• Sonuç bulunamadı

Gürer Aykal-Alexander Jenner

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gürer Aykal-Alexander Jenner"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M Ü Z İK

Istanbul

Piyanistler, gitarcılar ve bir yönetici

AYŞEGÜL SARICA- 1820 yıllarında doğan liç sonat Be - ethoven'in piyanoyu anlam ve duygu labirentlerine ışık tutan en güçlü kaynak oldu ­ ğu yolundaki inancım yitir - meden önce yaptığı son a tılı­ mın Ürünleridir. Sarıca re - sitaline g iriş olarak bunlar - dan "ikinci''sini seçm işti; "Op. U0-La d iy e z ".. . Ezgile­ rin bir tür e sr a rlı akorlarla "fantastik" gölgelere dönüş - tüğü, "ezgi"den k a ç ış ın re si- tatifli diyaloglara ulaştığı, "arioso "ların yakınış ve ya­ k arışları andırdığı yapı içe dönüş ve kapanışın tüm be - lirtilerine sahipti, bütün bu özellikler S arıca’mn uslû - buyla az rastlanan bir sente­ ze ulaşm ıştı. Schumann 1 ın "Viyana Karnavalı" adı al - tında alay, istihza ve taşla - m alarla ördüğü beş bölüm reflekslerini doruğa ulaştır - m ış, klavyenin fiziksel s o ­ runlarını çoktan çözümleyip seslerin "özü"ne inmiş Sa - rica örneği bir piyanistle bulabilirdi gerçek değerini. Öyle de oldu.. . Ravel'in ozan Betrand’m dizelerinden esin- li "Gaspard de la Nuit" adlı Uç ses şiirin i, piyanistin y ıl­ lar önce olanca güzelliği ile yansıttığı bu Uç parçayı ol - günlük çağının getirdiği yeni boyutlarla dinledik bir kez daha. Amerikalı MacDovrelU- in "Op. 59-No. 4 Sonat"ı, ro­ mantizmin akşamında Avru - pa gurubunun renkleriyle be - zenmiş bu coşkun ve lirik partisyon Sarıca'nın bulundu­ ğu üstün düzeyin bir başka kanıtı olarak tamamladı ba­ şarılı resitali.

GÜLSİN REUSCH- Müzik evrenimizde son yıllarda duyulmaya başlayan bir ad, yeni bir yetenek. Chopin ve - rimini kapsayan resitalinin izleyebildiğim ilkbölümüduy­ duğum ve okuduğum övgüle­ re hak verdirecek nitelikler taşıyordu. Oluşum çağını başarıyla aşıp ışıklı bir ge­ leceğe aday olduğu kuşkusuz genç sanatçının.

İTALYAN GİTAR ÜÇLÜ­ SÜ -Az bulunur bir "oda mü­

ziği" şölenini Uçİtalyange.o - cinin olağanüstü uyuşumu ve şaşmaz ortak çabası sağla - dı m üzikseverlere. Klasik ve çağdaş e se rle r yanında folklor'dan eşinil düzenle - m elerle gitar edebiyatının il­ ginç örneklerini sundu İtal - yan sanatçılar. Çalgılarının , yorum bilincini, neyin ne za­ man yapılması gereğini, ele aldıkları partilerin ritm ve armoni inceliklerini sindir - m iş, ruhsal bir beraberlik­ te bütünleşmişlerdi.

GÜLAY UĞURATA- Sa - hibi olduğu köklü akademik tem ellerin yanısıra ele aldı­ ğı her eserin düşünsel ve ş i ­ irse l dokularım da doğal bir güdü ve esinle işleyiveren yo­ rumcudur Gülay Uğurata. O - nu dinlerken müziğin tadım hiç bir kuşkuya düşmeden çık a rır, seslerin büyülü at­ mosferine dalar gidersiniz. Çaykovski'nin "Sol m ajör- İkinci Piyano K o n çerto su ­ nu öyle dinledim gene. Ü ste­ lik o geniş boyutlu, derin soluklu birinci bölümdeki at - letik çabaya hayran kalarak, o tüketici "büyük kadans"da- ki dirence şaşarak. İkinci bölümde Ç aykov ski1 nin abart­ malı romantizmiyle kaynaş­ mış dokunuşlara, üçüncü bö­ lümde coşkun dans örgülerin­ deki enerjik b asışlara ve he­ le uzun alkışları cevaplayan Schubert'deki içtenliğe, p as­ tel benzeri yankılara ne de - meli.? Gülay Uğurata çağdaş Türk yorum kadrosunun en usta, en b aşarılı tem silci -

lerinden b iri bence

KONSTANTİN İL Y E V - İ. D .S.O . ’mn geçtiğimiz hafta düzenlenen konserini "kom - şu"dan, Bulgaristan'dan ge - len bir müzikçi yönetti. Ü s ­ tün yetenekleri daha Beetho­ ven'in "Coriolan " ad lıu ver- türünde belirlenen, Haydntn "R e majör-Londra Senfoni - s i" ile klâsik bir yapının ses- lendiriltşine "Alman gelene - ği doğrultusunda" doyumsuz b ir örnek veren sanatçıyı bu­ rada da alkışlarken aramıza daha sık katılmasını dilerim .

■ FARUK YENER

M Ü Z İK

Ankara

Gürer Ay kal - Alexander Jenner

Otuz Uç yaşında bir şefin yönetimindeki Cumhurbaşkan­ lığı Senfoni O rk estrası, g eç­ tiğimiz hafta, Konser Salo - nu'nda ilginç bir dinleti sun­ du. . .İlgi çeken yönlerden b i­ ris i iki yeni yapıtın bu değer­ li müzik topluluğunun dağarı­ na katılmış oluşuydu; İngiliz yeni çağ bestecilerindenG us- tav Holst'un "Gezegenler" ad­ lı süitinden "M ars" ile baş - layan ve çağdaş Sovyet b e s ­ tecisi Dimitrl Şostakoviç' in Opus 7 0 dokuzuncu senfoni - siyle sona eren bu konserde AvusturyalI piyanist Alexan - der Jenner de Beethoven'in ü - çüncü do minör konçertosu - nu seslendirdi. Jen n er, ö - zellikle Beethoven müziğinde sözü bulunan bir sanatçı! Yo­ rum ları oldukça d eğişik,tek­ niği ise geleneksel olan piya­ nist bu kez daha az formun - da gibi göründü.. . İlk bölüm­ deki sürçm elere sonrakiler­ de pek rastlanmadıysa da ge - nellikle fazlaca katı çizg iler­ den oluşan bir Beethoven din­ ledik. Herşeye karşın, Jen - ner iyi bir piyanist,. .

Şef Gürer Aykal,l953 yı - lında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Necdet Atak'ın keman öğrencisi ol - muş, sonra Adnan Saygun'dan bestecilik öğrenmeye başla - m ış, aynı süre içindeki yaz tatillerinde İngiltere'de ünlü şeflerden George Hurst'Un yö­ netimindeki orkestra şefliği kurslarına katılarak bu konu­ ya olan ilgisini p ekleştirm iş- tir. 1969 yılında devlet bursu ile gönderildiği İngiltere * de bu kez Guildhall müzik okulu­ nun yüksek yöneticilik bö­ lümüne girdi . Burada A n

-dr6 Previn, Rudolf Schwartz ve Leon Lovett gibi tanınmış büyük şeflerle çalıştı. 1971 yılında aynı zamanda Uç ayrı okula birden devam ediyordu: Guildhall, Royal Academy of Music ve İtalya'nın Sienna kentindeki müzik akademisi. I972'de bunları bitirdi ve R o - ma'daki Santa C ecilia Orkesfc- r a s ı’nı yönetti, bazı özel mit- zik kurslarına devam ederek, bunları da bitirdi. İş te , bun­ ca önemli bir çabayı göster - meye, orkestra şefliği ala ­ nında on iki yıl süren sabırlı bir öğrenim dönemini başa - rıyla sona erdirmeye olanak bulan genç Aykal, 1974 y ılın - danberi C .S .O . şef yardım - cılığı kadrosunda görevlidir ve Ankara Devlet Konservatu- varı'nda öğretim üyeliği de yapmaktadır.

Holst'un "G ezegenler" sü­ iti uzunca bir yapıt olduğun - dan şef Aykal sadece "M ars" bölümünü çaldırdı; gürültüsü sanat değerinden daha üstün gelen bir b e s te .. .O rkestra - nın gayet iyi tınlaması g e re ­ kiyor ki müzikal anlatım gü­ me gitmesin ! Bu da tam sağ­ lanamazsa yapıt anlamını y i­ tiriyor. . .Buna k a rşı, ikinci bölümdeki Şostakoviç senfo - nisi ilk kez ele alınmış bir yenilik olmasıyla birlikte çe­ k ici, ılım lı ve renkli bir ses- lendirişe ulaştı. Bestecinin orijinal buluşları, sürükleyi- . ci üslubu ve özellikle bu ya - pıtında özlü, fakat kısa ko - nuşmasını bilm iş oluşu ile daha ilk dinleyişte kulaklar - da iyi izler bırakan bir sen - foni olarak tanımlandı. Ay - kal'ın programına bu besteyi alm ası başarısında etkili bir yardımcı olmuş; bununlabir- lİKte piyanist Jen n er'e usta­ lıkla eşlik etmesi de anımsa­ nacak b ir iyi not say ılır. Ö - zetle belirtilm esi gereken, artık C .S .O . konserlerinin güvenilebilir bir Türk şefine daha kavuşmuş bulunduğudur. İleriki yıllarda, daha fazla gelişecek tecrübesinin ürün­ lerini AykalTn toplamaya b aş­ layacağına kuşkumuz yoktur!

■DANİYAL ERİÇ

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

lerini yuman Behice Bo­ ran, 12 Eylül'den sonra li­ deri olduğu TİP’in ka­ patılması üzerine yurt dı­ şına çıkmış, dön çağrısı­ na uymayınca da vatan­

Onun kuşağından, Cevdet Kud­ ret gibi, daha başka birçok ye­. tenek de, kalemlerinin

Çalışmamızda 37 hasta- da (% 22,56) patolojik EKG ve EKO bulguları saptanmış olup bu oran 50 yaş ve üstü grupta yüksek (50 yaş ve üstü grup: %41 50 yaş altı grup:

Satvet Lûtfi Tozan hakkın- daki hacir kararı İstanbul Asliye 8 inci Hukuk Mahke­ mesi tarafından kaldırılmış­ tır.. Bu arada Tozan, kendi­ sinin ve Zeynep

Türkiye'den bildiri- len benzer çal›flmalarda da tüberkülöz menenjitli olgular›n en s›k flikayetlerinin atefl, bafl a¤r›s›, bulant›, kusma oldu¤u en s›k

man Şahin, Nail Çakırhan’m bir başkaldırı şairi olduğunu vurgularken, gazetemiz yazan ve Mimarlar Odası Genel Baş­ kanı Oktay Ekinci de, Çakır- han’ı

Elde edilen bu bulgulara göre, araştırmanın “okul dışında dinî eğitim içerikli faaliyetlere katılan ergenlerin Tanrı algıları, umut ve sosyal kaygı