Tomur A tagök’ün sergisi 17şubata kadar Derimod Kültür M erkezinde
\apıtın içinde kendini görünce
DERİMOD KÜLTÜR MERKEZİ’NDE — Tomur Atagök, yapıtlarını Kazlıçeşme’deki Derimod Kültür Merkezi’nde sergiliyor. Sanatçının yeni sergisi 17 şubat gününe kadar açık kalacak. (Fo toğraf: İbrahim Günel)
LUDMİLA BEHRAMOĞLU
Tomur Atagök’ün Kazlıçeş- me’deki Derimod Sanat Galeri- si’nde açılan sergisi bir retro- spektif tadı da veriyor. Sanatçı 1960’ların ilk yıllarında üretmiş olduğu yapıtlarını da bu sergi ye katmakla kendisini çok iyi ta nımayan izleyicilere de nasıl sağ lam bir kalkış noktası olduğu nu göstermiş. Pek de iyi olmuş bu.
Bugün pek çok genç sanatçı “ anlatımcı” ya da “ dışavu
rumcu” denilen tarzlarda ta
kılmış, boya tatlan ve fırça dar beleri ile ürettikleri resimleri büyük tezlerle gizemli tavırlar la özgürlük, yenilik sanmaya ve ortamı da bu savlarına inan dırmaya çalışmakta. Oysa, ken di deyimiyle "1984’le resmi bir
sanat eğitim kuruntunda çalış maya başlayarak bir çevreye gi ren” ve bu tarihe kadar yapıt
ları pek de tanınmamış olan To mur Atagök’ün sergisi içtenlik li ve doğru bir sanat çizgisi yan sıtıyor. 1939’da doğan, sanat öğrenimine kolejde başlayarak ABD’de sürdüren, Oklahoma Ünversitesi, California Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Berke- ley’de master eğitimini tamam layan, 1973’te en kımıltılı döne mini yaşayan Amerikan sanat ortamını bırakarak yurduna dö nen bir sanatçı için böylesi bir sergi hüzün verici bir başarı ka nıtı.
öyle bir kanıt ki, nicelerini şı martmış, yüceltmiş sanat orta mımızın umurunda olmamış bunca zaman. Tomur, bunu ze- rafetle “ kadın” olmasına bağ
lıyor, sanatından başka şey dü şünmemiş bir ressam için bu tarz polemiklere girmemek, te vazu anlaşılır bir şey. Bense ra hatlıkla “ yeteneğinden” kor kulmuş ve öne çıkması engellen miş, parlak bir sanatçı gördüm Tom ur A tagök’ün çalışm a larında.
İlk dönem çalışmaları Hans
Hoffman’m öğretilerine bağlı,
karşıt renklerin içe ve dışa itme lerinin enerjisine dayalı mekân, hareket ve zamanı duyumsatan
“ tanımlayıcı ifadeci” tarzda re
simler. Hoffman bir dönem Amerikan soyut dışavurumcu luğuna yüzeyin dinamizmi kav ramını sokarak canlı bir yön ve ren aslen Alman bir ressam.
Böylesi bir öğretinin disiplin anlayışı Tomur’un tüm sonraki yapıtlarının sağlamlığında da görülüyor. Oysa genellikle an latımı soyut, izleyiciyi daha açık, kendine ve çevresine ilgili kılan, özgür bir resim anlayışı var. Zaten 80’lerden sonra yö neldiği ve daha çok parlak yü zeyler kullandığı yapıtlar, gide rek tuval resminden farklı bir mekân oluşturuyor. Son dönem yapıtları daha çok alüminyum levhalar üzerinde ve metal öğe ler kullanılmış. Daha 70’li yıl lardaki çalışmalarında parlak- mat yüzeylerin karşıtlığına duy duğu ilgi hissediliyordu. Elişi kâğıtlarına altın ve gümüş bo ya ile ya da doğrudan metalik kâğıtlara yaptığı ufak boyutlu bir dizi serigrafi baskı ile yeni bir çalışma tarzına yönelen To mur Atagök daha sonraları malzeme sorunuyla karşılaşınca
alüminyum levhalarla çalışma ya koyulmuş.
Zorunluktan kaynaklanan bu yöneliş, daha önceki eğilimler le birleşince farklı bir boyut ya kalamış sanatçı: Parlak yüzey ler üzerine, klasik tuval anlayı şından çok farklı mekân anla yışıyla boyanmış işlerin önün den geçerken izleyicinin görün tüsü yapıtın içinde yansıyor. Bu ilişki yüzeyden dışarı bir mekân oluşturuyor. Sanat tarihini çok iyi tanıyan Tomur için bu pen- tür resminde gerçekten bir bu luş, yeni denen bir olgu.
Tomur Atagök’ün ilk dönem yapıtlarında figür yok, ancak son çalışmalarında belirgin im geler var: “ Figürlerimde belli bir insanı değil de Voltaire va- ri, felsefi bir yaklaşımla bir ta
nımlama yapmak istedim. Ça lışmalarım yaşamakla, insanla ilgili.”
Gerçekten de alüminyum lev halar üzerinde boyanın yanı sı ra film şeritleri, elektro kardi yogramlar, manyetik şeritler, elektronik aygıt parçaları gibi somut öğeler neredeyse üst üs te yığılmış. “ Katlarla gerçeğe
ulaşmaya çalışmak” diyor bu na sanatçı. “ Van Gogh’un kat kat boyayla duyarlığını yansıta rak gerçeğe uzanması gibi, uzanmak ileriye bakmak” , To-
m ur’a göre bu tavır. “ Derinlik
katlardan oluşur, ben görüntü nün taklidini değil, görüntünün kendisini katlarla yaratarak, bir mekân oluşturmaya, gerçeğe ulaşmaya çalışıyorum.”
Böylesine nail, saf çıkışlı bu
yapıtlar, metalle uyum sağla mak için olsa gerek, daha çok mavi - pembe tonlarda - renkelr- deki bu yumuşaklığa karşın an latımda gizemli ve mistik, soru lar soran, düşündüren bir yo ğunluk var. “ Parçalarla” bir bütünden öğelerle, gerçeği be timleme kaygısından geliyor bence bu şiirsel görüntü bütün- lüğü.'Tomur’un yaşamdan kay naklanan ve insana ilişkin bu yapıtları tabii ki sanat tarihimiz de yerini yapacak, bir tarz oluş turacaktır. Ancak o günler ge lene dek insanla içiçe olmak için yaratılmış bu çalışmaların insan ağırlayan mekânlarda kullanıla bilmesi gerekir. Metalik pano lar, sunak, mimber gibi yapıt lar kültürel mekânlara ne yakı şırdı!
A tagök’ün sergisi aynı zamanda bir
retrospektif tadında. Sanatçı 1960’ların ilk
yıllarında ürettiği yapıtlarını da sergiye almış.
A tagök’ün ilk dönem işlerinde figür yok, son
çalışmalarında ise belirgin imgeler var.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi