r T
|°
Şiirlerinde yer adı olarak en çok
I
İstanbul semtlerine rastlanır
IÎIİ1 I!I!İI!İJI
Y
ahya Kemal'in şiirlerinde, yer adı olarak en
çok İstanbul semtlerine rastlanır. Bunların dı
şında Şâir, Anadolu ve Trakya’daki bazı yerler
den şiirlerinde bahseder: «Bursa (2), İzmir (2),
Edirne (1), Van (1), Konya (1) kez, ayrıca Akdeniz
Sakarya ve Tunca da yine birer kez şiirlerinde ge
çer.
Bunlardan başka, vaktiyle Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde bulunmuş olan yerlerin adlarını da anar Şâir: Usküp (3), Budin (1), Kosova (1), Varna (1), Uyvar (t), Niğbolu (1).
«Bu şehirlerden başka Şâir, türlü vesilelerle Asya ve Av
rupa’da birçok yerlerden bahseder. Meselâ Mısır (2), Sicilya
(2), İsviçre (2), NLs (2), Irak’(l), Şam (1)', Suriye (1), Nil (1), Venedik (1), Zatıle (1), Almanya (1), Asya (1), Madrid (1), İs panya (4), Çin (4), Paris (3), Cezayir (1) bu gruba girer.» (1)
Bunlar, Kendi Gök Kubbemizdeki geçen yer adlarıdır... -■ Şâir'in «Eski Şiirin , Rüzgârıyla» adlı kitabında, İstanbul semt leri dışında çok az yer adı bulunur. Bunlar da Çanakkal’a (1), Erzurum (I), Kayseriye (1), M araş (1).
Bugün yurt dışında kalan yerlerden Üsküp (3), İran (5), Mısır (5), Çaldıran (2) kere geçmiştir.
Bu yerler vaktiyle Osmanlı İmparatorluğuna dahil mem leket ve şehirlerdir. Yahya Kemal’in bu yerlere hasreti var dır.» (2).__________
ŞÂİR'İN GÖRDÜĞÜ YERLER________
Günümüz milletvekili adayları, seçilebilmek için, seçilen ler de Mcclis’te kalabilmek için', seçmenlerin ayaklarına kadar gidip dökmedikleri dil kalmamaktadır... Oysa ki Yahya Kemal, hiç görmediği bir i!den milletvekili seçilmiş ve mlletvekili kal dığı sürece de o kente hiç uğramamıştır. Bu kentin adı Urfa'dır.
— Meb’usluktan çekildikten sonra da- Urfa’yı gömıelc krs- • met olmadı, demişti.
Şiirlerinde genellikle İstanbul ve sayfiyelerini dile getiren Şâir acaba Anadolu’yu hiç mi tanımıyordu diye bir soru akla gelebilir. Nitekim bir gün, ben de Yahya Kemal’e bu konuyu açınca şunları söylemişti:
— Türkiye'de İstanbul, Edirne, Tekirdağ, Kırkkilese (KIrk
lareli), Lüleburgaz, Çorlu, Bursa, Mudanya, İzmit, İzmir, Ma nisa, Çeşme, Mersin, Adana, Eskişehir, Ankara, Sivas, Erzurum ,. Erzincan, Diyarbekir (Şâir bu kentin adını hep böyle söyler di), Ergani ve Malatya’yı gördüm.
Sonra aramızda şöyle bir konuşma geçmişti:
— Gördüğünüz şehirler içinde en çok nereyi beğendiniz? — Diyarbekir’i.
— Niçin?
' — Halkı öyle munis, öyle iyi ki.
GİTTİĞİ YABANCI ÜLKELER VE KENTLER
Şâir'e sormaya devam etmiştim:
— Gördüğünüz yabancı diyarlar ve şehirler?
— Paris; bu şehre bir çok defalar gittim. İngiltere’de
Londra, Kembriç, Almanya’da Berlin. Leibzing, Danzing,
Hamburg.
Sonra Viyana, Budapeşte, Varşova, Bükreş, Belgrad, Ati
na. Sonra 10 defa İsviçre'ye gittim. Sonra Belçika, Ispanya,
Portekiz. Tanca; bence dünyanın en güzel şehiridir. (Şâir böy-
, le derken her halde memleketimizi hariç tuttu. Yoksa İstan
bul’u mutlaka başta sayardı.) Kahire, İskenderiye, Lübnan’da Beyrut, Suriye’de Şam, Baelbek, Zaille (köy), Pâkistan. Irak'ta Bağdat, Basra. Tabiî daha bir çek gördüğüm yer var. Fakat
■ \ şimdi birdenbire aklıma gelmiyor.
Gerçekten de Yahya Kemal’in özellikle dış ülkelerde gör düğü halde saymayı unuttuğu daha birçok yer olduğu muhak kaktı. Nitekim bunlardan bir kısmı Nihad Sami'nin «Yahya
li
>
-1
Yahya Kemal çok gez
miş, çok görmüş bir
şairdi. Gezdiği ve gör
düğü yerler arasında
yurtta en çok Diyarba
kır, dışarıda da Tan-
ca’yı sevmişti. Tabia-
tiyle İstanbul'dan son
ra.. Merhum, «Niçin Di
yarbakır?»
sorusunu
şöyle cevaplandırmış
tı: «Halkı öyie muni»,
öyle iyi ki...» Resimde
Diyarbakır’ın bir cad
desi görülüyor. .
¿M***'.
Kenıel’in HâtıraJan» adlı kitapta var... Bu yerler arasında şunlar da bulunmaktadır:
Bolonya, Bretanya (Fransa’nın kuzey batısındaki bölge),
Sofya, Filibe, Lozan, Côte d’Azur, Cenevre, Prag, Bern, în- terlaken, Toledo, Eşcurial, Gırnata, Kurtuba, lşbîliyye, Biaritz, Saint-Jean de Luz, Hendaye, Saint Sébastien, îrun, Gavarnie ve Luchon vadileri... Floransa, Roma, Napoli, Cebelüttarık; El- cezîre, Tétouan, Rusçuk, Atina, Kahire, Trablusşam, Ostand, Bruxelles, Montreux, Luzern, Zurich, Divonne, Seville v.b.
Her halde Yahya Kemal’in gördüğü yerler bu kadar değil dir. İleride bu konuda elbette daha fazla bilgiye sahip olacağız.
BİR ANİSt
Yahya Kemal, okuduğu târihî olayların yerlerini de görme yi severdi. Bunun için de Darülfünûn’da hoca iken sık sık, ya-yal ■nız başına, ya da öğrencileri ile Topkapı surlarına gidip, Fâtih
in İstanbul’a girişini yeniden yaşamıştır.
Avrupa’ya gittikten sonra da bu huyundan vazgeçmez... Varşova ve hele Madrid Elçiliğinde bulunduğu sıralarda sık sık «tarihi yeniden yaşama» gezilerine çıkar. Bunlar içinde en il ginci 20/6/1337 tarihli «Dergah» da «Esir Jeminiis ve Altor» Şehri başlığı ile yayınladığı, gençliğindeki bir anısıdır:
Jeminüs, Rcma'da bir köledir. Bir kolayını bularak kaçar.
Ve dağ doruklarında kollarını kartallar gibi açarak «Hüriinı,
hürüm» diye bağırır. Bu özgürlüğünü sürdürdüğü dağlara bir küçük «şükran» anıtı diker...
Yahya Kemal, bu olayı naklettikten sonra, şunları yazı yor:
«Esir Jeminüs’ün başından geçeni delişmen gençlik arka
daşıma yüksek sesle okuduğum senelerde İsviçre’ye gittimdi.
O zaman başımda esen kavak yelleriyle hürriyetin iki maka mını görmeye andetmiştim. Bu makamlardan biri, Leman gö lünde, ALplerin eteğinde, Savua düklerinin Şiyon kalesinin alt katında kahraman «Benivar» ın mabbus, yattığı zindandı. Biri de Dörtkanton gölünde «Tel» ¡n doğduğu, yaşadığı, İsviçre Cum huriye tini kurduğu küçük. «Altor» şehriydi.
Altor; bu isim kulağıma anlatılmaz bir zevk veriyordu.
Yola çıktığım zaman, önce yol üstünde «Şiyon Kalesi» ne git tim. «Benivar» ın zindanına indim... Zindanın demir parmak-, lığından iki adım aşağıda gölün durgun ve yeşil sularını seyret tim. Hürriyetin boğuk şiirini tattım. Sonra Alplerin Dörtkan ton gölüne geçtim. Gözlerim başka hiçbir şey görmüyordu. Yal nız «Tel» in havasını teneffüs ediyordum, ilk işim de Altör’a •hareket etmek oldu.»
İMANLI YÖN
Şâir, daha sonra Giycm Tefin «mâbed» ini ziyaretini uzun
uzun anlattıktan sonra konuyu yurdumuza naklederek şunları
yazmaktadır:
«Dün Boğaziçi'nin kırlarında gezinirken çocukluğumun en güzel iki hâtırası olan esir Jeminüs ve Giyom Te! gözlerimi ya şarttı, r.ltcr şehri, gözümün önüne geldi. Sonra düşündüm ki ya rının Türk çocukları hürriyeti benim gibi İsviçre dağlarında ara nı lyac ak. Kafkas karlan arasında Kars'a yürüyen genç subaylar ve genç köylüler, İnönü’nden Dumlupınar’a koşan genç subay lar ve genç köylüler. Anadolu'yu ulu ruhlarının kutsal kanları nın kokulan ile doldurdular. Artık A n a d o lu ^ her köy, bir Al tor şehridir. Bizim nesil, Hürriyeti bir movhume gibi özlüyordu. Yarının Türk çocukları, hürriyetin toprağında büyüyecek!
Ah, anne Anadolu; ne kanlı ve ne büyük bir nasibin var mış.»
Yahya Kemal, bu satırları «mütareke yıllan» nda yazmış tır... Onun için de, yazının sonundaki «imanlı yön», «anı» yö nünden de çok daha önemli ve çok daha değerlidir.
---,---- —
(1) 1. Ulutürk, Kendi Gök Kubbemiz, 1. böl. Türkiyat No. 648
(2) E. özelli, Y. Kemal’in Eski Şiirin Rüzgârıyle ve Rubailer adlı kitaplarının Sistematik Lügati, 1. böl. Türkiyat No. 632
--- Y A R I N
________________
YAHYA KEMAL VE İSTANBUL
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi