1 8 CUMHURİYET DERGİ Örnek aldığınız bir bestekâr oldu mu?
Hacı A rif Bey, Itri gibi pek çok ünlü beste kârın eserini dinledim ancak hiçbirinin etki si altında kalmadım.
35. sanat yılınız nedeniyle yazdırdığınız kitapta, Halil Soyuer, sizin için “Sadettin Kaynak hakkın rahmetine, Avni Anıl, halkın rahmetine kavuşmuş iki büyük bestekar” diyor...
Bunlar, beni destekleyen, bana güç veren sözler. Ancak ben. Sadettin Kaynak Tn kapı sının eşiğine varamamışım. O, mükemmel bir bestekâr. Yaşamım boyunca “ben”olma- ya çalıştım, kimseye benzetilmek hoşuma gitmedi. Bestekârlığım, bir başka bestekâra benzetilseydi, bu işi bırakırdım. Eğer.birki- şi ismim söylenmeden, bir şarkının bana ait olduğunu anlayabiliyorsa, amacıma ulaştım demektir.
Bestelerinizi hangi ortamlarda ve han gi zamanlarda yaparsınız?
Yılda en fazla iki beste yaparım, yalnız 1995 yılı bana uğur getirdi, üç eser yaptım. Üzüntülüyken ya da sevinçliyken beste ya parım diye bir şey söz konusu değil. Sizinle konuşurken, yolda yürürken, yemek yerken, kısaca her zaman, melodiler mırıldanırım. Şairin duygularıyla, o anki duygularım uyum sağlarsa, beste yapabilirim. Hiçbirza- ırıan “ Elimdeki şiiri Rast yapacağım, Niha- vend yapacağım” demedim. Şarkının maka mını, şiirin sözleri belirler. “Ayrılık Ümitle rin Ötesinde” şiirini, fıkır fıkır Mahur maka mında besteleyemezsin.“ Biralev bir ışık se nin gözleıin”i ise Segâh yapamazsın.
Güftelerinizi neye göre seçiyorsunuz?
Ben söz bestelemem, şiir bestelerim ama şairin ünlü olması gerekir diye bir şartım da yok. Örneğin, Tekin Gönenç şair olarak ta nınmadan önce, şiirlerini ilk olarak ben bes teledim. Şiirin, serbest, hece veya aruz vez niyle yapı İmiş olması, bir şeyi değiştirmez. Şiirdeki tek bir kelime bile benim o anki du rumuma hitap ediyorsa, bu bana yeter.
Kaset ya da plak yapmayışınızın özel bir nedeni var mı?
Arkadaş ricasıyla doldurduğum bir iki ka set dışında özel bir çalışmam olmadı, çünkü birsessanatçısı değil, bestekârım.
Aynı zamanda, gazetecilik ve televiz yonculuk yaptığınızı biliyorum, bir de o yönünüzden söz edelim.
Önce Akşam G azetesi’nde sonra sırasıy la, Dünya, Tercüman ve Yeni A sır’da çalış tım. 15 yıl aralıksız gazetecilik yaptıktan sonra, Türk Müziği ile ilgili yayınların yeter siz olduğunu gördüm. İstanbul Radyo- su ’ndan istifa ederek, Beyoğlu’nda Avni Anıl Yayın Ajansı’nı kurdum. Buyayınevin- de, üslup sahibi bestekârların eserlerini, tek tip notalar halinde, iki yıl süreyle bastım. Müzik yazılarının da yer aldığı “ Musiki ve Nota” dergisini çıkardım.
“Bestecilerimizden Ezgiler” adlı 5-6eseri içeren fasiküller yayımladım. TRT İzmir Radyosu Müzik Şefliği ’ni 1972’den itibaren 10 yıl sürdürdüm, kendi isteğimle emekli ol dum. Çalıştığım sürede elime geçen parayla, işlerimin yoğunluğu nedeniyle kapatmak zorunda kaldığım yayın ajansını, İzm ir’de tekrar kurdum. Musiki ve Nota dergisini çı karmaya devam ettim. Yelpaze ve Radyo Alemi dergilerindedeyazılaryazdım . Ayrı ca, musikimizin sözlü eserlerine ilişkin iki cilt, “Anılar ve Belgelerle M usikimiz” adlı dört cilt kitap yazdım. Şu anda, Gazete Ege’ye her salı müzikle ilgili tam bir sayfa hazırlıyorum.
TRT’den istifa çtmenizin nedeni neydi?
Gazeteciliğime ve musiki çalışmalarıma daha fazlazaman ayırabilmek için ayrıldım. Emekliliğin tadını çıkarırken, Kültür Bakan lığından teklifaldım, 3 yıl da Kültür Bakan lığı K oroları'nda,“uzman.sanatçı danışma nı” olarak çal iştim. 1993 yılında emekli ol dum.
Konservatuvarlar ve cemiyetler için ne ler söylemek istersiniz?
“Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım
İstanbul’un” şarkısı yıllardır düşmüyor
dilimizden. Kimin bestesi biliyoruz: Avni Anıl.
Sayısız bestesi kadar telif hakkı için yıllarca
mücadelesiyle tanıdığımız Anıl, şiirle müziği
buluşturdu. Rast, nihavent, mahur besteler
Anıl’la işledi yüreklerimize...
MENEKŞE BOZYAYLA
f ütevazı, çocuk ve âşık. Bunlar, dillerden düşmeyen pek çok şar- : kının bestekârı Avni A nıl’ı tanı tan en iyi sözler belki de... O, yal nız müziğe verdiği hizmetle değil, yediden yetmişe tüm insanlara gösterdiği mütevazı- lığı, ilerlemiş yaşına rağmen hep çocuk ka lan ruhu ve elli yılı aşkın süredir bitmeyen müzik aşkıyla, tanınıyor. "Bu Akşam Bütün Meyhanelerini Dolaştım İstanbul’un”, "M ihrabım Diyerek", “Ağla Gitar Çal G i tar”, bil inen say ısız eserlerinden sadece bir kaçı...
O, bir İstanbullu, ancak şu sıralar İzmir’de yaşıyor. Sadece birkaç gün kaldığı İstan
b u l’dabizi kırmadı, sorularımızı yanıtladı.
Kendinizden ve müzik geçmişinizden söz eder misiniz?
23 N isan 1928 doğumluyum. Çocuk Bay- ram ı’nda doğdum, çocuk yaşadım, çocuk öleceğim. Orta ve lise eğitimimi, Üsküdar’ın Selimiye semtinde tamamladım. Haydarpa şa Lisesi’nden sonra Polis Enstitüsü’riden mezun oldum. Kısa bir süre emniyette çal iş tim. 1954 yılında ayrılıp, 1955’te İstanbul Radyosu ’na gazeteci, redaktör ve ses sanat çısı olarak girdim.
Müzik eğitiminizi nerede aldınız?
Benim zamanımda konservatu var yoktu, o nedenle müzik eğitimimi, Üsküdar M usiki C em iyeti’nde aldım. Klasik ve neoklasik eserlerin tamamını, tek ve son hocam Emin
Ongan’dan öğrendim.
Beste yapmaya nasıl başladınız?
1944 yılında müziğe başladıktan sonra, eski bestecilerin onca imkansızlıklar içinde, o kusursuz eserleri nasıl yaptıklarını düşün meye başladım. Gerek Hacı A rif Bey’den, gerekse Itri’den çok etkilendim. Hiç kimseye haber vermeden, beste yapabileceğim şiirle ri aramaya başladım. Üsküdar Musiki Cemi- yeti’nde, elim e kime ait olduğunu bilmedi- ğim bir şiir geçti. O şiiri, yaklaşık 3 ay çalışa rak besteledim. Güfte yazarını bilmediğim ilk ve tek eserimdir. Bu eseri, 1951 yılında. Sevim Tanürekradyodaokudu. İsmimi rad yoda bestekâr olarak ilk duyduğum gün, he yecandan koltuktan düştüğümü hatırlıyo rum.
Avni Anıl ( alışma odasında öğrencileriyle... Onlar da Türk Sanat Müziği'ni öğrenerek ya beste yapacak ya da yorumlayacaklar...
Şiiri müzikle
F o to ğ ra f: M E N E K Ş E B O Z Y A Y L A 14 TEMMUZ 1996. SAYI 538
Konservatuvarlardan önce cemiyetler var dı. Bugün başarılı olabilmiş pek çok sanatçı, cemiyetlerden yetişmiştir. O nedenle, cemi yetlerin Türk Müziği eğitimindeki önemleri inkâr edilemez. Türkiye’de şu anda binin üzerinde cemiyet var. Bunların içinde sağlık lı eğitim veren çok az. Ancak benim okulum olduğu için söylemiyorum, disiplinini, ağır lığını ve ciddiyetini günümüze kadar taşıyan Üsküdar Musiki Cemiyeti, tam bir konserva- tuvardır. Selahaddin Pınar’lar, Şükrü Tu- n ar’Iar ve pek çok ünlü kişi, bu cemiyetten dir. Bu fikrimin karşısında olan varsa, gelsin tartışalım. Yalnız Üsküdar Musiki Cemiyeti güzeldir demiyorum, onun yanında Melahat Pars’ın, Feridun Darbaz’m çalıştırdığı cemi yetler de güzeldir. Konservatuvarlar derse niz, onlar birbaşka güzel. Bilimsel çalışma larıyla pek çok ürünler verdiler, daha da çok şeyleryapacaklarına inanıyorum.
Bugün niçin eskisi kadar iyi ve kalıcı eserler yapılamıyor?
Ne acıdır ki, ekonomik nedenlerden ötürü, iyi ürünler verilemiyor. Konservatuvar me zunu gençler, Ferdi Tayfur’a vokalistlik yap mak zorunda kalıyorlar. Şairler ise, söz yaza rı oldu, çünkü Bekir Sıtkı Sezgin’e kaset ya parlarsa batarlar. O nedenle de ucuz müzik yapıyorlar. En büyük bahaneleri ise, “Halk
Zaman zaman basında yer alan yazıla rınızda, bazı meslektaşlarınız ile tartış maya girdiniz, nedeni neydi?
Evet, yazı larımla zaman zaman bu tür tar tışm alara girdim, ancak bu gerekliydi. Bu gün aynı ortam yaratılsa, hiç çekinmeden ay nı şeyleri yazarım. Adını vermek istem edi ğim, ancak mesleklerinde iyi yerlere gelmiş olan birkaç kişi, kendi bildikleri doğruları Atatürk’emal ederek, yıllarca bumilleti oya lamaya çalıştı. Atatürk’ün, “ Bu güzel müzi ğimizi bilimsellik içerisinde disipline alma lıyız” deyişini, “Atatürk T ürk Müziği ’ni ya sak etti” diye değiştirdiler. B unlar, “İtri, dev let sahnesine giremez, Atatürk ’e hakarettir” diyecek kadar ileri giden ve Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı’nı işinden eden insanlardır. Onlara göre, Türk Müziği Yunanlılardan, A raplar’dan alınmış. Oysa, gerek Arap, ge rekse Yunanlı müzikologlar, “ Müziğimizi,
1500 yıl hâkimiyeti altında yaşadığımız Türkler’den aldık” diyecek kadar açık konu şuyorlar.
TürkM üziği’nin daha iyi yerlere gele bilmesi için neler yapılabilir?
Konservatuvarlara ve cemiyetlere daha iyi imkânlar sağlanabilir. Yönetimler, sağlık hizmetlerinden sonra kültür ve sanat konula rına ağırlık vermeli. Bizde ise, durum tam
Avni Anırın kızkurdeşi B er hay at Anıl, eşi, Serap Mutlu Akhulut ve Tekin Gönenç.
bunu istiyor, medya da bizim yanım ızda” yutturmacası. Gerçek sanatçı, toplumun is tediğinden daha fazlasını vermeli, toplumun seviyesine katkıda bul unmalı. “Öyle bir bes te yapayım ki, Muazzez Abacı okusun çok kazanayım” diyen bestekâr, ortaya kalıcı eserler çıkaramaz. O nedenle, eski bestekar ların seviyesine ulaşamadık. Ama icrada, enstrümanda, koroda eskiye göre ki lometre- lcrce ilerideyiz.
Ya Telif Hakları Yasası?
Şu an telif hakları varsa, bunda payım ol duğunu düşünüyorum. Telifhakkımı alabil mek için, TRT’ye beş liralık dava açtım ve kazandım. En verimli zamanımdaiki yıl an tenlerden adımı kaldırdım. Şarkılarımın, radyo ve televizyonlarda, hiçbir sanatçı tara fından okunmasına izin vermedim. Sonra dan, Yesari Asım Arsoy, MünirNurettin Sel çuk gibi isimler de bana katılarak şarkılarını yasakladılar. Telif, 50yıl geçerli olduğu için başlangıçta 50 yıl öncesinin şarkılarıyla ida re ettiler. Sonunda dayanamayıp, “Tamam telifverelim” dediler. Ben de “Büyük paralar istemiyoruz, vereceğiz deyin yeter, ilk önce şu saygıyı gösterin” dedim. Para kesinlikle önemli değil, ama telif, sanata ve sanatçıya saygıdır. Şu an yılda dokuz milyonla, TRT'den en büyük telif ücretini ben alıyo rum. Ancak dünyadaki bütün insanlardan daha zenginim. Halkım, her yerde ve her za man sevgi ve saygı gösterdi. Bu sevgiyi, dün yada hiçbir şeyle değişmem. Ben müziğe pa- rakazariayım diye girmedim, girmem de.
tersi. Eğer, şu an sanatta büyük birdejeneras- yon varsa, nedeni baştaki yöneticilerin ihma lidir. Türkiye Radyolan’nda, sanat dışında iş yapan personelin her türlü konforu yerinde- di r de stüdyolar hâlâ kömürl üktür.
TürkMüziği’nin geleceğinden umutlu musunuz?
Ben 35 yıl önce,konservatuvarların açıla cağını ve buradan yetişen gençlerin Türk M üziği’ni iyi bir yere getireceğini söyledi ğimde, pek çok kişi bana gülmüştü. Söyle diklerimin hepsi gerçekleşti. Bugün de Türk M üziği ’nin, dünya müzik tarihine örnek ola cağını söylüyorum. Türk Müziği’nin gelece ği mükemmel. Çok yetenekli gençleryetişi- yor. Yalnız Klasik Türk Müziği’yle ilgilenen gençleri değil, popmüziğiyle ilgilenen genç leri de çok beğeniyorum. Örneğin, geçtiği miz günlerde Tarkan benim parçalarımdan birini okumuş, fena değildi. Biraz daha çalı şırsa, daha iyi şeyleryapabilir. Gençler, Türk M üziği’ni dünyaya tanıtacaklardır.
Yapmayı planladığınız çalışmalarınız dan söz eder misiniz?
Şuan elimde Halil Soyuer’in verdiği birşi- ir var, onu besteleyeceğim. Bursa’da, Trab zon ’da ve diğer bi rçok i İde faal iyet gösteren koroların çalışmalarını, yakından takip edi yorum. Onlar, çalışıp işin kabasını alıyorlar, sonra ben de gidip bazı konserleri yönetiyo rum. Bundan sonra da çeşitli illerdeki koro ların çalışmalarına destek vereceğim. Ölene kadar, Türk M üziği’nin ileriye gitmesi için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağım .-^
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi