• Sonuç bulunamadı

DSYB- Üniversite işbirliği ile köylerde eğitim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DSYB- Üniversite işbirliği ile köylerde eğitim"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET: Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen köylerde eğitim toplantılarına devam ediliyor. Söz konusu toplantılar için konuşan Birlik Başkanı Kamil Özcan: “Amacımız hem köylerde eğitim çalışmasını vermek, hem köylerde 1 buzağı da olsa onu kurtarmaktır. Eğitimlerimizin neticesinde her köyde 1 buzağı kurtarsak, 200 köyümüzde 200 buzağı kurtarmış olacağız. Bu çalışmalarımızdan dolayı herkes evinde 1 kilogram süt artırmış olsa, aile ve Burdur ekonomisine çok büyük katkı olacaktır. Ben verimliliğin eğitim çalışmalarından da geçtiğine inanıyorum.” dedi.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı, üniversite- halk bütünleşmesinin en güzel örneklerinden birisinin de bu tür eğitimler olduğunu ve de işbirliği için Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine teşekkür ettiğini kaydetti.

Veteriner Fakültesi Dekanı Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mümtaz Nazlı: “Biz de Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi olarak gerek kamu kuruluşlarıyla ve gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine ve dayanışmaya çok önem veriyoruz.” dedi.

ANAHTAR KELİMELER: DSYB, Kamil Özcan, Mustafa Saatcı, Mümtaz Nazlı, Mesih Kocamüftüoğlu, Özgecan Korkmaz Ağaoğlu, Mehmet Kale, Fırat Şenkal, mastitis, süt, düve, veteriner, Mehmet Akif Ersoy Üniversi-tesi.

ABSTRACT: The village trainings held by the cooperation of the Union of Stud Cattle Raisers and Mehmet Akif Ersoy University are continuing. In his speech about the trainings Kamil Özcan, the Chairman of the Union reports 'Our purpose is conduct trainings in the villages and to save at least the life of a calf. Even if we save a calf in every village, we will save 200 calves in total. If one more liter of milk produced at every home on the sake of this endeavor, it will make great contributions to the family and Burdur Economy. I believe that the productivity may also be afforded by trainings.'

Prof. Dr. Mustafa Saatcı the Rector of Mehmet Akif Ersoy University noted that these trainings are the precious models of local and university integration and appreciated the Union of for the cooperation.

Prof. Dr. Mümtaz Nazlı, Histology and Embryology Expert in the Faculty of Veterinary noted, ‘We value the cooperation and solidarity between the University and public institutions as well as NGOs.’

Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin (DSYB) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi işbirliğiyle eğitimler köy köy devam ediyor. Eğitimlerde; DSYB Başkanı Kamil Özcan, Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Turan Çayır, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı, MAKÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mümtaz Nazlı ve Tarım, Gıda ve Hayvancılık İl Müdürü Fırat Erkal da yer alıyor.

Kamil Özcan’lı eğitimler son hızda devam ediyor. Köy köy dolaşan, gece gündüz demeden yetiştiricileri bilgilen-diren ve gelişmelerden haberdar eden Özcan, mola vermiyor.

Eğitimler; bilinçli yetiştiricilerin en son teknik ve pratiği tanıması, yetiştiricilerin en güncel konulara

ulaşması, köylerde baş gösteren sorun-lar ve hayvan hastalıksorun-larının yerinde öğrenilmesi ve bu hastalıkların tedavi metotları, yaygın görülen hayvan hastalıkları hakkında bilgi verilmesi ve asıl önemlisi köylerdeki yetiştiriciler arasında dayanışma ve kaynaşmanın sağlanması açısından güncel oluyor.

Eğitimlerde MAKÜ Veteriner Fakül-tesi Öğretim Üyelerinden Doç. Mehmet Kale, Yar. Doç. Mesih Kocamüftüoğlu, Yar. Doç. Özgecan Korkmaz Ağaoğlu uzmanlık alanlarında sunum yapıyorlar.

Bu etkinliklere ilişkin konuşan Rektör Saatcı; ‘Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder’ atasözüne vurgu yaparak, yetiştiricilerin bilgi ve tecrübe donanımlı olmalarına dikkat çekti.

işbirliği ile köylerde eğitim

DSYB

Üniversite

(2)

Bu tür eğitimlerin sahada daha etkili olduğunu ve bunun için gerekeni yapacaklarını belirten Saatcı, üniversite- halk bütünleşmesinin en güzel örneklerinden birisinin de bu tür eğitimler olduğunu ve de işbirliği için Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine teşekkür ettiğini kaydetti. Saatcı, yetiştiricilerin ‘tam bilgi’ ile donanımlı olmasının gerektiğini dile getirdi. MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinin birlikte yürüttüğü ‘Ortak Eğitim Projesi’nin devam edeceğini söyledi.

Birlik Başkanı Özcan da DSYB, MAKÜ ve kısmen Gıda Tarım ve Hayvancılık il Müdürlüğüyle birlikte yürüttükleri bu eğitimlerin 2 yıldır devam ettiğini belirtti. Bu tür eğitimlerin çok önemli olduğunu işaret eden Özcan, aynı şekilde olumlu olarak geri dönüşlerin olduğunu vurguladı. Kamil Özcan, bu tür eğitim çalışmalarında, hayvancılık yapıp da doğru bildiğine inanılan ama gerçekte yanlış olan bilgi ve yöntemleri tespit ettiklerini söyledi. Katılımcıların hakikaten de yanlış yaptıklarına inanacakları konuların çıktığını da dile getiren Özcan, “Amacımız hem köylerde eğitim çalışmasını vermek, hem köylerde 1 buzağı da olsa onu kurtarmaktır. Eğitimlerimizin netices-inde her köyde 1 buzağı kurtarsak, 200 köyümüzde 200 buzağı kurtarmış olacağız. Bu çalışmalarımızdan dolayı herkes evinde 1 kilogram süt artırmış olsa, aile ve Burdur ekono-misine çok büyük katkı olacaktır. Ben verimliliğin eğitim çalışmalarından da geçtiğine inanıyorum.” dedi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Fırat Erkal ise söz konusu eğitimlere ilişkin, Burdur ekonomisinin hayvancılığa dayandığını ancak hayvancılıkla uğraşan kesimin en büyük sorununun yüksek maliyetli girdiler olduğunu vurguladı. İl Müdürü Erkal, bu tür eğitimlere katılan yetiştiricilerin gerçekten de eğitimden faydalanmak ve bir şeyleri öğrenmek için geldiklerini ifade etti. Birlik Başkanı Özcan’ın tespitini açan İl Müdürü Erkal, günde 2 litre süt artarsa il genelinde 100 bin litre sütün artacağını, 1 buzağının kurtarılması durumunda il genelinde 200 buzağının kurtarılacağını söyledi. Erkal, öğretim üyelerinin akademisyen olmalarının bu tür eğitimlerde geçerli olmadığını ve sohbet havasında bu samimiye-tin hissedileceğini bildirip, “Her zaman söylediğim gibi, eğer tarım yoksa hayvancılık yoksa bizlerin, resmi dairelerin de bir anlamı yok. Bizler hizmet etmek için varız. Kapımız her

zaman açık. Ne zaman istenirse gelebilirler. Sadece işleri olduğunda değil, ziyarete de bekleriz. Bizim köylülerden- yetiştiricilerden alacağımız konular çıkabilir, belki onlara katacağımız bilgiler olabilir.” dedi.

MAKÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mümtaz Nazlı: “Biz de Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi olarak gerek kamu kuruluşlarıyla ve gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine ve dayanışmaya çok önem veriyoruz. Bu kapsamda gerek Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile ve gerekse Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile hem eğitim, hem araştırma anlamında birçok projeye başladık ve bunları devam ettiriyoruz. Bu kapsamda da her köye hayvan besleme, barınak, döl verimi sorunları ve gerekse hayvan hastalıkları veya günlük bakımları, hastalıklardan korunmaları anlamlarında eğitimlerimiz devam ediyor.” dedi.

HAYVANLARIMIZIN YEDEK PARÇASI YOK!

Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Mesih Kocamüftüoğlu, video görüntüleri ile desteklediği sunumlarında, özellikle bayanlara teşekkür ettiğini ve bunun sebebinin çoğu köyde hayvanlarla bayanların ilgilenmesi olduğunu söyledi.

Doğum ve Jinekoloji Uzmanı Kocamüftüoğlu: “ Geçenlerde, bir gazetede yazı okudum: ‘Bir köyde yaşayan vatandaşlara bir şeyler öğretmek istiyorsanız öncelikle onlardan çok şeyler öğrenmelisiniz.’ diyor. Buna katılıyorum. Çünkü işin içerisinde olan ve pratiğini yapan onlardır. Hayvanlarla bire bir yakın olan onlardır. Biz; Burdur genelinde

çalışmalar yaptık, bazı sıkıntıları belirledik. Bunlardan birisi rahim enfeksiyonlarıdır. İkincisi yavru atmalar, üçüncüsü döl tutma problem-leridir. Tabi hayvancılıkta sadece bu üç problem yok; çok fazla sorun var ama bütün hastalıkları 1 saatlik eğitime sığdırmamız imkânsız, bunun için bu üç konu üzerinde duruyoruz. Gelen talepler olursa, ilerleyen günlerde o problem-lere karşı tekrar sohbetproblem-lere devam ediyoruz. Bakınız, hepimiz canlı ile uğraşmaktayız. Yedek parçası yok, veteriner hekimi arayıp, ‘…Bunun memesi hasta oldu oradan yedek meme getir değiştirelim’ deme şansımız yok, ‘Son model bir yumurtalık getir, öyle çalışsın’ diyebilme imkânımız yok. Yani makine ile çalışmıyoruz. Memeyi, rahmi, yumurtalığı hasta ettiğimiz zaman bunu değiştirme şansımız yok bu nedenle mümkün olduğu kadar yetiştirici olarak hayvanlarla irtibat halinde oldukları için burada görev onlara düşüyor. Yani dışardan hekim arkadaşımız sadece gelir, tedavi eder ve gider. Ama bu tür önlemleri alacak, hayvanlarınızı o denli hasta etmeyecek ya da hastalıkları erken teşhis edip, görüp, zamanında hekim çağıracak kişiler yetiştiricilerdir. Burada anahtar rolü oynamaktalar. Bu nedenlerle mümkün olduğu kadar hayvanları iyi gözleye-bilmemiz gerekir.

Hayvancılıkla uğraştığımız için de bazı hedeflerimiz olması lazım. Bu hedeflerin en başında; eğer süt inekçiliği yapıyorsanız, birincisi hayvanın doğurganlığını sağlamanız lazım. Eğer hayvanınız doğurmuyorsa hayvanınızdan süt de alamazsınız. Bir düve doğurmadığı zaman süt vermez. Mutlaka o hayvanı doğurtacaksınız.

(3)

İkincisi, diyelim ki doğurdu, zamanla sütü azaldığından, sütünün eski miktarına yükselm-esi için o hayvanın yeniden gebe kalıp, yeniden doğurtmanız gereklidir. Yani doğum ve süt birbiriyle ilişki içerisindedir. Bunları sağlamamız lazım. Bunlar olmazsa emekler boşa gider. Gördüğümüz bazı düzeltilebilecek ve daha iyi kazanç sağlayacak uygulamalar var; bu uygulamaları bazen unutuyoruz, bazen görmüyoruz ve bazen de atlıyoruz ama bunların faturası oldukça büyük para kayıpları olarak geri dönüyor. Bazen, herkesin gelip bir şey anlattığı ve her anlatılanın uygulanmasında yüksek maliyetlerin çıktığı söyleniyor. Bizlerin, bazen maliyetleri azaltmamız gerekiyor bazense bedava olan şeyleri bile hayvanımıza esirgiyoruz. Mesela hava bedava, neredeyse su da bedava. Ama bir bakıyorum ahırlar kapalı hava alacak yer yok, suluklara bakıyorum paslanmış, küflü, toz, toprak, çamur, dışkı dolu. Ne oluyor, bedavaya dediğimiz suyu ve havayı bile hayvanlara esirgiyorsunuz. Sonra da her yıl doğursun, her gün 40 kilo süt versin. Ne verirseniz onu alırsınız. Ülkemizde eskiden Holstein ırkı yoktu, sığırlar vardı. Şimdi herkeste Holstein var. Tohumların çoğu ithal. Genetik

olarak bizim ineklerimizin çok fazla bir eksiği yok. Genetik olarak dünya standardını yakaladık sayılır ama verimlere bakıyoruz, oradaki günde 35 kilogram süt verirken bizimki 20 kilogram süt veriyor. Üstelik biz 20 kilo süt verirse buna iyi diyoruz. Oradakiler saat gibi her yıl doğuruyorlar, bizimkilere bakıyoruz 3 yılda 2 yavru, 4 yılda 2 yavru alınıyor. Demek ki bir yerlerde aksaklık var, ters giden bir şeyler var. Bu ters giden şeyleri düzeltmemiz lazım ve bunu da yapacak olanlar yetiştiricilerin ta kendisidir. Çünkü bire bir hayvanla irtibat halinde olan onlardır, biz ise dışardan destek verebiliriz. Bilgi ve de güncel durumlar olarak destek veririz.

Eskiden açık besi dediğimiz zaman kimsenin aklına yatmıyordu ve ‘Hayvanlar, donar- üşür’ deniliyordu, şimdi bakıyorsunuz Türkiye’de 3 tarafı açık ahırlar var. Yani bazı şeyleri kabullenmek biraz zaman alıyor. Ama bunlar çalışılmış, test edilmiş ve sizlere ancak bu şekilde önerilmiş konulardır. Yani bir gün uyanıp da şöyle olsun dediğimiz yok. Bunları okuyoruz, araştırıyoruz, hatta Başkanımızla yurt dışına gidip yerinde inceliyoruz oradakileri köylerde verdiğimiz eğitimlerde anlatmaya çalışıyoruz. Daha da ileriye gitmemiz lazım. Bazı ufak

konular ileride sıkıntılar doğurabiliyor.

Burada diğer bir önemli konu da hayvanı hasta ettikten sonra ‘Veteriner hekime şu kadar para verdim.’ diye övünmek değildir. Önemli olan hayvanı hasta etmemektir. Çünkü çoğumuzun ineği mastitis olmuştur, süt verimi düşer, ilaç kullanırsınız, sütü dökersiniz, veteriner hekime para veririsiniz gibi sorunlar olur. Hastalığından önce 30 kilogram süt veren hayvan iyileştikten sonra tekrar 30 kilogram süt vermez, 15- 20 kilogramda kalır. Bir hastalıkta, kullandığınız ilaç masrafı, veteriner hekim masrafı ve süt kaybınız olur. Bir hayvandan 10 kilogram süt kaybı demek 10 tane hayvandan 100 kilogram süt kaybı demektir. Bunu aylık ve yıllık hesapladığınızda her yıl bir araba parası, eğer çiftliğiniz büyükse bir ev parası kaybedersi-niz.” dedi. Kocamüftüoğlu, 10 inekten 8 tanesinin kendi kendilerine doğum yapabildiğini, yetiştiricilerin doğum halinde olan bir ineğe müdahalede bulundukları için inek metabolizmalarına zarar verdiklerini, doğum esnasında en çok 2 kişinin yeterli olabileceği halde ahıra 7- 8 kişi girildiğini ve doğum halindeki ineğin bunu görerek yavru-sunu vermemek için çabaladığını vurguladı.

(4)

HAYVANLARINIZI SEVİYORSANIZ BİRLİĞE MÜRAACAT EDİN!

Yardımcı Doçent Doktor Özgecan Korkmaz Ağaoğlu uzman olduğu zootekni konularında ayrıntılar aktardı. Ağaoğlu, eğitimler için: “Türkiye’de kullanılan damızlık ve damızlık adayı sığırların kalıtsal kusurlar yönünden genetik yapılarının belirlenmesi gerekmektedir ki bugüne kadar Türkiye’de yapılmış bazı çalışmalar bulunmaktadır. Ancak özellikle Burdur ili yetiştirilen Holsteinler ırka özgü kalıtsal hastalıklar yönünden henüz tam olarak taranmamıştır. Türkiye için süt üretim potansiyeli açısından oldukça önemli bir yere sahip olan Burdur ilinde yetiştirilen Holsteinlerin de ırka özgü kalıtsal hastalıkların moleküler olarak ortaya konmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda; Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve Burdur İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ortak böyle bir çalışma başlamıştır. Zootekni Anabilim Dalı

Moleküler Genetik Araştırma Laboratuvarlarında Holstein ırkı yetiştiriciliğini

tehdit eden kalıtsal hastalıklar moleküler tekniklerle belirlenir. Böylece ekonomik kayıpların önüne geçilecektir.” dedi.

Ağaoğlu, Holstein yetiştiriciliğinde karşılaşılan sorunları, anomali buzağıları ve inek hastalıklarını da özetledi. Yetiştiriciler için 5 farklı kelimenin ‘Dikkat, ilaç, aşı, Birlik ve Üniversite’ olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Korkmaz Ağaoğlu, MAKÜ Veteriner Fakültesi Zootekni Ana Bilim Dalında kalıtsal hastalıkların incelendiğini ifade etti. Burdur’da DSYB ile

MAKÜ birlikteliğinin Türkiye’de bir ilk olduğunun ve bunun yetiştiriciler için çok büyük bir avantaj olduğunun altını özenle çizen Ağaoğlu, Birlik ve Üniversitenin işbirliğiyle bazı hastalıkların kontrolünün ücretsiz yapıldığını ve her bir hayvan için inceleme sonuçlarının kısa süre sonra verildiğini belirtti. Yapılması gereken-inin, Birlik aracılığıyla hayvanlardan kan numunesi alıp, kulak küpe numaralarıyla birlikte ve soğuk zincirle bu numunelerin kendilerine ulaştırılması olduğunu söyleyen Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Ana Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Özgecan Korkmaz Ağaoğlu “Hayvanlarınızı seviyorsanız, Birliğe müracaat edin.” dedi.

VETERİNER FAKÜLTESİNDE GELİŞMİŞ CİHAZ VE MİKROSKOPLAR VAR

Viroloji konusunda uzman olan Doç. Dr. Mehmet Kale de köylerdeki sunumunda genel-likle Veteriner Fakültesi olarak en gelişmiş sistem ve cihazlarla Burdur'daki virolojik hastalıkları incelediklerini, bu vesile ile köylül-erin Fakülte ile bağlarının daha da kuvvetlen-mesi gerektiğine vurgu yapıp, tüm yetiştiricileri Fakültelerine davet ettiklerini aktardı. Yaptığı sunumlarında, döl tutmama konusunun yalnız Burdur ve Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu olduğunu belirttiğini söyleyen Doç. Dr. Kale: “Döl tutmama problemine hayvanlarda atık atamama neden olabilir. Döl tutmama Burdur’un değil tüm dünyanın sorunudur. Tüm dünya, virüslerle nasıl mücadele edilmeli konumuna geldi.

Biz, üniversitemizde, döl tutmama

problemleri üzerinde de çalışıyoruz. Bu kapsamda hayvanların kan örneklerini ve kimyasal özelliklerini inceliyoruz. Fakül-temizdeki görevimizin yanı sıra sahada da olmak zorundayız. Örneğin Büğdüz’de inceleme yaparken, o köyde hastalıklardan korunmanın, köy dışından hayvan getirmeme-kle sağlandığını gördük. Döl tutmaması; veteriner hekimin yanlış çalışmasından, spermanın özelliklerinden ya da hayvanın hasta olmasından kaynaklanır. Veteriner hekimler, DSYB’nin veteriner hekimleri en az 5 bin tohum-lama yapma özelliğindedir ve yanlış çalışmaları bulunmamaktadır. Birliğin spermalarını biz laboratuvarlarımızda inceledik, sorun yok. Dolayısıyla sorun hayvanlarda oluyor.

Fakülte olarak gelişmiş cihaz ve mikroskoplarımızla çok ileri derecede inceleme ve araştırma yapıyoruz. Hastalığı tespit etmek için izlenecek en iyi yol, hastalıklı hayvanın, sürüden çıkarılarak kesime gitmesidir. Böylelikle hastalıklardan ari bir ahırınız olur. Hastalıklara diğer bir neden de yemler olabilir; yemlerin-izden, yemlerdeki küf oranından şüpheleniyorsanız, hemen yem çuvalınızla birlikte fakültemize geliniz, DSYB aracılığıyla bize başvurunuz. Kurbanlık hayvanlar konusunda; il dışından, kontrolsüz getirilen, genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden getirilen hayvanları almayınız. Aldıysanız da o hayvanı ayrı bir odada tutunuz, çünkü il dışından gelen hayvanın hastalık bulaştırmaması için tek başına durması zorunlu-dur.” dedi.

Referanslar

Benzer Belgeler

145 Mustafa Kamil'e göre Osmanlı Devleti'nin Berlin Antiaşması'ndan önce İngilizler'in oyununa gelmesinin ve sonra da İngilizler'in Mısır meselesinde olduğu gibi

Damga mühürler ve mühürleme pratiği, akla hemen Sabi Abyad ve Domuztepe gibi Halaf köylerini getirse de, ilk mühürler Halaf devrinde ve Kuzey Mezopotamya’da değil, Tell

Söz konusu âlimlerden biri olan Taberî’nin Hûd Sûresinin (11/44) tefsirin- de dile getirdiği şu önemli bilgi, aynı zamanda konu hakkında ortaya çıkan önemli

Bu eserler içerisinde, Arap dili ile ilgili olarak kaleme aldığı Tekmiletü’l-‘Avâmili’l-Cürcâniyye adlı eser, Cürcânî’nin nahiv alanında yazdığı

Yabancı çocukların eğitimi için Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünce “Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanlığı”

Araştırma kapsamında hastaya uygulanan PİK numarasının flebit gelişimine etkisi incelendiğinde; en fazla (%54.29) 22 numaralı kateterlerde flebit geliştiği

Doğada çok yaygın olarak bulunan Listeria türleri ve özellikle de Listeria monocytogenes insan ve birçok hayvan türü için patojen bir mikroorganizmadır.. Bu mikroorganizma

Player should stand french commander Joffre thought about the drug has well has sparking..59887782 excel 2010 64 bit indir .asi styla ben sana git desemde sen gitme indir.şok ta