i y i . . .
6 0
#
Cumhuriyet
__ _________________________ ' T T
-k a y n a -k .
PA M U K B A N K f[3 jj
% m
I 1 1 E 1 M 1
1 T
4
PAMUKBANK F S ]
iyi b a n k a d i r Ü22I
iyi b a n k a d ı r l5 5 i
65. Yıl; Sayı; 22928
Kurucusu: Yunus Nadi 350 TL.
<k d v dahio22 Haziran 1988 Çarşamba
Suikastçının ifadesini yayım lam am ız üzerine D G M Savcılığı yazılı emir verdi
Tuşalp gözaltına alındı,
Ankara Büromuz arandı
TUŞALP — İşte suikastçının ifadesi’ haberini yazdı ve gözaltına alındı.
Cumhuriyet Ankara Bürosu'nda arkadaşımız Erbil
Tiışalp dünkü gazetemizde yer alan, “İşte
Suikastçının İfadesi
”başlıklı haberi nedeniyle
Ankara D G M Savcısı Demiral’ın emri ile gözaltına
alındı. Savcılık Tuşalp'ten haberin kaynağını sordu.
Daha sonra bir grup polisle birlikte Erbil Tuşalp
Ankara Büromuza getirildi. Savcının emri ile
büromuz aranmak istendi. Ancak arama emri
olmadığı belirtildi. Bunun üzerine Savcı yazılı emir
verdi ve Ankara Büromuzda polis “Suikastçının
İfadesi
”haberi ile ilgili belge aradı, bulamadı.
Cumhuriyete karşı girişilen baskı başta IPI olmak
üzere birçok basın kuruluşu tarafından sert biçimde
protesto edildi.
Haberleri 7. Sayfada
ARAMA — İki güvenlik görevlisi, Erbil Tuşalp'in masasının gözlerinde "Suikastçının ifadesi” ile ilgili belge arıyor... (Fotoğraf: Rıza Ezer)Gözaltındakilerin sayısı artıyor; yakalanan bir eski ülkücüden silah çıktı
O A Z K IR I’ dan
___
\V \Y N TO Ç E lU H U M A
‘Yalan
Söylüyor
DAZKIRI — “ Komando Kar tal” , Başbakan Özal’a suikast gi rişiminden sonra hastanede ifa de veriyor. Yaşamöyküsünü an latırken Dazkırı, Çardak ve Deniz li'de yaptığı eylemlerden hiç söz etmiyor. Dalaman Açık Cezaevi’n den kaçışını, geceyi Fethiye’de geçirdiğini, oradan Antalya’ya geçtiğini anlatıyor. Antalya’dan İzmir'e gidiyor Kartal Demirağ. Dazkırı, Antalya - İzmir karayo lunda, Antalya - Dazkırı arası üç
(Arkası Sa. İS, Sü. 2'de)
1 2
Eylül öncesinde çeşitli eylemlere
karıştığı öne sürülen Gazi Yaman adlı
bir ülkücü, iki tabanca ve bıçaklarla
yakalandı. Gazi Yaman ’ın “suikastta
üçüncü kurşun iddiası” nedeniyle
gözaltına alınmış olabileceği belirtiliyor.
“Suikastın A d ana’da planlanmış
olabileceği” şüpheleri, M İT ve
emniyetin A d a n a ’da geniş çaplı ülkücü
operasyonu yapmasına neden oldu.
D G M Savcısı Demiral, suikastla ilgili
önemli bulgular elde ettiklerini söyledi.
Kartal Demirağ’m “taburcu edilebilir”
durumda olduğu bildirildi.
15. Sayfada
Suikastçının şüpheli yaşamı
A
r d a h a n
M
uğla
D
a z k ir i
5 gün işte
M HP taraftarı
25 gün izinde
müdüre koruma
K artal Demirağ’ın iki öğretim dönemi
öğretmenlik yaptığı Ardahan’ın Çay layık
köyünün muhtarı “Elimizi bile sıkmadı. 5
gününü köyde geçirirse 25 gününü Ardahan ve
* .
Kars’ta geçirirdi” dedi.
K artal Demirağ’ın M uğla’ya tayin olduğu
dönemde öğretmenlik yapmayıp M H P
taraftarı olduğu bilinen Milli Eğitim Müdürü
Fazlı Tekmen’in yanında “koruma polisi gibi”
dolaştığı öne sürülüyor.
Y Ü C EL SEZER__________
KARS — Kartal Demirağ’ın
Kütahya Eğitim Enstitüsü’nü bi tirdikten sonra öğretmenlik yap tığı dördüncü kent Ardahan.
Ardahan’ın Çaylayık köyünde iki ders dönemi kalmış Demirağ, ama köyde kaldığı süre çok az. Çünkü, sık-sık izin alıp
ayrılı-yormuş.
Çağlayık köyü muhtarı Hayret tin Şit, kendisini “ ellerini sıkma yan öğretmen” olarak anımsıyor. Muhtarın anlattıkları şöyle:
“ Bize siyasi fikrini belli etmez di. Zaten kimseyle konuşmazdı. Köye geldiğinde bizim sıcak dav ranmamıza rağmen ondan bir ya-
(Arkası Sa. İS, Sü. 6 ’da)
MUĞLA (Cumhuriyet) — Baş bakan Turgut Özal’a suikast gi rişiminde bulunan Kartal Demi- rağ’m Muğla’da görevli olduğu dönemde öğretmenlik yapmadığı, MHP taraftarı olarak bilinen za manın Muğla Milli Eğitim Müdü rü Fazlı Tekmen’in yanında “ ko ruma polisi” gibi gezdiği öne sü rüldü.
Resmi kayıtlara göre Kartal Demirağ, depo tayini ile 20 Nisan 1982 günü Muğla’ya atandı. Yi ne resmi kayıtlara göre Demirağ, Köyceğiz ilçesinde görevlendiril di. Ancak, Demirağ’ın Köyceğiz’e gitmediği gibi herhangi bir yerde öğretmenlik de yapmadığı öğre nildi. Demirağ’ı tanıyan Muğla
(Arkası Sa. 15, Sü. l'de)
‘Abdullah’ı
tehdit etmişti’
Uç yıl önce bıçaklanan Abdullah Şengün’ün
anne ve babası, Kartal Demirağ için “Ara sıra
bize gelirdi. Bırak bu karışık işleri, evlen,
düzenini kur, derdik. N e zaman ne yapacağı
belli olmazdı” diyorlar.
Ü M İT O T A N _________
DAZKIRI — “Kartal, önce bi zim yüreğimizi yaktı” dedi Huri ye Şengün. Bir yandan ağlıyor bir yandan da yemenisiyle gözlerini saklıyordu. Oğlu Abdullah’ı Kar tal Demirağ, 1985 yılında bıçak lamış, 10 yıl hapse mahkûm ol muş, kaçmadan önce de “Çıkar
çıkmaz Abdullah’ı vuracağım” di ye haber göndermişti. Abdullah Şengün ortadan kaybolmuş, hak kında türlü söylentiler çıkmıştı. Kimi Avrupa’da, kimi İzmir’de di yor Abdullah için. Baba Mehmet Şengün, 60 bin lira gelirli kır bek çisi. Onca geçim sıkıntısı içinde bir de gelinle iki toruna bakmak
(Arkası Sa. IS, Sü. S 'te)
Hükümette
değişiklik
beklentisi
ANKARA (Cumhuriyet Büro su) — Başbakan’ın kardeşi Korkut Ö zal’ın kongredeki liste hazırlık larından sonra kabine değişikliği ve ANAP Başkanlık Divanı olu şumuna el atması partide rahatsız lığa yol açtı. ANAP 2. Kongresi nin ortaya çıkardığı yapı değişik liğinin kabineye ne ölçüde yansı yacağı beklenirken “ hareketçi- muhafazakâr ittifak” ikinci dar be hazırlığına girdi. Kongreyi kay beden liberaller ise kabine değişik liğinde de beklediklerini bulamaz larsa “ partiyle ilişkilerini yeniden gözden geçirecekler.”
Korkut Özal’ın, Yusuf Bozkurt Özal, Hüsnü Doğan ve Başbakan Turgut Özal ile sürekli görüşerek ittifak yanlısı bazı kişilerin bakan lığa getirilmesi ve kongre sonucu nun Bakanlar Kurulu’na da aynı dengeler içerisinde yansıtılmasını sağlamaya çalıştığı belirtiliyor. Korkut Özal’ın ANAP’a el atma sından rahatsızlık duyan liberaller, Başbakan’ın hazırladığı listenin sızdırılmasında da kardeşinin rol oynadığını öne sürüyorlar.
Liberal bakanlardan Safa Gi-
(Arkası Sa. 10, Sü. 3 'te)
A N K A R A ’
dan ___
YALÇIN DOĞAN
Liberallere
Amorti mi?
ANKARA — Telefonla Cumhurbaşkanı Kenan Ev- ren’i arıyor önceki gün Baş bakan Turgut Özal:
“ Sayın C um hurbaşka nım, sizin Amerika geziniz-
(Arkası Sa. 10, Sü. 3 ’te)
C Ü N E Y T
A R C A Y U R E K yazıyor
Düşünüyor
ANKARA — Dün öğleden sonra 14.00’te MGK, akşam üzeri 18.00’de Bakanlar Ku rulu toplandı. Başbakanımız dün sabahı nasıl geçirdi acaba? Konuttan çıkmadı,
(Arkası Sa. 10, Sü. l'de)
SHP’de sürpriz buluşma
bıönü-Baykal
3 saat görüştü
K u r u lta y öncesi P a rti M eclisi k o n u su n d a ta vır ko y a n S H P G enel B aşkanı E rd a l İn ö n ü ile G rup B a şk a n vekili D eniz B a y kal, d ü n sa a t 1 4 .0 0 ’t en 1 7 .0 0 ’y e k a d a r süren bir g ö rü şm e yaptılar. G ö rü şm e sonrası B a yka l, ”,liste çıkarm anın genel b aşkanın ta k d ir i” o ld u ğ u n u söyledi. İn ö n ü ” arkadaşlarım la hep g ö r ü ş ü r ü m ” dedi.
9. Sayfada
K U R U L T A Y A D O Ğ R U S H P
UĞUR MUMCU’nun yazı dizisi 8. Sayfada
İ S M A İ L C E M , İ N Ö N Ü ’Y Ü E L E Ş T İ R D İ
9. Sayfada
OLAYLARIN
ARDINDAKİ
GERÇEK
K o Vadis?..
Ceza usul hukuku, yargılama larda gerçeğin ortaya çıkarılma sı için gerekli bir dizi önlemi içe rir. Bunların arasında yakalama (gözaltına alma) ve tutuklama gibi yöntemler de vardır ve her biri titizlikle koşullara bağlan
mıştır.
Sıradan yurttaşın da bildiği gi bi ceza hukuku alanında kimi zaman öyle durumlar olur ki po lis, sanığı yakalamak zorunda dır; adam cinayet işlemiştir, kaç maktadır; görevli memur yaka lar emniyete götürür. Suç üstün de yakalanmış olanların yanı sı ra kaçma kuşkusu çok yoğun ki şileri yakalam ak kaçınılmaz otur; tutuklanması gereken sa nıklar gözaltına alınabilir. Tutuk lamanın da hangi koşullarda ge rekeceğini kanun açıkça anlat mıştır.
82 Anayasası’nın 19’uncu maddesinde yakalamanın (göz
altına atma) nitelikleri yazılıdır. Ancak yeri belli, mesleği bel li, kişiliği açık, kaçma kuşkusu olmayan, güvenilirliği kesin, is tenildiğinde emniyete ya da sav cılığa giderek ifade vermeye ha zır, ülke çapulda tanınmış, kitap lar yazmış, meslekte kıdemli bir gazetecinin Basın Kanunu’nun 30’uncu maddesine aykırı hare ket ettiği iddiasıyla gözaltına alınması hiçbir hukukçunun havsalasına sığamaz.
Böyle bir tutum, gözaltına alı nan kişiyi yaralamaz; ancak göz altına alan yetkili hakkında yo-
★ ★ ★
(Arkası Sa. 15, Sü. l'de)
■ İsrail, Şam’ı tehdit ediyor
Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Dan Şamron, ‘ ‘Suriye, Çin füzelerini yerleştirirse bu yöreleri bombalarız” dedi. 3. Sayfada
■ Sürgünden dönüş sevinci
Peşaver’deki Afganlı mülteciler, anavatanlarına dönüş için ‘tem kinli’ bir hazırlık içindeler. 3. Sayfada
■ ‘Tutkularım, gemimin yelkenleri’ Van G ogh’la
5. kez tek başına sahneye çıkacak olan M üşfik Kenter, Van G ogh’un tutkusunu sevdiğini söylüyor. Kendisi de işini tutkuyla yapıyor.
4. Sayfada
■ Yine Kıbrıs, yine 7’ye 10 AB D Kongresi,
Türkiye’ye verilecek yardımı 20 milyon dolar azaltarak, hem Kıbrıs koşuluna hem 7/10 oranına bağladı. 7 . Sayfada
■ Önlem alınmazsa ekonomi sarhoş olur Giderek derinleşen kriz, piyasalarda
konkordato ve iflas furyasını başlattı. Ekonomide
■ Hollanda finalde Avrupa Futbol
Şampiyonası yarı fin a l maçında evsahibi F.Almanya’yı 2-1 yenen Hollanda finale kaldı. Sporda
■ Perestroyka, konferans sınavında
Gorbaçov, 47 yit sonra topladığı Parti Konferansı ’na sovyet sistemini,
“demokratikleştirmeyi” amaçlayan tezleri sunuyor. Arka Sayfada
GOZEEM
U Ğ U R MUMCU
Üç Suikastçı
Üç suikastçı, birinin adı Hüseyin Üzmez..İkincisinin M.Ali Ağ ca, üçüncüsünün de Kartal Demirağ.
İlk ikisi, MalatyalI. Üzmez,22 Kasım 1952 günü Malatya’da, pos tane önünde devrin ünlü gazetecilerinden Ahmet Emin Yalman'ı
vurmuştu. Yedi el ateş etmişti Üzmez ogün Yalman’a..
Yıllar sonra Üzmez, suikast olayını şöyle anlatmıştı:
2 2 H A Z İ R A N 1988
W
a sh in g t o n
HABERLER
C U M H U R İ Y E T / 7
Yine Kıbrıs,
yine 7/10
Cumhurbaşkanı Kenan Evren ’in önümüzdeki
hafta gerçekleşmesi beklenen ziyareti arifesinde
A B D Kongresi Senato Ödenekler Komisyonu
A lt Komitesi, Türkiye’ye verilecek yardımı 20
milyon dolar azaltarak hem Kıbrıs koşuluna
hem 7/10 oranına bağladı.
U FU K GÜLDEM İR
W A S H IN G T O N — ABD Kongresi Senato Ödenekler Ko- misyonu’na bağlı Dış Operasyon lar Alt Komitesi, dün öğleden son raki birleşiminde, 1989 bütçe yılın da Türkiye’ye verilecek yardımı yi ne Kıbrıs koşulu ve 10’a 7 oranıy la kabul etti.
Kongre’nin Cumhurbaşkanı Ke
nan Evren’in önümüzdeki hafta gerçekleşmesi beklenen resmi ziya reti arifesinde bu ziyaretin taşıya cağı mesajlarla uyum arzetmeyen bir “ kayıtsızlık” içinde olması,
“ Türk kamuoyunda yaratacağı tepkiler” nedeniyle rahatsızlık yarattı.
Reagan yönetimi yılbaşında bütçe yasa tasarısını Kongre’ye su narken Türkiye’ye 550 milyon do lar askeri, 70 milyon dolar ekono mik, 3 milyon 500 bin dolar da as keri eğitim yardımı olmak üzere
toplam 623 milyon 500 bin dolar verilmesini önermişti. Askeri yar dımın tamamının da hibe olarak verilmesini istemişti.
Senato Dış Operasyonlar Alt Komitesi, askeri yardımı 550 mil yon dolardan 500 milyon dolara indirdi, ancak bu miktarın tama mının hibe olarak verilmesini ka rarlaştırdı. Buna karşılık yöneti min önerdiği 70 milyon dolar eko nomik yardımı 100 milyon dolara yükselterek ödenekler komisyonu na bunun da hibe kapsamına alın masını tavsiye etti. Eğitim yardı mı ise aynen kaldı. Böylece Sena to Alt Komisyonu, yönetimin Türkiye için önerdiği miktardan 20 milyon dolar kesinti yapmış oldu.
Yardım konusu önümüzdeki günlerde Ödenekler Komisyonu’- nda, onu takiben de Kongre’nin her iki kanadının genel kurulun da ele alınacak.
Yılmaz bugün K K TC ’ye gidiyor
Denktaş: Federasyon
olacaksa, tanınmalıyız
İZZET RIZA Y ALIN
LEFKOŞA — Dışişleri Bakanı
Mesut Yılmaz’ın bugün başla yacak KKTC ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, “ Kıbrıs’ta çözüm federasyon ola caksa KKTC’nin tanınması gerek tiği” yolundaki görüşünü tekrar ladı. Yılmaz’ın iki gün sürecek zi yaretine tepki olarak Sosyalist EDEK Partisi bu akşam Lefkoşa’- daki Ledra Palas barikatı önünde bir gösteri düzenliyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, federasyona geçilmeden önce KKTC’nin tanınması gerek tiğini söyledi. KKTC’nin varoldu ğunu Rum tarafı tamsa da tanıma- sa da temsilcileri kanalıyla görüş melere katılacağını kaydeden Denktaş şunları söyledi:
“ Federasyona imza atmamız dan önce dünyaca tanınmamız şarttır. Bu ise doğduğumuz gün
den itibaren kakVanuıAn ve geteic- lidir. Tanınmamamız ise haksızlık tır. Bu durum, Rum tarafına Kıb rıs Cumhuriyeti olarak davasını sürdürme olanağı verdiği için so runun çözümünü engellemekte dir.”
KKTC Başbakanı Derviş Eroğ- lu da, Kıbrıs sorununun bir bütün olarak ele alınması gerektiğine inandıklarını belirterek, “ Hükü metimiz sorunun parça parça ele alınmasına karşıdır” dedi.
Öte yandan, iki gün sürecek res mi ziyareti için bugün Ankara’dan hareket edecek olan Dışişleri Ba kanı Mesut Yılmaz öğieden sonra
Ercan Havaalanı’nda resmi tören le karşılanacak.
Kıbrıs Rum yönetimi, Yılmaz’- ın KKTC’ye yapacağı ziyarete tep ki gösterdi.
Güney Kıbrıs’ta dün yapılan resmi açıklamada, Mesut Yılmaz’- ın ziyaretinin, BM ve AT dahil ol mak üzere, uluslararası örgütlerin Kıbrıs’la ilgili kararlarının “ ihlali”
Yeni Demokrasi
M illetvekili Manas:
*I)avos
abartıldı’
Dış Haberler Servisi — Yunanis tan’da ana muhalefet partisi Ati na Milletvekili Stefanos Manos, “Türk birlikleri Kıbrıs’tan geri çe kildikleri gibi birkaç saat içinde ge ri de dönebilirler. Kalıcı bir çerçe ve çizilmeden Türk askerlerinin adadan çekilmesi kendi başına o kadar önemli değildir” dedi. Pro- peler kulübünün davetlisi olarak İstanbul’a gelen Manos dün dü zenlediği basın toplantısında, “Po litikacılar Davos’un önemini abar tıyorlar. Kamuoyu Davos’a daha uzak duruyor” diye konuştu. Da vos’un iki ülke arasındaki savaş olasılığım ortadan kaldırıp kaldır mamakla bir ilgisi olmadığını söy leyen Manos, “ Davos olumlu bir atmosferin yaratılması için önem li bir fırsattır ama bundan öte bir- şey değildir” dedi.
1977’den beri Yunan Parlamen
tosunda milletvekili ve 1981’e ka dar Sanayi ve Enerji Bakanlığı ya pan Manos, gazetecilerin Davos süreci ve Kıbrıs konusundaki so rularını yanıtladı. İlerlemeler kay dedilmesi gereken sorunların ba şında Kıbrıs’ın geldiğini belirten Manos bir gazetecinin “Papandre- u'nun Kıbrıs’taki Türk birlikleri nin çekilmesi konusundaki ısrarı”
hakkındaki sorusuna şu yanıtı ver di: “Türkiye'nin Kıbrıs'tan askeri birliklerini çekmesi konusunda fazla ısrar ediliyor. Türk birlikleri geri çekildikleri gibi birkaç saat içinde geri de dönebilirler. Türk as kerlerinin adadan çekilmesi kendi başına o kadar önemli değildir. Kalıcı bir çerçeve çizilmeden Türk askerlerinin adadan çekilmesi sa dece olumlu bir jest olur.”
anlamına geldiği iddia edildi. Açıklamada, ziyaretin, BM Ge nel Sekreteıi’nin Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunma sı için toplumlararası görüşmeleri başlatmaya çalıştığı bir dönemde yapıldığı da kaydedildi.
ö te yandan, EDEK’ten sonra . komünist AKEL Partisi de Mesut Yılmaz’ın KKTC ziyaretini protes to etmek amacıyla bugün Lefko- şa’nın Rum kesiminde bir miting düzenleyecek.
Bu arada, KKTC, Rum polisi nin BM Barış Gücü’nün deneti mindeki ara bölgede bir Türk as kerini tutuklamasına yeniden tepki gösterdi. KKTC Dışişleri ve Sa vunma Bakanlığı Sözcüsü dün Lefkoşa’da yaptığı açıklamada,
“ Gerek bu gayri kanuni hareket gerekse ara bölgede Rum silahlı unsurlarının süregelen varlığı, ara bölgenin açık bir ihlalidir ve tara fımızdan kesinlikle kabul edile
mez” dedi.
*Torpido skandali*
M-46’lara
ödenen
fazlalık
geri
alınacak
EVREN DEĞERANKARA — ABD’de ortaya çı kan “torpido skandalı”ndan Türk iye’nin mali açıdan bir zarar gör meyeceği belirlendi. Türkiye’nin söz konusu MK-46 torpidolarını FMS kredisi ile aldığı ve faturalar da ortaya çıkan 700 bin dolarlık fazlanın Türkiye’ye geri ödenece ği belirtildi. 700 bin dolarlık fazla geri ödenmediği takdirde ise, Türk iye bu parayı FMS kredisi olarak kullanabilecek.
ABD’de ortaya çıkan ve Türki ye ile Kanada’ya “şişirme fiyatla”
torpido verilmesi ile ilgili “torpi do skandali” konusunda görüşle rine başvurduğumuz bir yetkili, söz konusu olayın ABD devletinin yaptığı bir alımda, “alım fiyatları üzerinde yapılan denetim sonucun- da ortaya çıkan bir sıkıntı olduğunu” belirtti. Yetkili, Türki ye’nin daha önceden torpido alımı için ihtiyaç belirleyerek, bunu ABD’ye ilettiğini, alımı ise Savun ma ve Güvenlik Yardımları Ajan- sı’nın (Defense Security Assistan ce Agency) torpidoların üreticisi olan Honeywell şirketinden yaptı ğını belirtti.
. Pentagon’un alım ve satım işle rini bağımsız olarak gözlemleyen
“ P ro ject on M ilitary Procurement” kuruluşunun orta ya çıkardığı skandalda, Türkiye’ nin 700 bin dolarlık bir fazlasının olduğu saptanmıştı. Yetkili, bu faz lalığın ya Türkiye’ye iade edilece ğini ya da Türkiye’nin bu miktarı başka bir projede FMS kredisi ola rak kullanabileceğini de söyledi. Yetkili, “Sonuçta bu para Türkiye1 nin hesabında kalacaktır” şeklin de konuştu.
Edinilen bilgilere göre, ortaya yeni çıkan torpido skandali ile il gili soruşturma geçen yıl başlatıl dı. Görüşlerine başvurduğumuz yetkili, skandalin Türkiye ile hiç bir ilgisi olmadığını, Türkiye’nin yaklaşık 7 milyon dolarlık torpido aldığını da bildirerek, “Sanıyorum yapılan araştırına sonucunda to rpidoların fiyatı FMS maliyet un surlarına göre böyle olmamalıydı şeklinde bir görüş oluştu ve suiis timale rastlandı. Ama yine söylü yorum, bu ABD'lilerin kendi için deki bir olaydır. Bu mesele ortaya çıktıktan sonra Türkiye bu 700 bin dolardan yine yararlanacaktır”
dedi.
“işte suikastçının ifadesi” haberi üzerine D G M savcılığı yazılı em ir verdi
Cumhııriyet’e baskı
Tuşalp gözaltına alındı,Ankara Bürom uz arandı
ANKARA (Cumhuriyet Büro su) — DGM Savcılığı, gazetemiz de dün yer alan “İşte suikastçının ifadesi” haberinin kaynağını öğ renmek için Ankara büromuzda yazılı emirle arama yaptırdı. Ha beri yazan arkadaşımız Erbil Tu- şalp de gözaltına alındı. Siyasi po lis, önce öğle saatlerinde DGM Savcısı Nusret Demiral’ın talima tıyla Erbil Tuşalp’i gözaltına aldı. Siyasi polis, daha sonra Tuşalp’in gözaltına alınmasıyla ilgili yazıya dayanarak Ankara büromuzu ara mak istedi. Ancak Ankara temsil cimiz Yalçın Doğan’ın ve gazetemiz avukatı Emin Deger’in mahkeme den özel arama izni talep etmeleri üzerine, Ankara Siyasi Şube polis leri, DGM Savcılığı’na başvurarak özel izin istediler. Bu iznin verilme si, beş saat sürdü. Bu süre içinde beş siyasi polis, gazetemizde
“konuk” oldu. Arama sonucunda polis, Başbakan Özal’a suikast gi rişiminde bulunan Kartal Demi- rağ’ın ifadesine ilişkin herhangi bir belge bulamadı.
Erbil Tuşalp’in gözaltına alın masından aramanın gerçekleştiril mesine kadar geçen olaylar şöyle gelişti:
Dün sabah 11.45 sularında ga zetemiz Ankara Bürosu’na gelen iki sivil polis, “bilgisine başvurul mak üzere” muhabirlerimizden Er bil Tuşalp’i Ankara Emniyet Mü- dürlüğü’ne götüreceklerini söyledi ler. Bir polis otosuyla Ankara Em niyet Siyasi Şube Müdürlüğü’ne götürülen Hışalp, saat 12.25’te Başkomiser İbrahim Dedeoğlu ta rafından teslim alındı. Polis yetki lileri, Tuşalp’in Ankara DGM Sav cısı Nusret Demiral’ın yazılı emri üzerine gözaltına alındığını söy lediler.
Yazılı emir____________
Erbil Tuşalp, saat 17.00 sırala rında Ankara Emniyet Siyasi Şu be Müdürlüğü’nden alınarak Or- An Sitesi’nde bulunan evine “ İşte suikastçının ifadesi” başlıklı ha berle ilgili belgeleri bulmak ama cıyla götürüldü. Ancak Tuşalp’in belgelerin gazetede olabileceğini söylemesi üzerine evde arama yapıl-madı. Daha sonra Tuşalp’le birlikte Kızılay’da bulunan Cum huriyet Ankara Bürosu’na gelen polis söz konusu belgeleri almak için büroda arama yapmak istedik lerini belirtti.
Ankara Bürosu İstihbarat Şefi
Ahmet Tan, mahkeme karan ol ması gerektiğini bildirdi. Gözaltı na alınma kararının arama için ye terli olmadığım polislere iletti. Bu arada gazetemiz avukatlarından Emin Değer, büromuza çağrıldı.
Avukat Değer, sivil polislere yapmak istedikleri aramanın ana yasanın 21., 28. ve 31. maddeleri ne aykırı olduğunu söyledi. Değer, bir gazete bürosunun aranmasının cumhuriyet tarihinde ilk kez ger çekleşeceğini ve bunun bir suç oluşturacağını dile getirdi.
Sivil polisler, bu itiraz üzerine bir kez daha Emniyet Müdürlüğü’ndeki amirleriyle gö rüştüler. Telefon ve telsizlerle ya pılan bu görüşmelerde amirler de yeniden DGM Savcılığı’yla temas kurdular.
Bu arada Ankara Temsilcimiz Yalçın Doğan, mahkemeden yazı lı kararı getirilmeden büronun aranmasına izin verilmeyeceğini ifade etti. Doğan, “Büronun aran ması için elinizde yazılı özel bir tebligat yok. Elinizdeki yazı yalnız ca gözaltına alınma yazısıdır. Bu nedenle büromuzun aranmasına izin vermeyiz” dedi.
Siyasi polis ekibinin şefi, bu iti razlar üzerine büromuzdan Anka ra DGM Savcı Yardımcılarından adını vermediği bir yetkiliyle gö rüşerek durumu anlattı. Emniyet yetkilisi, görüşmeden sonra savcı yardımcısının kendisine büronun aranmasına gerek olmadığını, an cak Tuşalp’in çalışma masasının aranmasının yeterli olacağını söy lediğini iletti. Avukatımız Değer, bu isteğe de karşı çıkarak “gaze tede arama için yazılı özel emir”
de srar etti.
Daha sonra siyasi polis yetkili si, adını vermediği bir amirini ara yarak durumla ilgili bilgi verdi. Bu arada Ankara Emniyet Müdürü
Mehmet Ağar ile gazetemiz avuka tı Emin Değer arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Değer, gö rüşme sırasında Ağar’a, hâkim ka rarı olmadan bir arama yapılama yacağını belirtti. Emin Değer, Ağar’Ia aralarında geçen görüşme yi şöyle anlattı:
“DGM Savcısı’nın yazılı emri ol madan, daha doğrusu hâkim ka ran olmadan bir arama yapılamaz. Size önce anayasanın 21., 28. ve 30. maddelerinden ilgili hükümler okumak isterim. Mehmet Ağar,
‘Biz onları biliyoruz’ dedi. ‘Bildi ğinizi ben de biliyorum. Ancak de neyimli bir hukukçu olarak oku makta yarar görüyorum. Lütfen dinleyin’ dedim ve Anayasa'nın ko nut dokunulmazlığıyla ilgili 21. maddeyi, 28. maddenin ilgili iki fıkrasını ve 30. maddesini okudum ve sonunda “buradaki arkadaşla ra da ilk anda söyledim. Size de söylemek gereğini duyuyorum. Ge nellikle yetkililer, yasayı bir yana bırakarak bu gibi durumlarda ya saya aykırı emir verebilirler. Böy le bir uygulama, yani yasaya aykı rı emirle yapılan bir uygulama em ri veren çekildiği an uygulayıcıyı güç durumda bırakır.” dedim
5 SAATLİK BEKLEYİŞ — Ankara temsilcimiz Yalçın Doğan'ın (sağda) odasında polisler ve arkadaşlarımız DGM Savcılığı’nın yazılı emrini bekliyor.
Mehmet Ağar, ‘Biz DGM Sav- cısı’nın 13. maddeye göre verdiği emri yapmak zorundayız. Biliyor sunuz 15. madde zabıtanın sorum luluğuna dairdir’ dedi. Ben buna y^ııt olarak, ‘Yazılı emir olmadan yapılacak her uygulama fiili du rum yaratır ve bu fiili durum sizi giiç durumda bırakır ya da uygu layıcıyı güç durumda bırakır. Siz bugün en yetkili yerdesiniz. Deney lerime dayanarak söylüyorum, eğer yazılı emir olmadan, dahası hâkim kararı olmadan memurlarınıza emir verirseniz, sorumluluktan kurtulacağınızı sanmıyorum. Ay rıca hazırlık soruşturmasındaki gizliliğin bozulmasındaki sorum luluk hazırlık soruşturmasını giz li tutmakla sorumlu savcılık ve za bıta makamlarına aittir. Basın ha
zırlık soruşturmasıyla ilgili bir ko nuda haber almışsa, yayın yasağı olmadığına göre bunu yazacaktır. Birşey daha anımsatmak isterim. Biz 12 Eylül döneminde bile böy le bir uygulama görmedik. Yani sı kıyönetim bile bir gazetenin büro suna gelip arama yapmadı’ de dim.”
Avukat Değer’le görüşmesinden sonra Ankara Emniyet Müdürü, konuyu yeniden DGM Savcısı’yla görüşeceğini bildirdi. Daha sonra gazetemizi arayan Emniyet Müdü rü Ağar, DGM Savcılığı’nın “işye rinde arama yapılmasını öngören yazılı talimatı verdiğini” bildirdi. Ağar, DGM’nin arama belgesinin Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Ali Kalkan elifle gönderildiğini, ara ma yapmak için ek ilave polis gön
dermeye gerek bulunmadığını ifa de etti. Kalkan’ıtı arama belgesin de “söz konusu haberle ilgili ola rak haberi yazan şahsın ev ve işye rinde derhal arama yapılması gerektiği” bildiriliyor.
Ankara DGM Savcı Yardımcısı
Ülkü Coşkun imzalı B-1988/418
sayı numaralı saat 20.20’de düzen lenen belge şöyle:
“ E m niyet M ü d ü rlü ğü ’ne Ankara,
İlgi: Savcılığımızın Ankara Em niyet Müdürlüğü’ne yazdığı ve sa yı B-1988/418 sayılı talimatımız.
21.06.1988 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘İşte Suikastçının İfadesi’ başlıklı, gazeteci Erbil Tu şalp’in yazdığı haberle ilgili olarak ilgi talimatımız müdürlüğünüze bildirilmiş olup, 2848 sayılı DGM
Kanunu’nun 8, 29. maddeleriyle, CMK’nın 86, 90, 92, 96, 97, 98. maddeleri gereğince 3005 sayılı meşhut suçlar muhakemesi uyarın ca gecikmesinde sakınca bulunan hal olması göz önüne alınarak ve sanık Erbil Tuşalp’in eyleminin TCK 132/3 maddesi kapsamında bulunması nedeniyle bu şahsın ev ve işyerinde ilgi talimatımız doğ rultusunda derhal arama yapılarak suç delillerinin elde edilmesi ve savcılığımıza bilgi verilmesi rica olunur.”
TCK’nın 132/3. maddesi şu hükmü taşıyor:
“ Selahiyetli makamların neşir veya işaasını men ettiği malumatı istihsal eden kimse iki seneden 8 seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.”
Currîhı
ssj®f , f i m
SA2.T 2X00 — Erbil Tuşalp, sivil polislerin arasında büromuzdan çıkarak geceyi geçireceği Emniyet Müdürlüğü'ne gidiyor.
Tuşalp’in gözaltı ve büromuzun aranması tepkiyle karşılandı
• •IPI’dan O zal’a protesto
ANKARA (Cumhuriyet Büro su) — Ankara Büromuz muhabir lerinden Erbil Tuşalp’ın DGM sav cılığının talimatıyla gözaltına alın ması tepki uyandırdı. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, DGM sav cısının adeta “hükümet güvenlik savcısı” gibi hareket ettiğini söyle di. Uluslararası Basın Enstitüsü (İPİ) Direktörü Peter Gailiner,
Başbakan Türgut Özal’a gönderdi ği telgrafta, Erbil Tuşalp’in daha fazla baskı altında tutulmanıasını ve serbest bırakılmasını istedi.
Galliner'in Özal’a
telgrafı______
Uluslararası Basın Enstitüsü (İPİ) Direktörü Peter Gailiner, ga zeteci Erbil Tüşalp’ın gözaltına alınmasından kaygı duyduğunu belirtti. Galliner’in Başbakan Tlır- gut Özal’a çektiği telgraf şöyle:
“ Uluslararası Basın Enstitüsü (1PI),‘ Cumhuriyet Gazetesi Anka ra Bürosu’ndan gazeteci Erbil T\ı- şalp’in gözaltına alınmasından kaygı duymaktadır. Mevcut koşul ların son derece güç olduğunun bi lincinde olmakla birlikle, hüküme tinizi basın özgürlüğünü ve serbest bilgi akışını geliştirmeye çağırıyo ruz. Sizden, Erbil Tuşalp’in serbest
bırakılmasını ve daha fazla baskı
altında kalmadan işine devam et mesini sağlamanızı özellikle rica ediyoruz."
“Hükümet güvenlik
savcısı”__________ .
SHP Genel Sekreteri Fikri Sağ lar, Erbil Iüşalp’m gözaltına alın ması dolayısıyla verdiği demeçte, DGM savcısının adeta “hükümet güvenlik savcısı” gibi hareket etti ğini kaydederek, “Sayın DGM sav cısının, gazeteci gözaltına alma ve büroya polis gönderme konusun da gösterdiği beceri ve sürati, sal dırganları, canileri ortaya çıkar makta göstermesini diliyoruz” de di. Sağlar, sözlerini şöyle sürdür dü:
“Başbakan Özal, güven oylama sı öncesinde polisin aldığı bir ifa deyi, yani ilk hazırlık soruşturma sını T BMM kürsüsünde naklen ya yında okudu. O zaman ilk soruş turmanın gizliliğini açıkça 50 mil yon kişinin önünde çiğneyen Baş bakan için DGM savcısı ne yap m ıştır? Şim di hukuk devleti olduğunun farkına, görevlerini ya pan basın mensupları söz konusu olunca mı varıldı? Bu gözaltına alınma olayı basın üzerine kurul mak istenen son bir hafta içinde ki ikinci baskıdır. Bu, hukuk dev
letine karşı ayıptır. Bu ayıbın ise adalet mekanizması içinde yer alanlar tarafından işlenmesi üzün tü vericidir.”
Ç G D ’den protesto
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, Ankara Büromuzdan Erbil Tuşalp’ın göz altına alınmasını protesto etti.
Abakay şöyle dedi:
“Bu hafta başında Ankara’da matbaa kuşatan anlayış, bu kez Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Bürosu’na yönelmiş. DGM savcı larının yazılı talimahyla gazete bü rosuna gelen ekip, üyemiz Erbil Tüşalp’i gözaltına almıştır. lü şalp ve gazetesi Cumhuriyet, basının te mel görevi ve amacı olan kamuo yunu ilgilendirme gibi doğal bir görevini yerine getirmiştir. Açıktır ki gözaltı girişimi basının bu do ğal görevini yerine getirmeyi önle mek ve korku salmayı amaçlamak tadır.
Başbakana suikast eylemi basın ve gazeteciler üzerinde baskının bahanesinin gerekçesi yapılamaz.”
İH D ’nin açıklaması
İnsan Haklan Derneği Ankara Şube Sekreteri Nadir Karapınar da gazeteci Erbil Tuşalp’in gözaltına alnın,asını nefretle kınadıklarını
bildirdi. İnsan Hakları Derneğimin açıklamasında şöyle denildi:
“Kurucu üyemiz Erbii Tuşalp1 in bir haber nedeniyle gözetim al tına alınmasını nefretle kınıyoruz. Olay, Türkiye'de düşünce ve örgüt lenme hakkıyla, basın özgürlüğü nün ne denli pervasızca çiğnendi ğinin yeni bir göstergesidir. Aylık dergileri toplatan, röportajı baha ne edip günlük bir gazeteyi dağıt tırmayan. dergilerde çıkan yazılar nedeniyle insanları gözetim altın da tutan zihniyet, şimdi de haber nedeniyle gazetecileri gözaltına al maya başlamıştır. Bu, karşı karşı ya olduğumuz durumu gözler önü ne sermektedir. Tümüyle antide mokratik uygulamayı kınıyoruz. Düşünce, anlatım, örgütlenme ve basın özgürlüğünün yaşama geçi rilmesini istiyoruz.”
E M D ’nin bildirisi
Ekonomi Muhabirleri Derneği ise yayımladığı protesto bildirisin de, “Basının haber alma ve haber verme özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik uygulamaların son günler de birbiri peşisıra basın camiasını rahatsız ettiği bildirildi.
“Erbil TUşalp'in haber verme gö revini yerine getirirken gözaltına alınmasını bu uygulamalar içinde görüyor ve kınıyoruz" denildi.
Masa mı, büro mu?
Yazılı arama kararını getiren Si yasi Şube Müdür Yardımcısı Ali Kalkan, aramanın bütün büroda yapılmayacağını, sadece Erbil Tu şalp’in masasının aranacağını bil dirdi. Avukat Değer, büronun bü tün olduğunu, muhabirlik faaliyeti olarak bir gazetecinin her masada fiilen çalışabileceğini, bu nedenle böyle bir aramanın tüm büroyu kapsayacağını, bunun da anayasa ya uygun olmayacağını yineledi. Kalkan, yeniden Emniyet Müdür- lüğü’yle görüştü. Kalkan, avukat Değer’e Tuşalp’in masası olarak gösterilecek bir masada arama yapmakla yetineceklerini, büroyu aramak gibi bir amaçlarının ve he deflerinin olmadığını söyledi. Da ha sonra temsilcimiz Doğan’dan Tuşalp’in masasını göstermesi is tendi. Gösterilen masa daha son ra Siyasi Şube Emniyet Amirlerin den İbrahim Dedeoğlu ve bir po lis memuru tarafından aranılarak masada bulunanlarla ilgili tutanak düzenlendi. Tutanakta büronun değil, Tuşalp’in masasının arandı ğı belirtildi.
Arama sonucunda Demirağ’m ifadesiyle ilgili bir zabıt bulunama dı. Böylece 11.20’de Emniyet Mü dürlüğü’ne iki sivil polis tarafından “davet” edilmesiyle başlayan “İş te suikastçının ifadesi” başlıklı ha berin serüveni saat 23.00’te polis lerin yanlarında Tuşalp’le birlikte ayrılmalarıyla sona erdi. 18.10’da büroya gelen polisler, arama işle mini 21.40’da gerçekleştirebildiler. Tuşalp’in masasımn aranması 8 da kika sürerken, 1.5 sayfalık tutana ğın yazılıp imzalanması yaklaşık 1 saat sürdü.
Bu arada olayı haber alan öteki ¡gazetelerin muhabirleri ve bazı ya bancı ajansların temsilcileriyle bazı ¡gazeteci ve yazarlar “ mesleki
dayanışm a” için bürom uza geldiler.
Dün geceyi Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde geçiren Tuşalp’in, bugün öğlen saatlerinde DGM Savcılığı’na çıkarılarak ifade ver mesi bekleniyor.
Tuşalp kimdir?_______
Emniyet Müdürlüğü’nde gözal tında tutulan arkadaşımız Erbil Tuşalp, 1945 yılında Akşehir’de doğdu. Askeri liseyi ve harp oku lunu bitirdikten sonra çeşitli yer lerde görev yaptı. Süvari üsteğme niyken ordudan ayrıldı. Daha son ra TRT’ye kameraman olarak gir di. 1975’te Vatan’da, daha sonra Dünya’da çalıştı. ¡979 yılı başın da Cumhuriyet’in Ankara Büro- su’nda göreve başladı.
Tuşalp’in, “ Bin İnsan” , (6. bas kı), “ Bin Belge” (3. baskı), “ Bin Tanık” (4. baskı), “ Artık Demok rasi İsteyin’ ve son olarak da “ Ey lül İmparatorluğu” adlı kitapları bulunuyor.
Milliyet
Yazı İşleri
Müdürü
DGM’de
ifade verdi
Mehmet A li Birand’ın,
PKK lideri Abdullah
Öcalan ’la yaptığı
röportajın yayımının
D G M ’ce
durdurulmasından sonra
Milliyet Gazetesi
Sorumlu Müdürü Eren
Güvener’in savcılıkça
ifadesi alındı.
İstanbul Haber Servisi — Mil liyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşler Müdürü Eren Güvener’in, Meh met Ali Birand’ın PKK lideri A b dullah Öcalan’la yaptığı röportajh ilgili olarak İstanbul DGM Savcı lıği’nca ifadesi alındı.
Milliyet Gazetesi’nin 1.6.1988 günlü nüshasının toplatılmasına, 17.6.1988 günlü nüshasının da da ğıtımının engellenmesine neden olan röportajla ilgili olarak Meh met Ali Birand’m da ifadesinin alı nacağı bildirildi.
Milliyet Gazetesi’nde yayımla nan röportaj sonrasında İstanbul DGM Savcılığı, gazetenin Yazı İş leri Müdürü Eren Güvener ile rö portajı yapan gazeteci-yazar Meh met Ali Birand hakkında TCK’nın 142/3. maddesine aykırı olarak
“ milli duyguları zayıflatmak veya yok etmek” amacıyla propaganda yapıldığı savıyla soruşturma baş latmıştı.
İfade vermek üzere dün öğle sa atlerinde İstanbul DGM Savcılığı na gelen Eren Güvener’in ifadesi, soruşturmayı yürüten Savcı Yar dımcısı Yaşar Günaydın tarafın dan alındı. İfadesinin alınmasın dan sonra gazetecilere bir açıkla ma yapan Güvener şunları söyle di:
"Hazırlık soruşturması oldu ğundan ifademle ilgili bir şey söy leyemem. Ama diyorum ki, Mil liyet Gazetesi hiçbir zaman propa ganda yapma tutumu içine girme miştir. Bunu bütün yayınlarında göstermiştir. Eğer yazı tamamen yayımlanabilseydi, savcılığın bu yöndeki şüphesi kalkacaktı."