KELEBEK LE DE
TANIŞTI
İstanbul ve
Ankara'da kaldığı süre içinde, basında hakkında çıkan yazı ve fotoğraflara büyük ilgi gösteren Mireille Mathieu, Kelebek Gazetesini de inceledi
ve birlikte bir anı fotoğrafı çektirdi.
EROL ATAR İLE
.
!»i;ı-E
İÜ
22
m
MİREİLLE
h a r e mDAİRESİNDE
Mireille Mathieu Fransa'nın en ünlü dergilerinden "Jours de France” için Topkapt Sarayı,Harem Dairesinin "Baş Kadın "odasında poz verdi. Çevresindeki görkemli dekor karşısında gözleri kamaşan sanatçı:"Sanki rüyada gibiyim" diyordu. (Fotoğraf: Erol Atar ).
* "*■■■-■....
■ ■Topkapı Sarayı'na,
ipek halılara bayıldı
e * -c ; Abiye kıyafetlerde ve tuvaletlerde "Bayan Fransa"nın en sevdiği renk siyah. Sanatçının hiçbir takı ile süslemediği bu dümdüz siyah tuvaletin tek süsü, turuncu saten i fiyongu. A Mireille bu ^ k haliyle sade ^ k zarafetin J f lM öncüsü.
"İstanbul
Ünlü şarkıcı İstanbul'u çok sevdi. “Bu
şehir güzel bir parfüm gibi... 1001 Gece
Masalları'nı anımsatan bir parfüm...
diyordu. Topkapı Sarayı'na da hayran
kalan Mathieu, “Jours de France”
Dergisi için Harem Dairesi'nde poz verdi.
Rengin UZ AURICE Che- valier, şarkıcı lığa ilk başladığı zaman, 1.53 boyundaki bu genç kıza, meslek yaşamında hiçbir zaman unutamayacağı bir öğütte bulunmuştu: “Halk hiçbir zaman
yanılmaz, aptal değildir. Sanat çının samimi olup olmadığını çok iyi anlar. Ona her zaman saygı duy, güvenini kazanmak için çok çalış...”
Zaten çok çalışmak zorundaydı
Mireille. Kendi halinde bir çevre
de yetişmiş, 13.5 yaşında okulu terk etmişti... Birtakım şeyleri öğ renebilmesi, kendine çok yaban cı olan bir çevrede tutunabilmesi için herkesten çok çalışması ge rekiyordu. Üstelik bazı kelimeleri söylemekte güçlük çekiyordu. M'ler, N'ler, hele hele x'lerde zorlanıyordu.
Mireille Mathieu'ün Türkiye gezisine yaklaşık I7 sayfalık yer ayırmayı kararlaştıran “ Jours de France”dergisi, fotoğraflar için Stüdyo Erol ile anlaştı. Erol Atar,sanatçıyı değişik İstanbul dekorlarında görüntüledi.
M ireille 'den
Sadelik
dersi
“SAĞIMI SOLUMU ŞAŞIRIRIM"
Bu sevimli, güzel Fransız kızı,
“Edith Piaf’ın gençliği, onun de
vamı diye lanse edilirken, genel likle hep bildiği, alıştığı sözlerle cümle kurmaya dikkat ederdi... Bir de solaklığı vardı. Küçükken, sağ eliyle de yazması istenmiş, o da ikisi arasında bocalayıp dur muştu...
“Biliyorum, sol elimde saatim var. Ama bunu düşünmediğim zaman, yine de şaşırdığım oluyor...”
Mireille Mathieu İstanbul'da kaldığı kısa süre içinde ilettiğimiz
tüm yazılı sorularımızı yanıtladı. O sorular ve yanıtlarla, biz de bu küçük dev sanatçıyı daha yakın dan tanıma fırsatını bulduk.
“İstanbul ve Paris'i kıyaslaya bilir misiniz? İstanbul'u sevdiniz mi?” sorusuna, Mathieu, “İstan bul ve Paris kıyaslanamaz. Pa ris Paris'tir. İstanbul ise 1001 gece şehridir. Bence İstanbul güzel bir parfüm gibi; 1001 Gece Masallarını anımsatan bir parfüm.” karşılığını veriyor.
“İstanbul seyircisini nasıl bul - dunuz?” sorusuna da ünlü sa -
natçının verdiği cevap şöyle:
“Fevkâlade, çok beğendim. Fakat gerçek anlamda Türk se yircisinin karşısına çıktım sayıl maz. Çünkü, balo, davet ve özel geceler de sahneye çıktım. Ben en çok halk konserlerini severim. Binlerce kişi karşısın da söylemek çok çok güzel. Mesela Rusya'da 10 bin kişi önünde söyleyeceğim. Çin'e gitmeyi de çok seviyorum, çün
kü salonlar 7 bin kişilik." Mireille kendini reklam etmeyi
sevmiyor. Sık sık, yoksullar evine ziyarette bulunuyor, kimsesizlere kol kanat geriyor. Ama hep gizli olsun istiyor. Ona göre “Bu gibi
şeyler konuşulmaz. Sadece yapılır.”
“BENİM İKİNCİ BABAM"
Biz de ünlü sanatçının, konuş madıklarını deşmek, ağzından söz almak istedik... Ve tabii, 21 yıllık menajeri Johnny Stark'a değindik.
"Biz Mireille'le çalışmaya başladığımızda ben 8, Mireille 4 yaşındaydı” diye espi yapan Johnny Stark için, sanatçı bakın
ne düşünüyor?
“Bazıları benim Johnny Stark - la yaşadığımı söylüyor. Oysa o benim ikinci babamdır. Birinci babam bana yaşam verdi. Johnny de beni ikinci kez dün yaya getirdi. Benden, bugün olan beni yarattı. Her şeyimi
ona borçluyum.”
Mireille Mathieu çok ünlü, tüm
dünya ülkelerinde, Charles Az-
navuor, Gilbert Becaud, Yves Montand gibi kendi dilinde söy
leyebilen tek Fransız sanatçı... Ama bu ün ona her zaman mut luluk getirmiş mi?
Bu kadar yılda, artık özel ya şantısında bir erkek arkadaşının olamayacağını anlamış. Bir er kek arkadaşıyla “Sevgilisi veya
nişanlısı” damgası vurulmadan,
başbaşa oturmasına İmkân yok.
“Bir gün İtalya'da yüzümü ka pamış güneşleniyordum. (Yü zümü güneşe hiç vermem). Ha vuzun üzerinde devamlı heli kopter dönüp duruyordu, ertesi gün, gazeteyi okuduğumda hayretler içinde kaldım. Meğer ben kör olma tehlikesi ile karşı karşıyaymışım, gözlerim de bu yüzden artık güneşe dayanmı- yormuş. Bana yakıştırılan gayri meşru çocukları da hep gazete ve dergilerden öğreniyorum.”
Mireille Mathieu evlilik sorusu
na çok kısa ve net cevap veriyor.
“Bu mesleğe tapıyorum. Benim tüm hayatım. Onun için de ev lenmeyi düşünmüyorum. Ya şantımda kocaya yer yok. Ama bunda “Papa Stark "ın rolü yok. (Mireille Mathieu,Johnny Stark - a Papa Stark' ya da 'Boubouche' diye hitap ediyor.)
Allah vergisi güzel sesine, bu günkü şöhretine rağmen hâlâ li rik şan profesörü Janine Reiss ile çalışan Mathieu, saç modeli ve vücut ölçüleri için de şunları söylüyor:
“Saç modelimi beğeniyorum. Bana yakıştığı fikrindeyim. Bu bana çok sorulan bir soru. Ben ce İnsan kendini iyi hissettiği şekilde olmalı. Boyum 1.53, onun için kiloma çok dikkat et mek zorundayım. Türkiye'de re jim yapmak çok zor, çünkü ye mekleriniz harika. Balıklarınız enfes, gümüş balığını ilk kez yedim. ”
Topkapı Sarayı'na, Harem Dai resine, ipek halılara, züm rüt pır lanta bileziklere bayılan, özellikle gümüş balığının tadı damağında ülkemizden ayrılan Mireille Mat
hieu, Maurice Chevalier’in öğü
dünü İstanbul ve Ankara'da tut tu. Türk halkının da sevgisini, gü venini kazandı...
“ Bayan Fransa”
Mireille Mathieu,
sanatın, kıyafetlere
dökülen milyonlar
değil, yetenek,
çalışma ve ustalık
olduğunu bu tavrıyla
daha bir vurguladı.
U
LUSLARARASI bir ünesahip... Paris'te oturuyor, bütün dünyayı dolaşıp konserler veriyor. Paris'te de. çıktığı turnelerde de tanınmış modacıların elinden çıkmış kıya fetleri giyiyor.
Ama Fransa'nın simgesi Mi
reille Mathieu için şıklık, paha
lılık hiçbir zaman gösteriş demek değil. Aldığı her şey, her zaman sade... Gözü hep siyahta, klasik modellerde. Onu olağanüstü çar pıcı, modern kıyafetlerle ne sah nede, ne özel yaşamında gören var. Takıp takıştırmıyor, tüyleri volanlara, volanları güllere, gül leri incilere karıştırmıyor.
MAKSAT, SANAT YAPMAKSA...
İstanbul ve Ankara'da verdiği konserlerde de bunu gözledik.
“Şık" ama “şıkşıkıdım" değildi Mireille Mathieu. Seçtiği, giydiği
tuvaletler sadeydi. Gece mavisi bir tuvalet, diz üzerinde siyah abıye ipek bir elbise, yine siyah ipek satenden bileğine kadar uzun sade bir tuvalet.
Bütün bu kıyafetlerin tek süsü vardı fiyonk... Evet, mavi elbi senin arkasını, siyahların da
ete-BİRAZ DA MİNİ
Mireille Mathieu en güzel şarkılarından birini daha söylüyor. Bu kez üzerinde siyah dantel mini bir gece elbisesi var. Siyah topuklu süet ayakkabı ile tamamladığı bu kıyafetin de tek aksesuarı kocaman fiyongu.
GECE
MAVİSİ
YARASA
ğini süsleyen fiyonklar, sanat çının tek “gösterişi” oldu.
Sahneye, son moda tuvaletleri ni. takılarını göstermek için değil, sanatını icra etmek için çıkan
Mireille Mathieu'yu izlerken, bir
de bizim assolıstlerımız, sahne sanatçılarımız geldi aklımıza.Ya rım saatlik bir program için üç ayrı tuvalet diktiren, her bir tuva
letin yakasına, beline, eteğine pullar, payetler serpiştiren, onlar da yetmiyormuş gibi rengarenk pelüşlara bürünen solistlerimiz (Tabii hepsi değil)... Şakır şakır, parıl parıl parlayan seslerini, şar kılarını unutturup, tuvaletlerini konuşturan şarkıcılarımız...
Mireille Mathieu, belki yalnız
ca kendine, sesine
güveniyor.Tır-Tuvaletlerinde her zaman sadeliği seçen Mireille Mathieu'ün sevdiği renklerden biri de gece mavisi. İstanbul'daki programında giydiği yarasa modeli, üstü bol, altı dar uzun tuvaleti de sade şıklığını
gösteren en güzel modellerden biriydi.
nakları beyaz natüren ojeliydi, parmaklarında yüzük yoktu. Boy nunu. kollarını takılarla kaplama- mıştı. Evinde tek başına oturur muşçasına sadeydi.
Onun sahnedeki en büyük şık lığı, erişilmez zenginliği, Edith
Piaf'ı günümüzde yaşatan, o gü
zel sesi, ve sevimli kişiliği oldu.
V
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi