• Sonuç bulunamadı

Deniz kızı Eftalya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deniz kızı Eftalya"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

17

PANO__________

DENİZ KAVUKÇUOĞLU

'Deniz Kızı' Eftalya

‘Deniz Kızı’ Eftalya’nın öyküsünü ilk kez kırk

beş yıl önce, o yıllarda evimizde sıkça düzenle­ nen fasıl akşamlarından birinde, Hafız MecitSe- sigür’den dinlemiştim. Babama anlattığı öykü­ yü bitirdikten sonra Hafız Amca, rakısından bü­ yükçe bir yudum almış, yanılmıyorsam, ‘kema­

ni’ Yekta Akıncı’nın eşliğinde ünlü bir ‘acema­ şirân’ şarkıya başlamıştı: “Gel ey denizin nazlı kı­ zı, nûş-işarab et/Çıksahile gel, sinede birâlem- i âb et / Mestane bakışlarla beni mest-i harâb et / Çık sahile gel, sinede birâlem-i âb et...” Aleko

Bacanos’un bu şarkıyı ölümünden sonra ‘Deniz

Kızı' Eftalya’nın anısına bestelediğini de o akşam

öğrenmiştim.

Böyle sazlı sözlü aile meclislerinde biz çocuk­ lar pek ayak altında dolaşmazdık. Yemek bitin­ ce, hemen sofradan kalkar, gözden uzak bir yer­ lere çekilirdik. Daha sonraları seveceğimiz, ama o yaşlarda sözlerini neredeyse hiç anlamadığı­ mız bu ‘tekdüze’ müzik, çocuk kulaklarımıza ağır gelir, gözlerimiz kapanmaya başlar, sofrada bi­ raz daha kalacak olsak başımız masaya düşer­ di. Ayrıca, büyüklerin konuşmalarına kulak mi­ safiri olmamak, bize küçüklüğümüzde belletilmiş, uymak zorunda olduğumuz, uymadığımızda an­ nemizin yumuşak sesiyle*“Haydi, yavrum... ” di­ yerek anımsatılan bir kuraldı. O akşam bu kural niçin ‘Işletilmemiştl’, şimdi bilemiyorum. Ama duyduklarım çok ilgimi çekmişti. “Babası Yorga-

ki Efendi’nin mehtaplı gecelerde Boğaz’da san­

dal sefasına çıktığını, kızına saatlerce şarkı söy­ lettiğini, peşlerine kimi zaman otuz, kimi zaman elli sandal takılıp dolaştıklarını, ama hiç kimsenin onun ‘kim’ olduğunu bilmediğini, bunun için ona

‘Deniz Kızı’ dediklerini, adının öyle kaldığını... ” dik­ katle dinlemiştim. Yatağıma girince gözlerimi ka­ patmış, Büyükdereli jandarma yüzbaşısının gü­ zel kızını düşünerek uyumuştum.

1891 yılında doğan ‘Deniz Kızı’ Eftalya, daha genç kızlık yaşlarında ünlenmişti, Safiye Ayla ile birlikte döneminin en güçlü İki kadın şarkıcısın­ dan biri olmuştu. 1920’li yılların başında Ali Sir-

men’in dedesi, Avusturya Lisesi’nden hocam Rahşan Hanım’ın babası ‘kemani’ Sadi Işılay ile

evlenince ‘Deniz Kızı’ Eftalya Sadi adını almıştı. Karı koca uzun yıllar birlikte çalışmışlar, Fran­ sa’da, Arap ülkelerinde konserler vermişlerdi. Eftalya Sadi Hanım 14 Mart 1939 günü yaşama gözlerini yumana kadar 100’ün üzerinde plak doldurdu. 1929 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda

Atatürk’ün özel bir davetinde kocasının eşliğin­

de İsmail Dede’nin ‘mahur’ şarkısı “Eygonca de­ fi en hân elem cânıma geçti”yi okumuş, övgü ve alkış almıştı.

4 Ağustos 1936 günü ‘Şirket-iHayriye’, Boğa­ ziçi’nde bir ‘mehtâbiye’ düzenlemişti. Bu deniz gezintisi, bir bakıma ‘efsanevî’ şarkıcı için düzen­ lenen bir şükran gecesiydi. Bir sal üzerinde göz kamaştırıcı bir sahne kurulmuş, ışıklarla donatıl­ mış dört vapur Bebek Iskelesi’nden yola çıkmış­ tı. Boğaz’ın yaşadığı en görkemli gösterilerden biri olan bu ‘mehtâbiye’nın uğrak iskeleleri Kan­ lıca, Yeniköy, Beykoz ve Büyükdere idi. İstanbul­ lular 375 kuruş karşılığında dört vapuru doldur­ muş, blnemeyenler ellerinde renk renk fenerler­ le vapurları kıyılarda karşılayarak eğlenceye ka­ tılmışlardı.

Onun bu ‘mehtâbiye’üe üşütüp hastalandığı, ondan sonra kendisini bir daha toparlayamadı- ğı söylenir... Sanki bir zamanlar plağa okuduğu,

Kemal Niyazi Seyhun’un, güftesi Yahya Ke- mal’a ait olan ‘segâh fantezisindeki Leyla ile

aynı kaderi paylaşmıştı: “Gece Leyla’yı ayın on

dördü / Koyda tenha yıkanırken gördü / Kız vü­ cudun ne güzel böyle açık / Kız yakından göre- — yim sahile çık / Baktı etrafına ürkek ürkek / Dedi tenhada bu ses no’Isa gerek / Kız vücudun sarı güller gibi ter / Çık sudan kendini üryan göster/ Aranırken ayın ölgün sesini / Soğuk ay öptü be­ yaz ensesini / Sardı her uzvunu bir ince sızı / Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı / Soldu günden güne sessiz soldu... ”

‘Deniz Kızı’ Eftalya Sadi Hanım, daha yaşarken

ölümünü efsaneye çevirmiş bir sanatçıydı. Işık için­ de yatsın. Dün gece ‘Kalan Müzik’in çıkardığı

‘Kadıköylü’ adlı CD-kitaptan yaşam öyküsünü

okuyup sesini dinlerken bir onu, bir de günümü­ zün ‘devlet şarkıcıları’m düşündüm...

Ne günlere kalmıştık!..

Faks:(0 216)418 84

10

Referanslar

Benzer Belgeler

Artık konuşabilen Adalet Ağaoğlu, pazartesi gününden bu yana Şişli Etfal Hastanesi’nde kendisini ziyaret eden herkese teşekkür etti. Doktorlar, Adalet Ağaoğlu’nun

G arbillar ihtiva eylediği derin mâna karşısında hayranlıklarını ifadeden âcizdirler.. Geçen­ lerde b ir gazetede bir yobaz ibn yobazın b ir yazışım

Ge­ rilerde kalan bir imparatorluk baş­ kenti içinde yaşanılan hayatı, geç­ mişteki her tabaka ve mezhepten in­ sanlarını, yapılarını en iyi tanıyan­

Fouchier’e göre bu iki mutasyon ve başlan- gıçta kasıtlı olarak oluşturulan üç mutasyon, yani toplamda sadece beş mutasyon, virü- sün deneyde kullanılan kokarcalar arasında

Nitekim Mahmut Şevket Paşanın öl­ dürülmesi üzerine çarçabuk kurulan yeni bir harp divanı, Binbaşı Remzi Bey’in (Paşa) başkanlığında verdiği ilk idam

Östaki disfonksiyonu kronik otit gru- bunda 43 kulakta (%71.7) görülürken, normal kulakların sadece 51'inde (%34.9) tespit edildi. Hem kontrol hem de kronik otit grubunda

Kuloğlu gönüllü kuvvetle­ rinin teslihi için muhafaza edilen 40-50 bin kadar Martin ve Schnei- der tüfekleri yeni sisteme tahvil vesilesiyle ve İtalyanların

L ilk ve L son değerleri bulunması; ardından Eşitlik 5’te yer alan birim okumada görülen etkin derinlik değişimi değeri olan ∆L’nin bulunması