• Sonuç bulunamadı

Hat sanatı:Harflerden doğan estetik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hat sanatı:Harflerden doğan estetik"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

n - x £ t , I 3 ^ 3

HAT SANATI

HARFLERDEN

DOĞAN

ESTETİK

Güzel ya zı, bütün yazı dillerinde derece derece önemli

olmuş, bazen gerçek bir sanata dönüşmüştür. Islâm

dininin figüratif sanata koyduğu yasak ve Arap

alfabesinin güzel yazı için çok uygun olan grafik

özellikleri ise hat sanatının doruklara tırmanmasına

yol açmıştır.

O

kuyamadığınız ve anlaya­

madığınız bir yazıyı hay­ ran bakışlarla uzun uzun seyrediyor, onu özenle çerçeveleyip duvarınıza asıyorsunuz. Arap alfabesine biraz olsun aşinalığı­ nız vardır diyelim. Evet şu çelik yayı an­ dıran, sonra da zarif kıvrımlarla yumu­ şayıp akan çizgi "lâmelif" olabilir di­

yorsunuz. Belki de bir başkası ...ister okuyup anlayın, ister bir tek harfini bile

söküp çıkartamayın. Hiç önemi yok bu­ nun. Çünkü karşınızdaki gerçek bir sa­ nat eseridir ve ne anlattığı değil, nasıl anlattığıdır önemli olan.

Güzel ya zı, bütün yazı dillerinde derece derece önemli olmuş, bazen gerçek bir sanata dönüşmüştür. Islâm dininin figüratif sanata koyduğu yasak ve Arap alfabesinin güzel yazı için son derece uygun olan grafik özellikleri ise, süsleme sanatları alanındaki engin |

kültürel birikimle, hat sanatının dorukla­ ra tırmanmasına yol açmıştır. Türklerin Islâmiyeti kabulünden sonra gerçekle­ şen bu yükseliş, tüm İslam camiasında şu sözün tartışmasız kabulüne yol aç­ mıştır: "Kur'an Mekke'de nazil oldu, M ısır'da okundu, İstanbul'da ya-—>

T H E A E S T H E T IC S O F W R IT IN G :

CALLIGRAPHY

The graphic characteristics o f the arabic script coupled with the limitations imposed on figurative art by Islam has given rise to one o f the most aesthetic o f art forms -

calligraphy.

I

sla m ic ca llig ra p h y can be seen gracing the w alls o f the most soph­ isticated homes and calligraphic w orks rank among many an art collec­ tor's most p rize d possessions. Yet few can read the writing on their walls so to speak and often feel no need to be ab­ le to do so. They w ill tell you that what matters is not the meaning o f the in s­ cription but rather its form.

W ith the spread o f Islam to Turkey, Turkish calligraphers became the un­ disputed masters o f the art o f c a llig­ raphy. Their fame spread far and wide throughout the Islamic w orld and led to the saying that "the Koran was re-—*

Türklerin İslâmiyeti kabulünden sonra hat sanatı doruklara tırmanmıştır.

With the spread of Islam to Turkey, Turkish calligraphers became the undisputed masters of the art of calligraphy.

(2)

zild i".

İslâm y a zı sanatının ilk ta rzı

"M â'kılî" adı verilen ve tüm harflerin

düz çizgilerden oluştuğu tarzdır. Daha sonra hem düz hem dairevî hatların bir­ likte kullanıldığı "Kûfî" yazı tarzı doğ­

muştur. Çoğu tarihçi ve yorumcunun üzerinde birleştiği bir.nokta ise, sayıla­ rı 37'ye kadar çıkan yazı türlerinin tü­ münün bu iki temel üslûbun varyasyon­ larından ibaret olduğu yönündedir. Ancak tarz ve üslûp ne olursa olsun, harfleri birbirine bağlama ustalığı an­ lamına gelen "terkib"; harfin formunu

yorumlama anlamında "tenâsub";

aşırı süslemeciliğe düşmeme anlamın­ da "sâdelik" ve özellikle dinî sözlerin

meâlinin bir yansıması olan ''ihtişam'1, hat sanatının vazgeçilmez temel ilkele­ ri sayılmıştır.

Hat sanatı, kullandığı malzeme ba­ kımından da uzun bir gelişme seyri ya­ şamış, son derece şaşırtıcı buluşlara yol açmıştır. Günümüzün tanınmış hat ustalarından olan ve halen Mimar S i­ nan Üniversitesi Geleneksel Türk Sa­ natları, Hat Bölümünde Öğretim Gö­ revlisi olarak çalışmalarını sürdüren Mahmut Öncü hat malzemesi ile ilgili olarak şunları söylüyor:

"Eskiden babadan oğula geçen mürekkep imalâtçılığı mesleği vardı. Mürekkep yapmak için Osmanlı be­ ziri bir madenî kabın içine konularak

j -¡Ç p ii \jj^ = = v

(3)

vealed in Mecca, w as read in Egypt and written in Istanbul. "

C alligraphy evolved over the centu­ rie s into over 3 7 different sytles. The e a rlie st form o f Isla m ic ca llig ra p h y known as "M a z ili" involved transcri­ bing letters in straight geometric lines. The ",K u fi" style that followed was more elaborate, combining lin e s with cur­ ves. There is w ide consensus among c a llig ra p hy experts that the various styles are derived from the M a z ili and Kufi schools.

But regardless o f style, Islamic cal­ ligraphy rests on four basic principles: These are "Te rkib " which refers to the art o f lin kin g characters; "Tenasub" symmetry; ''sadelik" simplicity, and "Ihti- sam, " a reflection o f the magnificence o f the religious content o f the text.

The materials used in the art o f cal­ ligraphy also have a long and interes­ ting past. The search for new ingredi­ ents led to some astounding discover­ ies according to M r. M ahmut Oncu, one o f the Turkey's best known callig­ raphers who lectures on the subject at the M im a r Sinan University and is bet­ ter known as "Mahmut H o ja ".

H e explains that ink-making, a long and drawn out process, w as a craft that used to be handed down from fat­ her to son. To make ink, the Ottomans —+

Arap alfabesindeki

har flerin sanata

dönüşmesindeki en

önemli etken, Islâm

dininin figüratif

sanata koyduğu

yasak.

"The Koron was

revealed in Mecca,

was read in Mecca

and written in

Istanbul.

(4)

» s a İ 'ÖŞŞffiŞj

ijA .ö U 'fj» m M

. * M g & t

- » İ Ş g îs 's S g ^ « ®

<"i ■‘■’,’s ‘-''-'\','ı:\< \7 >-]

j ö f l '••.-ö O ö ;... > • . i * .\ x ' > - ~ ? \ < —

yakılır ve üzerine de bir tabak oturtu­ lur, bundan çıkan is toplanarak Arap zamkıyla karıştırılır ve belirli bir kıva­ ma getirilirdi. Hatta böyle yaptıktan sonra bir de dibekte dövülürdü. Bazı hattatlar, mürekkebi şişelere koyup Hac seferine çıkan develerin arkası­ na bağlamak suretiyle, sallanarak giden mürekkebin üç ay gidiş ve üç ay dönüş yolculuğundan sonra uy­ gun kıvama gelmesini sağlarlardı. Bazı hattatlar ise hazırlanan mürek­ kebi bir sepetle kapının arkasına asarlar ve kapının açılıp örtülmeşiyle belirli bir kıvama getirirlerdi."

Mahmut Hoca, işin bu kadarla bit­ mediğini, kağıdın "âher" adı verilen

işleme tabi tutularak pürüzsüzleştirilme- sini, Java ya da Şatt-ül Arap'dan getirti­ len "uhteber" kamışlarının at gübresi

içinde 6 ay bekletilmesi gibi ince tek­ niklerde anlatıyor.

A sırlar boyu binlerce haftanın ince zevki ve buluşları ile gelişen bu sanatın büyük üstâdları da var elbette. Mah­ mut Öncü, Mustafa Rakım Efendiyi ve Amasyalı Şeyh Hamdullah Efendiyi geçmişin dev isimleri arasında özellik­ le anmak gerektiğini vurguluyor ve hat 24 SKYLIFE 8 / 9 0

(5)

sanatına Türklerin büyük katkısını şu yo­ rumla açıklıyor:

"Gerek Arap, gerek İran hattatla­ rı, yazı kompozisyonu içine herhan­ gi bir unsur, bir süsleme ekleyerek, kompozisyonda aksayan veya boş kalan kısımları bu süsleyici motiflerle doldurmuşlardır. Yazıyı bağımsız bir sanat olarak kabul eden Türkler ise o kolaylığı kabul etmemişler, harflerin kendi ahengi içinde ve ken­ dilerine has olan saae güzelliği ara­ mışlar, bunu vermeye uğraşmışlar­ dır."

Bugün birçok müzenin en değerli parçaları olan sayısız hat eserinin altın­ da imzası bulunan ustalar arasında Mustafa Dedeyi, H a fız Osman'ı, Şe- kerzade'yi, Hattat Hâmit Bey'i ve da­ ha nicelerini anmadan geçmek elbette mümkün değildir. Ama 8 0 yıl yaşayıp bu uzun ömrün hemen tümünü hat sa-' natına şaheserler kazandırmaya ada­ yan ve bilinen yazı üslûp ve tarzlarının neredeyse tümünün mucidi olduğu sa­ nılan Yâkut-ı Musta'sımî, bu incelik ve ihtişam dolu sanatın tartışılmaz pîri, hep söylenen ifadesiyle "hattatların kıblesi"dir •

Hat sanatı yüzyıllar

boyunca çok sayıda

"usta" yetiştirmiş. Ama

bunların en ünlüsü

"hattatların pîri"

olarak kabul edilen

Yâkut-ı Musta'sımî'dir.

The undispuled master

o f Islom ic calligraphs

is Yakut-ı M u şta 'sim i.

used to put linseed o il in a metal ja r which they would burn and then cover with plate. The smut that accumulated on the plate would be mixed with ara- bic gum and brought to a certain con­ sistency by being beaten in a mortar.

Calligraphers with more exacting stan­ dards w ould go to the extent or tying their bottles o f ink onto the backs o f ca­ mels, hoping that the motion o f the ca­ mel's humps would over a period of time bring the ink to the idea l co n sis­ tency. A le ss exotic method, but app­ lying the same logic, involved placing the ink bottles in baskets which would later be hung onto door handles.

Mahmut H o ja points out that w hile most A ra b and Iranian calligraphers would add elaborate motifs to supple­ ment their works, Turkish artists applied a ll their sk ills to the compostition o f the letters. A s a result, Turkish calligraphy is distinguishe d by its striking sim p lic ity and grace.

Mustafa Rakim Efendi and Amasyali Sheikh Hamdullah Efendi are sing led out by Mustafa Ho ja as being Turkey's leading calligraphers. O ther names include Mustafa Dede, H a fiz Osman, Sekerzade and Ham it Bey. But the un­ disputed master o f c a llig ra p hy sa ys M ustafa H o ja , is Yakuti M u sta 'sim i, who created most o f the styles known today and devoted a ll 8 0 years o f his life to the art o f w riting beautifully

SKYLIFE 8/90 2 5

Referanslar

Benzer Belgeler

期數:第 2009-08 期 發行日期:2009-08-08

(‹ki tip iletifli- min birlikte kullan›ld›¤› durumlar da var.) Bu farkl› iletiflim tiplerininin daha çok hangi durumlarda kullan›ld›¤›n› da kay- deden

yılı için hazırlanan bu programda büyük ressamımızın hayatı, resimleri nükteleri ve mek­ tuplarıyla ele alınıyor.. Fikret Mualla’nın dostlarından Ta-

Çoğu merkez erken evreli servikal kanser hastalarında (Evre IIB ve daha düĢük evre) primer cerrahi yaklaĢımını seçerken, yeni çalıĢmalarda parametrium tutulumu olan

Yüksek ve kronik enflasyonun varlığı altında sürdürülemez boyuta ulaşan kamu tasarruf açığı (bütçe açığı) ve cari işlemler açığı, Türkiye ekonomisinde 1994

Bunlar, vergiler ve harçlar (indirimler, muafiyetler, istisnalar, atık gömme vergisi gibi), fonlar ve sübvansiyonlar, ticareti yapılabilir kirlilik izinleri, ileri düzey

İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu (HSE) yıllarca iş sağlığı ve güvenliği ile karlılık arasında bir bağlantı olduğunu savunmuştur. İşletmeler, kazaların

2005, 217, with ‘bad coin’, not necessarily meaning thereby clipped or of substandard weight, but rather, not dedicated through the inscriptions it carried to the religion,