• Sonuç bulunamadı

Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Suat TEKİN1 Asiye BEYTUR1 Murat ÇAKIR2 Çiğdem TEKİN3 Süleyman SANDAL1 1 İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi,

Fizyoloji Anabilim Dalı, Malatya, TÜRKİYE

2 Bozok Üniversitesi,

Tıp Fakültesi,

Fizyoloji Anabilim Dalı, Yozgat, TÜRKİYE

3 İnönü Üniversitesi,

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu,

Malatya, TÜRKİYE

Geliş Tarihi : 30.10.2017 Kabul Tarihi : 29.11.2017

Saksagliptin ve Sitagliptinin Farklı Tip İnsan Kanser Hücre

Canlığı Üzerine Etkilerinin Araştırılması

*

Amaç: İnkretin hormonlar hipoglisemik gastrointestinal hormon grubunda yer almaktadır. Dipeptidil

peptidaz-4 enzimi (DPP-4) ise inkretinleri inaktive etmektedir. DPP-4 inhibitörleri inkreatinlerin'in yıkılmasını engelleyerek artan kan glukozunu dengelemektedir. Saksagliptin ve sitagliptin bu ailenin (DPP-4 inhibitör) yeni üyeleridir. DPP-4 inhibitörlerinin kan glukoz seviyesi üzerine etkileri dışında antioksidan ve anti-inflamatuar etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bu çalışma DPP-4 inhibitör ailesinin üyeleri olan saksagliptin ve sitagliptin anti-kanser özelliklerini araştırmak amacıyla yapıldı.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada insan over (A2780), insan meme (MCF-7) ve insan prostat (PC-3 ve

LNCaP) kanseri hücre hatları kullanıldı. Tüm hücre hatlarına saksagliptin ve sitagliptinin 1, 5, 25, 50 ve 100 μg/mL’lik konsantrasyonlarının 24 saat süreyle hücre canlılığında meydana gelen değişimler 3-(4,5-dimetiltiazol-2-il)-2,5-difeniltetrazolyum bromid (MTT) assay yöntemiyle belirlendi. MTT assay sonuçlarına göre inhibe edici konsantrasyon 50 (LogIC50) değeri Graphpad prism 6

programında hesaplandı.

Bulgular: 24 saat süreyle kanser hücreleri (A2780, MCF-7, PC-3 ve LNCaP) ile inkübe edilen sitagliptin ve saksagliptinin kanser hücre canlılığında önemli azalmalara eden olduğu belirlendi (P<0.05).

Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, test edilen saksagliptin ve sitagliptinin A2780, MCF-7, PC-3 ve

LNCaP hücreleri üzerine antitümör aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: A2780, MCF-7, PC-3, LNCaP saksagliptin, sitagliptin

Examining the Effects of Saxagliptin and Sitagliptin on the Cell Viability of Different Human Cancer Types

Objective: Incretin hormones are classified in hypoglycemic gastrointestinal hormone group.

Dipeptidyl peptidase-4 enzyme (DPP-4) inactivates incretins. DPP-4 inhibitors prevent the collapse of incretins and balance the increasing blood glucose. Saxagliptin and sitagliptin are the new members of this family (DPP-4 inhibitor). It was reported that the DPP-4 inhibitors have effects on blood glucose levels, and they also have antioxidant and anti-inflammatory effects. This study was conducted to investigate the anti-cancer properties of saxagliptin and sitagliptin, which are the members of DPP-4 inhibitor family.

Materials & Methods: The human ovary (A2780), human breast (MCF-7) and human prostate

(PC-3 and LNCaP) cancer cell lines were used in the study. The changes occurring in the cell viability for 24 h in all cell lines in 1, 5, 25, 50 and 100 μg/mL of saxagliptin and sitagliptin 1, 5, 25, 50 and 100 μg/mL concentrations were determined with the 3-(4,5-dimethylimidazole-2-il)-2,5- diphenyltetrazolium bromide (MTT) assay method. According to the MTT assay results, the inhibiting concentration 50 (LogIC50) value was calculated in the Graphpad Prism 6 Program.

Results: It was determined that the sitagliptin and saxagliptin that were incubated with cancer cells

(A2780, MCF-7, PC-3 and LNCaP) for 24 h caused significant decreases in the viability of the cancer cells (P<0.05).

Conclusion: The results of the present study show that the saxagliptin and sitagliptin, which were

tested, have antitumor activity on A2780, MCF-7, PC-3 and LNCaP cells.

Key Words:A2780, MCF-7, PC-3, LNCaP saxagliptin, sitagliptin

Giriş

İnkretinler gıda alımına cevap olarak gastrointestinal sistemdeki özel hücrelerden salgılanan ve insülin sekresyonunu stimüle eden hormonlardır. İnkretinler gıda alınımı sırasında gastrointestinal kanaldan salgılanıp pankreas, mide, iskelet kasları, kalp akciğer ve beyindeki reseptörlerine bağlanır. Yemekten sonraki toplam insülin salınımının yaklaşık %60’ından inkretinler sorumlu olup glukoz homeostazında önemli roller üstlenmiştirler. İnsanlarda iki temel inkretin hormonu vardır. Bunlar glukoz bağımlı insulinotropik peptid (GIP) ve glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1) olarak isimlendirilir (1).

*

Turkish Society of Physiological Sciences 43rd National Physiology Congress, 07 – 10 September 2017, Denizli, TURKEY. & Joint Meeting of The Federation of European Physiological Societies Congress, 13-15 September 2017, Vienna, AUSTRIA.

Yazışma Adresi Correspondence

Süleyman SANDAL

İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı,

Malatya - TÜRKİYE

(2)

Açlık durumunda serum GIP ve GLP-1 konsantrasyonu oldukça düşüktür ve besin alımı ile birlikte kandaki seviyeleri hızla yükselir. GIP'in yarı ömrü 5-7 dakika, GLP'nin ise sadece 1-2 dakikadır. GIP gastrointestinal sistemin deudenum ve jejenumda yoğun olarak bulunan K hücrelerinden sekrete edilir. GIP sekresyonu karbonhidrat, lipid ve protein içeren gıda alımından sonra stimüle olur. GLP-1 ise ileum ve kolonda yer alan L hücrelerinden salgılanır. GLP-1 pankreasta insülin salgısını arttırmasının yanında, glukagon sekresyonunu da inhibe eder. Tüm bunların dışında GLP-1 beyinde iştahı baskılar ve doygunluk hissi meydana getirir, kas dokuda glikojen sentezi ile glukoz oksidasyonu da arttırır (2). Dipeptidil peptidaz-4 enzimi (DPP-4) ise salgılanan inkretinlerin inaktif metabolitlerine hızla yıkılmasına inkreatinlerin daha sistemik dolaşıma ulaşamadan inaktive olmasına neden olmaktadır (3). DPP-4 enzimi aktive olduğu sürece GIP ve GLP-1 gibi inkreatinlerin glukoz bağımlı insülin sekresyonunu yeterli düzeyde yerine getiremediği gösterilmiştir (4). DPP-4 enzimini kodlayan gende delesyon meydana getirildiğinde glukoz toleransında artış olduğu ayrıca rapor edilmiştir (5). DPP-4 enzimi akciğer, karaciğer, bağırsak ve böbrek dokularının yanı sıra kan dokusunda da bulunmaktadır (6). DPP-4 inhibitörleri oral antidiyabetik ilaçlar grubunda yer alır ve Tip 2

Diabetes mellitus tedavisinde kullanılırlar. DPP-4

inhibitörleri GIP ve GLP-1'in yıkılmasını engelleyerek, GIP ve GLP-1 gibi inkretinlerin artan kan glukoz

seviyesine cevap olarak insülin salgısının

gerçekleştirilmesine ve kan glukoz seviyesinin

azalmasına olanak sağlarlar (7-9). DPP4-inhibisyonu sonrası açığa çıkan antidiyabetik etkiler genellikle GLP-1 üzerinden görülmektedir. GLP-GLP-1’deki yükselme sadece postprandial olmayıp, tüm gün devam

etmektedir (10, 11). Birçok DPP-4 inhibitörü

geliştirilmekte olup bu inhibitörler kompetetif ve geri dönüşümlü özelliktedir (12). Saksagliptin ve sitagliptin DPP-4 inhibitör ailesinin birer üyeleridir. DPP4-İnhibitör grubunun ilk ilacı olan sitagliptin Avrupa ve Amerika’da 2006 yılında, ülkemizde ise 2008 yılı sonunda kullanıma sunulurken, saksagliptin 2011 yılında ülkemizde

kullanılamaya başlanmıştır (13). DPP-4 enzim

inhibitörlerinin antidiyabetik etkileri dışında inflamutuar markırları, oksidatif stresi ve iskemi/reperfüzyon

hasarını azalttığı yönünde etkilerinin olduğu

gösterilmiştir (14). Tüm bunların dışında GLP-1'in hücre proliferasyonunu durdurduğu ve kolon kanserinde koruyucu rolü olduğunu ve kolon kanseri hücrelerinin ölümüne neden olduğu kanıtlanmıştır (15). Bazı çalışmalar, DPP-4 inhibitörlerinin kansere neden olduğunu, bazı araştırmalar ise DPP-4 inhibitörlerinin anti-kanser özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. Bu çalışma bir DPP-4 inhibitörü olan saksagliptin ve sitagliptinin insan meme (MCF-7), over (A2780), androjen reseptör bağımlı prostat (LNCaP) ve androjen reseptör bağımsız prostat (PC-3) kanseri hücre hatlarına karşı anti-kanser aktiviteye sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem

Hücre Kültürleri: Araştırma, İnönü Üniversitesi

Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Moleküler

Araştırmalar Laboratuvarında gerçekleştirildi.

Saksagliptin ve sitagliptinin anti-kanser aktivitesinin araştırıldığı bu çalışmada hücre tipi olarak A2780, MCF-7, LNCaP ve PC-3 kullanıldı. Tüm hücreler 75 cm2’lik

kültür flasklarında, MCF-7 hücreleri için DMEM medyum (Sigma-Aldrich, ABD; içerisine %10 FBS, 100 U/ML penisilin ve 0.1 mg/mL streptomisin ilave edilerek hazırlanan), diğer hücre tipleri için RPMI-1640 medyum (Sigma-Aldrich, ABD; içerisine %10 FBS, 100 U/mL penisilin ve 0.1 mg/mL streptomisin ilave edilerek

hazırlanan) kullanılarak hücrelerin beslenmeleri

sağlandı. Karbondioksitli (%5 CO2) inkübatörde

(Panasonic, Japonya), 37 °C’de ve nemli ortamda

tutulan hücreler konfluent olduğunda, tripsin-EDTA (Sigma-Aldrich, ABD) solüsyonu kullanılarak flasklardan ayrıldı. Hücrelerin canlılık oranı bir hemositometrede %0.4 tryphan blue kullanılarak belirlendi. Canlılık oranının %90’ın altında olduğu durumlarda deneylere başlanmadı.

Saksagliptin ve Sitagliptinin hazırlanışı ve kültür ortamına eklenmesi: Sitagliptin ve saksagliptin

RPMI-1640 (A2780, PC-3 ve LNCaP hücreleri için) ve DMEM (MCF-7 hücreleri için) medyum içerisinde çözülerek 1, 5, 25, 50 ve 100 μg/mL’lik konsantrasyonlar hazırlandı.

MTT Assay: Sitotoksik etkileri belirlemek amacıyla

flasklardan tripsin-EDTA solüsyonu kullanılarak sökülen hücreler hemositometre yardımı ile sayıldı. Her

kuyucuğa 15x103 hücre gelecek şekilde, hücreler 96

kuyucuklu plaklara ekildi. Ekimi yapılan hücreler plak

tabanına tutunması için 24 saat süreyle CO2’li

inkübatörde 37 °C’lik ısıda inkübasyona bırakıldı.

İnkübasyon sonrası hazırlanan sitagliptin ve

saksagliptin konsantrasyonları hücrelerin içinde

bulunduğu kuyucuklara ilave edildi ve 24 saat süreyle hücre canlılığında meydana getirecekleri etkileri

belirlemek amacıyla CO2’li inkübatörde 37°C’de 24 saat

süreyle inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon sona erdiğinde steril PBS içerisinde 0.5 mg/mL MTT solüsyonu hazırlandı ve 96 kuyucuklu plaklara ilave edildi. MTT eklendikten sonra plaklar yeniden 3 saat inkübatörde bekletildi. Bu süre sonrasında kuyucuklara

dimetilsülfioksit (DMSO) eklenerek inkübasyon

durduruldu ve plakalardaki hücrelerin optik dansiteleri spektofotometre cihazında (Synergy HTX, ABD) 550 nm dalga boyunda okutuldu (16).

Kontrol kuyucukları okutularak, elde edilen absorbans değerlerinin ortalaması alınarak bu değer %100 canlı hücre olarak kabul edildi. Saksagliptin ve

sitagliptin uygulanan kuyucuklardan elde edilen

absorbans değerleri, kontrol absorbans değerine oranlanarak yüzde canlılık değerleri belirlendi. MTT denemeleri farklı günlerde çift tekrar olarak 10 defa yapıldı. Elde edilen MTT assay sonuçlarına göre inhibe edici logaritmik 50 değeri (LogIC50) Graphpad prism 6

(3)

İstatistiksel Analiz: Analizlerde IBM SPSS

Statistics 22.0 for Windows paket programı kullanıldı. Normal dağılıma uygunluk Shapiro Wilk testi ile

incelendi. Nicel değişkenlerin gruplar arası

karşılaştırılmalarında Kruskal Wallis H testi kullanıldı. Önemli farklılık belirlendiğinde çoklu karşılaştırmalar Bonferroni düzeltmeli Mann Whitney U testi ile gerçekleştirildi. P<0.05 değeri istatistiksel olarak önemli kabul edildi.

Bulgular

A2780 hücreleri 24 saat süreyle saksagliptin ve sitagliptinin farklı konsantrasyonları ile (1, 5, 25, 50 ve 100 µg/mL) inkübe edildikten sonra hücre canlılık oranlarında meydana gelen % değişimler sırasıyla Şekil 1A ve Şekil 1B’de gösterilmiştir. A2780 hücrelerinde saksagliptinin tüm konsantrasyonlarının hücre canlılığını azalttığı (P<0.05), sitagliptinin ise sadece 25, 50 ve 100 µg/mL’lk konsantrasyonda hücre canlılığında önemli

azalmalara neden olduğu görüldü (P<0.05).

Saksagliptin ve sitagliptinin 24 saat süreyle

uygulanmasından sonra PC-3 hücreleri üzerinde meydana getirdiği hücre canlılığı üzerindeki etkileri Şekil 2A ve 2B’de sunulmuştur. Hem sitagliptininin hem de saksagliptinin tüm konsantrasyonlarının (1 µg/mL hariç) PC-3 hücre canlılığını azalttığı tespit edildi (P<0.05).

LNCaP hücrelerine 24 saat süreyle 1, 5, 25, 50 ve 100 µg/mL konsantrasyonda uygulanan saksagliptin ve sitagliptinin hücre canlılık oranlarında meydana gelen değişimler Şekil 3A ve şekil 3B’de sırası ile gösterilmiştir. Saksagliptinin 1 µg/mL’lik konsantrasyonu hariç olmak üzere diğer tüm konsantrasyonların LNCaP

hücre canlılığını azalttığı (P<0.05), Sitagliptinin ise sadece 25, 50 ve 100 µg/mL’lık konsantrasyonlarının LNCaP hücre canlılığında istatistiksel olarak önemli azalmalara neden olduğu belirlendi (P<0.05).

Saksagliptin ve sitagliptinin MCF-7 hücreleri ile 24 saat inkübasyonu sonrası hücre canlılığında meydana getirdiği % canlılık oranları Şekil 4A ve 4B’de gösterilmiştir. Her iki ilacın (saksagliptin ve sitagliptin) kültür ortamına eklenen tüm konsantrasyonlarının MCF-7 hücre canlılığını önemli düzeyde azalttığı görüldü (P<0.05).

24 saat süre ile sitagliptin ve saksagliptinin MTT assay sonuçlarına göre A2780, PC-3, LNCaP ve MCF-7

hücreleri için LogIC50 değerleri Tablo 1’de sunulmuştur.

Tüm hücre tipleri için hesaplanan LogIC50 değerleri

dikkate alındığında saksagliptinin en düşük

konsantrasyonda hücrelerin %50’sini A2780

hücrelerinde öldürdüğü sitagliptinin ise en düşük

konsantrasyonda MCF-7 hücrelerinin %50’sini

öldürebileceği hesaplanmıştır.

Tablo 1. Saksagliptin ve sitagliptinin GraphPad Prizm 6

programında A2780, PC-3, LNCaP ve MCF-7 hücreleri

için hesaplanan LogIC50 (µg/mL) konsantrasyonları

Saksagliptin Sitagliptin

Hücre Tipi LogIC50 (µg/mL) LogIC50 (µg/mL)

A2780 0.74 1.25

PC-3 1.07 1.12

LNCaP 1.33 1.15

MCF-7 0.86 0.43

Şekil 1. A2780 hücre hattına saksagliptin (A) ve sitagliptin (B) uygulanmasından 24 saat sonra hücre canlılık

oranlarında meydana gelen % değişiklikler

(Farklı harfler iki grup arasındaki farklılığı göstermektedir; a,b,c,d

(4)

Şekil 2. PC-3 hücre hattına saksagliptin (A) ve sitagliptin (B) uygulanmasından 24 saat sonra hücre canlılık

oranlarında meydana gelen % değişiklikler

(Farklı harfler iki grup arasındaki farklılığı göstermektedir; a,b,c,d

P<0.05)

Şekil 3. LNCaP hücre hattına saksagliptin (A) ve sitagliptin (B) uygulanmasından 24 saat sonra hücre canlılık

oranlarında meydana gelen % değişiklikler

(Farklı harfler iki grup arasındaki farklılığı göstermektedir; a,b,c

P<0.05)

Şekil 4. MCF-7 hücre hattına saksagliptin (A) ve sitagliptin (B) uygulanmasından 24 saat sonra hücre canlılık

oranlarında meydana gelen % değişiklikler

(Farklı harfler iki grup arasındaki farklılığı göstermektedir; a,b,c

(5)

Tartışma

Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu sitotoksiktir. Sitotoksik ilaçlar sadece kanser hücrelerine özgü olmayıp normal hücreleri de etkiledikleri bilinmekte ve dolayısıyla kanser tedavisinde umut verici bazı ajanlar vücuda zararlı da olabilmektedir. Bu nedenle kanser hücrelerine daha spesifik yeni ilaçların tasarlanması gerekmektedir. Antidiyabetik ilaçların tümör üzerindeki etkileri hakkında çok az şey bilinmektedir. Diyabet tedavisinde kullanılan metformin ve peroksizom proliferatörü ile aktive olan reseptör gama agonistleri gibi birçok antidiyabetik ilaçın kanser hücrelerinde önemli antikanser özellikleri

göstermiştir (17, 18). Araştırmacılar, DPP-4

inhibitörlerinin anti-kanser özelliğe sahip olduğunu bildirmektedir (19). Saksagliptin, sitagliptin, vildagliptin ve alogliptin gibi DPP-4 inhibitörleri ile yapılan bir çalışmada, pankreatik hücre hatlarına karşı DPP-4 inhibitörlerinin önemli anti kanser aktiviteye sahip olduğu göstermiştir. Bir başka araştırmada (20) kolon kanseri oluşturulmuş sıçanlarda sitagliptinin, terapötik aralıkta kronik olarak uygulandığında kolon kanserini azalttığını göstermiştir. Son yıllardaki araştırmalar (15), GLP-1'in, nakledilen tümörler ve kolon kanseri hücre dizilerinde yararlı ve koruyucu bir rol oynadığını

göstermektedir. Ayrıca sitagliptin farelerde

kardiyovasküler etkilere sahip olduğu ve iskemik kalp hastalıklarında iyileşmeye yardımcı olduğu gösterilmiştir (21, 22). Sıçanlar üzerinde yaptığımız bir çalışmada da renal iskemi/reperfüzyon hasarına karşı saksagliptinin güçlü antioksidan özelliklere sahip olduğu belirlenmiştir (23). Uzun süre sitagliptin ile tedavi edilen Tip2 diyabetli kadın hastalarda 1 yıldan daha fazla süreyle sitagliptin kullanımın meme kanserine yakalanma riskini azalttığı rapor edilmiştir (24). DPP-4, tümör ile ilişkili fibroblastlar tarafından eksprese edilen Fibroblast aktivasyon proteini (FAP) ile yüksek oranda ilişkili olduğu için (25), FAP'ın bir inhibitörü olan Vildagliptin'in (DPP-4 inhibitör ailesinin bir başka üyesi) akciğer tümörigenezisini inhibe ettiğini gösteren çalışmalar vardır (26). Bir başka çalışmada ise sitagliptin ve vildagliptinin insan kolon kanseri hücre canlılığını azalttığını rapor edilmiştir (27). Bizim çalışmamızda ise DPP-4 inhibitörü olarak bilinen sitagliptin ve saksagliptinin A2780, MCF-7, PC-3 ve

LNCaP hücre serilerinin canlılık oranlarında önemli

azalmalar meydana getirdiği görüldü. A2780

hücrelerinde saksagliptinin çok daha küçük

konsantrasyonlarda (1 ve 5 µg/mL) bile hücre canlılığını önemli düzeyde azalttığı görülürken, sitagliptinin daha yüksek konsantrasyonlarda (25, 50 ve 100 µg/mL) hücre canlılığında istatistiksel olarak anlamlı azalmaya neden olduğu tespit edildi. PC-3 (androjen reseptör bağımsız insan prostat kanser hücre hattı) kültür ortamına eklenen sitagliptin ve saksagliptinin 1 µg/mL

dışındaki tüm konsantrasyonlarının anti-kanser

aktiviteye sahip olduğu görüldü. Saksagliptin ve

sitagliptinin PC-3 hücreleri için hesaplanan LogIC50

konsantrasyonuna bakıldığında saksagliptinin daha düşük konsantrasyonda sitagliptinden daha etkili olduğu belirlendi. Androjen reseptör bağımlı insan prostat kanseri hücre hattına (LNCaP) uygulanan saksagliptin ve sitagliptinin benzer sitotoksik etkiye sahip olduğu görüldü. Ancak PC-3 hücrelerinin aksine, LNCaP

hücrelerinde sitagliptinin hesaplanan LogIC50

konsantrasyonunun saksagliptinden daha düşük olduğu belirlendi. Hem PC-3 hem de LNCaP hücre hattına uygulanan bu DPP-4 inhibitörlerinin her iki hücre hattında da benzer sitotoksik etki gösterdiği ve ilaçların androjen bağımsız bir mekanizma üzerinden etki

gösterdiğini işaret etmektedir. Saksagliptin ve

sitagliptinin MCF-7 hücreleri ile yapılan sitotoksite denemelerinde hem saksagliptinin hem de sitagliptinin tüm konsantrasyonlarının MCF-7 hücre canlılığını

azalttığı görüldü. LogIC50 konsantrasyonlarına

bakıldığında MCF-7 hücrelerinde sitagliptinin

saksagliptinden daha güçlü sitotoksik aktiviteye sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca saksagliptinin en güçlü anti-kanser aktiviteye A2780 hücrelerinde, sitagliptinin ise

MCF-7 hücrelerinde sahip olduğunu LogIC50

hesaplamaları ile tespit edildi. Tüm bu bulgular hep birlikte değerlendirildiğinde bizim çalışmamızın bulguları mevcut literatürde farklı hücreler de DPP-4 inhibitörleri için ortaya konan anti-kanser aktivitenin insan meme, over ve prostat kanser hücre hatlarında da olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak DPP-4 inhibitörlerinin, kan şekeri düzeyini azaltıcı etkilerinin yanı sıra göstermiş olduğu anti-kanser etkiler neticesinde, kanserli Tip 2 Diyabetik hastalarda faydalı ve koruyucu bir rol oynayabileceğini bizlere düşündürmektedir.

Kaynaklar

1. Idorn T, Knop FK, Jorgensen MB, et al. Elimination and degradation of glucagon-like peptide-1 and glucose-dependent insulinotropic polypeptide in patients with end-stage renal disease. J Clin Endocrinol Metab 2014; 99: 2457-2466.

2. Lund A, Knop FK, Vilsboll T. Glucagon-like peptide-1 receptor agonists for the treatment of type 2 diabetes: differences and similarities. Eur J Intern Med 2014; 25: 407-414.

3. Vilsboll T, Agerso H, Krarup T, Holst JJ. Similar elimination rates of glucagon-like peptide-1 in obese type 2 diabetic patients and healthy subjects. J Clin Endocrinol Metab 2003; 88: 220-224.

4. Mentlein R, Gallwitz B, Schmidt WE. Dipeptidyl-peptidase IV hydrolyses gastric inhibitory polypeptide, glucagon-like

peptide-1(7-36)amide, peptide histidine methionine and is responsible for their degradation in human serum. Eur J Biochem 1993; 214: 829-835.

5. Marguet D, Baggio L, Kobayashi T, et al. Enhanced insulin secretion and improved glucose tolerance in mice lacking CD26. Proc Natl Acad Sci U S A 2000; 97: 6874-6879.

6. Lambeir AM, Durinx C, Scharpe S, De Meester I. Dipeptidyl-peptidase IV from bench to bedside: an update on structural properties, functions, and clinical aspects of the enzyme DPP IV. Crit Rev Clin Lab Sci 2003; 40: 209-294.

7. McIntosh CH, Demuth HU, Pospisilik JA, Pederson R. Dipeptidyl peptidase IV inhibitors: how do they work as new antidiabetic agents? Regul Pept 2005; 128: 159-165.

(6)

8. Behme MT, Dupre J, McDonald TJ. Glucagon-like peptide 1 improved glycemic control in type 1 diabetes. BMC Endocr Disord 2003; 3: 3.

9. Dupre J, Behme MT, Hramiak IM, et al. Glucagon-like peptide I reduces postprandial glycemic excursions in IDDM. Diabetes 1995; 44: 626-630.

10. Ahren B, Landin-Olsson M, Jansson PA, et al. Inhibition of dipeptidyl peptidase-4 reduces glycemia, sustains insulin levels, and reduces glucagon levels in type 2 diabetes. J Clin Endocrinol Metab 2004; 89: 2078-2084.

11. Ahren B, Simonsson E, Larsson H, et al. Inhibition of dipeptidyl peptidase IV improves metabolic control over a 4-week study period in type 2 diabetes. Diabetes Care 2002; 25: 869-875.

12. Kim D, Wang L, Beconi M, et al. (2R)-4-oxo-4-[3- (trifluoromethyl)-5,6-dihydro[1,2,4]triazolo[4,3-a]pyrazin-7(8H)- yl]-1-(2,4,5-trifluorophenyl)butan-2-amine: A potent, orally active dipeptidyl peptidase IV inhibitor for the treatment of type 2 diabetes. J Med Chem 2005; 48: 141-151.

13. Dinççağ N. Diabetes mellitus tanı ve tedavisinde güncel durum. İç Hastalıkları Dergisi 2011; 18: 181-223.

14. Fisman EZ, Tenenbaum A. Antidiabetic treatment with gliptins: focus on cardiovascular effects and outcomes. Cardiovasc Diabetol 2015; 14: 129.

15. Koehler JA, Kain T, Drucker DJ. Glucagon-like peptide-1 receptor activation inhibits growth and augments apoptosis in murine CT26 colon cancer cells. Endocrinology 2011; 152: 3362-3372.

16. Mosmann T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: Application to proliferation and cytotoxicity assays. J Immunol Methods 1983; 65: 55-63.

17. Gu CJ, Cheng J, Zhang B, et al. Protopanaxadiol and metformin synergistically inhibit estrogen-mediated proliferation and anti-autophagy effects in endometrial cancer cells. Am J Transl Res 2017; 9: 4071-4082.

18. Mussin N, Oh SC, Lee KW, et al. Sirolimus and metformin synergistically inhibits colon cancer in vitro and in vivo. J Korean Med Sci 2017; 32: 1385-1395.

19. Nagel AK, Ahmed-Sarwar N, Werner PM, et al. Dipeptidyl peptidase-4 inhibitor-associated pancreatic carcinoma: A review of the FAERS database. Ann Pharmacother 2016; 50: 27-31.

20. Caderni G, Femia AP, Giannini A, et al. Identification of mucin-depleted foci in the unsectioned colon of azoxymethane-treated rats: Correlation with carcinogenesis. Cancer Res 2003; 63: 2388-2392. 21. Ye Y, Keyes KT, Zhang C, et al. The myocardial infarct

size-limiting effect of sitagliptin is PKA-dependent, whereas the protective effect of pioglitazone is partially dependent on PKA. Am J Physiol Heart Circ Physiol 2010; 298: 1454-1465.

22. Read PA, Khan FZ, Heck PM, Hoole SP, Dutka DP. DPP-4 inhibition by sitagliptin improves the myocardial response to dobutamine stress and mitigates stunning in a pilot study of patients with coronary artery disease. Circ Cardiovasc Imaging 2010; 3: 195-201.

23. Tekin S, Beytur A, Cakir M, Sandal S. Protective effect of saxagliptin against renal ischemia/reperfusion injury in male rats. Acta Physiologica 2017; 221 (Supplement S714): 25-48.

24. Tseng CH. Sitagliptin may reduce breast cancer risk in women with type 2 diabetes. Clin Breast Cancer 2017; 17: 211-218.

25. Henry LR, Lee HO, Lee JS, et al. Clinical implications of fibroblast activation protein in patients with colon cancer. Clin Cancer Res 2007; 13: 1736-1741.

26. Santos AM, Jung J, Aziz N, Kissil JL, Pure E. Targeting fibroblast activation protein inhibits tumor stromagenesis and growth in mice. J Clin Invest 2009; 119: 3613-3625. 27. Amritha CA, Kumaravelu P, Chellathai DD. Evaluation of

anti cancer effects of DPP-4 inhibitors in colon cancer- An invitro study. J Clin Diagn Res 2015; 9: 14-16.

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğrencilerin okudukları bölümü isteyerek tercih etme durumlarının BDÖ puanlarını etkilediği, bölümünü isteme- yerek tercih eden öğrencilerin BDÖ puanlarının daha

Araştırmada, % 50 çiçeklenme gün sayısı, olgunlaşma gün sayısı, bitki boyu, yaprak sayısı, sap kalınlığı, salkım uzunluğu, salkım ağırlığı, salkım başına

Ve- riler hemşirelerin sosyo-demografik ve mesleki özelliklerine yönelik yedi soru (yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, çalışılan bölüm, çalışma süresi, şu anda

Grup üyelerinin grup danışmanlığı öncesi ve sonrası Problem Çözme Envanteri puan ortalamaları incelendiğin- de; grup süreci sonrasında ebeveynlerin Problem Çözme

Yerel ürün ve mikro işletmelerin geliştirilmesi alt tedbiri iki farklı tedbir gibide düşünülebilir, bu bağlamda yerel ürün olarak, yatırımın yapılacağı ile özgü

Department of Food Science and Nutrition, Hajee Mohammad Danesh Science and Technology University, Dinajpur, Bangladesh.. Mohammad

Application of three equal split of nitrogen met up of appropriate quantity of nitrogen as the crop demand and enhanced the growth, yield contributing characteristics and yield

A field experiment was carried at the Agronomy Research Field, Hajee Mohammad Danesh Science and Technology University, Dinajpur, Bangladesh to find out the effect of sulphur and