• Sonuç bulunamadı

Başlık: İSPANYA MÜSLÜMANLARI ARASINDA ŞUUBİLİKYazar(lar):GOLDZIHER, Ignaz;çev. ÖZSOY, ÖmerCilt: 35 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000849 Yayın Tarihi: 1996 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İSPANYA MÜSLÜMANLARI ARASINDA ŞUUBİLİKYazar(lar):GOLDZIHER, Ignaz;çev. ÖZSOY, ÖmerCilt: 35 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000849 Yayın Tarihi: 1996 PDF"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[204]

İSPANYAMÜSLÜMANLARı

ARASINDA

şUUBİLİK*1

19naz qOLD?/HER

Çeviren: Omer OZSOY Doğu'da olduğu gibi İspanya'da da Müslüman kitle, fatih Arap unsurunun yanısıra, kendilerine kılıç zoruyla dayatılan İslam'la bir-likte Arap kültür ve geleneklerini de benimsemiş bulunan geniş yerli halk tabakalarından oluşmaktaydı.

Nasıl ki, Doğu'da fatih ırkın baskıcı yönetimi Şuubilik akımını dOğurmuştu2 Batı'da da şartlar, tarihsel durum gereği, Arap

olma-yan unsurların benzer bir reaksiyona girmeleri için elverişli bulun-maktaydı. Ne var ki, bunlann yazılı olarak ifade edilmesine; yerli geleneklerin güçlü olması ve siyasi olayların baskısı nedeniyle gay-n Arap ugay-nsurlarıgay-n çok yoğugay-n olarak ve güçlü bir biçimde tepkiye itildikleri Doğu'dakine oranla, İspanya İslam'ı çerçevesinde çok da-ha az rastlanmaktadır. Bu arada, öyle görünüyor ki, Doğu Şuubili-ği'ne İslam dünyası dışında da ilgi duyanlar vardı3.

* Çevirisi sunulan makale "Die Su'übijja unter den Muhammedanem in Spanien",

ZDMG LlII (1899), s.601-620'de yayınlarunıştır. Bu tercümede, Gasammelte Schriften

(lV.204-223)'deki metin esas alınmış ve sayfa numaraları kenarda gösterilmiştir. Metin içerisindeki ve dipnotlardaki köşeli parantez [ ) içindeki açıklama ve ekler çevirene aittir (Arapça metinlerdeki köşeli parantez içi ibareler, A. Harun neşrindeki farklılıkları göster-mektedir (Neviidiru'I.Malfl.Ü!at, yy. 1954, III. 245-254). Metnin billünlüğünü bozacak uzunluktaki açıklamalar (*) işaretiyle dipnota alınmıştır. Referanslardaki eksik bilgiler mümkün olduğunca tamamlarunaya çalışılmış ve orijinal metinde yer almayan bilgiler yi-ne köşeli parantez içerisinde verilmiştir. Referansların kontrolünde karşılaşılan farklılıkla-ra da aynı şekilde işaret edilmiş ve kullanılan karşılaştırma nüshaları, makalenin sonuna eklenen kaynakçada gösterilmiştir. Bu noktada, makaleye dikkatimi çekerek tercümesine vesile olan; ayrıca, çeviriyi gözden geçirme lütfunda bulunan ve referansların kontrolünde değerli yardımlarını esirgemeyen saygıdeğer Hocam Prof. Dr. Mehmed Said Hatiboğlu'ya eşsiz katkılarından dolayı teşekkürü borç bilirim.

ı.

Bu araştırma, Roma XU. Uluslararası Oryantalistler Kongresi'nde (Eylül 1899) teb-liğ olarak sunulmuştur.

2. Bu konuyu daha önce ayrıntılı olarak müzakere etmiştik; bkz. Muhammedanische

Studien, [Halle 1889-90), i. 143 vd.

. 3. Beşşar b Burd [ö. 167, 8) mahfilinin bir mensubu olan Yünus b. Ebi Ferve'nin, Arap ırkını aşağılayan bir kitap karşılığında Rum Kazyerinden ücret alındığına dair Ca-J.ıq;'ın 'Ali el-Murtac.!a'dan naklettiği haber gerçekten kayda değer; el.Gurer ve'd-Durer,

(2)

404 IGNAZ GOLDZIHER

İspanyol Şuubiliği hakkında pek fazla malumat olmamakla bir-likte, Doğu Şuubiliği'ne dair çalışmama bir ek mahiyetinde, Batı Şuubiliği ile Hgili.eldeki ipuçlannı ortaya koymayı da faydadan ha-li görmedim.

[205] İspanya'daki gayn Arap Müslüman unsurlar hakkında Dozy, Geschichte der Mauren in Spanien adlı eserinde öylesine aynntılı müzakerelerde bulunuyor ki, burada ondan fazlasını söylemek ge-reksiz bir. tekrardan başka bir şeyolmazdı. O şöyle diyor: "Fethin ardından Ispanya'daki Berberi ve Arap asıllı Müslümanlar'a katılan farklı etnik unsurlan iki ana bütün halinde görüyoruz; a) Muvelle-dün: Müslümanlaştılılan Hıristiyan asıllı İspanyollar, b) Şa~alibe: Bu isim kabaca 'Slavlar'4 diye tercüme edileb,ilirse de, bir bakıma İspanya'nın Arap asıllı efendileri nezdinde 'u/üc5 (bir nevi mem-luk) olarak çalıştınlan muhtelif Kuzey'li halklardan6 alınan 'esirler'

ve 'köleler'e de delalet edebilmektedir7.

Bu yabancı unsurlann Arap milliyeti ve kültürüyle kaynaştınl-ması çok çabuk halledilmişti. Müvelledler, ya büyük Arap ailesi bünyesinde düzenli bir velti-ilişkisi içinde bulunuyorlar; ya da

ken-J!.., }''''')

~J. ~-Y,-,,':ı'\ ...,.,.~) ...,.,.rJI-.,.Jı.=....} ~\5Ö)} -s!i J ,...,"'.:.y.. ~~)

, ':ı'L. '\,;.A..\.:.:.t! -., J.J"1ı..:lL

Yalnız; bunun, dini bakımdan kötü şöhreı yapmış bulunan bu adama atılan bir iftira olması da pekela mümkündür.

4. eş-şalfii.libe Rağıb el-lsfah3ni'de (Mulıiı4ariitu'I-Udebii', II. 242) bir Hristiyan tari-katının adı olarak da geçer:

JlI.:.,-!i':ı'\ ••..~ ;...!) l;,.i..ıJ...:...!1 jJ ..ıJ).J j\S') "~" .,,;J~)

.YW~

j)~ ~~i

. . (i.>-

Y

j ~

,~ı.s-)

Bu Tanrı-adı (,-.A.i ).Slavca'daki Bog'un karşılığıdır. Dolayısıyla bu kayıt Bogomillik veya benzer Güney-Slav ıarikaılanyla ilgili olabilir; krş. Zapiski der archaeologischen

Gesellschajt, Sı. Petersburg, XII (1899), p.xV.

5. Saadia [Gaon= Sa'id el-feyyümil. Tekvin,

ıo,

3'teki ( :ı:ı't'tpı::'N [eş-sakiilibeJ) kelimesini 'Aşkenaz' diye çevirir; krş.İbn Haldun. Tarih, 11.10:

-'ı;;amer v t -,.:ıLGi) ;\.;,<....::.i.:ıi • .;-,.:,JI ~ \...J-';.:ıf ..:."W1...••..•':ı'l .} ~ ••

j

J-" ~ ~

J~ ) -..".,;

)':ı'1 ~ ..:."ıl

u

J

.:ıi ) .'41.A..a.!1 ,:.. (Leid~~, s. tro" .:ı~

Karller David b. Abraham'a göre frenkler Aşkenaz soyundandır: ( ,~)':ı'\~~~'\,;.A) ).

Neubauer. Journal asiaıic i(1862). s.382. no: 1. 6. M~ari, [Neftı!,4'!-!fbl. 11.335, 15.

7. Bu yüzden zengin efendilerin hizmetçileri de, kökenlerine hiç bakılmaksızın bu isimle arulırlar, Kayravanlı R. Nissim'in (1030) ahlaki hikayelerinde, zengin vatandaşların hizmetçileri (naıhan de-SusiJha) (

~:ı,~i'::'~:

[e:f-ş~ibe]) adını alırlar:

(3)

ıSPANYA ~ÜSLOMANLARI ARASINDA ŞUUBILlK 405

[206] dilerini düzmece bir Arap şeceresine isnat ederek bu formaliteden de tamamen kurtuluyorlardı. Daha önce başka bir yazımda şal}l)al)a

nesebehü, taşl}il}u'n-neseb

(nesebini düzeltti, nesep düzeltmesi

[ne-sebinin doğrusu]) tabirinin ne anlama geldiğini anlatırken bunu bir örnekle açıklamıştımB. Klİrtuba fatihi Mugi~'in kendisi Rüm1 diye anılır; Halife 'Abdulmelik b. Mervan onu geleceğin halifesi şehzade Velid'le bir arada eğittirmişti. Oysa, Benü MugI~'in Arap asıllı bir soy değil, Yunanlı bir savaş esirinin torunları oldukları kimsenin aklına gelmezdi. Atalarının soy kütüğünde yapılan basİt bir düzelt-meyle, nesebi doğrudan Gassani kralı Cebele b. el-Eyhem'e dayan-dınımıştı. (M~ari, II. 6,3 [III. 12]):

'u.:.,.

j-i .:,.,.r.~1 .J. .:,.,)\.:.Jı.J. ~ ..,;i ~ ~) ~\

J.s-

~~)r.

-d )

. ~GJ\ ~'i\.J.

Müvelled aileler, Araplar'ın icra ettikleri hükümette en yüksek mevkileri işgal edebilecek kadar ilerledikleri gibi; Arap edebi ya-tının, özellikle de İslami ilimIerin ne şöhretli mümessillerinden birkısmı da onlardan çıkmıştı. Bu seçkin isimlerden birkaçını zikretmek sanırım yeterli olur: A~med b. I:Ianbel'in öğrencisi Kur-tuba'lı büyük müfessir ve muhaddis B~i. b. Mabled [ö. 276/88919. Edip ve ilahiyatçı Ebii Mu~ammed ıbn I:Iazm

[384-456/994-1063]. İbn l:Iazm'ın hadislere dayalı\kendi kelami metoduylaçeli-şen bütün dogmatik akımlara karşı fanat~ bir polemik izlemesi, bi-zi sünni İslam'ın bu büyük öncüsünün ıspanyol asıllı bir Hıristi-yan'ın torunu olabileceği konusunda kuşkuya düşürmektedirıo. Endülüs'de bir lugat imamı olarak tanınan Kurtubalı Ebii Mervan

'Abdulmelik b. Serrac [ö. 487/1096]da bir müvelleddi. Ailesi Eme-viler'le vela ilişkisi içerisinde bulunduğu halde, o kendisini Kelb b. Yebre soyundan gelme bir Arap olarak takdim etmeye çalışmış-tı11.

bkz. Hıırkavy'deki metin (Steinschneider-Festschrift 22: İbranice kısım). Ester'in yanlış-lıkla Musa b. Meymün'a isnad edile~ Yahudi-Arap tefsirinde (Livorno 1759, Antonio San-tini baskısı), 'Sarisim' (Ester, I, iO; 2, 14-15) şa¥ilibe olarak tercüme edilmiştir:

LLı>~

d

ı:ı.r-l\ ..:-ı..i,;,:.i ) ~1) ..:....iı.A;.;) ~j W\.A...\ ~\ Ir"') L...l,; J

Ayrıca ekteki Purim-Pijut'ta [Purim bayramı ilahileri) da Melike Yaşti'yi getirmekle görevlendirilen Sarisim böyle anılmaktadır (v.74a, 13. Fıkra):

L \.il""-" ~\.A...I) \SO).;.. ...,\...'.1""< ~.\.i

,.,..L:r->'

\SO)? jlıl.;lı ~)f i)~; )J J 8. Muhammedanische Studien. 1.140. 15.

9. Nesebi hakkında bkz. Zeiıschrift der deutschen morgenliindischen Gesellschaft.

XX.598.

10. Dozy. Geschichte der Mauren in Spanien. Il.215. 11. İbn Beşkuval. [es-Şıla), No: 771 [No: 774 (I. 346.7»).

(4)

406 IGNAZ GOLDZIHER

[207]

Benzer durum Saklabounsur için de geçerlidir. Müslüman İs-panya'nın bu memluklan, her ne kadar asıl müvelledler gibi fatih milliyet içinde tamamen erirnemişlerse de, Arapl~lın İspanya'da kurduklan medeniyete onlar da adapte olmuşlardı. Omeğin, II. Ha-kem'in sarayında görevli bir Slav olan ve zamanındaki siyasi hare-kete de iyiden iyiye kanşmış bulunan Cevder, derinlik sahibi bir Arap Dili uzmanıydı ~tA...;~..ı.:Jı ) ~rll ~ ~ J\.5")12.EI-Manşür b. Ebi 'Amir'in sarayında bir sakIab olan Fa.tin [ö.402/1011] hak-kında daha övücü sözler sayılmaktadır. Mesela, bir keresinde EI-Manşür'un sarayında, meşhur lugatçi el-Is:.illi'ninanısını gölgede bı-rakan muhteşem Sa'id'le bir münazaraya girişmiş ve hasmını rezil edecek derecede hırpalamıştı. Fatin öldüğünde terekesi arasında bu-lunan, mütalaa edilmiş metinlerden oluşan kitaplık, onun meşguli-yet alanını gösterir mahimeşguli-yetteydi. Kaynaklann bu isimlere ilave et-tikleri benzer örnekler, o dönemin Kurtuba'sında Fatin'in soydaşlan arasında hayli yekün tutuyordul3. Ne var ki, mütekebbir Arap

asıllılar bunlara tepeden bakıyorlardı. Bu durum onlardan birini, l:Iabib [eş-Ş~labi]yi bir kitabını SaklabIann Arap kültürünün eşit haklara sahip bir unsuru olarak tanınma taleplerine tahsis etmeye itecekti14:

( 4.Jl4...Jı ~L..a,.;C'i. Ir. 4.JlA..Jı. i. \~-'j1 •....•\5)

. u .r""',J"...s-. J J ~ .

Bu ırkın, Araplar karşısındaki seçkinliklerini gün ışığına çıkar-mak için, aydınca uygulamalanyla, şair, edip ve alim olarak iyi isim yapmış Saklablar bu eserde tanıtılıyordu. Böylece tarihi malu-mat harika SaklabIann şiirlerinden ve diğer zihinsel üretimlerinden oluşan bu antolojide resmedilmiş oluyordul5.

Sanınm bu eser, şuubi eğilimli edebi çabanın ilk adımıydı -zira ijabIb Emevi dönemini de yaşamış birisidir. Bununla bir-likte; bu Saklab-apolojisi, hakim ırka karşı herhangi bir saldırgan-lık içermediği için, tamamıyla bu edebiyat türünden sayılmamakta-dır.

İşte asıl şuubi eğilimin ortaya çıktığı muhit Muvelledfın çevre-sidir.

12.1bnu'I-Ebbar. Tekmile. No: 17.

13.M~aii. 11.57[lll. 82).

14. Tekmile. No: 89.

(5)

ıSPANYA MüSLüMANLARI ARASINDA ŞUUBIUK 407

[208]

Yalmz, kaynaklardan öğrenebildiğimiz kadanyla, pek de sık rastlanmayan bu tür eğilimler, Şuubilik taraftarlanmn genellikle zındıklar ve mü1hidler arasından çıktığı Doğu İslam'ındaki benzer akımların aksine, İslam inancı ve ortodoks teoloji ile gayet iyi uzla-şabilmiştir16.

Mesela İspanya'da, ün~~ maliki fakih Se~nün ('Abdusselam b. Sa'id b. I:Iabib et-Tenütıi (O.240/8540)]'un öğrencisi olan MuI:ıam-med b. Selman [=Suleyman] el-Mu'afıri (ö.295 Sarakusta) hep soy-daşlanndan yana olmuş ve. yeni İspanyol Müslümanlar'ın itibanm temsil etmek için çok çaba sarfetmiştir -dedesi Telid, bir Arap kabi-lesi olan Mu'afir'den birisiyle irtibatı sayesinde, ilk olarak vatan da-lık hakkı kazanan kişidir17. Yine, III. 'Abdurra~man döneminde

Veşka [Huesca= Oska]'da alim bir kadı olan Ebü MuI:ıammed 'Ab-dullah b. el-l;Iasen (ö.335/946) katıksız bir şuubi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurtuba'daki tedris süresinin bitiminden sonra, Afrika içlerine kadar uzanan pekçok seyahate çıkmış ve memleketine geri döndüğünde, kısa zamanda en yüksek mahfillere vanncaya dek her-kes nezdinde çok büyük bir itibar kazanmıştı. Onun derslerine Hali-fe dahi iştirak edermiş -gerçi bu, İspanya Emevilçri'nde pek ender rastlanan bir durum değildir ( .ı..;....('---!. -' ~ ,~ y" ) ). Bu arada Ebü MuI:ıammed'in çok kibirli ve geçimsiz bir adam oldu-ğu söylenir. Onun kendine özgü ayıncı özellikleri arasında aşın de-recede gayrı Arap ırk sevgisi zikredilir. O sürekli Araplar'ın değeri-ni düşürmeye çalışır, Araplar'ın eski dönemlerine dair haberler arasında, -meşiilih denilen- onlann en rezilane hatıraları ile ilgili bilgileri araştınrmışl8.

Onun bu düşüncelerini kitap haline getirip getirmediği bilinme-mektedir. Ancak, öyle görünüyor ki, Bakem ve Manşür'un genç im-paratorluklanmn küçük beyliklerebölünmesiyle İspanya'daki tota-liter Arap devleti yıkılmış ve Müvelled unsurlar neredeyse tabii hale gelmiş olan, Arapların üstünlüğü görüşü karşısındaki

tepkileri-16. Sai}ib Isma'i1 h. 'Abhiid şöyle diyor:

. ~J

r

ft ;;.",...

.,.,...ıı

..;.;S' ~ -' 'YI ~ .rJi.)s- ~\ u~ i~ i'-?)~i'y

bkz .• Ali b. zarır, Bedii'j'u'l-Beda'ih (Mdiihjdu'ı-Tanşiş'in kenarında, Ka/üre 1316),1.56.

17. lbnu'l.faradi, (Tarihu'l- 'ulema' ve'r-Ruvat). No: 1174 [No: 1149 (I1.23»):

. j..ıJ.,..JJ ~i ~..ı..;.j\S" )

18.a.g.e., No: 685 [No: 687 (1.267»)

(6)

408 IGNAZ GOLDZIHER

[209]

ni yazılı olarak güçlü bir şekilde ifade edebilme imkanını an-cak bundan sonra bulabilmişlerdi. Böylece İmparatorluğun onu-ru Slav pretoryanın elinde oyuncak olmuştu. Artık bundan

son-i ra Saklablar'ı ve Müvelledler'i Doğu'da ve Kuzey'de kurulan

küçük devletçikierin başında bağımsız beyler olarak görüyo-ruz.

Bu yeni siyasi oluşumların birisinden güçlü bir şuubi nida yük-seliyor. Yankılannı VII. Yüzyıla kadar izleyebildiğimiz bu nida, Ebu 'Amir İbn Garsiyye'nin Ebü 'Abdilhih b. el-l:Iaddiid'a gönder-diği mektuptur*. Tek yazma nüshası** Escorial K~tüphanesi'nde bulunan19 risalenin hedefi, Arap olmayanların, Araplar'a

üstünlüğü-nü ispatlamaktır.

Bu risale, İspanya şuubiliğinin günümüze kadar ulaşabilen tek hacimli dökümanıdır. Bu itibarla onun muhtevasını belli başlı pasajlarla burada aktarınamız sanınm hoş karşılanır. Bu im-kanı saygıdeğer Prof. Hartwig Derenbourg'un tavassutlarıyla ri-salenin Escorial'daki yazmasının foto~JTaflarını benim için temin etme zahmetine katlanan Sayın Prof. Louis Barran Dehigo'ya borç-luyum.

Bu risalenin müellifi, Hıristiyan kökenli bir İspanyol Müvelle-didir. Nitekim bunu, birazdan göreceğimiz kendi ifalerinden de çı-karmak mümkün ... Keza müellife yazılan en son reddiyede de, onun Hıristiyan asıllı oluşu alay konusu edilmektedir:

Kim bu Araplann kadrini düşürmeye çalışan, Kağıda döktüğü saçmalıklarla?

"Kim bu?" dense, "İbn Garsiyye" dendiği duyulur; Tek şerefi varsa, soydaşlığıdır Hıristiyanlar~a ..

• Söz konusu risale. •Abdussclam Harun tarafından 1954 yılında Neviidiru'l. Mab,Ü!iit'ta (III.245.254) neşredilmiştir. (Bu konuda verdiği bilgi için Sayın Doç. Dr .. Menmet Özdemir Bey'e teşekkür ederim) .

•• Yazar burada her ne kadar risalenin tek yazma nüshası olduğundan söz ediyorsa da, •A.H3r:iin, Kahire üniversitesi yazmaları arasında Jisalenin bir nüshasını daha tespit et-miştir; bkz. a.g.e .• III.229.

19. Derenbourg, Us Manuscrits arabes de I'Escurial. 1. No: 538 (lO), v.26b-29b:

~\ ~

)4t ~~

~I...L->oJ\.J. 4i.l1 ~ lıi

~.J-.J.

.,....\s. y,i ~ ..,..ı:.\.:.:.

..ıl,.)

(7)

ISPANYA MüSLüMANLARI ARASINDA ŞUUBIUK 409

[21OJ

Katılık ve hamlığı onlardan öğrendi zira, Kendisi boş, söyledikleri tam takır ya ...20

Gel görelim bu son suçlamanın insafsızlığı birazdan ortaya çı-kacak. Ayrıca, risalenin müellifinin uğraş alanı vç bulunduğu resmi görev de bunun aksine tanıklık etmektedir. İbn Garsiyye hakkında biyografik bilgilere sahip değiliz. Belevı sayesinde onun el-Beşkensi nisbetini kullandığını; yani aslının İspanya Bask'tan geldi-ğini öğreniyoruz. Ama onun faaliye~ sahası, yarımadanın İslam'ın çok az etkisi altında kalan bu parçası değildi. O bir 'şair' olarak, hat-ta daha çok bir 'katip' olarak nitelenir. Bundan, onun Arap belaga-onda mahir kalemiyle devlet hizmetinde bulunmuş olduğu sonucu-nu çıkarmak mümkün. Osonucu-nun en parlak dönemi, V. Yüzyılın ikinci yansı olsa gerektir. Zira, burada etüd edien risalenin hedef aldığı 'Abdullah b. el-I:Iaddad, 443 ile 484 yılları arasında hüküm süren Meriyye [Almeria] emiri Mu'~aşım b. Şumadıt:ı'ın2l makamat

şairi-dir. İbn Garsiyye'nin de aynı devletin hizmetinde bulunup bulun-madığı konusunda kesin birşey öne sürmek zordur. Ancak onun bir süre Daniye [Denia]'de yaşadığı kesindir. Bu; tbnu'l-Ebbar'ın, Mu'cem'inde Ebü'l-'Abbas el-Ceziri'ye ilişkin 272 [282] numaralı biyografideki şu ifadelerinden anlaşılmaktadır: "[Ebü'l-' Abbas] As-le_nCezire-~ Şukr'dandır; Daniye'de yerleşmiş ve orada Katip Ebü 'Amir tbn Garsiyye'nin oğluna mürebbilik etmiştir:

(~L5Jı~):- [.:.:ı r\s.] (...s!i).:.:ı..l..o..>i ~ 4i"""'.)y. ~ .:.ıl5".,,)

tbn Garsiyye'nin ikamet ettiği yerin ve etkili olduğu çevrenin belirlenmesi konusunda, hizmetinde çalıştığı emirden söz ettiği pa-saj önemli olsa gerektir. Onu şöyle vasfediyor:

~~ :-"~i~l.::--.-':-"~I~L.J~~I ~.-' ~)1 L+." 4J."..Jl j... i'-!-)1LA.JS.) (~L...ıi.Jı•.•..•WL .-'~L...LJı•.•...4)1 ..;~ .jL-!1 O, gerek içerde', gerekse dışarda bu mübalağalı sıfatlarda kendisine

20. Belevi, Eli/.Ba', 1.350,19 vd.:

~ ~...Q.>... ...•..b:- L-ı

, l-"

....AJi

.w

ı.S) L..a..:.Ji.:.ıi l.j

r:-

"--!

~

.w

.1...iJ .-' ...;L". ~ J 21. M~ari. II.179; lay. Derenbourg, a.y.

(8)

410 IGNAZ GOLDZD-IER

[211 ]

bahşedildiği düzeyde itibara sahip olduğunu pek sanmadığmnz em-rinin adını sarahaten anmamaktadır. Mu'tasım b. Sumadıh'dan sö-zediyor olması pekala mümkündür. Diğer'uiraftan, 'mu'izzu'd-devle lakabıyla, ülkenin 484'de Murabıtlar tarafından fethedilmesinden önce, kısa bir süre için bölge emiri olarak babası M.u'~aşım'ın yeri-ne tahta geçen 'İzzuddevle'nin kastedildiğini düşünmek oldukça güç ...

Bu durumda kesin olarak anlaşılan o ki; İbn Garsiyye ister Da-niye'de, isterse Meriyye'de olsun, muliiku'Havii'if devrinde İspan-ya'da Araplar'ın değil Saklablar'ın çok etkin durumda olduğu ve yer yer üstünlük bile elde ettikleri bir bölgede yaşamış ve tesir icra et-miştir. Bu durum bize, onun Araplar'ın entellektüel ve siyasi üstün-lüğü dogması karşısında, İslam'ın bu hakim unsuruna karşı böylesi-ne acımasız ve yürekli bir dil kullanma cesaretini böylesi-nereden aldığını da açıklamaktadır. İktidarı, Arap asıllılann ellerinde bulundurduk-lan bir toplumsal yapıda, Araplar'a karşı böylesine cüretkar bir sal-dınya yeltenen bir resmi görevli herhalde taciz edilmeden bırakıla-cak d.eğildi. Nitekim en fazla iki asır sonra Belevi, 'fasık ve zındık' İbn Garsiyye'nin suistimale yeltenebildiği bu hoşgörü karşısında hayretini gizleyernemektedir: "Az şaşmamalı", diyor Belevı "o za-manın adamlarına!. .. Bu rezalet karşısında nasıl sessiz kalabildiler, adeta bu küstahın cüretini desteklercesine? .. Bunu nasıl hazmede-bildiler, onun ve soydaşlarının serbestçe yaşamalarına nasıl izin ve-rebildiler? .. Olsa olsa, böyle bir risalenin varlığından haberleri ol-mamıştır veya müellif eserlerini inkar etmiştir de, risale arkadaşları ve fikirdaşlan arasında gizlice yayılmıştır. Dolayısıyla bu mavallar ancak onun ölümünden sonra ortaya çıkmış22 ve risaleyi görenler ona karşı koymuşlardır. [Yoksa bu suskunluğu] başka türlü izah et-mek mümkün değildir. Tabi müellif pişman olup, bu görüşlerini terketmiş de olabilir. .. Allah batınları ve göğüslerde gizlenenleri bi-lir"23.

II Artık risalenin tahliline geçebiliriz.

İbn Garsiyye risalesinde işlediği konuya yeni bakış açılan ge-tirmiş değildir. O, Doğu'nun Şuubi metinlerine; en azından CaI:ıq:

22. rıeride bu tahminIerin yanlış olduğunu göreceğiz, 23. Elif-Ba', 1.353.

(9)

ıSPANYA MüSLüMANLARı ARASINDA şUUBıUK 411

[212]

[ö.255/868] ve tbn ~uteybe'nin [ö.276/889] bu akımın temel argü-manlanndan yaptıklan iktibaslara ulaşabilecek durumdaydı. Zaten o, fikriyatının ana konulannı da bu malzemeden üretmiş olmalıdır. Dolayısıyla onun ürettiği tek özgün şey, risalesinin şekıl ahengiydi. Bu beliğ üslubu kullanma konusunda da, onun önünde muhalifle-rinden -yani Şuubi karşıtı kamptan- makamat sahibi AlJmed b. el-I:Iuseyn el-HemedanI (ö.398/[1007]) örneği vardı. Bu şahıs Ebü'l-Huseyn AlJmed b. Faris'in [ö. 39511004] hocasıdır; ki, onun da Şuu-bi-karşıtı polemiği24 tahrik görevini, bu işin ustası olan

Hemeda-nl'den devralmış olması kuvvetle muhtemeldir. HemedanI, İran-Sezek bayramı25 münasebetiyle Reis Ebü 'Amir'e, Şuubi istemlerin

detaylı bir reddini ve Araplar'ın Acemler'e üstünlüğü iddiasını içe-ren bir mektup göndermişli. Aynı Hemedanl'nin Şuubilik'le müca-dele hareketlerine bilfiil katıldığı da gözönünde bulundurulacak olursa, onun bu risalesinin26 Şuubiyye-karşıtı literatüre dahil

edil-mesi uygun 01ur27•

Demek ki, tbn Garsiyye Arap ırkına karşı hücumlannda ve gayn Araplar'a yönelik övgülerinde, bizim Doğu-tslam edebiyatı-nın Şuubi parçalanndan tanıdığımız aynı tarihi ve etnografik motif-leri geliştirmişti28. Tabii ki bütün bu unsurlar onda çok daha beliğ

ve şaşaalı görünüyordu. Bir V. Yüzyıl katibinin kullandığı bu daha yüksek üslup unsurlan, risalenin görünümüne, Doğu Şuubiliği'nin zihniyette oldukça objektif fakat beyan açısından daha yavan p~le-miğinin henüz sahip olmadığı bir hiciv havası veriyordu. tbn Gar-~iyye'nin söz konusu risalesi, bir şahsa yazılmış bir mektuptur. tbn Garsiyye bir sanat eseri olan risalesinde, ona bu karakteri verecek bütün sanat oyunlanna başvurmuştur; antitezler, kelime oyunlan, kinayeler, edebi ve tarihi bilgilere imalar vb ... O, rengarenk örtüsü

24. Muhammedanische Sludien, 1.213 vd. 25. a.g.e., 210 numaralı dipnot.

26. Resa'il (Istanbul neşri), s.120; şöyle başlamaktadır:

~\Jı )\.... ..)os- J ~\ .)os- ....,..,.rJ' ..,La.;

d

L....l5:; \~) ~, çlA.ı

...ılı

Ju,i .:.~

27. Hemedıini, bir keresinde Isma'il b .• Abdlid'ın sarayında bir Acem şairinin zuhur ettiğini ve Araplar'a karşı Farisiler'i öven bir kaside inşad eıtiğini anlaunaktadır. Vezirin emri üzerine, o anda orada bulunan Hemedani, hemen oracıkta Farisiler'i cerheden bir manzume okuyuvermiş; bkz. 'Ali b. Zafir, Bediı' i'u'I-Bedii' ih, 1.55. Her iki şiir de bu kay-nakta aktanlmakıadır.

28. Aynı y!ilc1aşırnlann Ebu Nuvas'ın '~aba Bedeviler'e karşı 'kibar Farisiler'i övdüğü manzumelerinde ne kadarıyla yer aldığı, kayda değer bir husustur; bkz. el-Fekiihe

(10)

412 IGNAZ GOLDZIHER

. '~~l""';?J YJJ-"'J}

1.lı.~' •...•\....>.~i, (.~) •• ~ ~

....r-..I, ..i. ..1..1..; ~~

r\jlji " ~ iy'))i (jlji) .)\;,ji " «(.j.) ~ 'yı) ':i

~\.:.:--.••••.r" ..,...;) ••••? ~ ~L;~\)) ~I.,j~\ ~ Jrü ~ t;ı~'...-wı It"wl] t"ill if 32. Bu ( jl.P.rJi ö)~ )kelimelerini ben de pek iyi anlayamadım.

[213]

içindeki bu ustaca üslubu, bir de Arap-karşın metinlerin oldum ola-sı demirbaşını teşkil eden sade motiflerle bezemişti. Onu Doğu'daki fikirdaşlanndan ayıran tek nokta, -İspanya'daki duruma uygun ola-rak- övülen gayn Arap çevreyi, Rumlar'a ve Benü'l-Aşfar'a teşmil ediyor olmasıydı. Oysa Doğu'da 'gayrı Arap' ifadesiyle herşeyden önce İran unsuru kastedilir.

İbn Garsiyye'nin karşılaşnrdığı bu i~i rakip grubun fızyonomi-leri her şeyden önde geliyordu. İbn Garsiyye beyaz tenli gayrı Araplar'ı çö1ün esmer adamlanndan üstün tutarken, kimbilir belki onlar da kendi meziyetlerini bu ten renginde aramaktaydıl~9. Aş-heb [beyaz]30 ve aş~ar [kurnral], onun bu bağlamda 'bulunmaz Arap rengi'nin karşısına koyduğu makbul ten renkleridir. Bundan sonra o, memnuniyetle kadim Araplar'la gayn Arap asıllı halklann geçmişteki hayat tarzlan arasında mevcut olan çelişkiye dikkat çe-ker. Bir tarafta yalnızca '(k,oyun, sığır ve) uyuz deve çobanlan'nı; öbür tarafta ise, çoban değrıeği yerine kılıç ve mızrak savuran Kay-zerler ve Hüsrevleri görüyordu31. Gerçi onlar da kadınlar için mü-cevher ve ganimetlere (?) ilgi duyuyorlardı32, ama kız istemeye

gi-29. Töcu'l. 'Arüs'ta bazı beyiller yer almaktadır; bkz ( ~) kelimesi [ill.179 vd.]

30. MuJıammedanische Studien, i.136 (5 numaralı dipnot); Bu renk tercihan Acem-Ier'e (Ebii Temmam. 34: :o-""~\r\ ~ ) ve aynca Saklablar'a (Al}~I. 12.5: '

.r>- ~LA..>veya ~\ ~LUJ,) izafı: ediler; aynca bkz. Eğlini, XXI. i2, 17 (Eymen b.lju-reym):

.p

cr'

;

CaJ:ıı~.Tırizzu'l.Mecaıis (Kitabu'l-/jiciib), s.95. 3,ro> varyan-tı. Niibiga'nın bilinen divan1arda yer almayan bir beytindeki ifadesi de dikkat çekicidir; şair kendisi hakkında şöyle diyor (['Abdul~adir el-Bagdadıl./jiziinetu'I-Edeb, I. 470):

•.•.•~ d'! JW' ~ if .jlj

r ~

LS.f.;; ~t;]

31.,

ır-:l ~i ~i rii ~);ı ~ ,,~);ıjl J=-,Ji J=>.Jil

-4-ı"

~)ji [~i 1~i i

J •••~LJ~i;;...:. ~~" ..:.ı4-ı~öu-) ~ ~,..w...; ~ ö.r"l51 Ö))L.i •••••.J"" ~i •••J~ •.•.•~

t.J).u' " )u.J' U~)J"~ör"'y ö.r.~ ~i ..,...l>- .:.rs- j...Jı ~ J

.)'.rY' ../)

,y-.)1,rJI

ö)"..., (

""...aJi

(öL..5' olsa gerek) öl..; i~"r-1,1 öl...>-

[t

",rJI]

r

),rJ!

r

J),y- r~ ]

.p

.:ıı",.rJ~ ~ +-<J jL....rJ' ö)~" Ö)~ ~ ..:.-Jj.

\;ı'.,.;~l l&.}1~J!'~\)"i 1;ı6v \)~ ji ~r'" ~

(11)

ıSPANYA MüSLüMANLARı ARASINDA ŞUUBILJK 413

derken bile mızraklan yanlannda bulunuyordu33. Arap soyunun, Arap olmayanlann büyükanneleri sahibe Sara'mn cariyesi Ha-cer'den geldiğini hatırlatmak, öteden beri popüler bir saldın noktası teşkil ediyordu34. Araplar hürriyetlerini buna borçluydular. Karşılı-ğı alınmayan bu atiyye, Araplar'm bundan böyle sık sık sopayı sırt-lannda hissetmeleri ve adice aşağılanmalan için yeterli bir gerek-çeydi35.

[214] O, çöl Arabı'nm çobanlığımn karşısİna Arap olmayan halkla-nn şanlı cengaver mazisini koyar. Onlar davarlan, sığırlan önlerine katıp sürerlerken, berikiler savaş atlanm koşturup aslan yüreklilikle çarpışıyor, yiğitçe <jlüyorlardı; bu kahramanca savaşlarla dünyayı fethetmişlerdi. Araplar arzulanmn nihai hedefini fani heveslerde görürken, diğerleri büyük seferler planlıyorlardı; onlar keskin kılıç-lara aç, harp techizatma susuzdular. İşte bu yüzden onlar efendi ol-muşlardı; davar çobam veya tarla işcisi değiL. Onlar görkemli birer melik olmuşlardı, hayvan tersinden kerpiç yuvarlamıyorlardı. Onlar Sara'mn çelebi torunlanydılar, çadırlanmn önünde bayraklar asılı iffetsiz kadmlann zürriyeti değil... Araplar yaz-kış altı baş koyu-nun yününden yapılmış kaba urbalar giyerlerken36 onlar ipek ve brokat giyiyorlardı. Yeme-içme konusunda da Arap olmayanlar daha seçkindiler. Bütün diğer milletlerden farklı olarak çekirge ve akla gelebilecek her türlü iğrenç sürüngeni yiyip37, deve sütü 33. Veya aşağı yukarı şöyle: "Vaaz ederken bile mızraklan ellerindeydi";bkz.

ZDMG. 52, s.512.

34. lshakiyyeve lsmailiyyeçelişkisihakkındabkz. Ya'~übi(Houtsmaneşri),11.213, sondanbir öncekisatır[II.183»).

35. (Mak~ari,Il.ı28, 5).

~ ~~ ı:J)J J\.j l~J ~ ~r-illJ 1.,At.:..JJ~

ı)~.:ı}

~i ...:,.jlS'

~'ı

~i

r-4J1J \;I)r" ıLS:.;J (UI) U5'1 :J) b)r! L£.,..:J) b)~ ..6..JL-W

eY.

15d1

~ ~,_ c c

~L:,;"..f"'1 ) ..;:.JLı ~ L;.,. l:,j..Li>-)li~w.) l:,j..l.:S-)lijü) ~i) r-L".l.~J~

L...A...~)~ L....Q...P ~~ ~\ ~

Ir 'ıLı

~W>Jı ) J.;-lı J-1) :..••.••

ı..

:.h

J ~)

~! L~Wi-'J~G..ii -'ljl",..,.JI J jl:>:...JIl~ J~~

JL ~

~i L..ı-<')

.:ı

j)J ... jl:ı-Jı . ,r--Jı) ~\ Jl...>.- ..;...L-JI ~ rOJ') ~I.".-l\.} 'ilS' .}» ~i 4,?~

Jl...>.-•

36. bkz.Cevheri,[eş-Şı~~, i.242);Lisiinu'l. 'Arab, ( ~ )kelimesi[I.155).

37. Araplarakarşıkullanılanetkilibir Farisihakareti...E.Blochettarafındantahkikli

basımıyapılan-FarisilerüzerindekiArapzulmünUndavaedildiği,fatihAraplar'ındinleri-nin ve diğerhasletleribasımıyapılan-FarisilerüzerindekiArapzulmünUndavaedildiği,fatihAraplar'ındinleri-nineleştirildiği-bir Pehlevimetbasımıyapılan-FarisilerüzerindekiArapzulmünUndavaedildiği,fatihAraplar'ındinleri-nindeAraplar( )~ r

.:ıı.s::.,.,.\.; )

(12)

414 IGNAZ GOLDZIHER

içen38 'çölün açlan'mn aksine onlar şarap içiyor, kebap yiyorlardı. İşte Araplar böyle hakir bir millet olarak kalmaya da devam

etti-le?9.

[215] İbn Garsiyye dönüp dolaşıp tarihi gerçekleri vurgular: Farisiler HabeşiIer'e karşı Araplar'ı desteklemişler, karşılık beklemeksizin onlara yardımcı olmuşlar, ne var ki, buna mukabil sadece

nankör-[216]

lük görmüşlerdi. Hfre krallığı da varlığını, kendi örfleri bakımından

buna layık olmadıklan halde, onlann içinde bulunduklan hakir du-ruma acıyan Faris~ krallara borçludur. Bunlarda evlilik kurumu

di-'fare yiyen Tacikler' olarak nitelerunektedirler. Blochet, Bombay'daki Persler'iiı bugün bile Araplar'a (ghalorihan, serdahan) 'kenenkele yiyiciler' dediklerini kaydeder; Revue de I'Histoire des Religions, XXXI. 242; ayrıca lcrş. Jakob, Beduinenleben (2), 247; bu kay-nakta zikredilen yerlere şu referans da ilave edilebilir; Mu~addesi (Goeje neşri), s.202, 1

ı.

Ru'be b. el-' Accac bu yüzden Araplar1a alayediliyor diye, fare yemenin faziletlerinden bile sözetmektedir. kış. Egiini, XXI. 87, 20; aynca bkz. a.g.e., xvm.133.

38. kış. Ebü Nuvas, e/.Fek1ıhe ve'/./'tinlls, Kahire 1316, s.95, 8:

~~ t'""'~ ~i J-::i) .flii

~A

.:ı

W\'ı )~

39.

~L;):I ..:....s-?iJ[~u:.J'l ~L:.:a.II ..:....:}J JL;I ..} ...:.>.i:,:.iJ JL...

P.

,""".rJ1..;:....ljI'>L

..L.:.&-~ •••LJi O~.> [~IL ~i .lS,; JJJ I'Ü](W).W 1.)'-4-"J Ji~l.fÖ J .~I ~J

.j-->JI.:r ,,.Jo.J.:.S. .}>-ij-\:4 pl J'UI Ir>-'

.ı>-)i ~ •j .::.JI .,.., L...;ls' j.::...11 iı

ı..

1. .1 ..• 1. •

, ~ J .T- ~_. J- - ...s'• ....r:-- ~

.r

.)1..l:!1]j..l:!i J JU ~ .)ı.ı.,)ı ••• ..LtJı ~

,.+

r

~t.:"..] ~~ Jp.~~i .:..,'"

s::.Jı.

~~I ->.-). O-J .Ii ..j ~ .>1 i.; ~Lo 1••11 ->.-). ~ I.~I .•.•

J.,i ",r". rv J-. Jr J'="- J" J=- S.J '-'

..,...s1,..JI..,...s1Ç'J..,,; 4-'ls'J.r.>- ~ J..,,; yt-Jı Jyl>...J1ri-! .)I~; r.J' ir-; i ~

...-,.>-1 _ .,.Jo..ıJ.j.~O-J~ 1(" .•••[J .i:.:.JI] J ~ O-J~ i.,;,.,..".):1wl";,, ..,..,.]1 ..••• ..,. ii • .",.;

J " ~ V J .T ---. J •: J;""; \ J f' \J

i~'~ J~.>i0Jr Jl.:iiÖJ.r.

t~ ,"~

[J4)1] ...:.>4~1~J J~ı öJL... ~ ~'y ...:.>4)1

o-J)L.A..JIJJJ~II.r>-)~..s:> (.),r:-"'J ') ,).:..U~ I~ W ~}1' ~

~r----

~i . ,"",,)WIJöJJiJI ~I J I~,,:..-I,)

.;.r!4 ,:...LWı J~ .:....kJ <.iLC Y ~4JıY-.r. '""",)~ ;. J)!IJ ~I':"',$o;. J...-JI '"""Ç'.r.J,j.r-=-.II1...:.>L;'.r.I"':'>~.f.~ j ,~I I...:.>L.r.1...:.>lj.r.ir

r-J~kL-!1.:..,.J-~lı ,):.,...Jı,j-J- ~4 J-.,.J~I :",$0-.,.JW4 J r-<JI.:..,,$o,r-<J4,) 1;:-J~II J ~~ ;~L.;k JL,.AJI.:.>~,JJ-) ':'>L,A.JIY JL,A..lJ4J .r-)i ) "....,Ji ö}l...o Y.r-.i.\I) .r-\;4

. JôitıÖ)ı1 .:..,~.:r ..--j4i Jyi ~ ri,..ı> J ;~~i ..-+')~ iJ-l.:. ıJ.w. .)) J ı):ı...,.;Y.)l>-J!J ' U I)~ i)'!Jl s'";; ~ ,)i ()~~..,Lj<..J>.. I..ı-'(,,,,,,] 1r.iJ.:....~J u". !.J.f.o.?"i rö~I,..u.~ ) ~ ö,;i>- ~ ,><>.o) tw,J

..:-L>.u..JI.:..,..•••;. ~I ı~ı] ~i ~\:.:..JI Y ~.....uı )Jr.-'i41'".s1 ". I~~,A;I

)~ 'i • ~,.~:o-+-' ,...J ~ L.tJ ~ ~ j}- ~ •J-..o ...1.>-'i ~ .::...:..Jı 1..:.ıL:...Jlı

Jr<'"

'i;;:ıı~'

ı~II'~I...L,Aj

'i

-0-JLı-+"W> )-'l,.,JI ~I~.}. ,_~II>I.,,>'>

.;,ı~

~;.L>-~'4•.•..ciıJ Ul.<>-~I

ı

~~\jı )L... ..} } J

r<.!i

t ri.;~I .:..,•••.-+-'~)Jj',lı . IJL...:Jlı JL:.J4 ~ (f'Y-J!.) r...\&--'< ') ) JL.:.J4

ri ~ )'':'

(13)

tSPANY A MÜSLÜMANLARı ARASINDA ŞUUBILlK 415

ye bir şey yoktu; zor kullanarak kadın kaçınrlardı. Ama sizin "Gas-san'ımz ve Nu'man'ımz" bu kez de nankörlük gösterince, fillerin ta-banları altında kaldılar. Ne var ki, İbrahim'e dayanan kandaşlık ve İsmail'e dayanan kuzenlik her zaman ortaya çıkıyordu [Me'rib] Seddin[in] yıkılması ile darmadağın oluşlarından sonraki Suriye-Krallığı'm da yine bu akraba sevgisine borçluydular40. "Yavaş olun ey besleme kökenliler!. .. Bizimle dalga geçmeyi, kaş göz ederek bi-zi gösterıneyi bırakın. Biz sağlam neseplere, geniş hatıralara kök salmışız. Kimse bizim gözümüzü korkutup bizi mahcup edemez. [217] Biz ki, soyumuz şanh maziye kök salmıştır. Kimse bizimle aşık

atamaz!.. Bizim üstünlüğümüz, seçkinliğimiz ve gücümüz bütün dünyayı kuşatmıştır,,41. Ve ... hepsinden önemlisi ilmi şöhret! .. Bu noktada müellif, bütün tabii ve beşeri ilim dallann,da derinlik göste-ren ve büyük işler başaran gayn Arap milletlerin çok meşhur alim-lerine işaret ediyor: "Onlar kendilerini iri kıyım develerin tasvirine değil, dini ve dünyevi ilimIere vakfettiler. Onların ilimIeri İsaf ve Nli'ile gibi rezaletlere dair malumattan farklı bir şeydi,,42.

40.

...siJ"I~,)! J}JI -l,il -'.)~ii~i ~ ~ I.)~II ~~I4-ıi l~I~-,

ö~ -=.,j,)l.,.,jL ~ ~i I~J 45) ~ 4Jy ~ 4-ı.8 ~-' i~i t'*" ~ .)~i

~ L.i')L." ıoJ;=--ü ')\s. ~..u:..1 iöl..uJ'IÖLrJI öl..Ll1~ 4,,;~1; jll4h L...ı .••ö~ ) -' I~ ,....;~l...::5'"1 Ip) ~Iy;i \)~ I<.ır.-',) .••';11<.ı....,.;.,)j';l öJ....Jı) ~I)r- .rJI,J)..uı.)1 .:.ıl..•~ .:.ıldl...l:S- .:.ıWı .))~?U,))ili lö~l..lAı J ö~i ~ ~ ö.r-:-Jı,.s-r<J... -''jl ..• ~ ~ ~L ~~i

ı•...

..ul.j) ~ ....•.r. .)LS' -' ~\...; , ~L..S ~j J"

r.r.',

.:.ıl.••-*""" '; J ~I./'ıl ~)i ~ ~ #\11 .;+k~1.•.•..••~I Irı rı?JI ) Jr.A!1JlA>-4 L..J-v JJ'jJI

"';;.H .)D L- trJI

.r--- ,:,...•

.)LS' ~ ~ .)~ ~~ rL.;.!\ ,:,.""ı-<!\.r--' wL...,... '{i •.••r-JI

. ~L....>..Jı.)s ;;J)\;)i ,•.••.l>-\i t);J ı-<;U) ı-<;\...;

41.

~' •..,..A.__ \I J ~I '"";'1- ••8'.}Jj J.* ~ .~LL J rJJI,:,..s-

.~'il

~">4-0

L:.J...2j ...ı...;. .,.lj ..,; .••}I

Y ,

Ll}ı<J" -' l:.>-,} -' u,..,.,i...b..-lı .} ~ .••.,.ljJl:.>-J,r-Ji uy. ~ Ll») 42.

~ ~4)i ~I t"...l.JI,~};ı ~I .I,SLUj) ,)j ~ I~J t~

) ~.f)L; ~..l.AJı-,

~~",.J\ -'

~L..k))4 L..LJIJ LA.,..-.,.J'J (aynen) ~.fr--';I

. .)'...lı~1J.)4,)\1' r}&-.} ö~i , ~LhJI J ~lrJI r~ ~IJ] ~.r.ll

1

1,),),,-

~j ~

,.s-~~,

~)- -' ,)~,

Jr-

1#

r-J'

~..lAlıöLlI....uJ

.Js- ';

~..u')

~..wı

r"wı

.Js-

~i \~ ~ ) ..;:i..ü J" ~~

(14)

416 IGNAZ GOLDZIHER

Araplar hele hele mazileriyle övünmeye hiç kalkışmasınlar. ıyıazilerindeki lekeyi, onlann kendi geleneklerinde, 'Sasanİ değil, Gassanı bir şair'in ( jL.L.'.i jG ~~ )sözlerinde bile

müşahade etmek mümkündür. ıbn Garsiyye tam bu noktada I:IU-tay'a [Cervel b. Ev~]'den bir beyti (8, 10) aynen iktibas eder. Bir kırba şaraba Kabe'yi satan Ebü Gubsan'la mı, yoksa kendi felaketle-ri için Habeşliler'in fiillefelaketle-rine Mekke'nin yolunu gösteren Ebü Rigaı ile mi övünsünlerdi? .. Daha pek çok örnek sayılabilirdi .. Ancak İbn Garsiyye bu konuyu kapatıp, Arap. olmayanlann (İbrahim tara-fından) kuzenleri olan Peygamber'i yadetmek istemektedir. O, Arap olmayanlar gibi Araplan da gaflet ve dalaletten kurtarmıştı. Onları teslis ve istavrozdan kurtardiysa, berikileri de pis dini gelenekler-den ve putperestlikten kurtarmıştı. Her ikizümre de onunla övünme hakkına eşit derecede sahipti. Onun Arap olmast Araplar için bir şeref değildir; zira, altın tozu kumlar arasında bulunur. Misk ceyla-nın bir salgısıdır ve bu hoş kokulu sıvı onun postunun en değerli [218] kısmında bulunmaz43. Keza Peygamber de insanların seçkin

kesi-minden çıkmaz.

İbn Garsiyye risalesinin bu bölümünü alışılagelen dindarca ifa-delerle bezer. Böylelikle Peygamber'in Araplar'la irtibatına temas etmesinin doğurabileceği İslami bakımından da sakıncalı izlenimi gidermek ister gibi görünmektedir. Bunun hemen ardından ise, hü-kümdannı pohpohlayıcı sözleri de ihmal etmeksizin (yukarıya bkz.) risalesini bitirir.

430

~r

..,lı

~i ~ ~li ••..<Jts.J y.1,)lj , ••..

<.;L..

-,&.y.i ~i

r

4r-""

:.!

ji ,))~l:.ı .l'-"i

o [Jw,l ~~i Jl.?..iJI 1-4i Jl...:ıe):1i~] :-5Jl..a,:-'.i ..ıJı

~i ~ ~~i .j ~i. ) !lı,). !ll£ ~l r!l..u.i]!l..u.i

Lı."T~ .,ş -j ~ .i \ -J P)

.,.>.iJI~ JLı ~I.:.,-<J) ~~~IJ [..>~I] .,.>rWI ~.LtJLı .)4...aJ' j4.rJ' ~ ~ ')'-i

.:r" :s~l)~JL.uu]ıiL:.L...:;i] L;L.:..il .,.>..iJI ..,--lı ~L... '.il -.,-:JI .rJ'lfl'.iiW

.s-

)4

p i I' " ""

.~Ls-).;...,.wı .j-!JJI yı.:r" ~1 ) ,.)L..,J..-Lı Ö~~) ,. ) ••11jAı

..r.i ~

LoI ~ljJi) ~L..aJı JL:aJi) Jij-A!i ~~ ~~ ~I )ö.r.i ~ ~ts.)i.sü Ör.-.)ö,r.>- ~ jlS' .:.ıl )j.'.i ) j~)\'i

o [JljJl] JljJl ~ ..:.>ls.~~ ..,.,1.i,JI

~ t.. iJ'! ~Ö1>Li

Ö,... .)

ö.,...o.-ir ..G L:.. ~

:-WIy.i[J.,JI]).Yi ~ ~ .J' ö".;.-JI

ö,...)

.:roi;..ıı ~.r<.!\.),r-il-JI~.,...:.!'

;",-L )

~.ı..Z.:r" ;LSi .) ;.;.; .J' ;",-lii .r'iı .rJI1-4; ~£ )~i ~..v ) J-';ı~..l&- ~

.;...i

[;J'.i..ulj .i~~] o.oJI) .ls...l.l!~I j ;JL.)4 .;.:ı..JI

t')'--!i j-":Ui..ıJı.J' ~ ~I~I ~l>...>iu-LoJ) ~r--' ~L:..,. .;...1) ~ .;...i

..,..U1.~ Lo'.il~l

..ı

...

L; l# ı:. ..,.,Jls.):1 j 4 oıh

(15)

ISPANYA MüSLüMANLARı ARASINDA ŞUUBIUK 417

[219]

[220]

Bu hitamın muzafferane sadası tehditlear, sinsi ve kindar bir ha-va taşısa da; tbn Garsiyye sözlerinin kabalığından dolayı birkaç ke-limeyle de olsa, özür dilemeden edemez. Onun veda sözleri olarak Ebü'l-'Ala el-Ma'arri'nin [ö. 449]

Divan Sa~!i'z-Zend'inden

iktibas ettiği birkaç beyit (Kahire 1286 baskısı II. 35), bize risalenin keskin tonurıun çok ciddi olmadığını gösteriyor. Ayrıca bu beyiderden, tbn Garsiyye'nin risalede zaman zaman 'hasmı' (şant) olarak nitele-diği ve 'anlayışı kıt adam' diye alayettiği Ebü 'Abdillah b. el-I:Iaddiid'ın her şeye rağmen bir dostu ve hayranı olduğunu anlıyo-ruz. Bu da bütün ~rapça polemikleıjn geleneksel şeklinden öte bir-şey değildir. İbn Garsiyye'nin gerçek duygulannı şu sözü sergile-mektedir: "Dostuna diş gösteren, hiçbir iyilik hasad etmez". İşte hitam ifadeleri:

~ş. el-Ijusri, 7~hru-'I-Adiib, Ill.267: o\.:.:.i -"";\s. .:..-'"~i Lo

45. Muhammedanische Sludien'de [kimetin] böyle; ancak, ilerdeki kafiye gözönüne alındığında doğrusu ( J\;;,J\ ) olabilir.

46. Doğrusu ( ~ ) olmalı; aynı satırdaki (

...,-.,.ı)

)

de ( ~ olacak.

47. Doğrusu (j~ )

48.

Doğrusu ( :.;i ).

49. tıletli harf k'ul\anmadan 'zihar'm [aruzda bir tür harf düşmesi] sÖ7..konusu olduğu

(16)

418 IGNAZ GOLDZIHER

[221]

İbn Garsiyye'nin risalesinin hitamını teşkil eden, Ebii'l-' Ala el-Ma'aıı'i'nin divanından alınma beyider bize~aynı zamanda, edebiyat tarihinin gözden uzak tutulamayacak bir gerçeğini göstermektedir. O da, Ebü'l-' Alil'nın şiirlerinin İspanya'da bu kadar kısa bir süre içerisinde kabul görmüş olduğudur. Kullanılan beyiderin ait olduğu divan, İbn Garsiyye zamanında olsa olsa 30-40 yıldan beri biliniyor olabilir. Bir sonraki bölümde 4 numarada temas edeceğimiz müelli-fin, Suriyeli alimimizin Mul/ç.ö.'s-Sebil'ine bir nazire50 yazması ve bir dostundan gelen bir mektupta 'Maarra şairi'nin şiirlerinin yay-gınlığından söz edilmesi5I de Ma'.~ari'nin İspanyol-Arap edipleri üzerindeki etkisini göstermektedir. Ote yandan, Ebü'l-' AIa'nın daha az tanınmış bir risalesi olan Risiiletu'ş-Şiihil ve's-SiiciJ; (bir beygirle katır arasında geçen bir hisseli kıssa)52, İspanya'da genç bir şairi benzer bir eser telif etmeye sevkediyordu53. Şairin ölümü üzerinden yaklaşık yarım yüzyıl geçmeden Batalyuslu [Badajoz] İbnu's-SId [İbnu's-Seyyid] Divan Sa/ç.p'z-Zend'e büyük şerhini yazıyordu54.

III

İbn Garsiyye'nin risalesi, telifleri henüz bu 'Arap düşmanı' ha-yattayken başlayan ve VI~. Yüzyıla kadar süren bir reddiyeler silsi-lesine yol açıyordu, İbn Garsiyye aslında bu risalesiyle umuma hi-tap ediyordu. O, sadece usta katibin bir üslup denemesinden ibaret değildi; onunla Arap düşmanlığı her tarzda anlatılmak istenmiştir.,

Risalenin .doğrudan muhatabı olan Ebü 'AbdiIlah b. el-Baddlid'ın İbn Garsiyye'ye bir cevapla mukabele edip, etmediği bi-linmiyor. Ancak onun yerine başka reddiyeler hakkında malumat sahibi bulunuyoruz. Bunlardan bir kısmı metin olarak bize kadar ulaşmışken, diğer bir kısmının ise sadece isimlerini bilmekteyiz. Bu risalelerin müellifleri olarak zikredilen isimler şunlardır:

ı.

İbn Garsiyye'nin çağdaş! Ebü Yabya b, Mes'ade,

Reddiyesi metin halinde Escorial Kütüphanesi'ndeki yazmalar kolIeksiyonunun ilk yüzlüğünde (29b-41 b) bulunmaktadır*,

Müel-50. [Dikkat ediniz] 'reddiye' değil...

51. 'Abdulvahid, History of the Alnwhades (el-Mu'cib li Te/~'jsi Al}biiri'I.Magrib)

(Dozy neşri). 11.121,7.

52.Morgoliouth. The Letters of Abu'l. 'Ala, Oxford 1898.5.136,6.

53.MaJ:el:cari,11.372,14.

54.Brockelmann, CAL [Ceschicte der arabischen Literatur), i.255,24.

(17)

ıSPANYAMüSLüMANLARıARASINDAŞUUBIUK 419 lif kendi çevresinde seçkin bir yere sahip olduğu halde, onun hak-kında başkaca bir bilgiye sahip değiliz55.

2. İşbiliyyeli [Sevilla] Ebü Mervan 'Abdulmelik b. Mu~am-med el-Enşan el-Evş'i.

Gımata [Grandal'da mukim bir alim56. İbn Garsiyye'ye yazdığı reddiyenin adı:

"L..a:i)/l ) :";.i.JI) j-l>Jı .~ ~ ...,.,.rJı ~~

d

~Ö>J~ J)/..ı.;...

'il

-.J\"'" "

• -' L..a.;)/ l )':-0:1 ,'>'-

4-J\ .u.ı

iö,.A..aJ 3. Ulkesi olan Afrika'dan Endülüs'egöçen ve orada bir şair-edip ve aynı zamanda bir fakih olarak şöhret bulan Kayravanh Ebü'!-Tayyib ~Abdulmun'im b. Mennillah [b. Ebı Ba~rl el-Huvvan (ö. 493/[ i 100])57.

Reddiyesi Eseorial'daki ilk yüzlükte (45a-52a) yer almakta-dır**. Risalenin başlığı şöyle:

-' ~.rJ!

;U

L

.?

ı..

~\....aS.i ö

p'

~l:.ji y.i

rJ'

~\)ı 4>.).) -' 4S.")'~\ ~~ . ~l ~:.Y,JLı.\.s..)1 ~ ~ j- j ~,l&-,))t )

~")l...'i'

;':'lA..J1 ,..;..:, 4. Ebü 'AbdilHih Muhammed b. Mes'üd b. Eöi'l-Hisal

el-Gafikl [ö.540/1 146]. . .., .

İbn ij~an58 tarafından mükemmel bir üslupçu ve teerubeli bir devlet adamı olması itibariyla ~ü'l-viziireteyn diye anılır. İsma'il b. Mul;ıammed es-Se~undi [ö. 629/1232]de, memleketinin eşrafına da-ir yazısında onu meşhur Endülüslüler arasında gösterir59. MurabIt [222] emiri 'Ali b. Yüsuf [Ebü'I-l:Iasen (500-537/1 ıo6-1l42)l'un hizme-tinde bulunmuştur. Onun vezirleri içinde en mahir ve alim ola-nı addedilir. 'Abdulval;ıid el-MarraJ.cüşi ona "katiplerin sonuncusu" ( ...,.,~'.r'"\ )adını verir6°. İbn .tIamdin'in baş çektiği

fukaha-55. Risalesişöylebaşlıyor:

-'4;

U!ı ~ ö..ı...--,. J ~ y.i ~\Jı !.l)~i ~i

~h

~~L.:..;~dS' L...o

. ~!

~..,.W\..L:S- .j ~ ~

56. ıbnu'l-Ebbiir.Tekmi/e, No: 1723. 57. ıbn Beşkuval.No: 835[No:838(1.371»). **Neviidiru'/-Ma!J!ü!iil, III.309-330.

58. [ıbn 1j~8:n),~a/li'idu'/-Ilf:yiüı, Kahire1284,s.174vd. [s.175vd.). 59. M~aıi, i.130,sondanbir öncekisaır [gösterilenyerdeyok).

(18)

420 IGNAZ GOLOZIHER

rejiminin engizisyonundan çok çekmiş birisidir; anlaşıldığına göre, kendisi karşı tarafı tutuyordu61. 'Ali b. Yusuf İbn Taşfin'in

ölümün-den sonra, Kurtuba'ya özel yaşamına dönmüş ve Muvahhidler'in saIdmsı esnasında 540'da feci bir şekilde ölmüştür62.

İbn Garsiyye'ye yazdığı reddiyesinin ismi şöyledir:

~ ....,....Jı~ ..} ...;-L.iJı ~ ..j;. j\,~))I

L.f

J)Wı jjj .'

J.iW1...o..b:-. J.iW1...o..b:-.J.iW1...o..b:-.J.iW1...o..b:-.J.iW1...o..b:-.J.iW1...o..b:-.,J.iW1...o..b:-.,jJ~ ~\ ~ } ) ...,.,.rJ! İbnu'l-Ebbar bu risalenin bir nüshasını görmüştür. İbnu'l-Ebbar'ın gördüğü bu nüsha, müellifin oğlu 'Abdulmelik'in 528'de babasından duyduğunun aynısıdır63.

5. Kökeni Peygamber'in sahabisi, Ensar'ın sancakdan Sa 'd b. 'Ubade'ye kadar uzanan64 Gımatah kültürlü bir aileye mensup Ebü MUQammed 'Abdulmun'im b. MUQammed b. 'AbdirraQIm el-ljazrecI.

Bu ailenin sahip olduğu şöhretin temelini, 'Abdulmun'im'in büyükbabası ünlü bir Kur'an ve Hadis uzmanı 'AbdurraQIm (v.542/ [1147]) atmıştır65. Önce Mursiyye müftüsü, daha sonra İşbiliyye'de

sahib-i salat olan; aynı zamanda Ebü Bekr İbnu'l-' Arabi ve Ebü'l-VelId İbn Ruşd'ün öğrencisi olan babası (ö.567/[ 1171-2?]) da bu şöhreti pekiştirmiştir. 'Abdulmun 'im (524-597/[ 1130-1201 ])'de, Endülüs'te devrinin en önde gelen malikı alimi olarak kabul edi-lir66.

İbn Garsiyye'ye yazdığı reddiyenin adı benim kaynaklanmda zikredilmiyor.

6. Yaklaşık bir asır sonra Ebü'I-I:Iaccac Yüsuf b. el-Belevy67, İbn Garsiyye'nin risalesine bir arkadaşı vasıtasıyla muttali oluyor

61. Aynca İbn l;IamdiJl'in )ıüfuzuyla emredilen, Gazzalinin eserlerinin yakılması işine karşı el.Meriyye ulemasının 'Ali b. Mu1)ammed [b. 'Abdillahı el-Cu~amı önderiğinde yü-TÜttükleri hareket de zikre değer. Eı-Cu~limı, bu kararı icra edenlere katılan herkesin ceza-landırılmasına dair fetvalar veriyor ve bu faillerin mali cezalara çarptınlmasını öneriyor-du. ıbn l;Iamdin, kendi emirlerine karşı yöneltilen bu hareketin önderinin başını vurdurur; bkz. Ibnu'I-Ebbar, Mu 'cem, No: 271 [No: 253 (5.271)]; Tekmile, No: 1841].

62. Eserleri için bkz. Brockelmann, L 369.

63. Tekmile, No: 1700.

64. Ibnu'I-Ebbar, Mu'cem, No: 159, Tekmile, No: 1357.

65. Mu'cem, No: 223. 66. Tekmile, No: 1814.

(19)

ISPANY A MüSLüMANLARı ARASINDA ŞUUBILIK 421

[223] ve ona mensur parçalarla harmanlanmış şairane bir hicivle ve inançlı bir Müslümanın bakış açısıyla mukabele etme gereğini du-yuyordu. Bu eser68, bu risaleleler zincirinin matbu olarak elimizde

bulunan biriçik parçasıdır. Aynı zamanda el-Belevr bildiğimiz ka-danyla İbn Garsiyye ile ve onun risale~ini tartışan literatürle kitap-lık çapta meşgulolan tek yazardır. İbn Garsiyye'ye yazılan reddiye-lerin büyük bir bölümünün ismini onun çalışmasından öğrenmiş bulunuyoruz. Bu durum, bu İspanyalı aHmin yakın zamanda ortaya çıkan eserinin (bkz: Göttingen Gelehrten Anzeigen (1899), sA52), edebiyat tarihçileri için, bilinmeyen eserler konusunda zengin bir başvuru kaynağı olduğu gerçeğine bir delil daha teşkil etmektedir*.

KAYNAKÇA

1. AbdulvaJ:ıid. el-Mu'cib fiTelJ.Jisi Mpiiri'l-Magrib (ed. Dozy),

2, 'Ali b. ~afir, Bediı'i 'u'l-Bedii'ih (Me 'iihidu'ı- Tanşiş hamişinde), Kahire 1316. 3. [' Abdul\.<adir, el-Ragdiidi]. {/ıziineıu'l-Edeb [ve Lubbd Lubiibi Lisani'l- 'Arab}. 4. el.Relevi [Kiıiibu) Elif-Bii'.

5. Blochet, E., Revue de l'Hisıorie des Religions. 6. Brockelmann. Geschichte der arabischen Lileralu".

7.c1-CaJ.l1?-,Tıriizi'l-Meclilis. 8. Cevherr.leş-Şı~d!ı}.

9. Derenbourgh. Les Manuscriıs arabes de l'Escurıial.

10. Dozy. Geschichte der Mauren in Spanien, [Leipzig 1874]. 11. (Ebü'I.Ferec el.Isfahan"i]. el-Eğiin1.

12. Ebii Nuvis, el-Fekiıhe ve'I-l'tiniisfiMuciini EbiNuvas, Kahire 1316. 13. Ebü Temmam,

?

14. [Goldziher, Igna7.], Muhammedanische Sıudien, [Hane 1889-90].

68. Kiıiibu Elif-Ba: 1.350-354 .

• 'Abdusselam Harun, Escorial'de bulunduğu halde Goldziher'in burada zikretmediği iki ayrı rcddiyeden söz etmektedir. 'A. Harun'un neşrettiği bu risalelerden ilkinin müellifi bilinmemektedir. Naşir, Ebü YaI:ıya b. Mes'ade'nin risalesiyle arasındaki güçlü benzerlik. ten ve başındaki" ~ f

,:i ~

J)i ..) ~~ ;.l\....) "ibaresinden hareketle bu risalenin de Ebü Ya~ya'ya aİt olabileceği ihtimali üzerinde durur. (Neviidiru'I-MaI)ni!at, III. 293-299). Ikinci rcddiye ise Ebü Ca'fer b. ed-Düdeyn (veya ed-Düdı) el-Relcnsl'nın risalesidir (a.g.e., III. 301-308)

(20)

422 IGNAZ GOLDZIHER

15. ". Der Diwan des Garwal b.Au,r al-HU!aj'a, Leipzig 1983 (G.S .• III. 50.294).

16. " • AbhmıdlungenzurarabischenPhilologie, [Leiden 1896-99) .

.

17. ". "Ober den Ausdruck sakina", Abhandlungen zur arabischen Philolologie, Lei-den 1896. 1.177-206.

18. Harkavy. "? ",Sıeinschneider-Fesıschrift (Fesıscchrifl zıun achtigen Geburısıage Mo-ri/z Sleinschneider's, Leipzig 1896).

19. cl-Hemedani. Reslı'il (ed. lstaııbul), ty., yy. 20. el-Ijusri. Zehru'l-Adlı.b.

21. lbn Beşkuvaı, {eş-Şıla]. 22. lbnu'I-Ebblir. Tekmile.

23. " ,Mu'cem {ji Aş~abi'l-lÇiic!n/miim Ebi 'Ali eş-Şad£ji].

24. lbnu'l-faraçii. {Tdrj~u'l- 'Ulemll' ve'r-Ruvtilli'l- 'Ilm bi'l-End£lüs].

25. [ıbn lj~an].l{alii'idu'I-/9iin (ve MefJ.asinu'l- A 'yiin], Kahire 1284.

26. İbn Ijaldün. Geschichtswerk. 27. [lbnu'I-M~ür], Lisanu'l- 'ArClb.

28. Jakob, Beduinenleben 2. 29. Mak~ari, [NeflJu'qTb).

30. el-M~addesi, {Kitiibu'l.Bed'i ve'ı-Taril;] (ed. Gocjc).

31. Neubauer. "?",lournal asiatic 1 (1862).

32. Riigıb el-Isfahiini, Mu!;'1J4ariitu.'I-Udeoo'.

33. Sa'adia [Gaon= Sa'id el-feyyürrii]. Tekvin {Te/siri}.

34. [eş-Şerif. eı-Mur~açiaı. el.Gurer ve'd-Durer {Emiili'l-Murtatjii], Tahran 1277. 35. Ya'~ıibi, Tiiri~u'I-Ya'!r;Ub (ed. Houtsma).

36. ? , "? ", Zapiski der archaeologischen Gesellschaft 12 (1899). 37. [ez-Zeöidi]. Tiicu'l- 'Arüs.

38. e~-Zehebi, ?

39. 7.DMG 52.

(21)

tSPANYA MüSLüMANLARı ARASINDA ŞUUBtLlK

KARŞıLAŞTıRMA NÜSHALARI 3. Bulak 1299.

8. ed. AJ;uned 'Abdulgamr 'A~~, Mısır 1956/1376-7. 20. ed. 'Ali Mul}ammed el-Bedi.vi, Kabire 1969. 21. ed. es-Seyyid 'tzzet el-'A~l;3r, Kabire 1374/1955. 23. ed. franciscus Codeva et Zaydın, Matriti 1885. 24. ed. es-Seyyid 'Izzet el-' A~l;3r,Kabire 1954. 25. Bulak 1283.

27~ Beyrut 1970.

29. cd. Dr. IJ.1san'Abbas, Beyrut 1968.

34. ed. M. Ebü1-fa<:i1 ıbrahim, yy., 1373/1954, Daru ~ya'i'I-Kutubi'I-' Arabiyye. 35. ty., Beyrut.

37. Mısır 1306.

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Talâk yetkisini kullanabilir. b) 4 ay müddetle karısı ile hiç bir şekilde cinsel ilişkilere girmiyeceğine alenen yemin eden kimsenin kansı bu müddetin sonunda

Türk Anayasası, yasama erkinin temsilcileri Senatör ve Millet­ vekillerini, yürütme erki görevlisi Bakanları nasıl diğer devlet gö­ revlilerinden ayırarak ayrı statüye

vveichungen vom Code civil, wie z.B. das Traditionsprinzip beim Eigentumsübergang, doch was das Thema der ungerechtfertigten Bereicherung anbelangt, ist ein Unterschied vom Code

Daire­ ler kurulu dahi genel kurul gibi Yargıtay Birinci Başkanının baş­ kanlığı altında toplanan bir kuruldur; ancak (bütün ceza, bütün hukuk dairelerinin başkan

mez.. MİRAS HUKUKUNUN ESASLARI 311 IV — Büyükbaba ve anaların baba ve anaları. Md: 442 Müteveffanın ana ve baba tarafından nine ve dedeleri ve bun­ ların füruu

bize, hâkim hükmü ile nesep teshininin muıteberliğine müsait gö­ rünmektedir: Çocuğun evli ana veya babası evli olmayan kimse ile evlenme vaadinde bulunur ve evli olmayan

Fakültemizin kurulları münhasıran öğrenci ihtiyaçlarını ve üniversite reformunu ilgilendiren konulara yakın ilgi duymuş, ve Fakülte Yönetmeliğinin Tadili,

Münazaasız (İhtilafsız) kaza, Ad. Haksız İktisap, Ad.. İcra ve iflâs Kanunu'nun yeni tâdili etrafında. Yeni İtalya medenî kanunu, Ad. Tesbit Davaları, Ad. Terekenin