• Sonuç bulunamadı

'Türkiye'de değişiklik kaçınılmaz'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Türkiye'de değişiklik kaçınılmaz'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DIŞ POLtTÍKA

ft

Ozal’ı aşındıran üç sorun

ŞAMİLTAYYAR • ANKARA Reformları jet hızıyla yürürlüğe koyan Özal, dağ gibi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Sorunların çözümü, re­ form düzenlemelerle bitmiyordu. 6 - zal’m meclis çoğunluğu vardı ama Konsey, şekil değiştirerek Özal’m üst konumunda etkisini sürdürüyordu.

Özal, kavga yerine uzlaşmayı tercih etti. Bazı bakan atamalarında Kenan Evren’in isteklerini de gözönünde tut­ tu. Ara rejim döneminde atanan bürok­ ratları bir çırpıda değiştirmedi. Kadro­ laşmayı zamana yaydı.

“Siyaset ateşten gömlektir. Ancak, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmezsek Allah katında sorumlu olu­ ruz” şeklinde kendisine misyon biçen Özal dört siyasi eğilimi ANAP çatısı al­ tında biraraya getirerek toplumun geniş kesimlerine seslendi.

Çok renkli kişiliği ile siyasete ayrı bir hava kazandırdı. Tabuları yıkmaya soyundu. Askerlerin siyasetteki etkileri­ ni yavaş yavaş kaldırmayı hedefledi. Rahatlığı, şok açıklamaları, gündem be­ lirleme hevesi siyasete renk kattı. Hac­ ca da giderek topluma dini mesajlar ver­ di. Gençlere, çocuklara yöneldi. Sanat­ çıları, sporcuları ihmal etmedi.

Reformist kimliği ve çok renkli ki­ şiliğiyle siyasete de damgasını vuran Ö- zal, bütün bu olumlu yanlarına rağmen yüzde 45 olan oy desteğini de yavaş

ya-ENFLASYON, YOLSUZLUK İDDİALARI, TERÖR

Yüzde 4 5 o yla iktidara gelen Özal, reform lara karşın iktidarda yıpran m aya başladı. Sıkı p a ra

politikası enflasyona yenik düşünce, Ö za l puan kaybetm eye başladı. H ayali ihracat, yolsuzluk

iddiaları ve teröre iç çekişm e d e eklenince Ö z a l’ın halk d e ste ğ i d e düştü

ladı.

Ne oldu da Özal yıpranma sürecine girdi? Oy desteği azalmaya başladı? Bu sorulara daha önce de yanıtlar arandı, çok yazıldı, çizildi.

ö z a l’ı yıpratan olumsuzluklar ara­ sında enflasyon başı çekti. 1983 hükü­ met programında yüzde 10’nun altına düşürmeyi vaat ettiği enflasyon, sıkı pa­ ra politikasına yenik düşünce, kemer sı­ kan vatandaş, umutsuzluk rüzgarına ka­ pılmaya başladı. Özal, enflasyondaki başarısızlığı altyapı hizmetlerine veri­ len ağırlığa ve uzun vadede yapılması gereken hizmetlerin kısa süreye sığdı­

rılmasına bağladı, ama bu da kuşkuları tam olarak ortadan kaldırmaca yetmedi.

Yolsuzluk iddiaları da Özal’ı yıpra­ tan unsurlar arasında önemli yer tuttu, özal, özellikle yerel yönetimlerdeki yolsuzluk iddialarından olumsuz etki­ lendi. ANAP’lı belediye başkanlannm geçmiş yıllara oranla daha ön plana çı­ kan hizmetlerine karşın, yolsuzluk iddi­ aları siyasi iktidarı da sarsmaya başladı. Programdaki özelletirme vaadi de yerine getirilemedi. Burada, muhalefet partileriyle bazı kitle örgütlerinin de yoğun tepkisi, Özal hükümetinin önü­ nü tıkadı. Toplum, henüz bu yeni dü­ zenlemeye hazır değildi. Devletin, eko­ nomideki payı azaltılmasına karşın ye­ terli olmadı. Serbest piyasa modeli, tam olarak bütün kurum ve kurallarıyla o- turtulamadı,

1984’den itibaren tırmanan PKK terörü de Özal’ın olumsuzluk hanesine yazıldı. 12 Eylül öncesi terörden bıkan halk, yeni bir terör dalgasıyla karşı kar­ şıya kalmıştı. Ortaya çıkış ve tırmanma gerekçesi ne olursa olsun, PKK terörü, ANAP’m liderini yıprattı. Bir ölçüde bu gelişmelerden bazı kesimler Özal’ı so­ rumlu tutmaya başladı.

Özellikle muhalefet, 1. özal döne­ minde, hayat pahalılığı, PKK terörü ve yolsuzluk iddialarım ön plana çıkarta­ rak hükümete yüklendi. Özal da vatan­ daşa, muhalefet partilerinin iktidara gel­

meleri durumunda, ülkeyi 12 Eylül ön­ cesi döneme götüreceği mesajını verdi.

1983 genel seçimlerinde saf dışı ka­ lan Demirel’in dışardan desteklediği DYP, 4 ay sonra yerel seçimlerde A- NAP’a yenik düşmüştü ama ilerleyen yıllarda birleşen sol kesimle birlikte Ö- zal’ı kuşatmaya çalıştı. Çift yönlü ku­ şatma karşısında, manevralarla nefes a- lan özal, iç çekişmelerle de uğraşmak zorunda kaldı.

HiikUmetinin henüz ilk yıllarında Maliye ve Gümrük Bakanı Vural An- kanile ters düşen özal, kabinede reviz­ yonla bu krizi atlattıktan sonra da bir bakanını yolsuzluk suçlamasıyla Yüce Divanı’na gönderdi. İsmail Özdağla- rolayı siyasi kavgayı tırmandırdı.

Özal, bu eğilimler arasındaki iç kavgaya karşı da mücadele verdi. 1985 yılındaki ilk olağan kongre, ANAP’ta e- ğilimler arasındaki çekişmeyi gün ışığı­ na çıkarttı. 2. adamlık kavgası ivme ka­ zandı. Bu kongrede, öne çıkan isimler arasında muhafazakar kanadın öncü i- simlerinden Mehmet Keçeciler, milli­ yetçi kanadın öncü isimlerinden Musta­ fa Taşar, Halil Şıvgın, Veysel Atasoy, liberal kanadın öncü isimlerinden Bed­ rettin Dalan ön plana çıktı.

İç kavgaya şiddetle karşı çıkan ö - zal, kanat liderlerini uzlaşmaya çağırır­ ken, iç kavgaya kesinlikle izin vermeye­ ceği mesajını iletti, ö z a l’ın bütün çaba­

larına karşın, kavga sona ermedi. Muha­ fazakarlarla liberaller ittifak yaparak, milliyetçileri tasfiye etti. Keçeciler-Da- lanittifakı, Atasoy, Taşar, Şıvgın öncü­ lüğündeki milliyetçi kesimi yenilgiye uğrattı.

Bütün bu olumsuz gelişmeler ö - zal’ın reformlarını bir ölçüde gölgele­ di. Bu tablo, 1986 ara seçimlerinde oya yansıdı. 11 seçim bölgesinde ortalama oyu yüzde 33’e inen ANAP, 11 millet­ vekilinden 6’sını kazanırken, DYP 4, SHP’de 1 milletvekiline kavuştu. Bu seçim tablosu, siyasi tartışmaları yeni­ den alevlendirdi, özellikle DYP’nin tırmanışı ön plana çıkartılırken, Ö- zal’ın inişe geçtiği yorumlan ağırlık kazandı.

Özal, giderek azalan oy tablosu kar­ şısında çözümü, seçim sistemini değiş­ tirmede buldu. Seçim sistemine getiri­ len baraj uygulaması, yüzde 45 oy ora­ nını yüzde 36’ya düşüren ANAP’ı, oy kaybına karşın daha çok milletvekiliyle Meclis’e taşıdı. Anayasa değişikliğini gerçekleştirebilecek 300 oy çoğunluğu­ nu kılpayı kaçırdı. ANAP’ın oyu azaldı ama “bitti, yok alacak” yorumlanm haksız çıkardı. Özal, iktidan yeniden kazanmakla kalmadı, Cumhurbaşkanlı- ğı’na giden kapıyı da araladı.

YannröZAL CUMHURBAŞKANLIĞFNA KOŞUYOR

AZERBEYCAN

Elçibey

umutlu

döndü

Rehber BEŞÎROĞLU BAKÜ AZERBAYCAN- Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan ile Anka­ ra’da yaptığı görüşmeyi, “Karabağ sorunu çö­ zümlenecektir” diye yo­ rumladı.

Cumhurbaşkanı Türgut Özal’ın Ankara ve İstanbul’daki cenaze törenlerine katılan Elçi- bey,Bakü’de gazetecile­ re yaptığı açıklamada, Ter Petrosyan ile görüş­ mesini değerlendirdi ve “Beş senelik savaşta ile­ riye dönük atılmış ilk ba­ şarılı adım” ifadesini kullandı.

Elçibey, Ermenis­ tan’la banş görüşmeleri­ ne başlamak için ilk ko­ şul olarak Kelbecer’deki güçlerini geri çekmesi gerektiğini söyledi. Ö- zaPın cenazesine ilişkin izlenimlerini ise, “Halk liderini nasıl severmiş, bunu Türkiye’de anla­ dım” diye anlattı.

RUS ENGELİ

B M ’deki Milliyet muhabiri Sema Emiroğ- lu’nun bildirdiğine göre, Güvenlik Konseyi, Azer­ baycan konusunu görüş­ meyi, Rusya’nın isteği ü- zerine gelecek haftaya erteledi.

‘Türkiye’de değişiklik kaçınılmaz*

HOUSTON’DA TÖREN

ANKARA

K arabağ’da

barışa

ihtiyatlı

yaklaşım

ANKARA • MİLLİYET ANKARA, Azer­ baycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey ile Er­ menistan Cumhurbaşka­ nı Levon Ter Petros- yan’m ilk kez Ankara’da buluşmalarıyla doğan banş umutlanna rağmen, gelişmelere son derece ihtiyatlı yaklaşıyor.

Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Elçibey ile Ter Petrosyan arasında bir diyalog ortamının ya­ ratılmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ancak iki liderin henüz bir an­ laşma zeminine kayma- dıidannı belirtiyorlar.

Yetkililer, gelişmele­ ri şöyle değerlendiriyor­ lar:

“ Bütün mesele, a- teşkesle birlikte, Erme­ nistan’ın Kelbecer’den geri çekilmesi ve Misk görüşmelerinin başlatıl­ masıdır. Çabalar bu yön­ de ağırlaştırıldı, ö n ü ­ müzdeki günlerde yine beşli temaslar olacak.”

Yetkililer, Ter Pet- rosyan’m, çatışmalara Dağlık Karabağ’daki Er­ meni milislerinin katıldı­ ğı yolundaki tutumunda bir değişiklik olmadığını belirtiyorlar.

Bush: ‘Özal’ı özleyeceğim’

ABD'nin Houston kentindeki Methodist Hastane- si’nde, ünlü kalp cerrahı DeBakey başta olmak üzere Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı tedavi eden ve ameli­ yatına katılan doktorlar, önceki gün bir anm a töreni düzenlediler. Törene, ABD'nin eski Başkanı George Bush da katıldı. Yaklaşık 200 kişinin hazır bulunduğu törende konuşan Bush, Özal'la arasında “harika bir

i-lişki” bulunduğunu belirterek “Kişisel diplomasinin a- ramızda bir anlamı vardı. Onu çok özleyeceğim" de­ di. 1987 yılında Özal'ın by-pass ameliyatını gerçek­ leştiren Dr. DeBakeyde yaptığı konuşmada, Ö zal’ın Methodist Hastanesi doktorlarının desteğiyle memle­ keti Malatya’da bir eğitim hastanesi açılması yolunda­ ki çabalarından övgüyle söz etti.

ECONOMİST’İN DEĞERLENDİRMESİ

“A/VAP ile DYP, Refah Partisi ’nin etkisini ortadan kaldırabilmek için birleşme noktasına gelebilir. Ama bunun gerçekleşmesinden önce enflasyon ve Kürt sorunlarının çözülmesi gerekir" ________

Türkiye’nin iki büyük sorunu çözmesi gerektiğini bildirdi

Economist’e göre, bu sorunlardan ilki, enflasyonu aşağı çekebilmek için bütçe açıklarının kapatılması. Çözümü gereken ikinci konu ise, Kürt sorunu. Economist, Türkiye Kürt sorununu çözmek istiyorsa, Kürtlere kültürel ve siyasi haklarda ödünlerin, ekonomik adımlan izlemesi gerektiğini savunuyor.

Independent gazetesinin, Cumhurbaşkanı Turgut Özal için İstanbul’da yapılan cenaze törenine ilişkin haberinde, Bush ve Thatcher gibi “Özal dostu” devlet adamlanmn Türkiye’ye gitmemesinin, “Batı’nın dostluk açıklamalarına Türkiye’nin inancı” konusunda olumsuz Temuçin TÜZECAN • LONDRA

THEECONOMİSTdergisinin, “Özal’dan Sonra” başjığı ile yer verdiği yazıda, Ttırgut Özal’ın ölümünden sonra, Türk siyasi hayatında belli değişikliklerin kaçınılmaz göründüğü belirtildi.

Economist, ö z a l’ın ölümüne doğru, çevresinde, geçmiş ile bağlantılarını tamamen kopartan, vatandaşların demokratik içgüdülerine güvenen,

Cumhuriyetçi erdeme sahip askeri ve siyasi seçkinlerin denetimine karşı çıkanları topladığını aktardı. Dergi, ANAP ile Doğru Yol Partisi’nin, Refah Partisi’nin etkisini ortadan kaldırabilmek için birleşme noktasına

gelebileceklerini ama bunun gerçekleşmesinden önce

Apo’nun,6Batı kozu’

Türkiye ile Batı ’nin zorlam ası olm adan ilişki kurmak istediğini belirten P K K li­

d e r A bdullah Öcalan, "Dünyayı üstümüze getirm enin ne anlam ı var? O zam an

günah benden gider; ben d e diplom asi, p o litik a ya p a rım ” d edi

Rafet B A L L I» BEKAA ATEŞKESİ süresiz olarak uzatan PKK lideri Abdullah Öcalan, kamuoyuna yönelik mesajlar vermeye devam ediyor. Türk kamuoyunun Kürt sorununun çözümüne büyük ilgi gösterdiğini ileri süren Öcalan, hemen her konuda görüş açıklama­ ya önem veriyor. PKK lideri Milliyet için, Ö- zal’m ölümünden önce, satırbaşlanyla görüşlerini şöyle açıkladı:

Batı ile ilişki kurması: “Ben Amerika’yla iliş­ kiyi Kürtler için değil, Türkler için kuruyorum. Türkler, Batı’yla ilişkilere bayılıyorlar. Türkler bi­ zimle ilişki kursalar da, biz buna hiç ihtiyaç duy­ mayacaktık. Çok güvendiğiniz Batı ilişkileri, a- leyhinize rahatlıkla kullanılabilir. Bundan da, biz­ den çok siz zarar görürsünüz. Biz ilişkiyi yeke yek birbirimizle kuralım. Niye onların gölgesi altında ilişkilere zorlanalırrfki? Dünyayı üstümüze getir­ menin ne anlamı var? O zaman günah benden gi­ der, ben de diplomasi, politika yaparım.”

Siyasi parti liderleri: “Özal’ın daha cesur a- dımlar atmak istediğine ilişkin izlenimler var. De­ mirci’de de epey bir yumuşamanın geliştiği,

Bay-kal’ın biraz daha radikal bir çözüm amacında ol­ duğu, Mesut Yılmaz’ın da, ‘Dünya değişmiştir, biz de değişmek zorundayız’ dediği, Ama bu ılım­ lı yaklaşımlardan, ‘Çıkış yolu bulundu’ gibi bir sonuç çıkardığımı söylemek eıken olur.”

Kürt cephesinin adı ve lideri: “Cephenin adı önemli değil, herhangi bir isim verilebilir. Biz ERNK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) de­ miştik. Beğenmezlerse, başka bir ad koyarlar. Cepheye Vejin grubu da gelebilir. Bir tek şartım var: Bozgunculuk yapmayacaklar. Cephe her yer­ de, Avrupa’da, Ortadoğu’da, Kürdistan’da, Türki­ ye’de toplanabilir. Herhalde Güney’de (Kuzey I- rak) ilan edilebilir. Cephenin lideri konusunda son derece açığım. Bu konuda fazla sorunlar çıkmaya­ cak. Bizde liderlik sorunu, önemli oranda halledil­ di. Devlet de kurulsa, kendimi cumhurbaşkanı i- lan etmeyi, fazla hayranlık uyandıracak bir şey o- larak görmüyorum.”

Yasal Kürt partisi: “Legal parti hızla gündeme gelir. Koşullar, hızla olgunlaşıyor. Daha çoksesli, geniş katılımlı bir siyasal parti konusu, sanıyorum derli toplu biçimde önümüzdeki aylarda gündemle- şecek. HEP de bunun içinde düşünülür.”

Ankara’da Kıbrıs zirvesi

ANKARA • MİLLİYET

BAŞBAKAN Demire!, ö -zal’ın cenaze töreni nedeniyle Ankara’da bulunan KKTC Cum­ hurbaşkanı Rauf Denktaş ile Başbakan Derviş Eroğlu’na Baş­ bakanlık Konutu’nda bir akşam yemeği verdi. Kıbrıs sorununun kazandığı nitelik ile temel değer­ lendirmelerin yapıldığı yemek, diplomatik çevrelerde, son olay­ larla gerginleşen Denktaş-Eroğ- lu ilişkilerini yumuşatma girişimi olarak da değerlendirildi.

Demirel’in konutta verdiği yemeğe, Devlet Bakanı ve Baş­ bakan Yardımcısı Erdal İnönü, Devlet bakanı Orhan Kilercioğ- lu, Dışişleri Bakanı Hikmet Çe­ tin ve Dışişleri Bakanlığı Müste­ şarı özdem Sanberk katıldı.

Başbakan Demirel,yaklaşık iki saat süren görüşmeden

çıkar-DEMİREL’İN DOSTLUK YEMEĞİ

Demirel, aralarında bir süredir huzursuzluk yaşanan

KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ve Başbakan Eroğlu ’nu

Başbakanlık Konutu 'nda verdiği yemekte biraraya getirdi.

ken, “Sayın Denktaş, toplumlara­ rası görüşmelere gidecek mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Gayet tabii, o hususta bir karar vermedik ama nihayet top­ lumlararası konuşmalar, bir ulus­ lararası meseledir. Bazı problem­ ler var. Onların aşılmayacağını sanmıyorum, aşılacak problemle­ rin hepsi. Iç problemler daha çok. Sayın Denktaş, bütün ömrünü Kıbrıs davasına vermiştir. Hadi­ senin bu kadar önemli bir safhaya geldiği ve şartların fevkalade el­ verişli olduğu bir dönemde ‘Ben

bu işin içinde yokum” demez, di­ yemez de zaten. Iç meseleler, çö­ zülemeyecek cinsten meseleler değil. Zaten Sayın Denktaş’a ‘Sen yetkisizsin’ diyen yok.”

Demirel, “Bu akşamki ye­ meğin iki lider arasındaki gergin­ liği biraz giderici bir işlevi olduğu söylenebilir mi?” sorusuna karşı­ lık da, “Kıbrıs’ın 150 bin nüfusu var, bizim Bayburt’tan daha kü­ çük. Bu kadar ülkeyi idare etmek­ te sıkıntı olmaması lazım. Bir de bizim halimizi düşünsene, 60 milyon Türkiye” diye konuştu.

1992 MİLLİYET ÖDÜLLERİ BELİRLENİYOR

Milliyet’in her yıl beş ana dalda vermekte olduğu Milliyet Ödülleri'nin sekizincisinin sahipleri seçici ku­ rullar tarafından belirleniyor. Sosyal Bilimler dalın­ dan sonra Gazetecilik dalı seçici kumlu da The Mar­ mara Oteli’nde toplanarak, ödül için başvuran yapıt­ ları değerlendirdi. Hürriyet Gazetesi Başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’nin başkanlığın­ da (soldan sağa) Ekip AŞ Yönetim Kumlu Başkanı Arda Gedik, Meydan Gazetesi Genel Yayın Yönet­

meni Rahmi Turan, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Necmi Tanyolaç, Oktay Ekşi, Milliyet Gazetesi Mu­ rahhas Üyesi, Basın Konseyi 2. Başkanı Doğan He- per, Milliyet Gazetesi Sorumlu Müdürü Eren Güve- ner ve Milliyet Başyazarı Altan Öymen'in katılımıyla toplanan seçici kuml ilk üç dereceye değer görülen yapıtları seçti. Sonuçlar daha sonra açıklanacak ve ödüller 30 nisanda törenle sahiplerine verilecek. (Fotoğraf: Ihsan Mursaloğlu)

G U N f c n ^

Danimarka

heyeti

ve Alman

TV’si

bilgi topluyor

Şeyhmus ÇAKAN DİYARBAKIR DANİMARKA Dış Politika Demeği üyele­ rinden oluşan 44 kişilik bir heyet, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da incelemeler­ de bulundu. Alman ZDF telvizyon ekibi de ateş­ kesten sonra bölgenin du­ rumunu belirlemek için çalışmalar yapıyor.

Danimarka’da ka­ muoyu oluşumunda etkin rol oynayan politikacılar, bilim adamları, öğretim üyeleri, bürokratlar ve ba­ sın mensuplarından olu­ şan heyet, Diyarbakır Va­ li Vekili Yılmaz Aydo- ğan’ı ziyaret ederek böl­ gedeki son durum hak­ kında bilgi aldı. Heyet Başkam Klause Carsten Petersen, 1946 yılından beri faaliyetini sürdürdü- ren demeğin amacının politik olmadığım, yal­ nızca Danimarka halkını dış ilişkiler konusunda bilgilendirmek olduğunu söyledi.

İlgilendikleri ülkele­ re yılda iki defa heyet gönderdiklerini ifade e- den Petersen, Türki­ ye’nin dış ilişkilerde dün­ yanın en ilgi çekici ülkele­ rinden biri olduğunu be­ lirterek, şunları söyledi:

“Türkiye’nin kom­ şularıyla nasıl yaşadığı bizler için önemlidir. Sağ­ lam bilgiler almak için buradayız. Dış ilişkiler kurumuyuz. Bu yüzden Türkiye’nin dış ilişkileri­ ni araştırıyoruz. Türki­ ye’nin zayıf ve kuvvetli taraflarım gözlemliyoruz. Güneydoğu’daki olayları ve zorlu problemleri bili­ yoruz. Bunları dinlemeye geldik.”

Danimarka heyeti, Diyarbakır’dan sonra bu­ gün de Şanlıurfa ve Ata­ türk Barajı’nda inceleme- lerde bulundu._________

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Temelinde bilgisayar gibi işleyen bir evrende yaşadığımıza kanıt olarak, sürekli görülen fiziksel olaylara kuantum mekaniksel düzeyde baktığımız- da kesikli bir yapıya

414’üncü maddenin 23 birinci fıkrasında, işverenin, işin görülme- sinin gerektirdiği her türlü gideri ve işçiyi işyeri dışında çalıştırdığı takdirde,

• Siyaset toplumun genel bir örgütlenme aracı, devlet de toplumun siyasal örgütü olduğu için, toplumsal yaşantının her kesiminde gizli veya açık devlet mevcuttur..

Kuruluş tarihi 1958’lere kadar uzanan Türkiye’nin en eski ve köklü Ticaret ve Sanayi Odaları’ndan biri olan Niğde Ticaret ve Sanayi Odası (NiTSO), hizmetlerine bir yenisini

2) Toplam kapasitesi 10 m 3 ’den daha büyük depolarda ve yerüstü tanklarında soğutma için yağmurlama sistemi bulunması mecburidir. Projelendirmede, risk analizi

1) Kaplama ile inert karşıt malzeme arasında kontak koşullarının sert olmadığı (düşük yük ve tek yönlü hareket) durumlarda aşınma, kaplamanın nitrür bileşeni olan

Nasıl çektirmesin ki, Farabi’lerin, İbni Sina’ların, Safiyüddin’lerin ve Meragalı Abdülkadir’lerin musiki kültür ve tarihimizin en mühim ve en esaslı

Osmanlı Diplomatiğinde Mühür ve Bir Vaka Olarak Sahte Mühür Kullanımı Seal in Ottoman Diplomacy and Use of Fake Seal As