• Sonuç bulunamadı

Kudüs Ahalisi Surresi: Transkripsiyon ve Tahlil (1593-1623)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kudüs Ahalisi Surresi: Transkripsiyon ve Tahlil (1593-1623)"

Copied!
316
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ

LİSANÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

TARİH PROGRAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KUDÜS AHALİSİ SURRESİ: TRANSKRİPSİYON

VE TAHLİL (1593-1623)

AYŞENUR GÜLEN

160121014

TEZ DANIŞMANI

PROF. DR. FAHAMEDDİN BAŞAR

(2)

T. C.

FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ

LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

TARİH PROGRAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KUDÜS AHALİSİ SURRESİ: TRANSKRİPSİYON

VE TAHLİL (1593-1623)

AYŞENUR GÜLEN

160121014

DÜZELTİLMİŞ TEZ

TEZ DANIŞMANI

PROF. DR. FAHAMEDDİN BAŞAR

(3)

TEZ ONAY SAYFASI

FSMVÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı yüksek lisans

programı 160121014 numaralı öğrencisi Ayşenur Gülen’in ilgili yönetmeliklerin

belirlediği tüm şartları yerine getirdikten sonra hazırladığı “Kudüs Ahâlisi Surresi:

Transkripsiyon ve Tahlil (1593-1623) ” başlıklı tezi aşağıda imzaları olan jüri

tarafından 06.09.2019 tarihinde oybirliği ile kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Fahameddin BAŞAR

Prof. Dr. Zekeriyya KURŞUN

(Jüri Başkanı-Danışman)

(Jüri Üyesi)

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi

Prof.Dr. Ömer İŞBİLİR

(Jüri Üyesi)

(4)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının

eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta

bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin

herhangi bir kısmının bağlı olduğum üniversite veya bir başka üniversitedeki başka

bir çalışma olarak sunulmadığını beyan ederim.

Ayşenur GÜLEN

İmza

DÜZELTME METNİ

1. Transkripsiyon sırasında yapılan okuma hataları giderildi.

2. Transkripsiyon sırasında eklemeler dahilinde yeni tablolar oluşturuldu.

(5)

iii

KUDÜS AHALİSİ SURRESİ: TRANSKRİPSİYON VE TAHLİL

(1593-1623)

ÖZET

Kudüs, üç semavi din tarafından kutsal kabul edilen mabetlere sahip önemli

bir şehirdir. Bu sebeple, tarihte Kudüs’e hâkim olma çabası, birçok çekişmeye sahne

olmuş, günümüzde de halen bölgedeki hakimiyet mücadelesi devam etmektedir.

Osmanlı Devleti için de aynı şekilde kutsal sayılan bu şehir, sadece Yavuz Sultan

Selim’in Mısır seferi sonrasında değil, kendisinden önceki padişahlar tarafından da

ilgi görmüştür. Kutsal topraklara hizmet ederek hem sevaba nail olmak, hem de bu

bölgelerin kontrolünü elde tutmak gayesi büyük önem taşımıştır.

Surre, Abbasiler (750-1258) zamanında başlayıp, Osmanlı Devleti zamanında

(1299-1922) gelenek haline gelen, Mekke, Medine ve Kudüs’e gönderilen para ve

hediyeleri tanımlayan bir terimdir. Osmanlı Devleti Kudüs’ü hakimiyeti altına

aldıktan sonra düzenli olarak surre göndermiştir. Surre, sadece yardım amaçlı

olmayıp, bir nevî bölge üzerinde hakimiyet gücünü göstermenin sembolü haline

gelmiştir.

Bu tezde; Hicri 1002, 1012, 1030 ve 1032 tarihli surre defterleri transkript

edilerek, elde edilen bilgiler ile dönemin Kudüs halkı ve ileri gelen ailelerinin

sosyo-ekonomik durum tahlil edilmeye çalışılmıştır.

(6)

iv

SURRE OF JERUSALEM COMMUNITY: TRANSCRIPTON AND

ANALYSIS (1593-1623)

ABSTRACT

Jerusalem which has temples enshrined by three divine religions is a

significant city. This is why, on the course of history, the struggle to rule over

Jerusalem has caused many conflicts and even today the fight for dominance goes

on. This city, which is accepted to be just as holy for Ottoman Empire as it is for

others, has seen interest not only after Egypt campaign of Yavuz Sultan Selim, but

also from other sultans before him. They intended both to acquire merit by serving

the holy lands and to set dominance over these areas.

Surre is the given name of money and presents that are sent to Mecca, Medina

and Jerusalem; which started at the time of the Abbasids (750-1258) and turned into

a tradition at the time of Ottoman Empire (1299-1922). Ottoman Empire has sent

Surre routinely after conquering Jerusalem. Surre has not only been intended for

help, but also become some sort of symbol to show the power of dominance over the

area.

In this thesis, the information that is acquired from transcripting Surre records

of years 1002, 1012, 1030 and 1032 of the Hegira calendar was used to reflect

Jerusalem people of the time, topliners and noble families and the socioeconomic

status was attempted to be analyzed.

(7)

v

ÖNSÖZ

Dünyada şehirlerin kaderleri, içinde barındırdığı kutsal mekânlara bağlı

olarak gelişmiştir. Bu bağlamda Kudüs, üç semavi dinin sembolü olan birçok mabede

sahiptir. Dolayısıyla Kudüs, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumları için önemli

bir konumda bulunmakta ve bu özelliği sebebiyle çekişmelerle dolu hakimiyet

mücadelesine sahne olmaktadır. Bu mücadele içinde, Osmanlı Devleti Kudüs’ü

Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılındaki Mısır Seferi sonucu hakimiyet altına

alabilmiştir. Merkezî sancak olan Kudüs, erken dönemlerde Şam’a bağlanmıştır.

İslâm alemi için kutsal sayılan bu mekâna daha önce gönderilen surre, Mısır Seferi

sonrası Yavuz Sultan Selim’in 200.000 filori altının her yıl gönderilmesine karar

vermesi üzerine düzenli hale gelmiştir.

Erken dönem kayıt altına alınan ilk surre’nin 1559 yılında olduğu

varsayılmaktadır.

*

Daha sonra da Mekke ve Medine kadar olmasa da düzenli olarak

Kudüs’e surre gönderimi devam ettiği arşiv kayıtlarında görülmektedir.

Tezimizin ana konusunu oluşturan Hicri 1002, 1012, 1030 ve 1032 tarihli

Kudüs Ahâlisi Surre defterleri, öncelikle transkript edilerek, ne kadar yardım

yapıldığı, defterler arasındaki farklar ve değişmeyen yerler tespit edilmiştir.

Çalışmamız giriş ve üç ana bölümden oluşmaktadır.

Giriş kısmında tezin amacı, konusu, yöntemi gibi hususlara değinilerek,

Kudüs’ün Osmanlı idari yönetimi ve toplumu hakkında kısaca bilgilendirme

yapılmıştır.

Birinci bölümde, H.1002 ve H. 1012 tarihli defterlerin diplomatik özellikleri

verilerek, içerisinde geçen görevliler, medreseler, vakıflar, kadınlar, mücavirler,

mahalleler, cemaatler tespit edilmiş, aldıkları pay oranları ve toplam miktarlar

kıyaslanarak verilmiştir. İkinci bölümde H.1030 ve H.1032 tarihli defterlerin

içeriği, birinci bölümde olduğu gibi surreden pay alan görevliler ve vakıflar tespit

edilmiş, daha sonra tekrara kaçılmaması açısından her iki defterde olan farklılıklar

*

(8)

vi

verilmiştir. Bölüm sonunda ise incelenen tüm defterler arasındaki nüanslar

kıyaslamalı olarak verilmiştir. Çalışmamızın üçüncü ve son bölümünde incelediğimiz

H.1002/1593, H.1012/1603, H.1030/1621-1622 ve H.1032/1622-1623 tarihli Kudüs

Ahâlisi defterlerinin transkripsiyonları verilmiştir. Defterlerin arasında çok az nüans

olması sebebi ile farklar italik olarak yazılmıştır.

Tez çalışmam sürecinde fikir ve önerilerini esirgemeyen danışman hocam

Prof. Dr. Fahameddin BAŞAR’a, gerek tez konumun belirlenmesi, gerekse çalışmam

boyunca yardım ve desteklerini esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Zekeriya

KURŞUN’a saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Yüksek Lisans eğitimine başlamama

sebep olan değerli arkadaşım Kübra Ceren Kurşun’a, yardımlarını ve manevi

desteklerini esirgemeyen Sena Yaslıçimen ve Elif Karakurt’a, her zaman manevi

desteğini hissettiğim değerli eşim ve aileme teşekkürü bir borç bilirim.

(9)

vii

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

ÖNSÖZ ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... ix

KISALTMALAR ... x

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ... 7

1. KUDÜS AHALİSİ SURRESİ: HİCRİ 1002/1593, 1012/1603 TARİHLİ

SURRE DEFTERLERİNİN DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ ... 7

1.1. SURREDE GEÇEN VAKIFLAR VE GÖNDERDİKLERİ PAY

MİKTARLARI ... 9

1.2. SURREDE GEÇEN GÖREVLİLER VE ALDIKLARI PAYLAR ... 12

1.3. SURREDEN PAY ALAN MEDRESE, ZAVİYE VE RİBATLAR ... 17

1.4. SURREDEN PAY ALAN AİLELER VE MÜCAVİRLER ... 19

1.5. SURREDEN PAY ALAN MAHALLELER ... 22

1.6. SURREDEN PAY ALAN KADINLAR ... 24

1.7. HALİLÜ’R-RAHMAN AHALİSİ VE GÖNDERİLEN SURRE

MİKTARLARI ... 27

İKİNCİ BÖLÜM ... 31

2. HİCRİ 1030/1620-21 VE H.1032 1622-23 TARİHLİ DEFTERLERİN

DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ ... 31

(10)

viii

2.2. SURRE’DE GEÇEN (H.1030-1032) GÖREVLİLER VE ALDIKLARI PAY

MİKTARLARI ... 35

2.3. H.1030/1621 VE H.1032/1622-23 TARİHLİ DEFTERLERDE YER ALAN

MEDRESE, HALK, MÜCAVİR, MAHALLE GİBİ SURREDEN PAY

ALANLARIN KIYASLANMASI ... 39

2.4. İNCELENEN TÜM DEFTERLERİN MUKAYESESİ ... 40

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 42

3. H. 1002 / 1593 ve H.1032 / 1622-23 TARİHLİ KUDÜS AHALİSİ SURRE

DEFTERLERİNİN TRANSKRİPSİYONU ... 42

3.1. H.1002/1593 TARİHLİ KUDÜS AHALİSİ SURRE DEFTERİNİN

TRANSKRİPSİYONU ... 42

3.2. H.1012 / 1603 TARİHLİ KUDÜS AHALİSİ SURRE DEFTERİNİN

TRANSKRİPSİYONU ... 98

3.3. H.1030 / 1621-22 TARİHLİ KUDÜS AHALİSİ SURRE DEFTERİNİN

TRANSKRİPSİYONU ... 157

3.4. H.1032 / 1622-23 TARİHLİ KUDÜS AHALİSİ SURRE DEFTERİNİN

TRANSKRİPSİYONU ... 220

SONUÇ ... 291

KAYNAKÇA ... 293

(11)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. H. 1002 ve H. 1012 Tarihli Surre Defterlerinde Geçen Vakıflar ve

Ayırdıkları Pay Miktarları ... 12

Tablo 2. Surreden Pay Alan Dînî Görevliler ... 14

Tablo 3. Eczahânlar ve Verilen Paylar ... 15

Tablo 4. Surreden Pay Alan Diğer Görevliler ve Pay Miktarları ... 16

Tablo 5. Surreden Pay Alan Medrese, Zaviye ve Ribatlar ... 17

Tablo 6. Surreden Pay Alan İleri Gelen Aileler ... 20

Tablo 7. Surreden Pay Alan Mücavirler ... 21

Tablo 8. Surreden Pay Alan Mahalleler ... 23

Tablo 9. Surreden Pay Alan Kadınlar ... 25

Tablo 10. Halilü’r-Rahman Surresinden Pay Alan Görevliler ve Aldıkları Pay

Miktarları ... 29

Tablo11. H.1030 ve H.1032 Tarihli Surre Defterlerinde Geçen Vakıflar ve

Ayırdıkları Pay Miktarları ... 33

Tablo 12. Defterde Adı Geçen Görevliler, Görev Aldıkları Yer ve Surreden Düşen

Toplam Pay. ... 36

(12)

x

KISALTMALAR

a.g.e.

Adı geçen eser

a.g.m

Adı geçen makale

a.g.md.

Adı geçen madde

a.g.t.

Adı geçen tez

a.y.

Yazara ait son zikredilen yer

bkz.

Bakınız

C. Cilt

çev. Çeviren

DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

ed.

Editör

H.

Hicri

haz.

Hazırlayan

Koll.

Koleksiyon

Ktp.

Kitaplık

M.

Miladi

neş.

Neşreden

No

Numara

sad.

Sadeleştiren

terc.

Tercüme

TSMA

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi

s.

Sayfa/sayfalar

(13)

GİRİŞ

ERKEN DÖNEM OSMANLI KUDÜS İDARESİ VE KUDÜS

SURRESİ

Kudüs, peygamberlerin yaşadığı, Kur’an-ı Kerim’de “Bir gece, kendisine

bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek

kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, Gerçekten

işitendir, görendir.” (İsrâ Suresi,1) ve bunun gibi ayetlerle, kendisine kutsallık

atfedilmesi, Müslümanlar’ın ilk kıblesi olması, namazın farz kılındığı Mi’raç

mucizesinin burada gerçekleşmesi, Müslümanlar tarafından ziyaret edilen 3

mescitten biri olan Mescid-i Aksâ’yı barındırması, peygamber kabirlerinin ve önemli

mabetlerin olması ve buna benzer sebeplerle önem arz etmektedir.

Osmanlı Devleti için de Kudüs son derece önemli idi. Yavuz Sultan Selim,

1516 yılındaki Mısır seferi sırasında Mercidâbık Savaşı’nı Memlükler’e karşı

kazanınca Kudüs’ü de hâkimiyeti altına aldı. Hiç vakit kaybetmeden Kudüs’e giden

Yavuz Sultan Selim, önce Mescid-i Aksâ’yı ziyaret etmiş, halka bol ihsan ve

yardımda bulunarak halkın gönlünü kazanmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü

ziyareti, Selimnâme adlı eselerde, adım sayısına varıncaya kadar ayrıntısıyla

işlenmiştir. Bu eserlerde görüldüğü üzere, Kudüs halkına din ayrımı yapılmaksızın

bolca

ihsanda

bulunulmuş,

kutsal

mabetlerin

ihyası

için

ihtimam

gösterilmiştir.

1

Yavuz Sultan Selim’in bu kadarönemli bir sefer esnasında güzergahını

değiştirerek bir günlüğüne de olsa şehri ziyaret etmesi, Kudüs’e atfedilen kutsiyetin

önemini göstermesi bakımından önemlidir.Yavuz Sultan Selim ayrıca ziyaret

sırasında bolca yardımda bulunmuş bu yardımların her yıl düzenli halde “Surre-i

Şahâne” adı ile yollanmasını emretmiş, bu emir ile birlikte Mekke, Medine ve

Kudüs’e surre gönderilmesi düzenli hale gelmiştir.

Osmanlı, Kudüs’ü ilk olarak Şam Eyaleti’ne bağlamış, Memlükler’den kalan

şehrin düzenini değiştirmeden sancakbeyleri/mutasarrıflar atamış, şehrin ileri gelen

1

Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü ziyareti için bkz: Kübra Ceren Kurşun, Selimnâmeler ve

Süleymannâmelerde Kudüs, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü,

(14)

2

ailelerinin yönetimde olmasını devam ettirmiştir.

2

Sancakbeyleri merkezî idareden

atanıyor, görev süreleri genelde bir yıl, bazen ise daha fazla olabiliyordu. Sancak

tımar sistemi ile XVII. yüzyıla kadar idare edilmiş, tımar sistemini Sancakbeyi

yönetmiştir. Hem vergi hem de halkı korumakla vazifeli olan sancakbeylerinin vefatı

durumunda merkezden bir idareci atanana kadar yerlerine vekilleri bakmışlardır.

Osmanlı Devleti’nin, Kudüs’ü merkezi eyalet yapmaması, zaman zaman Gazze

Sancağı’na zaman zaman Ramle Nahiyesi’ni Kudüs Sancağı’na eklemesi,

mutasarrıfların yetkilerinin bazen daralıp bazen genişlemesine sebep olmuştur.

3

Merkezden hem şehrin hem de Hac kafilelerinin güvenliğini sağlamak maksadı ile

askerler gönderilmiş, şehrin hemen imar ve ihyasına başlanmıştır.

Mekke ve Medine’den sonra kutsal sayılan bu mekân için Mısır seferi

sonrası şehrin imarı ile birlikte yapılan yardımların ulaşması son derece mühimdi.

Dolayısıyla bu topraklar üzerinde yapılan ibadet ve ziyaretlerin güvenli bir şekilde

devam etmesini sağlamak, Abbasilerle başlayıp, Osmanlı Devleti’nin son yıllarına

kadar devam eden surre sayesinde önem kazanmıştır. Surre gönderimiyle maksadın

sadece kutsal mekânlara sadaka, hediye göndermek, hürmet göstermek olmadığı,

incelenen defterlerde de görüldüğü üzere surre sayesinde toplum ileri gelenleri ile

eşraf ve halk yönetiminin kontrol altında tutulmaya çalışıldığı söylenebilir. Zira

fakir halk ve mabet görevlileri dışında şehrin ileri gelen aileleri de bu surrelerden

pay almaktaydılar.

Surre Arapça bir isim olan (‘ةرصلا’), fiil olarak (اّرص ُرص) fiilinden

gelmektedir.

4

Surre, para kesesi

5

, para

6

, ‘’içine akçe ve dinar koyulan çıkın’’

7

,

cüzdan, “içine altın ve para gibi kıymetli eşyaların konulduğu kese”

8

, anlamlarına

2 Zekeriya Kurşun, Ali İhsan Aydın, 100 Soruda Kudüs, Rumuz Yayınevi, İstanbul, 2018., s. 74-75. 3

Abdalqader Steih, Osmanlı Kudüs’ü (1700-1757), Taşmektep Yayınları, İstanbul, 2017, s. 27

4 Münir Atalar, Osmanlı Devleti’nde Surre-i Hümâyûn ve Surre Alayları, DİB Yay., Ankara,

2015, s.23.

5 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. III, MEB Yay., İstanbul

1971, s. 280.

6 Ahmet Durak, Osmanlı Devleti’nde Surre-i Hümâyun Geleneği , 8 ekim 1656 Tarihli Mekke’ye

Gönderilen Defter Örneği”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, sy. 4, s. 25.

7 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Mekke-i Mükerreme Emirleri, Ankara, 1972, s. 13-15. 8

(15)

3

gelmektedir. Terim anlamı ise; Mekke, Medine ve Kudüs’e her yıl Hac Döneminden

önce halka ve görevlilere dağıtılmak üzere gönderilen para, altın ve diğer eşyalar”,

“padişahların hac mevsiminden önce Receb ayında, İstanbul’dan Mekke ve

Medine’ye, oranın ileri gelenlerinden en yoksuluna kadar dağıtılmak üzere özel bir

törenle ve alayla gönderdikleri para, altın ve armağanlardır.’’ Bir diğer tabirle

Abbasilerden itibaren devletlerin imkanlarına göre Haremeyn halkına tahsis ettikleri

para ve eşyaların umumiyetle Recep ayında ulaştırılıp dağıtılmasıdır.

9

Surre’nin

diğer ismi de “Ma’lûmiyye”dir. “Bilinen” anlamına gelir. Ayrıca paranın (nakitin)

dışında kürk, inci ve elmaslarla süslü giyecek (kaftan, hil’at), halı, dokuma gibi

hediyelerle birlikte, yiyecek maddelerinin gönderildiği de olmuştur.

10

Haremeyn’e Surre gönderimi ilk olarak Abbasi Halifesi Mehdî zamanına

rastlamaktadır. Aynı zamanda sadece surre değil, Hac güzergahı üzerinde,

ziyaretçilerin barınması, su gibi ihtiyaçlarının karşılanması, yol üstünde güvenliğin

sağlanması için bir takım güvenlik tedbirleri alınması da bu dönemdedir. Fakat

düzenli halde surre gönderimi Muktedir Billah zamanında olmuştur.

11

Mahmil

Surrenin taşındığı deve anlamına gelir ki; ilk defa Abbâsîler döneminde görülmüştür.

Hicaz’da

.

nüfuz ve hâkimiyet kurulması bakımından Abbâsîler’e karşı mücadele

eden Fâtımîler ve Fâtımî Devleti’ne son veren

.

Eyyûbîler de Haremeyn’e surre

yollamışlardır.

12

Surre ilk olarak Abbasiler döneminde başlamış olup, Mısır seferi sonrası

ağırlık kazanarak, 1915 yılına kadar Osmanlı Devleti’nde uygulanmaya devam

etmiştir. Osmanlılar dönemi surreyi üç kısımda incelemek doğru olur. Birincisi

Mekke ve Medine’ye gönderilen Haremeyn Surresi, İkincisi Kudüs’e Heremeyn

kadar sık olmasa da gönderilen Kudüs Surresi, üçüncüsü ise, hac yolu güzergahında

9

Mustafa Güler, Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıfları (XVI., XVII. Yüzyıllar), İstanbul, 2002, s. 181.

10 Atalar.a.g.e., s. 24. 11 Atalar, a.g.e., s. 26. 12

(16)

4

bulunan bedevi Arap kabilelerinin ıslahı ve yol üzerinde güvenliği sağlamak amaçlı

kabilelere gönderilen Urban Surresi’dir.

13

Surre gelirlerini en çok Sultan sadakaları ve vakıflar oluşturmaktadır. Bu

sebeple Kudüs’te vakıfların varlığı Osmanlı ile artmış, “Kudüs Vakıf Şehri” olarak

anılmıştır. Evliya Çelebi, Kudüs’ü, Mekke ve Medine’den farklı zamanlarda ziyaret

etmiş olsa da, Seyahatname’de aynı cildin içine koyarak kutsallığını ön plana

çıkarmış, şehrin içinde kurulan vakıfları ayrıntılı bir şekilde vermiştir.

14

Buradan da

anlaşılmaktadır ki devlet yardımları vakıflar vasıtası ile sistematik bir halde

yapmaktadır. Kutsal bölgelere yapılan bu yardımlar surre defterlerine kaydedilmiştir.

Devlet yardımlar sayesinde şehri sadece atadığı vali/mutasarrıflar ile yönetmemiş,

şehrin ailelerini bir nevi elinde tutarak idareyi elden bırakmamıştır. Tezimizin ana

kaynağı olan defterler, kimin hangi görevde ne kadar kaldığına dair bilgi vermekte,

böylelikle bu sorular üzerinden Kudüs’ün demografik yapısına ışık tutmaktadır.

Tezimizin asıl amacı, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan Kudüs

Ahâlisi surre defterlerinden H.1002, H.1012, H.1030 ve H.1032 tarihli olanları

transkiprt ederek, XV. yüzyılın sonu, XVI. yüzyılın ilk yarısında Kudüs’ün

demografik yapısına bir nebzede olsa ışık tutmayı sağlamaktır. Çalışmamızdan önce

surre defterleri ile ilgili tezler incelenmiş, Kudüs Ahâlisi olarak çalışılan iki adet teze

rastlanmıştır.

15

Ele aldığımız 1593 ve 1623 tarihleri arasında herhangi bir çalışmaya

rastlanmadığı, daha önce yapılan çalışmaların ise, XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıl

tarihli olduğu anlaşılmıştır. Çalışmamızda sadece Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Evkaf-ı Hümayun surre defterleri değil, Topkapı Sarayı Arşivi ve Evkaf-ı Humayun

belgeleri de incelenmiş, defterler ve belgeler arası kıyaslamalar yapılmıştır.

Toplamda 01 M 701 ve 29 Z 1500 tarihleri arası taramalarda, surre ile ilgili 4692

13 Seyfeddin Şahin, H.1192/M.1778-1779 Tarihli Urban Surre Defteri: Transkripsiyon ve

Değerlendirme, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Afyon, 2014.

14 Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi haz: Seyit Ali Kahraman, IX.

Kitap, İstanbul 2011.

15 Rahime Fişne, XVIII. Yüzyıl Başlarında Kudüs Surresi (Transkripsiyon ve Değerlendirme),

Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2012, Mutasem Almasri, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Kudüs’e Gönderilen Surre-i Hümâyun, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun, 2015.

(17)

5

defter, berat belge vb. kayda rastlanmış, bunlardan 382 kaydın Kudüs kelimesi ile

ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu defterlerin çok fazla olması sebebi ile konu

sınırlandırılarak, erken tarihten itibaren IV. Murad devrine kadar olan defterler

taranmıştır. H.1000 ve H.1040 tarihli defterler arasında 32 adet Kudüs Ahâlisi defteri

tespit edilmiştir. Bu defterlerden H.1002, H. 1012, H.1030 ve H.1032 tarihli defterler

transkript edilmiştir. Bu defterlerin dışında kalan defterlerin seçilmemesi, ya sayfa

sayılarının eksik olması ya da çoğu yerin okunaklı olmaması sebebi iledir. Ayrıca bu

çalışmalara ek olarak Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ile Arapça kaynak olan

Kudüs ailelerinin isimleri açısından önem arz eden Dr. Ahmed Hüseyin Abdu’l

Ceburî’nin “Al-Quds Fi Ahd-i Osmanî (M.1516-1640)” adlı eserinin birinci cildi de

kullanılmıştır.

Birincil kaynaklar dışında İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Mekke-i Mükerreme

Emirleri, Münir Atalar’ın Osmanlı Devletinde Surre-i Hümâyûn ve Surre Alayları,

Mustafa Güler’in Osmanlı Devleti’nde Haremeyn Vakıfları 16. ve 17. Yüzyıllar ve

Suraiya Faroqhi’nin Hacılar ve Sultanlar-Osmanlılar Döneminde Hac (1517-1638)

adlı çalışmalar tez konusu ile ilgili temel kaynakları teşkil etmiştir.

Tezimizin ilk bölümünde H.1002 ve H.1012 tarihli defterlerin diplomatik

özellikleri anlatılarak, defterlerde geçen görevliler, aileler, cemaatler, mahalleler,

medrese, zaviye ve ribatlar, pay alan kişi sayıları ve aldıkları miktarlar kıyaslanarak

verilmiştir. Bu bölümde doğrudan ana kaynaktan ulaştığımız bilgiler doğrultusunda

surrenin analizi yapılmış, incelenen dönemde hem surreden ayrılan pay miktarları,

hem de dağıtılan kişilere göre kimlerin pay aldığının oranları verilmiştir. İkinci

bölümde ise H.1030 ve H.1032 tarihli defterlerde önemli addedilen surrenin gelir

kaynağı olan vakıflar ve en çok pay aldıklarını tespit ettiğimiz görevliler kıyaslamalı

olarak verilmiştir. Birinci bölümde incelemiş olduğumuz defterlerin, bu bölümde

geçen surreden pay alan, cemaat ve mahalle, zaviye, ribat gibi kısımlarıyla aynı

olması sebebi ile tekrara gidilmemiş, sadece defterler arası farklar kıyaslamalı olarak

zikredilmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise defterlerin transkriptleri verilerek, defterin

içerisinde hiç okunmayan kısımlar “…’’ üç nokta işareti ile, okunup emin

(18)

6

olunmayan kısımlar ‘’?’’ soru işareti ile gösterilmiştir. Transkripsiyon yapılır iken

ayın (ﻉ) "‘" işareti ile hemze(ﺀ) "’" işareti ile gösterilir iken elif (ا), vav (ﻮ) ve ye (ﻯ)

harfleri dolayısıyla uzatılması gereken (a, u, i) harfleri, (â, û, î) şeklinde

gösterilmiştir. Defterlerin transkripsiyonu sırasında alınan pay miktarları “sikke”,

“para” şeklinde hem yazı hem rakam ile yazılmıştır. Bu şeklide verilme amacının

hataya mahal vermemek adına kullanıldığı düşünülmektedir.

Sikke darp olunan akçe anlamına gelmekte

16

, ayrıca Fatih Sultan Mehmed

dönemine kadar sadece gümüş madeni para olarak kullanılırken daha sonra bu

dönem ile birlikte altın sikke basımı yapılmaya başlanmıştır. Yavuz Sultan Selim

dönemi Mısır’da bastırılan ve Kudüs Ahâlisi defterlerinde de Para-i Mısrî şeklinde

geçen sikkeler, “eşrefî” yahut “sultanî” diye adlandırılmışlardır.

17

III. Ahmed

zamanında akçenin yerini bir para ölçüsü olarak "pâre" (para) almıştır. Yeni

düzenlernede 1 para = 3 akçe, 1 kuruş = 40 para olmuştur. III. Mustafa'dan itibaren

sikkelerin üzerine tahta geçiş yılının yanı sıra, sikkenin basıldığı sırada padişahın kaç

yıldır tahtta olduğu da yazılmaya başlanmıştır. 1 (altın) Sikke= 40 Para(gümüş)’e

tekâbul etmektedir.

18

16 Şemsettin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İdeal Yayıncılık, İstanbul, 2011, s. 568. 17 Oğuz Tekin, “Sikke”, DİA, C.XXXVII., s. 183-184.

18 Amy Singer, Kadılar, Kullar, Kudüslü Köylüler, çev: Sema Bulutsuz, Türkiye İş Bankası

(19)

7

BİRİNCİ BÖLÜM

1. KUDÜS

AHALİSİ SURRESİ: HİCRİ 1002/1593,

1012/1603

TARİHLİ

SURRE

DEFTERLERİNİN

DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ

Surre genel anlamda Mekke, Medine ve Kudüs’e gönderilen para ve hediye

anlamlarına gelmektedir. İlk olarak Abbasiler zamanı Halife Mehdî zamanında

gönderilmiş, Osmanlı zamanında da bu gelenek devam ederek Yavuz Sultan

Selim’in Mısır’ı alması üzerine âdet haline gelmiştir. Buradan anlaşılmaktadır ki;

1516 yılına kadar surre geleneği mevcut olup, sadece o dönem itibarı ile düzenli hale

getirilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin sadece Haremeyn’e değil Kudüs’e de birçok yardım ve

ihsanda bulunduğu bilinmekle birlikte, ilk surre defterinin H.967/1559 tarihli olduğu

varsayılmaktadır. Bununla beraber, gerek Osmanlı Arşivi, gerekse Topkapı Müzesi

Arşivi taranarak en erken tarihli sadece Kudüs Ahâlisi’ne gönderilen

19

defter 29 Z.

H. 1000 tarihli müfredat defteridir.

20

Bu tarihden itibaren bizim incelediğimiz dört

defter de dahil, H. 1040-1041 tarihlerine kadar Kudüs Ahâlisi surre defterlerinin

toplam sayısı 31’dir. Bu defterlerin geneli incelenmiş, defterler arasından ilk olarak

H. 1002

21

tarihli, ikinci olarak H.1012

22

tarihli, üçüncü olarak H. 1030

23

tarihli ve

son olarak da H.1032

24

tarihli Kudüs Ahâlisi surre defterleri seçilmiş ve hepsi

transkript edilmiştir.

19

Zira bazı defterlerin gönderimi Haremeyn’e olsa da sonlarında Kudüs Ahâlisi diye ayrılmış bölümler bulunmaktadır. Bkz: Zeynep Başpınar, “H.1067 Tarihli Surre-i Hümayun Defterlerinin

Analizi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara,

2018.

20

BOA., TSMA. d., no: 1150.

21 BOA., TSMA. d., no: 1213. 22 BOA., TSMA. d., no: 1148. 23 BOA., TSMA. d., no: 1144. 24

(20)

8

Kudüs Ahâlisine gönderilen erken tarihli defterlerden ilki olan 1002 ve 1012

tarihli her iki defter de Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olmakla birlikte, içerisinde

Arapça ibarelerde barındırmaktadır. Defterler nesih yazı ile yazılmış olup, 1002

tarihli defterin kapağı siyah ve dikdörtgen, ebatı 14*40 cm olup, 24 yaprakdır. 1012

tarihli defter de aynı şekilde siyah, dikdörtgen kapaklı olup, 15*42 cm. ebatlarında

46 yaprakdır. Defterin başında diğer defterden farklı olarak I. Ahmed’in tuğrası

bulunmaktadır.

25

Surre defterleri genellikle defterin içeriğine dair bir girişle başlamaktadır. Bu

bağlamda 1002 tarihli defterimiz “Defter-i Taksîmât-ı Surre-i Şerîfe-i Hakaniye-i

Rûmîye-i Cedîde ki Berâ-yı Ahâlî-i Kudüs-i Şerîf Feristâde Şode be-yedi-i

Fahrü’l-ahâli Hasan bin el-Bevvâb es-Sultanî el-Emîn bi’s-surre el-Mezbûre

el-Vâki῾Fi’l-yevmi’s-sabi῾ min Şehr-i Şabanü’l-muazzam min Şehr-i Sene İsneyn ve Elf min

Hicreti’n- nebevîyye” diye başladığı görülmektedir. Başlıktan da anlaşıldığı üzere her

girişte defterin nereden nereye gittiği, kim tarafından kayıt altına alındığı ve tarih

içermektedir. Bu bölümde ele alınan H.1002 ve H.1012 tarihli defterler, Surre Emini

Dergah-ı Âlî kapıcılarından Hasan bey eliyle müftü, Şeyhül Harem, Mescid-i Aksâ

hatipleri, imamları, Kudüs-i Şerif Haremi ve Sahratullah ve Mescid-i Aksâ

hüddâmları, müezzinler, katipler, bevvâblar, sulehâ ve Kudüs-i Şerif mücavirlerinden

kimlere ne kadar tevzi edildiği hakkındadır.

Hicri 1012 tarihli defter ise “Defter-i Taksîmât-ı Surre-i Şerîfe-i Hakaniye-i

Rûmîye-i Cedîde Berâ-yı Ahâlî-i Kudüs-i Şerîf Şerrefeha’llahu Teâlâ İlâ

Yevmi’l-Ahire-i Der-vâcib sene İsney Aşere ve Elf “diye başlamış, diğer defterde olduğu

üzere aynı kişilere surrenin tevzi edildiği görülmüştür.

26

Bunların yanı sıra isimlerin

altında alınan pay hem rakamla hem de dîvanî yazı ile yazılmıştır.

İlk defterimizin son sayfasında yer alan tek mühür Kudüs Kadısı Şücâüddin’e

aittir. Hicri 1012 tarihli defterde ise iki adet mühür bulunmaktadır.

25 BOA., TSMA., d., no: 1148. 26

(21)

9

Genellikle surre defterlerinin sonunda tarihleri yazılarak defterler kayıt altına

alınmıştır. 1002 tarihli defterde bu kayıt tarihi yazmamakla birlikte 1012 tarihli

defterde ise “Tahriran fî-evasıt-ı Şehr-i Şabanü’l-Muazzam min Şuhur li-sene isneyn

aşere ve elf” şeklinde yazılmıştır. Ayrıca her iki defter sonunda da defterlerin kimin

tarafından yazıldığı hakkında dair kayıt bulunmaktadır. İlk defterde “Vezzea Hurrire

bi-ma῾rifeti’l-abdi’l-fakîr Şücâ’üd-dîn el-Kadı bi’l-Kudüs-i Şerîf Ufiye Anh”

27

, 1012

tarihli defterde ise “Hurrire bi-marifeti’l-fakîr ilâ şefâati Seyyidi’l-Kevneyn Cevher

Ağa Dârüssaâde en-nâzır alâ veliyyi’l-Haremeyni’ş-Şerîf mine’s-Sultâni’l-a‘zam

bi-hizmeti’l-m…. Ebbedallâhü saltanâtahû ilâ yevmi’d-dîn” sağ tarafında, sol kısmında

ise “Hurrire ma῾rifeti’l-abdi’l-fakîr ila’llâhi’l-Meliki’l-Kadîr ala’l-memûr

bi-teftîşi’l-evkâfi’l-Haremeyni’ş-şerîfeyn

bi’l-atebeti’l-aliyye

bi-dâri’s-saltanatı’s-seniyye Kostantiniyye el-mahmiyye”

28

şeklinde yazılmıştır.

Ayrıca, defterlerin her ikisin de de aynı şekilde girişlerden sonra küçük

başlıklar halinde surre gönderilen kişilerin, vazifelilerin genel başlığı altında isim,

unvan ve verilen pay miktarı yazılarak gönderilmiştir. İsimlerin geneli ya “ibn”,

yahut “bin” ile kimin oğlu ya da “binti” kelimesi ile kimin kızı olduğu belirtilerek

baba adı ile deftere kaydedilmiştir. 1002 tarihli defterde Sahratulllah, Mescid-i Aksâ

ve Meğaribe Camii imamları başlığı altında olan “Şeyh Ebu’n-Nasr bin Hamîd

29

” ve

Kudüs-ü Şerif Mücavirleri

30

başlığı altında “İbrahim ibn-i Ebu’l Avârız” bunlara

birer örnektir.

1.1. SURREDE GEÇEN VAKIFLAR VE GÖNDERDİKLERİ

PAY MİKTARLARI

Osmanlı Devleti’nin önem verdiği kutsal değerlerin daimî kalmasını

sağlamak amacı ile vakıflar kurarak yardım yaptığı bilinen bir gerçektir. Vakıf, bir

yandan cennete ulaşmayı, cennetin anahtarı olmayı sembolize ederken, diğer bir

yandan malî olarak gelirlerin dağılımının yapıldığı yerleri temsil etmektedir. Vakıf

27 BOA., TSMA., d., no: 1213., 0001.00., 20/b 28 BOA., TSMA., d., no: 1148., 0001.00. 29 BOA., TSMA., d., no: 1213., 0001.00., 4/a. 30

(22)

10

kurma düşüncesi yaygınlaşınca başta ultanlar olmak üzere saray halkı ve ileri

gelenlerde bu düşünceyi benimsemiş ve hayata geçirmişlerdir.

31

Vakıflar sadece maddi anlamda yardım sağlamayıp aynı zamanda eğitim,

yemek, sağlık, misafirhane gibi konularda da hizmet sağlamakta idi. Bu sebeple

Osmanlı Devleti vakıfları, sadece Mekke ve Medine’ye değil, Kudüs’e de yardım

gönderenlerin başında gelmektedir. Osmanlı Devleti’ninihsan ve sadakalarla

Kudüs’ü ihya etmeye çalışması, Kudüs’ün Osmanlı hakimiyetine girmesinden daha

önceye dayanmaktadır. “Saltık-nâme’de geçen ifadelere göre Sultan I. Murad

Edirne’de tahta oturduğunda bahsi geçtiği gibi buradaki halkın Kudüs sevabına nail

olması için bir cami yaptırmıştır. I. Murad’ın cami yapımı için verdiği emir eserde şu

şekilde geçmektedir.

Bunda bir câmi’ ola, Kudüs sevâbın fukarâ-yı ümmet bunda

bulalar.”

32

Burada geçen ifadeden erken dönem itibarı ile Osmanlı Devleti’nin

Kudüs’e sadece sadaka göndermediği, aynı zamanda imar ve inşasında da

bulunduğu anlaşılmaktadır.

Her iki surrede de zikredilen vakıfların başında Sultan Murad Vakfı (Bursa),

Sultan Selim Vakfı (Edirne), Sultan Gûri (Haleb), İsfehan Şah (İznik), Abddusselâm

Bey (İstanbul)

33

, Valide Sultan (Haseki Sultan İmaret-i) Vakfı gelmektedir.

Konumuz olan H.1002/1593 ve H.1012/1603 tarihli defterlerde surrenin gelir

kaynaklarının başında Haseki Sultan Vakfı, Sultan Murad Vakfı ve Sultan Selim

Vakfı gelmektedir.

Haseki Sultan Vakfı, Hürrem Sultan tarafından 1550’lerde kurulmuştur.

Vakıf, aynı tarihlerde İstanbul’da kurulan bir semte dahi ismini vermiş olan

Haseki Sultan Külliyesi kadar büyük olmasa da sabah akşam olmak üzere günde

500 kadar kişiye dev kazanlarda yemek dağıtmıştır.

34

Sadece yoksul halkın değil ileri

gelenlerin de yemek yediği bir yer olan imaret, Akabetü’s-Sitt (Hatun Yokuşu)

31

Amy Singer, Osmanlı’da Hayırseverlik Kudüs’te Bir Haseki Sultan İmareti, çev. Dilek Şendil, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 2004, s. 32.

32 Kübra Ceren Kurşun, a.g.t., s. 29.

33 Atalar, a.g.e., s. 60, ayrıca: BOA., TSMA., d., no: 1213. 34

(23)

11

caddesi üzerinde halen günümüzde varlığını sürdüren bir binada yer almaktadır.

Surre defterlerinin ilkinde “Cemâ‘at-ı Ervâm-ı Mücavirîn Der Hucûrât-i İmaret-i

Merhûme Haseki Sultan Tabet Seraha” başlığı altında imarette kalanlara toplamda

27 sikke gönderilmiştir. 1012 tarihli defterde ise 27 olan sikke sayısının 22’ye

düştüğü, toplamda 22 sikke alındığı görülmüştür.

Sultan II. Murad Vakfı: Sultan II. Murad sadece Bursa’da değil, Edirne,

Üsküp, Alacahisar, Selanik, Merzifon gibi devletin pek çok yerinde hayrât eserleri

yaptırmış ve bu eserleri dolayısıyla “ebu’l-hayrât” unvanı almıştır.

35

1425-1426

tarihleri arasında yaptırıldığı “Muradiye Camii” kitabesinden anlaşılan Muradiye

Külliyesi, daha sonraki padişahların da eklemeleri ile bugüne kadar ulaşmıştır.

36

Diğer bir vakıf ise Sultan Selim Vakfı’dır ki; Sultan II. Selim’in 976-982

tarihleri arasında Edirne’de yaptırdığı Selimiye Camii vakfıdır. Hicri 1002 tarihli

defterde “Süleha ve Mücavirin”

37

başlığı altında olan kısmın sonunda yer alan

Merhum Sultan Selim Akçesi Dört Yüz ve…” ibaresinden miktarın 400 sikke olduğu

anlaşılmıştır. Aynı şekilde H.1012 tarihli defterde de miktar aynıdır. Fakat diğer

defter ile en büyük fark, ne kadar kişiye yollandığı hakkında H. 1002 tarihli defterde

bilgi verilmemiş olmasıdır. H.1012 tarihli defterde “neferan otuz üç “ibaresiyle kişi

sayısı ve gönderilen miktarlar, isimler olmasa da ayrı ayrı belirtilmiştir.

Diğer vakıflar sırası ile Sultan Gûri (Haleb), İsfehan Şah (İznik), Abdusselâm

Bey (İstanbul), Kethüda Hatûn Hayratı?, Darussaade Ağası İsmail, Kaza-ı Karye-i

Niğde’dir. 1002 tarihli defterin giriş sayfasında tek tek ismen zikredilmiş olan bu

evkâfların miktarları belirtilmiş fakat okunan miktarların yanında para birimleri

belirtilmediğinden, sikkemi yoksa para mı oldukları yazılmamıştır.

38

1012 tarihli

defterde ise bu vakıfların adı geçmemekte, ya da belirtilmemektedir. Aynı olan

vakıflar Sultan Selim Han ile Valide Sultan vakıflarıdır. Her iki vakfın da payı aynı

35

Halil, İnalcık, “Murad II”, DİA, C. XXXI, s.171.

36 Hamza Keleş, “Vakfiyelere Göre XV. Yüzyılda Bursa’da İmar Faaliyetleri”, Gazi Üniversitesi,

Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Ankara, Sayı 1 (2001), s. 180.

37 BOA., TSMA., d., no: 1213., 0001.00., 8/a 38

(24)

12

olup, bu vakıflardan yollanan miktarların yüksekliği dikkat çekmektedir. Kısaca

özetlemek gerekirse vakıf isimleri ve gelirleri tabloda verilmiştir.

Tablo 1. H. 1002 ve H. 1012 Tarihli Surre Defterlerinde Geçen Vakıflar

ve Ayırdıkları Pay Miktarları

Vakfın Adı Pay Miktarı

Sultan Selim Han Vakfı (Edirne) 400 sikke

Sultan Murad Vakfı (Bursa) 24000

Haseki Sultan Vakfı (İmaret) 27 sikke (H.1002) 22 sikke (H.1012)

Sultan Gûri (Haleb 42360

İsfehan Şah (İznik) 18.800

Abddusselâm Bey (İstanbul) 1200

Kethüda Hatûn Hayratı 216

Darü’s- Saâde Ağası İsmail 68411

Kaza-ı Karye-i Niğde 88.338

1.2.

SURREDE GEÇEN GÖREVLİLER VE ALDIKLARI

PAYLAR

Osmanlı Dönemi en çok saygı gören sınıf elbette ki ulema sınıfı olmuştur.

Bunun en belirgin örneğini yapılan yardımlarda ilk sırayı alan imam, hatip, müezzin,

Şeyh, Molla, Kadı ve medreselere gönderilen surre miktarının yüksekliğinden

anlamaktayız.

Her iki defterde de görevliler aynı olmakla beraber çok az farkla pay

miktarları değişmektedir. Öncelikle görevlilerin başında padişahın bizzat kendilerine

pay ayırdığı ferrâşlardan Harem-i Şerif Şeyhi ve Müftüsü H. 1002 tarihli defterde

39

18’er sikke alarak toplam miktar 36 Sikke olup, bu miktara H. 1012 tarihli defterde

ek olarak “Şeyh Ahmet ibn-i Şeyh Gânim Makdissiyyü’l- Ensârî’ye” 20 sikke

verilmesi ile pay miktarı toplamda 58 sikkeye yükselmiştir.Diğer bir görevli olan

39

(25)

13

Mescid-i Aksâ hatipleri H. 1002 tarihli defterde

40

5 kişiden 4’üne 14’er, bir kişiye 11

sikke verilerek toplamda 67 sikke almış, H. 1012 tarihli defterde ise 4 kişiye 14’er

sikke verilerek 56 sikkeye düşmüştür.

Yaptığımız incelemede dikkatimizi çeken önemli detaylardan biri

“Sahratullah-ı Müşerrefe, Mescid-i Aksâ ve Cami‘i’l- Meğaribe İmamları” başlığı

altında olan bölümdedir. Her iki defterde pay alan kişi sayısı ve verilen pay aynı

olmasına rağmen H. 1002 tarihli defterde, toplam miktar “36 Sikke”

41

şeklinde hem

rakam hem yazı ile yazılmış ancak daha sonra olması gereken “156 Sikke” “Sah”

notu ile düzeltilmiştir. Bu durum defterlerin hesap hatası, yazım yanlışı gibi risklere

karşı tekrar gözden geçirildiğini göstermektedir.

Bunların dışındaki görevlilerin aldıkları paylar daha evvel geçen miktarlar

kadar yüksek olmayıp, mesela hüddâmlara 1’er sikke, kâtiplere değişik miktarlarda

3 ila 5’er sikke, kurrâlara 20’şer para şeklindedir.

Asıl olarak görevlileri iki grupta toplamak daha doğru olabilir. Bunlardan ilki

dînî görevliler ikincisi diğer görevlilerdir. Dînî görevliler İmam, Hatip, Müezzin,

Kurrâ, Huffâz, Eczahân, Muarrifîn, diğer grup ise, Ferrâş

42

, Kâtip, Hüddâm,

Bevvâbîn

43

, Müş’ilîn, Cabiyân

44

ve Mustahfızân

45

’dır. İki grubu da ele alacak

olursak; yukarda da belirttiğimiz üzere bu gruplardan en yüksek miktarı Ferrâşlar

almaktadır. Kişi başı 18 ve 20 sikke alan ferrâşlar Harem-i Şerif Şeyhi ve müftüsü

40

BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/a.

41

BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/a.

42 Ferrâş: Bir şeyi yaymak, döşemek anlamlarına gelen kelime, Osmanlı devrinde saray dışında

vakıflarda temzilik işiyle ilgilenenler için kullanılmıştır. Hatta daha sonra medrese, cami, han, hamam, gibi vakıf eserlerinin temziliği ile uğraşanlar olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Bkz: Tahsin Yazıcı, Mehmet İpşirli, “Ferrâş”, DİA., C. XII. s. 409.

43 Bevvâb: Hz. Peygamber’in işleri sırasında kapıda birini bulundurması ile başlayıp, Emeviler

dönemi önem kazanan, daha sonra Abbasi ve Endülüs Emevi dönemi asıl önemini kazanan, sadece görevi kapı beklemek olmayıp, Osmanlı dönemi teşrifatçılık, saray muhafızlığı gibi önemli görevlerde bulunan kişi. Daha ayrıntılı bilgi için bkz: Abdülkadir Özcan, “Kapıcı”, DİA., C. XXVI. s. 345, 2001.

44 Cabî: Arapça kökenli kelime mal ve haraç toplamak manasında olup, Osmanlı devleti bu kelimeyi

daha ziyade vakıflarda para toplayanlar için kullanmışlardır. Bkz: Mehmet İpşirli, “Câbi”, DİA, C. IV. s. 529. 1996.

45Müstahfiz: Hıfz keliesinden türeyen, korumak muhafaza etmek anlamlarına gelen mustahfız,

Osmanlı Devleti içerisinde kaleyi korumakla görevli askerler manasında kullanılmıştır. Buradaki manası ise surre dağıtılması vaktinde kalede surreyi koruyan askerlerdir. Bkz: DİA, “Müstahfız”, C. XXXII., s. 109-111, 2006.

(26)

14

olmakla bu görevi çok önemsediklerini göstermektedir. Zira ferrâşlık vazifesi

bakıldığında alt mertebe gibi görünse de Mekke’de Harem-i Şerif, Medine’de

Ravza-i Mutahhara gRavza-ibRavza-i kutsal yerlerRavza-in süpürülmesRavza-i şeref sayıldığından hanedan ve Ravza-ilerRavza-i

gelenler bu vazife ile ilgilenmişler ve hatta bu sebeple pay almışlardır.

46

Kudüs

Harem-i Şerif’i de bu kutsal mekânlar içerisine dahil olduğundan en ileri gelenler bu

vazife ile görevlendirilmiş ve en yüksek pay hakkına sahip olmuşlardır. Her iki

defterde görevliler ve aldıkları paylar yukarıda belirtilen gruplara göre verilmiştir.

Tablo 2. Surreden Pay Alan Dînî Görevliler

Görev Adı Pay Alan Kişi Sayısı

Alınan Pay Miktarı (Sikke-Para) Toplam Mescid-i Aksâ Hatipleri47 4 14 Sikke 56 Sikke Sahratullah, Mescid-i Aksâ ve Cami-i’l- Meğaribe İmamları48 12 13 Sikke 156 Sikke Harem-i Şerif Müezzinleri49 32 1 Sikke 32 Sikke Harem-i Şerif Kurrâları50 12 12 Kişi 12 Sikke 1 Kişi= 2 Sikke 1 Kişi =20 Para 13.5 Sikke Mescid-i Aksâ’da Cuma Günü Kuran Okuyan Kurrâlar51 15 20 Para 7.5 Sikke Merakidü’l Huffâz (Halilü’r- Rahman)52 15 15 Kişi,Kişi Başı 69 Para= 1035 Para 25.35 Sikke

46 Tahsin Yazıcı, Mehmet İpşirli, a.g.md., s. 409.

47 BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 48

BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/a, BOA., TSMA., d., no: 1148.

49 BOA., TSMA., d., no: 1213., 5/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 50 BOA., TSMA., d., no: 1213., 6/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 51 BOA., TSMA., d., no: 1213., 6/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 52

(27)

15

Mescid-i Aksâ Musaddirîn ve Muarribîn53 37 1.5 Sikke 55.5 Sikke

Toplam Alınan Pay 345.85 sikke54

Tablo 2’de görüldüğü üzere Surrede geçen dînî görevlilerden en yüksek payı

hatip ve imamlar almıştır. Burada zikredilen toplam 345.85 sikkenin neredeyse

%60’ını imam ve hatiplerin alması devletin kendilerine verdiği önemi

göstermektedir.

Bunların dışında Eczahan diye bir grup vardır ki; Sultan ve validelerin

ruhlarına Kur’an cüzü okumakla vazifelendirilmişlerdir. Ayrıca daha önce vakıflar

bahsinde belirtildiği üzere özellikle Sultan Selim Han vakfı eczahan için en yüksek

meblağı ayıran vakıfdır.

Tablo 3. Eczahânlar ve Verilen Paylar

Görev Yeri Pay Alan Kişi Sayısı

Aldıkları Pay Miktarı (Sikke- Para) Toplam Sultan Süleyman Ruhuna Cüz Okuyan Eczahân 96 (H. 1002) 92 (H. 1012) 1Kişi=95 Para 4Kişi=200 Para 91 Kişi Kişi Başı 25 Para=2275 Para (H.1002) 1Kişi=95 Para 5Kişi=50 Para 86Kişi Kişi Başı 25Para=2150 Para (H.1012) 62.15 Sikke

53 BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 54

Bu tabloda toplam miktar H. 1002 tarihli deftere göre verilmiştir. H. 1012 tarihli defterde de sikke miktarı farklı olmadığından ayrıca zikredilmemiştir.

(28)

16

Sultan Selim

Ruhuna Cüz Okuyan Eczahân55

33 Kişi başı ne kadar aldığı belirtilmemiştir. 400 Sikke Valide Sultan Ruhuna Cüz Okuyan Eczahân56 31 - 243 Sikke

Toplam Pay 705.15 sikke57

Diğer görevli grup ise şu şekildedir ;

Tablo 4. Surreden Pay Alan Diğer Görevliler ve Pay Miktarları

Görev Adı ve Yeri

Pay Alan

Kişi Sayısı Aldığı Pay Miktarı (Sikke-Para)

Toplam

Sahratullah

Ferrâşları58 2 (H. 1002) 18 sikke 36 Sikke

3 (H. 1012) 1Kişi=18 sikke 2Kişi=40 sikke

58 Sikke Sahratullah

Hüddâmları59 27 1 Sikke 27 Sikke

Mescid-i Aksâ

Hüddâmları60 20 1 Sikke 20 Sikke

Hazreti Davud (a.s) Makam-ı Mücavirîn Hüddâmları61 20 (H. 1002) 1 Sikke 20 Sikke 18 (H. 1012) 18 Sikke Ömer Camii

Hüddâmları62 9 1 Sikke 9 Sikke

Küttâb ve Gayrı63 30 1kişi=5Sikke 1kişi=3sikke 3Kişi=6sikke 25kişi=25sikke (H.1002) 1kişi=3sikke 1kişi=2sikke 1kişi=5sikke 27kişi=27sikke (H.1012) 39 Sikke (H.1002) 37Sikke (H.1012)

55 BOA., TSMA., d., no: 1213., 7/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 56 BOA., TSMA., d., no: 1213., BOA., TSMA., d., no: 1148.

57 Bu tabloda toplam miktar H. 1002 tarihli deftere göre verilmiştir. H. 1012 tarihli defterde de sikke

miktarı farklı olmadığından ayrıca zikredilmemiştir.

58 BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 59

BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/b, BOA., TSMA., d., no: 1148.

60 BOA., TSMA., d., no: 1213., 5/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 61 BOA., TSMA., d., no: 1213., 13/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 62 BOA., TSMA., d., no: 1213., 15/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 63

(29)

17

Harem-i Şerif

Bevvâbinleri 25 1 Sikke 25 Sikke

Harem-i Şerif

Müş’ilîni 20 1 Sikke 20 Sikke

Cabiyân-ı Evkâf 8 1 Sikke 8 Sikke

Kudüs Kalesi’nde Surre Tevzi İçin Görevli Mustahfizan 5 1 Sikke 5 Sikke

Toplam Pay 189 sikke64

1. 3. SURREDEN PAY ALAN MEDRESE, ZAVİYE VE

RİBATLAR

Selahaddin Eyyûbi’nin medrese yaptırması ile ilim faaliyetlerinin hız

kazandığı Kudüs’te, Memlükler ve Osmanlı Devleti de medreseler yaptırmış, bu

medreselerde eğitim görenlerin ihtiyaçları için tahsisatlar ayrılmıştır. Bu kısımda

Kudüs’te surreden pay alan medrese, zaviye ve ribatlar tablo halinde gösterilmiştir.

Pay alan kişilerin sayısı göz önünde bulundurulduğunda o kişilerin ya medersede

görevli olduğu ya da aynı zamanda o medresede barındığı anlaşılmıştır. Gönderilen

payların tamamı Sultan sadakalarından karşılanmış ve bu başlık altında yer

almışlardır.

Tablo 5. Surreden Pay Alan Medrese, Zaviye ve Ribatlar

Medrese, Ribat, Zaviye Adı

Pay Alan Kişi Sayısı

Alınan Pay Miktarı (Sikke-Para) Toplam Haseki Sultan İmaret-i’nde Kalan Mücavirin65 27 1 Sikke 27 Sikke

Ribat-ı Mansûrî 10 (H. 1002) 1 Sikke 10 Sikke (H.1002)

64 Bu tabloda toplam miktar H. 1002 tarihli deftere göre verilmiştir. H. 1012 tarihli defterdeki

değişiklik sonucu toplam miktar 11 sikke artış göstererek 200 Sikke olmuştur.

65

(30)

18

Mücavirinleri66 8 (H. 1012) 8 Sikke (H.1012) Ribat-ı Alâü’d-dîn Nasirî67 11 (H. 1002) 1 Sikke 11 Sikke (H.1002) 9 (H.1012) 9 Sikke (H.1012) Ribat-ı Bayram Çavuş 5 (H.1002) 1 Sikke 5 Sikke (H.1002) 3 (H.1012 3 Sikke (H. 1012) Ribat-i Hâcı Kasım Mea Cevşü’l Abid68

8 (H.1002) 1 Sikke 8 Sikke (H.1002) 6 (H.1012) 6 Sikke (H.1012) Medrese-i Zemine ve Medrese-i Cevheriyye Mücavirini69 9 (H. 1002) 1 Sikke 9 Sikke (H.1002) 7 (H.1012) 7 Sikke (H.1012) Zâviye-i Hünûd-ı Maltanî 17 (H.1002) 1 Sikke 17 Sikke (H.1002) 15 (H. 1012) 15 Sikke (H.1012) Zâviye-i Hünûd-ı Bâbü’s- sahire70 15 (H.1002) 1 Sikke 15 Sikke (H.1002) 13 (H.1012) 13 Sikke (H.1012) Sultaniye ve Medrese-i Mencekiyye Kadınları 23 (H.1002) 20 Para 12 Sikke(H.1002) 18 (H.1012) 9 Sikke(H.1012) Ribat Alâü’d-dîn Mea Ribat-ı Hâce Fatıma Kadınları71 19 (H.1002) 20 Para 9.5Sikke (H.1002) 16 (H.1012) 8 Sikke (H.1012)

66 BOA., TSMA., d., no: 1213., 14/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 67 BOA., TSMA., d., no: 1213., 14/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 68

BOA., TSMA., d., no: 1213., 4/b, BOA., TSMA., d., no: 1148.

69 H. 1012 Tarihli defterde bu başlık “Cemâ‘at-i Mücâvirin-i Medrese-i Rîşe ve Medrese-i

Cevheriyye” şeklinde geçmektedir. bkz. BOA, TSMA., d., no: 1148.

70 BOA., TSMA., d., no: 1213., 15/b., BOA., TSMA., d., no: 1148. 71

(31)

19

Ribat Hacı Kasım

Kadınları72 11 (H.1002) 20 Para 6 Sikke (H.1002) 12 (H.1012) 6 Sikke (H.1012) Toplam 129.5 Sikke73

1.4.

SURREDEN PAY ALAN AİLELER VE MÜCAVİRLER

Osmanlı Devleti tarafından alındıktan sonra Kudüs’te, önceden beri

uygulanan yönetim tarzı değişmeden yönetilmeye devam edildi. Merkezî bir idareye

sahip olmayan bu topraklarda ileri gelen ailelerin sözü geçmekte idi. Bu aileler

yönetim, idarî, askerî ve dahi birçok alanda etkindiler. Bu sebeple incelenen

defterlerde ki ileri gelen ailelerin maddî durumları çok iyi olmasına rağmen surreden

pay aldıklarını görmekteyiz. Yardım alan kişiler göz önünde bulundurulduğunda

surre’nin amacının sadece fakir, bunun yanında yönetimde etkili olmak adına olduğu

düşünülebilir. Kısaca ileri gelen ailelere değinecek olursak; Alemî, Hüseynî, Asalî,

Halilî, Davudî gibi ailelerin öne çıktığı görülmektedir.

Bu ailelerin ortak özellikleri ticaretle uğraşmaları, malî durumlarının son

derece iyi olması, siyasette söz sahibi olmaları, nâkîbü’l eşraf görevinin bu ailelere

verilmesi, din ve tasavvuf bilgilerinin de iyi olması sebebi ile Osmanlı Devleti

tarafından desteklenmesi olarak sıralanabilir. Bu aileler itibar sahibi olması sebebi ile

kendilerine fikir danışılan kişiler arasında yer almışlardır.

74

Burada incelediğimiz defterde pay alan ailelerin en çok eczahân, Sahratullah

ve Mescid-i Aksâ’da, Hüddamla, Kurrâ, Bevvâb, Süleha ve Mücavirin başlıklarında

yer aldıkları görülmektedir. Mesela Cağuni ailesinden “Ümmet el- kâdir ibnet-i

Muhammed el Cağunî” bir kalemde 30 sikke birden almıştır.

72 BOA., TSMA., d., no: 1213., 18/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 73

Medrese, Zaviye ve Ribatlar da olan surre dağılım payının toplamı H.1002 tarihine göre verilmiştir. H. 1012 tarihli defterin toplamı ise 111 Sikke’dir. Pay dağılımının H. 1012 tarihli defterde 18.5 Sikke azaldığı görülmüştür.

74 Dror Ze’evi, Kudüs: 17. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağında Toplum ve Ekonomi, Tarih Vakfı

(32)

20

Tablo 6. Surreden Pay Alan İleri Gelen Aileler

H. 1002 ve H. 1012 Tarihli Defterlerde Pay Alan Aileler

Alemî Nablusî

Hüseynî (Vefaî) Finân

Asalî Afufuddin Halilî Izzî Hanbelî Mağribî Cağunî Sekrî Cema‘a Dehhân Deyrî Muvakkıt Davudî A‘ma Hâdim Semerkandî Serverî Hindî Durrî Kürdî Hazirî Makdisî Sururî Halebî Ebu’l-Latif Mevlevî Makdisî Bistamî

Bunların dışında defterde dışarıdan gelip Kudüs’e yerleşmiş, yerli halktan

olmayan mücavir denilen bu grup surreden yüksek miktarda pay alanlar arasına

girmektedir. Aşağıda gösterilen tablo dışında yerli olmayan halk içinde Fars, Yemen,

Ankaravî, Konyevî, Maraşî, Halebî, Rûmî, Mısrî, Semerkandî gibi isimler ile anılan

kişiler yer almaktadır.

Mücavir sözlükte komşu, yakınlık anlamına gelirken, ilk olarak Mekke’li

olmayıp, Mekke’ye yerleşen kimselere, daha sonraları da Medine’ye yerleşen halk

için kullanılmıştır. Muhtemeldir ki daha sonra kelime kutsal mekânlara ziyaret

maksadı ile gidip oraya süresiz yerleşen insanlar için kullanılagelmiştir.

(33)

21

Tablo 7. Surreden Pay Alan Mücavirler

Mücavirlerin Pay

Aldığı Yer

Pay Alan Kişi Sayısı Alınan Pay Miktarı (Sikke-Para)

Toplam

Cemâ‘at-i Süleha-i Mücavirin75

89 (H.1002)

Her bir kişi farklı pay almıştır. 786 Sikke (H.1002) 79 (H.1012) 438, 20 Sikke (H.1002) Cemâ‘at-i Mücâvirîn Kudüs-i Şerif76 61 (H.1002) 1 Sikke 61Sikke (H.1002) 52 (H.1012) 52(Sikke (H.1012) Cemâ‘at -i Ervâm-ı Mücavirin İmaret-i Merhûme Haseki Sultan77 27 (H.1002) 1 Sikke 27Sikke (H.1002) 22 (H.1012) 22Sikke (H. 1012) Cemâ‘at -i Hüddâm ve Mücavirin Der Makam-ı Hz. Dâvûd en- Nebî78 20 (H.1002) 1 Sikke 20 Sikke (H. 1002) 18 (H.1012) 18 Sikke (H. 1012) Cemâ‘at -i Mücâvirin Ribat-i Mansuri79 10 (H.1002) 1 Sikke 10 Sikke (H.1002) 8 (H.1002) 8 Sikke (H.1012) Cemâ‘at-i Mücâvirin Ribat-i Hacı Kasım Mea Cevşü’l- Abd80

8 (H.1002) 1 Sikke 8Sikke (H.1002) 6 (H.1012) 6Sikke (H.1012) Cemâ‘at-i Nisâ-i Mücâvirîn Der Makam-ı Hazret-i en-Nebi Dâvûd

Aleyhisselâvatu Vesselâm ve Nisâ-i Mücâvirîn Fi Zaviye-i Şeyh Karmi? Kuddise Sirruhu’l-aziz81 14 20 Para 7 Sikke Toplam 919 Sikke 82

75 BOA., TSMA., d., no: 1213., 8/a., BOA., TSMA., d., no: 1148. 76

BOA., TSMA., d., no: 1213., 10/a., BOA., TSMA., d., no: 1148.

77 BOA., TSMA., d., no: 1213., 12/a., BOA., TSMA., d., no: 1148. 78 BOA., TSMA., d., no: 1213., 13/b., BOA., TSMA., d., no: 1148. 79 BOA., TSMA., d., no: 1213., 14/a., BOA., TSMA., d., no: 1148. 80

BOA., TSMA., d., no: 1213., 14/b., BOA., TSMA., d., no: 1148.

81 BOA., TSMA., d., no: 1213., 20/a/b., BOA., TSMA., d., no: 1148.

82 Toplam rakam H.1002 tarihli deftere göre verilmiştir. H.1012 tarihli defterde ise toplam rakam

367,8 sikke düşerek 551.2 sikke olmuştur. En büyük pay azalmasının süleha ve mücavirin kısmında olduğu görülmüştür.

(34)

22

1.5. SURREDEN PAY ALAN MAHALLELER

Kudüs, Mescid-i Aksâ etrafında, dört büyük mahalle ile şekillenmiş idi.

Müslüman, Yahudi, Hristiyan ve Ermeni nüfusu barındıran bu mahalleler arasında

Kanunî Sultan Süleyman güvenliği arttırana kadar, gece vakti geçmek mümkün

olmuyordu. Şehrin surlarında önemli kapılar vardı ki, bu kapılar da incelediğimiz

Kudüs Ahâlisi surre defterlerinde pay alanların yazıldığı mahallelerinin isimlerini

oluşturmaktadır. Bunlar; şehrin en büyük ve gösterişli kapısı Şam diğer adı ile

Babu’l-Amûd kapısı etrafında şekillenen mahalle, Hz. Davud makamına açılan Babu

Hatt-ı Davud, Şam Kapısı yakınında bulunan Babu’s-Sahire,

83

Kuzey Afrika’dan

gelip yerleşen Müslümanlara ithafen kurulan Mahelle-i Meğaribedir. Meğaribe

mahallesi Selahaddin Eyyübî’nin oğlu tarafından 1187’de Kudüs’ün Haçlılardan

alınması akabinde kurulmuş, 1967 yılında İsrail tarafından yıkılmış, geriye sadece

mahalleden ismini alan Babu’l-Meğaribe Kapısı kalmıştır.

84

İncelenen defterlerde, Kudüs’de ikamet eden mahalle sakinlerine ayrılan

paylar önemli bir yere sahiptir. Gelir kaynağını Sultan sadakalarının oluşturran bu

grupları kadın ve erkek olarak ikiye ayrımak daha doğrudur. Zîra kadınlar ayrı

olarak, aynı mahalle isimlerinde yer almaktadırlar.

83 Kurşun, Aydın, a.g.e., s. 82-83.

84 Hasan Hüseyin Güneş, XVI. Asırda Kudüs’te Meğâribe Mahallesi ve Cemaati, Afyon Kocatepe

(35)

23

Tablo 8. Surreden Pay Alan Mahalleler

Mahalle Adı Pay Alan Kişi

Sayısı Alınan Pay Miktarı (Sikke-Para) Toplam Babü’l Kattânîn85 61 (H.1002) 1 Sikke 61 Sikke (H.1002) 55 (H.1012) 55 Sikke (H.1012) Bab-ı Hıtta86 68 (H.1002) 1 Sikke 68 Sikke (H.1002) 64 (H.1012) 64 Sikke (H.1012) Babu’l-Amûd ve Babü’l Gavanime87 24 (H.!002) 1 Sikke 24 Sikke (H.1002) 22 (H.1012) 22Sikke (H.1012) Babu’s-Silsile mea Hatt-ı Davûd88 22 (H.1002) 1 Sikke 22 Sikke (H.1002) 20 (H.1012) 20 Sikke (H.1012)

Bab-ı Hatt-ı Tahtani Der Kurb’i Bab-ı Harem-i Şerif89 18 (H.1002) 1 Sikke 18 Sikke (H.1002) 17 (H.1012) 17 Sikke (H.1012) Eş-Şeref Mahallesi90 10 (H.1002) 1 Sikke 10Sikke (H.1002) 9 (H.1012) 9 Sikke (H.1012)

Cevalde Mahallesi91 9 (H.1002) 1 Sikke 9 Sikke (H.1002)

7 (H.1002) 7 Sikke (H.1012)

Mahalle-i Rîşe92 18 (H.1002) 1 Sikke 18 Sikke (H.1002)

13 (H.1012) 13 Sikke (H.1012) Akabetü’s-Sebt Mea Babü’l Gavanime93 21 (H.1002) 1 Sikke 21 Sikke (H.1002) 18 (H.1012) 18 Sikke (H.1012) Mahalle-i Meğaribe Mea Mahalle-i Rîşe

23 (H.1002) 1 Sikke 23 Sikke (H.1002) 22 (H.1012) 22 Sikke (H.1012) Toplam 274 Sikke94

85 BOA., TSMA., d., no: 1213., 10/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 86 BOA., TSMA., d., no: 1213., 11/a/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 87

BOA., TSMA., d., no: 1213., 12/a, BOA., TSMA., d., no: 1148.

88 BOA., TSMA., d., no: 1213., 12/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 89 BOA., TSMA., d., no: 1213., 12/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 90 BOA., TSMA., d., no: 1213., BOA., TSMA., d., no: 1148. 91

BOA., TSMA., d., no: 1213., 13/a, BOA., TSMA., d., no: 1148.

92 BOA., TSMA., d., no: 1213., 13/a/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 93 BOA., TSMA., d., no: 1213., 15/a, BOA., TSMA., d., no: 1148.

94 Toplam miktar H.1002 tarihli deftere göre verilmiş olup, H. 1012 tarihli defterde toplam pay 247

(36)

24

Bu mahallelerin dışında fukaraya gönderilen surre payından da bahsetmek

gereklidir. Bunlar Şeyh es- Samed Fukarası ve Kudüs-ü Şerif Fukarası Kadınları’dır.

Şeyh es- Samed fukarası 11 kişi olup 1’er sikke alarak toplamda 11 Sikke almışlar,

Fukara kadınları ise H.1002 tarihli defterde 38 kişi, H.1012 tarihli defterde 35 kişi

olup, kişi başı 20 para almışlardır. İlk defterimizin toplamı 19 Sikke iken, diğer

defterimizde kişi sayısı azaldığından toplam miktar 17 Sikke olmuştur.

Bütün bu gruplara ek olarak Mevlana Şeyh Ebu’s-Suûd ve Şeyh Ebu’l Hüdâ,

Şeyh Ebu’l Hüdâ ibn-i Dâvûd Şeyh el-Mahya, Şeyh Muhammed el Karnî ?

Cemâ‘atleri adı altında pay alanlar mevcuttur. Mevlana Şeyh Ebu’s-Suûd Şeyh

Ebu’l Hüdâ Cemâ‘ati

95

her iki defterde de 10 kişi olup, kişi başı 1’er sikke alarak

toplamda 10 sikke almışlardır. Şeyh Ebu’l Hüdâ ibn-i Dâvûd Şeyh el Mahya

Cemâ‘ati ise her iki defterde de 9 kişi olup, toplamda 10 sikke almışlardır. Aynı

başlık altında “Hacı Ali İskenderhâne ve Muhammed ibn-i Hâcı Yusuf Hilân(?)”

yine aynı başlık atında birer sikke almışlardır. Şeyh Muhammed el Karnî (?)

Cemâ‘ati ise 11 kişiden oluşmakta ve kişi başı 1’er sikke almakla her iki defterde de

toplam 11 Sikke almışlardır.

1.6. SURREDEN PAY ALAN KADINLAR

İncelediğimiz defterde (H.1012) 1414 kişinin (hata payı ile beraber) surreden

pay aldığı, bunlardan 343 kişinin kadın olduğu, 1071 kişinin de erkek olduğu tespit

edilmiştir. Elbette ki bunu tespit edebilmemizi kolaylaştıran kadınların ayrı olarak

defterde zikredilmiş olmasıdır. H.1002 tarihli defterde ise 1463 kişi toplamda pay

almış, bunlardan 385’i kadın 1078’i ise erkektir. Burada tespit edebildiğimiz bir

diğer oran ise yaklaşık olarak her iki defterde de görevli sayısının 500 civarında

olduğu, yani neredeyse toplam kişi sayısının yarısı kadarının görevli olduğu

anlaşılmaktadır.

Kadınların azımsanmayacak kadar toplamda 199.5 sikke aldığı, her birinin

kişi başı 0.20 para aldığı defterlerin her ikisinde de tespit edilmiştir. Kişi başı

farklılık olmamasına rağmen, en büyük farklılık bazı mahallede kadın sayısının

95

(37)

25

fazla olmasıdır. Örneğin, çoğu mahellenin kişi sayısı ortalama 15-20 arasında iken

“Babü’l Kattânîn Mahallesi Kadınları”

96

60, “Bab-ı Hıtta Kadınları”

97

39 ve “Bab-ı

Hıtta Kadınları”nın 39 kişi olduğu görülmektedir. En az pay alan mahallerin ise

“Akabetü’s-Sebt Mahallesi Kadınları”

98

5, “Mahalle-i eş-Şeref mea Hatt-ı Dâvûd

Kadınları”

99

8 kişi oldukları görülmüştür.

Tablo 9. Surreden Pay Alan Kadınlar

Kadınların Pay Aldığı Yer Adları

Pay Alan Kişi Sayısı

Alınan Pay Miktarı (Sikke-Para) Toplam Kudüs Fukarâsı Kadınları 38 (H.1002) 20 Para 19Sikke (H.1002) 35 (H.1012) 17Sikke(H.1012) Babü’l Kattânîn Mahallesi Kadınları 60 (H.1002) 20 Para 30 Sikke (H.1002) 57 (H.1012) 28.5 Sikke (H.1012)

Bab-ı Hıtta Kadınları 39 (H.1002)

20 Para 19.5 Sikke (H.1002) 33 (H.1012) 17.5 Sikke (H.1012) Mahalle-i Rîşe ve Mahalle-i Cevalde Kadınları 27 (H.1002) 20 Para 13.5 Sikke (H.1002) 24 (H.1012) 12 Sikke H.1012) Mahalle-i Eş-Şeref mea Hatt-ı Dâvûd Kadınları 8 20 Para 4 Sikke Akabetü’s-Sebt

Mahallesi Kadınları 5 20 Para 2.5 Sikke

96 BOA., TSMA., d., no: 1213., 16/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 97 BOA., TSMA., d., no: 1213., 17/a, BOA., TSMA., d., no: 1148. 98 BOA., TSMA., d., no: 1213., 17/b, BOA., TSMA., d., no: 1148. 99

Şekil

Tablo 1. H. 1002 ve H. 1012 Tarihli Surre Defterlerinde Geçen Vakıflar               ve Ayırdıkları Pay Miktarları
Tablo 2. Surreden Pay Alan Dînî Görevliler
Tablo 3. Eczahânlar ve Verilen Paylar
Tablo 4. Surreden Pay Alan Diğer Görevliler ve Pay Miktarları
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Kalem in rengini belirtilen d eğer kadar değiştirm ek için kullanılır.. Kalem in rengini belirtilen renk y a p m a k için

Tabloya göre bazı şiirlerin mecmuadaki dörtlük sayıları ile yayımlanmış şekillerindeki dörtlük sayılarının aynı olduğu (1, 5, 7, 11, 14, 16, 19, 20, 21, 23

Oldur ki Bağcesaray kazâsına tâbi‘ karye-i elma sâkinlerinden olup Bahâdır Ağa bin Nûâr Ağa nâm kimesne kıbelinden Yusuf bin Abdullah ve Hâcı Murdâr

Murad dönemi Yeniçeri İsyanları (1623–1640)” konusu, genel anlamda Yeniçeri İsyanlarının anlaşılması bakımından ve IV. Murad’ın devrindeki

yumarız, o büyük boşluğa bakmaktan kuruyan gözlerimizi bir bıçağın karşısında olmak: işte benim yerim yurdum neden baktın ve bıçak neden parladı. yanılıyorum, bir

iv However, the reduction in flexural and compressive strength of brown-WG incorporating mixtures is higher than that of samples containing white-WG and green-WG, the color of the

“T arkan’ın Babası” son yolculuğuna Şişli Camii’nin musal­ la taşından çıkarken, 10 yaşındaki küçük Tarkan ve 9 yaşında­ ki Tan sanki birer resimli roman

Yapının karşılaştırması için İstanbul Yavuz Selim Camii’nin güncel rölöveleri kullanılarak biçimleniş özellikleri, mekân boyutları, kullanılan kemer tipleri