• Sonuç bulunamadı

Alkarısı İnanmaları ve Bilim Yrd. Doç. Dr. Hülya Çevirme-Yrd. Doç. Dr. Ayşe Sayan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alkarısı İnanmaları ve Bilim Yrd. Doç. Dr. Hülya Çevirme-Yrd. Doç. Dr. Ayşe Sayan"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi

Halk inanmalar› bilimin ve teknolo-jinin sundu¤u tüm akla uygun aç›mla-malara ve çözümlere ra¤men geçerlili¤i-ni, inanma durumunu korumaktad›r. Kuflaktan kufla¤a aktar›lan inanmalar-dan biri de alkar›s› inanmas›d›r. Ülke-mizin de¤iflik bölgelerinde, yörelerinde bu inanmayla karfl›laflmaktay›z.

Dünya-n›n do¤usunda ve bat›s›nda da benzer veya inanmay› ça¤r›flt›ran anlat›larla karfl›lafl›yoruz. Çal›flmam›z›n amac›, ül-kemizdeki bu inanman›n, izini yeniden sürmek, inanman›n bilimsel gerçeklerle ne kadar örtüfltü¤ünü araflt›rmakt›r. Türk halk› inanmalar›n› derleme düze-yinden ç›karmak, inanmalar›n gerçekçi bilimsel çözümlemelerini, t›bb›n ve psi-ÖZET

Anadolu halk inanmalar› aras›nda “Alkar›s›” inanmalar› oldukça yayg›nd›r. Yeni do¤um yapm›fl lo¤u-sa kad›nlara görünen; onlar›n korkmas›na, hasta olmas›na, hatta ölmelerine neden olan bu kötü kad›n, cin yeni do¤mufl bebeklere de zarar verebilir. Eski Türk inançlar›nda, fiamanizm’de kötü ruhlar›n lo¤usalar›n, hastalar›n ruhlar›n› al›p götürdü¤ü inanc› Anadolu’da “Alkar›s›” inanmalar›nda yaflamaya devam etmekte-dir. Avrupa Folkloru’nda, Yunan Mitolojisi’nde, Altaylar’da oldu¤u gibi “alkar›s›”ile benzerlik gösteren farkl› halklar›n inanmalar› da vard›r. Kad›nlarla ilgili arketipsel yaklafl›mlar içinde kötü ana, büyücü cad›, cin, bafl-tan ç›karan kad›n, korku, tehlike, d›fllanma ve ölüm gibi durumlar› simgeleyen “alkar›s› inanmalar›”n›n ger-çek yaflam ve bilimle ilgisi araflt›r›ld›¤›nda t›pta ve psikolojideki “do¤um sonras› depresyonu”ile ilgili bir inan-ma oldu¤u anlafl›linan-maktad›r.Anne ve çocuk sa¤l›¤› ile ilgili geleneksel uygulainan-malar›n halen devam etti¤i bilin-mektedir. Fakat geleneksel uygulamalar problemi çözmek için yeterli de¤ildir, t›bbi ve psikolojik tedavi de ge-reklidir.

Anahtar Kelimeler

Alkar›s› inanmalar›, do¤um, kötü ruh, t›p, do¤um sonras› depresyonu. ABSTRACT

Alkar›s› beliefs are rather common in the Anatolian folk faith. Bad women or demons which appear to new mothers cause them fear, make them ill lor even cause their death in the postpartum stage. They can harm the newborn baby, too. The old Turkish and shamanistic belief that bad spirits harrass the patients-women and the babies-to-be is dominant in Anatolia in the form of alkar›s› beliefs. There are beliefs in diffe-rent cultures and folklores which resemble alkar›s› beliefs, such as in Greek Mythology, European Folklore and Altay Folklore, and the similarities between them are easily seen. In a scientific context, it can be estab-lished that archetypal beliefs relating to women such as bad spirits, demons, terrible women, and witches, which all come into play in alkar›s› beliefs, are closely connected to postpartum depression. It is known that traditional practices concerning maternal and child health are still in use. However, traditional practices and beliefs are not sufficient to solve the scientific problem. Medical and psychological treatment is also necessary.

Key Words

Alkar›s› beliefs, birth, bad spirits, medicine, postpartum depression

* ‹nönü Üniversitesi E¤itim Fakültesi Türkçe E¤itimi Bölümü ** Sakarya Üniversitesi Sa¤l›k Yüksekokulu

The Alkar›s› Beliefs and Science

Les croyances concernant Alkar›s› et la science

Yard. Doç. Dr. Hülya ÇEV‹RME*

Yard. Doç. Dr. Ayfle SAYAN**

(2)

kolojinin verileriyle sa¤layarak bir ör-nek denemesi yapmak, Türk halk bilim-cilerinin dikkatine sunmakt›r.

Alkar›s› ‹nanmalar›

Anadolu’nun kimi bölgelerinde, ye-ni do¤um yapm›fl lo¤usa kad›nlara görü-nen, onlar›n korkmas›na, hasta olmas›-na, hatta ölmelerine neden olan kötü bir cin vard›r. Bu cin yeni do¤mufl bebeklere de zarar verir. Bu cinin de¤iflik adlar› ol-mas›na ra¤men alkar›s› ve albasmas› ad› en yayg›n olanlar›d›r.

Erzurum’da, Alkar›s›, Malatya’da, H›bilik, Bingöl’de Kapoz, Elaz›¤’da Haf-dar, Gaziantep’de Tepegöz ad›yla da bi-linmektedir. (Karabafl 1999 :402) A¤r›’da k›rkl› kad›nlar›n birbirleriyle görüfltü-rülmemesiyle ilgili inanç vard›r. Yeni ¤um yapan kad›n ile k›rk gün içinde do-¤um yapm›fl kad›n görüfltürülmez. Do-¤um yapm›fl kad›n›n k›rk› sonra doDo-¤um yapan kad›n›n üzerine geçer. Bu durum çocu¤u ve anneyi etkiler, anne sütten silir. Görüflme gerçekleflmifl ise sütü ke-silen anneye; beyaz flarap, bu¤day ve tuz atefle at›l›r, hasta kad›n ateflin duman› ile tütsülenir. (Emine Polat: A¤r› mer-kez, 68 yafl›nda, okumam›fl)

Siirt, Batmam, Bingöl, Diyarbak›r gibi yerlerde benzer anlat›mlar; Pirevok, pirabok, piraboçik, pirhevok ad›yla bili-nen difli bir cad› –cin etraf›nda toplan›-yor. Pirhevok, zarar vermek istedi¤i kifli taraf›ndan gö¤süne veya ensesine i¤ne gibi sivri bir cisim bat›r›larak esir edile-bilir. Zararl› gücünü yitiren bu yarat›k, eli bereketli, hamarat bir hizmetçi olur. Eski haline dönebilmesi için evin küçük çocu¤unu veya yeni gelinini kand›r›r ve vücudundaki i¤neyi, çuvald›z› ç›kartt›-r›r, eski gücüne kavuflur. Öcünü almak için evin yeni do¤mufl çocu¤unu öldürür, bazen de beddua eder, evin bereketi ka-çar. (Çeçen 1997 :20.)

Erzurum’un Tekman ilçesi köylerin-de köylerin-de benzer inanmalar görülmektedir. Kabos denilen saçlar› uzun, karmakar›-fl›k, t›rnaklar› uzun, fliflman çirkin bir kad›n; yeni do¤um yapm›fl kad›nlara musallat olur, ci¤erlerini söküp alarak kad›n›n ölümüne neden olur. Kad›nlar bu yarat›ktan korunmak için bafl örtüle-rinin, k›yafetlerinin bir yerine i¤ne veya çengelli i¤ne tuttururlar. Yeni do¤um yapm›fl kad›n›n yata¤›n›n etraf›na yün-den ötülen iplikler gerilir. E¤er kabos kimseye zarar vermeden yakalan›rsa k›-yafetine i¤ne bat›r›lmal›d›r. Yakalanan kabos evin hizmetçisi edilir ancak üze-rindeki i¤neden kurtulursa kaç›p gider, yeniden do¤um yapm›fl kad›nlara zarar vermeye devam eder. Do¤um yapm›fl ka-d›n yaln›z b›rak›lmamal›d›r, geceleri ›fl›-¤› söndürülmemeli, çocu¤un befli¤inin yan›na ise ekmek ve Kuran b›rak›lmal›-d›r. (Fatma Çevirme, Erzurum, Tekman ilçesi, Çevirme köyü, 80 yafl›nda, okuma-m›fl)

Alkar›s›n› yakalayanlar›n evi al-basmas› oca¤› ad›n› al›r, do¤um yapan kad›nlar bu evi ziyaret ederler. Kendile-ri ne’de albasmamas› için evin oca¤›n-dan kül al›rlar. (Alptekin 1993:126-133) Seyfi Karabafl’a göre alkar›s›; er-keklerle uyum içine giren kad›nlarla ve meyvelerine (çocuklar›na) düflman kötü bir ruhtur. Bir baflka deyimle, erkeklerin üstünlü¤ü demek olan babaerkil düzen içinde erkeklere karfl› olumlu tutuma gi-ren kad›nlara ve o düzeni sürmesini sa¤-layacak çocuklara karfl› “yeralt›” savafl›-n› sürdürüyor sanki alkar›s› (Karabafl 1999:402). Eski Türk inançlar›nda, Bu-dist ve flamanistlerde ruhlar›n en çok il-gilendikleri olaylar lo¤usalar ve yeni do¤mufl çocuklar, yeni evlenenler gibi oluflum ve dönüflüm ritüelleridir. Eski Türklerde nur ve ziya aleminin büyük

(3)

tanr›s› Han Ülgen, karanl›k aleminin tanr›s› ise Erlik Han’d›r. Evlenen genç at›n› kurban verir. Kara iye yani kötü ru-hun zarar vermesini önlemek gerekir, fiamanizimde yard›mc› iyi ruhlar da var-d›r, bunlar gök, yer ve ev iyeleri; yay›k, suyla, karl›k ve utkucudur. Umay, ak ana, ak enedir. Erlik ve Albast› ise kötü ruhlard›r (Ögel 1971:59-71). Alkar›s›’n› kötü ruhlar›n Anadolu’daki devam› ola-rak kabul edebiliriz.

‹nan’a göre ise; al ruhu bugünkü Türk inanmalar› onun”fierir”bir ruh ol-du¤unu gösterdi¤i halde baz› emareler onun bir zaman “hami”ruh oldu¤unu bil-dirmektedir. Al kelimesinin atefl kültü-rüyle ba¤l› bulundu¤unu gösteren bir emare’de bütün Türk kavimlerinde yay-g›n olan “Alaslama”merasimidir. Alasla-ma orta ve do¤u Türklerde ateflle temiz-lenme ve takdis merasimidir. (‹nan 1933: 160-167)

Cin, peri, iyi ruh, kötü ruh gibi do-¤aüstü gizemsel güçlere Anadolu d›fl›n-daki co¤rafyalarda da rastlanmakta ve benzer yada farkl› bir çok kültürde baz› olaylar›n, örne¤in hastal›klar›n bu güç-lerle iliflkili oldu¤una, kad›n ve çocukla-r›n bu güçler taraf›ndan korundu¤una veya zarar gördü¤üne inan›lmaktad›r. (Demçinova 2000; 56, Santur vd. 2000; 68)

Alman folklorunda; bir insana hiz-met eden peri yada ev cini, ‹ngilizlerin brownie dedikleri iyi huylu peri vard›r. k›rda yaflayan›na ise bogart denmekte-dir, kobald ise arkadaflça davranabilir ancak yard›msever de¤ildir, kobald’›n öf-kesini ise büyük bir kap dolusu süt ve yi-yecek dindirir. fanngen’in ise dev yada cüce gibi ›ss›z yerlerde yaflad›¤›na inan›-l›r. fieytanla da arkadafll›k eden bu difli yard›m sever oldu¤u gibi korkuda verir, yollar›n› kaybeden çocuklara yard›m

eder insanlar için çal›fl›r. (Max 1996: 131)

Yunan mitolojisinde yeni do¤an ço-cuklar› öldüren kad›n Hera Lamiya’y› k›skan›r. Efsaneye göre Zeus Lamiya’y› sevmektedir. Zeus ve Lamiya’n›n do¤an her çocu¤unu oldüren Hera’dan koru-mak için bir ma¤arada saklanmifl Lami-ya, ancak zamanla çocuklar› yaflayan bütün analara düflman kesilmifl. (Erhat 1996:191) Nympha, ise bafl› örtülü, yani gelin anlam›na gelir, k›rlarda, sularda ve ormanda yaflayan do¤al ve tan›sal varl›klar›n difli olanlar›na verilen add›r. Do¤a ve insanlar üzerinde etkili güçleri vard›r, genelde erkeklerden kaçarl, er-kek düflman› olanlar›’da vard›r. (Erhat 1996: 219) Görüldü¤ü gibi alkar›s› ile benzerlik gösteren farkl› halklar›n ina-n›fllar› da var. Kad›nlarla ilgili arketipsel yaklafl›mlarda kad›n; hayat, ölüm ve dö-nüflümü simgeliyor. ‹yi ana; yani toprak anan›n olumlu yönü; do¤um, s›cakl›k, koruma, verim, , büyüme, bereket; De-meter, Eres, Kibele gibi tanr›çalarla ifade edilirken, kötü ana; büyücü, cad›, cin, bafltan ç›karan kad›n, cinsi tatminlik, korku, tehlike, , d›fllanma, ölüm gibi du-rumlar› simgeliyor. (Sever 1997; 85). Al-kar›s›’n› yine korkunç, kötü anan›n top-raklar›m›zdaki uzant›s› olarak görmek gerekiyor. Kötülük ve iyili¤in mitolojik kayna¤› olan kad›n›n yine kad›na kötü-lük yapmas›n› do¤al karfl›lamak gereki-yor.

Kad›n ve lo¤usal›k dönemine iliflkin geleneksel yaklafl›mlar›n t›bbi yönü ne-dir?. Elbetteki t›p bilimi sa¤l›¤›n, sosyal ve kültürel boyutunu yads›maz. Dünya Sa¤l›k Örgütü “sa¤l›¤›; yaln›zca hastal›k ve sakatl›¤›n yoklu¤u de¤il ruhen, bede-nen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali-dir. ” diye tan›mlam›flt›r. O halde “kültür ve sosyal durum ile sa¤l›k birbirlerini

(4)

et-kileyen unsurlard›r” denilebilir. (Erefe 1998:1) Ancak kültürel ve geleneksel tu-tum ve inanmalar sa¤l›k sorunlar›n›n çözümünde ailesel ve sosyal dinamikler aç›s›ndan bireyin iyilik halinin devam› için destekleyici olmakla birlikte tek ba-fl›na bir alternatif olmamal›d›r. Çözü-mün modern t›p bilimi ve koruyucu sa¤-l›k uygulamalar›yla mutlaka desteklen-mesi ve geleneksel yaklafl›mlar›n mo-dern t›p yaklafl›mlar›n›n önüne geçme-mesi önemlidir.

Alkar›s› ‹nanmalar›na Bilimsel Bak›fl

Do¤um yapan kad›nlar›n birtak›m ruh durumu de¤ifliklikleri yaflamalar›, hastalanmalar› ve bazen bu hastal›kla-r›n kad›n› ölüme, intihara kadar sürük-lemesinin gerçek nedeni elbetteki bir cin, kötü ruh, büyü veya sihir de¤ildir.

Lo¤usal›k dönemi t›pk› gebelik gibi kad›n›n yeni bir yaflama uyum sa¤lama çabas›n› gerektirir. Do¤um eyleminin travmatik oluflu, aileye yeni, küçük, sa-vunmas›z ve tam anlam› ile anneye ba-¤›ml› bir canl›n›n kat›lmas› ve kad›n›n tüm bunlara gö¤üs gerecek yeni roller ö¤renmesi sorunun bafllamas›nda etkili ve önemli bir faktördür. Kad›n›n yaflad›-¤› bu deneyimler onda, uykusuzluk, pa-nik, huzursuzluk, korku, bebe¤i hakk›n-da gereksiz endifle, s›k a¤lama nöbetleri gibi baz› psikopatalojik davran›fllar›n gö-rülmesine yol açar. Yeni anne olan veya lo¤usal›k döneminde olan kad›nlar›n %50-80’i özellikle do¤umdan 5-6 gün sonra bu tür belirtiler ortaya ç›kabilir. Belirtiler bu haliyle lohusal›k hüznü diye tan›mlan›r ve kad›n taraf›ndan bir hekim ve sa¤l›k profesyonelinin müda-halesine gerek duymaks›z›n atlat›labilir. (Knop vd. 2001:5018)

Ancak lo¤usa kad›nlar›n % 10-15’inde bu durum derin bir hüzün,

umutsuzluk, ifle yaramama, de¤ersizlik ve suçlama gibi duygularla de¤iflme gös-terir. Anne bir taraftan sa¤l›¤› ile ilgili endifle ve tak›nt›lar gelifltirirken di¤er taraftan da bebe¤ine yabanc›laflt›¤›n›, bak›m vermek, kuca¤›na almak isteme-di¤ini hissetmeye bafllar. Bu paradoks suçluluk duygular›n› daha da derinleflti-rir, anne ölümü ve hatta intihar› bile dü-flünebilir. Belirtiler bu haliyle do¤um sonras› depresyon tan›s› al›r. Do¤um sonras› depresyon vakalar›n›n ancak dörtte birinin tedaviye geldi¤i belirtil-mektedir. Bunlar›n bir k›sm› depresyo-nun fark›nda de¤ildir, bir k›sm› da far-k›nda olmas›na karfl›n utanmakta. Bir k›sm›n›n da tedaviye gelmesi engellen-mektedir. (Orhon 2002:1-3).

Do¤um sonras› bak›m, psikopatolo-jik davran›fllar›n teflhis ve tedavisinde önemli rolü olan bir halk sa¤l›¤› uygula-mas›’d›r. Hekim d›fl› sa¤l›k profesyonel-lerinin(halk sa¤l›¤› hemfliresi, ebe vb) ev ziyaretleri s›ras›nda annedeki psikopa-tolojikdurum de¤iflikli¤ini saptamas› ve tedaviye yönlendirmeleri prognoz( has-tal›¤›n seyri) aç›s›nda önemlidir(Karatafl 1998:101, Orhon 2000; 2)Çünkü tedavi edilmedi¤i takdirde hastal›k yaklafl›k1 y›l kadar sürebilir.

Do¤um sonu depresyonu veya halk deyimiylealkar›s› diye bilinen durumun ortaya ç›k›fl›ndan flu faktörler sorumlu tutulmufltur (Henshaw 2001; 1-5, Ziot-nick vd. 2001; 639)

• Geçmiflte var olan depresyon hi-kayesi

• Psikososyal faktörler(evlilik içi iliflkilerde zay›fl›k, sosyal deste¤in az ol-mas›, stresli hayat flartlar› vb.)

• Düflük sosyal statü(örn:düflük ai-le geliri, düflük mesai-leksel statü)

Yeni do¤um yapm›fl kad›n› muzda-rip eden bu durumla mücadele etmenin

(5)

kültürel yollar› yaz› öncesi tarihten gü-nümüze kadar süregelmifltir. Kad›n›n hastal›¤›ndan cinler, periler, vb do¤a üs-tü güçler ve insan d›fl› varl›klar sorumlu tutuldu¤u için ruhlara yalvarma, dua, rüflvet, korkutma, itiraf gibi davran›fllar veya cin kovma, büyüsel ayin davran›fl ve uygulamalar sergilenmifltir. (Eren vd. 1993:7-10)

Lo¤usal›k dönemi ile ilgili gelenek-sel uygulamalar› araflt›rmak amac›yla sekiz ayr› ilde gerçeklefltirilen bir çal›fl-mada lo¤usa kad›n hastaland›¤›nda “al-bast› için hocaya okutmak” en fazla ser-gilenen uygulama olup bu uygulamaya daha çok Diyarbak›r ili’nde rastland›¤› belirtilmifltir. Bunun d›fl›nda lo¤usa ve bebe¤i 40 gün yaln›z b›rakmamak, lo¤u-sa ve bebe¤in yan›nda Kuran-› Kerim, b›çak vs bulundurmak, lo¤usaya k›rm›z› tülbent veya kurdele ba¤lamak gibi fi-ziksel zarar› ve yarar› olmayan lo¤usal›k hastal›¤› veya hüznü ile bafla ç›kmada birçok farkl› geleneksel uygulamalara rastlanmaktad›r(fienses vd. 2002:44-48)

Japonya da yap›lan bir çal›flmada lo¤usal›k dönemindeki Japon kad›nlarda do¤um sonras› görülen depresyon, hü-zün ve bunal›m gibi duygudurum semp-tomlar›n›n dünya genelindeki literatür-lere göre çok düflük oranlarda oldu¤u ve bunun geleneksel bir toplum olma, güçlü sosyal ve ailevi destek unsurlar›na sahip olma ile iliflkili oldu¤u aç›klanm›flt›r. (Yoflhida vd. 2001:189-193)

Huang. (Huang vd. 2001:279-87) Postnatal depresyonu’nun (do¤um son-ras› depresyon) her kültürde yaflanmak-ta ve bilinmekte oldu¤unu ve sosyal des-tek unsurlar›, do¤um öncesi ve sonras› bak›m sistemlerinin etkili oldu¤unu söy-lemifltir.

Gebelik ve lo¤usal›k sürecine kad›n ve ailesini etkileyen bir kriz dönemi

ola-rak bak›lmal›d›r. Bu sürecin kültürel, sosyal ve psikolojik olarak her yönüyle de¤erlendirilmesi, ve psikososyal deste-¤in sa¤lanmas› kriz döneminin kolay at-lat›lmas›n› sa¤layacakt›r. (Knob vd. 2001: 5018)

Do¤um yapan kad›n fizyolojik aç›-dan da yard›ma muhtaçt›r. Çünkü yafla-n›lan olay her canl›da görülen ola¤an ve mutluluk verici bir durum da olsa bera-berinde yorgun ve uykusuz getirecektir. Bir baflka canl›dan da tamamen sorumlu olma fiziksel güç ve sab›r isteyen bir olayd›r. Bu ba¤lamda özellikle do¤um yapan kad›n›n eflinin yard›m›, sorumlu-luklar›n paylafl›m› da çok önemlidir.

Sonuç

Alkar›s› inanmalar›n›n kökeni gö-rülüyor ki gerçek yaflant›lara dayan›yor. Bilimin henüz aç›klama getiremedi¤i dö-nemlerde insanlar karfl›laflt›klar› prob-lemleri, nedenlerini oluflumlar›n› ve ilgi-li çözümlerini do¤a üstü güçlerle aç›kla-maya çal›flm›fllard›r. Anadolu’nun bir çok yerinde var olagelmifl alkar›s›’na benzer inanmalar›n izlerini farkl› co¤-rafyalarda, farkl› kültürlerde de görüyo-ruz.

Elbetteki her toplumun sahip oldu-¤u belli inanç ve de¤erleri vard›r. Her toplum kültürel zenginlikleri ile, örf ve ananeleri ile yaflamlar›na renk katma hakk›na sahiptir. ancak sa¤l›k ve bilim söz konusu oldu¤unda modern t›p uygu-lamalar›na öncelik verilmelidir.

Alkar›s› inanmalar›n›n t›ptaki kar-fl›l›¤›; do¤um sonras› depresyonudur. ‹nanmalara genellikle “saçma sapan, ak›l d›fl›, hurafe, ilkel insan düflüncesi” demenin de halk yaflam›ndaki ilgili inanmalara ve uygulamalar›na bir çö-züm getirmeyece¤i de bir gerçektir. Bu tür kültürel uygulamalar›n bilimsel bir de¤eri olmasa bile anne ve çocu¤u

(6)

koru-may› amaç edinen bir yaklafl›m olarak görülmüfltür. insanl›¤›n var oluflundan bugüne kadar bir çok toplumda hastal›k-lar›n bu flekilde yani kiflinin bedeninin ve ruhunun kötü ruhlardan ar›nd›r›lma-s› fleklinde tedavi edilmeye çal›fl›ld›¤› bu ve benzeri inan›fl ve uygulamalarda kifli-yi bedensel ve ruhsal yönden bir bütün olarak ele alan ça¤dafl psikoterapinin baz› ipuçlar›n›n görüldü¤ü belirtilmifltir.

Bize düflen halk inanmalar›n› derle-mek, ayn› zamanda bilimsel çözümleme-lerini yaparak halka ve halk bilimcileri-ne sunmakt›r.

NOTLAR

1- 7’için dipnot* Bu bilgi Max Luthi’nin “Das Europaishe Vokmarchen”(1909) adl› eserinin ‹ngiliz-ce çevirisi olan “The European Folktale”(John D. Ni-les, 1982) in “One-Dimensionality” (S. 4-10) adl› I. bölümünden F. Gülay Mirzao¤lu’nun Milli Folk-lor’un 31-32 say›s›ndaki çevirisinden al›nm›flt›r.

2- 9’için dipnot* Bu Bilgiler Mythological and arcetypal Approaches S. 147, 155, A. Handbook Of Critical Approaches To Literature W. L. Guerin, E. Labor, C. Morgan, J. C. Roasman, J. R. Wilgh-man. Oxford University Pres, USA, 1992’den Musta-fa Severin 19977Milli Folklor, say› 34, sayMusta-fa 85 teki çevirisinden al›nm›flt›r.

KAYNAKLAR

Alptekin (Ali Berat), 1993, F›rat Havzas› Ef-saneleri, Antakya

Azra (Erhat) 1996, Mitoloji Sözlü¤ü, Remzi ki-tabevi. ‹stanbul

Çeçen (Ramazan), 1997, “Cin –Cad› Efsanele-ri “, Folklor –Edebiyat, Say› 11.

Demçinova(‹rina), 2000. Altaylarda Çocuk Do-¤umu ve Ölümü Merasimleri. Uluslararas› Anadolu ‹nançlar› Kongresi, 23-28 Ekim, Ürgüp-Nevflehir.

Erefe (‹nci), 1998. Halk Sa¤l›¤› ve Hemflireli-¤ine Girifl. Halk sa¤l›¤› ve Hemflireli¤i El kitab›, Vehbi Koç Vakf› Yay›nlar›, ‹stanbul

Eren (Nevzat), Uyer (Gülten). 1993, ‹lk Ça¤-larda Hasta Bak›m› ve Ebelik, Sa¤l›k ve Meslek Ah-lak› Tarihi, 5. bask›, Hatipo¤lu yay›nevi, Ankara

Henshaw (Carol), 2001, “Do¤um Sonras› Hü-zün ve Depresyonun Klinik ve Biyolojik Yönleri”, Psikiyatride Güncel Yaklafl›mlar, Haziran, S, 3

Huang (Yu-Chu), Mathers (Nikel) 2001, Post-natal depression-biological or cultural? a comparati-ve study of postnatal women in the UK and Taiwan. Journal of advanced nursing, 33(3); 279-287

‹nan (Abdülkadir), 1933, “Al Ruhu Hakk›nda, Türk Mitolojisinde Köklü Bir Ruh”, Türk Tarihi Ar-keolojisi ve Etnografya dergisi, 1, Temmuz

Karabafl (Seyfi) 1999, Bütüncül Türk Budun Bilimine Do¤ru, Cogito, Y. K. Y, ‹stanbul

Karatafl (Nimet), 1998. Toplum Ruh Sa¤l›¤› ve Hemflireli¤i, Halk Sa¤l›¤› ve Hemflireli¤i El Kitab›, Ed:‹nci Erefe. Vehbi koç vakf› yay›nlar›, ‹stanbul

Knop (Jürgen), Osterberg-Larsen (Bernhard), 2001, Psychological intervention during pregnancy. A multidisciplinary hospital network, Ugesk Laeger, Sep 10; 163 (37); 5018-5020

Luthi (Max) 1996, “Halk Masallar›nda Tek Boyutluluk”, Çeviren; F. Gülay Mirzao¤lu, Milli folk-lor, 31-32

Orhon (Ece), 2000, Do¤um Sonras› depresyon. http://www. bebek. com/index. asp/bölüm=33; 1-3

Ögel (Bahaddin), 1971, Türk Mitolojisi, 1-2, Devlet kitaplar›, Milli e¤itim bas›mevi, ‹stanbul

Santur (Alparslan), Santur(Meltem Cingöz), 2000, Altaylarda çocuk do¤umu ve ölümü merasim-leri. Uluslararas› Anadolu inançlar› kongresi, 23-28 Ekim, Ürgüp-Nevflehir.

Sever (Mustafa), 1997, ”Edebiyatta Mitolojik ve Arketipik Yaklafl›mlar”, Milli Folklor, 34, 85, Çe-viri: Mythological and arcetypal approaches to l›te-rature, W. L. Guer›n, E. Labor, C. Morgan et all. Ox-ford University pres, USA. 1992

fienses (Münevver), Y›ld›zo¤lu(‹lknur). 2002, Sekiz ayr› ildeki kaynana gelin ve lohusal›k ve çocuk bak›m›nda geleneksel uygulamalar›. Çocuk forumu. 5(2)May›s-A¤ustos

Yoshida (Keiko), Yamashita(Hiroshi), Ueda (Motoko), Tashira (Nobutada). 2001, Postnatal dep-ression in Japanese mothers and the reconsiderati-on of “Satogaeri bunben”Pediatric internatireconsiderati-onal, 43 (2)

Ziotnick (Caron), Johnson (l. Sheri), Miller (W. ‹van), Pearlstein (Teri), Howard (Margaret), 2001. Postpartum depression in women receiving public assistance:pilot study of an interpersonal-therapy-oriented group intervention. AM J Psychiatry, 158

Referanslar

Benzer Belgeler

Halebî sagîr’de yer almayan bazı meselelerin hükümlerini genellikle İbn Emîru Hâc’ın Halbetü’l-mücellî ve bugyetü ‘1-mühtedî fî şerhi Münyeti’l-musallî

a)Açık ihale usulü veya belli istekliler arasında ihale usulü ile yapılan ihale sonucunda teklif çıkmaması. b)İhalenin, araştırma ve geliştirme sürecine ihtiyaç gösteren

Zira bu eserde İslam inanç esaslarının temelini oluşturan ve usûl-i selâse olarak bilinen ilâhiyyât (ulûhiyet), nübüvvât (peygamberlik) ve sem’iyyât (ahiret)

Araştırmanın diğer bir bulgusu, yaş değişkenine göre ortaöğretim okulu öğretmenlerinin liderlik rollerine ilişkin beklentilerinin anlamlı bir farklılık

diğer yönetim pozisyonlarında çalışan, çoğunluğu erkek olan meslekdaşları da kadın yönetici ile, örneğin çeşitli konuların tartışılmasında rahat ilişki

INSA471 Betonarme Yapıların Tasarımı INSA211 Statik. INSA222 Cisimlerin

Adı geçen öğrencinin 30/11/2015 tarihinde saat 10.00’da yapılan doktora yeterlilik sınavı 1’den BAŞARILI olduğu yeterlilik sınav tutanağından anlaşılmış

Maddesi gereğince, 05 Ocak 2016 tarihinde yapılacak olan tez savunmasında asil jüri üyesi olarak katılmak üzere Dumlupınar Üniversitesi İktisadi Ve İdari