14 U<aÜT . a y
Tarih köşelerinde
Tarihte idamlar
Mısır Valisi Abbas Pasa
sasıl öldürüldü
OsmanlI tarikinin çek acı bir faslıdır ki, Kavalalı Mehmet Ah Paşa, Mısırda OsmanlI hüküme tinin mevcudiyetini son zerresi ne kadar mahvetmiye bütün gü cünü harcadıktan sonra, ayni Mısırda Fransanın nüfuzunu sağlamış durmuştu.
) Nihayet 1848 yılında Mehmet Ali Paşa ateh getirdi, ve akli me lekelerini kaybeden adamın iş
[Üîdhi
A Z A N
Midlıat C. KUNTAY
da bölükemini ve üstteğmen rüt belerine çıktı. Bir Ramazan gü nü. Mısırın maarif müdürü (ki bu tabir Sultan Mecide göre idi, Abbas Hilmi Paşaya göre Maa rif Nazırı demekti) evet, Mısı-, rm maarif müdürü Abdi Bey başında durması mümkün olma gelerek KâmU pa§ayl (o tarihte dığmdan Mısır valiliği vekâleti
büyük oğlu İbrahim Paşaya ve rildi.
Bu noktada tuhaf bir manza ra vardır: Mehmet Ali Paşa kendisinin bu matuhluğu ve oğ lu İbrahimin vekilliği zamanın da, hiç bir değişiklik olmamış
üstteğmen Kâmil Beyi) Mısır valisi Abbas Hilmi Paşanın o- turduğu Abbasiye sarayına gö türdü. Ve Kâmil Paşa sarayda yaverlik ve mütercimlik vazife lerine tayin edildi.
Bu satırları Tarih-i Siyasî’sin den aldığım bu Kâmil Paşa,
ya-gibi, ner gün Şubra sarayından vgr ye mütercim olarak girdiği
çıkarak arabasına biner debde bu saray hakkmda şu malûmatl beler içinde hükümete gider, ak
şama kadar kendini vali sana rak memurlara emirler verir, ve bu emirleri alanlar da icapları nı yapıyor görünürlerdi.
Biraz zaman sonra vali veki li İbrahim Paşa, ve hemen onu takip ederek Mehmet Ali Paşa da öldüler; ve Mehmet Alinin yaşça en büyük torunu olup o sırada Hac için Hicazda bulu - nan Abbas Hilmi Paşa (1), bü yük babası yerine geçip olurdu. Fakat dedesinin gibi kendisi nin de adı vali olan bu Abbas Hilmi Paşaya bu makam padi şah tarafından verilmişti, onun için hemen İstanbula geldi, ve
vermektedir:
Sarayda mütercimlik ve ya verlik vazifesine tayin edilince Abbas Hilmi Paşanın eteğini ö- j perek teşekkür ettim. Abbas Pa
şa: I
— Maksadım, dedi, sizin İn- giizceyi öğrenmeniz ve Fransız- cayı ilerletmenizdir. Size altı ay mühlet veriyorum. Eğer bu de- ( diklerini yaparsanız, sizi binba şılık rütbesine çıkaracağım.»
Kâmil Paşa tarihinde diyor ki:
«Dişardan Abbasiye sarayına başkalarının girmesi yasaktı. O nun için, İngilizce ve Fransızca dersi almak üzere maarif daire-Sultan Mecide kulluğunu proto
kol vakası olarak arzettikten sine her ®un Sidiyor’ İngilizceyi | sonra, kendisine vezir payesi ve mütercim Rezak efendiden öğre; rildi, ve kendisine hususî bir va niy°r> ve Fransızcamı da tercu purla refakat eden anasına da me kalemi müdürü Rasih Efen- paşalık ünvanı İhsan olundu; ve diden aldl§ım derslerle ilerleti- biri erkek, diğeri kadın, çifte yorıım->:>
paşalar Mısır deyip yola çıktı- i Meğer Kâmil Beyin (Paşanın)
lar. j bu suretle iki lisandan birini öğ
Bu Abbas Paşanın ilk işi Mısır renmesine ve diğerini ilerletme- da Fransız nüfuzuna son ver- sine Abbas Paşanın vaidlerle mek oldu, ve babasının politika süsliyerek verdiği emirden mak sini terkederek, onun zamanın şadı şu imiş;
da açılan sivil mektepleri kapat Bir ecnebi hocanın saraya gir tı, onların yerine Mefruze ismile meşini istemiyen Abbas Hilmi ve üç sınıflı asker okulları aç- Paşa, oğlu İlhami Paşaya, bu
tı. i Kâmil Beyin (Paşanın)
İngiliz-Osmanlı devletinin istibdat ce öğretmesi imkânını hazırla- devrinde ve ikinci meşrutiyet mak!
zamanında sadrazamı olan ve Bu gizli maksadın içinde da-Kıbrıslı Kâmil Paşa diye tam
lan Kâmil Paşa ki, o tarihte Mısırın Özbekiyye Medresesi a- dındaki lisan mektebinde tale bedendi, bu müessese dahi öteki sivil mektepler gibi kapanınca, yeni açılan Mefruze asker mek tebine yazıldı. Onbaşı olarak bu okula giren Kâmil Paşa, iki yıl
(1) Mısırlılar hükümdar tabi nle Birinci Abbas diye andıkla n bu Abbas Hilmi Paşayı, son Hidiv olan ve yine Mısırlılar ta rafından memuriyetine hüküm darlık havası katmak için
İkin-ha gizli bir emel vardı: Mısır - da valiliğin veraset usulünü de ğiştirmek!!
Esasen Abbas Hilmi Paşa İn giliz politikasına dayanıyordu. Halbuki Mehmet Ali Fransız ta raflısı idi, Ve Mehmet Ali ailesi nin diğer oğulları Fransız terbi yesi almışlardı. Bunların arasın da Fransız kültürlü Sait Paşa, Abbas Hilmi Paşanın oğlu İlha mi Paşa için ehemmiyetli bir rakip idi ve, Abbas Paşa, Mısır valiliğinin en büyük oğula de ğil, oğuldan oğula geçmesi sure tile veraset usulünü değiştirmek
hükümetinin yardımını sağra - mak için oğlu İlhami Paşayı bir taraftan Abdülmeeidin sultan larından Münire Sultana nişan landırdığı gibi bir taraftan da İlhami Paşaya İngiliz terbiyesi Verdirmiye başlamıştı.
Hasılı Abbas Hilmi Paşa, hem kendisi, hem oğlu hakkın da âtinin sağlandığını zannetti ği bu sırada bir gün, Nil neh rinin Dimyat tarafındaki sahi linde bulunan Benha sarayına gider. Gittiğinin ertesi günü' ak şamı, kölelerinden dördü pek ağır bir suç işlerler. Paşa, bu su çun cezasını vermeyi sabaha bı rakır. Halbuki paşanın âdeti, sarayında, haremde değil, selâm lık dairesinde yatmaktı, ve iki köle yatak odasının kapısında beklerlerdi. Suçlu dört köle, er tesi sabah başlarına gelecek fe lâketi bildiklerinden, canlarını kurtarmak için, gece vakti Ab bas Hilmi Paşayı yatağında bo ğarak öldürürler.
Fakat cinayet, önce, halktan saklanır ve, sarayın hazinedarı Mustafa Bey kendisi gibi Çer - kez olan, kölelerin namusunu korumak için, cinayeti ört bas ederek, Abbas Hilmi Paşanın kalb durmasından birdenbire öldüğünü ilân eder. Ve bu yala- j nı, sarayın hekimlerinden Diya ' mendi’ye bir rapor yazdırtarak belli etmemiye çalışır.
Ancak sonradan malûm olur ki, İtalyan hekiminin raporu ya landır, ve Abbas Hilmi Paşanın ölümü bir kalb hastalığının de ğil, dört kölenin işlediği bir cina i yetin neticesidir.
Yalnız malûm olmıyan bir şey var: Dört kölenin işledikleri ve cezasına çarpılmaktan korktun lan suç!
ci Abbas denilen Abbas Hilmi j hususunda padişahın müsaadesi Paşa ile kanştırmamalıdır. ni almak, ve buna da İngiltere
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi