• Sonuç bulunamadı

Başlık: İSLAM KÜLTÜRÜNDE KIRK HADİS GELENEĞİ VE ŞEYH HAMİD-İ VELİ'NİN HADİS-İ ERBAİN ŞERHİYazar(lar):ÜNAL, İ. HakkıCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000824 Yayın Tarihi: 1999 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İSLAM KÜLTÜRÜNDE KIRK HADİS GELENEĞİ VE ŞEYH HAMİD-İ VELİ'NİN HADİS-İ ERBAİN ŞERHİYazar(lar):ÜNAL, İ. HakkıCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000824 Yayın Tarihi: 1999 PDF"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1-İSLAM KÜLTÜRÜNDE KıRK HADİs GELENEGİ

VE ŞEYH HAMİD-İ VELİ'l';lİN HADİs-İ ERBAİN

ŞERHI

Doç. Dr.

I.

Hakkı Ü,NAL

l-Giriş

Hadis literatüründe kırk hadis geleneğinin tarihi oldukça eskidir. Ge-nellikle zayıf, hatta mevz02 olduğu kabul edilen bir rivayete dayanan bu

gelenek, İslam küıtüründe kırk sayısına atfedilen özel önemle de3

birleşin-ce hicri ikinci asırdan itibaren günümüze kadar uzanan süre içinde pek-çok kırk hadis derlemesinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Biz bu ya-zımızda önce bu geleneğin doğmasına sebep olan rivayeti ele alacak, sonra da Şeyh Hamid-i Veli'nin "Hadis-i Erbain Şerhi" üzerinde duraca-ğız.

2. Kırk Hadis Rivayetinin Tahlili

Kırk hadis ezberlemenin faziletini beyan eden haber, bazı rivayet farklılıklanyla birlikte Sahabeden Hz.Ali, Abdullah b. Mes~d, Muaz b. Cebel, Ebu'd-Oerda, Eb\} Said ..el-Hudri, Eb\} Hüreyre, EbO Umarne, Ab-dullah b. Abbas, AbAb-dullah b. ümer, AbAb-dullah b. Amr, Cabir b. Semure, Enes b. Malik ve Büreyde'ye dayandınlarak nakledilmektedir. Bazı riva-yet farklılıklanm bir tarafa bırakırsak hadisin metni şöyledir:

, .

• WL&- ~ 4,.~1 ~Y.

.wl ~ ~,')

.rı

if ~~ ~) ~\ Js-.hi>- if

"Ümmetimden dinle ilgili kırk hadis ezberleyen kimseyi Allah Kıyamet Günününde fakih ve alim olarak haşred~r."4 Meşhur olan bu

metnin dışında hadisin diğer bir tarikı olarak zikredilen,

1. el-AclOni. Keşfü:l-Hafd I-II, 2. baskı. Beyrot (Ofset), 11/246.

2. İbnü'I.Cevzi, el./lelu'I-MütenfjJıiye I.II, I.baskı, Beyrot 1983.1/126.

3. . Abdu1kadir K,arahan, Islam-Türk Edebiyatında Kırk Hadis, Ank. 1991,7-12.

(2)

"Ölümünden ~,orırayakırk hadis bırakan kimse.Cennette benim arka-daşımdM""5rivayeti, hrk hadis derleyicileri için daha açık bir işaret gibi görülmektedir .

Ancak bu hadisin 24 ayn tarikını kitabında inceleyen İbnü'l-Cevzi hepsinin illlet).erini tı:k tek sayarak, isnadlarda yer alan bazı ravileri ya-lancı, hadis uydurucu, münkeru'l-hadis, metrtlku'l hadis olarak nitelendir-miştir.6 Bu değerleadirrnede o yalnız' da değildir. İbn Hıbban, İbn Adiyy,

İbn Ahdilberr, Zeheb" gibi alimler de söz konusu ravileri cerhetmişlerdir.7

İ.HAKKI üNAL

138

Zehebi bu rlvııyet için "batıı" derken8 İbnü 'l-Cevzi de "bu,

ResOlullahdan nakli sahih olmayan bir hadistir" demekte9 ve şöyle devam

etmektedir: "Bir gruı; ulema illetlerini açıkladığımız bu hadise dayanarak kırk hadis mecmualcn tasnif (:tmişlerdir. Bunlardan bazısı usül, bazısı fürO', bazısı zühd ve )'e:!,aik,bansı da hepsini biraraya toplayan eserlerdir. Bu tür eser yazanlardan ilki EbO Ahdirrahman Abdullah b. Mübarek el-Mervezi (ö.l81) dk ı)ndan sonra EbO Abdillah Muhammed b. Eslem et-TOsi (ö.242), Ahm(:d b. Harb ez-ZAhid (ö.265), EbO Muhammed el-Hasen b. Süfyan en-Nevevi, EbO Bekr Muhammed b. Ebi Ali (ö.388), Muham-med b. Abdillah el-Cevzaki, (ö. 388) el-Hakim EbO Abdillah en-NeysabOn (ö.405), .Muhamme:d b.el,.Huseyn es-Sülemi (ö.412), EbO Nuaym el-Isfahani (,).430), İsmail b. Abdirrahman es-SabOni (ö.449), EbO İsmail Abdullah b. Muhammed (:l-Ensan (ö.481), Ebu'l-Kasım el-Kuşeyn (ö.465) 'lebr. haqisin illetlerini bilmeyen pekçok kimse bu konu-da eser telif etmişlerdir. .. Ilimdf:n sonra bu konukonu-da müsamaha gösterenler hayra teşv~ amacım sütmiişlerdir."lO İbnü'l-Cevzi, bu hayra teşvik gaye-sini benimsemiş olmalıdır ki kendisi de amellerin faziletleri konusunda bir kırk hadis derlemi itir .ıi

5. e/-lle/,1I125.

6. e/-lle/,III 19-129.

7. İbn Hıbban, e/-Mecdlhin I-LLL,(Ofset), II/133; Cdmiu Beydni'/-I/m. 1144; Zehebi,

Mizlinu'/-I'tid/ı/ I.IV, Mısır 1963,111588. .

8. Mizdn, II/588. '

9. el~lle/,1I126.

ıo.

A.g.e., 1112,8-129.

1

ı.

Karahan, 8

ı. .~;

L.s-"~ıf\ ~

.j

~J.>. .:.ı~)

Bu rivayetleriıı, (endilerinden nakll'-<iildikleri bildirilen sahabilere is-nadının sahih olması halinde, hadis usulü çerçevesinde bu rivayete müte-\ vatir dememiz bile mümkündür. çünkü haberin ilk ravileri olarak zikredi-len sahabi sayısı 13 tür ve bazı hadiseilere göre mütevatir hadiste aranan asgari sahabi ravi sayısı ondur.

(3)

İSLAM KÜLTÜRüNDE KıRK HADİS GELENEÖİ 139

İbnü'l-Cevzi'nin bu hadisi uydurma olarak nitelendirmesini eleştiren el-AclOnl, onun bu konuda dikkatsiz davrandığım belirtmiş ve sözkonusu rivayetin ttievzfi değil zayıf olduğunu söylemiştirY

IDeri 4. asır hadiseilerinden Darekutni (ö. 385) bu rivayetin bütün tariklerinin zayıf olduğunu ve bu konuda bir şey sabit olmadığını söyler.13

Beyhaki de aym görüştedir.13•

IDeri 8. asır muhaddislerinden İbn Hacer de bu hadisin bütün tarikle-rini toplayan bir eüz hazırlamış ancak illetten.saıim bir rivayet bulamadı-ğım ifade etmiştir.14

Meşhur kırk hadis musannıfı Nevevi ise eserinin başında, "hemeka-dar tarikı çok olsa da hadis hafızlarının!>u hadis~n zayıflığı konusunda it-tifak ettiklerini" söylemiştir. LS

Hadis alimlerince zayıflığında ittifak edilen, hatta uydunna olduğu bildirilen bir rivayetin bu kadar yaygınlaşıp şöhret kazanması ve buna da-yanılarak çok sayıda kırk hadis derlemelerinin ortaya çıkmasının sebebi üzerinde durmak gerekir. Buna açıklık getirmeden önce su tesbiti yap-makta fayda vardır: Halk arasında şöhret bulmuş pekçok hadis ya zayıftır veya uydurmadır. Bunları derleyen mÜstakil eserler vardır.16 Mesela,

"ilim Çinde bile olsa taleb ediniz", "ilim öğrenmek kadın erkek her müs-lümana farzdır", "kendini bilen Rabbini bilir", "sen olmasaydın kainatı yaratmazdım", "Ben gizli bir hazineydim, tanınmak için mahlukatı yarat-tım" gibi pekçok rivayet bu türdendir. Bunlar genellikle muhtevası doğru kısa ve özlü sözlerdir. Benimsenmelerinde ve Hz. Peygamber(sav) e da-yandınlmalarında içinde taşıdıkları doğruların payı olduğu kuşkusuzdur. Ancak hadiseilere göre uydurma olduğu bilinen bir hadisin Hz. Peygam-bere isnadı ve mevzt1 olduğu belirtilmeden nakledilmesi caiz değildir. Bu-nunla beraber yine hadiscilerin beyanlarına göre bazı hadis alimleri ge-nellikle amellerin faziletleri gibi konularda terğib ve terhib cinsinden varid olan rivayetleri incelemede fazla titiz davranmamışlardır. O yüzden , bu tür rivayetler kaynaklarımızda yer alabilmiştir.

12. el-AclOni, a.g.e., 11/246.

13. Aynı yer. . .

13a. tbnU'd-Oeyba', Temyızu 't-Tayyib Mine'l-Habls, i. baskı, Beyrut 1981, 183.

14. A.g.e., 183; el-Achlni, II/246.

15. Nevevi, el-Erballn en-Nebeviyye (Forty Haditb), 3.baskı, IIFSO, Kuwait 1985,

19-20.

16. örnek olarak bkz. es-Sehlivi, el-Mekasıdu'l-Hasene, Mısır 1375h.; İbnU'd-Oeyba',

(4)

3. ~eyh HIlmUi.;Feli veHadis-; Erbeın ~erh;

16a. Nevevi 40 hadis derlerken bu rivayete delil, daha sağlam başka hadislere dayandılı- ,

nı belirtmektedir. Bkz. el.Erbaan, 23.

Türkistandan göçı~den bir aileye mensub olan Hamidüddin b. Şem-seddin Musa h.8.1m.14. yüzyılın ortalarınadoğru (takriben 730/1331) Kayseride doğmuş, 815/1412 tarihinde büyük bir ihtimalle Darende'de vefat etmiştir.

t.HAKKI ÜNAL 140

İnsanlık kültürü çı~şitli din, ırk ve cinse mensub pekçok bÜyük şahsi-yetin vecize olmuş sö derine ve kaynağı bilinmeyen anonim hikmet ve atasözlerine sahiptir.

".~r)~

)L$J\

(i5" :

"Büyüklerin sözleri, büyük sözlerdir." denilmiştir, Çeşitli vesilelerle söylenmiş bu sözlerin, başına ilave edilen senedlerle Hz. Peygapıbere isnad edilmesi zaman zaman rast-lanan bir durumdur. Hz. Peygamber(sav)'in her sözü şüphesiz doğru ol-makla beraber, her do~ ru sözün ona isnadı şart değildir. Ancak konumuz-Ia ilgili rivayette de gdrüldiiğü üzere dinl,: ilgili bazı emir ve kuralların insanlara daha kolay b~nimsetilmesine vesile olması açısından kirk hadis ezberlenmesi, derlenm ~si, başkalarına şifalıi. veya yazılı olarak aktanlma-sını tavsiye eden sözkcnusu haber hayra teşvik maksadıyla ortaya aulmış-tır. Hz. Peygambere d"yandırmaktan amaç bu konunun önemini vurgula-mak, kabulünü kolayhştırmaktır. Nitekim. bu rivayetin zayıflığını bilen tbnü'l Cevzi ve Nevevil6a gibi hadis alimleri de sırıf bu maksatla kırk

hadis derlemelerini ııoımallcarşılarnışlar ve bizzat kendileri de böyle der-lemeler yapmışlardu: .. ~eticede Abdukadir Karahan'ın tesbitiyle dörtyüz civarında Arapça, Türl:çe, Farsça kırk hadis mecmuası ve bunlar üzerine yapılmış yüzlerce şerhten oluşan muazzam bir kırk hadis literatürü doğ-muştur: Burada ele alıcağımız Şeyh Hamid-i Veli'nin "Haws-iErbein Şerhi"de bunlardan birisidir. .

tık tahsiline babıu mda başlayan Şeyh Hamid, Kayserinin diğer alim-lerinden de qers aldı. Babasının vefaund.an sonra çeşitlimemleketlere ilim ve irşad seyahatlı~rinde bulundu. Bir süre Aksaray da kaldı. Daha sonraBursa'ya yerleşti. Emir Buharl'nin t(~klifiüzerine Ulu Camiin açılış hutbesini okudu. Bursa'da fırınında yapuğ:ı eJcn:ıeklerl halka satarak sade bir hayat sürdürdüğü i,;in kendisine Somuncu Baba denildi. hmi şahsi ye-tinden çok mutasavvıf şahsiyetiyle tanınan Şeyh Hamid-i Veli, Sührever-diyye tarikaUnın Ebheriyye koluna mensllbtur. Hacı Bayram-ı Veli'nin mürşididir. Molla Feniirt (834/1430) ve Emir Buharl (833/1431)'nin hem dostu, hem ilim ve gör.

m

arkadaşıdır. Yusuf Hakiki ve Halil Taybi ismin-de iki oğlu vardır.

(5)

ıSLAM KÜLTÜRÜNDE KıRK HADİS GELENEOı 141

Şeyh Hfunid-i Veli'nin üç eseri bilinmektedir. Bunların en önemlisi "Şerh-i Hadis-i Erbain"dir. Diğerleri "Zikir Risalesi" ve "Silahu'l-Müridin" isimli dua m~cmualarıdır.17

4. Şerh-; Hadis-; Erbain

Yedi yazma nüshası olduğu bildirHenis "Şerh-i Hadis-i Erbain"i , merhum Osman Hulusi Efendi 'nin özel kütüphanesinde bulunan ve tercü-me edilerek basılan nüshadan inceleyebildikl9• Bu nüsha Hasen b.

Mu-hammed' Ali ed-Darendevi isimli bir alimin bu eser üzerine yapmış oldu-ğu şerhtir. Darende'de müderris olduğu anlaşılan bu zat hakkında matbu tercümede malumat yoktur. Şeyh Hfunid-i Veli ve eserleri hakkında yapı-lan araştırmalarda da tanıtıcı bilgi bulunamamıştır.

Hasen Darendevi, şerhinin girişinde, tedrisle meşgulolduğu için vakit bulup nzaya muvafık bir iş yapamadığından bahisle 50 yaşını geç-kin olduğu halde bu kırk hadisin şerhine başladığını, bazı lafızlarını ve zahiri manalarını açıklamayı murad ettiğini belirtmektedir.20 Hasen Darendevi her hadisi şerhetti~ten sonra Şeyh Hamid-i Veli'nin "el-hıssa': (hisse) başlığı altında zikrettiği kısa açıklamayı olduğu gibi vermiş, ayn-ca bunun şerhini yapmamıştır. Kendi yaptığı şerhle Şeyh Hamid-i Veli'ye ait bu kısa şerh arasında bazan farklılıklar görülmektedir. Mesela kİtabda ilk zikredilen "niyyet hadisi"nden çıkan hisse Şeyh Hamid'e göre şudur: "Bütün dünyevi ve dini işlerinde halis niyyete sahip olan kimse iki cihan mutluluğunu kazanır."21 Halbuki Hasen Darendevi'ye göre hadisteki amellerden maksat "Allahu Teala'ya yakınlığı (kurbiyyet) ifade eden şeri amellerdir. Alışveriş gibi niyete ihtiyaç göstermeyen sadece icab ve kabı1lün yeterli olduğu dünyevi ameller değildir."22 Halis niyet konusunda daha kapsamlı bir bakış açısıyla dini ve dünyevi işleri birbirinden ayırma-yan Şeyh Hamid-i Veli'nin yorumu kanaatımızca daha isabetlidir.

Darendevi'nin yaptığı şerh ağırlıklı olarak gramer tahlillerine ve ke-lime açıkmalarına dayanmakta, zaman zaman bazı fıkbi ihtilafları da ihti-va etmektedir. Hadislerde bulunan edebi sanatlara da yeri geldikçe işaret edilmiştir. Teferrnata kaçan gramer tahlillerinin bazan sıkıcı olduğunu ve

17. Şeyh Hfunid-i Veli'nin hayatı ve eserleri hakkında geniş bilgi için bkz. Ahmet

Ak-gündüz, Arşiv Belgeleri ışığında Somuncu Baba, İstanbul 1992.

iS. A.g.e., 44-45.

19. Şeyh Hamid-i Veli, Hadis-i Erbaın (Tuhfetü'l-Ihvan), Kirk Seçme Hadis-i Şerif,

Meali-İzahı, (çev. M.Şeyhmus Alkoç), İstanbul 1977.

20. A.g.e., Vf. Iab.

21. A.g.e., Vf.4b.

(6)

mana bütünlü~ünü lozduğunu söylemek mümkündür. Bu tarz bir şerh muhtemelen onun miiderrls kimli~inden kaynaklanmaktadır.

23. İhsan Özkes, "Sc1mıcncu Baba ve Kırk Hadis Şerht', Somuncu Baba Sempozyumu,

İst. 1991, s, 32.

24. Hadis-i Erbafn, Vf.2ab.

Bu girişte dikka:i çeken en önemli husus Şeyh Hamid'in kırk hadisle ilgili rivayeti zikretneyip bunun yerine aynı mealde daha sağlam rivayet-Iere yer vermiş olmasıdır. Kırk hadisle ilgili Hz. Peygamber'in

tavsiyesi-İ.HAKKl ÜNAL 142

Şeyh Hamid'ln kırk hadis şerhini tahlile geçmeden önce basılmış türkçe tercümesini ksaca değerlendirmek istiyorum. Bu çeviri kanaatım-ca başarılı değildir. Bazı yerler eksik bırakılmış, bazen metinde olmayan ilaveler yapılmıştı.r. Toplu mana verilmeye çalışıldığı için bazı incelikler bu arada bazı tasavvııfi tabirler göiden kaçınımıştır. Yanlış anlaşılan yer-ler vardır. Ayrıca h.ıdisyer-lerin tahrici yapılmamış ve rivayet farklılıkları gösterilmemiştir. Bu kısa değerlendirmeden sonra Şeyh Hamid-i Ven'nin şerhine geçebiliriz.,

Şeyh Hamid-l 'leırnin kırk hadisine yapılan diğer bir şerh, o~lu Yusuf Hakild'ye aitt.r. Kendisi de bir mutasavvıf.olan Yusuf Hakild ba-basının "el-hıssa" başlığı altındaki kısa şerhini "şerhu'l-kıssa" başlığıyla genişletmiş23 ve daha geniş çaplı tasavvufi bir kırk hadis şerh i ortaya çık-mıştır. Şeyh Hamid'İtl tasa.vvufi görüşlerini daha iyi tanıyabilmek için ka-naatıffilzca bu şerhin de yayınlanması gereklidir.

: Şeyh Hamid girişte eserinin telif sebebi olarak şunları söyler: "Nebı (sav) ashab-ı kiramır,a, kendisinin tebliğ ettiği ayet ve sahih hadisleri üm-metine tebliğ etrneleıini tavsiye etmiş ve "bir ayet bile olsa benden tebliğ ediniz" buyurmuştu)". Ayrıca kelimetullahı yüceltmek, sünnetini ihya etmek ve ahcj.ueyın~nı yenilemek için, "Allah benim sözümü işiten, ez-berleyen, koruyan ve: onu olduğu gibi nakleden kimsenin yüzünü ağart-sm" hadisini ve benzeri hadisleri söylemiştir. Bu hadislerin kendilerine , ulaştığı herkes emre imtisalen bunları tebliğ etmekle yükümlüdür. Bu

gü-nahkar fakir Hamid lt. Musa el-Kayseti'ye de salihlerden ve din kardeşle-dnden birisi bu husu;a işaretle, tahdıs-i nimet olarak ve Hz. Peygamberin emrine imtisalen ';(e ıdisi için bir hatırlatma ve öğüt olmak üzere kırk hadis toplamanıı istemiştir. Allah onu ve bu esere bakanların hepsini fay-dalandırsm. Bu kardı:şi de, hadisi duyan, itaat eden, ona davet eden, davet edileni de ona icabe: eden ve hükmüyle amel eden kimselerden eylesin. AllahüTeala duaları işitendir. Kardeşim için yaptığım duayı da kabul bu-yursun. İsteğine uyarak gücüm nisbetinde hadisleri toplamaya çalıştım. Yardımcım ve dayanağım Allahtır."24

(7)

İSLAM KüLTüRüNDE KıRK HADİS GELENE<~iİ 143

ni ima eden şahıs, kendisinden bu eseri yazmasını isteyen kimsedir. Şeyh Hamid bu isteği kabul etmiş, fakat kırk hadis müelliflerince girişte zikre-dilmesi mutad olan maruf rivayete, muhtemelen zayıflığına kail oıduğu için, yer vermemiştir. Onun bu özelliği diğer hadisleri tercihinde de ken-dini göstermektedir.

Nitekim o, eserindeki hadisleri sağlam kaynaklardan derlemiştir. Kırk hadisin otuzaltısı "Kütüb-i Sine" hadisidir.2.5 Bu husus şu açıdan önemlidir. Bilindiği üzere mutasavvıflar hadiscilik noktasından en çok eleştirilen kimselerdir. Başta İmam Gazalt olmak üzere pekçok ünlü mu-tasavvıf eserlerinde zayıf hatta uydurma rivayetlere yer verdikleri için tenkid edilmişlerdir. Şeyh Hamid bu konuda titiz davranarak ilmi kişiliği-nin hakkım vermiştir.

Kitaptayer alan kırk hadisten altısı kudsi' hadistir. Hadislerin sened-Ieri hazfedilmiş, sadece sahabi ravilere yer verilmiştir. Sahabi' ravi isimle-ri yazma nüshada, metin dışında sayfa kıyılarına konulmuştur. Bunun, şanhin tasarrufu olabileceği akla gelmekte~ir.

Hadisler, iman, amel-i salih ve güzel ahlakla ilgilidir. Melami' tavnna . delalet eden hadisler dikkat çekicidir. Mesela, EbO Hüreyrç'nin rivayet ettiği, "Nice kapılardan koğulmuş pejmürde insan vardır ki Allaha yemin etse Allah onu yemininde sadık çıkanr"26 hadisi sanki Bursa'd~ Somun-cu Baba'mn halkla içiçe halini tasvir etmektedir. Yine kitabına aldığı, "Dünyada bir garib veya yolcu gibi ol, kendini kabir ehlinden say"27hadi-si, şöhretten uzak mahviyetkar tavrma ne güzel uymaktadır. "Zıneti ter-ketrnek imandandır"28 hadisi de bu cümledendir.

Zikrin önemini vurgulayan hadisler de bu derlernede yer almaktadır. Mesela, Buhfui'nin Sahih'inde bulunan, "Allahı zikreden kimse ile zikret-meyen kimse diri ile ölü gibidir" hadisF9 bunlardan biridir. Yiİıe, "Allahu Tealayı anmamn amellerin en hayırlısı olduğunu" bildiren hadis30deki

zikir tasavvufi manada ele alınmış ve öyle yorumlanmıştır.3l

Kırk hadisten çıkarılan kırk hisse gayet vec1z ve beltğ cümlelerden oluşmaktadır. Şeyh Hamid muhataba seslenirken çoğu zaman "salik"

ta-25. Özkes,3L. 26. Müslim, Birr, 138. 27. Buhar;, Rikaıc, 3. 28. EM Davud, Tereccül, 2. 29. Buhar;, DeaV8.t 67. 30. Muvatta, Kur'an, 24.

(8)

144 İ.HAKKıüNAL

birini kullanmakta, b~zan da "ey kardeş" ve "ey talib" şeklinde hitab et-mektedir. Sadece eıb~ bının anlayacağı tasavvufi terimler kullanmaktadır. Mesela bir hadisin şe'hinde şöyle der: "Hafi makamında Allah'ın cema-linden başka güzeUiğe meyletmeyen, ahfa makamında varlığı (vücUdu) gerçek mevcud için taiıı;dduk edip sarfeden kimseyi Allah rahmetinin göl-gesinde gölgelendirir.

,3-Tasavvufun nihai hedefi olan "fena fillah"ı şöyle ifade etmektedir; "Bu hadis, Hayyu'l-I<ayyüm'un zatiyle kaim olan gerçeğe işaret ediyor ki, salik bunu ancak zat, sıfat ve hal olarak onda fena bulmasıyla elde edebilir. Bütün sözler, fılleri, halleri, zat! ve sıfatlarıyla Allah'ın zikrinde fani olan kimseyi Allah, o kimsenin asli isti'dadı ölçüsünde, efali, sıfatı ve zatıyla tecelli edl~f(~kdiriltir.,,33

Şeyh Hamid, 'Kim Allaha kavuşmayı arzu ederse Allah da ona ka-vuşmayı arzu eder. K im Allaha mü Iili olmayı arzulamaz, kerih görürse Allah da onunla mülfud olmayı istemez,,34 hadisinin yorumunda şöyle der: "Hz. Peygamber(sav), gelip çatmadan önce ölüme hazırlıklı olmaya teş-vik ediyor. çünkü ı;e"gi talebi doğurur. Taleb hedefe ulaşmanın sebebIe-rini tahsile sevkeder. O da hazırlıktır. Bu hazırlık mü'minler için zahiri ibadetler, arifler için 'calbi muameleler, muvahhidler içinse fena fillahtır. i

Her ölüm için tabii ve iradi bir hazırlık vardır.,,35. . Hadis yorumlarıııda az da olsa'vahdet-i vucüd'a deHllet eden ifadeler vardır. Mesela: "Bedı:n perdeleri zaman ve mekandan soyutlanıp birbiri içine girer, ezel ebedIe birleşirse, kul için kendisi (ayn) kalmaz ve o zaman yakınlık ve uzaklık tavsifi yapılamaz.,,36

Şeyh Hamid, :,,1,( sarnin Sünen'inde yer alan "Kim ~öneticiye itaat etmez ve cemaaUeu ~yrılırsa cahiliyye ölümü üzere ölür" 7 rivayetini

ta-mamen tasavvut1 ınanada şöyle şerhetmektedir: "Sultan çoban, şeytan kurttur. Kim velayet sultanına itaat etmezse şeytan onu azgınhk (tuğ-yan)la hel ak eder. Kin şeriat sultanına İtaat etmezse, şeytan onu isyanla mahveder. Kim de tc~~at sultanına isyan ederse şeytan ıssız vadilerde . onun yolu~u şaşırt:u"."

Şeyh Hamid-i Vdi'nİn hadislerinden çıkardığı hisseler ilim ve irfan sahibi bir gönül adamının imbiğinden süzülmüş vecizeler gibidir. Güzel

32. A.g.e.,vr. 12a.

33. A.g.e., vr. 13a.

34. Buharı, Rikak, 41. 35. Hadis-; Erbaın. \'i.ıSa.

36. A.g.e., vr. 14b.

37. Nes/Jı, Tahrim. 28. 38. Hadis-i Erbafn. Vi". 1lab.

(9)

iSLAM KÜLTÜRÜNDE KıRK HADis GELENEOı 145

benzetmel~r ve hikmetli sözlerle örülmüş bu hadis yorumlarından bazı ör-nekler vermek istiyorum:

1- "Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için menederse imanı kemale ermiş olur." mealindeki 3. hadisi şöyle yo-rumluyor: "Her halukarda Allah'ın hakkını nefsin hazıarına tercih etmek imanın olgunluğundandır. ,,39 .

2- Samimiyet ve arkadaşlığın bahsedildiği 7. hadisten çıkan hisse şöyle: "Bu hadiste ihlas makamına işaret vardır. bu makama ancak söz mı ve hal ile sünnete uymakla ulaşılır. Sözü, davas\nı yalanlayankimse

( •e\y~ e\~

~£.:.ro

)

Aİlah korusun gizli şirk ile müşrik olmuş

olur.,,40

3- Temizliğin imanın yarısı olduğu belirtilen ve Allalıı hamd ve tes-bih etmenin, .namazın, sadakanın, sabrın ve Kur'an'ın önemini beyan eden 10. hadisi yorumlarken Şeyh Hiimid adeta bir mahkeme kuruyor, de-lilleri tesbit ediyor, kazanan ve kaybedeni şöyle açıklıyor: "Hz. Peygam-ber aleyhisselam siiliki şöyle uyarıyor: ıman davası ancak "tahliye" ve "tahalliye" (temizleme ve süslerne) delilleriyle sabit olur. Hz. Peygambe-rin "temizlik imanın yarısıdır" sözü "tahliye" makamına, hadisin geri kalan kısmı ise "tahalliye" makamına işaret ediyor. Kim kalbinin ve kalı-bının evini tabii pisliklerden ve çirkin fiillerden temizler, orada tahmid ve tesbih gibi ruhanı gıdaların sofrasını kurar ve Allah'ın kopmaz ipine sarı-larak namaz ve sabır kandillerini yakarsa, Allah onun iyilik kefesini dol-durur, şehevatın köleliğinden azad eder. Kim de delil getiremezse iman davası sabit olmaz, hüsrana uğrar ve helak olur.,,41

4- Şeyh Hamid, "Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa de-. vamlı olanıdır" hadisini kısaca • ~ .:.-;;J ~b ~Jb ~ yani, devam

eden daim olur, sebat eden sonuç alır,,42diyerek özetliyor.

5- Yiyecek, içecek ve giyecekte haramdan sakınmkın ve helallok-manın önemini vurgulayan 24. hadisten çıkardığı hisse şudur:' "Lokma tohum, amel bitkidir. Mü'min lokmasını temiz kılsınki, muh1is kullarımn-kini kabul ettiği gibi Allah onun da tiiatını kabul buyursun.,,43

39. A.g.e.,vr. 6a.

40. A.g.e.,vr. 8a.

41. A.g.e.,vr.

ıoa.

42. A.g.e.,vr. t46.

(10)

İ.HAKKIÜNAL 146

, 6- Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kimsenin mü'min olamı-yacağını üç kere yem.nle tekid eden 29. hadisi Şeyh Hamid-i Veli şu ve-cizeyle özetliyor:

')~i":ıb- ~W~) .::..>"..,:1

,9..:...:

"Taıib aldanış ytrdunda garib olsun, neşe yurdun).;lvatan edinsin. Şer topluluğundan uzaHa~ı:p şeriat caddesinden yürüsün. Olmeden önce ölüp, kabre girmeden Çince,laşrolsun:,45

"Komşuna kom:.u ol ki, sana da komşusu olmayan (yani Allah) komşu olsun'. Kim Erhamurrahımin'in komşusu olursa Allah o kuluna merhamet ed~rV(~om. rahmetinin gölgesinde gölgelendirir .,,44

7- "Dünyada bir garib ya da bir yolcu gibi ol, kendini kabir ehlinden say" hadisinin şerhinc:e Şeyh Hamid şu güzel açıklamayı yapıyor:

44. A.g.e., vr. 18a: _

45. A.g.e., vr. i9a.

-46. Hasan Kamil Yılına:, Tasayvufi Hadis Şerh/eri ve Konevi'nin Kırk Hadis Şerhi.

İs-tanbull990.

47. Şeyh Hiimid-i Veli'nin Moııa Feniiri ile münasebeti hakkında bkz. Mustafa Aşkar,

Molla Fendrfve \'ahdet-i Vücud Anlayışı. Ankara 1993.40-41.56-57.

48. Şeyh Hiimid-İ Veli'nin Hacı Bayramla Münasebeti Konusunda bkz. Ethem

Cebeci-ogıu, Hacı Bayrı2m-1 Veli, Ankara 1991,34-47. '

S. Sonuç

Eserinden güzel örnekler sundu~umuz Şeyh Hamid-i Veli, Hakim Tirmizi (320/932) ile başlayan iş'an hadis şarihleri46 içerisinde mümtaz yeri olan bir şah~iyetlir. Emir Buhan, Molla Fenart? gibi büyük alimlerin saygıda kusur etmedkleri bu gönül adamı, Hacı Bayram-ı Veli gibi büyük bir mutas21vvıf,lda mürşidlik yapmıştır.48 Osmanlının yükselmesin-de, fatihlerin yetişme;inde bu gönül ederinin payları olduğu şüphesizdir. 'Mayaları ilim ve İrfaııla, edeb ve mahviyetle yoğrulmuş Şeyh Hamid'lere bugün de ne kadıu mııhtaç olduğumuz ortadadır. Cenab-ı Hakk'ın

Referanslar

Benzer Belgeler

İlk Türk Aile Hukuku «code»unu teşkil eden 157 maddelik 1917 Hukuk-i Aile Kararnamesi böyle bir espri ile hazırlandıktan sonra, Mecelle'nin neşir ve ilânmdaki usul

2 Lisans yönetmelikleri ve ders programları için Mumcu, age., s.. BÎR YÖNETMELİK ÇALIŞMASI 5 İhtimalleri arttırmak mümkündür. Sonuçda belki bütün bu unsurlar şu veya

stand an Geld öder Geldesvvert die Summe von 300 USA Dollar (5000 türkische Lira) übersteigt, sind Landgerichte zustaendig. in Ankara, is­ tanbul und izmir sind beim

Hukuk düzeni, yalnızca bir normlar sistemi özelliğini taşımamakta, hukuk normlarının geçerliği ve yürürlüğü toplumun benimsemesine, organize devlet gücü

Türk Ticaret Kanunu'nun Birinci maddesinde yer verilen ku­ ral ile İsviçre Borçlar Kanunu'nun ticarî hükümleri de kapsadığı gözönünde tutulduğunda Ticaret Kanunu ile

Bu anlayışı özellikle Florian 11 şöylece savunmuştur: Bir kim­ seyi adalete teslim etmek, suç üstü yakalatmak için suça sürükle­ yen ve bunu ister görev gereği,,

Vatandaşlığa alınmanın iptali müessesesi yolu ile bir kimse­ nin Türk Vatandaşlığını kaybedebilmesi için, sonradan Türk Va­ tandaşlığını iktisap etmiş ve bu

da değildir. Bilâkis, bunun tamamen tersidir; Gerber'in söylediği gibi, «günümüzdeki egemen anlayışlardan» birisidir. Bu hukuk, yaptırım ve düzenlemeden gelen