• Sonuç bulunamadı

İlköğretim Türkçe derslerinde Dede Korkut Hikayeleri'nin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlköğretim Türkçe derslerinde Dede Korkut Hikayeleri'nin değerlendirilmesi"

Copied!
164
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

İLKÖĞRETİM TÜRKÇE DERSLERİNDE

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ’NİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Şirin ÇATAL

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

PROF. DR. ALİ BERAT ALPTEKİN

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Şirin ÇATAL tarafından hazırlanan İlköğretim Türkçe Ders Kitaplarında Dede Korkut Hikâyeleri’nin Değerlendirilmesi başlıklı bu çalışma 01/06/2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Gönül AYAN Başkan

Prof. Dr. Halim SERASLAN Üye

(4)

ÖN SÖZ

Milletlerin bir arada yaşamasını, ayakta kalmasını sağlayan kültür, gelenek-görenek, örf ve âdet gibi değerleri vardır. Bu değerlerin yeni yetişen nesile aktarılması, kavratılması birlik ve beraberliğin devamını sağlar. Aktarım ise milletin vücuda getirdiği yazılı ve sözlü edebiyat sayesinde gerçekleşir. Bu görev evde anne ve babaya, okulda ise öğretmene ve ders kitaplarına düşmektedir. İlköğretimin amacı çocuğa hayatı tanıtmak, kendi kültür ve tarihini kavratmak, anadilini ve anadilin inceliklerini öğretmek, benliğini kazanmış bir birey hâline getirmektedir.

Her milletin kültür tarihinde oluşturduğu anlatıları mevcuttur. Bu anlatıları daha sonraki dönemlerde değerlendirme ve inceleme imkânı buluruz. İşte bu ürünlerden biri de sözlü kültür tarihimizin en önemli anlatılarından olan Dede Korkut Hikâyeleri’dir. Dede Korkut, Oğuzların yaşam tarzını, kültürünü bize masalsı bir eda ile aktarır. Bu sayede dün ile bugünü kıyaslayarak iki dönemi, değişen ve değişmeyen özellikleri ile tespit ederiz. Bu tespit millî özün ortaya çıkışına da vesile olur.

Ülkemizde ilköğretim kurumlarında okutulan Türkçe ders kitapları incelendiğinde çoğunun özel yayınevi ve kurumlara ait olduğu görülür. Pekiyi çocuklarımızın yetişmesine; dilini öğrenmesine; kendini, kültürünü, tarihini tanımasına etkili olduğunu bildiğimiz ders kitapları kültürümüzü, dilimizin inceliklerini kavratmaya ne kadar uygundur? Bu çalışmada ilköğretim 6, 7. ve 8. sınıflarda kullanılan ve kullanılması uygun görülen Türkçe ders kitaplarında yer alması gereken Dede Korkut Hikâyelerine ve bu hikâyelerin kavratılması konusuna değinmeye çalıştık.

I. Bölümde kuramsal bilgiler içinde dil, ana dili, Türkçe öğretimi hakkında bazı bilgiler ve konuyla ilgili yapılan çalışmalara yer verilmiştir.

II. Bölümde ise Dede Korkut ve hikâyeleri hakkında bilgi verilmiştir.

III. Bölümde ilköğretimde işlenmesi uygun görülen üç metin düzenlenmiş ve işlenişi hakkında örnekler bulunmaktadır.

(5)

III. Bölümün ardından tartışma ve yoruma, sonuç ve önerilere yer verilmiştir.

Faydalanılan eserler, kaynakçada alfabetik olarak sıralanmıştır.

Çalışmama mesaî mefhumu gözetmeksizin büyük bir özveri ile bilgi birikimlerini benimle paylaşan saygıdeğer bilim adamı, danışmanım sayın Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN’e, büyük bir sabırla hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan destek veren sevgili aileme, Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nün saygıdeğer öğretim üyelerine, Köprü İlköğretim Okulu yönetici ve öğretmenlerine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım.

(6)

ÖZET

Dil, toplumların birlik ve beraberlik içinde millet olarak yaşamasında temel mihenk taşıdır. Dilin önemi kadar o dilin aktarımı da millî birlik için gereklidir. Aktarım toplumu bir arada tutan değerler vasıtasıyla gerçekleşir. Bu konuda da iş kültürel unsurlara düşmektedir.

Dil, yaşanılan çevrede hayatın ilk günlerinden itibaren doğal olarak öğrenilir. Doğal öğrenmeyi sağlayan ilk çocukluk döneminden itibaren başlayan görsel, işitsel ve dilsel iletilerdir. Çocuklara anlatılan, söylenen türkü, mâni, ninni, bilmece, tekerleme sayesinde çocuklar dilin sözcükleriyle tanışır. Bir dilin sözcükleri, deyimleri, atasözleri, kalıplaşmış ifadeleri edebiyatı ürünleri sayesinde çocuklara tanıtılır ve daha kolay öğretilir. Bir dilin bütün kuralları sözlü edebiyat ürünü dediğimiz halk anlatılarından, konuşma dilinden hareketle günlük yaşam içerisinde çocuklar tarafından doğal bir süreç içinde fark edilir. Bu süreçte çocuk dilini, dilinin inceliklerini, kurallarını fark ederken ulus bilinci de kazanır. Dil eğitimi ayrıca kültürün aktarımını da beraberinde getirir. Her toplumun kültürel değerleri diğer kuşaklara dilleri sayesinde aktarılır. Gerek ailede gerekse okullarda okutulan ders müfredatlarında dilin öğretiminde kültürel değerlerin kavratılmasına önem verilmesi gerekmektedir.

Dilin işlevini ilköğretim çağında kavrayan çocuklarımıza dil öğretimi yapılırken ilgi alanları da dikkate alınarak eğitim yapılmalıdır. İlköğretim çağındaki çocuklarımızın ilgi alanları incelenirse olaya dayalı metinleri, büyüklerin yaşamına dair yazıları, tekerleme, mâni, ninni, şiir, vb. türdeki manzum yazıları severek okudukları fark edilir. Dilin öğretilmesinin hedeflendiği bu dönemde kültürümüzü severek aktaracak, dilin inceliklerini kavratacak; hem olaya dayalı hem de manzum bölümleri içeren ve eş değerinin bulunmadığı metnimiz Dede Korkut Hikâyeleri’dir.

Türkçe ders kitapları incelendiğinde 2005 yılı yenilenen Türkçe programına uygun ders kitaplarında olaya dayalı metin türlerinde Dede Korkut Hikâyeleri’ne rastlanmamıştır. 1981 yılına ait programa göre tertip edilen ders kitaplarından ise yirmi biri incelenmiş ve içinde sadece ikisinde hikâyelere yer verildiği görülmüştür.

(7)

Bunlardan birisi de okuma metni olarak yer alabilmiştir. Bu eksiklik fark edilmiş; bu amaçla bu alandaki eksikliği gidermek için bir çalışma yapılmıştır. Dede Korkut Hikâyeleri arasından çocukların ilgi ve seviyelerine uygun üç metin seçilerek onların seviyesine göre yeniden tertip edilmiştir. Düzenlenen metinlerden yararlanarak kelime kazanımı, anlama, anlatma, dilbilgisi, atasözü ve deyim öğretimi konularını ihtiva eden etkinlikler hazırlanmıştır.

Kültürel değerlerimizin tanıtılması ve kavratılmasına her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Ortak bir kültüre sahip olamayan ulusların dağılması kaçınılmazdır. Bizim yapacağımız yeniden oluşturma değil, olanı sevdirerek kavratmak ve gelecek kuşaklara aktarımını sağlamaktır. Bu çalışmanın bu yönde yararlı olacağı kanısındayız.

(8)

ABSTRACT

Language is a foundation stone for coming into existence of society and its living in unity and cooperation as a nation. The transfer of a language is necessity for a national unity, as much as its importance. The transfer becomes a reality by means of values that bring together the society. In this matter cultural elements are the main workers.

Language is learnt naturally in the lived surroundings from the first day of life on. Visual, auditory ,and languagal message provide the natural learning from the beginning of chlidhood period on.Children recognize the words of language thanks to folk song ,mania, lullaby, folk poem ,riddle, and clever reply which are explained and sung to them. The words , idioms,proverbs, stereotyped expressions of this language are introduced and taugth thanks to the products of folk literature. All rules of a language are become aware of folk explanations which are known the products of oral literature , everyday speech in daily life as a natural period by children. In this period when the children notice their language , fineness and rules of their language ;they comprehend the nation. Also language education brings together with culture transfer.Each society transfers cultural values to the other generations thanks to their language. Both in family and at schools’ curriculum it is necessary to give importance for being comprehend cultural values. Our children who are comprehended functions of language in their primary school times should be educated while making language education by taking attention to their interests’ area. If our primary school children’s interest are investigated it is noticed that they read by love the texts which are based on common events, written items about adults’ life ,clever reply ,mania, lullaby, folk poem , typed of written in verse etc. In this period which is aimed to teach language ; we can show stories of Dede Korkut .Because it has on importance to transfer our culture by love to comprehed the fineness of language both based on the events and including the parts of written in verse,also.

When the Turkish course books are examined, stories of Dede Korkut are not encountered at kinds of text related to event in the course books that is suitable

(9)

for Turkısh programme restored in 2005.But 21 of course books that are arranged for programme of 1981 were examined and were seen that only two of them have stories. One of the could take place as a reading text. This lack was realized for this purpose a study was made for removing in this area. By selecting three texts that are suitable for levels and interest of children, these were arranged in their levels. By using arranged texts, activities including topics of acquiring word, understanding, explaining,gramer,idiom,proverb and teaching idiom were prepared.

We are in need of comprehending and introducing culturel values very much. Becoming scattered of nations not having common culturel values is inevitable. Our aim is not reforming but is making comprehended something that we have in a suitable way and making tarnsfered to next generations. We think that this study will be useful in this way.

(10)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

BİLİMSEL ETİK SAYFASI………. II YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU………. III ÖN SÖZ ……… IV ÖZET ……… VI ABSTRACT………. VIII İÇİNDEKİLER………. X KISALTMALAR LİSTESİ ……… … XIII

GİRİŞ ……….………. 1

BİRİNCİ BÖLÜM KURAMSAL BİLGİLER I.1. Dil, Ana Dili ……….... 2

I.2. Türkçe Öğretimi ……….……… 4

I.2.1.1.Türkçe Öğretiminde Amaç ve İlkeler………. ... 7

I.2.1.2. Türk Millî Eğitiminin Amaçları………... 8

I.2.1.3. Amaçları Davranışa Dönüştürme………. 14

I.2.1.4. Programın Uygulanmasında Öğretmenin Rolü……… 15

I.2.1.5. Okuma Metinlerinde Bulunması Gereken Özellikler……... 17

I.2.1.6. Dinlenecek Materyallerin İçeriğinde Bulunması Gereken Özellikler ……… 20

I.2.1.7. 6,7 ve 8. Sınıflarda Yer Verilmesi Gereken Türler……… 21

I.3. İlköğretimde Okutulan Halk Kültürü Dersi ……… 31

I.4. Türkçe Öğretiminde ve Halk Kültürü Dersinde Kullanılabilecek Çağdaş Öğretim Yöntem ve Teknikleri……… 33

I.5. Yöntem ve Teknikler………..…………. 34

(11)

I.5.2. Konuşma Yöntem ve Teknikleri ………. 37

I.5.3. Okuma Yöntem ve Teknikleri ……… 40

I.5.4. Yazma Yöntem ve Teknikleri .………. 46

I.6. Türkçe Öğretimi İle İlgili Sorunlar……… 51

İKİNCİ BÖLÜM DEDE KORKUT VE HALK HİKÂYESİ II.1. Halk Hikâyesi……….. .……….………… 55

II.2. Dede Korkut (Korkut Ata)………..………… 57

II.2.1. Dede Korkut’un Soyu………... 59

II.2.2. Dede Korkut’un Kişiliği……… 59

II.3. Dede Korkut Hikâyeleri.. ……….. 62

II.3.1. Dede Korkut Hikâyeleri..………. 62

II.3.2. Dede Korkut Hikâyeleri’nin Genel İç Yapısı.……… 63

II.3.3. Dede Korkut Hikâyeleri’nde Yer Alan Eski Türk Gelenekleri………. 66

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İLKÖĞRETİMDE OKUTULABİLECEK DEDE KORKUT HİKÂYELERİ. III.1. İlköğretimde Okutulabilecek Dede Korkut Hikâyeleri……… 69

III.1.1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han……….. 69

III.1.2. Kazan Bey Oğlu Uruz Bey’in Esir Olduğu Destan…….. 74

III.1.3. Kam Püre’nin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı………. 79

III.2. Türkçe Derslerinde Metinler İşlenirken Hangi Konular Üzerinde Durulabilir?... 86

III.2.1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanında İşlenebilecek Konular………. 87

III.2.2. Kazan Bey Oğlu Uruz Bey’in Esir Olduğu Destanında İşlenebilecek Konular………. 91 III.2.3. Kam Püre’nin Oğlu Bamsı Beyrek Destanında İşlenebilecek

(12)

Konular……… 94

III.3. Türkçe Derslerinde Uygulanabilecek Etkinlikler………. 99

III.3.1. Kazan Bey Oğlu Uruz Bey’in Esir Olduğu Destanı’nda Uygulanabilecek Örnek Etkinlikler………..… 99

III.3.2. Kam Püre’nin oğlu Bamsı Beyrek Destanı’nda Uygulanabilecek Örnek Etkinlikler……….……….109

III.3.3.Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı’nda Uygulanabilecek Örnek Etkinlikler………..….. …118

III.3.4. Dinleme Becerisini ve Konuşma Yeteneğini Geliştirmeye Yönelik Etkinlikler……….…… ..127

III.3.5. Dilbilgisi Konularını Kavratmaya Yönelik Etkinlikler…………133

TARTIŞMA VE YORUM ………...143

SONUÇ VE ÖNERİLER ……… 145

KAYNAKÇA ……….. 147

(13)

KISALTMALAR LİSTESİ

bs. : Baskı, basım C : Cilt

MEB : Millî Eğitim Bakanlığı s. : Sayfa

S : Sayı

TDK : Türk Dil Kurumu vb. : Ve benzeri

(14)
(15)

GİRİŞ

Türkçe derslerinde ulaşılması hedeflenen temel beceriler anlama ve anlatmadır. Anlamanın içinde okuma ve dinleme; anlatmanın içindeyse konuşma ve yazma becerileri yer almaktadır.

Öğrencilerin bu temel dil becerilerine sahip olması için temel dil gelişimlerini belirli bir seviyeye getirmeleri gerekmektedir. Yani bir öğrencinin okuduğunu, dinlediğini, izlediğini anlaması ve bunu anlamlandırmasıyla birlikte düşündüğünü, tasarladığını konuşması ve yazması temel dil gelişimini sağlamakla mümkündür.

Dil gelişiminde ise temel kelime hazinesinin zenginleşmesidir. İlk çocukluk döneminden itibaren çevresindeki iletiler vasıtasıyla kelime öğrenen çocuğun kelime dağarcığının geliştirilmesi şarttır. Bu gelişim ise ancak onun sevdiği metinler vasıtasıyla gerçekleşebilir. Söz varlığı, basit ve somut kelimelerle de sınırlı değildir. Bu basit ve somut kelimelerin yanında anlamada güçlük çekilebilecek söz öbekleri de vardır. Örneğin atasözleri ve deyimler. İlk duyduklarında anlamsız gibi gelen bu söz kalıplarının anlamlarını metinler vasıtasıyla kolaylıkla öğrenebilirler.

Dili öğrenen çocuk dilin işlevini de ilköğretim çağında öğrenir. Dilin işlevselliğinin, güzelliğinin kavratılmasında da severek okuyacağı metinlere gereksinim vardır. Dilini öğrenirken bireyin kültürel yönden de beslenmesi elzemdir. En azından dilini öğrenirken kültürünü de kavrar ve bunları gelecek kuşaklara taşır.

Bu tezin nüvesini oluşturan temel nokta da şudur: Söz varlığını zenginleştirilmesi, dilin inceliğinin kavranılmasının yanında kültürel değerlerin de kavratılmasıdır. Bunun için de ilköğretim çağındaki çocuklarımıza Dede Korkut Hikâyeleri okutulmalıdır.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

KURAMSAL BİLGİLER

I.1. Dil, Anadili

Dil, insanlar arasında iletişimi ve insanlığın öğrenmesini, hayatının devam etmesini sağlayan doğal bir araçtır. Dil öğretiminin temel hedefi, dilin farklı bağlamlarda kazandığı görünümleri kavratmak, dilin aracılığıyla kendilerini düzgün biçimde ifade etmelerini sağlamak, değişik bilgi kaynaklarına ulaşarak duygu, düşünce ve hayal dünyalarını zenginleştirmektir.

Dili, Muharrem Ergin(2001:3) “ insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir

vasıta, kendine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessese” şeklinde tanımlamıştır.

Kendini ifade etme ihtiyacında yaratılan insanoğlu için dil vazgeçilmez bir varlıktır. Karşılıklı anlaşmanın dışında dil vasıtasıyla kültürel değerlerimiz de kuşaktan kuşağa aktarılır. Kültürel aktarımın dil sayesinde gerçekleşimi ise ana dilin öğrenimini ortaya çıkarmaktadır.

“İnsanın çocukken ailesinden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği

dil.”(TDK 2005) şeklinde tanımlanan ana dili çocuk, yaşamının ilk günlerinden

başlayarak içinde yaşadığı çevreden edinmeye başlar. Dil tüm kurallarıyla birlikte, yaşantılar esnasında doğal olarak öğrenilmektedir. Dili öğrenirken çocuk ilk olarak ailede anne ve babayı, daha sonra sosyal çevrede ve okulda etkileşimde bulunduğu insanları model alır. Güven ve Bal’a göre “ Modeller kadar çocuklara sunulmuş,

zenginleştirilmiş dil çevreleri de onların dili kazanmalarında ve yaratıcı şekilde kullanmalarında, destekleyici etkenlerdir.” (Güven – Bal 2000:13)

Çocukların, ilk çocukluk döneminden itibaren gelişim dönemlerine uygun olarak görsel, işitsel ve dilsel iletilerle beslenmeleri gereklidir. Çocuklara anlatılan, söylenen; türkü, ninni, mâni, bilmece, tekerleme ve halk şarkıları onların söz

(17)

atasözlerini çocuklara edebiyat ürünleri kazandırır. Bir dilin bütün kuralları, anlatım olanakları önce sözlü edebiyat ürünü dediğimiz halk anlatılarından konuşma dilinden hareketle günlük yaşam içerisinde çocuklar tarafından doğal bir süreç içerisinde fark edilir. Her çocuk bulunduğu ortamın kültür özelliklerine göre dilini geliştirir. Dile bağlı olarak değer ve davranış geliştirir.

“Dil eğitimin temel amacı, kişinin düşünme ve iletişim becerisini geliştirmektedir. Bu sebepten dolayı bütün ülkelerin eğitim sistemlerinde, dil eğitimine, özellikle ve öncelikle ana dili eğitimine büyük önem verilir. Yetişmekte olanlara dilin çok iyi bir şekilde öğretilmesine çalışılır.” (Kavcar 1998:12)

Ana dilini kültürel öğelerle tanıyan ve kavrayan birey kültürünü yine öğrendiği ana dili sayesine taşır. Kültürün ene önemli taşıyıcısı dil olduğu için dilin yabancı unsurlardan arındırılması, değerlerinin arındırılmış haliyle öğretilmesi, korunup kollanması gerekmektedir. Bu konuda Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal, 1923 yılında Konya Türk Ocağı’nda Cemiloğlu’nun kaydettiğine şöyle bir konuşma yapmıştır:

“ Münevverlerimiz belki bütün cihanı, bütün milletleri tanır, lâkin kendimizi

bilmeyiz. Münevverlerimiz, milletimi en mesut yapayım, der. Başka milletler nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapayım, der. Lâkin düşünmeliyiz ki, böyle bir nazariye hiçbir devirde muvaffak olmuş değildir. Bir millet için saadet olan bir şey diğer millet için felaket olabilir. Aynı sebep ve şerait birini mesut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir. Onun için, bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkıyatından istifade edelim. Lâkin, unutmayalım ki asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.” (Cemiloğlu 2004: 4)

İşte Atatürk’ün ifade ettiği temeller üzerinde ana dilimiz çocuklarımıza yabancı kaidelerden arındırılarak kültürel unsurlarla öğretilmelidir.

(18)

I.2. Türkçe Öğretimi

Ana dili Türkçe olan bir neslin devamlılığı ancak dilini en iyi biçimde öğrenmesiyle mümkündür. Bu sebepten dolayı ilköğretimden itibaren Türkçe öğretimine önem verilmesi gerekmektedir.

Ana dili kazanımı dünyaya gelen bireyin anne ve diğer aile fertleriyle iletişimiyle başlar. 12-18 aylar arasında ilk sözcüklerle başlayan dil kazanımı yaşantı sonucunda gelişir, zenginleşir. Böylelikle birey içinde yaşadığı toplumun değerlerini, dilini, kültür dokusunu algılayıp kavrar, anadili aracılığıyla bilgi kazanır, geliştirir. Anadili dünyaya gelişle birlikte okul çağına kadar doğal olarak kazanılır. Okulda ise eğitim sayesinde ana dilin kuralları, biçimlenişi, işlevi ve doğru kullanımı öğretilir.

İlköğretimde Türkçe derslerinin genel amaçları, öğrencilerin anlama ve anlatma gücü ile dilbilgisi ve yazma kabiliyetini geliştirmek; okuma ve dinleme alışkanlığı kazandırmak; kelime hazinesini zenginleştirmek; Türkçeyi etkili ve doğru kullanma becerisi kazandırmak; dilimizi sevdirmektir.

Türkçeyi iyi kullanabilmek okul yıllarında, iş hayatında, yaşamı boyunca önemli yere sahiptir. İlköğretime yeni başlayan çocuk anadilini anlamayı, dinlemeyi aile içinde bir nebze olsun öğrenerek gelmiştir. İlköğretimde konuşma becerisine okuma ve yazma becerisi eklenir, kelime dağarcığı gelişir. Konuşma becerisinin Türkçe öğretimi için temel olmasının yanı sıra okuma becerisi sadece Türkçe dersi için değil diğer derslerdeki başarısı için de gereklidir. Doğru ve hızlı okuyabilen, okuduğunu anlayan, anladıklarını zengin kelime hazinesiyle ifade edebilen bir kişinin başarılı olması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Türkçe eğitiminin temel amacı da bireyi anadilinin beceri alanında yetkinliğe ulaştırmaktır.

“Türkçe öğretiminde öğrencilerin kazanımlar, etkinlikler yoluyla okuma,

dinleme, konuşma ve yazma becerilerini geliştirmeleri, dilimizin imkân ve zenginliklerinin farkına vararak Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmaları hedeflenmektedir. Böylece öğrenciler, dil sevgisi ve bilinci kazanarak öğrenme

(19)

sürecinde daha verimli olacak, kendilerini hayata ve geleceğe hazırlayacak birikimi edineceklerdir.”( Özbay 2006-a: VI)

Dinleme, işitsel olarak gelen mesajların yorumlanabilmesi amacıyla seçici dikkatin oluşturulması sürecidir. Dinleme iletişim sürecinin alıcı yönüne yönelik bir etkinliktir.

Konuşma, kaynak birim tarafından mesajın tasarlanması, düzenlenmesi ve hedef birimin çözümleyip algılayabileceği sözel biçimle aktarılmasına yönelik beceridir. Konuşma düşüncelerimizin sözle aktarımıdır. Konuşma sürecinde sözlerin sadece sesler aracılığıyla aktarımı söz konusu değildir, kendine özgü kural ve ilkeleri vardır. Doğru ve düzgün konuşarak etkili bir konuşmacı olabilmek için bu kural ve ilkeleri öğrenmek gereklidir.

Okuma, yazı (görsel yolla) aracılığıyla gelen mesajların alınıp, çözümlenmesi, algılanıp anlamlandırmasına dayalı karmaşık bir beceridir. İletişimin alıcı yönünde anlama gücüne yönelik bir etkinliktir. Okuma becerisi, düşünme, anadili edinimi ve konuşma ile yakından ilintili olan bir üst dil becerisi olarak tanımlanmaktadır.

Yazma, iletişim sürecinde kaynak bireyin mesajlarını yazı aracılığıyla göndermesine yönelik bir anlatım etkinliğidir.

Bu dört beceri alanının gelişimi öğrencinin tüm akademik ve yetişkinlik yaşantısını biçimlendirir. ( Demirel 1998: 12)

Anadili Türkçenin bu denli öneminin kavranılmasının yanında istenen seviyede Türkçe öğretimi yapılması hususunda anayasamız belirlemiştir.

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak çalışan Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı 2005 yılında hazırladığı İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu ile ilköğretim ikinci kademede Türkçe öğretiminin, programının genel amaçları şu şekilde belirlenmiştir:

Türkçe Dersi Öğretim Programı ile Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkelerine uygun olarak öğrencilerin;

(20)

1. Dilimizin, millî birlik ve bütünlüğümüzün temel unsurlarından biri olduğunu benimsemeleri,

2. Duygu, düşünce ve hayallerini sözlü ve yazılı olarak etkili ve anlaşılır biçimde ifade etmeleri,

3. Türkçeyi, konuşma ve yazma kurallarına uygun olarak bilinçli, doğru ve

özenli kullanmaları,

4. Anlama, sıralama, ilişki kurma, sınıflama, sorgulama, eleştirme, tahmin etme, analiz-sentez yapma, yorumlama ve değerlendirme becerilerini geliştirmeleri,

5. Seviyesine uygun eserleri okuma; bilim, kültür ve sanat etkinliklerini seçme, dinleme, izleme alışkanlığı ve zevki kazanmaları,

6. Okuduğu, dinlediği ve izlediğinden hareketle, söz varlığını zenginleştirerek dil zevki ve bilincine ulaşmaları; duygu, düşünce ve hayal dünyalarını zenginleştirmeleri,

7. Yapıcı, yaratıcı, akılcı, eleştirel ve doğru düşünme yollarını öğrenmeleri, bunları bir alışkanlık haline getirmeleri,

8. Bilgiye ulaşmada kitle iletişim araçlarından yararlanmaları, bu araçlardan

gelen mesajlara karşı eleştirel bakış açısı kazanmaları ve seçici olmaları,

9. Türk ve dünya kültür ve sanatına ait eserler aracılığıyla millî ve evrensel değerleri tanımaları,

10. Hoşgörülü, insan haklarına saygılı, yurt ve dünya sorunlarına duyarlı olmaları ve çözümler üretmeleri,

11. Millî, manevî ve ahlakî değerlere önem vermeleri ve bu değerlerle ilgili

duygu ve düşüncelerini güçlendirmeleri amaçlanmaktadır.(MEB 2006)

Genel amaçların hedeflenen düzeyde gerçekleştirilmesi için Türkçe programı sürekli olarak incelenmiş ve sık sık değişikliğe maruz kalmıştır.

(21)

İlköğretim ikinci kademe Türkçe eğitim programı; 1) 1924 Lise Birinci Devre Müfredat Programı 2) 1929 Orta Mektep Türkçe Programı

3) 1931-1932 Ders Senesi Tadilatı Türkçe Programı 4) 1938 Ortaokul Türkçe Programı

5) 1949 Ortaokul Türkçe Programı 6) 1962 Ortaokul Türkçe Programı

7) 1981 Temel Eğitim Okulları Türkçe Eğitim Programı, değişikliklerine uğramış; en son 2005 yılında kabul edilen İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı uygulanmaya başlanmıştır. ( Özbay 2006: 41)

I. 2.1.1. Türkçe Öğretiminde Amaç ve İlkeler

Eğitimde hedef kavramı çok tartışmalı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Hedef karşılığında amaç, gaye, maksat, erek, niyet gibi farklı anlamları olan, ancak hedefin eşanlamlısı olarak algılanan sözcükler kullanılmaktadır, özellikle de hedef amaç ayrımı tam olarak yapılamamaktadır.Genel anlamda hedef, ulaşılmak istenen nokta, amaç ise bu noktaya ulaşma isteği olarak belirtilmektedir. Eğitim açısından hedef, yetiştirdiğimiz insanda bulunmasını uygun gördüğümüz, eğitim yoluyla kazandırılabilir nitelikte istendik özelliklerdir.. Daha kısa bir tanımla, kişide geliştirmek istediğimiz özelliklerdir. Hedef ifadeleri eğitim programlarının başında yer alarak belirleyici olma niteliğine sahiptir. Bu nedenle, programların hedefi, bireylerin de amaçları vardır belirlemesini yaparak hedef-amaç tartışmasına ve kullanımına bu aşamada bir çözüm getirmek istiyoruz. Hedef kavramının temelinde bir öğrencinin planlanmış ve tertiplenmiş yaşantılar sayesinde kazanması kararlaştırılan ve davranış değişikliği ya da davranış olarak ifade edilmeye elverişli olan özellik belirtilmektedir. Bu nedenle öğrenci yetiştirme faaliyetlerinin önceden

(22)

kararlaştırılmış belli hedefleri gerçekleştirici nitelikte olması beklenir. Bu beklentilere cevap vermek üzere hazırlanan hedefler yatay ve dikey sınıflamaya tabi tutularak, sistematik bir yaklaşım benimsenmektedir.

Hedeflerin dikey sınıflaması yapılırken uzak, genel ve özel hedefler ya da Milli Eğitimin, okulun, dersin ve konunun hedeflerini belirleme yaklaşımı izlenmektedir. Hedeflerin yatay sınıflamasında ise ülkemizde son yıllarda yaygın olarak Bloom’ un geliştirdiği sınıflama kullanılmaktadır. Buna göre hedefler, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alana göre üç ana gruba ayrılmakta; ve her alan da kendi içinde alt gruplara ayrılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı bilişsel alan olmakta ve bu alanın alt basamakları, bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirmeden oluşmaktadır. Program hedefleri de bu basamaklara göre belirlenmektedir. Bu ünitede, Milli Eğitimin Genel Amaçları, ilköğretim okulları Türkçe programı genel ve özel amaçları ile davranışlar ele alınıp irdelenecektir. Ayrıca Türkçe öğretimin temel ilkeleri açıklanacaktır.

Bu bölümde, Milli Eğitim Genel Amaçları, İlköğretim Okulları Türkçe Programı’nda yer alan genel ve özel amaçlar ile davranışlar üzerinde durulmuştur.

I. 2.1.2. Türk Millî Eğitiminin Amaçları

Türk Millî Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini; • Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin millî, ahlakî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;

• Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişkin bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne

(23)

sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;

• İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirmek, gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamaktır. Böylece, bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu arttırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır. Türk Milli Eğitiminin genel amaçları iyi insan, iyi vatandaş ve iyi meslek sahibi insan yetiştirmek olduğu söylenebilir. (Öz 2003: 8)

1. İlköğretim Okulları Türkçe Programının Amaçları Genel Amaçlar

İlköğretim okullarında Türkçe öğretiminin amacı, Milli Eğitimin temel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak şöyle sıralanabilir:

• Öğrencilere görüp izlediklerini, dinlediklerini, okuduklarını tam ve doğru olarak anlama gücü kazandırmak.

• Onlara görüp izlediklerini, dinlediklerini, okuduklarını, incelediklerini ve düşündüklerini, tasarladıklarını söz ya da yazı ile doğru ve amaca uygun olarak anlatma beceri ve alışkanlığını kazandırmak.

• Öğrencilere Türk Dilini sevdirmek, kurallarını sezdirmek, onları Türkçeyi gelişim süreci içinde bilinçli, özenle ve güvenle kullanmaya yöneltmek.

• Onlara dinleme, okuma alışkanlığı ve zevkini kazandırmak, estetik duygularının gelişmesine yardımcı olmak.

(24)

• Türlü etkinliklerle öğrencilerin sözcük dağarcığını zenginleştirmek. • Onların ulusal duygusunu ve ulusal coşkusunu güçlendirmede kendi payına düşeni yapmak.

• Sözlü ve yazılı Türk ve dünya kültür ürünleri yoluyla Türk kültürünü tanıma ve kazanmalarında, Türk yurdunu ve ulusunu, doğayı, hayatı ve insanlığı sevmelerine yardımcı olmak.

•Onlara bilimsel, eleştirici, doğru, yapıcı ve yaratıcı düşünme yollarını kazandırmada Türkçe dersinin payına düşeni gerçekleştirmek. (Cemiloğlu 2004:219)

2. İlköğretim Okulları Türkçe Programının Amaçları Özel Amaçlar

Türkçe programında 6. 7. ve 8. sınıflar için yer alan özel amaçlar, anlama, anlatım, dilbilgisi ve yazı alt başlıkları altında yer almaktadır. Bu sınıflama doğrultusunda özel amaçlar aşağıdaki gibi ifade edilmektedir.

Anlama Gücüne Yönelik Özel Amaçlar (VI. - VIII. Sınıflar)

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliği oldukça uzun olduğundan bu kısım aşağıda özetlenerek verilmiştir. Bu husus diğer alt başlıklar için de geçerlidir.

• Öğrencilerin edindikleri dinleme, izleme alışkanlık ve becerisini, düzeylerine uygun duygu ve düşünce ürünlerini, konuşmaları güncel yayınları anlayabilecek, eleştirebilecek ve onlardan yararlanabilecek ölçüde geliştirmek;

• Sesli ve sessiz okuma hızını arttırmak ve tekniğini kusursuz duruma getirmek; • Sözcük dağarcığını, Türk Dil İnkılâbı ve çağdaş gelişimi doğrultusunda zenginleştirmek;

• Öğrencilere dipnot, dizin, sözlük, ansiklopedi, her türlü başvurma ve kaynak eserlerden yararlanma yeteneğini kazandırıp geliştirmek;

• Kitap sevgisini geliştirerek boş zamanlarını kitap okuyarak değerlendirme alışkanlığını kazandırmak;

(25)

• Dinleme, izleme, okuma ve anlama ile ilgili becerilerini, kaynaklara başvurarak içinde yaşadıkları yurdu, toplumu, dünyayı daha iyi tanımaları, sevmeleri için kullanabilme yöntemini kazandırmaktır.

Anlatım Gücüne Yönelik Özel Amaçlar (VI. - VIII. Sınıflar)

Öğrencilere kazandırılması amaçlanan beceri ve alışkanlıklar aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

• Herhangi bir konu üzerinde bir topluluk karşısında tekrarlara düşmeden ve yanlışlık yapmadan 5-10 dakika konuşabilme;

• Gereğine uygun olarak bir tartışmaya katılabilme, bir toplantıyı yönetebilme; • Konunun gereğine göre türlü yapıdaki cümleleri doğru olarak kurabilme;

• Yazım ve söz dizimi yanlışı yapmadan yazabilme, noktalama işaretlerini yerli yerinde kullanabilme;

•Konuşmalarını ve yazılarını uygun bir plâna göre geliştirebilme;

• Türkçe derslerindeki her türlü etkinliklere katılabilme, varılan sonuçları anlatabilme, açıklayabilme;

• Gördükleri, bildikleri bir yeri, bir olayı, bir canlıyı, bir kimseyi, vb. anlatabilme, tanıtabilme, bunlar hakkındaki duygu ve düşüncelerini açıklayabilme;

• Okunan bir kitap, dinlenen müzik parçası, gezilen bir sergi, izlenen bir film, bir oyun, bir maç, vb. üzerine açıklamalarda, eleştirmelerde bulunabilme; yargıya varabilme;

• Türlü konularda tasarladıklarını ve düşündüklerini anlatabilme;

• Toplantı programlarını, düzenleyebilme kararlarını yazabilme, bu konularda bildiriler, duyurular hazırlayabilme, sonuçları rapora bağlayabilme;

(26)

• Sözcük grupları, atasözü, özdeyiş, deyim, vb. açıklayabilme;

• Çeşitli derslerle ilgili açıklama ve raporları saptayabilme, özet çıkarabilme, not alabilme;

•Günlük hayatta geçerli yazışmaları yapabilme;

• Sözlü ve yazılı sanat etkinliklerine katılabilme, varsa bu alanlardaki yeteneklerini geliştirebilme;

• Her zaman, her türlü kalemle okunaklı, işlek, güzel ve düzenli bir el yazısıyla yazabilme, beceri ve alışkanlıklarını kazandırmaktır.

Dilbilgisi Özel Amaçları (VI. - VIII. Sınıflar)

Dilbilgisi alt başlığında öğrencilere bilinçle şu davranışların kazandırılması amaçlanmaktadır.

• Anlamlarına göre cümleleri, cümle içinde sözcükleri doğru vurgulayabilme; • Sözcüklerin gerçek, mecaz ve terim anlamlarını kavrayabilme, deyimleri anlayabilme;

• Sözcükleri gerçek, mecaz, terim anlamlarında ve sestaş, anlamdaş, karşıt anlamlı kelimeleri, deyimleri anlatma etkinlikleri içinde doğal olarak kullanabilme;

• Büyük ve küçük ses uyumlarını kavrayıp uygulayabilme;

• Sözcük türlerini cümle içindeki anlamlarına ve görevlerine göre tanıyabilme ve doğal olarak kullanabilme;

• Sözcüklerin yapısı ve dilimizin özelliği olan kelime türetme yollarını kavrayabilme;

(27)

• Noktalama işaretlerini tam ve doğru olarak kullanabilme;

• Fiil kiplerini, basit ve bileşik zamanlı biçimlerini, çatılarını, ek fiilleri, yardımcı bileşik fiilleri, fiilimsileri cümle içinde kavrama ve doğru kullanabilme;

• Cümlelerde öğelerin sıralanışını, sıralanışa göre anlam değişikliğini kavrayabilme ve buna göre cümle kurabilme;

• Cümle türlerini (anlamlarına, yapılarına, yüklemlerine ve öğelerinin sıralanışına göre) öğrenebilme;

• Cümlelerin görevlerini kavrayabilme; davranışlarını kazandırmak; Bir önceki sınıflarda kazandıkları davranışları pekiştirmektir.

Yazı Özel Amaçları (VI. - VIII. Sınıflar)

Yazı programları yeniden düzenleninceye kadar eski programlar, sınıf ve Türkçe öğretmenlerince amacına ve yöntemine uygun olarak, öğrencilere, işlek (okunaklı, çabuk yazılabilen, güzel ve kişisel özellikleri olan) bir yazıyla yazma alışkanlığı kazandırılacak biçimde yürütülmelidir. Bu amaçlar şöyle ifade edilmektedir:

• Öğrencilerin ilkokulda öğrendikleri el yazısını daha işlek, daha okunaklı, daha hızlı ve daha güzel kılmak.

• Anlatım aracı olan el yazısı yanında bir sanat bölümü olan güzel yazıya da yer vermek, ilkokulda başlanan sanat yazısını geliştirmek ve çeşitlendirmek. Türkçe programında yer alan genel ve özel amaçlar incelendiğinde ortaya çıkan sonuç ve ulaşılmak istenen nokta

• Anlama gücünün geliştirilmesi,

• Anlatım beceri ve alışkanlığının kazandırılması, • Dinleme ve okuma alışkanlık ve zevkinin verilmesi, • Sözcük dağarcığının geliştirilmesi,

(28)

• Dilbilgisi kurallarının kavratılması,

• Dil, sevgi ve bilincinin uyandırılması, olduğu görülmektedir. Türkçe programında amaçların dikey sınıflaması yapılırken Milli Eğitimin, öğretim düzeyinin ve dersin amaçları belirlenmiş; ancak yatay sınıflamada dört temel dil becerisini geliştirmeyi ya da bilişsel, duyuşsal, devinişsel alana uygun sistematik bir yaklaşımı merkez alan bir sınıflamaya gidilmemiştir. Bunun yerine Türkçe öğretim programındaki amaçlar yatay sınıflama açısından anlama, anlatım, dilbilgisi ve yazı temellerine oturtulmuştur. (Cemiloğlu 2004:232)

I. 2.1.3. Amaçları Davranışa Dönüştürme

Türkçe programında yer alan genel ve özel amaçların daha işlevsel olması ve birey tarafından kazanılıp kazanılmadığına karar vermek için davranışsal tanımların da oluşturulması gerekecektir. Diğer bir anlatımla, amaçlar davranışa dönüştürülmelidir, yani öğrencinin yapacakları cinsinden ifade edilmelidir. Davranışlara dönüştürülmeyen amaçlar programlarda bir süs olarak kalmaktan öteye gidemezler. Bu nedenle Türkçe programında yer alan özel hedeflerin mutlaka davranışlara dönüştürülmesi sağlanmalıdır. İlköğretim okulu programında yer alan davranışlar yeterli görülmediği takdirde, zümre öğretmenleri bir araya gelip gerçekleşebilir ve ulaşılabilir davranışları birlikte saptayabilirler. Amaçların davranışa dönüştürülmesi yoluyla ölçme ve değerlendirme çalışmalarının da daha sistematik yapılması sağlanmış olur. Türkçe programında yer alan özel amaçlara ilişkin davranış ifadelerine ek olarak sizden yeni davranışlar yazmanız istenirse şu kurallara uymanız uygun olur.

• Davranışlar, hedef alanını kapsamalıdır. Özellikle son yıllarda çıkan programlarda yer alan davranış ifadeleri incelendiğinde uygulama basamağındaki bir hedef ifadesinin altında yer alan davranışların bilgi düzeyinin davranış ifadesi olduğu gözlenmektedir.

• Davranışların sınırları belli olmalı ve aralarında binişiklik bulunmamalıdır. • Davranış ifadeleri gözlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır.

(29)

3. Temel İlkeler

Türkçe öğretiminde programda belirlenen amaçlara ulaşabilmek için öğretim etkinliklerinde uyulması gereken bazı temel ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkeler aşağıdaki gibidir.

• Dört temel dil becerisinin birlikte öğretilmesi, • Anadil öğretiminin doğal bir ortamda yapılması, • Türkçe öğretiminde bütün derslerden yararlanılması,

• Anadilin kurallarını öğretirken tümevarım yaklaşımının izlenmesi, • Temel dil becerileri ile öğretim etkinlikleri arasında sıkı bir ilişkinin kurulması

• Konuların seçiminde tematik bir yaklaşımın izlenmesi,

• Dil becerilerini geliştirmede çoklu ortamın sağlanması. Bu ilkelerin açıklaması aşağıda verilmiştir.

I. 2.1.4. Programın Uygulanmasında Öğretmenin Rolü

Öğretmen;

•Öğrenci merkezli etkinliklere yer verir. Belirleyeceği etkinliklerin uygulanmasında öğrenciyi etkin kılar. Etkinlikleri değerlendirmek üzere çalışma kâğıtları hazırlar.

•Öğrencileri ile iletişim kurar.

•Öğrencilerin yazılı ve sözlü ifadelerinden hareketle iş birliği yapar.

•Öğrencilerin seviyelerine uygun kitaplardan oluşan bir liste düzenler, listeyi takip eder.

(30)

•Öğrencilerin Türkçe dersinde başarılı olabilmesi için onlarla birlikte bir çalışma planı hazırlar, öğrencileri plana uyma konusunda okul içinde ve dışında takip eder.

•Okuduğu kitaplardan kişisel ve kültürel gelişimi sağlayıcı nitelikte olanları tanıtmak, diğer öğretmen ve velilerle paylaşmak amacıyla sunum yapar.

•Okul içerisinde öğrencilerin iletişimlerinde, Türkçenin doğru, güzel ve etkili kullanılmasını takip eder.

Dilin dört temel becerisi olan dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazmanın

geliştirilmesinde, okuldaki öğrenme ve öğretme etkinliklerinin yanında, ailenin bu konuda bilinçli olarak hareket etmesi de önemlidir. Bu nedenle öğretmen, aile ile iş birliği yaparak dilin güzel ve bilinçli kullanılması amacıyla aileyi yönlendirmeli ve birlikte hareket etmek için gerekli önerilerde bulunmalıdır.

Öğretmen;

•Evde izlenen televizyon programlarında seçici ve dikkatli olunması konusunda aile fertlerini yönlendirir, onlara önerilerde bulunur.

•Seslerin söylenişi ile ilgili bozukluk olup olmadığı konusunda, varsa, hatalı seslerin sayısı ve hatalı sesin başta, sonda ya da ortada mı olduğu hakkında bilgi alır.

•Okulda yapılan her türlü etkinliğe ilgi göstermeleri, çocuklarına hediye alırken kitapları da tercih etmeleri konusunda aileleri yönlendirir.

•Ailelere öğrencilerin ödevlerine ve çalışmalarına nasıl yardımcı olacakları konusunda bilgi vererek birlikte hazırlanan çalışma planının uygulanmasını sağlar.

•Çocukların kitap okumayı alışkanlık hâline getirmelerinde aile büyüklerinin kitap okuyarak çocuklarına örnek olmaları, birlikte kitap okuma saatleri düzenlemeleri, evde kitaplık oluşturmalarının önemini belirtir.

(31)

İlköğretim ilk sınıflardaki çocuklar ev ve aile hayatını içeren konulara karşı ilgiliyken ileriki sınıflarda kahramanlık öykülerine, büyük adamların yaşamlarına ilişkin konulara ilgi duyarlar. Bu sebepten Türkçe derslerinde çocukların yaşla gelişen yetenekleri ve değişen ilgileri dikkate alınmalıdır.

Çocukların doğuştan ve yaş seviyesinden ileri gelen özellikleri yanında doğup büyüdükleri aile ortamından ve çevreden aldıkları özellikler de vardır. Örneğin bir köy çevresinden gelmiş bir öğrenci ile bütün hayatı şehirde geçmiş bir çocuğun ilgi duyacağı konular arasında farklılıklar vardır. Yine örneğin bir okuma parçasında geçen “düven” kelimesini köy çevresinden gelen çocuklar kolayca anlayabildikleri halde, birçok şehir çocuklarına bu kelimenin açıklanması gerekebilir. Çevreden gelen bu gibi özelliklerin de dikkate alınması önemlidir.(Öz 2003:5)

İlköğretim çağındaki öğrencilerin ilgileri, ihtiyaçları aynı olduğu halde yaşamları, içinde bulundukları ortamları farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden derslerde işlenenler paralellik gösterirse aynı bilgi, donanım ve kültürde bireyler yetiştirebiliriz. Olaya dayalı metin türlerinde eğitimcilerin de destekleyici aktarımları sayesinde öğrencilerin ilgileri tatmin edilirken kültürel değerlerimizi de kavratabiliriz.

I. 2.1.5. Okuma Metinlerinde Bulunması Gereken Özellikler

1. Metinler, Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olmalıdır.

2. Metinlerde millî, kültürel ve ahlâkî değerlere, milletimizin bölünmez bütünlüğüne aykırı unsurlar yer almamalıdır.

3. Metinlerde siyasî gruplara ve ayrımcılığa yol açacak bölücü, yıkıcı ifadeler

yer almamalıdır.

4. Metinlerde öğrencilerin sosyal, zihinsel, psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek cinsellik, karamsarlık, şiddet vb. ögeler yer almamalıdır.

(32)

5. Metinlerde insan hak ve özgürlüklerine, insanî değerlere aykırı ögeler yer almamalıdır.

6. Metinler, dersin amaçları ile kazanımlarını gerçekleştirecek nitelikte olmalıdır.

7. Metinler kitapların yanı sıra, dergi, gazete, ansiklopedi, ansiklopedik sözlük, resmî İnternet siteleri ile basılı materyallerin çevrim içi sunumlarından seçilebilir. Aynı kaynaktan ikiden fazla metin alınmamalıdır.

8. Metinler, öğrencilerin ilgi alanlarına ve seviyesine uygun olmalıdır. 9. Metinler, işlenecek süreye uygun uzunlukta olmalıdır.

10. Metinler, Türkçenin anlatım zenginliklerini ve güzelliklerini yansıtan eserlerden seçilmelidir.

11. Metinler; dil, anlatım ve içerik açısından türünün güzel örneklerinden seçilmelidir.

12. Metinlerde tutarlılık ve bütünlük olmalıdır.

13. Dünya edebiyatından seçilen metinlerin çevirilerinde, Türkçenin doğru, güzel ve etkili kullanılmış olmasına özen gösterilmelidir.

14. Metinler, öğrencilerin dil zevkini ve bilincini geliştirecek, hayal dünyalarını zenginleştirecek nitelikte olmalıdır.

15. Metinler, öğrenciye eleştirel bir bakış açısı kazandıracak özellikler taşımalıdır.

16. Metinler, öğrencinin kişisel gelişimine katkıda bulunacak ve onlara estetik bir duyarlılık kazandıracak nitelikte olmalıdır.

17. Metinler, öğrencilerin duygu ve düşünce dünyasını zenginleştirmek amacına yönelik olarak farklı yazar ve şairlerden seçilmelidir.

(33)

18. Metinler, yazar ve şairlerin yalnızca edebî yönlerini ön plana çıkarmalıdır. 19. Metinler, öğrenciye okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandıracak nitelikte olmalıdır.

20. Yıl boyunca işlenecek okuma metinlerinin 1/2’si bütün hâlinde alınmalıdır. Şiirlerin bütün hâlinde alınması esastır. Şiir dışında bütün hâlinde alınan metinlerde eğitsel yönden uygun olmayan ifadeler varsa -metnin bütünlüğünü bozmamak kaydıyla en fazla bir cümle, cümlelerin bütünlüğünü bozmamak kaydıyla en fazla beş kelime- çıkarılmalıdır.

21. Yıl boyunca işlenecek okuma metinlerinin 1/3’ünde metnin özünü ve anlam bütünlüğünü bozmamak kaydıyla kısaltma ya da düzenlemeye gidilebilir. Düzenleme sırasında metne cümle ya da paragraf düzeyinde ekleme yapılamaz.

22. Her metin, öğrencinin söz varlığını zenginleştirecek yeni öğrenilecek söz ve söz gruplarına yer vermeli; ancak bu oran metni oluşturan kelimelerin yüzde beşini geçmemelidir.

23. Yıl içinde -dinleme metinleri de dâhil olmak üzere- bir yazardan ikiden fazla metin işlenmemelidir.

24. Tek yazarlı ya da birden çok yazarlı ders kitaplarında yazarlar tarafından yazılan ya da hazırlanan metin sayısı ikiyi geçmemelidir.

25. Ders kitabındaki metinler, içeriğe uygun çeşitli görsel materyaller (fotoğraf, resim, afiş, grafik, karikatür, çizgi film kahramanları vb.) in yanı sıra atasözü, özdeyiş, duvar yazısı veya sloganlarla desteklenebilir.

26. Ders kitabında temaları destekleyen serbest okuma metinlerine yer verilebilir.

27. Romandan, tiyatro metninden, biyografik ve otobiyografik eserlerden

(34)

I. 2.1.6. Dinlenecek Materyallerin İçeriğinde Bulunması Gereken Özellikler

1. Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olmalıdır. 2. Millî, kültürel ve ahlâkî değerlere, milletimizin bölünmez bütünlüğüne aykırı unsurlar yer almamalıdır.

3. Siyasî kutuplaşmalara ve ayrımcılığa yol açacak bölücü, yıkıcı ve ideolojik ifadeler yer almamalıdır.

4. Öğrencilerin sosyal, zihinsel, psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkileyebi-lecek cinsellik, karamsarlık, şiddet vb. ögeler yer almamalıdır.

5. İnsan hak ve özgürlüklerine, insanî değerlere aykırı ögeler yer almamalıdır. 6. Dersin amaçları ile kazanımlarını gerçekleştirecek nitelikte olmalıdır. 7. Öğrencilerin ilgi alanlarına ve seviyesine uygun olmalıdır.

8. İşlenecek süreye uygun uzunlukta olmalıdır.

9. Türkçenin anlatım zenginliklerini ve güzelliklerini yansıtmalıdır.

10. Dinleme metinlerinde, metnin özünü ve anlam bütünlüğünü bozmamak kaydıyla kısaltma ya da düzenlemeye gidilebilir. Düzenleme sırasında metne cümle ya da paragraf düzeyinde ekleme yapılamaz.

11. Aynı temada birden fazla dinleme/izleme materyaline yer verilecekse bunları türleri farklı olmalıdır.

12. Öğrencilerin dil zevkini ve bilincini geliştirecek, hayal dünyalarını zenginleştirecek nitelikte olmalıdır.

13. Öğrencinin kişisel gelişimine katkıda bulunacak ve onlara estetik bir

(35)

I. 2.1.7. 6, 7 ve 8. Sınıflarda Yer Verilmesi Gereken Türler

6. Sınıfta; şiir, hikâye, anı, masal, fabl, deneme, tiyatro, mektup

7. Sınıfta; şiir, hikâye, anı, deneme, tiyatro, sohbet (söyleşi), gezi yazısı,

biyografi

8. Sınıfta; şiir, hikâye, anı, makale, roman, deneme, sohbet (söyleşi), eleştiri,

destan türlerinde metinlere mutlaka yer verilecektir. Bu türler dışındaki türlerde de metinlere yer verilerek öğrencilerin farklı türden metinlerle karşılaşması sağlanmalıdır.

TEMALAR

ANA TEMA ALT TEMALAR

Sevgi İnsan sevgisi Aile sevgisi Vatan sevgisi Millet Sevgisi Bayrak sevgisi Dil sevgisi

Millî Kültür Geleneksel sanatlarımız

Türk büyükleri Türk müziği

(36)

Seyirlik oyunlar Spor Oyunlar Bayramlar Toplum Hayatı Medeniyet Birey ve toplum Yardımlaşma Komşuluk ilişkileri Küreselleşme Dayanışma Dostluk Konukseverlik Okuma Kültürü Okuma sevgisi Okuma alışkanlığı Kitaplar Süreli yayınlar Kütüphaneler İnsanlarla iletişim Uluslararası iletişim

(37)

Kültürel iletişim Bilgi iletişimi

Aile iletişimi Öğrenci öğretmen iletişimi

Diğer canlılarla iletişim Kitle iletişim araçları

İletişim becerileri Hak ve Özgürlükler Bireysel haklar İnsan hakları Eğitim hakkı Çocuk hakları Hasta hakları Bireysel haklar İnsan hakları Eğitim hakkı Çocuk hakları Hasta hakları Hakkını savunma Özgürlükler

(38)

Kendini tanıma Kendine saygı Kişilik tipleri Empati Sorumluluk Sosyal gelişim Olumlu düşünme Meslek seçimi Karar verme Başarı Girişimcilik Öz eleştiri İletişim araçları Bilgisayar Buluşlar Teknoloji ve hayat Alışkanlık ve insan İyi alışkanlıklar Kötü alışkanlıklar

(39)

Sağlıklı yaşama Spor Odamız Evimiz Sınıfımız Okulumuz Şehirler Ülkeler Zaman planlaması

Geçmiş, şimdi, gelecek

Çevremiz Umut Mutluluk Heyecan Korku Kaygı Üzüntü Yalnızlık Özlem

(40)

Sitem Veda Kıskançlık Bağışlama Duygular Umut Mutluluk Heyecan Korku Kaygı Üzüntü Yalnızlık Özlem Sitem Veda Kıskançlık Bağışlama Takdir etme Beğenme Mizah

(41)

Doğa ve Evren

Mevsimler İklim Doğa olayları

Canlılar

Doğadaki fiziksel değişiklikler Doğal afetlerden korunma

Çevrenin korunması Manzaralar Kar Yağmur Yıldızlar Renkler Gezegenler Dünya Yeryüzü ve uzay Sinema Tiyatro Resim

(42)

Müzik Fotoğraf Mimarî Heykel Dans Kavramlar ve Çağrışımlar Rüya, düş, hayal Oyun ve eğlence Harfler ve sayılar Estetik zevk Güzellik Zıtlıklar Önce, şimdi, sonra

1. Her temada farklı türlerden en az üç okuma, bir dinleme/izleme metnine/materyaline yer verilir. Dinleme metinleri öğretmen kılavuz kitabında yer almalıdır.

2. Seçilen konu veya temanın farklı yönlerinin ele alındığı metinler işlenir. 3. Dinleme/izleme metni, okuma metinlerinde ele alınan alt temalardan biriyle bağlantılı olabilir.

4. Her sınıfta biri zorunlu Atatürkçülük teması olmak üzere 6 ana tema ele alınır.

(43)

5. 6. sınıfta “Sevgi”, 7. sınıfta “Millî Kültür”, 8. sınıfta “Toplum Hayatı” zorunlu ana temalardır. Zorunlu temalar diğer sınıflarda da işlenebilir.

6. Ana temalar altında belirtilen alt temalar zenginleştirilebilir.(MEB 2006: 57)

1.3. İlköğretimde Okutulan Halk Kültürü Dersi

“Halk kültürü; üretilen, yaşatılan, sözlü veya yazılı olarak gelecek kuşaklara

aktarılan, örgün olmayan ve geleneksel alanlarda yoğunlaşan ortak değer, davranışlarla yaşayış kalıplarının bütünüdür.” (MEB 2007: 10)

Son yıllarda teknoloji alanındaki müthiş ilerleme sonucunda milletler birbirlerini etkilemektedir. Bilgi alanındaki müthiş ilerleme neticesinde ulusal ve yerel değerlerimiz de elimizde olmadan değişime uğramaktadır. Halk kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılmasının bu gelişmeler karşısında birliğimizi korumamız için zaruri hale geldiğini söyleyebiliriz.

(44)

Genç kuşakların geçmişini ve bugününü doğru öğrenip geleceğe yönelmelerini ve daha mutlu, daha sağlıklı bir hayat için ait oldukları kültürü, bu kültürün oluştuğu çevreyi tanımalarını sağlamak Türk millî eğitiminin temel amaçlarındandır.

“Halk kültürü, örgün olmayan kültür aktarım alanlarında (sinema, televizyon vb.) çeşitli nedenlerle kullanılmadığı ve eğitim kurumlarında yer almadığı için yakın gelecekte kentli çocuklar, etkin kitle iletişim araçları tarafından üretilen popüler kültürün ve kitle kültürünün yoğun etkisi altında kendi kültür ifadelerine, davranış kalıplarına, yaşam biçimlerine uzak kalacaklar ve bunların yeniden üretimine katkıları olamayacaktır.

Bu öğretim programı ile kısa vadede öğrencilerin; halkın değer yargıları, hayatı, dünyayı algılayış biçimi, belli olaylar karşısındaki tavır, tutum ve tepkileri konularında bilgi sahibi olmaları; uzun vadede ise dünya genelinde gözlenen ekonomik, politik ve kültürel gelişmelerin yeni bir küresel uygarlığın oluşumunu sağladığı gerçeğinden hareketle bu durum karşısında kendi kültürlerini tanımaları, tanıtmaları ve korumaları amaçlanmaktadır.

İnsanlık, yazıyla güçlü uygarlıklar kurmadan ve yazıya dayalı örgün eğitim kurumlarını günümüzdeki kadar tabana yaymadan önce, bir kültüre mensup olmanın temel değer, davranış ve yaşayış biçimlerini sözlü kültür ortamlarında ve örgün olmayan öğrenme modelleriyle gelecek kuşaklara aktarıyordu. Bugün ana dili öğrenimi de dâhil olmak üzere bütün bilgi ve kültür aktarımı, kentsel alanda örgün eğitim kurumlarında veya kentin örgün olmayan öğrenme alanlarında (basın, yayın, televizyon, sinema, tiyatro vb.) biçimlenmektedir. Günümüzde Türkçe sözlü kültür aktarımı biçiminde, doğumdan kısa bir süre sonra göreve dönmek durumunda olan anneler tarafından öğretilememekte; ana dili çağdaş kentte hızla "kreş dili" veya "okul öncesi eğitim dili" biçimine dönüşmektedir. Bu simgesel örnekte de görüleceği gibi çocuğun kendi kültürü ile buluşması, onu anlaması, kavraması ve tüketmesi, bu kültürün örgün eğitim süreçlerinin bir parçası olmasına bağlıdır.

Halk kültürü, çağdaş bilim yaklaşımı içinde bir kültüre ait olmanın sözel ve geleneksel bütün yönlerini içerdiği gibi aynı zamanda bir toplumun kentsel

(45)

alanlarda kazandığı yeni sözel ve geleneksel değerleri, davranışları ve yaşayışları da kapsamaktadır.

Yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa geleneksel yollarla sözlü kültür ortamında aktarılan kültürel ürünlerin ana dili öğretiminde olduğu gibi aktarılma yolları, kentleşmeye dayalı olgular nedeniyle gün geçtikçe tıkanmaktadır. Bu nedenledir ki "kültür eğitimi" günümüz insanı için kaçınılmaz hâle gelmiştir”. (MEB 2007:10-11)

Halk Kültürü Dersi Öğretim Programı'nda kültürel değerlerimiz kavratılırken bunların gerekliliği, önemi, değeri de aktarılmış; çok yönlü bir bakış açısının yerleştirilmesi hedeflenmiştir.

“Halk kültürü dersi, halk arasında tarihî dönemlerde, çeşitli sebeplerle ortaya

çıkmış davranış ve geleneklerin tamamını olumlamak ve bunların tamamının gelecek kuşaklar tarafından uygulanmasını sağlamak gibi bir amaç taşımamaktadır. Öğrencilerin, kültürüne karşı irdeleyici ve çeşitli kültür gruplarının davranışlarını çözümleyici bir bakış açısı kazanmaları dersin temel amaçlarından biridir. Öte yandan örgün eğitim içinde yerini bulmayan; ancak bir toplum için sosyal ve kültürel anlamda kullanımı son derece gerekli olan sosyal normların(kuralların) öğrencilere aktarılması gerekmektedir. Bu aktarımlar, kültürel kimliğin veya bir kültüre mensup olmanın asgari ölçütleri olacaktır. Bunlar ortak kültür kodlarını oluşturacaktır.

Dünya gün geçtikçe yemek kültüründen giyim kültürüne, yapım tekniklerinden sanat anlayışlarına kadar tek tip bir kültüre doğru gitmektedir. 19. yüzyılda milletleri ve kültürleri birbirinden ayırmak için kullanılan giyim, mimari, sanat gibi birçok özgünlük giderek yok olmaktadır. İnsanlığı kültürel fakirliğe götüren bu yok oluş, yerel kültürlerin önem kazanmasını sağlamaktadır. Oysa Türk halk kültürü hâlâ özgünlüğünü, zenginliğini ve çeşitliliğini korumaktadır. Bu niteliklerini sürdürebilmesi genç kuşaklara aktarılabilmesine bağlıdır. Halk kültürü dersi de Türk halk kültürünün genç kuşaklara aktarılmasına büyük katkı sağlayacaktır.”(MEB 2007: 11)

(46)

1.4. Türkçe Öğretiminde ve Halk Kültürü Derslerinde Kullanılabilecek Çağdaş Öğretim Yöntem ve Teknikleri

Türkçe öğretiminin etkili olabilmesi için derslerde birden çok yöntem kullanmaya önem verilmelidir. Özellikle Türkçe programında yer alan hedeflerin gerçekleşmesi ve programda öngörülen bilgi, beceri ve tutumların öğrencilere etkili bir biçimde kazandırılabilmesi için Türkçe öğretmenlerinin yöntem zenginliğine sahip olması gerekir. Türkçe dersi, çocukta dil becerilerini geliştirme, anadil bilincini kazandırma ve diğer derslerle olan yakın ilişkileri nedeniyle çok yönlü bir derstir. Bundan dolayı değişik yöntem ve tekniğe başvurulması zorunlu görülmektedir. Yöntem ve teknik kavramları birbirine çok karışmaktadır. Yöntem, genel anlamda, aklın doğruyu bulmak için takip ettiği en kısa yol olarak tanımlanmaktadır. Teknik ise bir öğretme yöntemini uygulamaya koyma biçimi, ya da sınıf içinde yapılan işlemlerin bütünü olarak tanımlanabilir.

Türkçe derslerinde öğrenci düzeyi, program hedefleri ve işlenen konular açısından farklı yöntemlerin kullanılması gereği ortaya çıkmaktadır. İlköğretimin 6. 7. ve 8. sınıflarında en yaygın olarak kullanılabilecek yöntem ve teknikler şunlardır: Anlatma, Tartışma, Gösterip Yaptırma, Soru-cevap, Gösteri, Rol Yapma, Drama, Benzetme, İkili ve Grup çalışmalarıdır. Bu yöntem ve teknikleri seçerken Türkçe öğretim programlarındaki hedefler dikkate alındığında bilişsel alanın bilgi, kavrama, uygulama, analiz ve sentez düzeyinde farklı yöntemlerin seçilmesi önem kazanmaktadır.

1.5. Yöntem ve Teknikler

1.5.1. Dinleme/İzleme Yöntem ve Teknikleri

KATILIMLI DİNLEME

Amaç: Dinleme sürecinde zihinde oluşan soruların konuşmacıya iletilerek

(47)

yansıtılarak karşısındakine dinlediğini hissettirme, konuşmacının rahatlamasını ve iletişimin amacına ulaşmasını da sağlar.

Uygulama: Dinleme sırasında başka bir işle uğraşmamak ve konuşmacı ile göz

teması kurmak gereklidir. Konuşmacıdan anlatılanlara açıklık getirmesini istemek, konuşmacının sözlerini ve duygularını geri yansıtmak, fikir ve duygularını özetlemek bu uygulamada yapılacaklardandır.

KATILIMSIZ DİNLEME/İZLEME

Amaç: Dinleme/izleme sürecinde öğrencilerin dinledikleri üzerinde

düşünmelerini sağlamak esastır.

Uygulama: Dinlenilen metnin bir süreçten mi bahsettiği, yoksa bir açıklama mı

getirdiği belirlenir. Metnin türüne ve metinden elde etmek istenilenlere uygun olarak zihinde “Kim, ne, nereye, ne zaman, nasıl?” gibi sorulara cevap bulmaları için öğrenciler yönlendirilir.

NOT ALARAK DİNLEME/İZLEME

Amaç: Dinlenenlerin/izlenenlerin daha kolay anlaşılmasını ve hatırlanmasını

sağlamaktır.

Uygulama: Öğrencilerden dinleme/izleme amaçlarına göre notlar almaları

istenir. Not alınırken dikkat etmeleri gereken noktalar (ana fikrin, önemli ifadelerin, güzel sözlerin not alınması; özgün ifadelerin kullanılması vb.) hatırlatılır.

KENDİNİ KONUŞANIN YERİNE KOYARAK DİNLEME/İZLEME (EMPATİ KURMA)

Amaç: Dinleyicinin kendisini konuşmacının yerine koyarak onun neler

hissettiğini, sözlerinin hangi deneyimleri yansıttığını, kendini ve dünyayı nasıl algıladığını anlamaktır.

Uygulama: Öğrencilerden konuşmacının veya dinlediklerindeki/izlediklerindeki

(48)

düşünceleri anlamaları istenir(empati kurma). Öğrenci, kendini karşısındakinin yerine koyarken o kişiyi iyi-kötü, onun duygu ve düşüncelerini de doğru-yanlış olarak değerlendirmekten kaçınmalıdır; çünkü ön yargılı yaklaşım karşımızdakini anlamamızı engeller.

YARATICI DİNLEME/İZLEME

Amaç: Öğrencilerin dinlediklerini/izlediklerini yorumlaması ve bunlardan yeni

fikirler üretmesidir.

Uygulama: Bu yöntem iki şekilde uygulanabilir:

1.Katılımsız dinleme/izleme yapılarak konuşmacının sözlerinden yeni düşünce ve hayaller üretilir.

2.Katılımlı dinleme/izleme yapılarak konuşmacının sözlerinden üretilen düşünce ve hayaller ifade edilir. Konuşmacının daha rahat ve yaratıcı düşünmesini sağlamak için yönlendirici sorular sorulur veya cesaret verici sözler söylenir.

SEÇİCİ DİNLEME/ İZLEME

Amaç: Dinlenenlerin/izlenenlerin içinden ilgi ve ihtiyaca yönelik olanların

seçilerek dinlenmesi/izlenmesidir.

Uygulama: Seçici dinleme/izleme aşağıdaki şekillerde uygulanabilir:

1. Önceden hazırlanmış sorular dağıtılarak öğrencilerden bunların cevaplarını bulmaya yönelik olarak dinlemeleri/izlemeleri istenir.

2. Dinleme/izleme amacına veya ilgi alanına yönelik olarak dinlenenlerden/izlenenlerden bir veya birkaç bölüm/ konu seçilerek yalnızca bu kısımlar dikkatle dinlenir/izlenir.

ELEŞTİREL DİNLEME/ İZLEME

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanpınar’ın AER’de fiil zengini olan Türk dilinin fiil ve fiilimsi imkânlarını kullanarak uzun ve anlamca yoğun kelime grupları ördüğü, hemen hemen her cümlede

Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi Cilt 9 Sayı 22 Ağustos 2020 s.. (Adıvar,

Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi The Journal of International Turkish Language & Literature Research Cilt /Volume 9 Sayı /Issue 23

Selim İleri’nin Ölüm İlişkileri Adlı Romanında Trajik Bir Karakter: “Cemal” Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 9/23, s.. Mehmet

Sosyal devlet anlayışını benimseyen Sabahattin Ali, öykülerinde var olan devlet ve sisteme karşı muhalif bir tavır sergilemekle iktidar odaklarının karşısında

İkinci bölümde ise Xi’an yazıtı adıyla da bilinen ve birkaç yıl önce bulunmuş Eski Türkçe-Çince iki dilli mezar taşının sahibi olan ve

Bu kapsamda parçacıl yapının içinde bulunan madde başı (headword), dilbilgisel bilgi (grammatical information), sözcük türü bilgisi (part of speech), sesletim bilgisi

Nahit Sırrı Örik’in Kıskanmak Adlı Romanında Bir Kurban Olarak Düşkün Kadın.. Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi,