T
T-
5 V R 4 *
anlattığı kentiyle anılacak
lerle yansıttı” diyecektir.
Kıztlçullu Yolu, ününü pekiştiren bir
ilk kitap olur. Ataç, Orhan Veli, Cumalı için övücü şeyler yazarlar. Gerçekten efe ortak Garip kitabındaki şiir lerin büyük ağırlığı vardır genç ■ şair Cumalı üzerinde, özellik- le de Orhan Veli’nin.
40 Kuşağı’nın bütün şair- $ 3 * ® ^ lerinin gözde izleklerinden
biridir ‘harp’ ve ‘harpte ölenler’. Cumalı da bunun uzağında kalamazdı. Or-
han V elin in "Harbe giden ^ ^ 3 9 ^ 3 8 şart saçlı çocuk'./ G ene
böy-le güzel dön" dizeböy-leri sanki H aber G idenin Şarktlart
kitabım esinlemiş gibidir Cumah’ya. Onun en kalıçk en güzel şürlerinden Dİ- ri bu kitaptadır: Karda Ayak İzleri. Bir savaş alanının canlı bir betimlemesiyle başlar şür:
•
O artık yaşadığı
ıN ecati Cumalı, aralarında
Garip üçlüsü dışında Behçet
NecatigU, Cahit Külebi, Salâh
Birsel, Sabahattin Kudret
AksaTın da bulunduğu bu
öncü kuşağın en genç
sairlerinden, Garip uzantısı
bir şiirin en özgün adlarından
biridir. Herde kendi şiirini
değerlendirirken “Sanat
anlayışım, ‘G arip’ ve ‘1940
Kuşağı’nın etkilerinden
arındırarak kurmaya çalıştı ve
yalın, aydınlık bir duyarlığı
lirik şiirlerle yansıttı”
MEHMET H. DOĞAN
ecati Cumalı şiire 1930’lartn so nunda, Türk şiirinde daha sonra Garip adını taşıyacak olan köklü değişim yıllarında baslar. Bu ilk gençlik dönem i ürünlerini, daha sonra ,1943'te Kıztlçullu Yolu adıyla kitaplaştıracaktır. G arip H areketi, ilk şiirlerinin aynı ad
lı ortak bir kitapta toplayan Orhan Ve- li-Oktay Rifat-Melih Cevdet üçlüsünün başlattığı ortak bir hareket gibi görülür se pe kısa zamanda şüre henüz başlamış genç şairlerce benimsenen, eski kuşak
lan okur ve şairlerinse ateş pı düğü yaygın bir şiirsel eylem e dönüşür.
Aslında, hece şiirinin, Cahit Sıtkı ve Ah
met Muhip gibi bazı özgün örneklerinin dışında, iyice kalıplaştığı, yorulduğu, tek düze bir sese dönüştüğü bir dönem de or
taya gıkmış olması, ük çıkıştaki bütün garip'liğine karşın geniş bir okur ve şa ir kitlesince hemen benimsenmesini sağ lamıştır. Melih Cevdet, ilerde “Biz o günlerde ya?ılmakta olan gürden bıktı ğımız için yazdık o şiirleri* diyecektir.
Henüz Garip ya da Birinci Yeni Şür diye bir ad olmadığı için ortada, Yeni Şiir denmektedir bu harekete. Hapse atılarak susturulmuş Nâzım şiirinin tek n ik ve içeririnden ayrı b ir şiirdir, değişik
bir sesle; değişik şeyler söylemektedir, i , erken 1940’lı yıllarda başla, daha sonra da 40 Kuşağı adım ala cak toplumcu yönelimdeki şairler, Nâ
Tı
Öyle ki, erken 1940’h yıllarda başlaya cak, daha sonra da 40 Kuş
toplum
zım’ınkinden çok bu yeni sesi ve biçimi benimsemektedir.
Sıradan İnsanın duygulan
Daha sonra çağdaş Türk şiirinin göv desini oluşturacak olan, 1915 ile 1920- 21 doğumlu, yasları 18-25 arasında bu airler yalın, sade, süssüz bir şiir diliyle "ürk şiirin i o güne kadar tanım adığı alanlara çıkarm akta, yepyeni izlerle yaşa mın içine sokm aktadırlar: Sıradan insa
nın sıradan dertleri, sevinçleri, sevdala rı; gündelik yaşamın o güne kadar süre girmez sanılan görünümleri, nesneleri; sokaklar, parklar, güneşli havalar, bahar sarhoşluğu, yaşama sevinci; uzaktan, radyo ve gazete haberlerinden izlenen bir dünya savaşın m getirdiği acılar ve Utangaç, naif bir ‘hürriyet* özlemi.
Necati Cumalı, aralarında Garip üçlü sü dışında Behçet Necatiğil, Cahit Kü lebi, oalâh Birsel, S ab allattın Kudret Ak- sal’ın da bulunduğu bu öncü kuşağın en genç şairlerinden, Garip uzantısı b ir şi irin en özgün adlarından biridir, ilerde
kendi şiirini değerlendirirken “Sanat an layışını,- ‘Garip* v e '1940 Kuşağı’nın et- küerindenvanndırarak kurmaya Vt yalın, aydınlık bir duyarlığı lirik
şür-"Karda ayak izleri var Vurulup düştükleri yere kadar Yüzleri tanınmayacak bir halde Olduğu yerde kalm ış cesetleri”
Ama Cumalı yi toplumsal konularda, politik şiirlerde kuşakdaşlanndan ayrı düşüren naif söylemin ilk izleri dç.yine bukitaptadır. örn eğin Hürriyete Övgü şiirinde:
"Boşuna değil dökülen kan Hatıran daha aziz çıkacaktır Bu felâ k et senelerinden A sırlardır bu böyledir Bütün kötülükler geçer Yaşar iyi ve güzel olan"
“Bütün kötülüklerin geçeceği, iyi ve güzel olanın yaşayacağı” umudu, Net ti Cumalı için hem içtenlikli bir duygu
Ph
hem de toplumsal-tarihsel sorunları a i lecektir: mak İçin bir çıkışyoludur. Sür serüveni nin sonuna kadar böyle gidect
"Mutlu olm ak h er vakit elim izdedir Bütün istediğim iz bundan ibaret Köylüye toprak, kovboya kem ent H er şeyin başında, her şeyden önce Hürriyet“
Cumalı’mn cerçekten de Garip şiirin den oksun, 40 Kuşağı’nm ö teki şairlerin den ayrılm ası ve özgün şiirini bulmaya başlam ası, bence, M ayıs Ayı N otlan (1947) kitabıyla olur, incecik kitap, bas
tan sona ask şiirleriyle. sevda şiirleriyle doludur, ilk asklann, ilk evlilik günleri nin sabırsız bekleyişleri, özlemleri, hele canları işlek, akıcı, sade bir dille anlatı- : lir bu şiirlerde. Henüz erosal duyguların egemen olmadığı bir çocuksuluk sezilir- bütün dizelerde:
"Ben senin gün ışığında •
-Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm G ökler, denizler g ibi bakardım , Gülen ağlayan gözlerine"
_ "Bir paydos zilleri çalsa
Bütün gün tek başına o evde Canın sıkılır d eğil mi?"
Necatigil’in (Kapalı Çarşı), Külebi’nin (Adamın Biri) kitaplarıyla ortak öyküle m e d ili d e sanki ilk kez bu kitapta kendi ni bulmuştur. H er şiir küçük bir öykü an latır gibidir. Bu öykü söylem i içinde im-gesiz, rahat, yalın bir anlatı, Cumalı şiiri nin en belirleyici yanı olarak gelişecektir bundan böyle. Misafir şiirindeki öyküle
me dilinin .daha sonraki kuşaktan bazı şairlerin (Örn. A ttilâ Ilhan) şiirlerinde yankı bulduğunu görm ekjlgi çekicidir:
"Beti en güzel aşk şiirlerim i E l sürmediğim kadınlar için yazdım da Hep senin g ibi kadınlar tanıdım haya tım da
Sen, şim di yatağımda uzanmış yatan Yorgun gözleriyle süzen beni Senin için başladım bu şiiri"
Aynı kitaptaki Dut Koparan Kız şiiri ise Cumalı’nın bundan sonraki şürinde, hatta öykülerinde, romanlarında, oyun larında da basat bir öğe olacak olan ero sal izlekleri haber veren ilk örnektir.
Bundan sonra, anımsanan sevgilinin saç larının, gözlerinin yanma dudakları, ba cakları da eklenecek; sızlanan toy âşığın
yerini kanlı cardı bir kasaba delikanlısı alacaktır:
"Ne zaman aşkı özlesem O kız aklım a gelecek O mayıs gününe
'¡plak bacaklarına, göğsüne ■ .'akılacak düşüncem E lleri dut dalında Sıçrayarak eğilecek Ne zaman o sokaktan geçsem Gözlerim boş bahçeye Tencerelere gidecek*
G üzel A ydınlık (1931) kitabının en gü zel şiiri biç kuşkusuz Karabatak’tır. Piş
manlıkların, 'pencereler önünde dalıp gitmelerin’, ‘bakışlarda kalmış aşkları, ılık yaz akşamlan’nı anımsamanın, geçip giden günlerin ardından yerinmenin, öz lemlerin şiiridir bu.
"Bomboş uzanan denizin üstünde ■ A ç bir karabatak dalar çıkar." "Yalnızlık üşütür insanı."
%
ö y kü öğesi daha b ir belirginleşm iştir bu kitapta, örnekse: ‘Bir Ana*, ‘Uri Kız-
karde§\ ‘Emine’ adlı pirler... ‘Uçana*lı Zülfikâr Beye Ağıt* gibi destan deneme leri... im batla G elen (1955) küabında bu
tür denemelere, Urla’nln. Ö zbek Kö yünde toprak uğruna işlenen b ir cina yetin flnlarddıgı imin şiir ‘Karakolda’ ek lenecektir.
1930’lerin başlarında yazınımızda köy le, köylüyle, toplum sal sorunlarla köy ken t karşıtlığı g ib i konularla ilgilenm e eğilim i, aslındaDütünsairlere bir iki oy-
kü-şiiryazdırtnnsur. örneğin Oktay Ki- far’ın ‘İstanbul Üzerine’, ‘Bulut’ şiirleri; Cumah’mn Güzel Aydınlık tâki İstanbul şiirleri (Saat 5 ’te İstanbul, İstanbul Kısa Ilazırlanıyor, İstanbul intizar için de. Taşradan İstanbul’a Gelenler), özellikle de ‘Taşrada Küçük B ir Yer’ şiiri. Cuma lt bu şiirlerde, gözlem lerini b ir röportaj havasıyla, bütün şiirselliğini yitirm iş bir d ille anlatır. Toplumsal sorunlara gelin diğinde daha da kurur bu dil:
*3 Vden önce üzümler para ederdi Fakat kaç kişinin elindeydi toprak Sonra 31 felâ k eti geldi çattı Bağlar söküldü, tütün ekild i Savaş başladı, bitti derken Ardından 7 Eylül kararlan"
Bu şiirlerde ne 40 Kuşağı toplumcu kesiminin ideolojik içeriği n c Koy Ens- titülü şair ve öykücülerin-romancdahn gerçekçi biçemi vardır. H er şey dıştan, biraz acıyarak, biraz yazıklanarak gözle nir, belli belirsiz bir umutla tatlıya bağ lanması dilenir bu umarsız koşulların. ! ty t insanlardık." "Hayat ken di akışı içinde gelişir" %\bi bir boyun eğişe sığını
lır giderek.
Dışardan gözlem
Cumalı’daki bu dışardan gözlem ha vası, uzun yıllar avukatlık yaptığı Urla yaşamından (1930-1937) edinilm iş bir. ta-vırdtr: Kuru, kesin, bir d ilekçe havası.
Oysa ilginçtir. Curaak’nın bu yıllardan topladığı gözlemler, öykülerine zengin bir gereç sağlamış; şiirlerdeki bu kuru,
cansız havanın tersine öykülerini besle miştir. Cumalı’nın İ955rten sonra öykü ve roman çalışmalarına girmesinin ne denleri ayrıca değerlendirilebilir, ama
anlatının öykü türünde daha işlek b ir yol olm asının, Cumalı şiirinin aleyhine işle diği d e söylenebilir.
im batla G elen (1955), Güneş Çizgisi
(1957) kitapları, hatta 1967 tarih lib ir toplam kitap olan Yağmurlu Deniz’e. da
ha sonra eklediği şürler Cumalı’nın po- etikasında bir değişmeyi değilrolsa olsa
biryinelem eyi, bir çoğaltm ayı gösterir.
ö n c e 1950’lerin ortasında başlayan köklü bir değişim olmuştur şiirde: İkin ci Yeni; sonra 1960’ta D em okrat Tar tı’nin devrilmesiyle görece de olsa, bir
özgürlük havası gelmiştir ülkeye, birta kım şeyler açık acık söylenir olmuştur. Ama Cumalı, şiirdeki köklü değişime so nuna kadar sadık kalmış, hiçbir şey ol mamış gibi eski şiirini sürdürmüştür. 27 Mayıs 1960 h areketi karşısındaki tutu muysa, -1960 Devrim şeluderinin anısı
na- adanmış B ir GUI Açıyorsa şüriyle özedenebilir:
"Bir güt
A şkla üm itle açtyor Adsız unutulmuş her bahçede Bir gül tomurcuklanıyorsa Sabaha karşı gecede Açmak için tomurcuklanıyor A şkla ümitle
Sevinçle yaşam ak için tomurcuklanıyor A rtık yasamak bütün Türkiye*de Bir ağızdan söylenen bir türküye dönü yor."
Aynı kitaptaki Anadolu’nun Devedi- «r
...ssa
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y t 6 8 6