• Sonuç bulunamadı

Yeni Symposium Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Symposium Dergisi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HASTANEDE A⁄LAMA VE YAKLAfiIMLAR

‹çinde bulundu¤u çevre ile sürekli etkileflim hâlinde bulunan insan, geliflen ve de-¤iflen olaylar karfl›s›nda duy-gu ve düflüncelerini ifâde edebilmek için farkl› iletiflim biçimleri kullanmaktad›r. Bu iletiflim biçimlerinden biri olan a¤lama, oldukça genel ve günlük bir olgudur.

A¤lama, insan gerçe¤inde ve davran›fllar›nda insana öz-gü bir davran›fl olarak tan›m-lanmaktad›r. Duygular› ve hisleri sözel ifâde etmenin, duygular› d›fla vurman›n bir iflareti olup duygusal bir bo-flal›md›r. Birey sözel olarak ifâde edemeyece¤i kadar yo-¤un yaflanan pozitif ve nega-tif yaflam olaylar›n› a¤layarak ifâde etmekte ve böylece ra-hatlamaktad›r. Dü¤ün, do-¤um gibi pozitif yaflam olay-lar›nda a¤lanabildi¤i gibi korku, a¤r›, üzüntü, mutsuz-luk, yaln›zl›k gibi negatif ya-flam olaylar›ndaki problem-leri çözme s›ras›nda da yar-d›m aray›fl›n› ifâde etmek amac›yla a¤lanmaktad›r (Du-gan 1989, Terakye 1995, Öz-can 1996, Parvizi ve ark. 2001).

A¤laman›n iletiflim boyutunu ve insanlar aras›n-daki iliflkiyi kuvvetlendirme ve ba¤lanmay› kolaylafl-t›rmada yard›m etti¤ine dikkat çekilmifltir (Kotler 1996). A¤lama ile birlikte a盤a ç›kar›lan duygular, sempati, empati ve teselliyi artt›rmaktad›r. Eriflkin-ler, çocuklar ve bebekler di¤erlerinden bir yard›m iste¤i ve stres göstergesi gibi benzer sebepler için a¤larlar. A¤lama özellikle anne ve bebek aras›ndaki ilk iletiflim arac›d›r. Kiflinin kendini yaln›z hissetti¤i ve duygusal destek almak istedi¤i durumlarda a¤la-ma davran›fllar›n› sergiledi¤i düflünülmektedir.

A¤la-ma davran›fl› âcil durumlarda baflkalar›ndan yard›m istemek içinde sergilenebilmektedir. Potansiyel sal-d›rgan davran›fllar› olan bir birey, agresif davran›flla-r› önlemek veya di¤er bireylerden sempati, ac›ma ve teselli bulmak için a¤lamay› tercih edebilir. Böyle durumlarda a¤lama bir miktar iradenin kontrolü al-t›nda bulunmaktad›r. Bununla birlikte, kifli di¤er bi-reyleri manipüle etmek için de a¤lamay› kullanabil-mektedir (Melinand 1902).

A¤lama biyokimyasal, hormonal, sosyal, sistemik ve biliflsel sistemler taraf›ndan etkilenen çeflitli

dav-H

H

‹lkay (Kayacan) KESER * Kamile KUKULU **

CRYING IN THE HOSPITAL AND HOW TO APPROACH ABSTRACT

Crying is one of the difference communication forms to be used to express the emotions and considerations of people against to positive and negative life spans. Also, crying can be identified as a composition of the different behaviors that are influenced by a host of bi-ochemical, endocrine, social, systemic and cognitive processes. Crying and approach to crying are affected by the socio- cultural pattern, education levels, relief systems, cultural and traditions of populations. In the hospitals that are one of the crying places, crying can be appeared depending on physical pain, death, helplessness, loneliness etc. Crying is a common behavior in the hospitals and all of the healthcare professionals have been for-cing to make decision what kind of the approach for crying. While the unsuitable approac-hes that had been done to crying person affect the treatment course adversely, suitable approaches give a opportunity to express their emotions and provide their discharging. Therefore, all of the healthcare professionals should be knowledge to suitable approach to be crying person.

Key Words: crying, crying in hospital, healthcare professional, suitable approach to cry-ing

* Araflt›rma Görevlisi Akdeniz Üniversitesi, Antalya Sa¤l›k Yüksekokulu, Ruh Sa¤l›¤› ve Psikiyatri Hemflireli¤i Anabilim Dal› ** Yrd. Doç. Dr. Akdeniz Üniversitesi, Antalya Sa¤l›k Yüksekokulu, Do¤um ve Kad›n Sa¤l›¤› Hastal›klar› Anabilim Dal› ‹letiflim Adresi: Yrd. Doç. Dr. Kamile KUKULU

Akdeniz Üniversitesi Antalya Sa¤l›k Yüksekokulu Konyaalt› Caddesi, 07050 ANTALYA Telefon: 0 242 2488113 Faks: 0 242 2431173 E-mail: kkamile@akdeniz.edu.tr

A

AS

ST

TA

AN

NE

ED

DE

E A

A⁄

⁄L

LA

AM

MA

A V

VE

E Y

YA

AK

KL

LA

Afi

fiIIM

ML

LA

AR

R

ÖZET

A¤lama, bireylerin pozitif ve negatif yaflam olaylar› karfl›s›nda, duygu ve düflüncelerini ifâ-de etmek için kulland›klar› farkl› iletiflim biçimlerinifâ-den birisidir ve biyokimyasal, hormonal, sosyal, sistemik ve biliflsel sistemler taraf›ndan etkilenen çeflitli davran›fllar›n bir bütünü-dür. Toplumlar›n sosyokültürel yap›lar›, e¤itim seviyeleri, inanç sistemleri, kültürleri ve ge-lenekleri a¤lamada ve a¤lamaya yaklafl›mlarda etkili olmaktad›r. Rahatl›kla a¤lanabilen yerlerden biri olan hastanelerde, a¤r›, ac›, kay›p, yaln›zl›k, çaresizlik gibi bir çok nedene ba¤l› olarak a¤lama davran›fl› sergilenmektedir. A¤lama, hastanelerde s›k karfl›lafl›lan bir durumdur ve bu davran›fl karfl›s›nda tüm sa¤l›k çal›flanlar› ne tür bir yaklafl›mda bulunul-mas› gerekti¤i konusunda karar vermede güçlük çekmektedirler. A¤layan bireye yap›lan uygun olmayan yaklafl›mlar, tedavi sürecini olumsuz yönde etkilerken, yap›lan uygun mü-dahaleler ise bireyin duygular›n› ifade etmesine f›rsat vererek duygusal bir boflalma sa¤la-maktad›r. Bu nedenle tüm sa¤l›k çal›flanlar›n›n, a¤layan bireye uygun müdahale konusun-da bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: a¤lama, hastânede a¤lama, sa¤l›k çal›flanlar›, a¤lamaya uygun yak-lafl›m

SY M P O S I U

yeni

Yeni Symposium 42 (3): 118-120, 2004 M

(2)

S Y M P O S I U

yeni MYeni Symposium 42 (3): 118-120, 2004 119

ran›fllar›n bir bütünüdür (Cornelius 1988). A¤lama ve gülme s›ras›nda salg›lanan göz yafl› ve nazal sek-resyon, stres s›ras›nda vücutta biriken toksinler, ste-roidler ve hormonlar› içermektedir (Dugan 1989). Gözyafl› salg›lanmas›n›n artmas›, yüz ifâdesi ve be-den hareketlerinde de¤iflme ile karakterize olan a¤-lama, beynin birçok bölgesinin birbirleriyle etkilefli-mi sonucu oluflan fizyolojik bir olayd›r (Parvizi ve ark. 2001). Bir baflka hipoteze göre, a¤lama beyinde beta endorfinlerin sekresyonunu stimüle eder ve si-nir hücreleri üzerindeki a¤r› reseptörlerini etkileye-rek a¤r› duyusunu azaltmaktad›r (Dugan 1989). Stre-se verilen tepkinin ve kandaki ACTH (adrenocorti-cotropic hormone) ve prolaktin gibi bâz› hormonla-r›n a¤lamada rol ald›¤› ileri sürülmektedir (van Ha-eringen 1981, van HaHa-eringen 1985, van HaHa-eringen 2001). Kad›nlarda prolaktin hormonunun fazla ol-mas› nedeniyle kad›nlar›n erkeklerden daha fazla a¤-lad›¤› ileri sürülmektedir. Bu durum 16 yafl›n üzerin-deki kad›nlar›n prolaktin düzeyinin, erkeklerden da-ha fazla olmas›yla aç›klanmaktad›r (Dugan 1989, Wagner ve ark 1997, Parvizi ve ark. 2001, Peter ve ark. 2001).

Duygular›n ifâde biçimleri toplumdan topluma ve toplum içindeki farkl› kültürlere göre de¤iflebil-mektedir. Dünyan›n her bölgesinde gözyafl› dilinin iletiflimin üniversal bir biçimi oldu¤u, farkl› bölge-lerden insanlar›n gözyafllar› ile tek bir dilden konufl-tuklar› ve duygusal ifâdeyi farkl› biçimlerde anlatt›¤› belirtilmifltir (Cardosa ve Sabbatini 2002).

Yap›lan çal›flmalar insan a¤lamas›ndaki çeflitlili-¤in, yerinin, zaman›n›n sâdece cinsiyet, etnik köken, kültürel yap› ve bireysel psikoloji ile iliflkili olmad›-¤›n› bireyin mesle¤i, dinî inan›fl›, âile gelene¤i, e¤i-tim düzeyi ve sosyo-ekonomik koflullar› ile de iliflkili oldu¤unu ortaya koymaktad›r (Ka¤›tç›bafl› 1996, Kotler 1996, Özçetin 2000, Cardosa ve Sabbatini 2002).

‹flsever ve arkadafllar›n›n (1998) yapt›¤› bir çal›fl-maya göre, bireylerin yaflad›klar› bölgeler, e¤itim du-rumlar›, yafl gruplar› ve meslekleri ile a¤lama davra-n›fl›n› sergilemeleri aras›nda bir iliflkinin varl›¤› be-lirlenmifltir. Ayn› çal›flmada a¤r›ya ba¤l› a¤laman›n ö¤renciler, ev han›mlar› ve Karadeniz Bölgesi’nde yaflayan bireylerde daha fazla yafland›¤› saptanm›flt›r. Birçok kültürde a¤lama, zay›fl›¤›n göstergesi ola-rak kabûl edildi¤inden, sosyo-kültürel yapt›r›mlar ta-raf›ndan engellenmektedir. Bütün kültürlerde cinsi-yet kuvvetli bir yönlendiricidir. “Erkekler a¤lamaz” deyimi bir çok toplumda kullan›lmaktad›r. Endonez-ya’n›n Minangkabu kabilesinin insanlar› hüznü hiç-bir flekilde sergileyememektedirler. Çünkü bu böl-gede üzüntü belirtmek yasakt›r ve onlar asla a¤la-mazlar. Bu bak›fl aç›s› bâz› Müslüman kültürlerinde de yayg›nd›r (Kottler 1996, Cardosa ve Sabbatini 2002).

A¤laman›n flekli sessiz, gözyafl› olmaks›z›n ma, gürültülü a¤lama, sürekli veya h›çk›rarak

a¤la-maya kadar de¤iflen biçimlerde olabilmektedir. Bu a¤lama biçimlerinden hangisinin kullan›laca¤› kül-türel normlarla belirlenir (Murube ve ark. 1999). Ay-r›ca a¤lama, a¤lamaya neden olan durumlar›n mey-dana geldi¤i farkl› mekânlarda da görülür.

Rahatl›kla a¤lanabilen yerlerden biri olan hastâ-neler, a¤lama davran›fl›n›n s›k karfl›lafl›ld›¤› mekân-lard›r (Krauser 1989, Johnson 1991, Wagner ve ark. 1997). Hastânede karfl›lafl›lan a¤lama nedenleri çe-flitlilik göstermektedir. A¤r›, ac› duyma, kay›p yafla-ma, hayâl k›r›kl›¤›, yard›m görememe, uzun süre has-tanede kalma, yaln›zl›k, çâresizlik gibi bir çok nede-ne ba¤l› olarak hastânede-nede a¤lama davran›fl› sergilen-mektedir (Johnston 1986, Dugan 1989, Davidhizar 1992, Wagner ve ark.1997, Parvizi ve ark. 2001). Özellikle psikosomatik yak›nmalara efllik eden, duy-gular› tan›ma ve tan›mlama güçlü¤ü, düfllem güçü-nün olmamas› ve içe vuruk düflünce ile kendini gös-teren aleksitimik bireyler ender olarak a¤larlar ve a¤lad›klar›nda ise bol gözyafl› dökerler. Ancak bu bi-reylere neden a¤lad›klar› soruldu¤unda yan›t vere-mezler (Warnes 1986, Elbi 1997).

A¤lama çeflitli duygularla bast›r›labilir ve çeflitli durumlarla iliflkilendirilebilir. Bireyler a¤lad›klar›n-da, üzüntü, ac›, duygusal gevfleme, baflkalar›n› mani-püle etme, çözümlenememifl stresli bir durum gibi duygular› ifâde eden davran›fllar sergileyebilirler (Davidhizar 1992).

A¤layan bir bireyle karfl›lafl›ld›¤›nda, genellikle rahats›z olunur. Bu rahats›z olman›n temelinde a¤la-maya neyin neden oldu¤u ve a¤layan bireye nas›l yaklafl›laca¤›n›n bilinmemesidir (Özcan 1996). A¤la-yan bireyle karfl›lafl›ld›¤›nda genellikle a¤lama nede-nini ö¤renme ve a¤lamay› durdurma iste¤i hâkim-dir. Bu durumda yap›lmas› gereken, bireylerin a¤la-ma davran›fl› ile iletti¤i mesaj›n ne oldu¤unun sap-tanmas›d›r (Dugan 1989, Davidhizar 1992, Terakye 1995, Özcan 1996).

A¤layan bireylere çevredeki bireylerin tutum ve yaklafl›mlar› farkl›l›k göstermektedir. Bunlar ne ya-paca¤›n› bilememe, a¤layan bireyi görmezden gel-me, konuyu de¤ifltirgel-me, hemen ortamdan uzaklafl-ma, a¤lamay› engelleme, k›zuzaklafl-ma, birlikte a¤lauzaklafl-ma, te-selli verme, daha tecrübeli birini ça¤›rma, a¤laman›n nedenini araflt›rma, elini tutup onu dinleme gibi tu-tum ve yaklafl›mlar olabilir (Krauser 1989, Aflt› 1995, Terakye 1995, Özcan 1996, Wagner ve ark. 1997). A¤layan bireyle karfl›laflan sa¤l›k çal›flanlar›n›n önce-likle a¤lamay› tan›mlayarak uygun stratejileri plânla-mas› gerekmektedir (Davidhizar 1992).

A¤layan bireye müdahalede kullan›labilecek te-mel ilkeler vard›r. Bunlar bireyi yarg›lamadan duy-gusal destek sa¤lama, a¤laman›n bireyin/hastan›n gereksinimini karfl›lad›¤› dikkate alma ve a¤lamay› durdurmaya çal›flmama, a¤lama davran›fl›n› kabûl-lenme, a¤lama veya sorunlar› konusunda konuflup konuflmama karar›n› bireyin/hastan›n vermesini sa¤lama, a¤layan bireye/hastaya zaman ay›rma,

(3)

em-SY M P O S I U

yeni

Yeni Symposium 42 (3): 118-120, 2004 M

120

pati yapabilme ve yard›ma haz›r oldu¤unu iletme, a¤layan bireye/hastaya duygular›n› ifâde etmede ko-layl›k sa¤lamak için “üçüncü flah›s” anlat›m›n› kul-lanmad›r (Davidhizar 1992, Davidhizar 1993, Terak-ye 1995, Özcan 1996).

Sa¤l›k çal›flanlar›n›n a¤layan bireyle birlikte ol-mas›, a¤layan kiflinin ve gözyafllar›n› kabûllenildi¤i-nin göstergesidir ve oldukça de¤erlidir. Sa¤l›k çal›-flanlar› a¤layan bir birey veya hasta ile a¤lamak zo-runda de¤ildir ancak, a¤lama gereksinimi hissetti-¤inde bunu engellemesine gerek yoktur (Özcan 1996). Hasta a¤lad›¤›nda onunla birlikte a¤lamak te-rapötiktir ve destekleyici bir iliflki yaratabilir (Dugan 1989, Davidhizar 1993).

Sonuç olarak, a¤lama günlük yaflant›m›zda karfl›-laflt›¤›m›z rutin bir davran›fl biçimi olarak de¤il, duy-gu ve düflüncelerin ifâde edildi¤i, temelinde karma-fl›k nörolojik ve biyokimyasal proseslerin ifle kar›flt›-¤›, çözülmesi gereken bir davran›fl olarak alg›lanma-l›d›r. Ayr›ca, sa¤l›k çal›flanlar›n›n s›k karfl›laflt›¤› bir durum olan a¤lamaya yaklafl›mda, çözümsel, terapö-tik ve destekleyici yaklafl›mlar önem kazanmaktad›r. KAYNAKLAR

Aflt› N(1995) Ülkemizde hasta-hemflire ve ekip iliflkisinde yaflanan sorunlar ve çözümleri. Hemflirelik Bülteni; 37: 71-78.

Cardosa SH& Sabbatini RME (2002) The animal that we-eps. Cerebrum; 4: 7-22.

Cornelius RR (1988) Toward an ecological theory of we-eping. Paper Presented at the Eastern Psychological As-sociation Conference, Buffalo, NY. Cited in Vingerho-ets, A.J.J.M. & Cornelius, R.R. (2001). Adult Crying: A Biopsychosocial Approach. Philadelphia: Brunner-Ro-utledge, 1-17.

Davidhizar R (1992) When the nurse encounters crying. Todays OR Nurse; 14: 28-32.

Davidhizar R (1993) When nurses cry. Todays OR Nurse; 15: 36-39.

Dugan DO (1989) Laughter and tears: best medicine for stress. Nurs Forum; 24: 18-26.

Elbi H (1997) Psikojenik a¤r› ve a¤r› bozuklu¤u. Psikiyatri temel kitab›, Cilt 1. Güleç C, Köro¤lu E. Editörler. Anka-ra: Hekimler Yay›n Birli¤i, 555-568.

‹flsever H, Eti Aslan F, Özyalç›n S, fielimen D, Sabuncu H, Olgun N, Ifl›k E (1998) Bireylerin yaflad›klar› bölgeler ve a¤r› ile bafletme yöntemleri aras›ndaki iliflki. A¤r›; 10: 42-60.

Jonson WD (1991) Predisposition to emotional distress and psychiatric illness amongst doctors: the role of the unconscious and experiential factors. Br J Med Psycho-anal; 64: 317-329.

Johnston CC, Strada ME (1986) Acute pain response in in-fants: a multidimensional description. Pain; 24: 373-382.

Ka¤›tç›bafl› Ç (1996) ‹nsan Aile Kültür: Psikoloji ve Kültür, 3. Bas›m. ‹stanbul: Remzi Kitabevi, 27-37.

Kottler JA (1996) The language of tears. San Francisco, CA: Jossey- Bass. Cited in Vingerhoets, A.J.J.M. & Cornelius, R.R. (2001). Adult Crying: A Biopsychosocial Appro-ach. Philadelphia: Brunner-Routledge, 1-17.

Krauser PS (1989) Tears. JAMA; 261: 3612.

Kuizenga A, van Haeringen NJ, Meijer F, Kijlstra A (1996) Analysis of human tears fluid components, inhibiting protein adhesion to plastic surfaces. Exp Eye Res; 63: 319-328.

Melinand C (1902) Why do we cry? The Psychology of Te-ars. Current Literature 32, 696-699. Cited in Vingerho-ets, A.J.J.M. & Cornelius, R.R. (2001). Adult Crying: A Biopsychosocial Approach. Philadelphia: Brunner-Ro-utledge, 71-89.

Murube J, Murube L, Murube A (1999) Origin and types of emotional tearing. Eur J Ophthalmol; 9: 77-84. Özcan A (1996) Hemflire-Hasta ‹liflkisi ve ‹letiflim. ‹zmir:

Saray T›p Kitabevi, 133-136.

Özçetin A (2000) Diyarbak›r bölgesinde yas ve din. Düflü-nen Adam; 13: 12-18.

Parvizi J, Anderson SW, Martin CO, Domasio H, Domasio AR (2001) Pathological laughter and crying. Brain; 124: 1708-1719.

Peter M, Vingerhoets AJJM, van Heck GL (2001) Persona-lity, gender and crying. Europ J Personality; 15: 19-28. Terakye G (1995) Hasta Hemflire ‹liflkileri. Ankara:

Aydo¤-du Ofset, 78-80.

Wagner RE, Hexel M, Bauer WW, Kropiunigg U (1997) Crying in hospitals: a survey of doctors’, nurses’ and medical students’ experience and attitudes. Med J Aust; 166: 13-16.

Warnes H (1986) Alexithymia, clinical and therapeutic as-pects. Psychotherapy and psychosomatics; 46: 96-104 van Haeringen NJ (1981) Clinical Biochemistry of Tears.

Surv Ophthalmol; 26: 84-96.

van Haeringen NJ (1985) Secretion of drugs in tears. Curr Eye Res; 4: 485-488.

van Haeringen NJ (2001) The (Neuro) Anatomy of the Lac-rimal System and Biological Aspects of Crying. In Vin-gerhoets, A.J.J.M. & Cornelius, R.R. (Ed). Adult Crying: A Biopsychosocial Approach, Philadelphia: Brunner-Routledge, 19-36.

Referanslar

Benzer Belgeler

Postoperatif uzun aksta sol ventrikül sistolik ve diastolik çaplar her ikî grupta artmıştır ve sirküler kapatma grubunda diastolîk çap anlamlı geniş

Uzman kişilerce portun takılması, huber iğnesinin kullanımında gereken dikkatin verilmesi, kullanılan enjektörün hacminin 10 cc ve üzerinde olarak belirlenmesi

Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde çıkar.. Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde

Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde çıkar.. Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde

Tabloyu, ipuçlarını kullanarak 1,2,3,4,5,6,7,8,9 rakamları

Tabloyu, ipuçlarını kullanarak 1,2,3,4,5,6,7,8,9 rakamları

Tabloyu, ipuçlarını kullanarak 1,2,3,4,5,6,7,8,9 rakamları

Tabloyu, ipuçlarını kullanarak 1,2,3,4,5,6,7,8,9 rakamları