• Sonuç bulunamadı

Balıkçı 'Dalgıçlar'da karanlık mavi dünyanın insanlarını anlatıyor:Derinliğin vurgunları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balıkçı 'Dalgıçlar'da karanlık mavi dünyanın insanlarını anlatıyor:Derinliğin vurgunları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/ darında •lük gibi ne al Üster

Cumhuriyet

O

İtalvan eden : seçiyor.

K İ T A P

(2)

Balıkçı ‘Dalgıçlar’da karanlık mavi dünyanın insanlarını anlatıyor

Derinliğin vurgunları

Dalgıçlar /Halikarnas Balıkçısı (Bütün Eserleri-19)/ Derleyen ve hazırlayan: Şadan Gökovalı / Bilgi Y ayınevi*_______________

ORHAN ALKAYA

Halikarnas Balıkçısı’nın “define”sinden bir kitabın daha çıktığı ve Manusc- rit’nin bana gelmek üzere yola koyulduğu haberini alın­ ca, buruk bir sevince, heyeca­ na kapıldım. Şadan Gökova- lı’nın yıllardır süren özverili “dalgıç’ lığı, Dalgıçlar adlı anlatıyı bulup ortaya çıkartmıştı.

İyi hoş da o “b u ru k lu k niye? Yoksa ben, melali haddinden fazla anlayan bir nesilden miyim? Belki. Ama bir düşünün allahaşkına! Bu coğrafyanın uygar­ lık tarihi üzerine, verili tüm görüşleri sarsan, yer yer spekülatif de olsa, yepyeni, cesur ve yer yer reddedi­ lemeyecek kadar dayanıklı tezler öne süren bir yaza­ rın yapıtı üzerinde nasıl bir çalışma yapıldı bugüne dek. Balıkçının Batı Anadolu uygarlığı üzerine geliş­ tirdiği tezlerinin, akademik düzeyde izi sürüldü mü? Herhangi bir üniversitemizde, “Halikarnas Balıkçısı Enstitüsü” ya da en azından kitaplığı kuruldu mu? Fantezi değil, yüz elli küsur senedir ağır bir aşağılık kompleksi halinde kovalanan “muasır Batı

medeni-K İ T A P T A N B I R

B Ö L Ü M

1916 senesinin Şubatında idi. Hava; açıkta ve denizde olanlara adam akıllı çivi kestiriyordu. O günlerde tanıdığım bir arkadaş - adı Moris Grammon idi - denize daldı. Bir denizaltı

tünelinde iş görecekti. Tünele daldı, tünelin içinde yüz adım yürüdü. Oraya kadar iş kolaydı. Tünel düzdü, fakat işte bu mesafe sona erince, tünel birdenbire bir yana dönüyor ve dirsek yapıyordu.

Bittabi arkadaşımız yapayalnız değil, fakat o cenabet yerde bir çok can ipi, halatı ve hava borusu ile yürüyecekti. Neyse bu sürükleme işini fena, kötü becerebildi. Dirsek ağzını tıkaması gerekiyordu.

Diz üstü düşerek hemen işe koyuldu. Vay senmisin bana aldırmadan iş yapayım diyen? Hava süpapının -veyahut esosuııuıı- delikleri donup tıkanıverdi. Maurice birdenbire elbisesinin peynir tulumu gibi şiştiğinin farkına vardı, “farkına vardı” demek de laf mı? Güm diye şişekoyduğunu duydu. Ve duymasiyle beraber kendisini tepetaklak vaziyette tünelin tavanında buldu. Can ipine olanca kuvvetiyle de asıldıysa da, dirseğe asılan ip sanki kazığa bağlanmışmış gibi, işareti yukarı geçirmiyor da geçirmiyordu. Biraz sonra akciğerleri patlamak vaziyetine gelmişti.

Yapılacak biricik iş vardı. Yürüye yürüye ve dirseği dönerek tünelden çıkmak. Fakat tepe taklak olduğuna göre tünelin tavanında yürümesi gerekiyorduTabanda elleriyle ve tavanda ayaklariyle ilerlemeğe gayret etti. Fakat güç belâ ilerlediği her adımlık mesafede can ipi, hava borusu ve emniyet haladınm bir o kadarı gövdesine takılıyordu.

Bütün ümidi, bu kadar halat mı, ip mi, boru mu veyahut hortum mu? İşte onların yere takılmaması idi. Her adım ilerledikçe, yükü de arttıkça arttı.

yetleri’ nde, böyle bir yazar için söylediklerimden çok fazlası yapılır. Benim ülkem, ne yaptı?

Neyse! Dalgıçlar, Demokrat İzmir gazetesinde, 1949 yılında “Nakleden Cevad Şakir” ibaresiyle 53 gün boyunca yayımlanmış bir serüven romanı. Aslın­ da, roman olarak sınıflandırmak da zor Dalgıçlar’ı. Episodik yapısıyla bir seri röportajı, ilk bölümleriyle bir coğrafya dergisi makalesini andırıyor anlatı. Ama giderek, iç kurgusu ve söylemiyle, serüven ve korsan romanlarıyla ilişkileniyor.

Şadan Gökovalı, bitişik yazıda okuduğunuz gibi kolay reddedilemeyecek gerekçelerle, Dalgıçlar’ı biz­ zat Balıkçı’nın yazdığını öne sürüyor. Ben, kesin bir görüş bildirmekten kaçınmakla birlikte, Dalgıç­ ların tümüyle telif bir eser olduğu görüşüne biraz uzak durmayı tercih ediyorum.

Halikarnas Balıkçısı’nm, bazı eserlerini (mesela Turgut Reis) başka metinlerden yola çıkarak ürettiği bilinir. Bunun bir “yürütme” olmadığını özellikle söylemeliyim Dalgıçlar’a gelince... Mükellef bir ede­ bi metin olmadığı açık. Balıkçı nın her zamanki lezzetli dil savrukluğa, burada hayli ileri gitmiştir. Ayrıca, metin türleri arası bir gelgiti taşımakta ve bir gazete tefrikası olma aceleciliğini de hissettirmekte­ dir. “Nakleden” ibaresi de önemli. O yıllarda sıkça rastlanan bu ibare, “anlatan” anlamına geldiği gibi daha çok “çeviren” karşılı­

ğında kullanılmış ve yer et­ miştir.

Dalgıçlar’ın, bir serüven kitabından ya da bir dergi röportajından, hayli ser­ best biçimde çevrilip, bir bölümünün de bizzat Hali­ karnas Balıkçısı tarafından yazılmış olması ihtimali da­ ha yüksek göründü bana. Özellikle 42. günden son­

rası... Karabatak Ah­

met’in serüvenleriyle

başlayan bu son bölüm, tü­ müyle Balıkçı’nın eşsiz gözlem ve betimleme gücü­ nü yansıtıyor. Balinaların düğünü, kıyıdakilerle oy­ naşmak isteyen köpekba­ lıkları gibi nefis bir humo­ ur’u taşıyan episodları, muhtemelen, Balıkçı’nın tefrikayı kısa kesmemek için eklediğini düşündüm.

Texas’ta, New Jer-

sey’de geçtiği yazılsa da bu son bölüm, buram bu­ ram Ege kokan bir telif lez­ zeti taşıyor.

Bir bölümde, “Elli kula­ ca, ancak Ege Denizi dal­ gıçları dalabilir” diyenin de aslında Balıkçı olduğu pek kuvvetli ihtimal.

Nakil de olsa telif de Balıkçının dili ferahlatan söylemi sinmiş Dalgıçlara.

“.. .Boyum çam yarması kadardır, enim de boyuma göredir. Koca koca ellerim vardır. Yüzümün teni ise rüzgârların ve tuzlu suların tesiriyle yumuşamış değil, fakat kaim bir zımpara kâğıdına dönmüş bulunuyor” diyerek kendini tanımlayan “Dalgıç Mayer”in ağzın­ dan anlatılan bir dizi dalgıçlık hikâyesi, karada yürü- yemeyecek hale geldiğinde bile dipte yüzen, hatta uçan insanların dünyası, giderek kaybolmaya yüz tu­ tan “insan dünyası ”na gönderiyor bizi.

Tüm serüven kitaplarında olduğu gibi dünya politi­ kasının o günkü nabzıda atıyor Dalgıçlar’da. Batık­ tan çıkartılan üç bin ton cephane Amerika’dan Rusya’ya gönderildiğinde, biliyoruz ki henüz 2. Dünya Savaşı bitmemiş, soğuk savaş başlamamıştır.

Deniz dibinde pekişen sıkı dostlukların, üç aylığı yedi günde harcayan gemici boheminin, sergüzeşti işin önünde tutan yaşama tutkusunun, vurgunlarla büyüyen büyük aşkların ufkunda dolaşıyor Dalgıç­ lar.

İki bacağı vurgun yiyen dalgıç Valentin’in karısı­ nın, kocasını sekiz kulaç dibe dalarak bulup, “..sen gelmezsen işte ben böyle gelirim. Değil bacakların, fakat her yerin vurulmuş olsa da yine ben hep yanın­ da olmak isterim” kafiyesiyle aşk beyan edişindeki dokunak bile, bugünün dünden koparak ne çok şey yitirdiğini söylemiyor mu?

Bana çok şey söylüyor. □

* "Dalgıçlar". Bilgi Yayınevi kitapları arasında yakında piyasaya çıkacak.

Halikarnas Balıkçısı İzmir'deki eski evinin penceresinde arkadaşları ile Soldan sağa: Hüsamettin Bo zok. Balıkçı ve Samim Kocagöz. (Fotoğraf: Ara Güleri

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 6 0 S A Y F A 1 3

Referanslar

Benzer Belgeler

Adress for correspondence: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilimdalı Meşelik 26480 Eskişehir Eskişehir –

İLKOKUMA YAZMA 1.GRUP SESLER.. “ke”

Elektronik cihazların ekranları kısa dalga boyunda ışık yayacak şekilde tasarlandığı için doğal gün ışığından çok daha fazla parlak mavi ışık içeriyor, bu

Oturumda ulaşılan en önemli sonuçlardan birisi de İbn Rüşd düşüncesine göre; sufinin deruni bilgisinden çok akılla elde edilen bilgiye önem verilmesi

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

Bu çalışmada, yönsüz çizgelerle ifade edilen sabit ve değişken ilingeli ağlar için çoklu denge noktalı dağıtık onaylaşım problemi çalışılmıştır.

Tablo 4 ve Tablo 5’te; bu çalışmada elde edilen solvent ve rafinat fazların çözünürlük eğrisini kesme noktaları bileşimleri verilmiştir.. Tablo 4 ve Tablo 5’teki

As an example, a 2018 study used a targeted metabolomics approach to evaluate the pathogenesis of retained fetal membranes in dairy cows, and to identify poten- tial biomarkers