• Sonuç bulunamadı

Eski Türk sanatında simgesel motifler ve günümüz seramik sanatındaki yorumları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski Türk sanatında simgesel motifler ve günümüz seramik sanatındaki yorumları"

Copied!
133
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SERAMİK ANASANAT DALI

SERAMİK BİLİM DALI

ESKİ TÜRK SANATINDA SİMGESEL MOTİFLER VE

GÜNÜMÜZ SERAMİK SANATINDAKİ YORUMLARI

Metin HAKLI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof.Dr. İlham ENVEROĞLU

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

İnsanın imgesel düşünce ve varoluşçu değerlerini ifade ederken kullanılan

motifler, simgeleri ve damgaları ortaya çıkarmıştır. Günümüze kadar gelen süreçte bir anlatım aracı olarak kullanılan simgesel motifler, figürler ve damgalar insanoğlunun karşı ile bir bağ kurmak adına ortaya koyduğu bir yoldur. Sanatkâr tarafından aktarılmak istenilen mesaj, simgeler aracılığıyla çeşitli şekillere dönüştürülerek seramik, taş ve deri gibi eşyaların üzerinde günümüze dek ulaşmıştır.

Eski Türk Sanatında Simgesel Motifler çalışmamız, simgesel motiflerin seramik sanatında ve günümüz sanatçılarında yansımalarının değerlendirilmesi amacıyla yapılan bir tez çalışmasını barındırmaktadır.

Bu çalışma sırasında, bilgi, tecrübe, ve sabrıyla yardım ve desteğini esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof.Dr. İlham ENVEROĞLU’na; uygulama yöntemi, tedariği ve veri analizinde bana zaman ayırdığı için Seramik Bölüm Başkanı Dr.Öğr.Üyesi Şerife YALÇIN YASTI’ya; tez çalışmamın başından bugüne kadar bana inanıp her zaman yanımda olanlara teşekkürlerimi sunarım.

Metin HAKLI 2018

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı : Metin HAKLI Numarası : 104255001001

Ana Bilim / Bilim Dalı : Seramik Anabilim Dalı / Seramik Bilim Dalı Programı : Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı : Prof.Dr. İlham ENVEROĞLU

Tezin Adı : Eski Türk Sanatında Simgesel Motifler ve Günümüz Seramik Sanatındaki Yorumları

ÖZET

İnsanoğlunun inanç, istek ve duygularını ifade edebilmek için biçimlere başvurma arzusu ilk çağlara kadar gitmektedir. Bu durum değişik toplumlarda yaşatılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Her toplum birbiriyle kültürel açıdan etkileşimde bulunarak kendine özgü bir sanat anlayışı yaratmıştır.

Tezin amacı; Anadolu’daki kültürel simge ve sembollerin, manevi kültür ürünlerinin, tarihsel ve kültürel kökleri ile çağımızdaki yansımalarını araştırmak olacaktır. Günümüz seramik sanatçılarına da esin kaynağı olabileceğini düşündüğümüz simgesel motifler ve semboller, özgün formlar ile bunları destekleyen araştırma, çizim ve tasarımlarla vurgulanmaya çalışılacaktır.

Eski Türk sanatında simgesel motifleri oluşturan unsurların başında figürlü, dini, bitkisel ve astrolojik semboller gelmektedir. Türklerin Orta Asya ve Anadolu’daki farklı alanlarda kazıdıkları/nakşettikleri imler, enler ve dini simgesel motifler konumuz ile ilgili olarak incelenmiştir. Bu bağlamda tezin ana konusu Orta Asya ve Anadolu’daki eski Türk damgaları olacaktır. Çalışmamız eski Türk sanatlarında simgesel motif olarak kullanılan sembolik nesnelerin İslam dininin kabulüyle azalarak yerini bitkisel motiflere bıraktığını göstermiştir. Ayrıca, eski Türk sanatındaki damgaların ve simgesel motiflerin anlamının, aynı kültürdeki insanlar tarafından ortak değer olarak algılandığı ve benimsendiği ortaya çıkmıştır.

Tez çalışmasının uygulama aşamasında konuyla bağlantılı olarak kişisel sanat çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı : Metin HAKLI Numarası : 104255001001

Ana Bilim / Bilim Dalı : Seramik Anabilim Dalı / Seramik Bilim Dalı Programı : Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı : Prof.Dr. İlham ENVEROĞLU

Tezin Adı : Symbolical Motifs In Old Turkish Art And Their Interpretations In Today’s Modern Ceramic Art

ABSTRACT

Mankind’s desire to apply symbols in order to explain beliefs, wishes and feelings dates from the first ages. It was maintained in various cultures and has survived till today’s world. Each society has created its own sense of art by interaction each other in terms of culture.

The purpose of the thesis is searching historical and cultural roots of signs and symbols in Anatolia and their reflections in modern era. The symbolic motifs and symbols which are believed to be the source of inspiration for today’s ceramic artists will be tried to be emphasized with original forms by means of supportive searches, drawings and designs.

Religious, figural, herbal and astrological symbols are main components that constitute symbolical motifs in Old Turkish Art. The signs, earmarks and religious symbolical motifs which were imprinted in various areas of middle Asia and Anatolia by the Turks have been analyzed in respect of our subject. In this regard, the main subject of the thesis will be old Turkish marks in middle Asia and Anatolia. The study shows that symbolical objects used as symbolic motifs in old Turkish art decreased by accepting Islam and were replaced with herbal motifs. In addition, it is revealed that the meaning of old Turkish marks and symbolic motifs were perceived and adopted as a common value by people of the same culture.

During implementation phase of the thesis, personal artworks have been practiced in relation to the subject.

(7)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI... ii

TEZ KABUL FORMU ... iii

ÖNSÖZ ... iv ÖZET ... v ABSTRACT ... vi İÇİNDEKİLER ... vii KISALTMALAR ... ix ŞEKİLLER LİSTESİ ... x GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM - SİMGESEL MOTİFLER ve SEMBOLLER ... 3

1.1. Simgesel Motifler ve Simge/Sembollerin Oluşması ... 3

1.1.1. Simgesel Motifler ve Simge/Sembolleri Oluşturan Terimler ... 9

1.1.1.1. Nokta ... 9 1.1.1.2. Çizgi ... 9 1.1.1.3. Form - Biçim ... 10 1.1.1.4. Öz - içerik ... 10 1.1.1.5. Anlam ... 11 1.1.1.6. Kavram ... 11 1.1.1.7. İşaret ... 11 1.1.1.8. Damga ... 12 1.1.1.9. İmge ... 13 1.1.1.10. Simge ... 13 1.1.1.11. Sembol ... 14 1.1.2. Motifler ... 15

1.2. Farklı Kültürlerde Simgesel Motifler ve Simge/Sembol ... 21

1.3. Simgesel Motiflerde Mitoloji Etkisi ... 26

1.3.1. Figürlü Motifler ... 26

1.3.2. Bitkisel ve Hayvansal Motifler ... 31

1.3.3. Astrolojik Motifler ... 35

İKİNCİ BÖLÜM - SERAMİKTE SİMGESEL MOTİFLER ve SEMBOL ... 44

(8)

2.1.1. Tarihçe ... 44

2.1.2. Tanım (Teknikler ve Yöntemler) ... 46

2.1.2.1. Sıraltı Tekniğinde Seramikler ... 48

2.1.2.2. Sırüstü Tekniğinde Seramikler ... 49

2.1.2.3. Astar Tekniğinde Seramikler ... 49

2.1.2.4. Lüster Tekniğinde Seramikler ... 50

2.1.2.5. Minai Tekniğinde Seramikler ... 50

2.1.2.6. Sgrafito (Kazıma) Tekniğinde Seramikler ... 51

2.1.2.7. Akıtma Tekniğinde Seramikler ... 51

2.1.2.8. Oyma Tekniğinde Seramikler ... 52

2.2. Eskiçağ Seramiklerinde Simgesel Motifler ve Semboller ... 52

2.3. Eski Türk Sanatında Simgesel Motifler ve Damgalar ... 55

2.4. Estetik ve Anlam Kazandırma Amaçlı Simgesel Motifler ... 70

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM - GÜNÜMÜZ SERAMİK SANATINDA KULLANILAN SİMGESEL MOTİFLER ve SEMBOLLER ... 73

3.1. Günümüz Seramiklerinde Simgesel Motifler ve Birkaç Sanatçı ... 74

3.1.1. Erdinç Bakla (1939) ... 74 3.1.2. Hamiye Çolakoğlu (1933) ... 76 3.1.3. Jale Yılmabaşar (1939) ... 78 3.1.4. Mustafa Tunçalp (1941) ... 82 3.1.5. Zehra Çobanlı (1958) ... 84 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM - KONUNUN YORUMLANMASI ... 87 4.1. Tasarım ... 87 4.2. Uygulama ... 95

4.3. Uygulamalarla İlgili Açıklamalar ... 110

4.3.1. Uygulama Çalışmaları Akım Şeması ... 111

SONUÇ ... 114

KAYNAKÇA ... 116

(9)

KISALTMALAR

Cm : Santimetre

DNA : Deoksiribo Nükleik Asit

M : Metre M. : Miladi M.Ö. : Milattan Önce M2 : Metre Kare MM : Milimetre Prof. : Profesör Vb : Benzeri/Benzerleri Vs : Vesaire yy. : Yüzyıl

(10)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa Numarası

Şekil-1: Bazı Seramik Ürünler Üzerinde Yer Alan Damgalar ... 12

Şekil-2: Çamak Bölgesinde Bulunmuş Bir Mezar Taşı ve Üzerindeki Simge ve Semboller ... 22

Şekil-3: Koyun Heykeli Şeklinde Mezar Taşı ... 23

Şekil-4: Bayankongor Eyaletinden Bir Kaya Resminde (M.Ö. 2.-1. Y.Y.) Kurtların Geyik Avı ... 23

Şekil-5: Çift Başlı Kartal, Turkuaz Sırlı, Artuklu Sarayı, Diyarbakır Müzesi ... 24

Şekil-6: Sıraltı Tekniğinde Yıldız Çinilerde Kuş Tasvirleri, Konya Karatay Müzesi 25 Şekil-7: Kültigin’e Ait Olduğu Kabul Edilen Baş Heykeli ... 28

Şekil-8: Yıldız Çini Parçası, Atlı Figür ... 29

Şekil-9: Taht Sembolü, Kaplan Figürlü Lüster Kase ... 30

Şekil-10: Rumi Motifli Kuş Tasviri ... 33

Şekil-11: Konya Sahip Ata Mescidi ... 34

Şekil-12: Sıraltı Tekniğinde İnsan Yüzlü Güneş Tasviri, Konya Karatay Müzesi .... 36

Şekil-13: Bağdaş Kurarak Oturan Figür ... 36

Şekil-14: Lüster Kâse, Rey, M. 1191, Büyük Selçuklu, Art Institute of Chicago Müzezi ... 37

Şekil-15: İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi, Seramik Parçası ... 37

Şekil- 16: Konya Kalesi, Melek Kabartması, Konya İnceminareli Medrese Müzesi 38 Şekil-17: İnsan Yüzlü Güneş Motifi, Kubad Abad, Konya Karatay Müzesi ... 38

Şekil-18: “Siren” Sıraltı, Kubad-Abad, Büyük Saray. Konya Karatay Müzesi ... 39

Şekil-19: Kuyruğu Ejder Başıyla Son Bulan Sfenks Figürü, Konya Karatay Müzesi40 Şekil-20: Sıraltı Tekniğinde Ejder Figürü, Konya Karatay Müzesi ... 42

Şekil-21: Çift Başlı Kartal, Konya Karatay Müzesi ... 43

Şekil-22: Seramik Hammaddenin Aşamaları ... 47

Şekil-23: Oğuz Boy Damgaları ... 57

Şekil-24: Anadolu’da Bazı Atların Sağrılarına Basılan Damgalar ... 57

Şekil-25: Anadolu’da Bazı En’lerin Kullanımına İlişkin Çizimler ... 58

Şekil-26: Anadolu’da Bazı İm’lerin Kullanımı ... 58

Şekil-27: Her İki Omuz Boşanına “Güneş” Motifi İşlenmiş Bir Çoban Kepeneği 60 Şekil-28: Karasuk Devrinden Koyun veya Koç Şeklinde Dikili Taş ... 60

(11)

Şekil-29: En Çok Görülen Dağ Keçisi Motifleri ... 61

Şekil-30: Tuva’da Eski Dağ Keçisi Tasvirleri Konulu Makalede Yer Alan Simgesel Motifler ... 62

Şekil-31: Taş Ve Kaya Üzerindeki Damgalar ... 63

Şekil-32: Bilge Tonyukuk Yazıtı İle Ongi Yazıtı ... 67

Şekil-33: Bömbögör Yazıtı ... 68

Şekil-34: Kazakistan’daki Mühür, Yüzük Üzeri Motifler ... 68

Şekil-35: Yaba Motifleri ... 69

Şekil-36: Bediz Alanı, “Son Göl”ün Güney bölgesi, Kırgızistan ... 69

Şekil-37: Moğolistan’daki Kaya Üstü Tasvirler ... 70

Şekil-38: Altın Testi Çeşitlemesi 27x11x33 Cm, Kerem İle Aslı 40x31x47cm ... 74

Şekil-39: Kerem İle Aslı Çalışmasından 1968 ... 75

Şekil-40: Anadolu Tanrı ve Tanrıçaları ... 75

Şekil-41: “Derman Çeşmesi” Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü-1986 ... 76

Şekil-42: Bilim Ağacı ... 77

Şekil-43: Seramik Pano ... 77

Şekil-44: “Koç Başı Damgalı Pano” Kırmızı Kil-Beyaz Kil, Oksitli Renklendirme Kuzguncuk Koç Holding Girişi ... 78

Şekil-45: “Dünya’ya Bakan Göz” Cağaloğlu Hürriyet Gazetesi Teras Kafeterya-İstanbul 2.80 x 2.80 m. ... 79

Şekil-46: “Vakko”, “Kalyon” Ve “Noramin” Adlı Panolar ... 80

Şekil-47: “Simgeli panolar” ... 81

Şekil-48: Horoz Motifli Pano ... 81

Şekil-49: Simgeli Gaz Lambası ... 81

Şekil-50: Turizm Bakanlığı, Sanatsal Pano, 2 m2 ... 82

Şekil-51: Çanakkale Seramik Fabrikası Ürün Salonu girişi, 10m2 ... 83

Şekil-52: İzmir Büyükşehir Belediye Sarayı, Başkanlık Girişi. 45m ... 83

Şekil-53: Ayaklar ... 84

Şekil-54: Harfli Kutular ... 85

Şekil-55: Signature of Beyazıd I ... 85

Şekil-56: Anahtarlar ... 85

Şekil-57: Tasarım Örnekleri ... 88

Şekil-58: Tasarım Örnekleri ... 88

(12)

Şekil-60: Tasarım Örnekleri ... 89

Şekil-61: Tasarım Örnekleri ... 90

Şekil-62: Tasarım Örnekleri ... 90

Şekil-63: Tasarım Örnekleri ... 91

Şekil-64: Tasarım Örnekleri ... 91

Şekil-65: Tasarım Örnekleri ... 92

Şekil-66: Tasarım Örnekleri ... 92

Şekil-67: Tasarım Örnekleri ... 93

Şekil-68: Tasarım Örnekleri (Uygulama Çalışması) ... 94

Şekil-69: Uygulama Çalışması-1, Genel ... 97

Şekil-70: Uygulama Çalışması-1, Pano (90x45x1 cm) ... 98

Şekil-71: Uygulama Çalışması-1, Ayrıntı ... 98

Şekil-72: Uygulama Çalışması-1, Üç Boyutlu Çalışmalar ... 99

Şekil-73: Uygulama Çalışması-1 (50x35x10 cm) ... 100

Şekil-74: Uygulama Çalışması-1 (50x35x10 cm) ... 101

Şekil-75: Uygulama Çalışması-1 (70x35x10 cm) ... 102

Şekil-76: Uygulama Çalışması-1, Ayrıntı ... 103

Şekil-77: Uygulama Çalışması-1, Ayrıntı ... 103

Şekil-78: Uygulama Çalışması-2, Model Yapımı ... 104

Şekil-79: Uygulama Çalışması-2, Model Yapımı ... 104

Şekil-80: Uygulama Çalışması-2, Ham Ürünler ... 105

Şekil-81: Uygulama Çalışması-2, Sırlama ... 105

Şekil-82: Uygulama Çalışması-2, Genel ... 106

Şekil-83: Uygulama Çalışması-2, Üç Boyutlu Çalışmalar ... 107

Şekil-84: Uygulama Çalışması-2, Pano (69x52x4 cm) ... 108

Şekil-85: Uygulama Çalışması-2, Genel ... 109

(13)

GİRİŞ

Simgesel motifler ve semboller, kültür ve sanat alanında her dönem etkilerini yansıtmıştır. Tarihi çağlardan beri yaşayış, düşünce ve gereksinimlerini, seramik formlar üzerine işleyen sanatçılar, dönemin seramikleri üzerine gerek bitkisel, gerekse figürlü ve astrolojik etkileri de içine alan bir anlam katmaya çalışarak seramiğin değişik teknikleriyle üretmişlerdir.

Simgesel motifler ve semboller sanatçıların sosyal-kültürel yapılarını eserlerine yansıtmak için başvurdukları bir yol olmuş ve günümüzde de devam etmektedir. Örneğin; bir kuş figürü, Anadolu mitoloji ve inançlarında ölüm, tekrarlayan yaşam, gök tanrı ile iletişimi sağlayan unsur, dünyayı yaratan veya yaratılmasına yardımcı olan varlık olmakla birlikte güç simgesi, sevgi, aile, çocuk özlemi, muhabbet gibi insanın yaşamında olan her şeyin simgesi olabilmektedir.

Damgalar, Türk tarihi açısından en eski simgesel motifler olarak karşımıza çıkmaktadır. Kafkasya ve Anadolu’da yapılan araştırmalar ve kazılar sonucu ortaya çıkan eserlerde yer alan simgesel motifler ve semboller, kültürel olarak ne kadar ileri düzeye çıktığımızın kanıtıdır. Bu çalışmada eski Türklerde çadırlara, hayvanların sağrılarına ve daha birçok yere bezenen ya da yakılarak işlenen simgesel motiflerin belirleyici bir unsur olmasının yanında, bir sanat eseri niteliğindeki oluşumlar olduğu vurgulanmak istenmiştir.

Kültürel açıdan Anadolu’da halen yaşatılan simgesel motifler toplumların yaşam biçimleriyle gelenek ve göreneklerini oluşturmaktadır. Simgesel motifler; Orta Asya’dan günümüze ulaşan dini inanışları, Anadolu insanının yaşam tarzını, doğaya bakıldığında karşılaşılan geometrik formları, soyut olayları, duygu, istek ve düşünceleri dolaylı yollardan anlatma gerekliliğinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Simgesel motifler ve semboller bezeme unsuru olmasının dışında, özleri tarih öncesine dayanan dini, sosyal, kültürel, mitolojik ve felsefi yönleriyle toplumun yaşantısını yansıtan kaynaklar olmaktadır.

Türk seramik sanatı konusunda yapılan araştırmalar arkeoloji, sanat tarihi, çini gibi alanlara yönelik yapılmaktadır. Toplumların ihtiyaçlarını karşılayan ve kültürel

(14)

özelliklerini yansıttıkları seramikler üzerindeki simgesel motifler ve semboller konusunda geniş kapsamlı yayınların azlığının giderilmesi tezin amacını belirlemektedir. Hitit, Selçuklu, Osmanlı ve daha birçok medeniyetlerde görülen simgesel motiflerin dışında, motifler dünyasında önemli bir yeri olan fakat geri planda kalan damgalar konusunda yapılan çalışmaların nadir görülmesi sebebi ile bu tez ortaya çıkmıştır. Yapılan literatür taramaları sonucunda damgalar başlığı altında seramik uygulama çalışmalarının nadir olduğu görülmüştür. Damgalar konusunda yaptığımız seramik çalışmalar ile tezimizin özgünlüğünden bahsedebiliriz.

Bu çalışmanın temelini oluşturan "simgesel motifler" konusu işte bu işaret ettikleri anlamlar üzerine kurulmuştur. Birinci bölümde simgesel motiflerin oluşumu ve terminolojisi verilirken, ikinci bölümde seramik tarihi ve teknikleri, simgesel motifler ve sembollerin eski Türk toplumlarındaki örneklerine yer vermeye, estetik ve anlam amaçlı kullanımları hakkında bilgiler sunmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde simgesel motiflerin günümüz seramik sanatçılarına yansımalarına yer verilmektedir. Son bölümde ise simgesel motiflerin günümüz seramik sanatına uygulamaları yer almaktadır.

Simgesel motiflerle ilgili değerli eserler vermiş olan araştırmacıların eserleri incelenmiş, kaynak gösterilmiştir. Müze ve sergilerde yer alan simgesel motifli seramik eserlere yer verilen tezde, günümüz çağdaş seramik sanatçılarının biyografi ve sanat eserlerine de yer verilmiştir.

(15)

BİRİNCİ BÖLÜM - SİMGESEL MOTİFLER VE SEMBOLLER

1.1. Simgesel Motifler ve Simge/Sembollerin Oluşması

Tezimizin temelini oluşturan simgesel motifler ve simge/sembollerin oluşması bölümünde; sembollerin genel geçer anlamları, ansiklopedik anlamları, simgesel motiflerin ortaya çıkışları ile amaçları ve simgeyi kullananların ne amaçla kullandıkları üzerinde durulmaktadır.

Simgesel motifler insanlığın varoluşundan bugüne farklı alanlarda ve farklı malzemelerle bizlere sunulmuştur. Bu sunuluşlarda yerler ve malzemeler her ne kadar farklı olsa da bizlere anlatılmak istenen mesajlar genellikle aynı olmuştur. Eski Türk toplumlarında fazlaca kullanılan simgesel motifler en belirgin olarak aile ve soy damgaları olarak kullanılmış ve karşımıza her türlü malzemede yer edinerek çıkmıştır. Tarihi M.Ö. 6800’e dek uzanan Anadolu, coğrafi, dini ve kültürel özellikleriyle köklü bir kültür birikimine sahiptir. Bu sebeplerden dolayı sembolik anlamlar, biçimler ve simgesel motifler bakımından zengin bir kültürü yansıtmaktadır (Kuban, 1970: 15-16). Bahsedilen simgesel motifler ve semboller yapıldıkları toplumların yaşam biçimlerini de ortaya koymaları yönünden önem taşımaktadırlar.

Turani simgeyi “uygun işaret; soyut bir kavramı somutlaştıran biçim” olarak tanımlar. Buradan kasıt ise soyut ifadelerin bizlere daha anlaşılır kılınması için simgenin belirli şekillerle; nokta, çizgi veya leke gibi tasarım ögelerinin de yardımıyla ortaya konmasıdır. Sembolü ise; “bir şeyi tanıtan, temsil eden biçim, alamet. Soyut bir fikri ifade eden timsal” olarak tanımlamaktadır (Turani, 1995: 124, 127).

Simge, “Bir kavramı, bir düşünceyi belirten, bu kavram veya düşüncenin

amblemi olan, onu somutlaştıran im, işaret, sembol. Güvercin, barışın simgesidir. Bayrak, bağımsızlığın ve özgürlüğün simgesidir. Bir duygunun, bir düşüncenin canlı örneği olan kişi veya şey, temsil, sembol. Bu adama çamur atamazsınız, o dürüstlüğün simgesidir” (Dictionnaire Larousse, 1993: cilt 6, 2140). Simge burada soyut olanın

anlamını güçlendirme adına somut olan varlıklardan faydalanarak kullanılmaktadır. Güvercinin beyaz rengi ve saflığı ile barışı simgelediği bilinmekte olup gerçekte barışı sağlayamaz ya da aracılık edemez.

(16)

Simgeci, “simgelerle, simgeler aracılığıyla ifade etmeye, anlatmaya yönelen” anlamlarında kullanılmaktadır (Dictionnaire Larousse, 1993: cilt 6, 2140). Sembolist sanatçılar kullandıkları simgesel motiflere ve sembollere birer anlam yükleyerek kimi zaman tezhip gibi Türk tezyini sanatlarında, kimi zaman ise seramik eserlerinde kullanmışlardır. Simgeleri sanatta ya da farklı alanlarda belirgin olarak kullanan/işleyenlere de simgeci denir.

“Doğasal, tarihsel hiçbir olguyu bu olgunun gerçek verileriyle kavrayamaz insanoğlu, simgeleriyle kavrar. Simgeler insanın her çağda, her toplumda, her koşul içinde yarattığı iletişim biçimlerinin ilk anahtarları. Toplumlar, geniş boyutlu düşünce ve inanç akımlarını benimsemek, sevmek, savunmak için birer simge uydurur, bu simge aracılığıyla yaklaşır konuya. Hint bilgeliğinin mandalası, Hristiyanların haçı, İslam’ın hilâli, Rusların orak-çekici gibi. Simgeler, duvarlar. Toplulukları, inançları, istekleri ayıran duvarlar. Her ülkenin, her ulusun bayrağı da bir simge”dir (Maden,

1990: 1).

İsmet Maden “Simgeler” adlı kitabında, çevremizi kuşatan her şey; su, ağaç, yıldız, bulut şeklinde tanımlama yapmaktadır. Tarih boyunca her şeyi kendi kimliğinden soymuş, birer simgeye dönüştürmüşüz. Suyu, ağacı, yıldızı, bulutu kendi varlıklarıyla değil, simgeleriyle, onlara yakıştırdığımız adlarla algılayabiliyoruz.

Tarihi dönemlerde oluşan simge ve semboller yaşamın içinde yer alan soyuta indirgenmiş nesneler olarak karşımıza çıkmaktadır. “İnsan yazıyı bulmadan önce

simgeyi buldu. Suyu, ağacı, yıldızı, bulutu nasıl bir simgeyle anlatabileceğini düşündü. Tasarladı bunun biçimini çağlar boyunca uyguladı, sonra da yazıya dönüştürdü. Bir örnek: Öküz, insanın evcilleştirdiği en güçlü yaratıklardan biridir. Gücü anlatmak için öküz başının biçimini kullandı insan, üçgenimsi bir biçimi. Akadca “alp” Akdeniz yöresindeki toplumların hepsinde ortak bir sözcük: öküz. Fenikeli aldı bu üçgeni “alf” dedi, İbrani aldı “alef” dedi, Arap aldı “elif” dedi, Yunan aldı “alfa” dedi. Öküzün ya da gücün simgesi olan üçgen zamanla “A” harfine dönüştü” (Maden, 1990: 1-2).

Günümüzde ise grafik açısından simge, kuruluşların ayırt edici öğesi olarak kullanılmaktadır. Bir anlam taşıyan veya taşımayan simgelerle kendini tanıtır. Kuruluşlar, bazıları simgeyi ilgi alanıyla özdeşleşen öğelerden seçer, örneğin buğday.

(17)

Bazıları da şirketlerinin birkaç harfini simgeleştirir ve logo olarak kullanır. Burada önemli olan, insanların hafızasında yer etme özelliğidir.

Grafik açısından simgeler şöyle sıralanır;

“1) Sözcük simgesi: Bir kuruluşun adının özgün bir yazı biçimiyle yansıması. 2) Harf simgesi: Bir kurumun baş harfinden ya da harflerinden oluşmuş simge. 3) Resimsel simge: Kuruluşun çalışma alanını dolaysız bir yoldan çağrıştıran simge. 4) Kuruluşun çalışma alanını dolaylı bir yoldan çağrıştıran simge.

5) Kuruluşun çalışma alanıyla hiçbir anlam, çağrışım, ilgi bağıntısı olmayan simge. 6) Genel simge: Tarihsel, toplumsal ya da kentsel bir özelliği yansıtan simge”

(Maden, 1990: 3).

Sezer Tansuğ metafizikte görünmeyeni dile getiren simgesel motifleri Herkes İçin Sanat kitabında şöyle sınıflandırmıştır:

“a. Somut bir obje ya da objeler grubunun yaklaşık ya da kesin taklidi ile objenin bir parçasının bütünlüğü ifade ettiği simgecilik (bir film şeridinin kısa bir parçası ile sinema yapıtlarının tümü simgelenebilir).

b. Bir fikir, bir eylem, bir uğraş ya da bir alışkanlığın onunla bağıntılı olan bir objeye simgelenmesi (Örneğin; palet ve fırça resim sanatını simgeler).

c. Bir fikrin, işlev ve amacına uygun niteliği göz önüne alınarak anolojik ya da benzer diyebileceğimiz bir objeyle simgelenmesi (Bektaşilerin 12 köşeli yıldızı 12 imamı simgeler).

d. Bir fikrin ya da objeyle bağlantısından doğan simgecilik (kitap ve meşale eğitimi, gözleri bağlanmış elleri bağlanmış elinde terazi tutan kız figürü adaleti simgeler).

e. Bir fikir ya da nesnenin o fikir ya da nesneye uygun bir tasarımla biçimlendirilmesi yolundan varılan simge (tüm yaygın işaret simgeleri bu alana girer. Çeşitli meslek simgeleri belli amaçları olan dernek ya da birliklerin simgeleri)” (Tansuğ, 1982: 191-192).

Simge buradan da anlaşılacağı üzere her alanda ve malzemede farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Bu bazen bir kurumun ya da derneğin amblemi olarak somut ögeler olarak karşımıza çıkar, bazen de tamamen soyut bir anlamla adaletin simgesi olarak

(18)

karşımıza çıkmaktadır. Sanatçı ise bu soyut ve somut simgesel anlamları eserlerinde bizlere yansıtmaktadır.

Sembolizm, Sanat Ansiklopedisi’nde sembol, Albert Mockel, 1927 yılında

sembol konusunda verdiği bir konferansta, sembole ulaşma sürecini yetkin bir biçimde dile getirmektedir: “Bir imge ya da imgeler dizisi, bir sözcükler bağlaşımı, bir müzik tınısı, bize bir düşünceyi sezinletirse, bu düşünceyi sanki kendi içimizden doğuyormuşçasına bulgulamamıza olanak sağlarsa, yazma sanatında bir sembol söz konusu olabilir” (cassou, 1999: 295).

İnsanoğlunun karşılaştığı ana nesneler olan dağlar, yıldızlar, güneş, ay, sular, taşlar keskin hatlarıyla ve kapalı formlarıyla bizde sağlam bir biçim belleği oluşturmuş, neredeyse görülen ana formlar yaşayan ilk insanoğlunun düş dünyasından hiç çıkmamacasına işlenmiştir. “Paleolitik dönemin gerçekçi-natüralist anlatımdan

sonra Neolitik dönemde soyutlamaya başlayan insanoğlu, ilk soyut biçimleri de çizgi ve geometri çerçevesinde kurmuştur. Tarih öncesi çağlara dek inen bu soyutlama ve geometrize ediş, nesnelerin belli biçimlerde ifade buluşu insanoğlunun yarattığı en üst oluşumdur. İşte tam bu noktada nesneler, form ve biçimler görsel olarak dururlarken ortaya çıkardıkları ve içlerinde gizledikleri bir şeyi anlatır. Bu anlamdır. O nesneye, ya da forma yüklenmiş bir, ya da birçok anlam işaret eder. Tarih öncesinden başlayan bu anlama yönelme sembolizminde özünü oluşturacaktır. Eliade’nin de belirttiği gibi en gerçekçi ve toplumcu varoluşta bile simge kaynamakta, en gerçekçi insan bile imgelerle yaşamaktadır” (Alp, 1998: 31).

Yaşadığımız dünyada imgelere her alanda yer vermekteyiz. İmgeler tarih öncesi çağlardan beri fikirlerimizden eserlerimize, mağara resimlerinden tuvale, felsefeden metafiziğe, inanışlarımızdan anıtlarımıza kadar birçok alanda geçmiş ve bugünümüzü oluşturmuştur. Ortaya konan eserler her ne alanda olursa olsun hep bizden yansımalar olmuş ve hiçbir zaman geçmişten kopmamıştır. İnsanoğlu bu bağlantıları kurarak kaya resimlerinden kap kacağa ulaşmış ve yaşama şekil vermeye başlamıştır.

Kaya çizimleri, mağara resimleri ve taşlardan sonra, damgalara tanıklık eden belgeler seramik kap kacak ve kil mühür örnekleridir. Kalkolitik Çağın (M.Ö. 5500-3200) Obeyd devresi dörtgen kerpiç yapıları, çanak çömleği, mühürleri ve ölü gömme

(19)

gelenekleriyle bugüne kadar gelmiştir. Bu dönem Değirmentepe yerleşiminde, çeşitli büyüklüklerde mühür baskılı kaplar, sepet ve sandıklar, değerli eşyalar bulunmuştur. Bunlar, ticari malları emniyete almak ve ait olduğu kişiyi belirlemek amacıyla vurulmuş damgalardır. Eşyanın içine konulduğu kapların ağzı kumaş parçası veya deri ile örtülüp bağlanmış ve kille sıvanarak mühürlenmiştir. Bu dönem kullanılan mühürlerin bir kısmı Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunmaktadır. Günümüzde, geleneksel Anadolu el sanatlarında, ailelerin im’ini taşıyan simgeler yer almaktadır. Yine benzer şekilde çeşitli işleme, dokuma ya da ev kullanım eşyaları üzerinde, büyükbaş-küçükbaş hayvanlarının sağrılarına “damga”, kulaklarına “en”lerini boya veya dağlama tekniği ile simgeleme geleneği bu uygulamaların bir uzantısı olarak yorumlanmaktadır (Erbek, 2002).

Erberk’in de bahsettiği aile damga ve mühürleri günümüz modern dünyasına ayak uydurmuş ve logo olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fakat burada asıl sorun şurada başlıyor: Bu modernleşme köklerimizden bizi uzaklaştırıyor mu? Sorunun cevabı yine Erbek’in dediği gibi Anadolu’nun el sanatlarında saklıdır. Anadolu’da çeşitli işlemelerde ve aile eşyalarında halen bu damga ve mühürler kullanılmaya devam etmektedir.

Prof. Dr. Muvaffak Uyanık ilk kez 1960 yılında başlayan çalışmaları ile Van-Hakkari bölgesi Tir-i Şin yaylası kaya yazıtlarında, damgalara benzeyen ortak motifler tespit etmiştir. Prof. Dr. Ersin Alok 1972-1979 yılları arasında aynı bölgede, Orta Asya ve Üst Asya bölgesiyle tamamen benzerlik gösteren 45.000 kaya resim yazısı (damga) olduğunu belirlemiş, bunların içinde buzul dönemi sonuna ait (M.Ö 12.000) Anadolu kaya resim yazısını saptamış, Alok, Gavaruk vadisinde, Asya Ön Türk kökenli Varagöz kaya resimlerinin olduğunu göstermiştir. Bunların dışında İzmir’den Çatalhöyük’e dek Anadolu’nun tüm yörelerinde onlarca alanda Ön-Türk dili ve kültürünün sürekli varlığının kanıtı olan damgalar ve motifler bu coğrafyanın inkar edilemez tapuları olmuş ve Türk milletinin sanata olan ilgi ve merakının birer delili niteliği taşımışlardır (Ermetin, 2004).

“Sembol, antik Yunan kültüründe, asli ve özel anlamıyla, kilden yapılma olup, iki parça halinde kırılmış bir kabın antlaşmış iki kişi arasında pay edilen kırık parçalarını ifade etmekteydi. Antlaşmanın geçerli kılınması için, antlaşmış ya da hak

(20)

sahibi iki kişiden her birinin iki kırık parçayı birbirine mükemmelen oturtması gerekiyordu. Mecazi anlamda sembole, aynı anlamın iki ayrı temsilini birbiriyle irtibatlandıran bütün de denebilir. Buradan yola çıkılarak, sembol kavramı, içerdiği gizli anlama bağlı olan işitsel ya da görsel öğeye indirgenmiş bulunmaktadır. Sembol, göstergebilimde (semiyoloji) anlam taşıyan bir temsildir, bir tasvirdir. Bu, yan anlamın, benzerliğin ifade edilmesini gösteren bir sistemdir. Ayrım, ilişki veya birleştirme işlemleri birey ya da bir topluluk için bir anlam oluştururlar. Sembol, böylece, beş duyu ile algılanan görünür realiteden yola çıkılarak, görünmez realitelerin keşfini sağlar. Sembolün simgelediklerinin (anlamlarının) birliği birbiri içinde erime veya karışım tarzında değil, üst üste eklenme (sumbolh) tarzındadır. Görünür unsur ile görünmeyen unsur bir bütün oluştururlar ve biri olmadan diğeri anlaşılamaz. Georg Friedrich Creuzer sembolü “biçim ve varlık arasında ya da ifade ile fikir arasında” aracı olarak görür” (“Sembol”, 2015).

1380’lerde ortaya çıkan sembol terimi sonradan mimik ve lisan gibi somut olmayan biçimleri mukavele, taahhüt, kontrat, antlaşma, vaat, barış gibi bazı soyut durumların genellikle mühür ile yapılan işlevlerde görünür olan nesnenin yerini aldı (örneğin, anlaşmanın el sıkışmak olarak algılanması). Soyut veya doğaüstü bir gerçekliği temsil etmeye yarayan, algılanabilir bir nesnedir sembol.

“Geniş bir kullanım alanı olan semboller çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Niteliklerine göre; biçimsel semboller, sayısal semboller, renklerle ilgili semboller, doğadaki canlı sembolleri, cansız nesnelerden oluşan semboller, kişi ve kişiliklerle ilgili semboller ve olaylarla ilgili semboller olarak sınıflandırılır. Alanlarına göre sınıflandırılmaları halinde çok geniş bir yelpaze oluştururlar (dinî semboller, sanatsal semboller, siyasi semboller, bilimsel semboller, ezoterik semboller, askerî semboller, trafik işaretleri vb.)” (“Sembol”, 2015).

Açıklamalardan sonra bu simgesel motifleri, sembolleri oluşturan temel terimlere değinmenin tez açısından önemi bulunmaktadır.

(21)

1.1.1. Simgesel Motifler ve Simge/Sembolleri Oluşturan Terimler

1.1.1.1. Nokta

Sanatta biçimi oluşturan en temel öge noktadır. Küçük bir nokta, bir başlangıç aynı zamanda bir yer ifade etmektedir. Sonsuzluğa giden yazının ya da olayın durma alanı, nokta. Nokta geleneksel geometriye göre iki doğrunun kesişmesinden meydana gelir. Resim dilinde ise merkezi bir dengeye sahip olan yüzeysel etkiden söz edilir.

“hiçbir boyutu olmayan işaret”, bir “Nokta”dır (Sözen ve Tanyeli, 1999: 173; Türkçe

Sözlük, 1969: 561). Noktanın hareketinden çizgi, yüzey ve biçim oluşmaktadır. Başlangıç ya da bitiş olarak görülen nokta, yan yana veya farklı şekillerle de bir araya gelerek yüzey etkisi oluşturmakta, tek başına ise belirsizlik uyandırmaktadır. (Alp, 1998: 9).

1.1.1.2. Çizgi

Biçimi oluşturan ikinci temel öge çizgidir. Çizgi, bir noktanın birbirini izleyen hareketleriyle meydana gelen geometrik bir ögedir. Çizgi aynı zamanda birbiriyle bağlantılı ilişkileri çoğalan gerilim noktalarının birleşmesinden doğar (Alp, 1998: 9).

Sanatın en eski ve doğal formları; dalgalı çizgiler, şerit ve taramalar, çapraz kesişen çizgiler, belirli aralıklarla tekrarlanan işaretler ve küçük dairelerdir. Bugün kullandığımız sıfır işareti belki en büyük hayat kaynağı olan güneşi, belki de kozmik tekerleği anlatıyordu. Araba tekerleği ile parmağımızdaki yüzüğün sonu olmayan bir dönüşle geçen zamanı devretmeleri sonsuzluk şeklinde algılanabilmektedir (Mülayim, 1999: 17).

Çizgiler anlam yüklemeleriyle dolu olduklarından en temel sembol öğesidir. Biçim olmaksızın kendi yapılarından kaynaklanan anlamlar ile sembolizme giden ilk unsuru verirler (Alp, 1998: 10). Eskiden ve günümüzde de halen devam eden bir süsleme ögesi olarak kullanılan zikzak, meyander gibi geometrik motiflerin bu terim altında toplanması uygun olacaktır. Bu simgesel motifler bir çizgi ögesi olarak kullanılmaktadırlar.

(22)

1.1.1.3. Form - Biçim

Form; görsel sanatlarda çoğunlukla biçimle özdeş tutulan, biçim ve şekil anlamında görsel veya algılanan bir olgu olarak nitelendirilmektedir. Biçim, renk, çizgi ve açık-koyudan oluşmuş bir yüzey olarak tanımlanan form, felsefede genel bir yapı olarak ele alınmaktadır (Alp, 1998: 10-11). Biçimi kapsayan bir bütün olan form, iki ya da üç boyutlu olabilir.

Biçim ise; “sanatsal ya da doğal bir eseri, eşyayı o eser ve eşya yapan şeydir.

O varlığın, yaratığın, eşyanın kendisidir, özüdür” şeklinde tanımlanmaktadır (Kınay,

1993: 5). En başta da belirttiğimiz gibi ilk biçimlerin doğadan esinlenerek oluşturulduğu düşünülmektedir. Bulunan ve benimsenen biçimlerin yüzey üzerinde düzenli tekrarlanması “ritmik” denilen düzeni ortaya koymaktadır. Dalgaların kıyıya vuruşu, mevsimler, güneşin hareketi, kan akışı vb. Bunlar; biçimin mantıklı bir düzenlemesi ile ortaya çıkmaktadır (Mülayim, 1999: 17).

Sanatta biçimler, doğal obje ve olayları anlattıkları gibi, soyutlandıklarında bir anlama işaret etmektedirler. Bu özellikleriyle biçimlerin doğal olarak sembolizme yatkın oldukları düşünülmektedir (Alp, 1998: 11).

1.1.1.4. Öz - içerik

Öz sözlük anlamıyla, kişinin kendini anlatmada kullandığı tinsel bir varlık, bir şeyin temel ögesi olarak tanımlanırken içerik ise, bir şey üzerine, özellikle o şeyin nitelikleri ve anlamları üzerine taşıdığımız genel düşünce, muhteva, mefhum olarak tanımlanmaktadır (Türkçe Sözlük, 1969: 587). Özgünlük, kültürel ve sanatsal davranış, tutum veya olgunun özgün olması durumudur (Sözen ve Tanyeli 1999: 182). İçerik bir biçimin görünümü üzerine edinilen düşünce olarak tanımlanmaktadır. Bir bakıma da sanat eserinin konusudur. Her eser bir şeyleri anlatmaktadır. Her çağda dinsel, mitolojik, tarihsel konular, güncel olaylar sanat eserlerinin içeriğini oluşturmuştur (Kınay, 1993: 5). Sanatta içerik, biçimin iletmeye çalıştığı mesaj olarak ele alınmakta, yapıtın üzerinde metafizik bir anlamın olmadığı ve sanatın günümüzde içeriğini kendi biçiminde sakladığından yola çıkılarak içeriğin ortadan kalktığı vurgulanmaktadır (Sözen ve Tanyeli 1999: 110). “Biçim ancak yüklendiği içerik ve bu içeriğin işaret ettiği anlam ile var olabilir. Bir biçim anlamsız gözükse bile

(23)

anlamsızlık onun biricik içeriği ve öne çıkardığı anlam olsa gerektir”. Sembolik anlamlarından ayrı düşünülemeyen biçim, içeriğinden arındırıldığı takdirde nesnel bir yaklaşım olur (Alp, 1998: 13).

1.1.1.5. Anlam

Sözlük olarak anlam, “bir kelimeden, bir sözden, hatta bir davranış veya

olgudan anlaşılan şey; bunların bize hatırlattığı düşünce veya nesne, bir terimin telkin edebildiği düşünce veya imgeleme” (Türkçe Sözlük, 1969: 40) olarak

tanımlanmaktadır. Simgeler ve sembollerde eserlerin birçoğunda bizlere anlatılmaya çalışılan bir anlam taşımaktadır. Bu bir motif, bir çizgi, bir nokta vb. terimlerle yapılmaktadır.

1.1.1.6. Kavram

Kavram sözlük olarak; “bir şey üzerine ve onun nitelikleri ve imleri hakkında

bizde oluşan genel bir düşünce ya da mefhum” (Türkçe Sözlük, 1969: 423) olarak

anlam bulmaktadır.

“Kavramlar kelimeler ile objeler arasında bağ kurar. Kavramın oluşumu, görsellikten kavrama geçiş; karşılaştırma, analiz, sentez, soyutlama, idealizm, genelleştirme ve tümdengelim metotlarının uygulamasını içerir. Bu yönüyle de kavramların çıkışı düşünsel, ortaya konuş biçimi görsel, kavranışları ise yine düşünsel bir boyut taşımaktadır. Kavramların oluşumu ve anlaşılması daha karmaşık bir insan beyninin yapısını gerekli kılmaktadır. Burada belirtilmesi gereken, kavramların içeriğe ve sembollere ilişkin anlamları kapsadığı gerçeğidir” (Alp, 1998: 14).

1.1.1.7. İşaret

İşaret, sözlük anlamı, “bir şey üzerine mana oluşturulan şey, im veya benlik” (Türkçe Sözlük, 1969: 382) olarak tanımlanmaktadır. “İşaret birçok kez im, simge,

sembol gibi sözcüklerle karşılık bulurken, felsefe ve mantık alanında ciddi bir biçimde incelenmiş, ancak karmaşık yapısı gereği kesin tanımlamalara ve sınıflamalara sokulamamıştır”. Görsel nesnenin şematikleşmiş yansıması olan işaret, objenin

(24)

sözcük anlamıyla, hem de felsefede işaretle özdeş olarak kullanılmaktadır (Alp, 1998: 15-16). Bu sebepten dolayı tezimizde işaret sembol ile aynı anlamda kullanılmaktadır.

1.1.1.8. Damga

Damgalar en eski tarihi çağlardan itibaren devletlerin, toplulukların, aile ve soyların belirleyici bir özelliği olarak kullanılagelmiştir. Damga Türkiye Türkçesi’nde; “bir şeyin üzerine bir nişan, bir im basmaya yarayan araç, bu araçla

basılan nişan, im” anlamlarında kullanılan damga, en eski Türkçe kelimelerden

birisidir (Gülensoy, 1989: 11).

“Damgalar genel olarak bir anlam, ya da kavrama değinmekten çok, varlığı, gücü ve ayırt ediciliği belirtmeye yarayan görsel işaretlerdir. Tarih öncesi dönemlerde insan elinin bir damga olarak kullanılmasından bu yana damga insanın, bir başkanın, bir hükümdarın, bir boyun, bir milletin, bir grubun ya da oymağın özel işareti (imi) olma yönüyle de tarihsel araştırmalarda önemli bir belge niteliği taşımaktadır (Alp,

2000: 360). Anadolu’da bulunan seramikler üzerindeki (Şekil 1) simgesel motiflerin çözümlenmesi açısından damgalar ayrı bir önem ve anlam taşımaktadır.

Şekil-1: Bazı Seramik Ürünler Üzerinde Yer Alan Damgalar

Kaynak: Enveroğlu, 2005: Levha 12.

Damgalar günümüz seramiklerinde de ayırt edici özellik olarak ürünlerin alt kısımlarında hala yaşatılmaktadır. Kütahya seramiklerinde ustaların şekillendirmiş oldukları eserlerinin altına kazıdıkları işaret, o ürünün hangi atölyede üretildiğinin

(25)

belirlemesinin yanında birer simgesel motif ve sembol oluşturmuş, halen yaşatılmaktadır.

1.1.1.9. İmge

İmge, “sinirlerin merkezcil bir uyarımı olmaksızın zihinde kendiliğinden

canlanan duyumsal şekiller, hayal ya da gerçekleştirilmesi olanaksız veya pek güç olan düşünü, düş, hayal” (Türkçe Sözlük, 1969: 370) olarak tanımlaması

yapılmaktadır.

Yaşanılan çevrenin rengini, dokusunu, sesini ve tınısını yüklenir. Resim, imgedeki düşünce ve duygu bütünlüğünü, belli somut ya da soyutlanmış göstergelerle anlattığında, çalışmanın kendisi özel bir imge durumuna gelir. Sanat yapıtındaki bu sembolik ifade şekli, çeşitli görüntü ya da simgelerle, izleyeni içeriğe yönlendiren bir anlatım biçimidir.

“Sembollerin oluşumunda imgelem gücünden faydalanılır. Ancak sembol çoğu kez bir imgeyle özdeşleşmez. Çünkü yapısı gereği sembol bir ya da birçok anlama işaret ederken, bir imge hiçbir anlama işaret etmeksizin oluşturulabilir” (Alp, 1998:

17). İmgeler sanatta, duygu, düşünce ve hikâye olarak sanatçı tarafından anlatılandır.

“Doğal ilişki aracılığıyla var olmayan veya algılanması imkânsızı çağrıştıran somut bir işarettir” (Durand, 1998: 9).

1.1.1.10. Simge

Simge sözlük anlamı olarak, resim, harf, işaret, remiz, semboller ve kısaltmalar şeklinde tanımlanmaktadır (Türkçe Sözlük, 1969: 664). “Simge grafik açısından ise

marka ve amblemin anlatım aracı olarak tanımlanmaktayken simge, bir şeye benzer olarak yapılan. Onun şibihi mânasınadır. Umumiyetle bir ilâhın şeklini tasvir eden, ona benzetilen put ve heykel” (Arseven, 1975: 1819) olarak da tanımlanmaktadır.

Simge günümüzde logoyu oluşturan bir öge iken, eski sanatlarda ise tasvir olarak işlenen bir çizim ya da eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

Simgesel motifler ve sembollerin ortaya çıkmasında temel unsurlardan biri olan

“simge çoğu kez bir gerçekliğe dayanır. Ancak bu yönüyle bile sembolden ayrılamaz. Simge sembolün bir anlamda somutlanmış bir anlatım biçimidir. Yani sembollerin bir

(26)

kısmı simgelerden oluşur. Sembol bir anlam, bir kavrama işaret ederken, simge bir anlamda bu anlam ve kavramı gerçekleştirmekle yükümlüdür” (Alp, 1998: 17).

1.1.1.11. Sembol

Ansiklopedik olarak; “sembol ise, bir şeyin alâmeti olmak üzere kullanılan şekil

veyahud bir mânayı temsil etmek üzere yapılan alâmet. Meselâ adaleti temsil etmek üzere yapılan terazi resmi, ziraati temsil etmek üzere yapılan orak resmi gibi, Sembolizm ise, bir sanat eserinde gizli olan remzî mânadır” (Arseven, 1975: 1779).

Hegel’e göre sembol, kendi içinde kendisini bize doğrudan doğruya gösteren bir şey olarak değil, daha geniş ve daha genel anlamda anlaşılması gereken bir duyusal objedir. Buna göre anlatım ve anlam olmak üzere iki ayrı sembol unsuru vardır. Anlam zihnin kavramı, anlatım ise duyusal olay yani imgedir. Örneğin aslan yiğitliğin, daire sonsuzluğun sembolüdür. Ancak aslan aynı zamanda kurnazdır da. Öyleyse, çok anlamlı olduğu için sembolde belirsiz bir yönde vardır. Bu nedenle sembol karşılaştırmaya yer verir (Arat, 1977: 41-43).

Sembolik motif ise, bir şeyi simgeleyen veya bir fikri uyandıran şekillerdir. Sembolik motiflerin kökeni çok daha eski kültürlere kadar indiği görülmektedir (Şahin, 1983: 30). Sembol, araştırma konumuza felsefi anlamıyla değil ansiklopedik anlamıyla yani bir şeyi temsil etmek üzere yapılan alamet olarak kullanılacaktır. Sembol alametlerini eski Türk sanatlarında araştırarak, yenileyerek ve bazen de olduğu gibi alarak sanatsal yaratımlarda kullanmak gerekliliği üzerine tezimiz ortaya çıkmıştır. Eski Türk sanatlarından günümüze gelen semboller, çağdaş manada halen kullanılmaktadır. Semboller günümüzde çağdaş kullanımlarıyla evrensel bir niteliğe ulaşması için ne denli “somut anlatımdan kaçınır ve soyutlaşırsa, o denli özgürleşmiş

ve evrensele yaklaşmış demektir” (Alp, 1998: 21). Sembol renk ve biçimleri ön plana

alarak simgesel anlamda anlatmak istediği mesajdan uzaklaşarak süsleme ögesine yaklaşmış olur.

Konumuz açısından ikinci önemli terim olan sembolü anlatmak istediği soyut düşüncelerden çok, anlattığı somut öğelerle yani süsleme etkisiyle tezimiz kapsamında değerlendirmeyi uygun bulmaktayız.

(27)

1.1.2. Motifler

Ansiklopedik olarak motif, bir tablonun, “bir figürün veyahut bir tezyinî resmin

esasını teşkil eden şekil ve unsurdur. Bir tabloda tasvir edilmek istenen fikir, motif tâbiri tezyinat resimlerinde tekerrür eden ve bir süslemeyi teşkil eden parçalara veya kollu bir yıldız gibi belli başlı şekillere denir ki bunların her biri birer tezyinat motifi veya bezeme ögesidir” (Arseven, 1952: 1465).

Motif, genellikle bir figür ya da tasarımdır. Mimari ya da dekoratif sanatlarda bir motif, tekrarlanan merkezi eleman olarak iş görür (Keser, 2009: 224). Motif, “bir

ressamın, bir desinatörün, gözle görülen gerçeklik içinde kendine konu, model olarak seçtiği ögedir. Dış dünyada veya eserde yer alan anlatıcı veya süsleyici ögedir. Herhangi bir zemin üzerinde sık sık tekrarlanan desen, süs, halının motifi”dir

(Dictionnaire Larousse, 1993: cilt 5, 1705).

Simgesel motifler, işaret ettikleri anlamlarıyla gelenek ve göreneklerin, inançların ifadesidir. Bitkisel bir motif olan ağaç yüzeyde motif olarak görülürken, anlam olarak ise semboliktir. Somut olarak görüneni anlatan motifler, işaret ettikleri sembollerle Anadolu kadınının içine kapalı, duyarlı yapısını en yalın biçimde ortaya koyarlar. Kadının sustuğu ve az konuştuğu Anadolu’da bu motifler onun dili olmuş, duygu ve isteklerinin aracısı durumuna gelmiştir (Alp, 1998: 19). Motiflerin oluşumunda yaşanılan coğrafi bölgenin de etkileri olduğu görülmektedir. Bu etki diğer sanat türlerinde ve özellikle de seramik sanatında aynı etkileri yarattığı ve yaratacağı düşüncesindeyiz.

“Bir milletin kendine has san’atı, halkın kültür seviyesinin ve sosyal hayâtının

sembollerini teşekkül ettirir, içinde taşır. Süsleme san’atı da bu anlayış içinde doğup gelişerek günümüze geldiğine göre, tezyînâtın temel malzemeleri olan motiflerin kaynakları, tarihî gelişmeleri, kullanış şekilleri ve üslûplaşmalarıyla büyük önem taşımaktadır. Ait olduğu topluluğun gelenek ve göreneklerini yansıtmakta, zevk, düşünce ve inançlarını en özlü ve ölümsüz ifâdelerle gelecek nesillere ulaştırmaktadırlar” (Birol ve Derman, 2001: 13).

Bezemelerde geometrik şekiller, bitkisel figürler ve rozetler vardır. Tarihin bazı dönemlerinde bitkisel figürlerin fazlalaştığı ve baroklaştığı görülür. Orta Asya Şaman

(28)

inançlarının simgesel motiflerini sürdüren figürlü taş kabartmalar Anadolu taş işçiliğinin de önemli bir özelliğidir. İnsan, melek, aslan, kartal, tavus, ejder, sfenks, siren figürleri ve av hayvanları çok zengin ve girift bir simge dünyasını bizlere sunmaktadır.

Eski ve yeni Türk sanatlarımızda kullanılan motifleri sıralayacak olursak uzun bir motifler zinciri karşımıza çıkmaktadır. Bu motifleri seramik sözlüğü adlı kitabında Şahin şu şekilde sıralamaktadır;

A-Bitkisel Motifler

1-Yapraklar

a-Tek yapraklar (Berk) b-Çift yapraklar

c-Üçlü yapraklar (Seberk) d-Beşli yapraklar (Pençberk) e-Hançer yapraklar (Saz yaprak) 2-Çiçekler a-Hatailer (Hayati) 1-Basit hatailer 2-Gelişmiş hatailer b-Şakayıklar c-Lotuslar d-Bahçe çiçekleri 1-Lale 2-Karafinfil 3-Gül 4-Sümbül 5-Zambak 6-Çiğdem 7-Menekşe 8-Küpeli 9-Rozet e-Kır çiçekleri f-Gül yapraklar g-Karanfil yaprakları h-Lale yaprakları ı-Asma yaprağı j-Sümbül yaprağı 3-Ağaçlar a-Selvi b-Meyve ağaçları c-Asma

d-Çiçek açmış ağaçlar 4-Meyvalar

a-Üzüm b-Nar c-Haşhaş

d-Erik veya elma 5-Buketler

B-İnsan Motifler

1-Stilize insan motifleri a-Süvari figürleri (atlı) b-Soylu figürleri

c-Erkek ve kadın figürleri d-Minyatürler

2-Realist insan motifleri a-Portreler

(29)

C-Hayvan Motifler

1-Stilize hayvan motifleri a-Kuşlar 1-Kartal 2-Şahin 3-Güvercin 4-Kaz 5-Ördek 6-Horoz 7-Keklik 8-Sülün 9-Tavus kuşu 10-Serçegiller b-Yırtıcı Hayvanlar 1-Aslan 2-Kaplan 3-Leopar 4-Tilki 5-Kurt 6-Ayı c-Evcil Hayvanlar 1-Boğa 2-İnek 3-Manda 4-Deve 5-Keçi 6-Eşek 7-Köpek 8-Tavşan d-Suda Yaşayanlar 1-Balık 2-Kabuklu su salyangozları e-Sürüngenler 1-Yılan

D-Mitolojik Motifler E-Rumi Motifler

1-Sfenks 2-Föniks 3-Harpi 4-Siren 5-Grifon 6-Zümrüt-ü Anka (Simurk) 7-Ejder (Dragon) 1-Piçide rumiler 2-Sençide rumiler 3-Hurdalı rumiler 4-Sardalı rumiler F-Geometrik Motifler

1-Basit geometrik motifler a-Doğru çizgilerden oluşan b-Eğri çizgilerden oluşan

c-Doğru ve eğri çizgilerden oluşan 2-Karmaşık geometrik motif a-Üçgenler

f-Daireler g-Yamuklar h-Çokgenler

ı-Bunların birbirleri ile olan düzenlemeleri 3-Zincirler

(30)

b-Beşgenler c-Altıgenler

d-Beş ve altı köşeli yıldızlar e-Haç ve gamalı haçlar

a-Basit zencerekler b-Karmaşık zencerekler 5-Münhaniler 6-Madalyonlar G-Mimari Motifler 1-Dini mimariler a-Kâbe b-Cami c-Mescid d-Minare

2-Sivil mimari motifleri a-Ev

b-Köşk c-Yalı d-Bahçe e-Kuş evleri

3-Resmi mimari motifler a-Saray

b-Kasır c-Kale

H-İnsan Yapımı Formların Motifleri

1-Kaplar

a-Vazolar

b-Kulplu çanak ve vazolar c-Kulplu ve kulpsuz sürahiler 2-Kandil ve şamdanlar

3-Dini amaçta form motifleri a-Leğen-ibrik

b-Buhurdanlık c-Gülüptan

d-Gemi ve Kalyonlar

I-Doğadan Alınan Motifler J-Yazı Motifleri

1-Bulut 2-Akarsu ve durgunsu 3-Kaya ve dağlar 4-Ağaçlar 1-Kitabeler a-Mimari kitabeler b-Mezar kitabeleri

c-Keramik vakıf kitabeleri 2-Friz (kuşak) kitabeleri A-Dini yazılar a-Mihrap b-Minber c-Ev B-Edebi yazılar a-Dörtlükler b-Mısralar c-Atasözleri

3-Usta isimleri veya semboller K-Modern Motifler (Şahin, 1983: 24-26).

(31)

Eski ve yeni Türk sanatlarında karşımıza çıkan motifler, sanatçı ve zanaatçılarımızın yaratıcı güçlerini göstermektedir. Birden fazla anlamı ya da yan anlamları bulunan simgesel motifler tek bir anlama karşılık vermezler. Sembolik motiflerin sayıları oldukça fazla olduğundan dolayı terminoloji yerine tezde genel olan birkaç motif hakkında terim vermeyi düşünmekteyiz. Bu motifler Türk süsleme sanatlarında yer alan belli başlı örnekler olacaktır.

“Sembolik motifler salt bir süsleme unsuru olmanın ötesinde, kökleri tarih öncesine giden kültürel, sosyal, dini, felsefi ve mitolojik boyutlarıyla bir toplumun yaşantısını belgeler niteliktedir. Aynı zamanda bu motiflerin değişerek de olsa geçmişten bu yana birikmiş dini, mitolojik ve toplumsal anlamları, plastik açıdan ortak ve ayrı yönleri ile bu motiflerin sınıflandırılmaları kültürel yapıyı ortaya koyma açısından son derece gerekli görülmektedir” (Alp, 2000: 351). Anadolu ve Orta Asya

Türklerinin sanatlarında kullandıkları damgalar ve simgesel motifler birer tarihi belge niteliği taşımaktadırlar.

Türk seramik sanatında motifler, başlangıcından itibaren insanların psikolojik beklentilerini de karşılamak için yapılırdı. Dini inançlar ve dinsel yaşam filozofik düşünceleri, insan ruhunu zenginleştirdi ve geliştirdi. Bu, sanatçı ve onun işini çeşitli yollardan etkiler. Sadece halılar ve kilimlerdeki motiflere, kompozisyonlara bakmak bile bunu aşikâr kılar.

“Motiflerin zamanla değişerek farklı anlamlara yönelmesi konusunda Selçuk Mülayim; Değişim, bir durumun bozulması, bir dengenin bozulup bir başka dengenin kurulmasıdır. Motifler evreninde bu olgu kuşkusuz pek çok şekilde açıklanabilir; bölge, şehir, atölye ve teknik zorlamalar, zenginleşme veya düşme olgularının üslup değişimi olarak yansıması vb. bu durumda büyük değişimi izleyen tip’in, gelişme aşaması içindeki rolü ve yeri bir tartışmaya konu olabileceği gibi, uzun süre varlığını koruyan form, işlevinden uzaklaşmış veya tamamen terk edilmiş olabilir. Yeniden kullanılan bir motif, önceki ima, telmih ve ifadesini kaybedebilir. Yerini sadece bir alışkanlığa bırakabilir. O artık sadece “görsel” olarak vardır” (Mülayim, 1999: 101).

(32)

Dr. Özlem Alp (2000), “Konya yöresi kilimlerinde sembolik motifler ve oğuz boyu damgaları” bildirisinde sembolik motifleri biçim, konu ve anlamlarına göre sınıflama yaparken 16 anlam ortaya çıktığını belirtmiştir. Bunlar;

a) Aşk-Evlilik-Sevgi (Sandık, tarak, aşk-birleşim, seğmen, saç bağı, küpe)

b) Bereket (Balık, yıldız, yaba, pıtrak, bereket, elibelinde, hayat ağacı, dikmeli yaprak, gül-çiçek-yaprak, koç boynuzu, ejder)

c) Birlik beraberlik (Çengel, bukağı) d) Doğurganlık-Üreme (elibelinde)

e) Güç-Kuvvet-Yiğitlik (Kartal, ejder, koç boynuzu) f) Ölüm (Akrep, sandık, mezartaşı, kuş)

g) İbadet ve Tapınma (Post, el, mihrap)

h) Korku-Korunma (Akrep, yılan, tilki kulağı, kurt ağzı)

i) Nazar-Uğur-Muska (Göz, musaka, kaz ayağı, pıtrak, el-parmak-tarak, haç, kuş, ayak, dikmeli yaprak, kurt ağzı, çengel)

j) Hayatın devamlılığı-Ölümsüzlük-Evren-Sonsuzluk-Devamlılık (Çarkıfelek, aşk-birleşim, hayat ağacı, idol, su)

k) Aydınlık-Temizlik (Kandil, vazo, su)

l) Mutluluk (Yılan, yıldız, elibelinde, kuş, gül-çiçek-yaprak) m) Şifa (Ejder, yılan)

n) Cennet (Kandil, mihrap, vazo, gül-çiçek-yaprak) o) Güneş (Kartal, haç)

p) Hastalık-Acı-Keder (Akrep)

q) Damgalar (Koçboynuzu, kazayağı, çengel) olarak belirlenmiştir.

Motifler bölümü hakkında bir genelleme yapmak istersek Türkler, sanatlara imzalarını atarken, tabiattan aldıkları gerçekçi modellerin asıl olan çizgilerini koruyarak kendi zevk ve görüşlerine göre üslûplaştırma ya da stilizasyon yaparak sanat dünyasında bir dönüm noktası yaratmışlardır. Motiflerde ne tamamen doğanın bir kopyası ne de tamamen zıt şekiller görülmektedir.

Tezimiz açısından motifler, sembol ve simgenin açık bir şekilde görüldüğü bir alan olmuştur. Eski Türklerdeki damgalar, Türk halılarında yer alan binlerce motif ve

(33)

diğer bütün sanatlarda görülen örnekler bizlerin simge ve semboller konusunda ne kadar ileri bir sanatımız olduğunu göstermektedir.

Motiflerin tarihi serüveni ve zenginliğini belirtmek istersek, bu konuda yıllarını harcayan değerli Prof.Dr. Neriman Görgünay Kırgızoğlu’ndan bir alıntıyla motifler bölümünü bitirmenin doğru olacağını kanısındayız.

“Altaylar dağları’dan Akdeniz’e ve Tanrı dağlarının doğusundan İdil (Volga) ile Tunaboylarına varınca, birbirinden binlerce km. uzaktaki Türk Ülkeleri’nde: Giyimlerde, dokumalarda, mimarî eserlerde, kabirtaşlarında, paralarda, ahşap ve madenî eşyada, ortak,/millî motifler, üçbin yıldan beri kullanılagelmiştir. Yalnız ülkeler arasındaki uzaklıklar değil, binlerce yıllık zaman aşımına rağmen, millî gelenek olarak kullanılan yanğışlar/motifler, günümüze kadar gelebilmiştir. Meselâ, M.Ö. 500 yıllarından kalma Pazırık Kurganından çıkan bir önlükteki ok-yay/yaba yanğışını, Afyon-Bayat’ta dokunan bir Türkmen önlüğünde görmek ve öteki belirttiklerimiz Türk Kültürü’ndeki köklü millî birliğin varlığını, ayrıca millî geleneklerin devamlılık ve yaygınlığını gösteren keskin delillerdir. Yeter ki, ilgililer ve aydınlarımız, bu eşiz millî kültür hazinelerimizi titizlikle korumaya yardımcı olsunlar. Hele bu, binlerce yıllık millî motiflerden bir kaçının, ülkemiz ve yeni Türk Cumhuriyetleri paralarını süslediğini görmek, atalarımızın kutlu ruhlarını sevindirecektir” (G.Kırgızoğlu, 1995: 161).

1.2. Farklı Kültürlerde Simgesel Motifler ve Simge/Sembol

Bu bölümde tarihe ışık tutan bazı boy, soy, topluluk ve devletlerin yazı, sanat, din, astroloji, tarih, mitoloji ve diğer farklı alanlarda anlamlar yükledikleri ya da yaşam alanlarında kullandıkları simgeler ve semboller hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. Bu anlamda ön planda değerlendireceğimiz Orhun, Hitit, Mısır, Selçuklu vb. devletler/kavimler hakkında yaptığımız araştırmalarla tezimizin bu başlığına yön vermeye çalışacağız.

Simgeler, semboller ve motifler, insanlık tarihinin sosyal, kültürel, dini, mitolojik ve felsefi yanlarıyla toplumların yaşantı biçimlerini belgeler. Diğer taraftan geçmişten günümüze gelen anlamları değişse de, plastik sanatlar açısından ayırıcı

(34)

yönleri kültürel oluşumu ortaya koyması bakımından önemlidir. Bir kültürün nasıl ortaya çıktığı, nasıl yaşadığı konularında, o toplumun sanat eserlerine yani simge ve sembollerine bakmamız bile bize aydınlatıcı bilgi vereceği kanısındayız. Simgeler ve semboller farklı kültürlerde farklı anlamlar ifade edebileceği gibi kökleri yakın olan toplumlarda benzer anlamlarda da kullanıldığını görmekteyiz.

Eski toplumlarda, sıkıntılarını, sevinçlerini ve düşüncelerini sembollerle karşısındaki insana anlatmaya çalışıyordu. İlerleyen zamanlarda insanoğlu “sesi” anlamlandırdı ve doğa seslerini taklit etmeyi, ona karşı uzuvlarını kullanabilmeyi öğrendi. Sesle birlikte konuşmayı da öğrenen insanlar, iletişimi sesle kurarak hızla gelişmeye başladı. Hızla gelişen dünyalarında sembolik resimler (Şekil 2) artık yerini yazı diline bıraktı. Eski toplumlar tarafından yapılan “ilk yazıları mezar taşlarında, tapınakların duvarlarında yer alan simgesel motifler, insanlar için ve insanlar hakkında resimlerle yazılmış birer hikâye” olarak tarih sahnesinde yerini almış oldu (İlin ve Segal, 1995: 77).

Şekil-2: Çamak Bölgesinde Bulunmuş Bir Mezar Taşı ve Üzerindeki Simge ve Semboller

Kaynak: Karamağaralı, 1972: 28.

Türklerin kahramanlık destanlarında Şamanların hayvan biçimlerine geçtikleri sıkça görülmektedir. Orta Asya’da şaman kültü, totem ve astrolojiden ilham alarak işlenen simgesel figürler Şekil 3-4) daima sembolik gayelerle ortaya çıkmıştır. Bozkır

(35)

kültürüne sahip insanın hayvana metaformoz arzusu kendini takip eden düşmandan saklanma ihtiyacından doğmuştur. Şaman, kendine has bir mantık düzenindeki sihir ve tılsımın bütün güçlerinin her derde deva olduğuna inanırdı. (Yılmaz, 1999: 17).

Şekil-3: Koyun Heykeli Şeklinde Mezar Taşı

Kaynak: Karamağaralı, 1972: 288.

Şekil-4: Bayankongor Eyaletinden Bir Kaya Resminde (M.Ö. 2.-1. Y.Y.) Kurtların Geyik Avı

(36)

Hititlerin en önemli seramikleri arasında yer alan bazı damga mühürlerde simge ve sembolün kullanıldığını görmekteyiz. En yaygın olarak kullandıkları yazılarını seramik tabletler üzerine simgeler ve sembollerle yapmışlardır. Bu seramik tabletler yazılı birer belge niteliği taşımasının yanında simgesel motifler açısından önem arz etmektedir. İstanbul Arkeoloji Müzesinde Hitit devrine ait tabletler sergilenmektedir. Hititler alış-verişte akılda zor tutulacak olan borç ve alacaklarını, hangi tür hayvan ya da ne kadar tohum verdiğinin hesabını bilme zorunluğunun yanında, sadece kendilerinin değil aynı zamanda okuyanında anlayacağı kayıtlar tutmaları gerektiğini anlamışlar (Uysal, 1991: 12), kil tabletlerin üzerlerine kazıdıkları bu yazıları herkesin anlayacağı şekillerden oluşturmuşlardır.

Kuş motiflerinin Anadolu sembolizm sanatında özel bir yeri bulunmaktadır. Uğursuz sayılan baykuş, karga ve uğurlu sayılan güvercin, bülbül, kumru gibi kuşlar bu simgesel motifler dünyasında yer almaktadır. Mutluluk, sevgi, sevinç, özlem, haber beklentisi bazen de kadınla özdeşleşen kuşlar, kutsal ve gök tanrıların yönetimdedir. Kuşlar ayrıca kudret ve kuvveti de simgelemektedir. Çok tanrılı dinlerde kartal, ağaçkakan, kertenkele, yılan gibi canlılara insanları kurtaran, ateşi yeryüzüne indiren kutsal hayvanlar (Şekil 5-6) olarak bakılmaktadır (Erberk, 2002: 190).

Şekil-5: Çift Başlı Kartal, Turkuaz Sırlı, Artuklu Sarayı, Diyarbakır Müzesi

(37)

Şekil-6: Sıraltı Tekniğinde Yıldız Çinilerde Kuş Tasvirleri, Konya Karatay Müzesi

Kaynak: Arık R. ve Arık O., 2007: 364.

“Osmanlı dönemindeki "Kızıl Elma" (ulaşılmak istenen gaye, yer, şehir vs. bu bakımdan Budist mitolojideki çintemani/isteğe kavuşturan mücevher simgesini hatırlatır) miti ile de ilişkilidir. Ama tabi ki bu simgeler anlam olarak başka çeşitli şeyleri de içerir. Konumuzla ilgili olarak hükümdarın ellerinde bu türden nesneler tutması dünya hâkimiyeti kavramı ile ilgilidir” (Çoruhlu, 2006: 154).

Damgalar, mühürler, tuğralar Türk İslam sanatında gerek nesne, gerekse şekil olarak yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaşgarlı Mahmut'un büyük eserinden anladığımız kadarıyla hükümdara ait eşyalar hükümdardan başkasının kullanmaması için damgalanıyordu. Tamga kelimesini "Hakanın ve başkalarının damgası" olarak izah eden yazar tamgalık terimini de şöyle açıklıyor: "Bir kişilik sofra. Aslı "tamgalığ"

olup "damga vurulmuş" anlamındadır. Hakanlar ibriklerini, kendilerine özger olan sofralarını mühürlerler; bunlarda bir kişiye yetecek kadar yiyecek ve içecek vardır sonraları, Hakandan başkası kullanmasın diye üzerlerine damga vurulmuş; böylelikle "tamgalığ" kelimesi her küçük ibrik ve sofra için ad olmuştur". Kaşgarlı hemen sonra

yine tamgalık kelimesi için: "Hakandan başka kimsenin üzerinde yemek yememesi için

damga vurılmıya hazırlanmış sofra" açıklamasını yapmaktadır (Mahmut, 1985: 527).

Devletin ve hükümdarın simgelerinden olan nesneler birbiri ile bağlantılıdır. Bağımsızlığı da ifade eden tuğlar aynı zamanda rütbe bildiren simgelerdendir (Ögel 1984). Türk toplumlarında bayrak, sancak ve tuğ gibi alametlerin, atalar kültünden (hayvan ata-hayvan ana/ töz kültünden) doğduğu anlaşılmaktadır. Ata niteliğindeki sembollerin şekil olarak kullanılarak zamanla bayrak, sancak şekline dönüştüğü

(38)

anlaşılmaktadır. Hunlara ait Noın Ula kurganlarından çıkarılan buluntular da bizlere bunu göstermektedir (Esin, 1978: 17,19).

“Türklerin Orta Asya’dan taşıdıkları gelenekler, İslamiyet, antik kültür ve Bizans’la kaynaşarak, yepyeni bir Anadolu kültürü doğurmuştur. Bu kültürün sembolizmi dünyanın en ilginç sentezini ve zenginliğini yaratmıştır. Türk-İslam devletlerinde armalara/damgalara en yakın konu hâkimiyet timsali olarak kullanılan sembollerdir” (Özdemir, 1997: 25). Buradan anlaşılacağı üzere simge, sembol ve

damgalar günümüze dek her kültürün belirleyici unsurları arasında kendine yer edinmiş, bazen bir çadır tamgası, bazen de bir uyarı işareti olmuştur.

1.3. Simgesel Motiflerde Mitoloji Etkisi

Anadolu’da gelenek ve görenekler, mitoloji, astroloji gibi unsurlar birbirlerinden beslenmiş, sembolik anlamlarla bütünleşmiştir. Özellikle insan ve evrenin yaratılışı, doğa güçleri gibi konularda söylenen mitler sembolik motiflerle donanmış, her nesne bir anlam çerçevesinde sembolleştirilmiştir. Mitoloji ilgilendirdiği konular gereği insan ve yaşam ile ilgili hemen tüm motifleri sembolleştirmeye yatkındır. İnsan anlayamadığı soyut durumları somutlaştırmada bir inanç sistemi kurmaya yönelmiştir. Bunları yaparken ise mitolojik simgesel motifleri kullanmaktan kaçınmamıştır.

Eski Türk sanatlarında günümüze dek, bir halkın kökenine, tarihine, tanrılarına, atalarına ve kahramanlarına ait mitler toplamı/bütünü olan mitoloji, hemen her dönemde süsleme sanatlarının konusu olmuştur (Keser, 2009: 220). Mitolojilerin ilk olarak ne zaman ve hangi bölgede doğduğu hakkında tarihleme yapmak yanlış olur. Fakat yazının bulunması ile birlikte mitolojik hikâyelerin eski dönemleri anlattığı hikâyelerden Üst Paleolitik çağlara dek uzandığı anlaşılmaktadır (Ateş, 2001: 34).

1.3.1. Figürlü Motifler

Milattan önceki yıllardan bu yana Orta Asya ve Anadolu’da birden fazla insan tipi ana tip olarak yer alıyordu. “Mongoloid” tipi, kısa boylu, geniş-dar veya yassı bir yüze sahip olan insan tipi, basık bir buruna, çekik gözlere ve az bir sakala sahipti. Bir diğer türdeki tip ise sivri uzun başa sahip, açık tenli, yuvarlak yüzlüdür. Bunlardan ayrı olarak birde İran tipinde, badem gözlü, yuvarlak bir yüze sahip ve çekik gözlü, kısa

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir başka araştırma sonucuna göre ise nano ambalajlama, nanoteknolojik gıdalardan daha yararlı görülerek tercih edilmekte (Siegrist vd., 2009: 661), ancak üretim

TANPINAR, Ahmet Hamdi (2005a), Yahya Kemal, İstanbul: Dergâh Yayınları. İstanbul:

ile başlanmış, ondan sonra Selim Sırrı bey tarafından evvelce yazı­ lan “ Dağ başını duman almış,, marşı söylenilmiştir. Bundan sonra erkek muallim

Bizim çalışmamızda kullandığımız spirometre- de VC (vital kapasite) ölçme şansımız olmadı- ğından bu parametreyi mukayese şansımız yoktur, ancak FVC (Zorlu

(2011) Çerkes Toplumunda Evlilik Pratikleri: Uzunyayla Örneği. YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri. Balıkesir

Sonuç olarak çoklu doğrusal regresyon analizi doğrultusunda, Elazığ ferrokrom cürufu kullanılarak elde edilen geopolimer harçların basınç dayanımlarının kür günü,

Benzer şekilde Hindistan’da otelcilik sektöründe yürütülen bir araştırma- da, örgütsel stresin, örgütsel bağlılığı negatif etkilediği ve aynı zamanda hiz- met

In order to investigate the effect of hPON1 on acylHSLs as signal molecules, the enzyme was purified by ammonium sulfate precip itation and hydrophobic interaction