• Sonuç bulunamadı

Başlık: KİTAP TANITMAYazar(lar):CERRAHOĞLU, İsmailCilt: 31 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000755 Yayın Tarihi: 1990 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KİTAP TANITMAYazar(lar):CERRAHOĞLU, İsmailCilt: 31 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000755 Yayın Tarihi: 1990 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTAP TANITMA

Ahmed Salih Muhayiri,

Tefsiru Süfyan

b. Uyeyne,

(et-Tab'atu'l-Ula)

1403/ 1983.

s.

438.

198/814

tarihinde vefat eden, zamanında tefsir ve hadis imamlığı ünvanını kazanan Süfyan b. Uyeyne'nin, Tefsirini ve tefsirdeki yerini ortaya koymak, ilk asırlardaki tefsir tarihine ışık tutması bakımından önemlidir. Ancak böyle bir çalışma, ilk kaynaklara vakıf olmak ve onlaıı iyice araştırmakla mümkün olabilir. Müellif Besmele ve Hamdeleden sonra, Süfyan b. Uyeyne'nin sadece hadiste değil, onun kadar tefsir alanında da şöhret kazandığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Zira İbn Uyeyne'nin hadisten ayrı olarak, Onun bir tefsire malik olduğunu ve bu. tefsirin zamanında temayüz ettiğini, akranları arasında üstünlük sağladığını ve tefsirdeki metodunun yeni bir merhaleyc başlangıç ol-duğunu söylemeye çalışmaktadır. Bu tefsirde ilk olarak Mutezilc, Ka-deriyye ve Mürcie gibi yeni filizlenmeye başlayan fırkalann görüşleri reddedilerek yalanlanmıştır. Böylece tefsirinde Süfyan, Ehli Sünnet akidesine yardımcı olmaktadır. O, aynı zamanda bid'at ehlinin zan-larını ve sapık fikir sahiplerini, Kur'an ve Sünnete dayanarak reddet-mekte idi. Bu bakımdan Mutezile, Ahmed b. Hanbel'de, Şafii'de ve diğerlerinde hocaları İbn Uyeyne'nin tesirini bulmuştu. Kendisinden sonra, tefsirdcki metodunu devam ettiren talebeleri Abdurrazzak es-San'am ve İshak b. Raheveyh (RahUyeh) olmuşlardır.

Eserin müellifi Ahmcd Salih, bu araştırmasının bir giriş, iki kısım-dan meykısım-dana geldiğini ve neticede de İbn Uyeyne'nin tefsir rivayetlerin-de geçen 70 kadar kişinin biyografilerinin verildiğini, söylemektedir. Giriş kısmında (s.

21-35),

müellif böyle bir ko~uyu seçişini, tefsirin zaruretini ve ona duyulan ihtiya.cı, açıklamaktadır.

Birinci Kısım (s.

35-188),

dört babdan teşekkül etmektedir. İlk bab'da (s.

37-56)

tcfsir ve tc'vil kelimelerinin manası, Alimlerin te'vili kabul edip etmemeleri üzcrinde durulmaktadır. İkinci bab'da (s.

57-104),

başlangıçtan ikinci asrııı sonuna kadar tefsir tarihi ve onun mer-haleleri ve gelişmesi anlatılmaktadır. Üçüncü bab'da (s.

104-114),

Süfyan b. Uyeync'nin yaşadığı asra, siyasi, sosyal ve ilmİ yönden tarihi

(2)

488 KİTAPTANITMA

bir bakış, üzerindp durulmaktadır. Dördüncü bab'da (s. 115-188) ıse, İbn Uyeyncnin şahsı ve ilm~ hayatı incelenmektedir.

İkinci Kısım (s. 189-377), üç bab ve bir sonucu ihtiva etmektedir. Birinci bab'da (s. 191-198), İbn Uycynenm tefsır. ve tahkiki ele alın-makta~ır. İkıncİ bab'da (s. 199-350), İbn Uyeynenin tefsir rivayet-lerinin tahrici, tahkiki ve şerhleri yapılmaktadır. Üçüncü bab'da (s. 351-377), Ondan sahih olarak gelen rivayetiere göre İbn Uyeyne'nj~ şah-siyeti ve metodu incelenmekte ve eser özlü bir sonuçla nihayetIenmekte. dir. Sonunda da, okuyanların istifadesine daha kolayolduğu zikrediIerek, Kur'an. ve Tefsirine. ait kaynaklar, matbu kaynaklar, biyografik ve yazma kaynaklar olmak üzere dört kısımda, alfabetik sıraya göre hazırlanmış geniş bir bibliyografya sunulmaktadır.

Müellif eserini telif ederken, sadece metinlerin nakliyle yetinme-diğini, bunlar üzerinde ayrı ayrı durduğunu, onları tahlil ettiğini, sağ-lam olanlarını tercih ettiğini, nakilde veya anlayışta yapılan hataları göstermeye çalıştığını anlatmaktadır. İbn Uyeyne'nin tefsirini, es-Sa'-lebi ve İbn Hacer'den, Süfyan b. Uyeyne'ye kadar ulaşan iki tarikle ele aldığım ve bu tariklerdeki ravileri, kitabının son tarafına koyduğu teracim (Biyografya) (s. 378-407) kısmında incelenmektedir.

Müellifimiz araştırmasına başlamadan önce, böyle bir araştırmayı yaparken, gerek kaynakların bulunmasınıfaki müşkülat ve gerekse çe-~itIi kaynaklarda geçen

"im

Süfyan",

"Kale

Süfyan"

ibarelerindeki Süfyan'ın, es-Sevri mi yoksa İbn Uyeynf mi olduğunun tayini mese-lesi, çalışmayı zorlaştıran sebebierden olduğunu kaydetmektedir. Yazar, bunları ayırdetmek için Taberi,

i

bn Kesir, Suyuti, Şevkani, Abdurrazzak, Buhari, el-Hakim gibi zatIarın tefsirlerinden taramalar yaparak, İbn Uyeync'ye ait olanları tesbit etmeye çalışmıştır. Bu çe-şitli tefsirlerde Süfyan'a ait 222 rivayeti liste halinde göstermiştir. Bu iş için de İstanbul ve Londra'ya gittiğini kaydetmektedir. Müellif, es-Sa'lebi'nin el-Keşf ve'I.Beyan adlı tefsirini. İstanbul'da tam olarak bul. duğunu sanki yeni keşfedilmiş gibi bir üslubla ifade etmektedir. Hal-buki o tefsirin İstanbul'da olduğu asırlarıfan beri bilinmektedir. Yine mücllif yanlış olarak Abdurrezzak b. Hammam'ın tefsirinin bulunduğu 'yeri, İstanbul Edebiyat Fakültesi İsmail Saip $encer kısmında olduğunu zikreder. Halbuki bu tefsirin bulunduğu yer, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İsmail Silip Sencer Kolleksiyonudur. Kısacası bu eser İstanbul'da değil, Ankara'dadır.

Müellif Giriş kısmında, tefsirin başlangıcından ikinci asrın so-nuııa kadarki tarihi gelişimi hakkında kısa ve ibaresi kolay lafızlarla

(3)

KİT AP TANITMA 489

bilgiler vermektedir. Bilhassa Tabiiler döneminde tefsire İsrailiyat'ın gird.iğini belirtmekte, İsrailiyat'ın tefsi. için bir kaynak olamıyacağı üzerinde ısrarla durmaktadır. MüsteşrikIere karşı gereken yerde ten-kidlerini de yapmaktadır. İbn Uyeyne'nin asnnı çeşitli yönlerden in-celemiş ve devrindeki olaylara, O'nun kanşmadığını tesbit etmiştir. Hayatını da geniş bir şekilde inceleyen müellif, O'nun Kur'an ve Sünnet' e temessük eden bir kimse olduğunu, Mutezile, Kaderiyye. ve Müreie gibi fırkalann görüşlerini reddettiğini, bid'atlardan kaçındığını kay-detmektedir. İbn Adiy'den gelen O'nun Şia'ya mütemayil oluşuna dair habere karşı, selef ve halef alimlerinin hepsinin, O'nun Ehlu's-Sünne ve'l-Cemaa'dan olduğu haberlerini nakletmektedir. MücIlif O'nun fıkhi mezheplerdeki durumunu tehlil ederek, O'nun EhI'i Hadisten olduğunu söylemekte, ahlakı, zühdü, vera'ı, tavazuu, hakkı söyleme-deki cür'eti, zeka ve hıfzının sağlamlığı, güzel bir mantıka sahip oluşu, vefatı ve defni hakkında geniş bilgi vermektedir. Sonra da ilmi dunımu, Kur'an'ı hıfzı, ilmi alışı, Amr b. Dinar ve ez-Zühri ile mukayese, rivayet ve tahammüldeki metodu, alimler arasındaki yeri, Medine, Mekke, Bağdat, Yemen, Aden gibi yerlere seyahatı, bilgisinin kay-nakları, hocaları ve talebeleri, eserleri, mü fessir ve muhaddis olarak Süfyan b. Uyeyne incelenmektedir.

MüeIIif, Süfyan b. Uyeyne'nin tefsiri varmı dır? gibi bir soru sorup, onun bir tefsir sahibi olduğunu isbatladıktan sonra, Onun b~ tcfsiri şimdi nerededir? sorusuna yine kendisi cevap vererek, İbn Hacer

(Ö.

852/ 1448) .ve Suyı1ti

(Ö.

911 / 15015) zamanına kadar eserin görül-düğünü, şu anda elde mevclİd olmadığını, fakat hocası Mücahidin vc talebesi Abdurrazzak'ın tefsirleri buluILduğuna göre, onun da buluna-bileceğini söylemektedir. Süfyan b. Uyeyne'nin bu tefsirinin bütün rivayetleri toplayıp toplamadığı tefsirin senedIerinin durumu, es-Sa'lebi ve İbn Hacere kadar olan isnad silsilesi verilmektedir.

MüeIIif, bundan sonra, İbn Uyeyne'nin rivayetlerini Mushaf sırasına göre sıralıyarak, onların tahriç, tahkik ve şerhlerini yapmaktadır. Bu bilgilerden sonra, Onun sahih rivayetlerinin ışığında, ibn Uyeyne'yi bir müfessir olarak incelemekte ve burada şu kıymetli bilgileri sun-maktadır: Süfyan b. Uyeyne KUfede doğmuş ve Mekkede neş'et etmiştir. Bu bakımdan kendisi tefsir ve hadiste zamanının imamı olmuş ve iki tefsir mektebi menslİblarından ilim almıştır. Tefsiri genelolarak rivayet tefsiri olup, Kur'an, Hadis, Sahabe, Tabün sözlerine dayanmaktadır. Dil yönünden de manaclan lafızlar ihtimalolunmaktadır. Bundan sonra da içtihad ve re'ye dayanmaktadır. Tefsirinde İsrailiyat eseri

(4)

görül-490 KITAP TANITMA

memektedir veya yok denecek kadar azdır. Tefsirinde, ilk işari tefsir örneklerinin de varlığından söz etmektedir. Ayetler; ve kelimeleri lugavi yönden açıklarken, sıfatlara taalluk eden ayetler, iman ve ya-ratma meseleleri üzerinde durmaktadır. Onun tefsirde, istenen manaya ulaşacak bazı lafızlan seçtiği ve bu lafızların diğerlerinde bulunmadığı görülür. Kısacası O, bazı ilmi meselelerde Illünferid kalabilmiştir. Süf-yan kıraat meselelerine de ehemmiyet vermiş bir kişidir. Kıraat ihti-laflanna dair Süfyan'dan gelen rivayetlere rastlanmaktadır. el-Ahrufu'-s-Seb'ayı, kıraat m~selesinden ayrı tutmuştur. es-Sevri ile İbn Uyeyne aynı asırda yaşamış olduklanndan, ortaya çıkan karışıklığı gidermek için, iki Süfyan arasındaki özellikleri, rivayetlerinin nasıl ayırtedileceği hususunda bazı pırensıbler koymaktadır. Ye bu arada bir çok tefsir ravisinin terceme-i 'halleri verilmektedir.

Eser, özlü bir sonuç, geniş bir bibliyoğrafya ile nihayetlenmekte-dir. Tefsir tarihi hakkında sağlam bilgiler ihtiva eden, ilk devir tefsir-leri hakkında araştırma yapacaklara güzel bir örnektir, ifadeleri açık ve anlaşılması kolayolan bu eser, bu alanda araştırma yapanlara ve İla-hiyat öğrencilerineçok faydalı olacağı kanatındayım.

Referanslar

Benzer Belgeler

(12) Peter Badure Göttingen'deki ilk dersinde, Verwaltungsrecht im libe- ralen und im sozialen Rechtsstaat (Liberal ve sosyal hukuk devletin­ de idare hukuku), Recht und Staat (Hukuk

At this point, going beyond the question of ratification, I would like to submit the view that the United States should not content herself vdth mere adherence to the Human

Böylelikle tarihî gelişmenin bir ürünüdür hürriyet» (3). Bu sözler Marxist görüşün, determinizmi kabul ettiğini, zaruret ile hürriyetin ayniyetini ve insanın beden ve

Şu halde onun tarih bilimi ve tarih felsefesi alanında (11) olduğu genel sosyoloji, siyasî sosyoloji ve daha sonra göreceğimiz üzere çeşitli sosyal bilim

Fakat gene yukarıdaki misâlde olduğu gibi, bizim fırtına sesi üzerine kalkıp kapıyı kapamamız veya temiz hava almak düşüncesiyle kapıyı daha da fazla açmamız, belli

Tetkik gezimiz Marmara Bölgesine münhasır olduğundan, ma­ halli isme uygun olarak iştiraklı hasılat kirasına yancılık diyeceğiz ve böylece bu müesseseye ait örf ve

la reciprocite doit etre interprete dans un sens large. Par consequent, l'expression de la reciptrocite signifie non seu- lement «reciprocite conventionnelle» mais aussi «reciprocite

Aynı kanun, bir ihzar müzekkeresiyle veya muvakkat yakalama sonunda hürriyetleri kayıtlanan kimselere de tazminat isteyebilme hakkını tanımış, fakat, bunu yaparken ortalama