının planlaması süresince hesaplanmaya dahil edilmelidir. Elde edilen geri dönüş bilgileri, optimum planlama ve maliyetleri azaltmak için ileri tedarik zinciri bilgisi ile entegre edilmelidir. Tedarik zincir organizasyonu içindeki lojistik destek unsurları hem ileri hem de ters lojistik sürecinde etkin bir şekilde kullanılmak üzere yeniden yapılandırılmalıdır.

Ürünlerin geri kazanımı; maliyet yönetimi, çevresel kaygılar, firmaların sorumlulukluklarının artması, sürdürülebilir gelişme, daha az malzeme ve kaynak tüketimi açılarından günümüzde oldukça yaygın hale gelmiştir ve gelecekte de öneminin artması beklenmektedir. Özellikle Avrupa Birliği’nin uygulamalarına baktığımız zaman; çevreye duyarlı üretim ve tüketimin ne kadar önemli bir konu olduğunu ve gelecekte de bu eğilimin devam edeceğini söyleyebiliriz.

KAYNAKÇA

GIMENEZ, Cristina, HELENA, R (2005), “Reverse Logistics in the Editorial Sector: An Exploratory Study”, www.econ.upf.es/docs/papers/ downloads/824.pdf, (Erişim Tarihi: 20.01.2006).

COOPER, M., LAMBERT, D.M., PAGH, J.D (1997), “Supply Chain Management: More than a New Game for Logistics”, The International Journal of Logistics Management, vol.8, no.1, s.1-14.

DE BRITO, Marisa, DEKKER, Rommert (2002), “Reverse Logistics: a review of case studies”, Econometric Institute Report, s.1–32.

DE BRITO, Marisa, DEKKER, Rommert (2002), “Reverse Logistics–a framework”, Econometric Institute Report, s.33–54.

FULLER, D., ALLEN, J., POLONSKY, J., MINTU-WINSATT, A. (1997), “A Typology of Reverse Channel Systems for Post-Consumer Recyclables”,

(19)

Environmental Marketing: Strategies, Practice, Theory and Research, Haworth Press.

GUNGOR, A., GUPTA, S. (1999), “Issues in Environmentally Conscious Manufacturing and Product Recovery: a Survey”, Computers & Industrial Engineering, V.36, s.811–853.

KARAÇAY, Gülsün (2005), “Tersine Lojistik: Kavram ve Đşleyiş”, http://sosyalbilimler.cukurova.edu.tr/dergi/dosyalar/2005.14.1.215.pdf (Erişim Tarihi: 22.01.2006).

KETZENBERG, Michael, DER LAAN, E, TEUNTER Ruud (2004), “The Value of Information in Reverse Logistics”, Erim Report Series Research In Management, Erim Report Series Reference Number Ers-2004-053-Lis, s.1-43.

LOCKLEAR, Elizabeth (2000), “A Decision Support System for The Reverse Logistics of Product Take-Back Using Geographic Information Systems and The Concepts of Sustainability”, www.me.sc.edu/Research/lss/Papers/ BethsThesis.pdf (Erişim Tarihi: 20.01.2006).

LUMMUS, R., VOKURKA, R. (1999), “Defining Supply Chain Management: A Historical Perspective and Practical Guidelines”, http://www.supply-chain.org (Erişim Tarihi: 25.02.2006).

MARIEN, Edward (2001), “Reverse Logistics as Competitive Strategy”, Supply Chain Yearbook, s.1-14.

MOLLENKOPF, D., WEATHERSBY, Howard (2003), “Creating Value through Reverse Logistics”, the Official Magazine of The Logistics Institute, Volume 9, Issue 3/4, s.20-24.

POURMOHAMMADĐ, H., DESSOUKY, M., RAHĐMĐ, M. (2002), “A Reverse Logistics Model for the Distribution of Waste/By-products”, http://www-rcf.usc.edu/~maged/publications/A%20Reverse%20Logistics%20Model.pdf (Erişim Tarihi: 07.01.2006).

ROGERS D., TIBBEN-LEMBKE, S. (1998), “Going Backwards: Reverse Logistics Trends and Practices”, www.rlec.org/reverse.pdf, (Erişim Tarihi: 23.01.2006).

SEITZ, Margareta (2003), “Reverse Logistics and Remanufacturing in the

Automotive Sector”,

http://www.brass.cf.ac.uk/uploads/calogisticsMS0203.pdf (Erişim Tarihi: 15.12.2005).

(20)

SERRATO, Marco, RYAN, S., GAYTAN, J. (2004), “Characterization of Reverse Logistics Networks for Outsourcing Decisions”, www.public.iastate.edu/ ~smryan/msrevlog.pdf (Erişim Tarihi: 14.01.2006)

THERRY, M., SALOMON, M., WASSENHOVE, N. (1995), “Strategic Issues in Product Recovery Management”, California Management Review, Vol.37, No.2, s.114-135.

TIBBEN-LEMBKE, R., ROGERS, D. (2002), “Differences between Forward and Reverse Logistics in a Retail Environment”, Supply Chain Management: an International Journal, Vol.7, No.5, s.271-282.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aralarındaki açının esas alındığı ve koordinat sisteminde her vektörün 0 noktasından başlayarak tanımlandığı benzerlik ölçümü yerine, vektörler arasındaki bağıl

dizesinde özneyi ve çıkma tümlecini derin yapıda ortak kullanarak, çıkma tümleci + belirtisiz nesne + yüklem + özne // özne + yüklem + belirtisiz nesne + çıkma

Bir Sufi olan Safiye Erol’a göre de, bir devrimci olan Alain Badiou’ya göre de sanat ve mimarlık işte böylesi bir benlik yitimi ile ilişkilidir.. Benliğini yitiren

Soğanlı ve çok yıllık otsu bitkiler olan ağlayan gelinlerin yurtdışına kaçırılma nedeni içerdikleri kimyasal bileşikler ve süs bitkisi olarak ticari değerlerinin

Ancak A kolonu tekerle¤in h›zl› dö- nüflünden ötürü bir sonraki karede B’ye yaklafl›r, B ko- lonunun bir sonraki pozisyonu olarak alg›lan›rsa, te- kerlek ters

Atuîetlû efendim hazretleri, Avrupanın her bir tarafın­ da telgraf hatları tesisinden beri ekser yerde rasathane­ ler yapılıp bu vasıta ile ha­ vanın her gün

Bu araştırmada ölçülmesi amaçlanan konuşma becerisi performans testleri kategorisinde daha çok doğaçlama yeteneklerini içeren ‘sözlü anlatım, hazırlıklı

With respect to the grain palmitic acid content (%), while inbred line number 1 have more dominant genes, number 6 243... have more recessive