Yeni Türk y. 3, S. 5, Ocak-Haziran 2011. s. 131-152
SAFA'NIN
YALNIZIZ
ADLI
ROMANINDA
UNSURU
OLARAK
VE
YAPI
Gürkan
c=
Özet: Peyami eserlerinde ve meselesine olarak ortaya kan konusu, daha önce de defalar gündeme ve
Bu makalemizde ise eksenli
hareketle onun en önemli eserlerinden biri olan üzerinde duracak
ve söz konusu eseri ideolojik ve tahlil
Ro-mandaki ideolojik ve ise ve olay örgüsü
ay-bir ele
Anahtar Kelimeler: ideoloji,
IDEOLOGICAL AND SPIRITUAL STRUCTURE AS AN ELEMENT OF CONFLICT IN THE PEY AM.f SAFA NOVEL "YALNIZIZ"
Abstract: The subject of conftict, appearing in relation with the problem of East and West in Peyami Safa's work has been previously brought forward and analysed fara number of ti-mes. In this article, from the viewpoint of the mind-Jrame of the author, comparative of the East-West axis, I will emphasize one of his most important works, the novel and analyze it on account of its ideological and spiritual structure. The ideological and spiritu-al contrasts in the novel will be approached in detail, within the context of persons and plot. Keywords: ideology, conftict, East, West.
Peyami Safa, Türk daha çok roman türünde
verdi-eserlerle bir Edebi yüksek
,,Server Bedi" kullanarak polisiye ve
ba-sit da ona epey bir
Safa, roman teorisi üzerinde de ve denebilecek
ya-kaleme O; 'cemiyetin olarak görmekte,
cemiyette meydana gelen romanda akis bul-söylemektedir." (Tekin, 1999: 52).
gibi yazar, toplumsal hayattan Bu
onda devam edecek bir temelini
"Top-lum için sanat" genellemesine hapsolmadan, top"Top-lumsal konu ve
so-içinde eritmeye ve birinin gölgelemesinin
önüne bu sayede geçmeye Bu yazar, Mehmet
Te-kin' e göre; yönünü eserin
'di-namik gölge niyet ve uygulamalardan azami derecede uzak durur. Onun, genel yer alan unsurun-dan herhangi bir 'isbat' (Tekin, 1999: 53).
Peyami beraberinde birçok
soruyu da akla getirir. Herhalde öncelikle gereken
ko-nu, onun "tezli" olup meselesidir. Her ne
kadar kimi onun bir "sorun" çözüm
öne-risini "ispat" için için çaba sarf
etti-de "tezli roman" uzak
du-rabilmesi mümkün Mehmet Tekin'in 23 1942
ta-rihli Tasvir-i Efkar gazetesinden Safa'ya ait ifadeler
özeti
"Tezden maksat bir
dava
isbat etmek için romanlarsa bunlardan nefret ederim. Bir evvelden bir kanaatin emrine tabidaha sahte, da, hayahn da bir
tasav-vur edemiyorum. Fakat bir mahsulü her romandan bir birçok
tez (Tekin, 1999: 54).
Tezli roman bu üzerinde
dur-mak gerekir. Safa, bir önceden bir tez için
ya-böylelikle bir yerde roman türünün bir "amaç" olmaktan
"araç" haline getirilmesine Ancak
taraf-tan da roman içinde hareketle
mahsulü' bir içinden
tez-ler ifade eder. burada bir "orta yol" bulmak
gay-retinde roman gereklerini onun
temel özelliklerini göz etmeden kendince bir yöntem
belirle-meye söylemek gerekir.
Peyami Safa, kadar olmasa da ile de
Özellikle dönemde gazete vesilesiyle uzun
bir süre gündemde O, ömrünün sonuna kadar
TÜRK Emimi
polemiklere bir Onun bu
yönünü eserlerinden de anlamak
mümkündür: Türk (1938), Millet ve (1943),
Mistisizm (1961), Sosyalizm (1961), - Sentezi (1963) isimli
ki-bunlardan Bu ile de bir
ile roman bir birbirinden
mümkün roman yine
kendisi-nin kurallar ve içinde etkisi
Nevzat a
Sa-"Sanatkar ister istemez bir temsilcisidir. Romanda
biri
görü-ifade eder (Safa, 1999a: 7).
ifadelerinde, bir emrine vermekten nefret
ni söyleyen burada ise "ister istemez" toplumsal
bir temsilcisi ve roman en
biri-nin de bu sözcüsü söylemesi, ilk
tena-kuz gibi görünebilir. Ancak bu durumun bulmaya
'orta yol' için bir zemin da
Bütün bunlar göz önünde bulundurularak Peyami
ro-bir gözle eserlerinde kendisini
büyük ölçüde belli eden bir ve bir
ideolojik ve görülebilir. O kadar ki
Ber-na Moran' a göre; "Peyami Safa ilk kaleme
çevresinde, bir yanda, köklerinden ahlakça çürü-para ve zevk için bir zümre; bir yanda da gelenek-lerle ve manevi yurtsever, dürüst bir züm-renin var görüyor ve
çerçevesinde ele (Moran, 2001: 219). Bu ifadeden de
üzere Moran, üzerinde konu
çerçeve-sinde, Safa'mn ideolojik ve
bunun özellikle ilk dönem belirgin bir biçimde
su-ifade eder. O, roman
dün-için bir zenginlik olarak görmez. Moran' a göre basit bir
kar-üzerine kurulan bu (Üç erkek, bir bir
söz eder.), Safa' uzun süre devam
eder. bu roman
Mehmet Tekin ise Peyami Safa ile ilgili
onun basit bir ideolojik tezli
dahil bir söz eder ve bu
anlamda Berna Moran' a "bütün bunlara
Peyami 'kristalize' bir 'ideolojik
kabul etmenin zor ileri sürer (Tekin, 1999: 55).
Tekin, söz konusu Peyami
roman-kategorize etme gayretini ifade eder ve, "Bu sebepten
ki, Berna Peyami 'ideolojik
ya-zorlama bir gayretten öteye gitmez. (. .. )Çünkü Peyami Sa-ansiklopedi ve sözlüklerde izah edilen bir ide-olojinin söz edilemez." diyerek bu
oldu-ortaya koyar (Tekin, 1999: 55).
Peyami ideolojik
ken onun ikiye daha bir tahlil metodu
olabilir. Zira Berna da ifade gibi Safa, Bir Tereddüdün
Matmazel ve
an-bir özen (Moran, 2001: 237). Bu
ikinci gruba dahil edilebilecek bu üç
hak-yaparken söz konusu eserlerdeki ideolojik
ya-roman kurgusunu, ya da
gölgeleye-cek söylemek güçtür.
ilk dönem biri ve 1931
Fatih - Harbiye, isminden itibaren bir
üzerine bina edilir. Romanda, Klasik Türk ile
hareketle "ud" ile iki dünya
temsil etmesine kadar bir yelpazede
ve-eser, iki olgunun birbiriyle mücadelesi üzerine oturtulur. O
dönemde, Klasik Türk devlet eliyle yasaklanma
çabalan üzerinde durularak bütün bir kadrosu
ikilemi müzik aletlerinden,
gidi-len semtlere kadar neredeyse tüm unsurlar, iki dünya
görü-sonunda "dejenere
nihayet milli geri döner ve da gibi
ro-man, mutlak ile son bulur. Roman, bu
haliy-le büyük ölçüde Berna ifade
Bu üzerinde durmak gerekebilir: Roman boyunca
ve direnen Neriman, roman sonunda nispeten 'basit'
bir olay ve sözünü
etti-Roman kendi iç
bir devrimden okur için ani
yaza-TÜRK
ideolojik bir öne da ifade
ideolojik ya da bir mesaj verebilme
roman büyük ölçüde gölgelemesi gibi bir sonuç, bu roman
için bir olarak görünmektedir. Ancak
özellikle son dönem bu arada bizim söz konusu
da nispeten bir
ve Tekin'in bütün etmeye
noktaya görülür.2
Y
ALNIZIZ'DA OLAY ÖRGÜSÜ VE ROMANBAGLAMINDA
Peyami 12 Eylül -20 1950 tarihleri
ara-Yeni gazetesinde tefrika edilen ve 1951 Ne-son
Samim, Mefharet, Besim ve Mefharet'in
ço-Selmin ve birlikte de babadan kalma bir
oturur. Kendine özgü çok derin bir his ve felsefesi
olan, çekmemesine üzerinde
sosyal yerine getirebilmek için bir
ban-yönetim kurulu yapan Samim, içinde
hayattan ve materyalizmin bir sonucu olarak iki
dünya mevcut dünyadan
maz ve yüz elli mükemmel hayal edip
11
Simeranya" bu muhayyel ülkede ikinci bir hayat
Mefharet, daima hareket eden, her kötü bir
anlam ve gereksiz bir heyecan için fevrf bir
ka-Besim, hayatla hiçbir meselesi olmayan, midesine çok
kün basit bir adamc ve aksine hiçbir
ken-disine dert edinmez ve sadece keyfi için Selmin, annesine,
ni-Ferhat'la evlenmesini için olur. Ondan
intikam alabilmek ve ona ispatlayabilmek için bir
hamilelik uydurur.
Öbür taraftan Samim, Selmin' in Dame de Sion' dan
arkada-olan Meral'le bir gönül içindedir. Meral, hem
hem de tesiriyle 'dejenere' olma
yolun-Samim'le ona daima yalan söyler ve
onu defalarca Samim istememesine okulu ve
arka-Feriha ile ve onunla Paris' e kaçma hayalleri kurar.
Sa-mim, Meral'in yakalar ve kendisine de
söy-ler. Samim'e göre basit bir tip olan Ferhat da Meral'in
gidi-duyar ve onu almaya
Bütün bu ne bilemeyen Meral,
Sa-mim ve tesiriyle ruhsal bir sürüklenir.
hayattan, yalanlardan ve kendisinden nefret eder. Paris' e
kaçmaya büsbütün
buh-rana ve intihara karar verir. önce son bir
sigara içmek isterken ve yanarak ölür.
gece, Samim'in eski metresi ve zamanda Meral'in annesi
Necile de bir kalp kaybeder. bir
ve etkisinden hala bir kaybeden Samim,
insa-iyice hükmeder ve kitap olarak
karar verir.
Peyami roman özel bir dikkat
göster-eserlerinin gelir. zamanda eser,
girift ve olay örgüsü, ve
kadro-su ile birlikte ciddi bir bütünlük arz eder. Roman, adeta bir
'insan-de Peyami Safa, sözcüsü Samim
yeni ve kendince 'mümkün' bir dünya tasavvuru ve
bir reçetesi sunar. Bu anlamda kendine özgü
ide-olojik bir de
Eserde, Peyami Safa genel uygun
olarak güçlü bir gözlemlenir.
burada özetledikten sonra daha bir
incele-mek ve yorumda bulunmak
müm-kün olabilir. Söz konusu
müm-kündür:
1. Samim ile Besim
daki bu Samim'in temsil 'idealizm, spiritüalizm,
ile Besim'in temsil
'epikür-yen ve 'nihilizm' tarif etmek
mümkündür.
2. Samim ile genç sevgilisi Meral Bir
trajik sonunu da bu Samim'in
temsil ve da ifade Meral'in
ortaya "hedonizm, egoizm" ve
TÜRK
3. Samim ile eski metresi Necile Romanda
nis-peten arka planda gibi görünen bu ifade
et-Samim-Meral okuyucunun sonradan
bir devresi gibidir. Necile, Meral'in annesi
temsil ifade edilen ilk temsilcisi olarak
de-bu Samim-Meral
bir zaman dilimindeki benzeri olarak da görülebilir.
4. Samim ile Feriha olarak
ni-Samim-Meral zamanlarda; ancak
et-kili biçimde Feriha, Samim'in her zaman mücadele
halinde önemli bir roman Meral'in annesinden
ir-siyet yoluyla Feriha'dan da "etkilenme"
yo-luyla Samim-Feriha
da bu çerçevede ortaya olur.
5. Romanda en genel
çerçe-vede var olan bu sözü edilen roman ve
temsil ettikleri bir panorama
ortaya konulur. dört halinde verilen
ro-man en genel anlamda, burada ifade
et-madde-mana özetlenebilir.
Y
ALNIZIZ'DA VE YAPIPeyami bu çok genel bir
'tez-li' bir roman olarak kabul etmek gerekecektir. Bunu,
is-minden anlamak mümkündür. ismi, kesin bir
hükmü içerir. Bu hüküm, bütün bir roman boyunca
atmos-ferin Meral'in intihar ve bu sonunda
ka-zayla da olsa gelen ölümün Samim' de ortaya
duygusu ile Yazar, mutlak
isminden vurgulamak içindedir.
Romanda, ilk her anla,mda ve her noktada kendisini
gös-teren, çok belirgin ve bir ideolojik
söz edilemeyebilir. Tezli bir roman ileri sürmemize
Fatih - Harbiye' de gibi çok belirgin, o kadar ki
larla da 'kaba' bir ideolojik
Ancak bu büyük ölçüde teknik
ise
ideolojinin hatta hararetli
nin ideolojik kimliklerini için birer vesile görevi
üstle-nir. Öncelikle romanda ideolojinin söz konusu bu
bölümleri incelemek yerinde
66. itibaren II
Aç Adam" ismiyle bir
ortaya Bu adam, bir gün bahçesinde
ba-ve sonraki günlerde ev ahalisi kendisine için
faydalanmaya (Safa, 1999a: 67). Sonradan
anla-ki adam, polis aranan bir komünisttir ve Türkiye'ye
Bulgar hududundan yasak gazeteleri sokmakla
suçlanmakta-Bu arada Selmin, annesine :mücadelesinde
Aç ve onu hamilelik faili
ola-rak öne sürer. Daha sonra da polis
engel-lemek için ve ona haber vererek
(Safa, 1999a: 97).
Burada, romana bir ara dahil olan ve daha somaki bölümlerde görülmeyen II
Aç Adam" tiplemesinden sonuçlara
:mümkündür. Bir kere polis ile
beraber söz konusu edilmesi, bu ideolojinin
yazar-da bir göstermesi önemli
olmakla birlikte, roman içinde dönemde
Türkiye' de egemen olan ideolojik temel özelliklerini
yan-da kayyan-da bir Peyami
ko-münizm takip etmek :mümkündür.
Oka-dar ki gazetecilik boyunca ve 1971
Sosyalizm-Marksizm-Komünizm komünizm ve türevi
dü-bu ifade eder.
Söz konusu kitapta yer verilen "Türkiye' de Komünizm Tehlikesi" yazar, kendi antikomünist
Türkiye' de Milli Mücadele' den bu yana var iddia
antikomünist Atatürk'ten örnekler vererek ortaya
koymaya (Safa, 1999b: 258-259).
Romandaki "Aç Adam" tiplemesi üzerinde biraz
bu figürün romana olmak monte
Olay örgüsünün dramatik boyutuna için Selrnin'in
ya-ortak edilen ve hizmetçi Hasibe ile içerisinde gösterilen
Aç Adam, romanda bir daha görülmeyip ideoloji bahsinin
geçmesi için bir vesile olarak da olur.
73. itibaren Samim ile Besim, Aç
Adam vesilesiyle ciddi bir ideoloji içine girerler.
YENi TÜRK
"Ben kadar hayata uyan bir tek ekonomi nazariyesi görmedim.
Devletçilik yapmayan liberal bir rejim, az çok serbestlik vermeyen devletçi bir
rejim, mülkiyeti kökünden bir komünist idare, harfi
har-fine tatbik eden bir sosyalist hükümet görmedim. Evdeki pazar
uymu-. yoruymu-. Hem efendim, bir var. Neden cemiyet, devlet ferdin
ih-mallerinden, tembelliklerinden, beceriksizliklerinden, kabiliyetsizliklerinden
mesul olsun? Bizim kedi gibi dadanan aç adam, kendi
ha-kalmak çok defa tembelli-midir? Sendikalar veya sosyalist
devlet bu mükafata çeviriyor ve besliyor. bunu
rum." (Safa, 1999a: 73).
Besim, ideolojiler birkaç küçük espri ile izah
etmeye ve adeta bu konuyu O, "nazariye" tabir
et-ideolojileri bu anlamda küçümser; çünkü mutlak ve
ho-mojen bir Bu
mutla-kiyet onun ideolojileri adeta birbirine
birbirinden çok da olmayan bu
et-bir olamaz. Bu arada ferdin
yine ferdi sorumlu tutarak neredeyse tersine
bir ferdiyetçilik benimser. Bu anlamda devletin fert
haya-hna olumlu müdahalelerini de Besim, toplumun ya
da devlet fert üzerindeki etkisini görmezden gelir. Ona
göre sosyal bir sorun herkesin kendi
ya da sosyal bir sonucudur; o, sosyalizmin
bes-Bu arada kendisinin de gücü olmayan tembel
bir "mirasyedi" gibidir.
Samim ise Besim gibi Kapitalizmin, beraberinde
birçok sosyal sorunu söyler. Ona göre,
kapi-talist cemiyetin problemlerinden biridir; kütle halinde bile olsa, ekonomi-den cepheleri göze görünmez." Samim, Aç da söz
konu-su iyi bir örnek olarak "Çünkü tek.
Bir-çok individuel hususiyetleri olabilir. Onu mutlaka bir
sosyal gibi Kendi ahlak veya irade
suçlusu da olabilir." (Safa, 1999a: 73). Samim, bu sözlerle
kapi-talizmin 'ideal' da olur. Her
yaza-sözcüsü konumunda olan Samim'in bu Peyami
'kurulu düzen' den göstermesi
dan da önemlidir.
Samim, meselesini kapitalizmin sakat olarak
de-sonra, durumu için de olumlu görmez.
söyler ve bu bütün bir ekonomik sebebi
olarak gösterir: ve sermayeciler kazanç
nisbetsizdir. bundan bellidir." (Safa,
1999a: 73). Çözümü ise "kazanç olarak isimlendirir.
Ona göre herkese olan verilmelidir. Çünkü
üre-timdeki rolleri birbirinden ve gelirleri de ona göre
Özlemi çekilen sosyal adalet, ancak liyakat ile gelirin
uygun durumunda (Safa, 1999a: 73). Burada
dikkat edilmesi gereken nokta Samim, herkesin
ka-zanca sahip önermez; bu anlamda mutlak bir
zamanda mülkiyet
da (Safa, 1999a: 74). Böylece komünizmin
fert mülkiyetine getirmesi Ancak ve
dengesiz durularak kapitalizm"e de
Samim, kazanç ayarlama sadece devletin
sorum-görmez; ve meslek da ona
olarak eder: "Sendikalar, meslek devlet ...
Kim olursa olsun ... bu kadar bir
dünyada bir ve ayarlama sistemi bulmak o kadar zor mudur?" (Safa, 1999a: 74). Samim'in bu 'dengeleyici' ekonomi modeli,
ya-hayat için tezini de olur.
Besim ve Samim'in ideolojiler konusundaki
te-mel özetlenebilir: Besim, nazariyelerle iyi
ol-belirtir ama söyledikleri hep Samim ise
söy-lediklerini Simeranya' da meseleyi sahadan
kendince 'tatbiki' bir sahaya ve bu sayede Simeranya'ya da
ide-olojik bir kimlik yükler. Bu üzerinde de durur.
Simeranya' da sermaye sahibi, gibi tüm
da sahibi Ortaya sermayenin bir olarak
ri-ziko alabilir. yine
temsilci-lerinden bir heyettir. Devlet, kazanç meselesini
bir kanunla ve titizlikle takip eder. diye bir sorun yoktur. Mutlak de yoktur belki ama, Simeranya' da fakir,
da kadar fakir zengin de sonu gelmeyen bir servetin
sahibi Yazar, herkesin özlemini sosyal adaleti tam
ve 'ideal bir dünya'
or-taya (Safa, 1999a: 74-75).
ilerleyen bölümlerinde iki bu
devam eder. Aç Adam'm komünist,
TÜRK
yorumlar da bu Ancak Besim için
durum yine basittir. Tercih Selmin'indir;
evlenece-aç veya tok ya da toplumsal
hayatta-ki rolü, onu bir bardak daha çok ilgilendiriyor
dir (Safa, 1999a: 92).
Samim, komünizmle ilgili ekonomi
düzle-minde ve içine da dahil eder. Besimin aile içi bir
meselede bile her 'mümkün ve normal' gören çok
ya-bunu komünizme bulur ve bu arada komünizmin
ah-lak da kendince olur. Samim, bu
sini Besim' in bir sorusunu vesile ederek Besim, dünya
üzerin-de milyonlarca tecrübelerden sonra, hala en
basit bile bir sürü inanç nedeniyle
Selmin'in Aç Adam' dan hamile bu
ka-dar büyük bir tepki gösterilmesini anlayamaz, hatta bunu bir
saçma-olarak niteler. Samim'in bu ilgi çekicidir:
beyannameleri sen ne duruyorsun. Tam komünist
bu.(. .. ) Tabii, zoolojik bir antropolojinin sana hayvanca bir insan
telak-kisi içindesin. Kabahat sende Bütün maddede arayan bugünkü
ilmin, büyük idealistler müstesna, insana görmeye mahkum
ah-lak budur. seninle ettik. Bu ahlak sende vücut
haline Daima midenin emrindesin." (Safa, 1999a: 92-93).
Samim, burada komünizm iki dünya
ve kendi imkanlarla yine kendisini ortadan
kal-muktedir hale içinde
çaresiz-de ortaya olur. Böylelikle Besim'in ve her
ye gözle bakan ortaya konan vurdumduymaz
an-da ciddi bir
Besim, Aç Selmin'in Aç
durumunu sorgular; onun daha önceki sevgililerinin de,
Selmin gibi burjuva olup merak eder. Bu arada
Selmin'i ve tabii kendisini de "burjuva" olarak olur.
Be-sim, bir yerinde de ailesinin toplumsal konumunu
"mirasyedi" olarak nitelemekten çekinmez. O, komünist bir gencin
böyle burjuva bir birlikte bir nevi "natürel
komü-nistlik" gibi ve bu sayede hem ideolojilerin bir yerde
ve
ispatla-maya hem de içine her zaman gibi alay
ifade sonra1 romanda Aç Adam
vesilesiyle ideoloji bahsine Selmin de ve meseleye
da-ir Haydar
Aç Adam' a sebebi olarak onun
mücadelecili-gösteren Selmin, neyin mücadelesini
ru düzgün bilmez bile:
onu. Fakirlerin Ben zaten hiç böyle
Sizin da Bazen her fikir
ma gidiyor. gibi geliyor bana. Sonra bunlar birbirini
tut-mayan Cesareti,
bir ideal sahibi gidiyor onun." (Safa, 1999a: 100).
ki Selmin, komünizmi "fakirlerin olarak
ve meseleyi böylece kendisine
Mark-sizmi anlatmaya ama kendisini
söy-ler. Haydar, Selmin'i çünkü Selmin, meseleleri
id-rak Teslim idrakinden,
bi-lincinden tam tersine Bunun bir ölçüde
kendisi de Burada üzerinde gereken bir
konu da Selmin1
le Aç Aç Adam Haydar,
Selmin' e komünizmi anlatma ne zaman ikisi
böyle bir geçebilmesi
bunlar romandaki eksik Daha önce de üzerinde
dur-Aç roman ifade
ede-bilmeleri için bir vesile etmesi, burada da göze çarpar.
Ro-man sonuna kadar (yüzeysel bir Arnavutluk
me-selesi hariç) bu bahislere dair Selmin, burada
hisseder.
101. itibaren olay örgüsüne bir de
'milli-yet' dahil olur. Selmin'le Ferhat bu
yü-zünden Selmin'in annesi Mefharet, hem Mehmet
Ali torunu hem de Arnavut olmakla övünür. Bu yüzden
de "çok milliyetçi" olan Ferhat'la Selmin, annesinin
etkisiy-le ve Ferhat' a olmak için bu Arnavutluk
meselesi-nin üzerinde durur ve bozar:
"Mesela çok milliyetçidir o. Ben hiçbir Onun fikirlerini de
ko-layca kabul edebilirim. Ne olacak? Benim hiçbir iddiam yok ki.( ... ) Ferhat bir
annemin aleyhinde bulundu. Fena bir
söyle-medi. Unuttum. Annemin tabiah malum. Köpürdü. Çok ileri gitti. Ferhat sab-retti. Annem daha ileri gitti. Biliyorsun Ferhat da bir daha bu eve ayak
TÜRK rnEBIYATI
çok Ferhat' a bunu söyleyip gönlünü yerde
anne-mi müdafaa ettim. ben; ama bu sefer de Ferhat ileri
git-ti. Annem için, benim için çok söyledi.( ... )
'Ben Arnavud'um musun? Seninle
mam' dedim." (Safa, 1999a: 101-102).
Halbuki Selmin için Arnavut olup olmamak bir fark
yoktur. Yani onun için milliyet meselesi önem Ancak bu
onun çok de meseleyi
ileri gelir. Selmin, bu anlamda kendisini hiçbir görmez.
Çünkü onun için böyle bir mesele yoktur, hiç Okumaz;
zaman zaman okumaya meraklansa dahi hiçbir sonunu
ge-yine kendisi itiraf eder. Ferhat' tan
Arnavut ve bu yüzden kendisi ile
söy-lemesi ise çocukluktan bir Bunu Besim de
söyler. Aynca ifade etmek gerekir ki bu bölümünde
üze-rinde durulan Arnavutluk milliyetçilikten
çok basit bir sezilir. Mefharet'in Arnavut
olmak-la övünmesi, basit ve bir övünmenin ötesine geçmez.
Örne-Mefharet Arnavutça mu ya da Arnavut adetleri
hak-herhangi bir bilir mi? Bu gibi konulara burada hiç
nilmez. Arnavut Mehmet Ali
be-nimseyen, bunu daha çok soylu bir aileye mensup olabilme, bir
dede" edinebilme ile yapan Mefharet, onun
Arna-sorgusuz sualsiz kabul gibi, kendi
ve olan da bu
Bu hiçbir Zaten Samim
ve Besim de Mefharet'in bu "saçma" Arnavutluk
rahat-Onu fazla ciddiye de almazlar.
Bütün bu 'görünen' ve deyim yerindeyse ifade
edilen romanda genel olarak bir ideolojiler;
bü-yük bir bütünlük içinde ortaya bir
söyleyebiliriz. Bu
da da kategorize 'idealizm-hedonizm',
'milliyetçi/top-lumsal 'spiritüalizm-nihilizm',
'madde-mana' da var görülebilir. Ancak romanda,
sözünü bölümler çok belirgin ve
larla bir ideolojik gösterim
bulunma-ifade Roman hangi ideolojiye mensup
ol-birkaç istisna tekrar tekrar ifade etmezler;
bu-na gerek de duymazlar. Ancak bütününde bir ideolojik
ay-hatta bir olgusu Romanda
ide-olojik roman ve temsil
üze-rinden kurulur. ROMAN
VE
Samim: olarak hem merkezdedir hem de
yaza-de üstlenmesi neyaza-deniyle çok ve özel bir
Mehmet Tekin, Samim'i "idealist" ve "spiritüalist" ola-rak kabul eder (Tekin, 1999: 271). Samim için daha çok "ahlaki
idea-lizm" çerçevesinde bir yapmak
lizmin bu türü, "bir ülküye, bir yüce gözetmeden
ya-biçimine ya da dünya gelir ( Güçlü vd., 2003:
715). Samim, her kalan, yürekten
benimse-bir ideal hiçbir vazgeçmeyen
müca-deleci bir insan olarak göze çarpar. Roman içinde, samimiyetlerine
inanmak ihanetleri yüzünden zaman zaman
de kendi inanç asla taviz vermeyen ve
noktalara savrulmayan, iradesine her zaman için
hakim olan Samim'in roman sonundaki trajik havaya
kendi-sini "galip" olarak görmesi önemlidir. Bunun önemi üzerinde ileriki Besim'le ve Meral-Necile-Feriha grubu ile olan ise daima kendine göre bir
yapan ve gelip geçici zevkler için feda edilen
soyunan Samim, kendince bir retorik de Onun,
ken-di idealizminin söylemek mümkündfü.
Samim, zamanda milliyetçi-memleketçi bir
Baba-dan kalma mirasla çok rahat halde, sosyal sorumluluk
duygusuyla bir bankada görev yapar. Milliyet fikrini
da-ve bu anlamda uzak durur. Mefharet'in
ve kan büsbütün 'Arnavut olma gururu'nu
saçma bulur ve ona bütün gerekleriyle
bera-ber ve sosyal düzeni, onun bir olarak
kabul eder. Peyami 14 Mart 1942 tarihli
dergisinin 32. Birkaç Hakikati"
isimli konumuzla ilgili
"Milliyetçilik ne bir ideoloji, ne de bir nazariyedir; çekme, yakma, cisimlerin mekan içinde bir yer tutma olaylan kadar gerçek bir
ola-TÜRK
ifadesidir. Milliyetçilik, her kendi kendisi gibi tabii ve zaruri, bir milletin millet ( ... ) Milliyet olmayan yerde ahlak yoktur.
Çün-kü orada fert, kendisinden daha üstün bir sebebi kendi
daha yüksek bir milli ve edebi kendi
menfaatlerine ve hiçbir feda etmez."
(Ayva-1998: 372-373).
Samim'in de benzer bir içinde söylemek
yan-bu cümlelerinde, ifade
et-idealist bir da sezilir.
Samim, milli sosyal düzeni
kendisini feda bir yani toplumun
mahkeme-sini de önemser ve bunu kendisine mesele edinir. Meral'in bu
nok-tada sorumsuz affedemez. toplumu ve
onun kendisinin kabul etmez,
kabul-lenmekte de Samim, topluma dahildir,
top-lumun ve mahkemesindeki
yar-biridir. Burada önemli bir dikkat çekmek gerekir.
Meral'i hem hem de toplumcu
hare-ket eden Samim, yine de dünyadan memnun
Çünkü içinde dünya, üyesi toplum, Meral gibi
he-donistlerin, Feriha gibi dejenerelerin, Besim gibi epiküryenlerin
isti-Bu bir sonucu olarak da
Sime-hayal Ütopik bir dünyada onun için
toplumdan bir ifadesi olmakla birlikte, sonunda
Si-kitap olarak karar de bellidir ki
zamanda toplumu dizayn etme de bir
Samim'in içinde dünyadan memnun
se-bepleri pek çoktur. edilen sebeplerden birbiri
iki muazzam onun için adeta bir utanç
vesile-sidir. Samim, bu öncelikli sebep olarak materyalizmi4
gös-terir. Materyalizmin, son insana ve verici bir
ilerleme Samim, ruhu tamamen ihmal
eden, insan maddede arayan bu
in-hükmeder. tüm yönleriyle materyalist gören,
mistisizminin5 ihmal büyük ve vahim bir hata
olarak kabul eden Samim, iki da Avrupa' dan
ifa-de eifa-derek materyalizmi mahkum eder. Burada
üzerinde gereken önemli bir konu da II. Dünya
sonunda seslenen Samim, Meral'in intihar
gibi kendisini galip olarak görür. Bu galibiyetin ezici
so-ve önemli yapar.
son bir azmi ile kendisini
laboratu-vara verici sonuçlar Samim,
laboratuvarda kendi ruhundan her derinliklerine
ni, söyler. Uranyumun
bu sayede kendi kendi elleriyle
mahvedebilecek bir noktaya gelen bu muazzam güç
ne Kendisini kontrol etmesi
tedir. Samim; geç, atla, sidreyi / Gör ne var maverada
ibret-hiz" beytiyle için kendince bir bulunur.
Samim, sonuna kadar sabittir, konum
tirmez; daima Rakipleri bile onun birçok defa
kabul etmek zorunda Meral'in intihara karar
al-sebep, Samim'i ne olursa olsun görmesidir; ona bir
türlü tam isyan
Besim, ne kadar "hayal üstünde
de çok zaman kendisini bir esprinin
mahrumdur. Çok kereler ve onun ve tabii belki de
olmadan, onun temsil
muh-taçhr. sonunda kalabilen tek Samim' dir. O
Onun söylediklerinin olabilecek en
de olur. Roman, onun mutlak ve
da ifade ile biter.
Meral: Zaman zaman hedonizme meyleden bir roman dir.6 Bu anlamda onun hazza -geçici de olsa heyecan veren
cins-lerine- olan bu hükmün zeminini
Notre Dame de Sion' da piyano çalan ve bilen
Meral, içinde toplumun kendine uygun
görmez. O içinde
arar. Ancak sonuna bilinçli bir içinde
olmayan Meral, daha çok bir halindedir. Zaman zaman
Samim'in ve etkisinde karar
ver-mesi bu ve bir göstergesidir. Meral' de
sistem-li bir onu tam ve tipik bir nihilist olarak
ta-Meral' de etkisinde kalmak' gibi ciddi bir zaaf
gelen ve Samim'in "ikinci ben" Feriha,
Nu-ri, Cezmi gibi etkenler eklenince nihilist bir sergileyen
TÜRK
despotik ve Samim'in derin etkisi ile
sonucu, bu arada cemiyetin türlü enstrümanlarla
kurallar bütününün eziklik
bir sürüklenir. Bu sefer iradesini tersi yönde ve
intihar etmeye karar verir. Bu onun iç son ve en
önemli Meral'in mutlak Samim'e
veren bir olgu Burada önemli birkaç noktaya
te yarar var. ya da tam bir
irade gösterememektedir. Özellikle Samim'in müdahaleleri, onda
ölmeyen ve bir sallanma, tereddüt durumu
Bu da onu intihar sürükler. Ama ona bu
irade kuvvetini de vermez. Onu kaza ile öldürür. Meral'in
gerçek-ten intihar edip hiçbir zaman bilinemeyecektir.
ölümünde bile
Besim: Bu karakter, Mehmet Tekin' e göre de tipik bir
epiküryen-dir8 (Tekin, 1999: 271). Samim ve Besim, soyun iki
olsalar da romanda iki ideolojinin temsilcisidirler ve roman
boyunca iki ideolojinin gözlenir.
Besim, sadece midesinin emrinde, ten ve damak için
yan, günlük ve öylece hareket eden, adeta bir
ha-yat haline bir Herhangi bir ideali
idealizmine tam bir tezat yoktur; haz
hayattan herhangi bir beklentisi de
Be-sim, materyalizmin dar gibidir.
ide-alizmine ve üstün tutan onun epiküryen
tav-romandaki unsurunu besler.
Roman boyunca hemen her türlü sadece bir
ve son derece Besim, sonundaki
olaylar kurtulamaz: "Besim de önüne
ve (Safa, 1999a: 343-344). Bu
ifade-ler onun "müjdeler". Samim'in idealizmi ve
her üstünde tutan Besim'in ve
Feriha: Romandaki dejenerasyon durumunu tam
kar-Feriha' ölümünden sonra annesine ve
bü-tün çevresine meydan okuyarak o arada Dame de Sion gibi seçkin
bir okulu bir adamla Paris'e kaçan Feriha,
tüm reddederek egoist bir emrinde
gös-terir. Ancak bir yer gelir ki o da ve iki
yerin-de, ve zaman zaman da ruh devrimlerinin en belirgin
göstergesi döktükleri
"Feriha'mn gözleri birdenbire Sesi
- Fakat, çok özledim Ah, bir görebilsem ... O kadar kincidir ki
ne yapsam bir daha benimle. Bak, bu daha reel bir his.
söyle-yeyim. Paris'te oldu ki, annem berri affetse, ölünceye kadar
Ci-hangir' deki evde mahpus olurdum. Hani kendi evinin
çukuruna bin tane Paris feda olsun! Sonra memleket, dostlar ... ·
pencere ve çeviren boynu ve söndü.
Orada bir Fakat gözlerinden iniyordu.
Meral birdenbire Samim'i onun çok an! Yine
daima Demin ikinci, birinci
birdenbire Tophane o kiremitleri, ana
sevgisi ve memleket hasretiyle onu güzel
bir-denbire çekiverdi. Tabii, mi, insan, öldükten sonra
bü-tün eserlerle, çocuklarla, ancak kendi memleketinde
unutulmaz-tesellisini bulabilir. Ölüme kadar gitme. bile
ha-... her birinde bizden bir parça evler, her ve
ayla bizim olan, biz olan gök, memleket ... " (Safa, 1999a: 182). Feriha da bir zaman sonra öyle bir noktaya gelir ki annesi onu
affetse, her göze Paris'i bir kalemde silecektir. Meral'in
buradaki tespiti de önemlidir: kendi tam olarak
yal-kendi memleketinde bulabilir. Bunlar Meral'in
pek benzemez. Belli ki Samim'in etkisi bir
za-Bu cümleler, Samim'in Meral' e
de Meral'in kendi gibi ortaya
ifa-delerdir. Meral'in önceden haber vermesi
da tabii ki önemlidir. Burada Meral ve Feriha'run
üzerinden memleketçilik/ milliyetçilik
me-dikkati çekicidir.
Meral'in intihar ve gelen kaza sonucu
ölme-siyle da kaderi gibidir. Onun ölümüyle Feriha
da romandan çekilir.
Necile: ortaya daha
çok Meral-Feriha ikilisi üzerinden gösterilmeye
dejeneras-yon durumunun da olan Necile, bu anlamda çok
önem-li bir roman Meral, Samim'in de ifade gibi Necile'nin
her anlamda bir bir gibidir:
" ( ... ) Samim' in bende da kalbi Meral' de
TÜRK
ve ben onda devam ederim; ve ki Samim' de benim
söndüreme-bir benim tekamülümü tabii bir (Safa,
1999a: 280).
Necile, bir sürecin ve Meral ise
nokta-Türk medeniyet krizi ve büyük ölçüde onun
ya-dejenerasyon sorunu, yeni bir mesele Bunu XIX.
Tanzimat Bihruz Bey'in
lan çizgiye kadar götürmek mümkündür. Ancak bu sorun orada
sürecine kadar bir
de ki Samim, Necile'yi
Mütare-ke bir baloda O baloda Necile, Meral'in
lar sonraki halinden hiç
erkekle-re belli eden, yeni yeni imkanlar arayan, yeni yeni
insanlar bir Necile ... Nihayet
adam terk ve boyunca
mut-suz bir Meral'in sonra
Necile, Meral'le gün kaderi
SONUÇ
Roman, iki önemli ölümle sona erer. Bunun üzerinde durmak
gerekir. Özellikle ilk büyük ölçüde
gele-neksel roman benimseyen, roman
kahraman-devrim vermek
ihmal etmeyen Peyami Safa, zaman içerisinde bu
ko-rumakla birlikte bir yöntem izlemeyi de
ve daha çok Berna
konusu önemini tutarak
çizgisini ortaya koymak da bir zorunluluktur. Bunu
üzerinden yapmak Zira bu
ro-man, 'olgunluk' dönemi eserlerinden biridir. Roman
lerinin iç mümkün mertebe bir ortaya
koyan, bizzat kendisiyle bir roman
onunla halindeki de okuyucu
tara-hatta zaman zaman da 'mazur' görülebil-mesi için gayret eden yazar, roman sonunda galibiyeti kendisine saklamaktan vazgeçmez. Ancak bu sefer Fatih-Harbiye'den
olduk-ça bir durum gözlenir. Dejenere olmak yolunda ilerleyen,
hatta Meral' e göre bu konuda daha iradeli gibi görünen
bir Meral Hiçbir tam inanamayan,
kalamayan Meral'in bu
te-reddütlü hali okuyucu için daha gibidir.
sonun-da, bir irade eseri olarak nitelenebilecek intihar vermesi
ise ondaki yenilginin kabulü gibi, 'bilinçlenme'nin de bir
olarak görülebilir. taraftan Necile'nin durumu da çok
daha az bilgi sahibi
Necile'nin ne kadar güçlü bir irade sahibi
bi-linmiyorsa da en bir
kilde Okuyucunun Necile, gözlerden
uzak bir bir inziva tercih Bu durum,
on-daki duygusunu ifade etmesi önemlidir.
Eserin sonunda ölen bu iki roman eserin ideolojik
ve da ortaya koyar. Hedonizm ve egoizm
gi-bi önemli birer temsilcisi olarak bu
ölümü, söz konusu için de bir yenilginin
olarak kabul edilmelidir. Meral ve Necile'nin ölümü
dan yeni günde, bu iki insana yer gibi,
on-ortaya konulan de yer yoktur. Meral,
· Neriman gibi "bilinçlenip" toplumun
Sa-mim'in yerini Necile defalarca
es-ki Nail Bey'in çoktan o arada
çocuk-ve neredeyse tüm içinde
Bu iki ölüm, Samim'in ve onun temsil
de-galibiyetini simgeler.
Samim, sonunda galibiyetinin olmakla
bir-likte, çok iki gelen ölümleriyle de
Ancak kitap olarak da hemen o
anda karar verir. Beklenen zaman Samim,
rinin bir kez daha emin
Necile ve Meral'in ölmesinden Besim'in de olanlar
onun da
olay-için bir espriden mahrum
gösterir. Bu durum, Besim için de ciddi bir yenilgiden bir
Meral'i Paris' e için evine kadar gelen
sonunda ne
yer verilmiyorsa da herhalde okuyucu için bunu tahmin et-mek mümkündür. Paris' e kaçmak konusunda Meral'i sürekli
ce-saretlendirmeye bu ölüm
YENi TÜRK
bir sabah vakti, Mefharet ile Besim'in kahvalh
daki sohbetleri ile Roman, gibi, bir sabah
vaktinde sona erer. Ancak bu kez, bu sabahta iki eksiktir. Meral
ve Necile bu sabah vaktinde dünyada gibi, Besim de
tüm sonra o bilindik
Samim ve onun temsil tüm
dü-ve sonundaki bu sabah vaktini doldurur.
Türk bu sorun, roman türünün ilk örneklerinden iti-baren görülmeye Roman bir "iç serüven"den sonra bilinç-lendiklerini, Türk zaman Bu konuda bilgi için Hakan Sazyek, "Türk Protagonistin Serüveni-!", Adam Sanat, S. 214, 2003, s. 75-81.
2 Bu arada 1937 Dokuzuncu Hariciye da bu bahiste anmak gerekir. Bu romanda da bilhassa "hasta çocuk" üzerinden kimi toplumsal ifade ediliyorsa da en önemli
olan bu eserini, onun sözü edilen belirgin ideolojik mek gerekir.
3 Peyami bu noktada 'kapitalizm' en ideal ortaya koymaya Çünkü kapitalizmin temel göre; "bireyler devletin ke:tJft ko-runup, devlet bireyin ekonomik mülkiyet savunmak ve ticari
teminat almak suretiyle, (Cevizci, 2002: 588).
4 Materyalizm (maddecilik): "Varolan bütün her maddeden, evrende olup biten tüm
olay-maddi ya da fiziksel güçlerden savunan tüm olay ve
nesnelerle ya da dinamik kalkan maddecilik, ruhsal bilincin ya da zihinsel bu nedenle felsefe tarih-çileri genellikle ve bilinemezcilik ile (Güçlü vd., 2003: 916).
5 Peyami 'mistisizmin' de dini boyutun kuvvetli vurgulamak olacakhr: "( ... ) XIX. bütün saran ve XX. da sarkan materyalist ve po-zitivist güçlü argümanlar elde etmeye parapsikolojik ve olay-larla fazlaca olan, hatta ( ... ) bizzat ispritizma celseleri düzenleyerek ruhlarla temas kurmaya Peyami'nin mistisizmi renk ve muhteva 1998: 372-373). Safa, mistisizmin da Ona göre bu temelinde;
ve mahiyeti veya ne olursa olsun her merkezi vücuda getiren, her yerde ve bir ruhi (spirituel)"
(Ayva-2000: 269).
6 Hedonizm "En genel anlamda (hedone) 'en yüksek iyi' olarak gören bütünü. ( ... ) tüm etmelerinde, bütün eylemelerinde tek ölçütün
hazza çabalamak' öne süren dünya
burada gerçek 'haz' da bulan (Güçlü vd., 2003: 647).
7 Nihilizm "Kökence Latincedeki hiçbir hiçlik bildiren
nihil insan bilgiyi, bütünüyle yoksayan,
ara-ya da gereksiz bütün
rin temelsiz hiçbir ilkece bilinmesinin ya da iletilmesinin savu-nan felsefe ( ... ) Gerçek bir bu anlamda hiçbir inanmayan, varolan hiçbir
içtenlikle duymayan, dökmek bir amaç bir kim-sedir." (Güçlü vd., 2003: 1605). Bu da üzere, bu sahip biri-sinin zamanda ciddi bir irade sahibi öngörülür. Meral' de ise bu iradenin tam an-lanuyla var söylemek mümkün
8 Epikürizm: "Hazdan bir öneren ahlak ... ) Hazdan bir
kendini maddi damak ve ten zevklerine veren, nefsine kimse için
(Büyük Larousse, 3745). temelinde 'haz' olmakla birlikte Epikuros hazlar gider ve temel olarak haz çok gerçek evi ataraksia'ya (ruh "(Güçlü vd., 2003: 473). Bu da üzere, Besim en genel anlamda birlik-te, tensel birkaç istisna çok fazla öne Onun romanda öne
midesine olan ruh bu olan
KAYNAKÇA
(1998), Peyami; Felsefesi, Ötüken ... , (2000), Peyami Safa, Ufuk
Büyük Larousse Ansiklopedisi, (ts.), Milliyet
Cevizci, Ahmet, (2002), Felsefe Terimleri Paradigma
Güçlü, Abdülbaki vd., (2003), Felsefe Bilim ve Sanat Ankara. Moran, Berna, {2001), Türk Bir I,
Safa, Peyami, (1999a), 14. bs., Ötüken
... , (1999b), Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 6. bs., ôtüken ... , (2000), Fatih Harbiye, 20. bs., Ötüken [9tanbul.
Sazyek, Hakan, (2003), "Türk Protagonistin Serüveni-I", Adam Sanat, S. 14, s. 75-81.