• Sonuç bulunamadı

Halkla ilişkiler uygulaması olarak kurumsal reklamcılık : Arçelik ve Turkcell uygulamalarının karşılaştırılmasına yönelik bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halkla ilişkiler uygulaması olarak kurumsal reklamcılık : Arçelik ve Turkcell uygulamalarının karşılaştırılmasına yönelik bir araştırma"

Copied!
166
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM BİLİM DALI

HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMASI OLARAK KURUMSAL REKLAMCILIK: ARÇELİK VE TURKCELL UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASINA

YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

Sayinur ŞAKI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof.Dr. Kadir CANÖZ

(2)
(3)
(4)

iii ÖNSÖZ

Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca bilgisiyle ve emeğiyle benden desteğini esirgemeyen, bana yol gösteren değerli danıĢman hocam Prof. Dr. Kadir Canöz‟e çok teĢekkür ederim. Aynı zamanda eğitim hayatım boyunca bana bilgileriyle ve deneyimleriyle yol gösteren bütün hocalarıma teĢekkür ederim.

Beni bugünlere getiren, yetiĢtiren, desteğini esirgemeyen annem ve babama sonsuz sevgilerimi sunarım. Tez çalıĢmam boyunca her zaman yanımda olan anne yarım canım ablam Filiz ġakı Argün‟e teĢekkür bir borç bilirim. Reklamlar konusundaki desteği için Songül Karahan‟a, çeviri kısmında desteği için arkadaĢım Ferhat Polat‟a, meslektaĢlarım Dr. Öğr. Üyesi Esra Atabay‟a, Öğr. Gör. Kazım Babacan‟a, Öğr. Gör. RaĢide Erdoğan‟a ve Öğr. Gör. Aytaç Burak Dereli‟ye çok teĢekkür ederim. Tez aĢaması süresi boyunca birer dostum olarak daima yanımda olan Öğr. Gör. Seray Deveciler‟e ve Seval Üksel Ürkmez‟e sonsuz sevgimi ve Ģükranlarımı sunuyorum.

(5)

iv

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... iii

KISALTMALAR LİSTESİ ... viii

TABLOLAR LİSTESİ ... ix ŞEKİLLER LİSTESİ ... x ÖZET ... xi SUMMARY ...xii GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ... 4

HALKLA İLİŞKİLER VE UYGULAMALARI ... 4

1. 1. HALKLA ĠLĠġKĠLERĠN KAVRAMSAL OLARAK TANIMLANMASI ... 4

1.2. HALKLA ĠLĠġKĠLER KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIġI ... 5

1.3. HALKLA ĠLĠġKĠLERĠN TÜRKĠYE‟DE KĠ GELĠġĠMĠ ... 6

1.3.1. Türk Devlet Geleneğinde Halkla ĠliĢkiler ... 6

1.3.2. Cumhuriyet Ġlan EdiliĢ Sürecinde Halkla ĠliĢkiler ... 7

1.3.3. Demokrat Parti Dönemi Halkla ĠliĢkiler... 8

1.3.4. Planlı Dönem Sonrası Halkla ĠliĢkiler ... 8

1.3.5. Günümüzdeki Halkla ĠliĢkiler ... 10

1.4. HALKLA ĠLĠġKĠLER UYGULAMALARI ... 11

1.4.1. Finansal Halkla ĠliĢkiler ... 11

1.4.2. Kriz Yönetimi ... 12

1.4.3. Sponsorluk ... 15

1.4.4.Lobicilik ... 16

1.4.5.Sosyal Sorumluluk ... 20

1.4.6. Sorun Yönetimi ... 22

1.4.7. Halkla ĠliĢkiler ve Etik ... 23

1.4.8. Ġtibar Yönetimi ... 24

1.4.9. Kurumsal Kimlik ... 25

1.4.10. Uluslararası Halkla ĠliĢkiler ... 26

1.4.11.Pazarlama Amaçlı Halkla ĠliĢkiler ... 27

1.4.12. Medya ĠliĢkileri ... 29

(6)

v

1.4.14. Kurum Ġçi Halkla ĠliĢkiler ... 32

1.4.15. Kurumsal Reklamcılık ... 33

İKİNCİ BÖLÜM ... 35

KURUMSAL REKLAMCILIK ... 35

2.1. Kurumsal Reklam Kavramı ... 35

2.2. Kurumsal Reklamın Dünyadaki GeliĢimi ... 36

2.3. Kurumsal Reklamın Türkiye‟deki GeliĢimi ... 37

2.4. Kurumsal Reklamın Amaçları ... 37

2.5.Kurumsal Reklamların ĠĢlevleri ... 38

2.6. Kurumsal Reklamın Özellikleri ... 39

2.7. Kurumsal Reklamda Hedef Kitle ... 40

2.7.1 Ġç Hedef Kitle ... 41

2.7.2. DıĢ Hedef Kitle ... 42

:2.7.3. Düzenleyici ve Denetleyici KuruluĢlar ... 43

2.8.Kurumsal Reklam ÇeĢitleri ... 45

2.8.1 Ġmaj Reklamı... 46

2.8.2. Dava – Savunma Reklamı ... 47

2.8.3. DeğiĢim ve Devralma Dönemi Reklamları ... 48

2.8.4. Kriz Reklamı ... 49

2.8.5. Finansal Reklam ... 50

2.8.6. Bilgilendirici (Ġkna Edici) Reklam ... 51

2.8.7. Anımsatmaya Yönelik Reklam ... 51

2.8.8. Duyuru Reklamı ... 52

2.8.9. Advertorial (Editoral) Reklam ... 52

2.8.10. Çevre Reklamı... 53

2.8.11. Eleman Çekme Reklamı ... 54

2.8.12. Sosyal Sorumluluk Reklamı ... 54

2.9. Kurumsal Reklamın Araç ve Ortamları... 55

2.9.1. Sponsorluk ... 55

2.9.2. Özel Tanıtıcı Radyo ve Televizyon Programları ... 56

2.9.3. Kurum Yayınları ... 57

2.9.3.1. Tanıtıcı Kitaplar ... 57

(7)

vi 2.9.3.3. Kurum Dergisi... 57 2.9.3.4. Bültenler ... 58 2.9.3.5. Tanıtım BroĢürleri ... 58 2.9.3.6. Raporlar ... 58 2.9.3.7. Yıllıklar ... 58

2.9.4. SatıĢ Yeri Uygulamaları ... 59

2.9.5. Kurumsal Reklamın Diğer Araç ve Ortamları ... 59

2.9.5.1. Gazeteler ... 60

2.9.5.2. Dergiler ... 60

2.9.5.3. Doğrudan Posta ... 60

2.9.5.4. YarıĢmalar ... 61

2.9.5.5. Seminer, Sempozyum, Panel ve Konferans ... 61

2.9.5.6. Kurumsal Görüntüyü Yansıtıcı Araçlar ... 62

2.9.5.7. Ġnternet ... 62

2.9.5.8. Web Siteleri ... 62

2.10. Kurumsal Reklam Kampanyaları ... 63

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 65

ARÇELİK VE TURKCELL TARAFINDAN YAYINLANAN KURUMSAL REKLAMLARININ İNCELENMESİ ... 65 3.1. AraĢtırma Konusu ... 65 3.2. AraĢtırmanın Amacı ... 65 3.3. AraĢtırmanın Önemi ... 65 3.4. AraĢtırma Sorusu ... 66 3.5. AraĢtırmanın Yöntemi ... 66

3.6. AraĢtırma Evreni ve Örneklem ... 67

3.7. Verilerin Toplanması... 67

3.8. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 68

3.9. Bulgular ... 68

3.9.1. Arçelik Markası... 68

3.9.2. Arçelik Kurumsal Reklamlarının Çözümlenmesi ... 68

3.9.2.1. Kurumsal Reklam 1 ... 69

3.9.2.2.Kurumsal Reklam 2 ... 72

3.9.2.3. Kurumsal Reklam 3 ... 75

(8)

vii 3.9.2.5. Kurumsal Reklam 5 ... 81 3.9.2.6.Kurumsal Reklam 6 ... 84 3.9.2.7.Kurumsal Reklam 7 ... 87 3.9.2.8.Kurumsal Reklam 8 ... 90 3.9.2.9. Kurumsal Reklam 9 ... 92 3.9.2.10. Kurumsal Reklam 10 ... 94 3.9.3. Turkcell Markası ... 96

3.9.4. Turkcell Kurumsal Reklamlarının Çözümlenmesi ... 97

3.9.4.1. Kurumsal Reklam 1 ... 97 3.9.4.2. Kurumsal Reklam 2 ... 99 3.9.4.3. Kurumsal Reklam 3 ... 101 3.9.4.4.Kurumsal Reklam 4 ... 104 3.9.4.5. Kurumsal Reklam 5 ... 107 3.9.4.6. Kurumsal Reklam 6 ... 109 3.9.4.7. Kurumsal Reklam 7 ... 112 3.9.4.8. Kurumsal Reklam 8 ... 114 3.9.4.9. Kurumsal Reklam 9 ... 116 3.9.4.10. Kurumsal Reklam 10 ... 119

3.9.5. Sektörlere Göre Kurumsal Reklamın Yayınlanma ÇeĢitliliği ... 121

3.9.6.Sektörlere Göre Kurumsal Reklamların Gazetelerdeki Dağılımı ... 125

3.9.7.Sektörlere Göre Kurumsal Reklamların Dağılımı ... 126

3.9.8. Kurumsal Reklamların Yıllara Göre Dağılımı... 127

3.9.9. Kurumsal Reklamların Yayınlandığı Sayfalara Göre Dağılımı ... 129

3.9.10. Kurumsal Reklamların Yayınlanma Büyüklüklerine Göre Dağılımları ... 129

3.9.11. Kurumsal Reklamların Renge Göre Dağılımları ... 130

3.9.12. Kurumsal Reklamların Görselliğinin Dağılımları... 131

3.9.13. Kurumsal Reklamların Görsel Niteliğinin Dağılımları ... 132

3.9.14.Kurumsal Reklamların Anlatım Dillerine Göre Dağılımları ... 133

3.9.15. Kurumsal Reklamların Konularına Göre Dağılımları ... 134

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 136

KAYNAKÇA ... 141

(9)

viii

KISALTMALAR LİSTESİ

PR: Public Relations

MEGEP: Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ISO: Ġnternational Organization for Standardization

AR-GE: AraĢtırma GeliĢtirme ICC: Istanbul Congress Center

TÜBĠTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu CDP: Carbon Disclosure Project

YGA: Young Guru Academy

AEEE: Atık Elektrikli ve Elektronik EĢyaların Değerlendirilmesi Projesi GSM: Global System for Mobile Communications

NYSE: New York Stock Exchange HSPA: High Speed Packet Access T.C: Türkiye Cumhuriyeti

BTK: Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu Mbps: Mega Bits Per Second

www: World Wide Web

GSMA: The GSM Association

IMT-Advanced: GeliĢmiĢ Uluslararası Mobil ĠletiĢim BĠMER: BaĢbakanlık ĠletiĢim Merkezi

(10)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1:Arçelik ve Turkcell 2014 Yılı Kurumsal Reklam ÇeĢitleri ... 121

Tablo 2:Arçelik ve Turkcell 2015 Yılı Kurumsal Reklam ÇeĢitleri ... 122

Tablo 3:Arçelik ve Turkcell 2016 Yılı Kurumsal Reklam ÇeĢitleri ... 124

Tablo 4:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Üç Gazeteye Göre Dağılımı ... 126

Tablo 5:Kurumsal Reklamların Arçelik ve Turkcell Markasına Göre Dağılımı ... 127

Tablo 6:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamların Yıllara Göre Dağılımı ... 128

Tablo 7:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Yayınlandığı Sayfaya Göre Dağılımı 129 Tablo 8:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Gazetelerdeki VeriliĢ Büyüklüğüne Göre Dağılımı ... 130

Tablo 9:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Renge Göre Dağılımı... 131

Tablo 10:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Görsel Varlığına Göre Dağılımı ... 132

Tablo 11:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Görsel Niteliğine Göre Dağılımı .... 133

Tablo 12:Arçelik ve Turkcell Kurumsal Reklamlarının Anlatım Diline Göre Dağılımı ... 134

(11)

x

ŞEKİLLER LİSTESİ

ġekil 1. Arçelik, “Dünyaya YeĢil Bir Gelecek Çiziyoruz” ... 69

ġekil 2.ARÇELĠK, “Yeniliğin Adı Yine Arçelik”... 72

ġekil 3.ARÇELĠK, “Yenilik” ... 75

ġekil 4.ARÇELĠK, “Arçelik Demek Yenilik Demek” ... 78

ġekil 5.ARÇELĠK, “Suyun Her Damlasını DüĢünüyoruz”... 81

ġekil 6.ARÇELĠK, “Gelecek Nesillere Güzel Bir Dünya Bırakmak Ġçin ÇalıĢıyoruz.” ... 84

ġekil 7.ARÇELĠK, “ Bu Topraklardan Çıktık, Tüm Dünyayı Memleketimiz Yaptık.” ... 87

ġekil 8.ARÇELĠK, “ Bu Topraklardan Çıktık, Tüm Dünyayı Memleketimiz Yaptık.” ... 90

ġekil 9.ARÇELĠK, “Arçelik‟e Üstün Tasarım Ödülü” ... 92

ġekil 10.ARÇELĠK, “Bizim Ġçin En Büyük Ödül Hayatınıza Değer Katmak” ... 94

ġekil 11.TURKCELL, “TeĢekkürler Türkiye!” ... 97

ġekil 12.TURKCELL, “TeĢekkürler Türkiye!” ... 99

ġekil 13.TURKCELL, “3 Yıldır Türkiye‟nin Teknoloji Haritasını Çıkarıyoruz. Bu Haritada Siz Neredesiniz?” ... 101

ġekil 14.TURKCELL, “Hastalıkta, Sağlıkta…” ... 104

ġekil 15.TURKCELL, “Sizi Mutlu Etmek Bizim Ġçin En Büyük Ödül” ... 107

ġekil 16.TURKCELL,“Toprağımıza Gözümüz Gibi Bakıyoruz.” ... 109

ġekil 17.TURKCELL, “15 Yıldır Türkiye‟nin Turkcell‟i Dünyanın En Önemli Borsalarında.” ... 112

ġekil 18.TURKCELL, “Fiberde Lider. Hızda Lider.” ... 114

ġekil 19.TURKCELL, “Turkcell Hayal Ortağım Ġkinci Kez Dünya Birincisi.” ... 116

(12)

xi ÖZET

Kurumsal reklamcılık, bütünleĢik pazarlama iletiĢimi anlayıĢı dâhilinde, halkla iliĢkiler ve reklamın birlikte hareket ettiği bir alandır. Kurumsal reklam; kurum kültürü, kurum kimliği ve kurum imajı gibi halkla iliĢkilerin uygulama alanı içerisinde bulunan kavramlara yönelik olarak gerçekleĢtirilmektedir. KüreselleĢen dünyada bir adım önde olmak ve hedef kitlede “lovemark” algısını oluĢturmak güçlü bir kurum imajı, rekabet üstünlüğü ve avantaj sağlayacaktır. Bu noktada eldeki mevcut müĢterileri tutmak ve potansiyel müĢteri kazanmak isteyen firmalar, olumlu bir kurumsal imaj oluĢturabilmek için çeĢitli strateji ve taktikler geliĢtirmiĢlerdir. Bu strateji ve taktiklerden biride “kurumsal reklam” kavramıdır.

Üretim sektöründe yer alan Arçelik markası ile hizmet sektöründe yer alan Turkcell markasının gazetelerde yayınlanan kurumsal reklamlarının karĢılaĢtırılmasına yönelik olarak hazırlanan bu çalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın birinci bölümünde halkla iliĢkiler kavramının tanımına ve ortaya çıkıĢı ile ilgili geliĢmelere yer verilerek; finansal halkla iliĢkiler, kriz yönetimi, sponsorluk, lobicilik, sosyal sorumluluk, sorun yönetimi, halkla iliĢkiler ve etik, itibar yönetimi, kurumsal kimlik, uluslararası halkla iliĢkiler, pazarlama amaçlı halkla iliĢkiler, medya iliĢkileri, kurumsal imaj, kurum içi halkla iliĢkiler ve kurumsal reklam gibi halkla iliĢkiler içerisinde yer alan uygulamalara değinilmiĢtir. Ġkinci bölümde çalıĢmanın ana konusunu oluĢturan ve halkla iliĢkiler uygulamasından biri olan kurumsal reklamın; tanımı, ortaya çıkıĢı, özellikleri, amaçları, iĢlevleri, hedef kitlesi, çeĢitleri, araçları ve kampanyaları detaylı bir Ģekilde anlatılmıĢtır. ÇalıĢmanın üçüncü bölümü ve son bölümü olan uygulama bölümünde; Arçelik ve Turkcell markalarının Sabah, Hürriyet ve Milliyet Gazeteleri‟nde 2014, 2015 ve 2016 yıllarında yayınlanan 20 kurumsal reklamı içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiĢtir. Yapılan incelemede elde edilen verilere, bulgular ve sonuç kısmında yer verilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Halkla ĠliĢkiler, Halkla ĠliĢkiler Uygulamaları, Kurumsal Reklam, Kurumsal Reklam ÇeĢitleri

(13)

xii SUMMARY

Corporate advertising is an area where public relations and advertising act together within the scope of integrated marketing communication. Corporate advertising; corporate culture, corporate identity and corporate image are carried out for the concepts in the field of application of public relations. Being one step ahead in the globalized world and creating the “ lovemark” perception in the target audience will provide a strong corporate image, competitive advantage and advantage. At this point, companies that want to keep existing customers and win potential customers have developed various strategies and tactics in order to create a positive corporate image. One of these strategies and tactics is the concept of “corporate advertising”.

This study, which is prepared for the comparison of corporate advertisements published in newspapers by Arçelik brand in the production sector and Turkcell brand in the service sector, consists of three parts. In the first part of the study, the definition and the emergence of the concept of public relations is given place; financial public relations, crisis management, sponsorship, lobbying, social responsibility, problem management, public relations and ethics, reputation management, corporate identity, international public relations, public relations for marketing, media relations, corporate image, internal public relations and corporate advertising applications such as public relations are mentioned. In the second part, the main subject of the study is the corporate advertising, which is one of the public relations practice; definition, emergence, characteristics, aims, functions, target groups, types, tools and campaigns are explained in detail. The third part of the study and the last part of the application section; 20 corporate advertisements published in 2014, 2015 and 2016 in Arçelik and Turkcell brands Sabah, Hürriyet and Milliyet newspapers were analyzed using content analysis method. The data obtained in the examination is presented in the findings and the conclusion part.

Key Words: Public Relations, Public Relations Practices, Corporate Advertising, Corporate Advertising Types

(14)

1 GİRİŞ

Dünya rekabet piyasasında yaĢanan değiĢiklikler; hedef kitlelerin taleplerinde farklılığa neden olmuĢ ve çeĢitli sorunları beraberinde getirmiĢtir. Sorunları çözmek ve hedef kitlenin taleplerine en doğru Ģekilde cevap vermek isteyen iĢletmeler, kuvvetli bir iletiĢim çalıĢmasına ihtiyaç duymuĢtur. YaĢanan bu ihtiyaç halkla iliĢkiler kavramının önemini ortaya çıkarmıĢtır. Günümüzde halkla iliĢkiler kavramının önemi daha da artmıĢ ve iĢletmelerde bu alanla ilgili birimler oluĢturulmuĢtur. Çünkü halkla iliĢkiler hayatın insan ile ilgili olan her alanında yer almakta ve iĢletmelerin temel yapı taĢlarından birini oluĢturmaktadır.

Kamu ve özel kuruluĢlarda halkla kurum arasındaki iki yönlü iletiĢim sağlayan halkla iliĢkiler; kurumların kendilerini halka tanıtması ve aynı zamanda halktan etkilenmelerini sağlayan planlı bir iletiĢim eylemi olarak tanımlanmaktadır(TikveĢ, 2005:8).

Genel anlamda halkla iliĢkiler; belirlenmiĢ hedef kitleleri etkilemek amacıyla hazırlanmıĢ planlı, inandırıcı iletiĢim çabası, kurumun dıĢ çevreleriyle iyi iliĢkiler kurması ve bu iliĢkilerin yönetimi; kurumu çalıĢanlarına, müĢterilerine, paydaĢlarına sevdirme ve saydırma sanatı; kurumun toplumla bütünleĢmek için harcamıĢ olduğu çabaların bütünü olarak karĢımıza çıkmaktadır.

ĠĢletmeler, halkla iliĢkiler faaliyetleri yürütürken belirlemiĢ oldukları iletiĢim stratejileri doğrultusunda halkla iliĢkiler uygulamalarından birkaçını seçmek durumunda kalmaktadırlar. Literatürde halkla iliĢkiler uygulamaları ile ilgili olarak on beĢ tane uygulamaya yer verilmiĢtir. Uygulamalar finansal halkla iliĢkiler, kriz yönetimi, sponsorluk, lobicilik, sosyal sorumluluk, sorun yönetimi, halkla iliĢkiler ve etik, itibar yönetimi, kurumsal kimlik, uluslararası halkla iliĢkiler, pazarlama amaçlı halkla iliĢkiler, medya iliĢkileri, kurumsal imaj, kurum içi halkla iliĢkiler ve kurumsal reklamdan oluĢmaktadır.

Hedef kitlelerin gözünde iyi bir algıya ve olumlu bir imaja sahip olmak isteyen iĢletmeler, satıĢ amaçlı yapılan reklamlar dıĢında kurumsal reklamlara ayrı bir önem atfetmiĢlerdir. Olumlu bir imaj oluĢturabilmek, var olan imajın devamlılığını sağlamak, oluĢturulan yeni imajın benimsetilmesini sağlamak, finansal çevreleri etkilemek, hedef

(15)

2

kitlelerin sempatisini kazanmak, olumlu bir kimlik kazanmak ve bu kimliği devam ettirebilmek gibi, tamamen hedef kitlelerin düĢüncelerini etkilemeye ve tutumlarını değiĢtirmeye yönelik olarak hazırlanan kurumsal reklamlar, özellikle son dönemlerde yoğun bir Ģekilde kullanılmıĢtır.

Kurumsal reklam; iĢletmelerin tanınırlığını etkileyen, itibar ve imajına katkı sağlayan, hedef gruplar nezdinde iĢletmeleri diğer iĢletmelerden ayıran önemli bir halkla iliĢkiler uygulamasıdır. Bu noktada kurumsal reklam, iletiĢim yönetimi stratejisi ve halkla iliĢkilerin bir alanı olarak dikkat uyandırmaktadır (Peltekoğlu, 2010: 18).

ĠĢletmelerin içinde bulunduğu toplum tarafından daha kolay ve daha doğru anlaĢılmasına öncülük eden kurumsal reklamların ulaĢmak istedikleri hedef kitleler farklılık göstermektedir. Kurumsal reklamların hedef kitlesi iç hedef kitle, dıĢ hedef kitle, düzenleyici ve denetleyici kuruluĢlar olmak üzere üç baĢlık altında değerlendirilmiĢtir. Kurumsal reklamın iç hedef kitlesi; ortaklar, kurum çalıĢanları, aracı kurumlar ve sendikalardan oluĢurken; dıĢ hedef kitlesi; mevcut ve potansiyel müĢteriler, rakipler, finansal kuruluĢlar, medya ve tedarikçilerden oluĢmaktadır. Kurumsal reklamın düzenleyici ve denetleyici kuruluĢlar olarak hedef kitlesi; yerel yönetimler, kamu yönetimi, dernek ve vakıflar, eğitim kurumları, siyasi partiler, meslek örgütleri, toplumsal çevre ve kamuoyu önderlerinden oluĢmaktadır.

Belirlenen iletiĢim amaçları ve ulaĢılmak istenen hedef kitleye göre kurumsal reklamın çeĢitleri farklılık göstermektedir. Kurumsal reklamın çeĢitleri; imaj reklamı, dava-savunma reklamı, değiĢim ve devralma dönemi reklamı, kriz reklamı, finansal reklam, bilgilendirici (ikna edici) reklam, anımsatmaya yönelik reklam, duyuru reklamı, advertorial reklam (editoral), çevre reklamı, eleman çekme reklamı ve sosyal sorumluluk reklamı olarak sınıflandırılmıĢtır.

Bu çalıĢmada öncelikle halkla iliĢkiler ve halkla iliĢkiler uygulamaları üzerinde durulmuĢtur. Ġkinci bölümde halkla iliĢkiler uygulaması olarak iĢletmeler tarafından sıklıkla yayınlanan kurumsal reklamın; tanımı, geliĢimi, özellikleri, hedef kitlesi, çeĢitleri ve araçları detaylı bir Ģekilde ele alınmıĢtır. Üçüncü bölümde yapılan içerik analizi sonucunda elde elden bulgulara ve yorumlara yer verilmiĢtir.

ÇalıĢma, üretim sektöründe yer alan Arçelik markası ile hizmet sektöründe yer alan Turkcell markasının gazetelerde yayınlamıĢ oldukları kurumsal reklam çeĢitlerinin

(16)

3

karĢılaĢtırılmasına yönelik olarak hazırlanmıĢtır. Daha önceki yapılan bilimsel araĢtırmalarda sektörel anlamda böyle bir karĢılaĢtırmanın yapılmamıĢ olması ve Türkiye‟deki akademik çalıĢmalarda bu tarz çalıĢmaların yok denecek kadar az olması çalıĢmanın önemini korumaktadır. ÇalıĢmada Arçelik ve Turcell markalarının Sabah, Hürriyet ve Milliyet Gazeteleri‟nde yayınlanan toplam 20 kurumsal reklamı içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiĢtir. Tez çalıĢması Arçelik ile Turkcell markalarının 2014, 2015 ve 2016 yıllarında Sabah, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde yer alan kurumsal reklamları ile sınırlandırılmıĢtır.

(17)

4

BİRİNCİ BÖLÜM

HALKLA İLİŞKİLER VE UYGULAMALARI

1. 1. HALKLA İLİŞKİLERİN KAVRAMSAL OLARAK TANIMLANMASI Halkla iliĢkiler, “Halk” ve “ĠliĢki” kavramlarının birleĢiminden oluĢmuĢ, Fransızca ve Ġngilizce karĢılığı “Public Relations” olarak ifade edilen bir terimdir. Buradaki “Halk” kamu, hedef kitle, ilgili kitle anlamına gelmektedir. Ġngilizce “public” kelimesinin karĢılığı olarak kullanılmaktadır. “ĠliĢki” kavramı ise, hedef kitlelerle (kamuyla, ilgili kitleyle) hemen her türden iletiĢim araç ve ortamının kullanılması suretiyle, karĢılıklı iletiĢim kurmayı, anlaĢmayı, kabul edilmeyi ve sempati yaratmayı ifade etmektedir. “ĠliĢki” kavramı da Ġngilizcedeki “relations” kelimesinin karĢılığı olmaktadır. Türkçede ise halkla iliĢkiler; “kamusal iĢler”, “kamusal iliĢkiler”, “PR” ve “halkla münasebetler” gibi farklı isimlerle ifade edilmektedir (Canöz, 09.08.2017).

Halkla iliĢkiler, günümüzde dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de stratejik iletiĢim yönetimi olarak özel ve kamu kuruluĢları tarafından yoğun Ģekilde kullanılmaktadır. Halkla iliĢkilerin bu denli kullanılması ise, yapılan halkla iliĢkiler tanımlarında farklılıklara neden olmaktadır.

Çamdereli‟ye (2000: 18) göre halkla iliĢkiler, kurumlarla halk arasındaki iletiĢimi sağlayan kamuoyunu etkileme ve ondan etkilenme süreci olmaktadır. Peltekoğlu‟na (2004: 6) göre halkla iliĢkiler, kiĢi ya da örgütlerin hedeflerini gerçekleĢtirmesine destek olan; önem sırasının tüketici, dağıtıcı ve çalıĢanlar gibi farklılık arz ettiği, kurumdan kuruma farklılık gösteren hedef kitlelerle gerçekleĢtirilen stratejik iletiĢim metodu olmaktadır. TikveĢ‟e (2005: 8) göre, kamu ve özel kuruluĢlarda halkla kurum arasındaki iki yönlü iletiĢim sağlayan halkla iliĢkiler; kurumların kendilerini halka tanıtması ve aynı zamanda halktan etkilenmelerini sağlayan planlı bir iletiĢim eylemi olmaktadır. Asna‟ya (2006: 17) göre halkla iliĢkiler, bir kiĢinin, özel ya da kamu kuruluĢunun birlikte çalıĢtığı kitlelerle iliĢkiler kurması ve iliĢkiler geliĢtirmesi için yapılan faaliyetler olmaktadır. Sabuncuoğlu‟na (1998: 4) göre halkla iliĢkiler, kuruluĢların içinde bulunduğu hedef kitleleri tanımak ve kendisini bu hedef kitlelere tanıtmak amacıyla iletiĢim yöntemlerinin, yönetim stratejisine uygun olarak planlı bir Ģekilde uygulanması olmaktadır. Kitchen‟e (1997: 7) göre halkla iliĢkiler, iç ve dıĢ paydaĢ gruplarıyla kurumsal iliĢkilerde stratejik rol oynayan önemli bir yönetim disiplini olmaktadır. Uluslararası halkla iliĢkiler birliğine göre

(18)

5

de halkla iliĢkiler, özel veya kamu kesimlerinde faaliyet gösteren bir kuruluĢ veya kurumun, iliĢkide bulundukları kesimlerin anlayıĢ, sempati ve desteğini elde etmek üzere sürekli olarak yapmıĢ oldukları bir yönetme görevi olmaktadır (Tortop, 1993: 3).

Yapılan tanımlamalardan hareketle bir tanımlamaya varılacak olursa halkla iliĢkiler, iĢletmelerin iç ve dıĢ hedef kitleleriyle karĢılıklı iletiĢimi, anlayıĢı, kabulü, sempatiyi kurup sürdürme amaçlı yerine getirdikleri; bilinçli, planlı ve düzenli iletiĢim ve yönetim çabalarıdır denilebilir.

1.2. HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI

Halkla iliĢkilerin geçmiĢine baktığımızda, kavramın ilk örnekleri eski uygarlıklar dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönemlerde krallar ve yöneticiler tarafından halkla iletiĢime geçmek için bir takım faaliyetler yürütülmüĢtür. Yürütülen bu faaliyetler, halkla iliĢkiler kavramının ortaya çıkıĢı ile ilgili olarak farklı yaklaĢımları da beraberinde getirmiĢtir. Bu yaklaĢımlar Ģu Ģekildedir:

Çamdereli‟ye (2000: 1) göre, halkla iliĢkiler kavramının ilk tarihsel örneklerini Eski Yunan ve Roma‟da yer alan forumlar oluĢturmaktadır. Eski dönemlerde kralların abideler yaptırarak edebiyatçılara destek olması, toprak kazandığı yerlerin yöresel kıyafetlerini giymesi ve kralın kızıyla evlilik gerçekleĢtirmesi yönetimin halkla iletiĢim kurmak ve iç içe olmak istemesine örnekler teĢkil etmektedir. Yönetimin halkla iletiĢime geçmek için yaptığı bu çalıĢmalar, halkla iliĢkiler faaliyetlerinin temelini oluĢturmaktadır.

Aynı zamanda Eski Mısır, Hindistan, Ġran ve Mezopotamya‟da bulunan tabletlerde yöneticilerin halka kendilerini olumlu Ģekilde anlattıklarını gösteren mesaj içerikleri, Eski Yunan‟da halkla yapılan meclis toplantıları ve Roma‟da ki duvar ilanlarında “Halkın Sesi, Hakkın Sesi” Ģeklinde sözlere yer verilmesi, halkla iliĢkiler kavramının o dönemde önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir (TikveĢ, 2005: 37).

Peltekoğlu‟na (2004: 67) göre kökeni geçmiĢ dönemlere dayanan halkla iliĢkiler çalıĢmalarının, günümüzdeki çalıĢmalarına en yakın örnek Amerika BirleĢik Devletleri‟nde ortaya çıkmıĢtır. Amerika'da küçük bir grup tarafından kamuoyunu etkilemek amacıyla konferanslar yapılmıĢ, broĢürler dağıtılmıĢ ve basına yazılar gönderilmiĢtir. Yapılan bu çalıĢmalar günümüzde ki halkla iliĢkiler faaliyetlerinin ilk örneklerini teĢkil etmektedir.

(19)

6

Günümüzdeki halkla iliĢkiler faaliyetlerinin ortaya çıkmasında ve yayılmasında halkla iliĢkilerin babası olarak nitelendirilen Ivy Lee‟nin büyük bir katkısı bulunmaktadır. Ivy Lee yaptığı çalıĢmalarla, yöneticiler ve halk arasında ki bağı kurmuĢtur ( Peltekoğlu, 2004: 73).

1.3. HALKLA İLİŞKİLERİN TÜRKİYE’DE Kİ GELİŞİMİ

Halkla iliĢkiler, diğer ülkelere göre ülkemize geç giren bir kavramdır. Bu nedenle halkla iliĢkilerin devlet kurumları ve özel kurumlarda ki ilerleyiĢi de farklılık göstermiĢtir. Halkla iliĢkilerin ülkemizde ki geliĢim süreci geçmiĢ dönemler dikkate alınarak incelenmiĢtir. Bu incelemeler Ģu Ģekildedir:

1.3.1. Türk Devlet Geleneğinde Halkla İlişkiler

Halkla iliĢkiler, Türk Devletleri‟nde günümüzde ki halkla iliĢkiler çalıĢmaları gibi planlı ve bilinçli bir Ģekilde yürütülmemiĢtir. O dönemde yapılan çalıĢmalar, halkla iliĢkiler olarak adlandırılmamıĢ olsa da yapılan çalıĢmalar halkla iliĢkiler çalıĢmalarına örnek gösterilecek niteliktedir.

Erdoğan‟a (2008: 96) göre Göktürkler'in Orhun Abideleri'nde ve Selçuklular'ın ünlü veziri Nizamülmülk‟ün yazmıĢ olduğu Siyasetname isimli eserde, yönetimin halkla ilgili esas bilgiye ulaĢmasının gerekliliği dile getirilmiĢtir. Bu eserlerdeki ifadeler, o dönemde ki halkla iliĢkiler faaliyetlerine örnek gösterilecek niteliktedir.

Ünal‟a (2010: 46) göre Anadolu Selçuklu Devleti‟nde padiĢahların haftanın belirli zamanlarında halkın Ģikâyetlerini ve taleplerini alarak, bunları cevaplamaları bu dönemde gösterilecek halkla iliĢkiler faaliyetleri arasında yer almaktadır.

Osmanlı Devleti‟nin yeni kurulduğu dönemlerde ise yönetim, halkın çıkarları doğrultusunda hareket etmiĢ ve halkın faydasına yönelik faaliyetlerde bulunmuĢtur. Bu dönemde halkla iliĢkiler çalıĢmalarına örnek gösterilecek birçok çalıĢma bulunmaktadır. Bu çalıĢmalardan ilkini Osman Bey (1299 – 1326) ve Orhan Gazi (1326 – 1360) Dönemi‟ndeki yüz yüze görüĢmeler oluĢturmaktadır. Halk, bu görüĢmelerde Ģikâyetlerini ve isteklerini yüz yüze ifade etme Ģansı bulmuĢtur. Bunun dıĢında adaletnameler, divan toplantıları, camilerdeki özel dinlemeler, halk dilekçeleri, divan-ı hümayun Ģikâyet kalemi, köylüyle iliĢkiler divanı, ayanlık kurumu, padiĢahların tebdil gezmelerini rapor etmesi, vakıf uygulamaları, muhtesip görevleri ve esnaf meclisleri gibi çalıĢmalar da halkla

(20)

7

iliĢkiler çalıĢmalarına örnek gösterilecek diğer çalıĢmalar arasındadır (Fidan, 2008: 62 – 63).

Osmanlı Devleti‟nde halkla iliĢkiler çalıĢmaları açısından önem arz eden nokta, yönetimin halka karĢı sorumluluk bilincini taĢıması ve halkın memnun edilerek, toplumda olumlu bir algının yaratılması oluĢturmaktadır(Ünal,2010: 46).

1.3.2. Cumhuriyet İlan Ediliş Sürecinde Halkla İlişkiler

Osmanlı Devleti‟nin çöküĢ aĢamasında devlet, Batıya bağımlı hale gelerek gerilemeye baĢlamıĢtır. Durumun bu Ģekilde devam etmesi, halkın yönetime olan güvenini zedelemiĢtir. Türk Milleti‟nin yeniden bağımsızlığını kazanması, Milli Mücadele ruhunun oluĢturulması ve halkın güveninin sağlanması noktasında Mustafa Kemal Atatürk tarafından çeĢitli kongreler düzenlemiĢtir. Milli Mücadele yıllarına denk gelen bu dönemde stratejik planın oluĢturulması ve bu planın hayata geçirilmesi için aynı zamanda halkla iliĢkiler faaliyetlerinden de faydalanılmıĢtır. Bu faaliyetler aĢağıda ki gibidir (Fidan, 2008: 64-65):

- Hedeflerin belirlenmesi, kaynakların tespit edilmesi, stratejik planın hazırlanması, - KurtuluĢ SavaĢı‟nda önemli olan Ģahıslar ve gruplar arasında ki iletiĢimin sağlanması,

- Cemiyetlerin kurulması, çalıĢmaların ve kabul edilen kararların duyurulması, - Resmi olarak veya resmi olmayarak mücadele eden genç kesimler arasında birliktelik oluĢturulmasına katkı sunmak,

- Alınan kararlar, yayınlanan genelgeler ve diğer etkinliklerle halkın katılacağı mitinglerin yapılmasını sağlamak,

- Milli Mücadele‟ye yön verenlerin baĢka ülkelere, iĢgalci gruplara karĢı tutumlarının tespit edilmesi,

- Gazeteleri değerlendirmek, medya ile iliĢkileri güçlü tutmak, Milli Mücadele için basın oluĢturmak ve iletiĢimi sağlamak, telefonları ve telgrafları kullanmak.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından, kamuoyunun geliĢmeler hakkında bilgilendirilmesi amacıyla 1920 yılında Anadolu Ajansı kurulmuĢtur. Aynı dönemde

(21)

8

Mustafa Kemal Atatürk tarafından Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tesis edilmiĢtir(Sarı, 2006:8).

1.3.3. Demokrat Parti Dönemi Halkla İlişkiler

Çok partili hayata geçiĢ dönemi ile birlikte parti sayılarında artıĢ yaĢanmıĢtır.. Bu dönemde Halk Partisi faaliyetlerini sürdürmüĢ ve birçok kesim bu partiye muhalefet olmuĢtur. Böyle bir ortamda yeni bir partinin kurulmasına ihtiyaç duyulmuĢtur, bunun üzerine 1946 yılında Demokrat Parti kurulmuĢtur. Demokrat Parti 1950 yılından, 1960 yılına kadar ülke yönetiminde yer almıĢtır. Halk tarafından önemsenen bu parti, ne yazık ki halkın dilek ve Ģikâyetlerine cevap verecek bir yönetim stratejisi uygulamamıĢtır. Aksine kanunlara bağlı kalan, çok katı bir anlayıĢla yönetimini sürdürmüĢtür. Demokrat Parti Dönemi‟nde Fransa‟dan alınan bir karar doğrultusunda halkın çeĢitli Ģikâyetlerine cevap verebilmek amacıyla telefonla bir idari danıĢma büroları kurulmuĢ, fakat kuruluĢ amacına uygun olarak çalıĢmalarını yürütememiĢtir. Daha sonraları kurulan Türkiye ve Orta Doğu Amme Ġdari Enstitüsü kapsamında yeniden bu amaca hizmet eden bürolar kurulmuĢ ve devam ettirilmiĢtir (Fidan, 2008: 65 - 67).

Bu noktada Demokrat Parti Dönemi‟ndeki halkla iliĢkiler çalıĢmaları yalnızca bürolarda yapılan çalıĢmalarla sınırlı kalmıĢtır.

1.3.4. Planlı Dönem Sonrası Halkla İlişkiler

Planlı dönem sonrasındaki halkla iliĢkiler çalıĢmaları ilk olarak kamuda baĢlamıĢtır. DıĢiĢleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla ĠliĢkiler Daire BaĢkanlığı gibi kuruluĢlar Türkiye‟de kurulan ilk halkla iliĢkiler kuruluĢları arasında yer almaktadır (Sarı,2006:8). Fettah ve Oral‟a (2010: 26) göre halkla iliĢkiler birimi bu kurumlarda yer alsa da modern anlamda ki halkla iliĢkiler faaliyetleri ilk kez Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından yapılmıĢtır.

1961 Anayasası ile sosyal ve kültürel kalkınmanın demokratik yöntemlerle yapılması için 30 Eylül 1960‟da Devlet Planlama TeĢkilatı kurulmuĢtur. BaĢbakanlığa bağlı olarak çalıĢan bu kurum; hedeflerin seçilmesinde, ekonomik, sosyal ve siyasi alandaki uygulamaların koordine edilmesinde yönetime destek olacak ve müĢavirlik yapacaktır (Fidan, 2008: 68).

Devlet Planlama TeĢkilatı, halkla iliĢkileri bir yönetim fonksiyonu olarak kabul eden ve kendi içerisinde ayrı bir birim oluĢturan ilk kamu kurumudur (Fettah ve Oral, 2010: 25). Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından oluĢturulan bu birim, Koordinasyon

(22)

9

Dairesi bünyesinde kurulan Yayın ve Temsil ġubesi‟dir. Türkiye‟de modern anlamda ki ilk halkla iliĢkiler faaliyetleri bu Ģube aracılığıyla gerçekleĢtirilmiĢtir (Budak ve Budak, 2004: 66).

Ülkede henüz yeni olan plan düĢüncesinin kamuoyuna yerleĢtirilmesi amacıyla Yayın ve Temsil ġubesi‟nde çalıĢmaları için farklı kurumlardan uzmanlar istihdam edilmiĢtir. Uzmanlar bir yıl içerisinde yapmıĢ oldukları baĢarılı çalıĢmalarla, plan düĢüncesinin politikacılar, basın ve halk tarafından kabul edilerek, benimsenmesini sağlamıĢlardır (Ünal, 2010: 47).

Fettah ve Oral‟a (2010: 26) göre Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından yapılan çalıĢmalar dıĢında, içerisinde halkla iliĢkiler faaliyetlerinin yer aldığı baĢka çalıĢmalarda yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalardan birisi de MEHTAP Projesi‟dir. Peltekoğlu‟na (1998: 90) göre Merkezi Hükümet TeĢkilatı Projesi (MEHTAP), Merkezi Hükümet TeĢkilatı‟nın kuruluĢunu ve faaliyetlerini içerisine alan, Bakanlar Kurulu‟nun 13.12.1962 tarihli 6/209 sayılı kararı doğrultusunda oluĢturulmuĢ bir projedir. Bu projedeki amaç; “Merkezi Hükümet Yetkilileri”nin dağılıĢ Ģeklini tespit etmek ve bu dağılıĢın kamu faaliyetleri içerisindeki uygulanılabilirliğini kontrol etmektir.

Merkezi Hükümet TeĢkilatı Projesi (MEHTAP) , yöneten ile yönetilen arasındaki iliĢkilerin sürdürülmesi; bir karara varılmadan önce kurumun ve bireylerin görüĢlerinin alınması gibi çalıĢmaları içermektedir (Çağlar, 2006: 19). Bu proje, halkla iliĢkiler faaliyetlerini içerisinde bulundurması ve baĢka projelere örnek olmasından dolayı önemini korumaktadır.

Bu çalıĢmalar dıĢında, Planlı Dönem sonrasında yapılan diğer halkla iliĢkiler faaliyetleri Ģu Ģekildedir (Fidan, 2008: 70 - 71):

- Halkla ĠliĢkiler Bürosu, 27 ġubat 1980 tarih ve 8/397 sayılı Kadro Kararnamesi doğrultusunda “Hakla ĠliĢkiler Daire BaĢkanlığı‟na dönüĢtürülmüĢtür,

- 27 ġubat 1982 tarihli ve 8/ 4334 sayılı “Bakanlıkların Yeniden Düzenlenmesi ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Kararname” ile Halkla ĠliĢkiler Daire BaĢkanlığı ve Basın MüĢavirliği birleĢtirilmiĢ ve yeni adı “ Basın ve Halkla ĠliĢkiler Dairesi BaĢkanlığı” olmuĢtur,

(23)

10

- 8 Haziran 1984 tarihli ve 203 sayılı “BaĢbakanlık TeĢkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile birim, “Basın MüĢavirliği” ve “Halkla ĠliĢkiler Daire BaĢkanlığı” olarak iki ayrı bölüme ayrılmıĢtır. Sonrasında alınan 3045 ve 3056 sayılı kanunlar ile “Basın ve Halkla ĠliĢkiler MüĢavirliği‟nin” yeniden kurulması gündeme gelmiĢtir,

- 1991 yılında tamamlanmıĢ olan Kamu Yönetimi AraĢtırma Projesi (KAYA) ile bakanlık ve kurum sözcülüğü uygulaması kabul edilmiĢ; aynı zamanda Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü‟nün, Devlet Enformasyon Genel Müdürlüğü haline getirilmesi kararı alınmıĢtır. Fakat günümüzde hala Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.

1.3.5. Günümüzdeki Halkla İlişkiler

Günümüzde halkla iliĢkiler, kamu sektöründe ve özel sektörde ayrı bir alan olarak yerini almıĢtır. Son yıllarda ki halkla iliĢkiler faaliyetlerine gösterilebilecek en yakın örnek ise Bilgi Edinme Hakkı Yasası, BaĢbakanlık ĠletiĢim Merkezi ve CumhurbaĢkanlığı ĠletiĢim Merkezi‟dir.

Bilgi Edinme Hakkı Yasası, kamunun bilgi edinme hakkını açıklık, eĢitlik ve tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda kullanmasına imkân sunan kararlar bütününü oluĢturmaktadır. Yasa, 24 Ekim 2003‟de Resmi Gazete‟de yayınlanmıĢ olup; 24 Nisan 2004‟de yürürlüğe konulmuĢtur. Bu yasa ile kiĢiler demokratik ilkeler doğrultusunda istedikleri konu hakkında bilgi alabilme Ģansına sahip olarak, devletin faaliyetlerini inceleme fırsatı elde etmiĢlerdir (Fidan, 2008: 72).

Canöz‟e (2008: 146) göre Bilgi Edinme Hakkı Yasası‟nın amacı; eĢitlik, tarafsızlık ve açıklık prensiplerine uygun bir Ģekilde, Ģahısların bilgi edinme haklarını kullanımlarına yönelik esas ve usulleri düzenlemek (Madde 1) Ģeklinde ifade edilmiĢtir. Yasa, kamu kurumları ve kuruluĢları ile kamu kurumu niteliği taĢıyan meslek kuruluĢlarının çalıĢmalarını uygulama alanı olarak belirlemiĢtir.

BaĢbakanlık ĠletiĢim Merkezi (BĠMER), toplum için kolaylık sunan, tamamen biliĢim ve iletiĢim teknolojileri üzerinde yapılanmıĢ bir halkla iliĢkiler faaliyetidir. Bu uygulama ile birlikte valilik, kaymakamlık ve bakanlıklarda “Halkla ĠliĢkiler Müracaat Büroları” oluĢturulmuĢtur (Fidan, 2008: 73 -74).

(24)

11

Türkiye‟de CumhurbaĢkanlığı Hükümet Sistemi‟ne geçilmesi ile birlikte BaĢbakanlık ĠletiĢim Merkezi (BĠMER) uygulaması kapatılmıĢtır. Bu uygulamanın yerine vatandaĢların problemlerine çözüm bulabilmek amacıyla CumhurbaĢkanlığı ĠletiĢim Merkezi(CĠMER) kurulmuĢtur. CumhurbaĢkanlığı ĠletiĢim Merkezi (CĠMER) üzerinden iletilen halk talepleri, Saray‟dan bakanlıklara gönderilmekte ve talepler burada çözümlenmektedir. Bakanlıklar, sonuçlanan taleplerle ilgili olarak CumhurbaĢkanlığı‟na bilgi vermektedir. Böylelikle vatandaĢların sorunları bakanlıklarla koordineli olarak, en kısa sürede çözüme kavuĢturulmaktadır (http://tuncayilcim.av.tr).

Kamu kurumlarından sonra özel kurumlarda da bir takım halkla iliĢkiler faaliyetleri yapılmıĢtır. Özel kurumlardaki halkla iliĢkiler faaliyetlerine gösterilebilecek en iyi örneklerden birisi 1969 yılında Koç Holding tarafından açılan “Halkla ĠliĢkiler DanıĢmanlığı” birimidir. Halkla ĠliĢkiler DanıĢmanlığı biriminden sonra stratejik planın oluĢturulması amacıyla “Koç Stratejik ĠletiĢim Modeli” (KOÇSĠM) isimli bir sistem kurulmuĢtur. Holdingin bir yıllık stratejik planını hazırlayan bu sistemde önemli halkla iliĢkiler uzmanları görev almıĢtır. Koç Holding dıĢında 1972 yılında kurulan “Halkla ĠliĢkiler Derneği” ve Alâeddin Asna tarafından 1974 yılında açılan “A&B Halkla ĠliĢkiler” isimli halkla iliĢkiler danıĢmanlık firması özel kurumlarda yapılan halkla iliĢkiler faaliyetlerine örnek gösterilecek diğer çalıĢmalar arasındadır (Fettah ve Oral, 2010: 28 – 29).

1.4. HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMALARI

Halkla iliĢkiler salt, baĢlı baĢına bir uygulama olmayıp çeĢitli uygulamalardan oluĢmaktadır. ĠĢletmeler, halkla iliĢkiler faaliyetlerini yürütürken belirlemiĢ olduğu amaçlar doğrultusunda bu halkla iliĢkiler uygulamalarından birini ya da birkaçını seçmek durumunda kalmaktadırlar. Literatürde halkla iliĢkiler uygulamaları ile ilgili olarak farklı kaynaklarda farklı sayılar ifade edilmekle birlikte, genelde ifade edilen uygulamalar Ģöyle sıralanabilmektedir: Finansal halkla iliĢkiler, kriz yönetimi, sponsorluk, lobicilik, sosyal sorumluluk, sorun yönetimi, halkla iliĢkiler ve etik, itibar yönetimi, kurumsal kimlik, uluslararası halkla iliĢkiler, pazarlama amaçlı halkla iliĢkiler, medya iliĢkileri, kurumsal imaj, kurum içi halkla iliĢkiler ve kurumsal reklamcılıktır (Canöz, 2010: 19).

1.4.1. Finansal Halkla İlişkiler

Günümüzdeki rekabet Ģartlarının dinamik bir yapıya sahip olması, varlıklarını devam ettirmek isteyen iĢletmelerin rakamsal değerlerinden çok, geleceği satabilme

(25)

12

becerilerini ön plana çıkarmıĢtır. ĠĢletmelerin geleceği satabilme becerilerini arttırmak istemeleri ise halkla iliĢkilerin, finansal ve yönetsel anlamda önemli bir görev üstlenmesini sağlamıĢtır (Kolcu, 2009: 39). Bu durum “finansal halkla iliĢkiler” olarak adlandırılan yeni bir uygulamayı ortaya çıkarmıĢtır.

Koçyiğit ve Salur‟a (2014: 244) göre finansal halkla iliĢkiler; uluslararası, ulusal ve özel yatırımcılar, hissedarlar, danıĢmanlar ve borsalara yönelik iletiĢim faaliyetlerini oluĢturan, halkla iliĢkilerin uygulama alanlarından biridir. Cutlip ve arkadaĢlarına (1994: 19) göre yatırımcı iliĢkileri olarak adlandırılan finansal halkla iliĢkiler kavramı; kurum hissedarlarının güvenini sağlamak ve kurum hisselerini Ģahsi yatırımcı, finansal analist ve kurumsal yatırımcılara cazip kılmak amacıyla varlıkların maliyetini düĢürmeye ve var olan hisselerin önemini artırmaya yönelik faaliyetleri kapsamaktadır.

ĠĢletmeler, finansal halkla iliĢkiler faaliyetleri gerçekleĢtirirken bir takım kurumsal iletiĢim araçlarından faydalanmıĢlardır. Bu araçlar; yıllık rapor, üç aylık rapor, yıllık toplantı, görüĢme çağrıları, medya iliĢkileri, medya izleme ve Proxy mailler‟den oluĢmaktadır (Koçyiğit, 2014: 244).

Her iĢletmenin hitap ettiği hedef kitlenin farklı olmasına paralel bir Ģekilde, finansal anlamda yapılan halkla iliĢkiler faaliyetlerinin hedef kitlesi de değiĢkenlik göstermektedir. Theaker‟a (2006: 286) göre finansal halkla iliĢkilerin hedef kitlesi, para sahipleriyle paraya ihtiyacı olan iĢletmelerin kazanç piyasalarından oluĢmaktadır.

Finansal halkla iliĢkiler uygulamalarında, iĢletmelerin hedeflerini gerçekleĢtirmeleri için finansal anlamda kendilerini destek sağlayacak çevreler edinmesi gerekmektedir. Bu sebeple finansal halkla iliĢkiler uzmanları, finansal çevre ile iyi iliĢkiler geliĢtirmek zorundadır (Grunig ve Hunt, 1984: 350).

1.4.2. Kriz Yönetimi

Halkla iliĢkilerin en önemli uygulama alanlarından biri de kriz yönetimidir. Kriz, ansızın ortaya çıkmakta ve kurumun yapısını alt üst etmektedir. Bu sebeple kurum ve kuruluĢlar kriz döneminde yaĢanılan sorunlarla baĢa çıkabilmek ve bu durumdan en az zararla kurtulabilmek amacıyla halkla iliĢkiler birimlerinde bu uygulamaya ayrı bir önem vermiĢlerdir.

Kriz yönetimi, beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan ve kurum açısından kötü sonuçlar elde edilmesi durumunda; kurum imajının zarar görmemesi, hedef gruplarla

(26)

13

iletiĢimin yara almaması için yapılan bilinçli ve planlı halkla iliĢkiler faaliyetidir (Çamdereli, 2000: 124).

Kurum ve kuruluĢlarda yaĢanan durumun kriz olup olmadığını anlamak için üç hususun bulunması gerekmektedir (Biber, 2007: 61):

- Kurumun itibarının sarsılması,

- Sorunun giderilmesi için zamanın çok kısıtlı olması, - Aniden ortaya çıkması,

Ekonomik alanda yaĢanan sorunları ifade etmek amacıyla kullanılan kriz kelimesi, yakın bir zamanda halkla iliĢkiler literatürüne girmiĢ olsa da, uygulamada temeli Ivy Lee‟ye kadar uzanmaktadır. Kavram Avrupa ve Amerika‟da hava yolları ve demir yollarında oluĢan kazalardan sonra önem kazanmaya baĢlamıĢtır (Peltekoğlu, 2004: 313).

Kriz bir takım sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Bu sebeplerden birisi de kurum ile hitap ettiği hedef gruplar arasında karĢılıklı olarak yaĢanan sorunlardır. Ya hedef grupların istekleri ve beklentileri kurumun kaynaklarını ve kabiliyetlerini aĢar, ya da hedef gruplar kurumun gereksinim ve beklentilerine yanıt veremez. Bu uyuĢmazlık, kurumun dengesini değiĢtirerek krizin oluĢmasına sebebiyet verir (Dinçer, 2003: 407).

ĠĢletmelerde yaĢanan krizler aĢamalar halinde ilerleyerek, ciddi sonuçlar doğurabilecek boyutlara ulaĢmaktadır. Bu aĢamalar dört baĢlık altında değerlendirilmiĢtir. Bunlar krizin oluĢum aĢaması, krizin ortaya çıkma aĢaması, krizin süreğen hale gelme aĢaması, krizin çözülmesi veya iĢletmenin çöküĢ aĢamasından oluĢmaktadır.

Krizin ilk aĢaması olan oluĢum aĢamasında, muhtemel krizle ilgili önemli iletiler elde edilmektedir. Bu iletiler erken fark edilirse, kurumlara krizi önleyecek ya da krizin etkisini azaltacak sürekli ipuçları verir (HaĢit, 2000: 13).

OkumuĢ‟a (2003: 27) göre krizin ortaya çıkmaya baĢladığı ikinci aĢamada, bazı unsurlar krizin zarar verici bir boyuta dönüĢmesine sebep olmaktadır. Kısa gibi gözüken bu aĢama; yönetim ve çalıĢanlar üzerinde bırakmıĢ olduğu etki sebebiyle en uzun dönem olarak görülmektedir. Krize neden olan suçluları arama ve ceza verme faaliyetleri, gerçek suçluların bulunmasını zorlaĢtırabilmekte, bu ise kurumun sonunun hazırlanmasına sebebiyet verebilmektedir.

(27)

14

Üçüncü aĢama olan krizin süreğen hale gelme aĢamasında, kurum için kriz artık kaçınılmaz bir durum arz etmektedir. Kronik kriz aĢaması olarak da adlandırılan bu aĢamada, kurumlar daha önce hazırlamıĢ oldukları kriz planını ortaya koymakta ve kriz ekibi çalıĢmasına baĢlamaktadır. Etkin bir iletiĢim yöntemi uygulanarak, bütün iletiĢim kanalları aktif bir Ģekilde kullanılmaktadır. Gelir-gider dengesinin kontrolünün yapılması ve yeniden yapılanmaya gidilmesi, bu noktada alınabilecek önlemler arasında yer almaktadır (OkumuĢ, 2003: 207).

Krizin son aĢamasını oluĢturan krizin çözülmesi veya iĢletmenin çöküĢ aĢamasında, iki yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki tüm çabalara rağmen kurumun krizden kurtulamayarak kapanması ya da el değiĢtirmesidir. Diğer yol ise kurumun almıĢ olduğu önlemler neticesinde krizi atlatarak, iĢleyiĢine devam etmesidir (OkumuĢ, 2003: 208).

Kurumların, olası bir krize karĢı önceden hazırlıklı olmaları ve bir kriz planı yapmaları gerekmektedir. Krize önceden hazırlıklı olmak ve bir plan çerçevesinde hareket etmek kurumların krizi en az zararla atlatmalarını sağlamaktadır.

Kriz dönemlerinde, krizi atlatabilmek amacıyla kurumlarda özel ekipler oluĢturulur. Kriz yönetim ekibi; krize önceden hazırlıklı olmak, krizi atlatabilmek için strateji ve yöntem geliĢtirmek, geliĢtirilen yöntemlerin uygulanmasını kontrol etmek ve danıĢmanlık yapmak gibi görevlere sahiptir (Avgan, 2010: 47).

Krizin en az zararla atlatılması için birimler arasında ki bilgi paylaĢımı ve bunun en üst düzey sorumlular tarafından ilgili Ģahıslarla paylaĢımı aktif bir rol oynamaktadır. Kriz planının üç temel yönü vardır (Çamdereli, 2000: 126):

- kriz kurulunu oluĢturmak,

- bilgi üretimini harekete geçirmek, - yetkilileri belirlemek.

Krizin atlatılabilmesinin esas noktası, tüm olasılıkların önceden düĢünülmüĢ olmasıdır. Aniden meydana gelen krizlerin üstesinden gelebilmek ya da krizlerden en az zararla kurtulabilmek için benimsenmesi gereken temel strateji,“her an her Ģey olabilir” düĢüncesidir (Peltekoğlu, 2004: 316).

(28)

15

ĠletiĢim terimi kriz anında büyük önem arz etmektedir. ĠletiĢim terimiyle, hem kurum içi iletiĢim hem de krizden birinci derecede etkilenen hedef kitlelerle olan iletiĢim kastedilmektedir. Ġlk olarak kriz meydana geldiğinde kurumlar tepki göstermelidir. Ġkinci olarak ise kurumdan kaynaklı bir yanlıĢ var ise özür dilenmeli ve yapılan yanlıĢ kabul edilmelidir. Üçüncü olarak kurumlar, yaĢanan krizden ötürü alanında uzmanlaĢmıĢ kiĢilerden destek almak zorunda kalabilir. YaĢanan bu durumdan ders çıkarılması ilerde yaĢanabilecek krizlerin kolay atlatılması açısından büyük önem taĢımaktadır. Dördüncü olarak ise personel istihdamında doğru değerlendirmeler yapılması gerekmektedir (Dallaryan, 2006: 15).

Solmaz‟a (2008:156) göre kriz yönetimi sürecinde öncelikli olarak; stratejik, teknik-yapısal, iletiĢim ve psikolojik-kültürel öğelerin yönetilmesi gerekmektedir. ĠĢletmeler bu dört farklı boyutun hepsinde çalıĢma yaparlarsa, baĢarılı olacaklardır.

1.4.3. Sponsorluk

Sponsorluk, kurum imajı ve itibarına katkı sağlamak amacıyla günümüz kuruluĢlarınca sıkça tercih edilen bir uygulama alanıdır. Sponsorluk, iĢletmelerin kurumsal hedeflerini gerçekleĢtirmek amacıyla spor, kültür-sanat, çevre veya sosyal konularda, Ģahısların ya da organizasyonların para, araç- gereç veya hizmet noktasında desteklenmesi; aynı zamanda bu çalıĢmaların planlanması, yürütülmesi, kontrol edilmesi ve organizasyonun sağlanmasını içeren faaliyetler bütünüdür (Peltekoğlu, 2004: 290).

Bir iĢletmenin tanıtım karıĢımı olarak görülen sponsorluk, son yıllarda hızlı bir büyüme kat etmiĢtir. Sponsorluğun dünya çapında kullanılan bir olgu haline gelmesi ile birlikte bu alanda yapılan yatırımlarda ve fiyatlarda artıĢ görülmüĢtür (Shani ve Sandler, 1998: 368).

Sponsorluk kavramı mesenlik, hayırseverlik ve bağıĢçılık gibi etkinliklerle anılmakta ya da bu etkinliklerle arasında bir bağ kurulmaya çalıĢılmaktadır. Sponsorluk bu etkinliklerden amaç ve faaliyet olarak farklılık göstermektedir. Peltekoğlu‟na (2004:290) göre sponsorluğun bu etkinliklerden ayrılan üç farklı özelliği vardır. Bunlar ise Ģu Ģekildedir:

- Sponsor olan kurum ya da kuruluĢ, sponsore edileninde karĢılık vermesini beklemektedir,

(29)

16

- Sponsorluk etkinlikleri para, araç-gereç kazandırabileceği gibi bir görev olarak da dönebilmektedir,

- Sponsor olan kurum ya da kuruluĢ yapmıĢ olduğu desteğin karĢılığı olarak, logosunun panolarda ve kıyafetlerin üzerinden gösterilerek, basına açıklanmasını istemektedir.

Peltekoğlu‟na (2004: 291) göre kuruluĢlar, hitap etmiĢ olduğu hedef kitlelerde iyi niyet oluĢturmak, kurum imajına katkı sağlamak amacıyla diğer iletiĢim faaliyetlerinin yanında sponsorluk faaliyetlerini de üstlenmektedirler.

Kurumlar, hedef kitlesine ulaĢmak için belirlemiĢ olduğu hedefler doğrultusunda farklı sponsorluk alanlarını ve çeĢitlerini seçmek durumundadır. Çünkü aynı sponsorluk çeĢidiyle kurum hedef kitlesine hitap edilemeyebilir. Bu noktada yapılan sponsorluk faaliyetleri; spor sponsorluğu, kültür-sanat sponsorluğu, sosyal sponsorluk, medya sponsorluğu, macera ve seyahat sponsorluğu olmak üzere beĢ baĢlık altında sınıflandırılmıĢtır (AteĢoğlu, 2010:181).

1.4.4.Lobicilik

Lobicilik, günümüz toplumlarında sıkça kullanılan bir uygulama olarak karĢımıza çıkmaktadır. Lobiciliğin bu denli kabul görmesinde ve benimsenmesinde karar alma organları üzerinde ki gücü etkili olmaktadır.

Lobicilik uygulaması, birden fazla öğeden oluĢmaktadır. Kavramın anlaĢılması için öncelikle kavramın kökenini oluĢturan lobi, lobici ve lobicilik faaliyetleri üzerinde durulması gerekmektedir. Kavramın ilk öğesini oluĢturan “lobi” kavramı, bazı yolsuz çıkarlar elde etmek için çoğu zaman bir araya gelerek, meclis koridorlarında, nüfuzlu çevrelerde ve basında çıkarcı bir siyaseti mümkün kılmaya çalıĢan kiĢilerin oluĢturduğu topluluk olarak ifade edilmektedir (Dinçer, 1998: 47 - 48).

Canöz‟e (2007: 32) göre lobiciliğin ikinci öğesini oluĢturan “lobici” kavramı, bir lobinin yöneticiliğini yapan, lobi iĢiyle uğraĢan, ücret neticesinde çalıĢan ve yasama kademesinde ki kiĢileri etkilemek için uğraĢan Ģahıslar olarak tanımlanmaktadır. Bu kelimenin kökenini Ġngilizce “lobbyist” sözcüğü oluĢturmaktadır.

Kavramın son öğesini oluĢturan “lobicilik” ise, Ģahısların ve çıkar topluluklarının siyasal karar alma süreçlerini etkilemek için baĢvurdukları faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Ġngilizce “lobby” kelimesi ile tanımlanan kavramın temelini; meclis

(30)

17

koridorlarında yasa belirleyicilerin belirli alanda oy kullanmasını sağlamak için yürütülen kulis çalıĢmaları oluĢturmaktadır (Peltekoğlu, 2004: 381).

Canöz‟e (2007: 35-36) göre rekabet toplumlarında meydana gelen örgütlenmeler sonucunda baskı grupları ortaya çıkarak, yönetimler üzerinde etkin bir güç olmaya baĢlamıĢlardır. YaĢanan bu durum, lobicilik faaliyetlerinin ortaya çıkıĢına zemin hazırlamıĢtır.

Lobicilik uygulamalarının ortaya çıktığı ilk yer, Amerika BirleĢik Devletleri‟dir. Kavram burada ilk kez 1839 yılında “lobi ajanı” olarak kullanılmıĢtır. Lobi ajanı olarak ifade edilen kavram, Albany Ģehrinde kendilerine taraftar arayan ve kulisçilik faaliyetleri yapan Ģahısları ifade etmektedir. Daha sonra ise bu kavram “lobici” olarak kısaltılarak, geniĢ kullanım alanına sahip olmuĢtur. Aynı zamanda bu dönemde ABD BaĢkanı Ulyses Grant‟ın otelde bulunduğunu öğrenen kiĢiler, otel lobisini doldurarak iĢlerini buradan çözmeye baĢlamıĢlardır. Yapılan bu çalıĢmalar “lobicilik” olarak adlandırılmıĢtır (Dinçer, 1998: 52).

Canöz‟e (2007: 47) göre lobiciliğin Avrupa‟da geliĢimi 1950‟lili yıllara kadar uzanmaktadır. Kavramın Avrupa‟da ki geliĢimi üç dönem halinde incelenmiĢtir. Bu incelemeler Ģu Ģekildedir:

Avrupa Kömür Çelik Topluluğu‟nun kurulmasını sağlayan Paris AntlaĢması‟ndan (1951), Avrupa Parlamento‟sunun halkoyuyla seçilmesine (1979) kadar olan süreç, lobiciliğin ilk dönemini oluĢturmaktadır (Esin, 1996: 135).

Zhanburshına (2011: 12) göre bu dönemde Parlamento‟nun yetkisi ve ilgi alanı çok kısıtlı olmakla birlikte; ekonomik ve sosyal konularda da etkinliği bulunmamaktadır. Siyasal konularda ise Parlamento‟nun düĢünceleri tavsiye niteliğini geçmemektedir.

YaĢanan faaliyetler ve Parlamento‟nun pasif kalması lobi faaliyetlerine olan ihtiyacı artırmıĢtır. Bu dönemde yaĢanan en büyük olay, Brüksel çevrelerinde tarım lobilerinin kurulması olmuĢtur (Sezgin, 2003: 483).

Kırsal alandan gerçekleĢtirilen lobi faaliyetlerinden sonra, komisyon tarafından sanayi alanında lobi faaliyetlerinin gerçekleĢtirilmesi desteklenmiĢtir. Komisyon tarafından yarı resmi lobi kuruluĢlarının kurulması sağlanmıĢ olsa da, bu kuruluĢların herhangi bir

(31)

18

yaptırımı söz konusu olmamıĢtır. Komisyonun çizdiği sınırlar doğrultusunda hareket etmiĢlerdir (Zhanburshına, 2011: 13).

Ġkinci dönem Avrupa Parlamentosu‟nun halkoyu ile doğrudan seçiminden (1979), Beyaz Kitap‟ın yayınına kadar (1985) geçen dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde çevre koruma, hayvanları koruma, tüketiciyi koruma gibi yeni lobiler oluĢmaya baĢlamıĢtır. Ġkinci dönemde ilk dönem lobicilikte olduğu gibi topluluğun kararlarına karĢı durmak yerine, karar sürecinde karĢıt grupların lobi mücadelesiyle alınacak kararları etkili olmaya baĢlamıĢtır (Esin, 1996: 137).

Üçüncü dönem, Beyaz Kitap‟tan (1985), Birlik AntlaĢması‟na (1992) kadar geçen dönemi kapsamaktadır. 1992 yılında Tek Senet‟in ilanı ve yürürlüğe girmesi Avrupa‟da lobicilik için yeni bir dönemin baĢlamasını sağlamıĢtır. Tek Senet, Avrupa Topluluğu'nu Tek Pazara taĢımıĢ ve Roma AntlaĢması‟nın bazı hususlarını bu amaçlar doğrultusunda düzenlemiĢtir. Tek Pazar‟ın kurulması bazı Ģartlara dayandırılmıĢtır. Bu Ģart ise Beyaz Kitap tarafından öne sürülen 286 maddelik önlemlerden oluĢmaktadır. Tek Pazar‟ın 31 Aralık 1992 tarihine kadar kurulması için Beyaz Kitap tarafından belirlenen önlemlerin yürürlüğe konması gerekmektedir. Bu zorlu sürecin kısa sürede atlatılması için; Konsey Tek Pazarla ilgili olaylarda nitelikli çoğunlukla karar alma hakkı tanımıĢ ve Parlamento‟nun yetkileri de çoğaltılmıĢtır (Zhanburshına, 2011: 15).

Türklerdeki lobicilik faaliyetleri köklü bir geçmiĢe sahiptir. UlaĢılabilecek en eski lobicilik bilgisi Orhun Abideleri‟nden Kül Tigin Abidesi‟nin Güney yüzü ile Bilge Kağan Abidesi‟nin Doğu yüzündeki bilgilerdir. Göktürkler Dönemi‟nde ortaya konulan bu yapıtlarda, lobicilik ile ilgili doğrudan bilgiler yer almasa da; anavatanlarını terk etmemeleri, örf-adet ve geleneklerini bırakmamaları, Çinlilerin göndermiĢ oldukları has ipekler, hediyeler ve güzel sözlerle yöneticileri ile halkı etkileyerek devlet düzenini değiĢtirmek istemelerinden söz edilerek, Türklerin bunlara inanmamaları, inanmaları halinde kendi öz Ģahsiyetlerini yitirerek, tutsak olacaklarından bahsedilmektedir (Ergin, 2001: 3-52).

Dinçer‟e (1998: 171) göre Türkiye‟de lobicilik, karar mekanizmalarının ya da milletvekillerine yakın eĢ, dost, arkadaĢın yaptığı iĢ takipçiliği olarak görülmektedir Türkiye‟de lobi faaliyetlerini gerçekleĢtiren kiĢiler “iĢ bitirici” olarak isimlendirilmekte ve bu isimlendirilme lobiciliğin rüĢvetin geçerli olduğu bir iĢ alanı olarak bilinmesine sebebiyet vermektedir. Bunun nedeni ise Türkiye‟de bu iĢin bir meslek olarak görülmemesi

(32)

19

ve profesyonel anlamda lobicilik faaliyetini yürüten iĢletmelerin bulunmamasıdır. Durum böyle olunca lobicilik faaliyetleri; çeĢitli reklam ajansları, yönetime yakın çevreler ve akrabalar, medya, hakla iliĢkiler kuruluĢları, iĢçi sendikaları, odalar ve derneklerin uzmanları, çeĢitli çevrelerce önemli konuma sahip lise ve üniversite cemiyetleri tarafından yürütülür hale gelmiĢtir.

Türkiye‟de modern anlamda yapılan ilk lobicilik faaliyeti, 1924 yılında New York‟taki “Türk Tevaün Cemiyeti” vasıtasıyla olmuĢtur. Bu cemiyet, 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan‟da Amerika ve Türkiye arasında imzalanan Dostluk ve Ticaret AntlaĢması‟nın iptal edilmesi için Ermeni ve Rum lobilerinin yapmıĢ olduğu lobicilik faaliyetlerine karĢılık olarak, küçük bir mektup ya da muhtıra niteliğinde “Özgür Ġnsanlar Ülkesinin Liderlerine” baĢlıklı Ġngilizce bir broĢür hazırlamıĢtır. Hazırlanan broĢürde antlaĢmanın neden onaylanması gerektiği, dünya barıĢına yapacağı katkı ve Türkiye - Amerikan iliĢkilerine katacağı değer, nedenleriyle birlikte açıklanmıĢtır (ġimĢir, 2001: 43- 44).

Lobicilik faaliyetleri gerçekleĢtirilirken doğru lobicilik tekniklerinin seçilmesi ve uygulanması, lobiciliğin baĢarısı açısından oldukça önemlidir. Bu teknikler beĢ baĢlık altında ifade edilmiĢtir. Bunlar doğrudan lobicilik, dolaylı lobicilik, kollektif lobicilik, baĢkan tarafından yürütülen lobicilik ve diğer lobi teknikleridir. Lobicilik teknikleri yürütülürken, uygulayıcılar tarafından bir takım yöntemler geliĢtirilmiĢtir. Bu yöntemler (Canöz, 2007: 141-185):

 Yüz Yüze ĠletiĢim,

 Grass-Roots Hareketine BaĢvurma,  Sosyal Lobicilik,

 Lobiler Arasında ĠĢ Birliği ve Koalisyonlar,  Parasal Destek Sağlama,

 Yayın Servisleri Kurmak,

 Karar Merkezlerinde Bulunanlara Hediyeler Vermek,  Yüksek Ücret Ödeyerek Toplantılara KonuĢmacı Çağırmak,  Radyo Programları ve Tv Filmleri Yapmak,

(33)

20  Yemekli Toplantılar Düzenlemek,  Bilimsel Toplantılar Tertiplemek,

 Ünlü Kullanmak,

 Hedef Kitle ve Yakın Çevresiyle Dostluk Kurmak,

 HemĢerilik,

 Lobici ve Lobi ĠĢletmesi Ünü,  Dini ĠnanıĢlar,

 Bilgi Sunmak,

 Seçmenlerle TanıĢma,  Doğrudan Eylemler,

 Komite Toplantılarına ve Mahkemelere Katılmak,

 Dava Etmek,

 Kullanılması Sakıncalı Tekniklerden oluĢmaktadır. 1.4.5.Sosyal Sorumluluk

Her iĢletmenin içinde bulunduğu çevreye ve birlikte yaĢadığı topluma karĢı bir takım sorumlulukları vardır. Bu sebeple iĢletmeler toplumu ilgilendiren konularda, hem çalıĢanlarına hem de toplum bireylerine karĢı sosyal sorumluluklarını yerine getirmeye çalıĢırlar.

Sosyal sorumluluk kavramının tanımına değinmeden önce, kavramın anlam kazanması açısından “sorumluluk” kelimesine değinmek daha doğru olacaktır. YapılmıĢ bazı tanımlamalar aĢağıda ki gibidir;

Ay‟a ( 2003: 23) göre sorumluluk, kiĢinin üstlendiği iĢe yönelik hesap verme kabiliyetidir. Kavram, iĢletmelerin faaliyetleri, hedefleri ve kararlarıyla çok güçlü bir Ģekilde iliĢkilendirilmektedir. BaĢka bir tanıma göre sorumluluk, tanımlanmıĢ bir görevi yerine getirmek için o görevi yapmakla yükümlü yöneticinin uymak zorunda olduğu kurallar bütünü Ģeklinde ifade edilmiĢtir (Özüpek, 2005: 9).

Sosyal sorumluluk kavramı ise iĢletmenin topluma yönelik kararlarında ve tercihlerinde etik bir Ģekilde davranması olarak tanımlanmıĢtır (Ay, 2003: 23).

(34)

21

Sosyal sorumluluk kavramının tarihsel geliĢimi incelendiğinde, kavramın eski dönemlere dayanan ve dinler üzerinde Ģekillenen bir yapıda olduğu tespit edilmiĢtir. Özüpek‟e (2005: 17) göre sosyal sorumluluk kavramı, M.S. 1100‟e kadar din, örf, adet ve kültürel yapı gibi unsurların baskıları doğrultusunda Ģekil almıĢtır. Bu dönemde Ġslamiyet, Musevilik, Hristiyanlık gibi dinlerde; topluma ve insanlara karĢı bir takım sorumluluklar atfedildiği gibi, bir takım kurallarda konulmuĢtur. Bu nedenle sosyal sorumluluk kavramının ortaya çıkıĢı “din” ile iliĢkilendirilmiĢtir.

Sanayi Devrimi‟nden önce toplum yaĢamında önemli bir faaliyet olan ticaret, dinsel ve toplumsal kurallar doğrultusunda yürütülmüĢtür. Bu dönemde tarihte bilinen ilk yasa, 282 davanın yargısal kararlarından oluĢturulan Hamurabi Kanunları‟dır. Bu kanunlar iĢçi, iĢveren, tüccar ve müĢteri iliĢkilerini düzenlemekle birlikte; muhasebe kayıtları ve maaĢ sistemleri gibi konuları da kapsamaktadır. Eski Mısır da ise kurallar, Firavun‟un kontrolünde bürokratik bir anlayıĢ çerçevesinde ilerlemiĢtir (Yazıcı, 1992: 26).

CoĢkun‟a (2010: 45-46) göre sosyal sorumluluk, Sanayi Devrimi‟nin yaĢandığı dönemlerde önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Sanayi Devrimi ile kar amacı güden kuruluĢlar ortaya çıkmıĢ ve bu kuruluĢlar kar elde etmek amacıyla, toplumsal fayda ve toplumsal hakkı gözetmeksizin faaliyetlerini sürdürmüĢlerdir. KuruluĢların bu yaklaĢımları halkın tepkisine neden olmuĢtur. Sanayi Devri Dönemi‟nde yaĢanan problemler ve 1929 yılında ortaya çıkan ekonomik bunalım, kuruluĢların sosyal sorumluluk kavramıyla tanıĢarak, bu alanda faaliyetlerini sürdürmelerini sağlamıĢtır.

Sosyal sorumluluk kavramının ortaya çıkıĢı ve geliĢimine paralel olarak araĢtırmacılar tarafından bir takım yaklaĢımlar ortaya konulmuĢtur. Bu yaklaĢımlar klasik ve modern yaklaĢım olarak ikiye ayrılmaktadır.

Klasik yaklaĢım, sosyal sorumluluğa tamamen zıt bir görüĢü içermektedir. Milton Friedman tarafından ortaya atılan bu yaklaĢım, kurumları yapay birer varlık olarak değerlendirmekte ve sosyal sorumluluğun kurumlara değil, bireylere verilebileceğini savunmaktadır. Bu yaklaĢıma göre, kurumların karını arttırmaktan baĢka sorumluluğu yoktur. Yani bir sorumluluk yerine getirilecekse bu kurum kaynakları kullanılarak yapılmamalı, kiĢi kendi kaynağını kullanarak sosyal sorumluluk faaliyetini yerine getirmelidir (Ay, 2003: 24-25).

(35)

22

Milton Friedman‟ın yaklaĢımına ters bir görüĢ oluĢturan modern yaklaĢım, müĢterilerin kurum için ilk sırada yer aldığını savunmaktadır. YaklaĢım, kurumlarla çıkar toplulukları arasında ki değiĢen dengelerden dolayı ortaya çıkmıĢtır. Buna göre kurum yöneticilerinin; toplum, çalıĢanlar, kredi iĢletmeleri, tedarikçiler, topluluklar ve pay sahiplerine karĢı da bazı sorumlulukları bulunmaktadır (ÇoĢkun, 2010: 49)

Halıcı‟ya (2001: 14) göre sosyal sorumluluğun lehinde düĢünceler ortaya koyan modern yaklaĢım; Elton Mayo, Peter Drucker, Adolp Berle ve J.M.Keynes gibi düĢünürlerin çalıĢmalarında da yerini almıĢtır.

Yapılan araĢtırmalar doğrultusunda iĢletmelerin bir takım sosyal sorumluluk alanlarının olduğu tespit edilmiĢtir. Bu alanlar; çalıĢanlar, müĢteriler, toplum, bölgesel kalkınma, uluslararası toplum, yatırımcılar, tedarikçiler, rakipler, meslek odaları ve diğer sivil toplum kuruluĢları, devlet ve yerel yönetimlerden oluĢmaktadır. ĠĢletmelerin bu alanlarda sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu alanların herhangi birinde sosyal sorumluluğunu yerine getirmeyen iĢletmelerin, toplum içerisinde uzun bir süre varlığını sürdürmesi de mümkün olmayacaktır.

1.4.6. Sorun Yönetimi

Sorun yönetimi kavramını açıklamadan önce “sorun” kelimesinin anlamına değinmek kavramın açıklık kazanması açısından daha uygun olacaktır.

Sorun, karar verebilmek için hali hazırda bulunan çözümlenmemiĢ problem olarak tanımlanmaktadır (Özel ve Sert, 2014: 92).

Sorun yönetimi kavramı ise kuruluĢ ve paydaĢlar arasında ortak düĢünce oluĢturmayı, görüĢ farklılıklarını uzlaĢtırmayı hedefleyen proaktif bir iletiĢim türüdür (Akyürek, 2016: 131).Sorun yönetimi, Amerika‟da yaĢanan iĢ dünyası savaĢları ve kamu politikaları sonucunda ancak 19. yüzyılda iĢ dünyasında ki konumunu almıĢtır (Özel ve Sert, 2014: 94).

KuruluĢlar, faaliyet gösterdikleri alanlarda her gün farklı konularla karĢılaĢılabilmektedir. Bu nedenle kuruluĢların kendilerini ve çalıĢma alanlarını etkileyecek konuları ve aynı zamanda çevreden gelebilecek fırsatları, tehditleri belirlemesi gerekmektedir (Bir, 2006: 18). Bunların önceden tespit edilmesi yaĢanacak sorunların, kuruluĢ tarafından daha az zararla atlatılmasını sağlayacaktır. Bu noktada “sorun yönetimi” kuruluĢlar için hayati bir önem taĢımaktadır.

Şekil

Şekil 4: ARÇELĠK, “Arçelik Demek Yenilik Demek”
Şekil 10: ARÇELĠK, “Bizim Ġçin En Büyük Ödül Hayatınıza Değer Katmak”
Şekil 11: TURKCELL, “TeĢekkürler Türkiye!”
Şekil 12: TURKCELL, “TeĢekkürler Türkiye!”
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan bir çalışmada obez yetişkinler, normal yetişkinlere göre daha yüksek kemik mineral yoğunluğuna, daha kalın ve daha yoğun kortekslere ve daha

1917-1991 yılları arasında, Sovyet sinemasının gelişimine ve özellikle Sovyet sinemasında komedi türü filmlerin dönüşümüne odaklanan bu çalışmada

• Kriz döneminde ortaya çıkan uyarı sinyalleri, bu sinyallerin yok edilmesi için gerekli çalışmalar, kriz sürecinde ve. sonrasında yapılan çalışmalar gözden

• Halkla ilişkiler çalışmalarının, hangi alanlarda yoğunlaştırılacağı ve hangi yöntem ve araçların kullanılacağının bilinmesi , gerçekleştirilecek halkla

(gazeteler, dergiler, broşürler, bültenler, faaliyet raporları, el kitapları, yıllık raporlar, mektuplar, el ilanları, afişler ve pankartlar)..  Gazeteler; her yaştan her

Özel sektörde, öncelikle işletmenin daha verimli olmasında, daha üretken olmasında ve işletmenin olumlu imaj elde edilmesinde ve tanıtımında halkla ilişkiler önemli bir

 Halkla ilişkiler uygulamalarında önemli olan “hedef kitleye” nasıl ve ne zaman ulaşılacağı ve hedef kitleye ne iletileceğidir..  Halkla ilişkilerde araştırma,

Hisarların mesul bir yere, İstanbul belediyesine veya İstanbul Müzeleri Umum Müdürlüğüne bağlanmaları ve iyi bir şekilde muhafaza edilebilme­ leri için