• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde (TODAM) resim eğitimi alan kursiyerlerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde (TODAM) resim eğitimi alan kursiyerlerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

MESLEKİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

TOPLUMSAL DAYANIŞMA MERKEZLERİNDE (TODAM)

RESİM EĞİTİMİ ALAN KURSİYERLERİN EĞİTİM İHTİYAÇLARININ

BELİRLENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Gülhan DURDUBAŞOĞLU

Ankara Mayıs, 2012

(2)
(3)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

MESLEKİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

TOPLUMSAL DAYANIŞMA MERKEZLERİNDE (TODAM) RESİM EĞİTİMİ ALAN KURSİYERLERİN EĞİTİM İHTİYAÇLARININ

BELİRLENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Gülhan DURDUBAŞOĞLU

1. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşegül TÜRK 2. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Gülgün ALPAN

Ankara Mayıs, 2012

(4)

ii

Günümüzde sanat eğitimi bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyacımızı sadece okullar değil Halk Eğitim merkezleri ve özel kuruluşlar da karşılamaktadır. Bilgi ve teknoloji sürekli değişip geliştiği için insanların yeni öğrenme ihtiyaçları ve istekleri de bitmeyecektir.

Bu durumda toplumun bütün katmanlarına ulaşabilecek, insanların öğrenme ve gelişme ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu eğitim sistemi Halk Eğitim Merkezleri ve bunun gibi kurumlardır.

Özellikle de yaş sınırının olmadığı, her yaşta eğitimi destekleyen bu tür kurumlar yetişkinler için sunulmuş bir olanaktır.

Yetişkinlerin büyük oranda ilgisini çeken bu eğitim merkezleri insanların rahatlamayı tercih ettiği hobi kurslarına talepler oldukça fazladır. Hobi kurslarından kasıt resim, seramik, müzik, ahşap boyama ve buna benzer kurslardır. Bu taleplerin yoğunluğuna karşın Çankaya Belediyesi’ nin fiziksel ortamları sağlaması ile Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nün eğitimcileri sağlamasıyla Çankaya ilçesinde her mahalleye koşulları sağlanan Toplumsal Dayanışma Merkezleri (TODAM) açılmıştır. Özellikle de resim alanına oldukça fazla talep vardır.

Bu nedenle TODAM’ larda verilen resim eğitiminin ve olanaklarının ne durumda olduğuna dair bir araştırma yapma gereği duyulmuştur.

Araştırmanın yapılmasında öncelikle büyük yardımlarını gördüğüm Yrd Doç. Dr. Gülgün BANGİR ALPAN’a ve Yrd Doç. Dr. Ayşegül TÜRK’ e istatiksel verilerin yapılmasında yardımcı olan Selim PAMUKÇU’ ya anketin uygulanmasında yardımcı olan okul yöneticilerine öğretmenlerine ve kursiyerlerine teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Gülhan DURDUBAŞOĞLU 20.04.2012

(5)

iii

TOPLUMSAL DAYANIŞMA MERKEZLERİNDE (TODAM) RESİM EĞİTİMİ ALAN KURSİYERLERİN EĞİTİM İHTİYAÇLARININ BELİRLENMESİ

DURDUBAŞOĞLU, Gülhan

Yüksek Lisans Programı, Mesleki Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez 1. Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Ayşegül TÜRK

Tez 2. Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Gülgün BANGİR ALPAN Nisan, 2012

Bu çalışma Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde (TODAM) resim eğitimi alan kursiyerlerin eğitim ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ilinde Çankaya Belediyesi ile Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nün işbirliği ile eğitim verilen Toplumsal Dayanışma Merkezlerindeki 193 kursiyer oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla derecelendirme ölçekleri Bilgi Toplama Formu oluşturulmuş ve kursiyerlerin kişisel bilgileri, içerik-hedef ve süre ile ilgili görüşleri, öğretim yöntemleri ve öğretmen ile ilgili görüşleri, öğretim ortamı ile ilgili görüşleri, değerlendirme ile ilgili görüşleri ve varsa ek taleplerine ilişkin görüşleri alınmıştır.

Verilerin çözümlenmesi için aritmetik ortalama, standart sapma, frekans, yüzde ve t testi kullanılmıştır.

Bulgulara göre resim kursuna katılan kursiyerlere verilen öğretimin içerik-hedef ile ilgili kısmı yeterli olduğu görülmüştür. Ancak kursun süre olarak bir yıl olması yetersiz görülmüştür. Kursta görevli öğretmenlerin nitelikli olduğu ve uyguladıkları öğretim yöntemlerinin, hedeflere ve içeriğe uygun olduğu saptanmıştır. Kursiyerlerin öğretim ortamına ilişkin görüşlerine bakıldığında sınıflarda bilgisayar, projeksiyon ve projeksiyon perdesinin bulunmadığını, kullanılan araçların yetersiz ve bakıma ihtiyaçları olduğunu, atölyelerin öğrenci sayısına göre yetersiz olduğunu belirtmişlerdir. Kursiyerler öğretime yönelik değerlendirmenin de yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Kursiyerlerin yaşları ile eğitime ilişkin görüşlerinin karşılaştırılması, kursiyerlerin

(6)

iv

kurs durumları ile eğitime ilişkin görüşlerinin karşılaştırılması arasında anlamlı bir farklılık çıkmamıştır. Cronbach Alpha katsayısı > 0.94 bulunmuştur. Yani 1’ e yakın olması nedeniyle güvenilirdir.

Uygulamaya yönelik öneriler, resim kursu eğitim-öğretim süresi 1 yıldan fazla olmalıdır. Hatta haftada bir gün değil en az iki gün olmalıdır. Atölyelere dersin etkililiğinin arttırılması için bilgisayar, projeksiyon, projeksiyon perdesi gibi donanımlar sağlanmalıdır. Resim dersinin uygulanmasına yönelik yeni düzenlemelere gidilmelidir. Kur şeklinde uygulamaya geçilmeli ve ilk kuru geçemeyen sonrakine geçememelidir. Atölyelerde kullanılan malzemelerin bakımları yapılmalı, eksiklikler giderilmeli ve kursiyerlerin malzemelerini ve tablolarını koyabilecekleri dolaplar sağlanmalıdır.

Araştırmalara yönelik öneriler, Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde resim eğitimi alan kursiyerlerin ihtiyaçlarının daha iyi belirlenebilmesi için gidilememiş olan TODAM resim gruplarına da bu anket uygulanmalıdır. Türkiye’de yetişkin eğitimi üzerine makaleler yetersizdir. Yurt dışı kaynaklı makale ve araştırmaların çevrilmesine ve bu konuda Türkiye’ de daha fazla makale yazılmasına önem verilmelidir. Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde resim eğitimi alan kursiyerlerin ihtiyaçlarının daha iyi belirlenebilmesi için TODAM’ larda eğitim veren öğretmenlere de bilgi toplama formu uygulanmalıdır.

(7)

v

IDENTIFICATION OF NEEDS OF TRAINEES WHO GETS ART EDUCATION IN SOCIAL SOLIDARITY CENTERS

DURDUBAŞOĞLU, Gülhan

High Lycence Programme Major Field Of Study On Professional Painture- Job Education

Thesis 1st consultant: Ast. Doc. Dr. Ayşegül TÜRK Thesis 2nd consultant: Ast. Doc. Dr. Gülgün BANGİR ALPAN

April, 2012

In social solidarity centers it is aimed to identify the educational needs of trainees on painture education. This workout was made to identify the educational needs of trainees in such centers. The trainees in Social solidarity centers, which gives education with the cooperation of After-day Art school generate the worker group of this research. In order to gain information, Information collection form is composed and the personal information of trainees, their view of context-aim time, education ways, their opinions about teachers and and the ambient of education were taken.

Views expressed by the form of data solution to arithmetic average, standard deviation, the frequency and percentage values were attended. Opinions on the training the trainees with age, educational status and opinions on the training of trainees, trainees with additional pictures, opinions on the training course and to determine whether attended or not, a significant difference between the t test was used.

According to the findings of trainees attending a course content-based image information provided about the target proved sufficient. It was seen as insufficient to have a year of the course duration. Teaching methods were applied appropriately. In addition, teachers were found to be eligible. Picture of trainees attending a course teaching environment "workshop / classroom computer, projector, projection screen has a hardware" clause, with appropriate conditions were excluded. The assessment was done and the course has been identified with the appropriate support. Taking the additional demands, the need for care is often inadequate and said the materials used

(8)

vi

out compared to the class populations. Therefore, these problems must be solved. But most of all to be done, who suggested the idea, expressed by only three people in the painting course English course should be in the form of the exchange rate should be applied as a must. The survey was found to be reliable.

(9)

vii

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………..…i

ÖN SÖZ………...ii ÖZET………....iii ABSTRACT………..v İÇİNDEKİLER………vii TABLOLAR LİSTESİ………...x 1.GİRİŞ………...1 1.1 Problem Durumu………...……….1-8 1.2 Amaç………...8-9 1.3 Önem………..9 1.4 Varsayımlar...………9-10 1.5 Sınırlılıklar………...10 1.6 Tanımlar……….10-11 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………..12

2.1 Eğitim……..………...……….…...12-14 2.2 Yetişkin Eğitimi, Yaygın Eğitim Ve Halk Eğitimi ………15

2.2.1 Yetişkin Eğitimi………...15

2.2.2 Yaygın Eğitimi ve Halk Eğitimi………....16-19 2.3 Yaygın Eğitimi Zorunlu Kılan Nedenler………19

2.3.1 Ekonomik Nedenler………..…..20

2.3.2 Sosyal Nedenler………..…20

2.3.3 Kültürel Nedenler……….……...20

2.3.4 Siyasal Nedenler……….20

2.4 Yaygın Eğitim Hizmeti Veren Kurum Ve Kuruluşlar………20

2.5 Halk Eğitim Merkezlerinde Sanat Eğitimi………..……...21

2.5.1 Sanat………..………21-22 2.5.2. Sanat Ve Kültür………..………22

2.5.3 Sanat Eğitimi………...…22

2.5.3.1 Yetişkinler Ve Sanat Eğitimi……….…….22-23 2.5.3.2 Halkevleri Ve Sanat Eğitimi……….…..…….23

2.6 Halk Eğitim Merkezlerinde Yürütülen Sanat Eğitimi Faaliyetleri……….24

2.7 Halk Eğitimin Tarihi Gelişimi………25 2.7.1 Cumhuriyet Öncesi Halk Eğitimi ……….……25-27

(10)

viii

2.8 Halk Eğitimin Görevleri……….…29

2.9 Halk Eğitim Merkezlerinde Yürütülen Çalışmalar……….………29

2.10 Halk Eğitim Merkezlerinde Düzenlenen Eğitim Öğretim Faaliyetleri...29

2.10.1 Kurslar………..………30

2.10.1.1 Mesleki Ve Teknik Kurslar………...…30

2.10.1.2 Sosyal Ve Kültürel Kurslar………..………..30

2.10.2 Sosyal Ve Kültürel Etkinlikler (Uygulamalar)………30-31 2.11 Toplumsal Dayanışma Merkezleri (TODAM)……..………...……31

2.11.1 Tanımı………..……….…32 2.11.2 Verilen Kurslar……..………..…32-40 2.11.3 Diğer Etkinlikler………..……….41 2.12 İlgili Araştırmalar……….………...41-56 3. YÖNTEM………...57 3.1 Araştırma Modeli………....57 3.2 Çalışma Grubu…...………57-59 3.3 Verilerin Toplanması……….…....59-60 3.4 Anketin Geliştirilmesi……….……....60 3.5 Verilerin Analizi………61-62 4. BULGULAR ve YORUM………..63

4.1 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin İçerik-Hedef Ve Süre İle İlgili Görüşleri………63-72

4.2 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Öğretim Yöntemleri Ve Öğretmen İle İlgili Görüşleri………..72-75 4.3 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Öğretim Ortamı İle İlgili Görüşleri………..…..75-78

4. 4 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Değerlendirme İle İlgili

Görüşleri………...….78-79 4.5 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Yaşları İle Eğitime İlişkin t testi Sonuçları………79-81

4.6 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Eğitim Durumları İle Eğitime İlişkin

t testi Sonuçları………..………81-83

4.7 Resim Kursuna Katılan Kursiyerlerin Başka Resim Kursuna Katılmışlıkları Ve Katılmamışlıkları İle Eğitime İlişkin t testi Sonuçları……….…83-86

(11)

ix

Görüşleri………86-89 5. SONUÇ ve ÖNERİLER……….……….…...90 5.1 Sonuç……….90-91 5.2 Uygulamaya Yönelik Öneriler………..91-92 5.3 Araştırmalara Yönelik Öneriler………..………....92 KAYNAKÇA……….………93-98 EKLER………99 EK.1 Bilgi Toplama Formu……...………100-104 EK.2 Bilgi Toplama Formu’nun Uygulanması İçin Alınan Valilik Onay

(12)

x

TABLO Sayfa

1. Kursiyerlerin Kişisel Bilgileri……….59

2. İçerik-Hedef Ve Süre İle İlgili Görüşler………..…..64-66 3. Öğretim Yöntemleri Ve Öğretmen İle İlgili Görüşler……….…73

4. Öğretim Ortamı İle İlgili Görüşler………...76

5. Değerlendirme İle İlgili Görüşler………78

6. Kursiyerlerin Yaşları İle Eğitime İlişkin Görüşlerinin Karşılaştırılması……….80

7. Kursiyerlerin Eğitim Durumları İle Eğitime İlişkin Görüşlerinin Karşılaştırılması………...……82

8. Kursiyerlerin Başka Kurs Durumları İle Eğitime İlişkin Görüşlerinin Karşılaştırılması………...…………84

(13)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Tezin bu bölümünde; problemin ne olduğuna, araştırmanın amacına, araştırmanın önemine, sınırlılıklarına, araştırmaya başlarken yapılan varsayımlara ve tezde geçen tanımların hangi anlamlarda kullanıldığına ilişkin bilgilere yer verilmiştir.

1.1 Problem Durumu

Eğitim her yaşta bir ihtiyaçtır. Halk Eğitim Merkezleri ve buna benzer kuruluşlar her yaşta eğitimi gerçekleştirmektedirler. Örgün eğitimde yer alan ya da almayanlar, çalışan veya emekliler, Halk Eğitim Merkezleri ve buna benzer kuruluşlarda istediği alanda eğitim alabilmektedirler.

‘‘Eğitim; fiziksel uyarımlar sonucu, beyinde istendik biyo-kimyasal değişiklikler oluşturma süreci şeklinde tanımlanabilir (Sönmez, 2005: 2).’’

Eğitim kendi içersinde formal eğitim ve informal eğitim olmak üzere ikiye ayrılır. Okul çatısı altında, plan dahilinde gerçekleştirilen eğitime formal eğitim; okul çatısı altında gerçekleştirilmeyen ve bir plan dahilinde olmayan eğitime informal eğitim denir. Formal eğitim de kendi içerisinde örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere ikiye ayrılır.

Örgün eğitim, belli bir yaş grubundaki bireylere, milli eğitimin amaçlarına göre hazırlanmış eğitim programlarıyla okul çatısı altında genel ve özel bilgiler bakımından yetişmelerini sağlamak amacıyla belli yasalara göre düzenli olarak yapılan eğitimdir (Karacan yayıncılık, 2012: 4)

(14)

Yaygın eğitim, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, bu sistemin herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerden birinden ayrılmış olan kişilere ve meslek dallarında daha yeterli duruma gelmek isteyenlere ilgi ve gereksinime duydukları alanlarda yapılan eğitimdir (Karacan yayıncılık, 2012: 4)

Öğrenme, bireyde nispeten kalıcı izli davranış değişikliğidir. Olumlu davranışlar olabildiği gibi olumsuz davranışlar da olabilir.

Yukarıda da açıkladığımız gibi eğitim sadece ilk, orta ve yüksek öğretimle bitmemektedir. İnsanoğlu var olduğu sürece bir şeylere ilgi duyma ve bir şeyleri merak etme hep var olacağı için eğitim-öğretim de her yaşta var olacaktır. Bu nedenle de yaşam boyu öğrenme hep sürecektir. Bu koşulları sağlayanlardan biri de Yaygın Eğitim Kurumlarıdır.

Günümüzde bilgi, teknoloji geçmiş yıllarla kıyaslandığında oldukça hızlı ilerlemektedir. Bu da basın ve çeşitli yayın organlarını izleyerek anlaşılabilir. Toplumun gelişebilmesi ve Türkiye’ nin ileri seviyeye ulaşabilmesi için bu gelişmelerin eğitime yansıtılması şarttır. Ancak gelişmeler sadece örgün eğitimle sınırlı kalmamalıdır. Toplumdaki tüm bireylerin bu gelişime ayak uydurması sağlanmalıdır.

Örgün eğitimin dışında kalan yurttaşların yaşam boyu eğitim ihtiyacı toplumsal bir süreçtir. Yeni olanı yetişkinlere ulaştırmanın yollarından biri de yetişkin eğitimidir. Yetişkin eğitim programları ülkemizde genellikle üç şekilde yürütülmektedir. Özel kuruluşların verdiği eğitimler, Sivil Toplum Kuruluşlarının yürüttükleri eğitimler ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı yetişkin eğitim merkezlerinin verdiği eğitimlerdir.

Yetişkin eğitiminin amaçları ya da gerektiren nedenler üç şekilde sıralanmıştır. 1. Toplumun gereksinim duyduğu bilgi, görgü, beceri, ve yeterlik düzeyine sahip bir yetişkinler toplumu oluşturmak. 2. Yetişkinlerde içinde yaşadıkları toplumun gelişmesini ve yaşamasını engelleyen sorunların üstesinden gelmeyle ilgili bir anlayış geliştirmek ve yetişkinleri bu sorunların çözümüne hazırlamak. 3. Kendini gerçekleştirme amacına yönelik olarak tüm yetişkinlere kendi tutum, bilgi, anlayış ve özelliklerini geliştirme fırsat ve olanakları sağlamak. Yetişkinlerin bilgi yenileme gereksinimlerinin bilimsel verilerle ortaya konmuş olması, gelişmiş batı ülkelerinde,

(15)

ücretli eğitim uygulamasını da beraberinde getirmiş, bu durum giderek bir gereklilik haline gelmiştir (Duman, 1999: 42-43)

Bir toplumu değiştirme ve dönüştürmenin en etkili yolu eğitimle sağlanabilir. Eğitimi de sadece örgün eğitimle sınırlamamak gerekmektedir. Toplumun bütün kesimlerine ulaşabilecek olan yaygın eğitim, toplumun öğrenme ihtiyacına cevap verecektir.

Örgün eğitim, bireylerin belli yaşlarına hitap etmektedir. Eğitim halkın tamamına hitap etmediği ve sadece okullarda verilmeye çalışıldığında, bazı önemli güçlükler ortaya çıkar. Bu sebeple sınırlı şekilde yürütülen örgün eğitimin boşluklarını dolduracak, eğitimden beklenen sürekliliği ve işlevi sağlayacak, bütün yurttaşlara yurttaş olma bilincini kazandıracak bir faaliyet olarak halk eğitimi ortaya çıkmaktadır. Yaygın eğitim yöntemi ve uygulamalarını iyi bilmek ve bunları yetişkinlerin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda kullanmayı iyi bilmek, bu sistemin benimsenmesini ve bu sistemden faydalanılmasını sağlayacaktır. Yaygın eğitim topluma yönelik olduğu zaman başarılı olacaktır.

Türkiye’de il ve ilçelerde bulunan “halk eğitim merkezi” okuma-yazma öğreten, genel ve vatandaşlık bilgileri veren kurslar yanında, örgün eğitim sistemi içinde mesleki eğitim görme imkanı bulamayan çok sayıdaki bireyin hayata hazırlanmalarını amaçlayan mesleki ve teknik yaygın eğitim programları uygulanmaktadır.

Buradan da anlaşıldığı gibi örgün eğitimin önemi kadar yaygın eğitimin de önemi çok büyüktür. Bireylerde yaş, cinsiyet, maddi durum farkı gözetmeksizin eğitim veren Halk Eğitim Kuruluşları hem insanlara meslek kazandırmada hem de sosyal-kültürel konularda merakı giderme de yardımcı olmaktadır. Hem de yaşam boyu eğitimi sağlamaktadır.

Bu kurumlarda eğitim ihtiyaçlarına ilişkin bazı çalışmalar yapılmıştır. Bunlar: Ayşegül Elüstü’ nün 2007’ de “Yetişkinlerin Eğitim İhtiyaçları ve Halk Eğitimi ile İlgili Farkındalık Düzeylerinin Belirlenmesi” konulu yaptığı Yüksek Lisans Tezi’ nde yapmış olduğu çalışma bu kurumlarda eğitim ihtiyaçlarına ilişkin yapılmış bir çalışmadır. Burada katılımcıların eğitim seviyesindeki farklılıkların eğitime ihtiyaç

(16)

duyup duymamaları konusunda etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yetişkinlerin yaşlarına göre ihtiyaç duydukları eğitim alanlarının farklılık gösterdiği ortaya konulmuştur. Ayrıca yetişkinlerin medeni hallerine ve mesleklerine göre ihtiyaç duydukları eğitim alanlarının farklılaştığı tespit edilmiştir.

Filiz Akın’ nın 2005’ te “Halk Eğitim Merkezlerinde Verilen El Sanatları Kurslarının Öğretmen ve Kursiyer Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi (Ankara Örneği)” konulu yaptığı Yüksek Lisans Tezi’ nde yapmış olduğu çalışma sonucu olumlu çıkmış olsa da bu kurumlarda eğitim ihtiyaçlarına ilişkin yapılmış bir çalışmadır. Burada kursiyerler, Halk Eğitim Merkezlerinde verilen el sanatları kurslarında, yöneticileri çok yeterli, öğretmenlerini pek çok yeterli, donanımı çok yeterli, süre ve zamanlamayı pek çok yeterli bulmuş oldukları ortaya çıkarılmıştır. Öğretmenler ise el sanatları kurs programını, bina donanımını, süre ve zamanlamayı çok yeterli bulmuş oldukları tespit edilmiştir.

Şaban Çetin’ nin 1997’ de “Ankara İli Merkezi İlçelerindeki Halk Eğitim Merkezlerinde Görevli Eğitici Personelin (Öğretmenlerin) Yetişkin Eğiticisi Olarak Eğitim İhtiyaçlarının Saptanması” konulu yaptığı Yüksek Lisans Tezi’ nde yapmış olduğu çalışma bu kurumlarda eğitim ihtiyaçlarına ilişkin yapılmış bir çalışmadır. Burada eğitimcilere ve kursiyerlere yapılan anketler sonucunda, usta öğreticiler ile öğretmenlerin vermiş oldukları eğitim arasında ortaya anlamlı bir fark çıktığı ortaya çıkarılmıştır. Genel olarak kurs öğretmenlerinin yetişkin eğitimi açısından çok büyük eksiklikleri saptanmıştır.

Halk Eğitim Merkezlerinde bahçecilik alanık alanı, bilişim teknolojileri, büro yönetimi ve sekreterlik, çocuk gelişimi ve eğitimi, el sanatları teknolojisi, giyim üretim alanı teknolojisi, güzellik ve saç bakım hizmetleri, kişisel gelişim ve eğitim,mobilya ve iç mekan tasarımları, muhasebe ve finansman, okuma-yazma, pazarlama ve parekende, radyo televizyon alanı, spor, tekstil teknolojisi ve iklimlendirme, yabancı diller,yiyecek içecek hizmetleri, grafik ve fotoğraf gibi alanlarda eğitim verildiği görülmektedir. Bunlardan biri de sanat eğitimidir.

Sanat eğitimi bir ihtiyaçtır. Gerek insan ruhunu rahatlatmak adına olsun gerek zevki doyurmak adına olsun gerekse kişinin bilgisi ve görgüsünün hem derinlemesine

(17)

hem de genişlemesine artması ve sonunda da kişinin beğeni konusunda seçici davranmasıyla olsun sanat eğitimi bireylerde gereksinim haline gelmiştir. Sanat eğitimi ihtiyacımızı, sadece okullar değil Halk Eğitim merkezlerinin ve özel kuruluşların da karşılamakta olduğunu varsayılmaktadır.

Sanat, insanoğlunun yarattığı yapıtlarda güzellik ülküsünün ifadesi biçiminde tanımlanır. Oysa, güzellik ülküsünün sanat için bir zorunluluk olmadığı, çağdaş sanat düşüncesi evreninde bir yeri kalmadığı kesin gibidir. Dolayısıyla sanatı bugün Thomas Munro’ nun tanımıyla, ‘doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacıyla dürtüler yaratma becerisi’ diye nitelemek olanaklıdır (Sözen ve Tanyeli, 2001: 208).

Sanat eğitimi, bireylerin yaratıcılığını ve kişiliği geliştiren bir süreçtir. Bireylerin genel anlamdaki eğitiminin belirgin bir tamamlayıcısıdır.

Buyurgan’a (2001: 12) göre çağdaş sanat eğitimi, sanatsal etkinlikleri yoluyla bireylerin toplumsal hayata katılmalarını, toplum ve çevreye karşı duyarlı olmalarını, çevresiyle sağlıklı etkileşime geçmelerini, estetik duyarlılığa sahip bir birey olarak ürün ortaya koyma ve yorumlama güdülerini doyurmalarını sağlayarak, yaşantılarını anlamlı hale getirebilmelerine imkan vermeye yönelik düşüncelerdir.

Sanatın amacı, insanlığın estetik deneyimlerini ilerletmek, derinleştirmek, düzene koymak, gerçekliğin estetik niteliklerini ideal ya da tipik, fantastik ya da yaşama bağlı biçim ve imgeler halinde yoğun olarak algılatmaktır (Kağan, 1993: 208)

Estetik beğeni, kişinin bilgisi ve görgüsünün hem derinlemesine hem de genişlemesine artması ve sonunda da kişinin beğeni konusunda seçici davranmasıyla oluşur ki bu davranış sanatçı olan veya olmayan ama sanatla ilgilenen herkesten beklenir. Estetik beğeni gücünün gelişmesi ancak görgü ve bilgiyle sağlanabilir, eğitilmeyle elde edilebilir. Estetik beğeni gücü ne denli gelişirse sanatla ilişki de o denli yoğun ve etkin olur (Erinç, 2005: 82).

Kişinin yaşamını sürdürdüğü çevreyi bir bütün olarak algılayıp açık ve kapalı mekanların güzellik endişesini gözeterek kişi hangi yaşta olursa olsun bulunduğu ortamı

(18)

göze hoş gelecek şekilde düzenlemek ister. Kişiye bu estetik duyarlılığı sanat eğitimi vermektedir (Özsoy, 1996: 39).

Toplumsal yaşamda insan için gerekli olan maddi ve manevi gereksinimlerin karşılanması planlı ve programlı yaşam standardına bağlıdır. Bunlardan biri de sanat eğitimidir.

Sanat eğitiminin gerekliliğinde; insan ruhunun yüceltilmesi, insanın özgürleşmesi, bireylerin ruhsal gereksinimlerini doyurulması ve dengeli, çağdaş, duyarlı bir toplum yaratılması vardır.

Sanatla ilgilenmek isteyen yetişkinler aslında günlük yaşamlarından uzaklaşmak, psikolojik rahatlamak isteyen kişilerdir. Bu sayede iş stresinden, çevre sorunlarından ve sıradanlıktan kurtulmak istemektedirler. Boş zamanlarını değerlendirmek isteyen bu tür insanlar da yetişkin hedef kitleyi oluşturur.

Yetişkin eğitimi ile ilgili ilk bilimsel çalışmalar 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmaktadır. Daha çok çocuk ve genç yaştaki öğrencilerin öğrenmeleri üzerine oluşturulan davranışçı ve bilişsel teoriler ışığında geliştirilen klasik öğrenme, yetişkinlerin belirli bir yaştan sonra kavramsal ve teknik bilgileri öğrenemeyeceklerini savunmaktadır. Bu nedenle, yetişkin eğitimi alanında yapılan ilk çalışmalar yetişkin kişinin öğrenip öğrenemeyeceği konusunda yoğunlaşmıştır. Bu alanla ilk çalışma yapan kişi Edward L. Thorndike’dır. Thorndike çalışmalarında, genç ve yetişkin kişilerin öğrenme düzeylerini karşılaştırmış ve aralarında belirgin bir fark bulamamıştır. Bu çalışmalardan bir süre sonra ise yetişkin eğitiminin babası sayılan Malcolm S. Knowles dikkatini başka bir alana yöneltmiştir. Knowles, yetişkinlerin öğrenip öğrenemedikleri yerine, hangi koşul ve ortamlarda daha iyi öğrenebildiklerine yönelik araştırmalar yapmıştır. Bunun sonunda, Knowles, pedagoji kavramından yola çıkarak üretilen andragoji (andr- insan ve agos yönetmek, yöneltmek) adı altında çalışmalarını sunmuş ve yetişkin eğitimin ilk teorisini geliştirmiştir (Göçmen, 2003: 55–56).

Kurt (2000: 19)’a göre ise; yetişkin eğitimi, insanların mevcut ihtiyaçlarına ve problemlerine yönelen; katılanların yaşı, öğrenim düzeyi gibi özeliklerini dikkate alan;

(19)

hayatın birbirinden farklı pek çok alanını öğretim ortamı olarak kullanabilen planlı bir eğitim biçimidir.

Yetişkin eğitiminin içerisinde yer alan insanların ihtiyaç ve problemlerine yönelik çalışmaların bir kısmı da sanat eğitimiyle giderilebilmektedir.

Özellikle sanat alanlarından resim eğitimine olan talep gittikçe artmaktadır. Yetişkinlerle yapılan görüşmelerden resim eğitimini seçme nedenleri arasında psikolojik rahatlama yer almaktadır. Bu nedenle resim kurslarının sayısı daha da arttırılmalıdır.

Sanat; resim, heykel, müzik, tiyatro, edebiyat, fotoğraf vb. dallara ayrılmıştır. Araştırmada değinilen alan ise resim sanatıdır.

‘‘Resim sanatı, estetik bir etki yaratma amacıyla, düzlemler üzerine iki boyutlu betiler yerleştirerek kompozisyonlar oluşturma etkinliğidir (Sözen ve Tanyeli, 2001: 201).’’

Resim sanatının yetişkinler tarafından ağırlıklı tercih olma nedenleri arasında

çoğunlukla psikolojik rahatlatmadır. Bir başka nedeni de toplum içinde kendini bir çeşit tatmin etme diyebiliriz. Bu sonuçlara da TODAM’ larda kursiyerlerle yapılan konuşmalarla varılmıştır.

Sanat eğitimi ile yetişkinlerle ilişkili daha önceden bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma Atilla Şirin tarafından 2008’ de “Halk Eğitim Merkezlerinin Sanat Eğitimi Bağlamında Yetişkin Eğitimindeki Yeri ve Önemi” konulu Yüksek Lisana Tezi ile irdelenmiştir. Bu araştırmada sanat eğitimi hedeflerinin gerçekleşmesi için Halk Eğitim Merkezlerinin rolünün ne olduğu ortaya konulmuştur.

Araştırmada ki amaç ise resim eğitimi gerektiği gibi verilmekte midir ve yetişkinlerin düşünceleri nelerdir?

Halk Eğitim Merkezleri ilçelerde merkezi eğitim kurumları iken araştırmanın yapılacağı yerler olan Toplumsal Dayanışma Merkezleri (TODAM) Çankaya

(20)

ilçesindeki mahallelerde yer alan daha küçük eğitim merkezleridir. Buralarda mahalle halkının taleplerine göre farklı alanlarda kurslar verilmektedir. Bu kurumlarda verilen sanat eğitimi, mahalle halkının talep yoğunluğuna göre değişmekle birlikte çoğunlukla resim kurslarına ağırlık verilmektedir.

Ankara ili, Çankaya ilçesindeki Çankaya Belediyesi ve Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nün işbirliği ile TODAM’ larda verilen resim eğitimi alan kursiyerlerin (yetişkinlerin) hangi konularda eksiklik yaşadıkları, nelerde zorluk çektikleri, memnuniyet ve memnunsuzluklarının hangi yönlerde olduğu hakkında bir araştırma yapılması gerektiği düşünüldüğü için bu araştırmaya gereksinim duyularak başlanmıştır. Özellikle de bu zamana kadar TODAM’ larda resim eğitimi hakkında bir araştırma yapılmaması ve şimdiye kadar TODAM’ larla ilgili hiçbir araştırma yapılmaması da bu alanın eğitimcisi olarak bu konuda nelerin yapılıp nelerin yapılmadığını tespit etmek ve gelecek nesillere bu alanda gereken bir kaynak olacağı düşüldüğü için yapılmaya karar verilmiştir. Ayrıca daha sonra yapılacak olan resim programlarının gelişimine katkı sağlayacağı planlanmıştır.

Bu araştırma önerisinin problem cümlesini “Toplumsal Dayanışma Merkezleri’ nde (TODAM) Resim Eğitimi Alan Kursiyerlerin Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi” oluşturmaktadır.

1.2 Amaç

Bu araştırmanın genel amacı, Çankaya Belediyesi ve Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nün işbirliği ile TODAM’ larda verilen resim eğitimine katılan kursiyerlerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesidir.

Bu genel amacı gerçekleştirebilmek için cevaplanması gereken sorular aşağıda verilmiştir.

1. Resim kursuna katılan kursiyerlerin içerik-hedef ve süre ile ilgili görüşleri nelerdir?

(21)

2. Resim kursuna katılan kursiyerlerin öğretim yöntemleri ve öğretmen ile ilgili görüşleri nelerdir?

3. Resim kursuna katılan kursiyerlerin öğretim ortamı ile ilgili görüşleri nelerdir? 4. Resim kursuna katılan kursiyerlerin değerlendirme ile ilgili görüşleri nelerdir? 5. Resim kursuna katılan kursiyerlerin yaşları ile eğitime ilişkin görüşlerinin arasında anlamlı bir fark var mıdır?

6. Resim kursuna katılan kursiyerlerin eğitim durumları ile eğitime ilişkin görüşlerinin arasında anlamlı bir fark var mıdır?

7. Resim kursuna katılan kursiyerlerin başka resim kursuna katılmışlıkları ya da katılmamışlıkları ile eğitime ilişkin görüşlerinin arasında anlamlı bir fark var mıdır?

8. Resim kursuna katılan kursiyerlerin varsa ek talepleri nelerdir?

1.3 Önem

Bu araştırma yapılan literatür taramalarında ve Toplumsal Dayanışma Merkezleri ile ilgili böyle bir araştırma yapılmamış olması nedeniyle önemlidir. Yapılan araştırma benzeri araştırmalara kaynak teşkil etme özelliği taşıyacağı, araştırma sonrasında ortaya çıkacak görüş ve önerilerle karar verme, değişiklik yapma konularında fayda sağlayacağı için önem taşımaktadır.

Yapılan araştırma Çankaya TODAM’ lardaki Resim dersi uygulaması sürecinde karşılaşılan sorunların tespit edilmesi ve çözüme kavuşturulmasında faydalı olacaktır.

1.5 Varsayımlar

(22)

1. Araştırmada görüşlerine başvurulan kursiyerlerin bilgi toplama formunu içtenlikle yanıtlayarak gerçeği yansıttıkları düşünülmüştür.

2. Bilgi toplama formunun kapsam geçerliliği için uzman görüşlerine başvurulması yeterli sayılmıştır.

1.4 Sınırlılıklar

Araştırmanın sınırlılıkları şunlardır:

1. Araştırma, Ankara’ nın ilçesi Çankaya Belediyesi ve Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulun ile işbirliğinde TODAM’ larda verilen resim kursları ile sınırlıdır.

2. Çankaya Belediyesi ve Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nün işbirliğinde eğitim verdikler TODAM’ ların bir yıllık (2011-2012 eğitim-öğretim yılı) süresinde öğrenim gören kursiyerlerin görüşleri ile sınırlıdır.

1.6 Tanımlar

Kursiyer: Toplumsal Dayanışma Merkezlerinde resim eğitimi alan kurs

öğrencisi.

Resim Öğretmeni: Halk Eğitim Merkezlerinde resim alanında çalışan, resim

öğretmenliği görevi yapanlar için kullanılmıştır.

Kadrolu Usta Eğitimci: Halk Eğitim Merkezinde 657 sayılı devlet memurları

yasasına tabii öğretici kadrosunda görevli kişi.

Kadrosuz Usta Eğitimci: Halk Eğitim Merkezlerinde geçici statüde bir

(23)

Rehber öğretmen: Rehber öğretmen (halk eğitim merkezleri için) kadrosuna

atanan, kurumun isleyişi ve kurs programlarını sürdürülmesine destek olan eğitimci.

Yaygın Eğitim: Örgün eğitim gibi planlı, programlı ve düzenli olan, yas sınırı

olmayan, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, bu sistemin herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerden birinden ayrılmış olan kişilere ilgi ve ihtiyaç duydukları alanda ya da mesleklerinde daha yeterli olmak isteyenlere bunu sağlamak amacıyla verilen eğitimdir (Fidan ve Erden, 1993: 13).

Halk Eğitimi: Yurttaşların çalışma gücünü artırmak, yaşayış seviyesini

yükseltmek, milli ve insani erdemlerini geliştirmek amacıyla okul eğitimi dışında veya yanında yapılan eğitim ve öğretim çalışmalarıdır (http://www.universite-toplum.org/text.php3?id=122).

Halk Eğitim Merkezleri: Yönetici ve eğitici personeli, açtığı kurs türü ve

sayısı, hizmet ettiği alan ve kitle bakımından yaygın eğitim kurumları içinde ilk sırayı alan bir hizmet birimidir (Duman, 1997: 4-8)

TODAM (Toplumsal Dayanışma Merkezleri): Belediyenin kültür ve sanatsal

etkinliklerini mahalleye taşıyarak, kültürün ve sanatın toplumun tüm kesimleriyle buluşmasını sağlayan, toplumsal kültür ve sanat ortamlarıdır (http://www.cankaya.bel.tr).

(24)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1 Eğitim

Eğitim; bireyde istendik davranışların yerleşmesi, olumsuz davranışların sonlandırılması amacıyla sürdürülen sistematik bir programdır.

Türk Milletinin bütün fertlerini ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak “Milli Eğitimimizin genel amaçlarından biridir (Erdoğan, 1986: 36).

“Eğitimin, topluma yönelik ve bireyi hedef alan olmak üzere iki çeşit amacı

vardır” (Er, 1997: 67-68).

Toplumun yaşam geleneğini ve sürekliliğini sağlamak. Kültürü zenginleştirip biçimlendirerek toplumun yenileşmesine katkıda bulunmak. İyi üretici ve tüketiciler yetiştirerek ekonomik verimi artırmak ve toplumun refah düzeyini yükseltmek. Siyasal bilinç uyandırarak yetiştirdiği bireyleri, sorumlu vatandaşlar haline getirmek.

Bireyleri sosyalleştirerek, onların toplumun fonksiyonel üyeleri olmalarını sağlamak. Bireyi, kendi amaçlarını tespit edebilen, çevresini denetim altına almayı başarabilen, akılcı ve mantıksal davranışlara sahip olan ve kendisini objektif olarak ifade edebilen toplumsal bir varlık haline getirmek. Kişiye iyi bir yaşam tarzı sağlamak, yaratıcı ve yansıtıcı düşünceyi öğretmek, bedensel ve ruhsal gelişimini istenilen yönde oluşturmak. Değişik durumlara uyum sağlama ve farklı düzeylerdeki kişilerle etkileşim kurabilme becerilerini kazandırmak. Bireyin karar alma yetilerini geliştirmek, olumsuz davranışlarını düzelterek, istenilen türdekileri yetiştirmektir.

(25)

“Eğitimin iki işlevi vardır: Birincisi, milletin bütün fertlerini, mensubu olduğu

cemiyetin milli, ahlaki, insani, manevi, kültürel ve moral değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren yurttaşlar olarak yetiştirmek; ikincisi ise, ferdi mutlu kılacak bir iş sahibi yaparak hayata hazırlamaktır” (Nişancı, 1988: 219).

“Bireyin ilk duygu, davranış, düşünce ve eğitimini kazandığı yer ailesidir. Bu kazandıkları onun hayatı boyunca kültürel ve eğitimsel formasyonuna temel teşkil eder”

(Kıncal, 1993: 63-69).

“Aile içinde başlayan bireyin eğitimi, okullarda bilgi, beceri ve davranışların şekillendirilmesi ile sivil ve çalışma hayatında da sürüp gider” (Özsoy, 1996: 37-40).

“Eğitim bireyi ‘Yaratıcı Kişilikli’ kılabiliyorsa bunun adı Çağdaş Eğitimdir ve temel felsefesi, bireyin değişen koşullara uyum sağlayacak düzeyde yaratıcı olmasını gerektirmektedir” (Karakaya, 1996: 12).

Çağdaş Eğitim, bireyin bedensel, bilişsel, devinişsel ve duygusal yapıları ile dengeli bir bütün olarak en uygun ve ileri düzeyde yetiştirilmesini amaçlar. Bundan dolayıdır ki çağdaş eğitim, “bilim, teknik ve sanat denilen” üç ana konu alanını kapsayan bir çerçeve içerisinde düzenlenip gerçekleştirilmeye çalışılır. Çünkü bu üç alan, süreç ve ürün olarak, temelde, insanın davranış yapıları ile doğal, toplumsal ve kültürel çevreleri arasındaki iletişim ve etkileşimin üç ana boyutunu oluşturur. Bu nedenle çağdaş eğitim kapsam bakımından “bilim eğitimi”, “teknik eğitim “ ve “sanat eğitimi” nin her üçünü de birlikte içeren bir bütündür (İlhan, 1993: 50-56).

Hızlı bir endüstrileşme süreci içerisinde bulunan ülkemizde, hızlı bir “endüstri toplumuna dönüşme” gerçeğini yaşamakta olan ulusumuzun ve bireylerimizin, bu süreci gecikmeden tamamlayabilmesi, aşabilmesi ve hızla bir “endüstri ötesi ülke ve toplum olma” aşamasına gecikmeden geçebilmesi için, eğitimin her kademesinde “sanatsal, bilimsel ve teknik eğitime” yeterince ağırlıklı ve etkili bir yer verilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur (Uçan, 1996: 9-11).

“Süreç açısından eğitim, Resmi (Formal) ve Resmi olmayan (İnformal) olmak

üzere ikiye ayrılır” (Fidan ve Erden, 1993: 13-14). Resmi (Formal) eğitim de kendi içinde ikiye ayrılır.

(26)

Resmi (Formal) Eğitim: “Önceden hazırlanmış bir program çerçevesinde, planlı ve amaçlı olarak, öğretim yoluyla yapılan eğitime denir. Örgün ve Yaygın eğitim olmak üzere iki boyutu vardır” (Er, 1997: 65-66).

Örgün Eğitim: Belli yaş grubundaki bireylere, ilgili eğitim sisteminin amaçlarına uygun olarak hazırlanmış eğitim programları aracılığıyla verilen, planlı, programlı ve okul çatısı altında düzenli olarak yapılan eğitimdir. Okul öncesi eğitim, ilköğretim, lise ve yükseköğretimi içine alır.

Yaygın Eğitim: Örgün eğitim gibi planlı, programlı ve düzenli olan, yaş sınırı olmayan, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, bu sistemin herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerden birinden ayrılmış olan kişilere ilgi ve ihtiyaç duydukları alanda ya da mesleklerinde daha yeterli olmak isteyenlere bunu sağlamak amacıyla verilen eğitimdir. Halk eğitim merkezlerinde açılan kurslar. İşyerlerindeki hizmetiçi eğitim faaliyetleri, pratik sanat okulları vb. yaygın eğitim bünyesinde gerçekleşir. (Fidan ve Erden, 1993: 13-14).

Resmi Olmayan (İnformal) Eğitim: Formal eğitimin aksine planlı programlı ve düzenli olmayan, yaşam içinde kendiliğinden oluşan (evde, sokakta, iş yerinde vb.) gelişigüzel ve rastlantısal bir eğitim türüdür. Kişi karşılaştığı durum ve içinde bulunduğu grubun üyeleriyle etkileşimde bulundukça farkında olmadan yeni şeyler öğrenir. Bireyler toplumsal değerleri, normları ve yaptırımları, kuşaktan kuşağa aktarılan atasözü, deyim, ninni vb. sözlü kültür ürünlerini büyük ölçüde informal eğitim yoluyla; ailelerinden, arkadaş grubundan ve çevrelerinden edinirler (Fidan ve Erden, 1993: 13-14).

“Günümüzde ülkelerin kalkınmalarında iki unsur göze çarpmaktadır. Birincisi, bilgi ve bilgi üretimine verdikleri değerdir. İkincisi ise, nitelikli eğitimdir. Bu nedenle, eğitim etkinliklerinin, bilgi toplumunun ve bilgi üretiminin temelini oluşturmakta ve eğitim yükselen ve önemi artan bir değer olmaktadır” (Cerit, 1997: 64-67).

(27)

2.2 Yetişkin Eğitimi, Yaygın Eğitim Ve Halk Eğitimi

Bu kısımda yetişkin eğitimi, yaygın eğitim ve halk eğitimi tanımlanmış; amaçlarından bahsedilmiş ve birbiriyle ilişkilerine yer verilmiştir.

2.2.1 Yetişkin Eğitimi: OECD’ ye göre yetişkin eğitimi; “zorunlu öğrenim

çağının dışına çıkmış ve asıl uğraşısı artık okula gitmek olmayanların, yaşamlarının herhangi bir aşamasında duyacakları öğrenme gereksinimlerini ve ilgilerini tatmin etmek üzere özellikle düzenlenen programları kapsar (Okçabol,1996: 6-8).

Aynı kavram UNESCO tarafından ise, içeriği, düzeyi ve yöntemi ne olursa olsun ve ister okullarda, kolejlerde, üniversitelerde veya çıraklıkta uygulanan ilköğretimin uzantısı bir eğitim olarak düşünülsün veya o eğitimin yerini tuttuğu varsayılsın, yetişkin olarak düşünülen kimselerin yeteneklerini geliştirmelerine; bilgilerini arttırmalarına, teknik veya mesleki yeterliliklerini iyileştirmelerine veya bu yetenek, bilgi ve yeterliliklerine yeni bir yön vermelerine, tutum ve davranışlarını hem kişisel gelişme bakımından, hem de dengeli ve bağımsız bir toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişmeyi katılma bakımından değiştirmelerine imkan sağlayan, düzenli eğitim süreçlerinin tümünü ifade edecek biçimde tanımlanmaktadır.

Yetişkin eğitimi ile ilgili tanımlara bakıldığında, bu tanımların ortak noktasının yetişkin eğitiminin asıl uğraşısının artık okula gitmek istemeyen bireylere yönelik olduğu; bu tür eğitim faaliyetlerinin farklı tür ve düzeylerdeki örgün ve yaygın programlar kapsamında yürütülebildiği; rastlantısal değil, düzenli eğitim süreçlerini içerdiği; eğitim süreci sonunda hem kişisel gelişmenin, hem de toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişmeye katılmanın amaçlandığı söylenebilir (Tekin, 1988: 26-28).

Her ülkede yetişkin eğitimin uzun bir tarihsel geçmişi vardır. Önceleri yetişkin eğitimi, daha çok gönüllü kuruluşlar tarafından yürütülen bir sosyal hizmet olarak görülmekteydi ve böyle görüldüğü sürece de örgün eğitim sistemlerinin eksikliklerini gidermek için başvurulan bir çare sayılmaktaydı (Tekin, 1988: 1).

Şimdilerde yetişkin eğitimi tıpkı örgün eğitim gibi sürekli eğitim veren kurumlar haline gelmiştir. Yaygın eğitim kurumları da örgün eğitim kurumları gibi eğitim-öğretim yılı içerisinde eğitim veren kurumlardır.

(28)

2.2.2 Yaygın Eğitimi ve Halk Eğitimi: Yaygın Eğitim: Yasal mevzuatımıza

göre; örgün eğitim sistemine hiç girmemiş ya da herhangi bir kademesinden çıkmış fertlere gerekli bilgi ve davranışları kazandırmak için örgün eğitimin yanında veya dışında, onların ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerini sağlayıcı nitelikte çeşitli süre ve düzeylerde hayat boyu yapılan eğitim-öğretim-rehberlik ve uygulama faaliyetlerinin tümüdür.

Yaygın eğitim kavramı günümüzde, kitle eğitimi, yetişkin eğitimi, halk eğitimi, sosyal eğitim, okul dışı eğitim gibi adlarla ifade edilmektedir. Hedef kitlesinde; cinsiyet, yas, eğitim ve kültür düzeyi, programında; seviye, süre, uygulama mekanı gibi unsurlarda sınırlama getirmeyen ve bu alanda yapılan tüm tanımlamalara cevap verebilecek nitelikte düzenlenen yaygın eğitimin amacı; bireyin yeteneklerini, hareket ve davranışlarını değiştirmek, geliştirmek yani eğitmektir (Celep, 1993: 6-7).

Güneş (1996: 4)’ e göre yaygın eğitimi;

Yaygın eğitim ise örgün eğitim sistemi dışında planlı, programlı ve sistemli olarak yürütülen bir eğitimdir. Amacı, örgün eğitime gidemeyenlere ikinci bir şans vermek, bir mesleğe hazırlamak, çeşitli nedenlerle eğitimden yoksun olanlara, kalkınma programları çerçevesinde geniş bir eğitim yelpazesi sunmak, yararlı ve kaliteli bilgiler vermektir.

Endüstrileşme, toplumların refah seviyesini yükseltmekle birlikte bireylerin tüketim ihtiyaçlarını da değiştirmiştir. İnsanlar temel tüketim ihtiyaçlarının yanı sıra yeni tüketim alışkanlıkları kazanmışlardır. Bu hızlı gelişim karşısında mevcut bilgiler yetersiz kalmakta, teknolojideki gelişmelerle birlikte insan ihtiyaçlarının artması, mevcut bilgilerin teknolojik gelişmenin hızını yakalayamaması kişilerde sürekli olarak öğrenme ihtiyacı doğurmaktadır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerisinde kalan örgün eğitim kurumları çağın gereklerini yerine getirmede, mevcut bilgileri geliştirme ve gelecek kuşaklara aktarmada geri kalmaktadırlar. Bu durumda toplumun bütün katmanlarına ulaşabilecek, insanların öğrenme ve gelişme ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumun bütün katmanlarına ulaşabilecek bu eğitim sistemine yaygın eğitim diyebiliriz. Çağımızın en belirgin özelliklerinden biriside her alanda hızlı bir ilerleme ve gelişmenin olmasıdır. Bilimsel alanla birlikte en hızlı değişim eğitim bilimi alanında olmuştur. Bu hızlı değişimi yakalayabilmek ve eğitimimizi çağdaş bir seviyeye ulaştırmak için bireylerin hızla değişen ve

(29)

yenilenen bilgileri edinmedeki çabalarını destekleyerek edindikleri bu bilgileri kullanabilme ve yordayabilme özellikleri kazandırmak olmalıdır. (Duman, 1999: 31-33).

Eğitim her yaşta sağlanabilen ve gereken bir özellik haline gelmiştir. Eğitimin her yaşta sağlanabilmesi için örgün eğitim kurumlarından farklı her yaşa hitap edebilecek kurumlar da gerekmektedir.

1973 yılında kabul edilen 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Yasasına göre eğitim sistemimiz, örgün ve yaygın eğitim olmak üzere iki başlık altında ele alınmış ve yaygın eğitim, örgün eğitimin yanında ya da dışında düzenlenen eğitim etkinliklerinin tümü olarak görülmüştür, 07/08/1979 tarih ve 16720 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği’ne göre yaygın eğitim; örgün eğitim sistemine hiç girmemiş ya da herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademeden çıkmış bireylere gerekli bilgi, beceri ve davranışları kazandırmak için örgün eğitimin yanında veya dışında onların ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerini sağlayıcı nitelikte, çeşitli süre ve düzeylerde yaşam boyu yapılan eğitim, üretim, rehberlik ve uygulama etkinliklerinin tümü olarak adlandırılmıştır. Her ne kadar yasal tanımlamalarda yaygın eğitim ve halk eğitimi terimleri arasında amaç, hedef kitle, program, yer ve süre açısından fark bulunsa da halk eğitimi, yetişkinler eğitimi ve yaygın eğitim kavramları ülkemizde eş anlamlı olarak kullanılagelmiştir (Duman, 1999: 31-33).

Halk eğitimi ve yetişkin eğitimi arasında farklılıklar bulunmasına rağmen

ülkemizde halk eğitimi yerine yetişkin eğitimi, yetişkin eğitimi yerine de halk eğitimi kullanılmaktadır.

Yaygın eğitim kavramı, eğitimin okul içinde ve dışında devam bir süreç olma özelliğine vurgu yapmak amacıyla UNESCO tarafından geliştirilmiş ve bugün, sadece bazı az gelişmiş Afrika ve Asya ülkelerinde kullanılan bir kavramdır. Duman’a göre ülkemizde var olan yaygın eğitim anlayışı, ilgili alan yazındaki yaygın eğitim (nonformal education) kavramından büyük farklılık göstermektedir. Halk eğitimi kavramı ise, Cumhuriyet döneminde halkın duygu, düşünce, kültür birliği ve bütünlüğünü sağlamak amacıyla, yapılan eğitim çalışmalarını ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Zaman içinde, toplum yapısının özellikler ve gereksinimleri değişmiş ancak okuma-yazma ve temel yurttaşlık gereksinimlerini öğretmek, halk eğitiminin temel amacı olmaya devam etmiştir. Bunun için halk eğitimi denilince daha çok, okuma-yazma kursu açmak ve çoğunlukla kırsal bölgelerdeki genç kızlara biçki-dikiş kursu açmak anlaşılmaktadır. Yetişkin eğitimi terimi ise konuyla ilgili yabancı dokümanlardan kaynaklanmıştır. Örneğin kavram İngiltere’de, (education of adults) yetişkinler eğitimi olarak

(30)

kullanılmaya başlanılmış, yetişkinler için düzenlenen, ancak mesleki olmayan eğitim etkinlikleri olarak tanımlanmıştır (Lowe, 1985: 23).

Halk eğitimi, halkın gereksinimlerini karşılamak üzere verilen eğitim ve kursları kapsarken yetişkin eğitimi ise sadece halktaki yetişkinlerin eğitimini sağlayan etkinliktir.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), yaygın eğitimin yetişkin eğitimi ağırlıklı olduğunu ifade eden şöyle bir tanımlama yapmaktadır: “Yetişkin eğitimi, zorunlu öğrenim çağının dışına çıkmış ve asıl uğraşısı artık okula gitmek olmayan kimselerin, hayatlarının herhangi bir aşamasında duyacakları öğrenme ihtiyacını veya ilgiyi tatmin etmek üzere özellikle düzenlenen faaliyetleri ya da programları kapsar. Bu faaliyetlerin ve programların içine, mesleki eğitim dışındaki eğitim, meslek eğitimi, genel eğitim, biçimsel nitelik taşıyan ve taşımayan öğrenme türleri girdiği gibi ortak sosyal amaçlara yönelik eğitim de girer”(Lowe, 1985: 23).

Halk eğitim kurumlarında mesleki teknik kursları alanında ve sosyal kültürel

alanda eğitim verilmektedir.

Halk Eğitim Merkezlerinin amaçları şu şekildedir. Vatandaşlara Atatürk devrimlerinin manasını kavratmak; Cumhuriyet esaslarını ve demokratik yaşayışı benimsetmek, yurt ölçüsünde kökleştirmek; demokratik yasayısın temeli olan hür disiplin, karşılıklı anlayış, sevgi, saygı ve hoşgörülülük duygularını geliştirmek, Vatandaşlara bilgi, hüner kazandırmak; vatandaşların bilgi ve hünerlerini, davranışlarını ve diğer hükümlerini geliştirmek ve ilerletmek suretiyle toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasına eğitsel yollarla yardım ve kılavuzluk etmektir. Halk eğitim merkezlerinde, eğitim içerisinde üretim faaliyetleri de gerçekleştirilir. Bünyesinde döner sermaye işletmesi kurup işletebilenler “Halk Eğitim Merkezi ve Aksam Sanat Okulu” niteliğini kazanmaktadır (Yıldırım, 1996: 65).

Halk eğitim merkezlerinde eğitim alabilmek için belli statüde, belli bir yaşta

olma şartı aranmamaktadır.

Hareket noktası toplumun istek ve ihtiyaçları olan yaygın eğitimin özellikleri su şekilde özetlenebilir. Zamanla ve yaşla sınırlı değildir, ihtiyaca göre düzenlenir. Yer ile sınırlı değildir, programları süre ve içerik olarak değişkendir. Metotları değişkendir ve eğitim görevlileri genellikle mesleki niteliklidir. Uygulamada, klasik öğrenci-öğretmen ilişkisi yoktur. Genel

(31)

eğitimin bir aracı ve sürekli eğitimin yollarından biridir. Düzenli örgün eğitim sistemi dışındaki tüm eğitsel faaliyetleri düzenler ve toplumun tüm üyelerini içine alır. Gönüllülük esasına dayanır ve asıl ilke öğrenmektir. Programlarda merkeziyetçilik yoktur ve maliyet her kurs için farklıdır (Yıldırım, 1996: 6-7).

Bir eğitim yaşantısı insanları aydınlatıcı, değiştirici ve yükseltici bir şeyler yapmalıdır. Yetişkin eğitimi, bireyin kendisine uygun gelen zamanda ve uygun şartlar altında ciddi bir öğrenme çabası için rehberlik ve destek görmesidir.

Sınıflandırılması: “Kişisel gereksinimlere göre düzenlenmiş eğitim

programlarının aşağıdaki sınıflandırılması kabul görmektedir” (Lowe, 1985: 60-61).

Tamamlayıcı Eğitim: Okuma-yazma öğretimi ve temel eğitim diğer bütün

eğitimlere katılabilmek için ön koşuldur.

Mesleki ve Teknik Yeterlik İçin Eğitim: Bir yetişkini ilk isine veya yeni bir ise

hazırlamaya ya da isinde-mesleğinde yeni gelişmeler hakkında bilgi kazandırmaya yönelik olabilir.

Sağlık, Refah ve Aile Hayatı İçin Eğitim: Bütün sağlık, aile, çocuk sahibi

olma, aile ilişkileri, kişisel ve çocuk bakımı, tüketici eğitimi vb. konuları içerir.

Yurttaşlık Eğitimi, Siyasal ve Toplumsal Yeterlik İçin Eğitim: Oy verme,

yurttaşlık bilgisi, toplum gelişmesi, siyasal eğitim, kamu isleri, uluslar arası ilişkiler vb. konuları içerir.

Öz doyum için Eğitim: Kısa ve uzun süreli her türlü eğitim programları; müzik,

dans, tiyatro, sanat ve el sanatları eğitim vb. programları içerir.

2.3 Yaygın Eğitimi Zorunlu Kılan Nedenler

(32)

2.3.1 Ekonomik Nedenler: Bir toplumun kalkınması ekonomik gelişmeyle doğru orantılıdır. Halk eğitimini gerektiren bazı nedenler şunlardır: İhtiyaç duyulan nitelikli insan gücünü yetiştirmek. Doğal kaynaklardan daha iyi yararlanabilmek ve kontrol altına alabilmek için ihtiyaç duyulan bilgi ve beceriyi kazandırmak. Teknolojik gelişmeler ışığında bilgi ve beceriler kazandırmak. Tutumluluk davranışı kazandırmak (Celep, 1993: 17).

2.3.2 Sosyal Nedenler: Toplu yasama, dayanışma ve teşkilatlanmaya yönelik

bilinç ve alışkanlıklar kazandırmak. Kırsal kesimden kente göçenlerin uyum sağlamalarına yardımcı olmak, Halk sağlığının korunması aile planlaması, ilk yardım, tüketici eğitimi, ev ekonomisi ve beslenme, ahlak, turizm konularında eğitim çalışmaları yapmak (Yıldırım, 1996: 12-14).

2.3.3 Kültürel Nedenler: Okuma-yazma öğretmek. Kişilerin kültürel ve

sanatsal yeteneklerini geliştirmek, milli kültürü tanıtıcı, koruyucu, geliştirici ve benimsetici eğitim yapmak. Tarihi ve turistik eserleri, doğal güzellikleri koruyucu, aile ve yurt ekonomisine katkıda bulunacak nitelikte turizm sektörünü desteklemek (Yıldırım, 1996: 12-14).

2.3.4 Siyasal Nedenler: Demokrasinin dolaysız islemesi ve katılımın geniş

tutulması yönünde kişileri hak ve sorumluluklarına sahip çıkmaya götürecek bir bilincin oluşması için yaygın eğitim gereklidir (Yıldırım, 1996: 12-14).

2.4 Yaygın Eğitim Hizmeti Veren Kurum Ve Kuruluşlar

Aşağıda yaygın eğitim hizmetlerinin ne tür kurum ve kuruluşlarda verildiğine dair bilgiler bulunmaktadır:

1. Milli Eğitim Bakanlığı

2. Başbakanlığa Karşı Sorumlu Kurum ya da Kuruluşlar 3. Çeşitli Bakanlıklar

(33)

4. Üniversite ve Akademik Kuruluşlar 5. Gönüllü Kuruluşlar

6. Meslek Kuruluşları 7. Mahalli İdareler

8. Kamu İktisadi Kuruluşları

9. Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları a. Halk Eğitim Merkezleri

b. Çıraklık Eğitim Merkezleri c. Pratik Kız Sanat Okulları d. Olgunlaşma Enstitüleri

e. Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri

2.5 Halk Eğitim Merkezlerinde Sanat Eğitimi

Halk Eğitim Merkezleri, günümüzde Halkevlerinin yerini almıştır; fakat uygulamaları aynı kalmamıştır. Türkiye kalkınmakta olan bir ülke konumundadır. Bu nedenle dünyadaki hızla gelişen değişmelere ve çağa ayak uydurmak zorundadır. Bu türden karşılaşılan sorunların çözümünde eğitimin önemi büyüktür. Çeşitli alanlarda yaşanan gelişmelerin gerisinde kalmamak, gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşabilmek için yapıcı ve yaratıcı bireylerin yetişmesine çok ihtiyaç vardır. Bu da ancak örgün ve yaygın eğitimin her düzeyinde uygulanacak sanat eğitimi alanında yaşanan değişme ve gelişmeleri izleyen programların uygulanmasıyla mümkündür.

2.5.1 Sanat: Sanat eğitimi kavramı hakkında birçok tanım yapılmaktadır.

Sanat eğitiminin örgün ve yaygın eğitim içindeki tanımını şöyle yapmak mümkündür: “Kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümü”.

Sanat, toplumu aydınlığa sürükleyen, olumlu yönde geliştiren bir daldır. Ayrıca insanların çağın kültür düzeyine ulaşmasına katkıda bulunan, farklı açılardan

(34)

düşünebilmeyi sağlayan bir uğraştır. Toplumun bu alandan yararlanabilmesi için devletin yaygın eğitim kurumlarında bu alanı sunması en önemli görevleri arasındadır.

“Devlet, bu alanda yapılacak yatırımların diğer alanlara yapılan yatırımlar kadar

önemli olduğunun bilincine varmalıdır” (Savaş, 1985: 89).

Sanat kişiliği olan insan, güzel giyinmesini, güzel konuşmasını, güzel yürümesini, güzel yaşamasını, güzel eserleri tatmasını bilen insandır. Sanat insanla birlikte vardır ve insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Tarih boyunca her çağda ve her toplumda, insanoğlu türlü koşullar altında bu güzel uğraşını sürdüre gelmiştir. Tarih toplumların hafızasıdır ve yazılı belgelere, eserlere dayanır. İnsanoğlu yazıyı bulmadan önce duygu ve düşüncelerini sanat yolu ile anlatmıştır. Tarih öncesi çağların gelişmesi, ortaya çıkarılan sanat eserlerinde öğrenilebilir. Sanat, insanın geçmişini belirleyen, gücünü anlamlaştıran, geleceğine ışık tutan en insancıl eylemdir (Kırışoğlu, 1985: 68).

2.5.2 Sanat Ve Kültür: Sanat bireysel açıdan bağımsız bir faaliyet olması yanında, kültürel etkileşim yönünden toplum ile kaçınılmaz ilişkileri vardır. Bir ülke kültürü sanat yapıtlarında somutlaşır. Sanat yapıtları için, ulusların var olma kanıtlarıdır denilebilir. Sanat kültürü, uluslar arası bir dokudan oluşur.

Kültür ve sanat bir ulusun uygarlık kimliğidir. Kültür; inanç ve gelenekler ile sanatsal duygu ve düşüncelerin biçimlendirdiği bilimsel ve teknolojik gelişmelerle oluşan geniş anlamı ile bir uygarlıktır(Baytaş, 1991: 19-20)

2.5.3 Sanat Eğitimi: Burada sanat eğitiminin verildiği kısımlardan

bahsedilmiştir.

2.5.3.1 Yetişkinler Ve Sanat Eğitimi: Hızla gelişen bilim ve teknoloji eğitimde

de değişiklikleri beraberinde getirmektedir. Bu gelişmelerin sadece örgün eğitimle sağlanabilmesi mümkün değildir. Örgün eğitimle ancak belli yaş aralıklarına ve beli sınırlar içerisinde eğitim verilebilir. Örgün eğitimin dışında yaygın eğitimin önemi burada kendini göstermektedir. Yaygın eğitim kurumlarında her yaştaki bireylere ve eğitimdeki sınırlama kaldırılarak eğitim verilebilmektedir. Bu durum da toplumları daha ileri düzeye taşıyacaktır.

(35)

‘‘Yetişkin eğitimi, öğrencinin kendisine uygun gelen zamanda ve uygun gelen koşullar altında ciddi bir öğrenme çabası için rehberlik ve destek görmesidir. Öğrenme durumu hangi düzeyde ele alınırsa alınsın, hareket noktası, örgencilerin güdülerini, ihtiyaçlarını, ilgi ve yeterliklerini belirlemek, buna göre öğrenme hedeflerini tanımlamak ve uygun yöntemlerle teknikleri seçmektir ’’ (Lowe, 1985: 90).

Bu yüzden halk eğitiminde; öğrenme deneyime yönelmeli ve bir soruna yönelik olmalı, deneyim öğrenci için anlamlı olmalıdır. Eğitimin amacı örgenci tarafından saptanmalı ve yürütülmesine katılmalıdır. Ayrıca, öğrenci eğitimi değerlendirilebilmelidir (Geray, 1970: 28-29).

Çağımızın yeni gelişmeleriyle birlikte ve ekonomik geçimin sıkıntı yaratmaya başlamasıyla insanlar geçim derdine düşmekte ve kendilerini toplumdan soyutlamaktadır. Bu durumu aşabilmenin yolu ise sanat ve dalları ile tanışıp bunlarla uğraşmaktır. Çünkü sanat ve dalları ile ilgilenen insanlar her daim pozitif enerji taşımakta ve bunu çevresine de yaymaktadır. Bir başka neden ise eski çağdaki yaşantılarımızı günümüze kalan sanat ve kalıntılarıyla öğrenebilmekteyiz. Bu geleneği sürdürmeliyiz ki gelecek nesillere de biz aktarımlarda bulunabilelim.

2.5.3.2 Halkevleri Ve Sanat Eğitimi: Halk Eğitim Merkezleri kurulmadan

önce, yaygın eğitimin tarihçesinde de belirtildiği gibi, 1932 yılında Halkevleri kurulmuştur. Atatürk ilke ve inkılaplarını yaymak, kökleştirmek, halkı toplumsal, kültürel açıdan geliştirmek amacıyla kurulan halkevlerinde, güzel sanatlar, spor, tarih ve müze, halk derslikleri kursları, temsil oyun, sosyal yardım konularında asılan kollarda çalışmalar yapılmıştır (Geray, 1970: 259).

Sanat eğitimi almak isteyen yetişkinler aslında günlük yaşamlarından uzaklaşmak ruhsal (psikolojik) ve bedensel olarak rahatlamak isteyen kişilerdir. Bu sayede iş stresinden, çevre sorunlarından ve monotonluktan kurtulmak isterler. Boş zamanlarını değerlendirmek isteyen bu tür insanlarda yetişkin hedef kitleyi oluşturur.

(36)

2.6 Halk Eğitim Merkezlerinde Yürütülen Sanat Eğitimi Faaliyetleri:

Halk Eğitim Merkezlerinde Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nce meslek ve sosyal-kültürel kurs kategorileri altında hazırlanan modüler programlarla, bütün sanat alanlarıyla ilgili eğitim faaliyetleri planlanmaktadır. Ancak bu eğitim programları, halk eğitimi merkezinin bulunduğu çevrenin özelliklerine ve eğitimi talep

edenlerin ihtiyaçlarına göre değişiklik göstermektedir

(http://cygm.meb.gov.tr/halkegtim/index.html).

Yukarıda da bahsedildiği gibi, halk eğitim merkezlerinde çeşitli sanat alanlarıyla ilgili eğitim faaliyetleri bulunsa da bu bölümde plastik sanatlarla ilgili eğitim faaliyetlerinden bahsedilecektir. Halk eğitim merkezlerinde, resim (ayrı olmak üzere karakalem, suluboya, guaj boya ve yağlıboya tekniklerinde), baskı resim, batik, ebru, fotoğrafçılık, kil, heykel, gravür, serigrafi, vitray, çini desenleme, çini, işlemeciliği, minyatür yapımı, seramik biçimlendirme, seramik el dekoru ve seramik eşya yapımı gibi alanlarla ilgili hazırlanan modüler programlar doğrultusunda kurslar verilmektedir (http://cygm.meb.gov.tr/halkegtim/index.html).

Halk Eğitim Merkezlerinin çalışması tek merkezli; ama ihtiyaca göre dağınık şubeler şeklinde olmaktadır. Müdürlük, ilçe merkezindedir. Açılan kurslar ihtiyaç durumuna göre farklı mahalle ya da köylerde olabilmektedir. Kurs süreleri açılan kursun özelliğine ve yapısına göre değişkenlik göstermektedir.

Halk Eğitim Merkezlerinin dönemlik ve yıllık faaliyetlerinin sonucunda faaliyetlerin sonuçlarının halka duyurulması için gösteriler ya da sergiler düzenlenir. Sergiler ve gösteriler halka açık yerlerde düzenlenir. Gösteriler esnasında kursları derece ile bitirenlere ödül ve kurs bitirme belgeleri takdim edilir. Çevre halkının sonuçları görerek özendirilmesi amaçlanır. Bu arada gelecek dönemle ilgili yapılması düşünülen kurslar ve amaçları ile ilgili bilgiler verilir. Aşağıda, tablo halinde, Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve 7. Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’ nde verilen kursların listeleri ve süreleri verilmiştir (http://www.cahem.com):

(37)

2.7 Halk Eğitimin Tarihi Gelişimi

Bu kısımda Halk Eğitimin tarihi gelişimi hakkında bilgi yer almaktadır.

2.7.1 Cumhuriyet öncesi Halk Eğitimi: Eğitim insanlık tarihi kadar eski bir

inceleme alanıdır. Eğitimin bir bilim alanı olarak gelişmesi daha çok Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindeki çalışmalarla açıklık kazanmıştır. Eğitimin bir bilim alanı olarak gelişmesinde birçok düşünür ve bilim adamının katkısı olmuştur. Eski Yunanda Sokrates, Plato ve Aristo’nun her alanda olduğu gibi eğitim alanındaki görüşleri de kendilerinden sonra gelen düşünürleri etkilemiştir. Sokrates soru sorma yolu ile insanların bilgiyi kendi kendine bulmasını sağlayan yöntemiyle hala yaşamaktadır. Platon ve Aristo’nun zihin, duygu ve bedenin birlikte uyumlu olarak geliştirilmesi fikri bu günkü modern eğitimin temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır ( Fidan ve Eren, 1998: 26).

Avrupa’da rönesansla birlikte başlayan bilim ve sanat alanındaki gelimşeler XII. yüzyıldan itibaren Türk ve İslam düşünürlerin eserlerinin çevirileri önemli rol almıştır. Farabi (870-950) eğitimi sözle yapılan öğretimden farklı olarak davranış kazandırma işi olarak görmüştür. İbni Sina (980-1036) modern eğitimin dogmasında rol almıştır. İbni Sina’nın eğitim alanındaki görüşleri;

• Eğitim her çocuğa verilmelidir,

• Çocuklara meslek eğitimi sağlanmalıdır,

• Çocuğun istek ve bilgilerine önem verilmelidir, genel ve meslek eğitiminde bu hususa önem verilmelidir,

• Çocuk üzerinde baskı yapmadan eğitim verilmelidir (Fidan ve Erden, 1998: 27).

Eğitimin bir bilim alanı olarak gelişmesi ve örgün eğitimin çocuklarla başlaması IX. yüzyıla rastlamaktadır. Tabi ki eğitim bundan önce de vardı. Ancak bu tarihlerden önce verilen metotsuz eğitimin tamamen yetişkin eğitimi olduğu muhakkaktır. Yetişkin eğitiminin gelişimi tarihsel olarak örgün etimden önce başladığını söylemek doğru olacaktır. Yapılan arkeolojik kazılarda Mezopotamya ve Mısırda M.Ö. 3000 yıllarında eğitimin yapıldığını göstermektedir. Çağın özellikleri incelendiğinde eğitimde erkeklerin aktif olduğu eğitimlerde, yazı, matematik, mimarlık ve dinsel konuların ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bu konuların ağırlıklı olmasının

(38)

nedeni de din adamı, yönetici ve memur yetiştirmektir. Bu dönemde peygamberlerin din eğitimleri de dahil verilen eğitimlerin günümüzdeki yetişkin eğitimine yakın olduğu görülmektedir. Türk toplumunda yetişkin eğitiminin tarihi gelişimini incelediğimizde yetiksin eğitimi alanında çok fazla bilgiye rastlanmamaktadır. Ancak İslam kültürü ile birlikte yetişkin eğitiminin hız kazandığını söylemek mümkündür. “Türk İslam devletlerinde camiler, vakıflar, kütüphaneler, medreseler, ahi teşkilatı, lonca teşkilatı, tekkeler, zaviyeler, Enderun gibi kurumlar yetişkinlerin eğitiminde aktif rol almışlardır” ( Kabahasanoğlu, 2002: 81).

Anadolu Selçuklu devletinde Ahilik kurumu, günümüzdeki çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimi veren kurumların temelini oluşturmaktadır. Kurumdaki yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık gibi meslek basamaklarının olması mesleki eğitimdeki gelişmişliği göstermektedir.

Osmanlı devletinde ilk halk eğitimi çabası Darülfununla başlamıştır. “Fizik, kimya, genel ve öteki konularda 1862’de halk için dersler verilmeye başlanmıştır. Dersleri bilim adamları, yüksek dereceli kamu görevlileri ile eğiticiler gönüllü olarak vermişlerdir” ( Geray, 2002: 167).

İslam Öğretim Derneği (1864) halkı okutmak, toplumsal yönden geliştirmek için çıraklık okulu açmıştır. Osmanlı Bilim Derneği ( 1860), Beşiktaş derneği ( 1869), İttihat ve Terakki Fırkası (19109, Türk Ocağı (1911) gibi vakıf ve dernekler gece kursları ve konferanslarla halk eğitimine katılmışlardır. İzmir Öğretmen Okulu Müdürü Ethem Nejat (1911) İlköğretim Düzeltimi adlı broşüründe halk eğitimi konusundaki görüşlerini de açıklamıştı. Eğitimi iyileştirmek konusunda halkın aydınlatılmasının, yetiştirilmesinin de baslıca bir çalışma konusu olduğunu belirten Ethem Nejat halkın eğitimi ile çocuğun eğitimi arasında sıkı bir bağ bulunduğunu açıklamıştı. Ethem Nejat halk eğitimi konusunda “İlköğretim müfettişlerine konferans verdirmek, sinemadan, yansıtıcıdan yararlanmak, Gezici halk okulları açmak, Müzik, tiyatro, müze, anma töreni, ağaç bayramı, spor yarışmaları gibi etkinlikler yapmayı önermiştir. 1913 yılında İlköğretim Geçici Yasası ile ilköğretim çağını açmış yetiksinler için genel konularla, tarımla ilgili dersler verilmesi, yetişkinlere el becerilerinin kazandırılması için kurslar, derslikler, sanat okulları açılması görevleri ilköğretim kurumlarına yüklenmişti. Özel Okullar Yönetmeliği (1913) ile özel kişilerce açılan kurslarda isçilerin ve çırakların yararlanması öngörülmüştü. İl Genel Yönetimi Yasası (1913) ile de isçiler ve yoksullar için gece okulları açılması öngörülmüştür. İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1914) verdiği bir konferansta; “Bir ülkede halk eğitimi örgütleri kurulmadıkça, yalnız birkaç düşünürün, aydının isteği ve görüsü ile ilerlemenin dogması, başarılması olanağı bulunmadığını ileri sürmüştür”

(39)

(Aktaran, Geray, 2002,s.168). “Baltacıoğlu’na göre’’ Halkın çürüyen ciğerlerini, kuvvetsiz bacaklarını kurtarmak, gözlerini açmak, donmuş kalbini isletmek, azmini ve teşebbüsünü canlandırmak gerekmektedir’’ (Geray, 2002: 168).

1921 yılında Yunanlıların Ankara’yı almak amacıyla Bursa ve Uşak üzerinden saldırıya geçtiği büyük sıkıntıların yaşandığı bir tarihte (16 temmuz 1921) Birinci Eğitim Kongresinin Ankara’da toplanması, Atatürk’ün eğitime verdiği değer ve önemi göstermesi açısından son derece önemlidir. Atatürk sabaha kadar cepheden gelen raporları incelemiş ve birkaç saat sonra Birinci Eğitim Kongresinin açılış konuşmasını yapmıştır. Bu kongrede ulusal eğitim programının olması gerektiği ve bunun için o günlerin koşulları altında neler yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bu kongrede halk eğitimi için yüksek düzeyli programlar yerine halkın daha çok gereksinim duyduğu okuma- yazma, aritmetik ve din dersi gibi derslerden oluşan bir halk eğitimi programına gereksinim duyulduğu halk eğitiminin ancak bu şekilde sağlanabileceği ifade edilmiştir ( Duman, 1999: 148).

Atatürk 1 Mart 1922’de yaptığı meclis konuşmasında; eğitim izlencelerinin çevrenin ve toplumun gereksinmelerine, çağın gereklerine uyarlanmasını, kadın ve köylü nüfusun eğitimine önem verilmesi gerektiğini ülkenin ihtiyaç duyduğu sanat ve hizmet sahiplerinin yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

2.7.2 Cumhuriyet Sonrası Halk Eğitimi: Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, problemlerin çözümünde tek yolun eğitim olduğu görülmüş ve bu hükümetin ilk Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa, tel emri ile valilerden, Milli eğitim görevlileriyle birlikte halk eğitim çalışmalarına geçmelerini istemiştir (Yıldırım, 1996: 78). Eğitimin geniş halk kitlelerine yaygınlaştırılması için 1926’da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ”Halk Eğitimi Şubesi kurulmuştur (Yıldırım, 1996: 78).

Çeşitli nedenlerle hiç okuyamamış veya istediği öğrenim derecesine ulaşamamış olanları, bilinmesi gereken temel yurttaşlık bilgileriyle donatmak, ulusal kültür ve bilinci güçlendirmek görevi 1927’de Halk Dersliklerine verilmiştir. 1928’de Atatürk önderliğinde Millet mektepleri açılmış ve milyonlarca yurttaşa okuma-yazma ile birlikte temel bilgiler verilmiştir. İnsanların öğrendiklerini unutmamaları ve okuma alışkanlıklarını sürdürmeleri amacıyla 1930’da Halk Okuma Odaları açılmıştır. 1932’de kurulan Halkevlerinin amacı ise inkılapları yaymak, kökleştirmek ve halkı toplumsal, kültürel açıdan geliştirmekti (Yıldırım, 1996: 49).

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kullanımların planlanması liman ve endüstri gelişiminin planlanmasıyla kompleks bir bütün içinde düşünülmelidir, ancak böylece bu elemanların kıyı peyzajı

Çeşitli büyüklük ve küçüklükte veya seyrekliği, sıklığına göre açık koyu etkisi, ritm, karmaşa oluşturabilmektedir.. Bazen de lekelere

veya seyrekliği, sıklığına göre açık koyu etkisi, ritm,

Objelerin ışık alan kısımları aydınlık, ışık görmeyen kısımları karanlıktır ve bu iki değer arasındaki geçiş göz algısı olarak yumuşak ve orta değerdedir. Işık

[r]

Oysa Ķıśaśi’l-Enbiyā ’nın TDK ve Bursa nüshaları Tarama Sözlüğü ’nde ve şu ana kadar yayımlanmış Eski Anadolu Türkçesi metin ve sözlüklerinde yer almayan,

B ir köylüye tesadüf eder; o köylünün saf kalbinin, şuurlu şuursuz, fakat her­ halde derin aklı seliminin, temiz ruhu­ nun tevlit ettiği doğru sözler onda,

Türk resim sanatı, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1914 Kuşağı, 1928 Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, 1933 D Grubu, 1941 Yeniler grubu ve 1950 Onlar Grubu gibi