• Sonuç bulunamadı

Ekonomik krizler ve istikrar paketleri Türkiye uygulaması (1980-2002)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ekonomik krizler ve istikrar paketleri Türkiye uygulaması (1980-2002)"

Copied!
295
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)ÖZET. EKONOMİK KRİZLER VE İSTİKRAR PAKETLERİ TÜRKİYE UYGULAMASI (1980–2002) Emine Fırat. Ekonomik kriz süreci, ülke ekonomileri için tehlikeli ve istikrarsız bir dönem anlamına gelmesine rağmen, ekonomik yapıda bir dönüm noktası olarak da ifade edilmektedir. Ülkelerin ekonomik göstergelerinin birinde veya hepsinde ortaya çıkabilecek dengesizlikler, hem tehlike hem de fırsat yaratacak krizlere davetiye çıkarmaktadır. Ekonomik krizler çok değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Ekonomik, siyasal, teknolojik, sosyo-kültürel, küreselleşme ve rekabet alanında, dünyada yaşanan hızlı değişimler krizlerin ortaya çıkmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır.. Bu çalışmada ekonomik krizlerin ve istikrar politikalarının teorik olarak incelemeleri yapılmış olup, bu açıklamalar doğrultusunda Latin Amerika ve Asya Ülkelerinde yaşanan krizler değerlendirilmiştir. Çalışmanın son bölümünde Türkiye’de 1980 sonrası yaşanan krizler ve bu krizleri önlemeye yönelik uygulamaya konulan istikrar ve yapısal uyum sürecini içeren istikrar paketleri sonuçlarıyla birlikte değerlendirilmiştir. Türkiye’de 1980-2002 yılları arasında yaşanan krizlerin makro ekonomik göstergeler çerçevesinde detaylı bir incelemesi ve uygulanan istikrar politikalarının başarı analizi yapılmıştır.. Sonuç olarak bu çalışmada yapılan incelemeler ve değerlendirmeler ışığında, ülkemizde ve ya dünyada yaşanan krizleri önlemek için gerekli önlemlerin ve IMF destekli istikrar programlarının zamanında uygulamaya konması gerektiği dersi çıkarılmıştır. İstikrar politikaları ile IMF destekli istikrar programları arasında güçlü bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Günümüzde Türkiye açısından kriz koşullarının hala geçerliliğini koruduğu, ancak küreselleşme sürecine uyum sağlayamaya çalışan liberal bir toplum düzeni içerisinde her alanda dengeleri sağlayacak politikalarla yeni fırsatların değerlendirilmesi ve ülke refahının sağlanması gerektiği görüşüne varılmıştır..

(2) ABSTRACT. ECONOMIC CRISES AND STABILITY PROGRAMS: A CASE STUDY ON TURKEY (1980-2002). Emine FIRAT. Process of economic crisis means a dangerous and instable period for country economies but it is also regarded as a turning point for the economic structure. Imbalances that may appear in one or all economic indicators of the countries cause crises that would create both dangers and opportunities. Economic, political, technological, socio-cultural globalization and rapid changes in the field competition all over world provide a suitable environment for the emergence of crises.. In this study, crises that have taken place in Latin American and Asian countries were evaluated in the light of the theoretical examination of the economic crises and stability policies. Post-1980s crises and implemented stability packages containing stability and structural adjustment process for the prevention of these crises in Turkey were examined with their results. A detailed examination of the crises between 1980-2002 in Turkey within the framework of the macroeconomic indicators and success analysis of the implemented stability policies were made.. To conclude, necessity of the timely implementation of necessary measures and stability programs supported by the IMF to prevent crises in our country or world was revealed in the light of the examinations and assessments made in this study. It is concluded that crisis conditions are still available Turkey today but new opportunities should be assessed through policies that would achieve balance in all fields and welfare of the country should be attained in a liberal social order trying to harmonize itself with the globalization process.. 1.

(3) T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI. EKONOMİK KRİZLER VE İSTİKRAR PAKETLERİ TÜRKİYE UYGULAMASI (1980-2002). (DOKTORA TEZİ). Danışman Doç. Dr. H. Şaban ÇALIŞ. Hazırlayan Emine FIRAT. KONYA – 2006.

(4) T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI. EKONOMİK KRİZLER VE İSTİKRAR PAKETLERİ TÜRKİYE UYGULAMASI (1980-2002). Emine FIRAT. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nce İktisat Anabilim Dalı’nda BİLİM DOKTORU Ünvanı Verilmesi İçin Kabul Elden Tez’dir.. Tezin Danışmanı. : Doç. Dr. H. Şaban ÇALIŞ. Savunma Tarihi. : 04.09.2006. Jüri Heyeti Jüri Üyesi (Başkan) : Doç. Dr. H. Şaban Çalış Jüri Üyesi. : Prof. Dr. Serdar Altınok. Jüri Üyesi. : Yrd. Doç. Dr. Ahmet Ay. Jüri Üyesi. : Yrd. Doç. Dr. Süleyman Karaçor. Jüri Üyesi. : Doç. Dr. Abdülkadir Buluş. Eylül – 2006 KONYA. ii.

(5) TABLOLAR LİSTESİ................................ ................................ ................................ . vi GRAFİKLER LİSTESİ ................................ ................................ ............................. viii KISALTMALAR................................ ................................ ................................ ......... ix GİRİŞ ................................ ................................ ................................ ............................ x BİRİNCİ BÖLÜM TEORİDE EKONOMİK KRİZ VE İSTİKRAR POLİTİKALARI 1.1. Ekonomik Kriz Tanımı ................................ ................................ ......................... 1 1.2. Ekonomik Krizin Mahiyeti ................................ ................................ ................... 4 1.2.1. Fiyat istikrarsızlığı ................................ ................................ ......................... 4 1.2.2. Arz – Talep Dengesizliği ................................ ................................ ............... 9 1.2.3. Ödemeler Bilançosu Açığı ve Dış Dengesizlik ................................ ........... 10 1.2.4. Borçlanma ve Borç Krizi ................................ ................................ ............. 12 1.2.5. Adaletsiz Gelir Dağılımı ve Sosyal Sıkıntılar ................................ .............. 14 1.3. Ekonomik Kriz Kavramına Değişik Yaklaşımlar ................................ ............... 15 1.3.1. Serbest Piyasacı Yaklaşım ................................ ................................ ........... 15 1.3.2. Müdahaleci Yaklaşım ................................ ................................ .................. 24 1.3.3. Keynes’e Eleştiriler ve Anayasal İktisatçıların Görüşleri ............................ 32 1.3.4. Marksist Yaklaşım ................................ ................................ ....................... 34 1.4. İstikrar Politikalarına İlişkin Teorik Yaklaşımlar ................................ ............... 36 1.4.1. Keynesyen İstikrar Politikaları ................................ ................................ .... 42 1.4.2. Monetarist İstikrar Politikaları.....................................................................53 1.4.3. Arz Yönlü İstikrar Politikaları ................................ ................................ ..... 46 1.4.4. Rasyonel Beklentiler Teorisi Politikaları – Yeni Klasik Yaklaşım ............. 48 1.5. Ekonomik İstikrar Politikaları ................................ ................................ ............ 50 1.5.1. Ortodoks İstikrar Politikaları ................................ ................................ ....... 53 1.5.2. Heteredoks İstikrar Politikaları ................................ ................................ .... 56 1.5.3. Yapısal Değişim ve Uyum Politikaları ................................ ........................ 61 İKİNCİ BÖLÜM IMF DESTEKLİ İSTİKRAR POLİTİKALARI VE ÜLKE UYGULAMALARI 2.1. IMF ve Destekli İstikrar Fonları ................................ ................................ ......... 67 2.1.1. Doğuşu ve Gelişimi (Uluslararası Para Fonu) ................................ ............. 67. iii.

(6) 2.1.2. Organizasyon Yapısı ve Yönetimi ................................ ............................... 70 2.1.3. Fonun Amaçları ................................ ................................ ........................... 72 2.1.4. Fonun Kotaları ................................ ................................ ............................. 73 2.1.5. Özel Çekme Hakları (SDR-Special Drawing Rights)................................ ... 75 2.1.6. Kredi Politikası ve Mekanizması ................................ ................................ . 76 2.1.7. Sağladığı Mali İmkânlar ................................ ................................ .............. 79 2.1.8. IMF Destekli İstikrar Programları ................................ ............................... 81 2.1.9 IMF İstikrar Programlarının Etkileri: ................................ ........................... 85 2.1.10 IMF İstikrar Programlarına Eleştiriler ................................ ......................... 89 2.2. Latin Amerika Ülkelerinde İstikrar ve Yapısal Uyum Politikaları Uygulamaları ................................ ................................ ................................ ................................ ..... 93 2.2.1. Arjantin Örneği ................................ ................................ ............................ 96 2.2.2. Brezilya Örneği ................................ ................................ ............................ 99 2.2.3. Şili Örneği ................................ ................................ ................................ .. 102 2.2.4. Meksika Örneği................................ ................................ .......................... 105 2.2.5. Bolivya Örneği ................................ ................................ ........................... 110 2.3. İsrail Örneği ................................ ................................ ................................ ...... 114 2.4. Latin Amerika Ülkelerinde İstikrar ve Yapısal Uyum Programlarının Değerlendirilmesi................................ ................................ ................................ ....... 116 2.5. Asya Krizlerine Genel Bir Bakış ve İstikrar Uygulamaları .............................. 126 2.6. İstikrar Programlarının Topluca Değerlendirilmesi ................................ .......... 138 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ VE İSTİKRAR PAKETLERİ, TÜRKİYE ÜZERİNE BİR UYGULAMA (1980–2002) 3.1. 1980-1990 Yılları Arasında Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler .................... 143 3.1.1. 24 Ocak 1980 Kararları ve Sonrası ................................ ............................ 146 3.1.1.1. Fiyat Politikası............................................................................165 3.1.1.2. Faiz Politikası ................................ ................................ ............ 148 3.1.1.3. Döviz Kuru Politikası…………………………………………..167 3.1.1.4. Dış Ticaretle İlgili Politika ................................ ......................... 150 3.1.1.5. Yabancı Sermayeye Yönelik Politikalar ................................ .... 153 3.1.1.6. Sıkı Para Politikası ................................ ................................ ...... 153. iv.

(7) 3.1.1.7. KİT Politikaları ................................ ................................ .......... 155 3.1.2. 24 Ocak 1980 İstikrar Kararlarında Uluslararası Kuruluşların Etkisi ........ 155 3.1.3. 24 Ocak 1980 İstikrar Kararlarının Değerlendirilmesi .............................. 158 3.2. 5 Nisan 1994 Kararları................................ ................................ ...................... 166 3.2.1. 5 Nisan 1994 Kararlarından Önce Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler .. 167 3. 2. 2. 5 Nisan 1994 İstikrar Programı Kararları ................................ ................ 171 3.2.2.1. Kamu Maliyesini Düzenleyici Kararlar ................................ ..... 172 3.2.2.2. Para Politikasıyla İlgili Kararlar ................................ ................ 173 3.2.2.3. Temel Yapısal Değişim Kararları ................................ ............... 174 3.2.3. 5 Nisan 1994 İstikrar Kararlarında Uluslararası Kuruluşların Etkisi ........ 175 3.2.4. 5 Nisan 1994 İstikrar Programının Değerlendirilmesi ............................... 177 3.3. 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri................................ ................................ ... 190 3.3.1. 2000 Kasım Krizi Öncesi Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ................ 190 3.3.2. 2000 Kasım Krizi ................................ ................................ ....................... 193 3.3.2.1 IMF’ye Sunulan İkinci Niyet Mektubu ................................ ....... 210 3.3.3. 2001 Şubat Krizi ................................ ................................ ......................... 212 3.3.4. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının Değerlendirilmesi .......................... 230 3.3.4.1 Programın Genel Stratejisi ................................ ........................... 233 3.3.4.2. Kamu Maliyesini Düzenleyici Kararlar ................................ ...... 233 3.3.4.3. Gelirler Politikası ................................ ................................ ........ 235 3.3.4.4. Özelleştirme İle İlgili Kararlar................................ ................... 236 3.3.4.5. Bankacılıkla İlgili Alınan Kararlar ................................ ............ 236 3.3.4.6 Para Politikası ................................ ................................ .............. 238 3.3.4.7. Temel Yapısal Değişim Kararları ................................ .............. 239 SONUÇ ve DEĞERLENDİRME ................................ ................................ ... 241 KAYNAKÇA ................................ ................................ ................................ . 257. v.

(8) TABLOLAR LİSTESİ Sayfa No Tablo 2.1 : Arjantin’de Sabit Heterodoks ................................ ................................ .... 121 Tablo 2.2 : Brezilya’da Sabit Heterodoks ................................ ................................ .... 121 Tablo 2.3 : Bazı Latin Amerika Ülkeleri ve İsrail’de Uygulanan İstikrar Programlarının Karşılaştırmalı Özeti ................................ ................................ .................. 125 Tablo 2.4 : Doğu Asya Ülkeleri Kriz Öncesi Analiz ................................ ................... 126 Tablo 2.5 : Bölge Ülkelerinin Başlıca Göstergeleri (1996-1997)................................ 128 Tablo 2.6 : Asya Krizinin Gelişim Süreci (Şubat 1997-Mart 1998) ............................ 132 Tablo 3.1 : Türkiye’nin Makro Ekonomik Performansı (1980-1989) ......................... 159 Tablo 3.2 : Türkiye’nin Dış Ticaret Göstergelerindeki Gelişmeler (1980-1989)........ 160 Tablo 3.3 : 1980-1989 Dönemi Döviz Kuru, Enflasyon Oranları Gelişimi................ 162 Tablo 3.4 : 1980’li Yıllarda Sektörler Bazında Büyüme Hızları ................................ . 163 Tablo 3.5 : 1980-1989 Dönemi Görünmeyen İşlemler ve Cari İşlemler Dengesi ....... 164 Tablo 3.6 : Türkiye’nin Makro Ekonomik Büyüklükleri (1991-1995)........................ 168 Tablo 3.7 : 1989-1993 Dönemi Ekonominin Genel Dengesi ................................ ...... 169 Tablo 3.8 : Türkiye’de 1994 Yılı Genel Büyüklükler................................ .................. 181 Tablo 3.9 : Türkiye’de Toptan Eşya ve Tüketici Fiyatları Endeksi............................. 183 Tablo 3.10 : Türkiye’de Büyüme Hızları (1993-1994)................................ ................ 183 Tablo 3.11 : Türkiye’de Sektörler İtibariyle GSMH’nın Gelişimi (%) ....................... 183 Tablo 3.12 : Türkiye’nin Dış Ticaret Göstergeleri ................................ ...................... 185 Tablo 3.13 : Türkiye’nin İç Borç Stoğu................................ ................................ ....... 185 Tablo 3.14 : Türkiye’nin Dış Borç Stoğu ................................ ................................ .... 186 Tablo 3.15 : 1994-1997 Dönemi Kamu Kesimi Borçlanma Gereği ............................ 187 Tablo 3.16 : 1994-1996 Para Stoğu ................................ ................................ ............. 188 Tablo 3.17 1994-1996 Dönemi Ödemeler Dengesi ................................ .................... 188 Tablo 3.18 : Dış Ticaret Açığı ve İhracatın İthalatı Karşılama Oranı.......................... 188 Tablo 3.19 : Türkiye’nin Makro Ekonomik Büyüklükleri (1996-2002)...................... 198 Tablo 3.20 : Gayri Safi Milli Hasıla (1997 Fiyatlarıyla Büyüme) ............................... 201 Tablo 3.21 : Aylık Sanayi Üretim Endeksi (1997=100) ................................ .............. 202 Tablo 3.22 : Konsolide Bütçe Gelirleri (1999-2000)................................ ................... 203 Tablo 3.23 : Konsolide Bütçedeki Bazı Temel Eğilimler (1995-2000)....................... 205. vi.

(9) Tablo 3.24 : Yıllık Enflasyon Hızı (1999-2000)................................ .......................... 206 Tablo 3.25 : Ödemeler Dengesi (1999-2000) ................................ .............................. 207 Tablo 3.26 : Dış Ticarette Gelişmeler (1999-2000)................................ ..................... 208 Tablo 3.27: Konsolide Bütçe (kümülâtif) (Ocak-Ekim 2001)………………………..218 Tablo 3.28 : Dış Ticaret Gelişmeleri (2000-2002)................................ ....................... 221 Tablo 3.29 :Türkiye’de 2000-2002 Yılları Arasındaki Sermaye Hareketleri Dengesi 225 Tablo 3.30 : Toptan Eşya Fiyatları 2000-2004 ……………………...…………….…225 Tablo 3.31 : Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri (2000-2004) ................................ ..... 226 Tablo 3.32 : Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Ödenek ve Harcamaları (2002-2004) 226 Tablo 3.33 : Ödemeler Dengesi (2000-2004) ................................ ............................. 227 Tablo 3.34 : Kurulan, Statü ve Sermayesi Değişen ve Kapanan Şirket, Sayı ve Sermayeleri (2000-2004) ................................ ................................ .......... 229 Tablo 3.35: Merkez Bankası Bilânçosu (1999-2003) ................................ ................. 230. vii.

(10) GRAFİKLER LİSTESİ. Grafik 3.1: Enflasyon Göstergeleri (1990-2002)………...………….…………….…206 Grafik 3.2: Cari İşlemler Göstergeleri (1990-2002)……………………....….…...…209 Grafik 3.3: Yılları Arası Kişi Başına Milli Gelir ve GSMH (2000 -2004)…...…....…216 Grafik 3.4: Yılları Arası Bütçe Geliri ve Bütçe Açığı (2000-2004)….……...…….....220 Grafik 3.5: Arası Dış Ticaret Göstergeleri (1990–2002)………. ……………...…....221 Grafik 3.6: Açılan ve Kapanan İşyerleri Sayısı (1998-2002)......................... ............2 28. viii.

(11) KISALTMALAR MÜSİAD vb. AGÜ IMF a. g. e. a. g. M a. g. k. s BYKP yy TMSF AG GSMH ABD TOBB İYUP SUK GATT KİT LA GÜ LIBOR GSYİH İİBM KDV TEFE TÜFE KKBG İMKB DPT AB OECD OPEC DİE MB SSK. : Müstakil Sanayiciler ve İş Adamları Derneği : Ve Benzeri : Az Gelişmiş Ülkeler : Uluslararası Para Fonu : Adı Geçen Eser : Adı Geçen Makale : Adı Geçen Kaynak : Sayfa : Beş Yıllık Kalkınma Planı : Yüz Yıl : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu : Az Gelişmiş : Gayri Safi Milli Hasıla : Amerika Birleşik Devletleri : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği : İstikrar ve Yapısal Uyum Programları : Sektörel Uyum Kredileri : General Agrement on Tariffs and Trad e (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) : Kamu İktisadi Teşebbüsü : Latin Amerika : Gelişmiş Ülkeler : London Interbank Offered Rote : Gayri Safi Yurt İçi Hasıla : İthal İkameci Birikim Modeli : Katma Değer Vergisi : Toptan Eşya Fiyat Endeksi : Enflasyona Endeksli : Kamu Kesimi Borçlanma Gereği : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası : Devlet Planlama Teşkilatı : Avrupa Birliği : İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı : Petrol İhraç Eden Ülkeler : Devlet İstatistik Enstitüsü : Merkez Bankası : Sosyal Sigortalar Kurumu. ix.

(12) GİRİŞ. Gerek dünyada gerekse ülkemizde zaman zaman ekonomik krizler yaşanmaktadır. Etkileri ve şiddet dereceleri farklılık gösterse de bütün krizler ülke ekonomilerini ve sosyal yapısını önemli ölçüde etkiler. Bu nedenle krizler makro bazda ülkeler, mikro bazda ise organizasyonlar için hayati önem taşımaktadır. Ekonomi bilimini yıllardır uğraştıran ve çoğu kez büyük tartışmalara yol açan konu, ekonomide istikrarı sağlamak amacıyla uygulanacak politikaların veya programların seçimi üzerine olmuştur. Günümüzde istikrarı sağlamak amacıyla izlenecek ekonomi politikasının seçiminde ve uygulama biçiminde ekonomi literatürü çok geniş çeşitli çözüm önerileri sunmaktadır. Bütün ülkeler için ekonomik gelişmişlik düzeyinin yüksek olması, istenen bir durumdur. Ancak günümüzde birçok ülke hedeflenen bu seviyeyi yakalayamamaktadır. Hatta çoğu kez söz konusu ülkeler ekonomik istikrarsızlık olarak adlandırılan kriz dönemleriyle karşılaşmaktadırlar. Bu süreçte ilgili ülkelerde genelde, normal olmayan ekonomik dengeler daha da bozulmaktadır. Dolayısıyla bozulan ekonomik dengelerin düzeltilebilmesi için bir takım ekonomik istikrar politikaları uygulanmaktadır. Ekonomik istikrarsızlıklar, ülkeden ülkeye farklılıklar göstermesine rağmen genelde, yüksek enflasyon, döviz sıkıntısı, ekonomik durgunluk, işsizlik, mali dengelerin bozulması vb. şekillerde ortaya çıkmaktadır. Söz konusu değişik durumlarda kendisini gösteren ekonomik istikrarsızlıklar için farklı istikrar programları uygulanmaktadır. Ülkemizde de son otuz yıldır gündemden düşmeyen sorunların başında “Ekonomik Kriz" gelir. Ekonomik Kriz düşüncesi, ekonomik krizin olası etkileri ve çözüm önerileri ve uygulamaları geçmişte olduğu gibi günümüzde de yaşanmaktadır. Kimileri krizin ekonomik olduğu kadar siyasi olduğu düşüncelerini ortaya atmışlar, ciddi tartışma ve çözüm önerileri ortaya koymuşlardır. Hatta krizin bir sosyal patlamaya neden olabileceği sosyal krize dönüşebileceği endişesi ile projeler bile üretilmiştir. Ekonomimizin. kriz. dönemlerinde. çalışmaması,. siyasetin. kilitlenmesi,. sosyal. huzursuzluklar ise bu krizlerin nedeni değil sonuçlarıdır. Sonuçlar üzerine yoğunlaşarak da krizden çıkışa çözüm aramak, krizlere neden olan sebepler doğru saptanmadıkça hiç bir zaman mümkün olmamıştır.. x.

(13) Çalışma kapsamında seçilen Latin Amerika Ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Meksika, Şili) ile ağırlıklı olarak Türkiye’de 1980’den bugüne kadar uygulamaya konulan istikrar programları benzerlik göstermektedir. Bu çalışmanın temel amacı, küresel dünya düzeninde oluşan yapısal krizlere çözüm arayışı çerçevesinde gelişmekte olan ülkelerde uygulamaya konulan istikrar ve yapısal uyum programlarının, somut çabalar olduğunu vurgulamaktır; Uygulamaya konulan istikrar ve yapısal uyum programlarıyla ilgili olguları, olayları, sonuçları ve kriz yaşayan ülkelerin istikrar ve yapısal uyum programlarının hangi evresinde yer aldıklarını tarihsel bir boyut içerisinde iç ve dış dinamiklerle ortaya koymaktır; Türkiye’nin genel görünüşünü ve krizden çıkma programlarını yeni bir bakış açısı ile ele alıp, uygulamaya konulan istikrar paketleri ve yapısal uyum programlarının ekonomik krizi ne kadar giderdiğini, etkilerini ve sonuçlarını değerlendirmektir. Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde krizin niteliği ile ilgili teoriler ele alınarak, ekonomik kriz kavramının özellikleri, krizin temelleri ve yapısı üzerinde durulmuştur. Ekonomik kriz ve istikrar politikalarına teorik yaklaşımlar incelenmiştir. Bunlardan serbest piyasacı yaklaşım, krizin istem dışı etkilerden kaynaklanan geçici dengesizlikler olduğunu bu nedenle ekonomiye müdahale edilmediği takdirde piyasanın kendiliğinden otomatik olarak dengeye geleceğini belirtir. İkinci olarak müdahaleci yaklaşım, serbest piyasa uygulamalarının kendiliğinden otomatik olarak dengeye geleceği görüşüne karşı çıkarak, müdahaleye gereksinim duyulduğunu belirtir. Marksist yaklaşım, üretim tarzının istikrarsız yapısıyla kendi içsel çelişkilerini içinde barındırır ve bunu normal bir var oluş tarzı olarak değerlendirir. Krize çözüm arayışlarını içeren istikrar ve yapısal uyum programları ve paketleri teorik çerçevede incelenerek, politikaların hazırlanması ve uygulanmasında dikkat edilmesi gereken noktalar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna göre, uygulamaya konulan istikrar programlarının 1980’lerden itibaren ekonominin istikrara kavuşturulması aşamasında öncelikle kısa dönemli olarak istikrar politikaları uygulamaya konulmuştur. Dolayısıyla bu süreçte ortaya çıkan dengesizliklerin giderilmesi ve krizin aşılması için istikrar politikaları uygulanmıştır. Bunlardan Monetarist olarak nitelendirilen talep daraltıcı Ortodoks İstikrar Politikaları yanında. xi.

(14) Keynesyen olarak talep genişletici Heteredoks İstikrar Politikaları, Yapısalcı İstikrar Programları ve IMF destekli istikrar politikaları incelenmiştir. Bu nedenle öncelikle toplam talebi daraltmaya yönelik sıkı para ve maliye politikalarından oluşan Ortodoks İstikrar Politikaları; daha sonra da bu önlemlerin uygulanmasıyla ortaya çıkan hiperenflasyon ve işsizlik olgusunu, geçici olarak fiyat, ücret ve döviz kurlarının dondurulmasıyla kısa sürede düşürmeyi ve gerilimleri yumuşatmayı amaçlayan Heteredoks İstikrar Politikaları incelenmiştir. 1970’lerden sonra iki petrol şoku ve artan dış borç servisi ile IMF ve Dünya Bankası krize çözüm üretmek için istikrar programları uygulamaya başlamıştır. IMF gelişmekte olan ülkelerin istikrar boyutu ile ilgilenirken, Dünya Bankası ağırlıklı olarak alt yapı projelerine yönelik kredilerle gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde 1980’lerde uygulamaya konulan IMF destekli istikrar programları incelenmiştir. IMF destekli istikrar programları, iç talebi daraltıcı ve dış ticareti serbestleştirici önlemlerle, üye ülkelerin iç ve dış finansman dengelerini yeniden yapılandırılarak sürdürülebilir bir seviyeye getirmeyi amaçlamıştır. Latin Amerika ve Güneydoğu Asya ülkelerindeki krizler ve uygulanan yapısal uyum programları irdelenmiş ve bu gelişmekte olan ülkelerdeki istikrar programlarının sıklık nedenleri üzerinden hareketle programların başarı analizi yapılmıştır. Latin Amerika Ülkeleri ve Güney Doğu Asya Ülkelerinin istikrar politikalarının değerlendirilmesi ve ülkelerin karşı karşıya kaldıkları krizlerin analizi yapılmıştır. Çalışmanın “Türkiye’de ekonomik kriz ve istikrar paketleri, Türkiye üzerine bir uygulama (1980-2002)” başlığını taşıyan üçüncü ve son bölümünde ise Türkiye’nin 1980 ve sonrasında yaşadığı krizler ve bu krizleri gidermeye yönelik uygulamaya konulan istikrar ve yapısal uyum programlarını içeren istikrar paketlerinin sonuçları değerlendirilmiştir. Bu tez, teorik incelemeler ışığında literatür tarama ve betimleyici yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu çalışmada teorik incelemeler yapılırken birincil kaynak olarak konuyla ilgili çalışma yapan iktisatçıların kitapları, tartışma yazıları ve makalelerinden faydalanılmış; ayrıca günlük gazete yazıları, internet kaynakları ve daha önce çalışılan doktora tezlerinden de yararlanılmıştır.. xii.

(15) BİRİNCİ BÖLÜM TEORİDE EKONOMİK KRİZ VE İSTİKRAR POLİTİKALARI 1.1. Ekonomik Kriz Tanımı Bu bölümde, ekonomik krizin tanımı ve özellikleri ortaya konulup krizin farklı görüşler tarafından ele alınması ve krizin önlenmesi için ileri sürülen teoriler analiz edilmektedir. Ekonomik araştırmaların en önemli alanlarından birisi ekonomik krizdir. En genel anlamıyla kriz, ekonomik gelişme süresinde mal ve hizmetlerin arz ve talep dengelerinin bozulması, tüm ekonomik unsurlar arasındaki ilişkilerin kopukluğa uğramasıdır1. Bu anlamda krizin belli bir sürede gerçekleştiği ve ekonomik yapıyı yakından ilgilendirdiği anlaşılır. Kriz kelimesinin kökeni “karar vermek” anlamındadır. Ayrıca kriz kelimesi “birden bire meydana gelen kötüye gidiş yönündeki gelişme”, “büyük sıkıntı”, “buhran” ve “bunalım” gibi kelimelerle eşanlamlı olarak da kullanılmaktadır. Kökenine bakıldığı zaman “karar vermek” anlamında olan kriz geçmiş ve geleceğe ilişkin yeni kararları ve sorgulamaları da gerekli kılmaktadır. Bu sorgulamalar, gelecekte ne oluşacağını ve nasıl oluşacağını şimdi yapılanlara bağlamaktadır 2. Kriz, denetlenemeyen bazı dış faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan ve sisteme zarar veren olumsuz gelişmelerdir 3. Bir tarafta her hangi bir faktöre bağlı olarak beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan sıkıntılı bir dönem yaşanırken, bazı çevreler veya kesimler için de yeniden yapılanma yolunda bir fırsat olarak anlaşılmaktadır4. Bu yüzden ekonomik kriz, ekonomik ve kurumsal yapıda “dönüm noktası” olarak da ifade edilebilir. Genel ekonomik büyüklüklerden birinde veya hepsinde ortaya çıkabilecek dengesizlikler. ekonomik. istikrarsızlıklar. 1. olarak. adlandırılabilir 5.. Buna. göre,. Enver Özcan, Ekonomik Bunalımlar, Ankara, Ongun Kardeşler Matbaacılık, Ocak 1981, s. 1 Çağlar Keyder, “Kriz Üzerine Notlar” , Toplum ve Bilim Dergisi, Sayı 14, 1981, s. 3 3 İlhan Uludağ ve Erişah Arıcan, Türkiye Ekonomisi, Der Yayınları, İstanul, 2003, s. 51 4 Levent Yılmaz, Umberto Eco ile Kriz Üzerine, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2001, s. 10-32 5 Beyhan Ataç, Kuramda ve Türkiye’de İstikrar Politikası Açısından Parasal ve Mali İşlemler , EİT. İlimler Akademisi Yayınları No:131, 1986, s. 36 2. 1.

(16) dengesizlikler ve dalgalanmalar olarak ortaya çıkan kriz, giderilmeye çalışılan yapısal uyum sürecinin araştırıldığı birzaman dilimidir. Ayrıca kriz, eski yapılanmanın bir üst aşamaya geçişi sırasında sancılı bir zaman diliminin yaşanması olarak ifade edilebilir 6. Kriz sözcüğünün günümüz ekonomi ve politika alanındaki yaygın anlamı; bir taraftan dışsal faktörlere bağlı olabilen ve beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan sancılı bir dönem, bir taraftan da bazı çevreler veya kesimler için yeniden yapılanma yolunda bir fırsat olarak anlaşılmaktadır. Kapitalist ekonomiler, yoğun sermaye yatırımı, yeni alt yapı oluşumu, köklü. değişmeler ve teknolojik. yeniliklerle hızlı büyümeye. başlamışlardır7. Ülkeler ekonomik gelişme sürecinde bir takım sancılı dönemlerden geçer ve çeşitli dengesizliklerle karşılaşırlar. Ekonomik ortamın gelişme süreci aynı zamanda yapısal değişim sürecidir. Her dengesizlik kriz olarak nitelendirilemez; kriz, ekonomik ve sosyal yapıyı ilgilendiren yapısal değişiklik sürecini oluşturan ve ekonomik bütünü yeni aşamalara sürükleyen olgular için kullanılmaktadır Buraya kadar yapılan tanımların dışında, ekonomik kriz kavramı, “ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarması” şeklinde tanımlanabilir8. Yani önceden bilinmeyen ya da sezilemeyen bazı gelişmeler kriz olarak adlandırabilir. Kriz ilk görüldüğü alanlardan ekonominin tümüne yayılır. Sanayi kesimin yanı sıra ticaret ve mali kesimi de etkisi altına alarak hızla genelleşir ve uluslararası ekonomik krize bile yol açabilir. Bu anlamda krize ekonomik kriz, mali kriz, finansal kriz, siyasi kriz, hükümet krizi, ahlaki kriz, sosyal kriz, borç krizi, borsa krizi, talep yetersizliği krizi, bankacılık krizi şeklinde çok sık rastlanmaktadır. Kriz ekonomik süreç içerisinde ortaya çıkan önemli bir sorun olarak düşünülmelidir. Krizin bir diğer özelliği, önceden tahmin edilmeyen ya da bilinmeyen. 6. Metin Altıok, Azgelişmiş Ülkelerde 1980 Sonrasında Ekonomik Kriz, İstikrar ve Yapısal Uyum Programları, Latin Amerika ve Türkiye Deneyimleri, Doktora Tezi, İstanbul, 2000, s. 10 7 Dündar Sağlam, Dünya Ekonomisinde Bunalım (Seçme Yazılar), Ar Basım Yayın ve Dağıtım A.Ş., Eskişehir, 1983, s. 27-28 8 Coşkun Can Aktan ve Hüseyin Şen, “Ekonomik Kriz: Nedenler ve Çözüm Önerileri”, Yeni Türkiye Ekonomik Kriz Özel Sayısı II, Semih Ofset, Ankara, 2001, s. 1225. 2.

(17) bir anda ortaya çıkmasıdır. Aslında kriz kişiler ve kurumlar için hem tehlike ve tehdit oluşturduğu gibi hem de yeni fırsatlar yaratabilir. Bu anlamda kriz genellikle düşünüldüğü gibi tamamen olumsuz özellikte bir kavram değildir, yeni bir başlangıca da sebep olabilir. Krizler kısa ya da uzun süreli olabilirler. Krizlerin etkisinin kısa ya da uzun olması krize karşı alınacak tedbirlerin zamanında alınıp alınmamasına ve bunların uygulanmasına bağlıdır. Herhangi bir organizasyonda ortaya çıkan bir kriz, diğer sektörleri de etkisi altına alabilmektedir. Ekonomik krizler ekonomide çeşitli şekillerde kendini gösterir. Üretimde hızlı bir daralma, fiyatlar genel seviyesinde ani değişmeler, faizlerde yükselişler, iflaslar, işsizlik oranında ani artış, ücretlerde gerileme, borsada çöküş, finansal piyasalarda dalgalanmalar, spekülatif hareketlerde kendini gösterir. Krizler etkiledikleri sektörler açısından, reel sektör krizleri ve finansal sektör krizleri olmak üzere ikiye ayrılır. Reel krizler, üretimde veya istihdamda önemli dalgalanmalar olarak ortaya çıkmaktadır. Finansal krizler ise, ekonominin reel kesimi üzerinde tahrip edici etkiler yaratabilen ve piyasaların etkin işleyiş biçimini bozan finansal piyasa çöküşleridir 9. Keynes, krizlerin nedenini kötü yönetim veya ekonomi dışı nedenlere bağlamaktadır. Bu anlamda, devletin ekonomiye müdahalesi gündeme getirilmiştir. Kapitalist sistem zaman zaman konjonktürel krizler yaşamakla birlikte, krizleri sistemin yapısal-kronik yani sürekli olguları olarak değerlendirir. Yani kapitalist sistemde krizler sermayenin bunalımını ve sıkışıklığını aşma araçlarıdır. Sosyalistler krizi kapitalist sisteme özgü bir dönüşüm olarak irdelemiş ve kapitalist sistem işleyişinden kaynaklanan bir iyileştirme olarak düşünmüşlerdir10. Bir toplumun var olmasının temel şartı üretim kapasitesine bağlıdır. Bunun anlamı bir toplum ekonomik ilişkilerini, siyasal ilişkilerini, sosyal ve kültürel yapısını değişikliklere. hazırlıklı. hale. getirmelidir.. Bir. toplumun. kendisini. yeniden. üretebilmesinin temeli de o toplumdaki var olan üretim ilişkilerine yani sermaye birikimine bağlıdır.. 9. S. Frederic Mishkin, “Financial Policies and Prevention of Financial Crises in Emering Market Countries”, NBER working Paper Series, 8087, January 2001, s. 3 10 Ernest Mandel, Marxıan Economic Theory, Merlin Press, London, 1977, s. 373-376. 3.

(18) Kapitalist olan üretim tarzında bir toplum ve ekonominin sürekliliği esas olarak sermaye sınıfının kar etmesine ve onu yeniden yatırıp sermaye birikimi sağlamasına bağlıdır. Kapitalist üretim biçimi üç dolaşım ve dönüşüm sürecinden oluşur. Bu süreçlerden her birisinde kapitalizmin temel olgusu olan sermaye bir biçiminden başka biçime dönüşmekte ve tekrar genişleyerek ilk biçimini almaktadır. Bu süreçlerden bi risi Para Sermayesi/Finansal Sermayenin dolaşım sürecidir. Burada para-sermaye üretim sürecinde işgücü ve üretim araçlarının kullanarak para cinsinden artı değer ilavesiyle genişleyerek kendini yeniden üretir. İkinci dolaşım süreci meta sermayenin dolaşım sürecidir. Para sermayenin üretim sürecine soktuğu mallar ürün cinsinden artı değer ilavesiyle genişleyerek yeniden üretilir. Üçüncü dolaşım süreci ise bu işlemlerin gerçekleştirildiği Üretken Sermayenin dolaşım sürecidir 11. Bu üç dolaşım ve değişim sürecinin peş peşe yaşanması ve tekrarlanması sürecinde sermaye büyümekte kapitalizmin özünü oluşturan toplumsal ilişki pekişmekte ve yapı yeniden üretilmektedir12. Üretim süreci ile dolaşım süreci arasında zincirleme bir ilişki vardır. Bu zincirleme ilişkide halkalardan herhangi birinde kopma ya da kırılma gerçekleşirse kriz ortaya çıkar. Kriz, sermaye birikimi sürecinin yani üretim ve dolaşım sürecinin bütünlüğünün içsel çelişkileri nedeniyle sarsılmasıdır. Bu çelişki sürekli sermaye birikim şekillerini yenilemekle sürekli aşılır. Dolayısıyla kriz sarsıntıya uğrayan sürecin yeniden düzenlenmesiyle giderilmeye çalışılır 13. 1.2. Ekonomik Krizin Mahiyeti 1.2.1. Fiyat istikrarsızlığı Ekonomik krizler birbirleri ile bağlantılı olsalar da yine de farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik krizler öncelikle fiyat istikrarsızlıklarına neden olmaktadır.. 11. Nitin Desai, Marksist İktisat Teorisi, Çev: N. Satlıgan, Birikim Yayınları, İstanbul, 1972, s. 51-57 Rüştü Bozkurt, Çözülme ve Krizler Üzerine, Eskişehir Sanayi Odası Yayını, 1996, s. 275 13 Bernard Rosier, İktisadi Kriz Kuramları, Çev: N. Yentürk, İletişim Yayınları, İstanbul, 1991, s. 2021 12. 4.

(19) Fiyatlar genel seviyesinde istikrarın sağlanması para politikasının ilk amacı olup, fiyat düzeyindeki gelişmeler milli gelir ve istihdam seviyesini, gelir bölüşümünü, dış ödemeler dengesini ve ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkiler 14. Fiyat istikrarının amacına para değerinin korunması amacı da denir. Para değerinin istikrarından paranın iç değeri anlaşılır. Fiyatlar genel düzeyinin yıllık ortalama artış hızı enflasyon oranını verir. Fiyat artışı % 1–2 oranında ise ekonomide fiyat istikrarı vardır. Gelişmekte olan ülkelerde % 5’lik fiyat artışı da normal karşılanabilir15. Fiyat istikrarsızlıkları enflasyon, stagflasyon ve depresyon gibi problemlerdir. Bunlardan en çok rastlanılanı enflasyondur. Çoğu ülke ekonomilerinin değişik zamanlarda farklı boyutlarda karşılaştığı enflasyon, günümüze gelinceye kadar ekonomik anlamda tartışılan en önemli konu olmuştur. Kelime anlamı olarak şişkinlik ve genişleme anlamına gelen enflasyon ekonomik anlamda bu güne kadar çok değişik şekillerde tanımlanmıştır. Enflasyona bir ekonomide fiyatlar genel seviyesinin sürekli bir şekilde artması şeklinde genel bir tanım yapılabilir. Genel olarak enflasyonun sebebi, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli bir fiyat yükselmesidir. Birinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar geçen zamanda ülkeler hızla yükselen fiyatlarla karşılaşmışlardır. Enflasyon talep enflasyonu, maliyet enflasyonu, fiyat enflasyonu, ithal enflasyonu, yapısal enflasyon olarak karşımıza çıkmaktadır16. Talep enflasyonu, mevcut üretim faktörlerinin tam olarak kullanıldığı bir ekonomide toplam talepte bir artışın fiyatları arttırması sonucu ortaya çıkan enflasyondur. Monetarist ekonomistlere göre toplam talepteki artışların temel nedeni para arzındaki genişlemedir. Neoklasik ekonomistlere göre ise parasal genişleme enflasyonun sebebi olmakla birlikte talep enflasyonuna tüketim, yatırım, devlet harcamalarındaki kaymalar da neden olabilir 17.. 14. A. Baki Primoğlu, Para Politikası, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1989, s. 11 İlker Parasız, Para Politikası, Ezgi Basımevi, Bursa, 1998, s. 2. 16 İlker Parasız, İktisada Giriş, Prensipler ve Politika, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2000, s.363 17 İlker Parasız, Kriz Ekonomisi, Ezgi Kitabevi Yayınları,2. Baskı, Bursa, 1996, s. 8-15 15. 5.

(20) Üretimde kullanılan, faktörlerden birinin veya birkaçının ya da hepsinin fiyatlarındaki artışın üretim maliyetini arttırarak genel fiyat düzeyini arttırması sonucu ortaya çıkan enflasyon çeşidi de maliyet enflasyonudur. Maliyet artışı sonucu fiyatlar artarken para miktarı ve paranın dolaşım hızı aynı kalırsa nispi fiyatların yapısı değişebilir ya da fiyatlar genel seviyesi artar 18. Fiyat enflasyonu, eksik rekabet şartlarının olduğu bir ortamda üretilen malların piyasa fiyatı üstünde değerlendirilmesi sonucu gelir elde edenlerin aktif talebi yükselterek toplam arzın toplam talebi karşılayamaması sonucu ortaya çıkar. İthal enflasyonu, ithalatçı ülkenin mallarının fiyatını artırması sonucu olabileceği gibi ithalatçı ülkenin parasının değerini düşürmesinin sonucu da olabilir 19. Enflasyon bir toplumun ekonomik birimlerinin toplu olarak mevcut miktarından daha fazla mal ve hizmet talep etmeleridir. Talebe göre mal ve hizmet miktarı kıt olduğundan fiyatlar yükselir. Bununla birlikte enflasyonist bir süreçte toplam talebin parasal değeri mal ve hizmetlerin değerinden daha hızlı artar. Böylece enflasyonist süreç sürekli fiyat artışlarıyla başlamaktadır. Enflasyonu, hiperenflasyon, Latin enflasyonu (yüksek enflasyon), sürünen enflasyon ve istikrar krizi şeklinde farklı şekillerde ele alabiliriz. Bunlardan hiperenflasyon aylık % 50 fiyat artışları ve yıllık % 200’leri aşan enflasyon olarak karşımıza çıkmakta, dolaşımdaki parayı tahrip etmekte, yabancı paraların ya da yabancı mevduat hesaplarının yerli paranın yerini almasına neden olmaktadır20. İkinci grup parasal değer kaybını % 100’lere kadar yükselen iki rakamlı yüksek enflasyon oluşturmaktadır. Kronik enflasyonun özelliği kendi kendine sürmesidir. Sürünen enflasyonun en önemli özelliği ise sosyal güçler arasındaki değerdir21. Çoğu ülkelerin zaman zaman farklı boyutlarda karşılaştığı enflasyon, günümüze kadar ekonomik alanlarda tartışılan en önemli sorun olmuştur. Enflasyonların ortak özelliği hükümetlerin büyük bütçe açıklarını finanse etme gereksinimi sonucu para arzında meydana gelen büyük artıştır. Enflasyon oranı yükseldikçe toplanan vergilerin reel değerinde hızlı düşüşlere neden olur. Bu durum. 18. İsmail Türk, Maliye Politikası, Turhan Kitabevi, Ankara, 1999, s. 86 İlker Parasız, İktisada Giriş..., s. 367 20 Rudiger Dornbusch, “Lessons From Experiences With High Inflation”, The World Bank Economic Review, No:1, Vol. 6, January, 1992, s. 88 21 İlker Parasız, Kriz Ekonomisi..., s. 8-15 19. 6.

(21) bütçe açıklarını arttırmaktadır. Bu yüzden kamu harcamalarının kısılmasını gerektiren politikalar uygulanmalıdır. Ayrıca dışsal şoklar bütçeyi olumsuz etkilemekte, borç sorunu da hiperenflasyonu tetiklemektedir 22. Kronik enflasyonlar da fiyat düzeyindeki artış, yeni para arzı artışları, para talebinde sürekli kaymalar, toplam talep artışları, yenilenen arz baskıları ve yinelenen şoklar sonucu meydana gelmektedir23. Enflasyon oranının gelecekte ne olacağı belirsiz olacağından, ekonomik faaliyetleri çok daha kötü yönde etkiler. Enflasyon bir kez ortaya çıkınca, halk enflasyonun devam edeceğini beklemeye başlar. İnsanlar tüketim, tasarruf, aktif – pasif pozisyonları ve sözleşmelerle ilgili kararlarını alırken gelecekteki enflasyonla ilgili bekleyişleri göz önünde tutarlar 24. Ekonomik istikrarsızlıkların en önemli sebeplerinden olan enflasyonu Keynesyen düşünce, ekonominin tam istihdam seviyesine gelmesiyle artan talebe bağlamıştır. Keynesyen düşünce, miktarların değişebildiği bir piyasadaki toplam talepte meydana gelen değişmelerin sonuçlarıyla ilgilenmektedir. Bu düşünceye göre, toplam harcamalardaki artış fiyatlar genel düzeyinden daha çok üretimde yani toplam arzda bir değişmeye yol açacaktır. Bu düşünceye göre genel olarak ekonomi eksik istihdam koşullarında kabul edildiğinden, ekonomideki işsizlik, para ve maliye politikaları gibi talep yönetimli politikalarla çözülebilecektir25. Keynesyen düşüncede enflasyon ile işsizlik arasında belli bir ilişki ve etkileşim vardır. Philips Eğrisi’ne göre toplam talep arttıkça işsizlik oranının düşmesi beklenirken, işsizlik oranında bir düşüş ve ücretlerde daha yüksek bir artış oranı gerçekleşecektir26. Keynesyen düşünce, para politikası ile toplam talebin genişletilmesinin mümkün olmayacağını bu durumda kamu harcamalarını azaltılıp vergilerde artış sağlanarak maliye politikasının istikrarı sağlayacağını savunmaktadır. Keynesyen modelde. 22. Suat Oktar, “Hiperenflasyon ve Heteredoks İstikrar Politikaları”, Banka ve Ekonomik yorumlar Dergisi, 1995, s. 7 23 İlker Parasız, Kriz Ekonomisi..., s. 85 24 Suat Oktar, “Hiperenflasyon ve Heteredoks İstikrar Politikaları”..., s. 9 25 İlker Parasız, “Monetarist Keynesgil Tartışması”, Uludağ Üniversitesi İ. İ. B. F. Dergisi, Nisan 1985, s. 2 26 C. Peterson Wallacc, Gelir İstihdam ve Ekonomik Büyüme, Çev: Servet Mutlu, İstanbul, 1962, s. 365. 7.

(22) enflasyonun. uluslararası. aktarımı,. ithalat. fiyatlarındaki. değişmeler. yoluyla. gerçekleşmektedir27. M. Friedman’ın öncülük ettiği Monetarist iktisatçılar, enflasyonist bekleyişlerin önemi üzerinde durup, enflasyonla işsizlik arasındaki seçimin imkânsız olacağını vurgulayıp, enflasyonun piyasa mekanizmasına müdahalelerin bir ürünü olduğunu savunmaktadırlar28. Monetaristler enflasyonun kaynağını, piyasada aşırı miktarda para dolaşımına bağlayıp, kamu otoritelerinin ekonomik birimlere gizli olarak ödettiği bir vergi olarak değerlendirmektedir. Böylece Monetaristler para stoğu ile enflasyon arasında güçlü bir bağ olduğu ileri sürerler. Para stoğundaki bir artışın tüketime yönelik talebi aynı oranda arttırmadığı için her zaman enflasyonun yükselmesine neden olmadığını da ileri sürerler 29. Arz yönlü iktisatçılar, meselenin arz yönüyle uğraşmışlar ekonomik krizlerin ancak arza önem verilerek yani üretimi artırarak aşılabileceğini savunmuşlar, vergi teşviklerini önermişler hatta bunun enflasyonla mücadelede tek çözüm olduğunu ileri sürmüşlerdir. Arz yönlü iktisatçılar enflasyonun asıl sebebinin arz yetersizliği olduğunu savunmuşlar, vergi indirimlerinin verimliliği ve üretim miktarını arttırabileceğini ve böylece ekonomideki enflasyonist baskının ortadan kalkabileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu çerçevede üretimi artırmaya yönelik politikalara genel olarak ağırlık vermişlerdir 30. Rasyonel. beklentiler. teorisi. iktisatçıları. beklentiler. konusu. üzerinde. durmuşlardır. Rasyonel beklentiler ekolü, uyumcu beklentiler olarak isimlendirilen bu beklentilere göre bireyler devletin uyguladığı ekonomi politikalarına karşı belli bir davranışta bulunurlar. Böylece uygulanan ekonomi politikalarının beklenen sonuçları yalnızca kısa dönemde ve geçici olarak ortaya çıkacaktır 31.. 27. Z. Osman Orhan, Başlıca Enflasyon Teorileri ve İstikrar Politikaları, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 80-81 28 Süleyman Savran, Bunalım Sermayenin Yeniden Yapılanması, Yeni Liberalizm, Alan Yayıncılık, İstanbul, s. 35-36 29 Z. Osman Orhan, Keynesyen ve Monetarist İstikrar Politikaları, Bilim ve Teknik Yayınevi, İstanbul, 1989, s. 81 30 Ahmet Lıaquat, Stabilization Policies in Developing Countries, The World Bank Research Observer, 1986, s. 36 31 Merih Paya, Para Teorisi ve Para Politikası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1998, s. 262. 8.

(23) Buna göre fertler mevcut bilgileri ile uygulanan politikaların sonuçlarını değerlendirecekler beklentilerini de katarak kesin bir şekilde formüle ettikleri davranışlarını ileriye dönük uygulamalarına yansıtacaktır 32. Dolayısıyla önceden enflasyona yol açmış bütün uygulamalar ile tüm politikalar yürürlüğe girse bile, enflasyonist sonuç doğuracakmış gibi değerlendirilmektedir. 1.2.2. Arz – Talep Dengesizliği Üretim ile tüketim, arz ve talep, ekonominin en temel faktörleridir. Genellikle arzı arttırmaya yönelik politikalar, yüksek maliyetli, yapısal içerikli ve uzun vadelidir. Talep yönlü politikalar, etkisi kısa dönemde görülebilen para ve maliye politikalarından oluşmaktadır. Henüz gelişmekte olan ülkelerde farklı şekillerde ortaya çıkan ekonomik krizlerin ortak sebeplerinden birisi, üretim seviyesinin düşük olmasıdır. 1970’lerde yaşanan stagflasyon, yüksek işsizlik, düşük büyüme ve yüksek enflasyon gibi ekonomik istikrarsızlığın üretimi arttırmaya yönelik para ve sosyal politikaların uygulanması ile aşılabileceği savunulmuştur33. Bir ülke ekonomisinin üretim kapasitesinin yetersiz olmasının değişik nedenleri vardır. Bunları yapısal olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırmak mümkündür. Yapısal nedenlere bağlı üretim yetersizliği çoğunlukla sanayi üretiminin yetersizliğine, teknoloji ve teorik bilgi birikimi eksikliğine dayanmaktadır. Yurt içi üretimle karşılanamayan bir tüketim, yurt dışından karşılanmaktadır. Ancak üretim – tüketim dengesinin kurulması açısından ürünlerin yurt içinden ya da yurt dışından sağlanması herhangi bir problem oluşturmasa da, bir ekonominin dışalım yoluyla ürettiğinden fazla tüketerek uzun süre dengesini koruması mümkün değildir. Ancak ülkede tüketilen bütün malların yurt içinde bire bir üretilmesinin de imkânı yoktur. Fakat bir ülke için olması gereken, dışarıdan olmak zorunda olduğu malların parasal değerine eş değer bir malı, dışarı satabilecek güce sahip olmasıdır. Söz konusu ülke böylece dış dengelerini koruyabilecektir34.. 32. Ronald A. Krieger, “Arz Yönlü Ekonomi”, Çev: Coşkun Can Aktan, Dokuz Eylül Üniversitesi, İ. İ. B. F., C. 7, S. 1, 1992, s. 4-27 33 Tuncer Bulutay, Employment, Unemployment and Wages in Turkey, ILO, 1995, s. 15 34 Muhammed Akdiş, “Rasyonel Beklentiler Okulu’nun Enflasyon Yaklaşımı ve Türkiye’deki Faiz Oranları” Banka ve Ekonomik Yorumlar, Haziran- Temmuz 1991, s. 63.. 9.

(24) Üretim yetersizliğinin, yapısal olmayan nedenleri, genellikle ekonominin kötü yönetilmesinden. ve. özellikle. para. politikalarının. iyi. uygulanamamasından. kaynaklanmaktadır. Burada esas olan, para arzının bütün boyutları ile iyi ayarlanmasıdır. Ayrıca devletin, üretime yönelik takip ettiği politikalar son derece önemlidir. Çünkü reel ekonominin yeterince desteklenmemesi ülke açısından üretim kapasitesinin yeterli derece gelişmesini engelleyen son derece önemli bir faktördür. Bu nedenle, sermayenin üretim dışı alanlardan reel sektöre yönelmesi için teşvik edici politikalar uygulanmalıdır. Hatta sermayeyi reel sektörün dışında değerlendiren ve bundan gelir elde eden kesime uygulanan vergi ve denetimler arttırılmalıdır. Buna bağlı olarak, kamu sektöründe en kısa sürede iç borçlanma politikalarına son verilmeli ve böylelikle ülkede kıt olan sermaye daha yoğun bir şekilde üretime yönlendirilmelidir35. 1972’lerin. sonlarından. itibaren. gelişmiş. ülkelerde. yeniden. yapılanma. politikalarıyla yaratılan üretim süreci ve işgücünün değerinin düşürülmesiyle kar oranlarının tekrar arttırılması hedeflenmiştir. Yeni liberal politikalarla 1980’lerde dünya yeni bir döneme girmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde borç krizinin etkisiyle sanayilerinin üretimleri yetersiz kalmaktadır. Üretim miktarının azlığı ile beraber gerçekleşen üretimlerin de ileri teknoloji ürünü olmaması, sonuçta ülkelerin dış piyasalarda rekabet edebilme imkânını ortadan kaldırmaktadır 36. İhracat gelirlerinin ithalat gelirlerini karşılayamaması ekonomik verinin bir başka sorunu olan ödemeler bilançosu dengesizliğini açığa çıkartmaktadır. 1.2.3. Ödemeler Bilançosu Açığı ve Dış Dengesizlik Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hedefleri ve ihtiyaçları karşısında ihracatın büyümeyi uyaran bir faktör olduğu düşünüldüğünde dışa açık ekonomi politikaları içinde ihracat önemli bir yer tutar. Ödemeler bilânçosu, bir ülkenin belirli bir dönemde dış dünya ile gerçekleştirilmiş. olduğu. tüm. iktisadi. 35. faaliyetlerinin. muhasebe. kayıtlarından. Muhammed Akdiş, “Rasyonel Beklentiler Okulu’nun Enflasyon Yaklaşımı ve Türkiye’deki..., s. 65 Sinan Sönmez, Dünya Ekonomisinde Dönüşüm Sömürgecilikten Küreselleşmeye, Ankara, İmge Yayınları, 2005, s. 184. 36. 10.

(25) oluşmaktadır. Bütün bu kalemleri gelir-gider şeklinde gösteren, ödemeler bilançosu bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin denge ve dengesizliğini ortaya koymaktadır37. Ülkeler için ödemeler bilançosunun açık ları, temel ekonomik verileriyle sıkı ilişki içindedir. Ödemeler bilançosunda açık veya fazlalıklar dengesizliklere neden olmaktadır. Ülkelerin yurt dışından ithal ettiği mal ve hizmetler ile ihraç ettiği mal ve hizmetler arasındaki parasal değerin farklı olmasından kaynaklanır. Özellikle uzun vadeli sermaye hareketleri ülkelerin ödemeler bilançosunu önemli ölçüde etkiler38. Ödemeler bilançosunda yer alan dış ticaret ve sermaye hareketlerini etkileyen faktörler ikiye ayrılır. İç faktörler, ülkenin ekonomik yapısındaki yetersizliklerden kaynaklanır. Üretimin yetersiz oluşu, ödemeler bilançosunun açığının bir sebebidir. Ödemeler bilançosu açığının bir diğer sebebi ülkenin dış ekonomisidir. Bu konuda ihracata teşvik politikaları, döviz kuru politikaları ve sanayileşme politikaları ödemeler bilançosunu etkileyen faktörlerdir. Bunlara ilaveten yabancı sermaye politikalarının ülke çıkarlarıyla uyuşmaması, ülkede iktisadi ve siyasi istikrarın bulunmaması ve sermaye piyasasının yeterli derecede gelişmemesi de sermaye hareketleri açısından ödemeler bilançosunu olumsuz yönde etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Konjonktürel dalgalanmalar, hava şartlarındaki olumsuzluklar, doğal afetler ve savaşlar da ülkelerin ödemeler bilançosu açıklarına neden olan dış etkenlerdir. Dış etkenlerin bir kısmı da dış şoklar olarak ele alınmaktadır39. Ödemeler bilançosu dengesizliği bir ülkenin milli gelirini doğrudan etkiler. Bu etkileşimde ithalatın milli gelire olan etkisi negatif yönde olurken, ihracat değerlerinin etkisi ise pozitif olmaktadır 40. Ödemeler bilançosu dengesizliği enflasyonu da etkilemektedir. İthal edilen malların fiyatlarındaki yükselmeler ülke içi fiyatları yükseltmektedir. İthal mallardaki fiyat artışları iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Söz konusu malın yurt dışı fiyatı artarken ülkede devalüasyona gidilmesi sonucu ülkenin ithal mallarının fiyatları artar bu da enflasyonu tetikler Ödemeler bilançosunun diğer bir etkisi de gelir dağılımı üzerinde görülmektedir. Ödemeler bilançosunun açık 37. Halil Seyidoğlu, Türkiye Ekonomisi ve İstikrar Politikaları 1980-1985, İstanbul, 1986, s. 135 Rıdvan Karluk, Uluslararası Ekonomi, Teori, Politika, Sistem ve Kuramlar , Bilim ve Teknik Yayınevi, İstanbul, 2002, s. 160 39 İlhan Uludağ ve Vildan Serin, Dış Şoklara Karşı Dünya’da ve Türkiye’de Geliştirilen İstikrar Politikaları, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, No. 20, İstanbul, 1987, s. 14 40 Halil Seyidoğlu, a.g.e., s, 134 38. 11.

(26) vermesi halinde, bunun kapatılması için ülkede harcama kaydırıcı politikalar izlenirse iç talep yabancı mallardan yerli mallara doğru kayar. Ancak bu kayma bazı durumlarda yerel hizmet üretimleri de diyebileceğimiz dış ticarete konu olmayan sektörlerin gelişmesine sebep olmaktadır. Böylece ülkede talebin kaydığı sektörler ve bunlara ara mal üreten yan sektörler milli gelirden eskine oranla daha fazla pay almaktadır. Gelir dağılımı ödemeler bilançosu dengesizliklerinden etkilenmektedir41. Ülkeleri iktisadi krize iten faktörler arasına dış borç konusu da eklenebilir. Dış ticaret gelirleri ile giderlerini karşılamayan bu ülkeler, söz konusu açığı dış borçlanma ile kapatmaya çalışmaktadırlar. 1.2.4. Borçlanma ve Borç Krizi İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan yapısal kriz, sermayenin uluslararası boyut kazanmasına, gelişmekte olan ülkelerin borç krizine, sermaye birikim krizine yol açmıştır42. Bretton Woods sisteminin yıkılmasından sonra, kurulan uluslararası para sistemi, enflasyon ve durgunluğun birlikte yaşandığı bir dünyada ekonomik ve mali krizin aşılması için dünya ekonomisinde yeniden yapılanmayı gerekli kılmıştır. Bu da uluslararası para ve sermaye piyasalarını genişletmiştir. Globalleşen sermaye özel bankalar aracılığıyla gelişmekte olan ülkelere borç olarak aktarılmıştır43. Dış borçlanma az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin finansman sıkıntısını gidermesine karşı, orta ve uzun vadede önemli sorunlar yaratmaktadır. Buna göre bazı iktisatçılar 1970’li yıllarda hızla artan petrol fiyatlarının borç krizine yol açtığını savunmakta, bazıları da yanlış uygulanan iktisat politikalarına bağlamaktadır. Dış borçlanmanın nedenleri arasında ihracat gelirlerinin ithalat giderlerini karşılayamaması sayılabilir. Yerli üretimin yetersizliği, yanlış dış ticaret politikaları ve ihracatı teşvik politikalarının yetersizliği dış ticaret açıklarını doğurmaktadır. Ayrıca söz. 41. Omotunde Johnson ve Joanne Solop, “Distributional Effects Of Stabilization Programs in Devoloping Countries” IMF Staff Papers, Vol. 27, No. 1, 1980, s. 1-5 42 İlker Parasız, Makro Ekonomi, Ezgi Kitabevi, 7.Baskı, Bursa, 1998, s. 96 43 Mustafa Sönmez, Türkiye Ekonomisinde Bunalım, Belge Yayınları, İstanbul, 1985, s. 104. 12.

(27) konusu ülkelerde devalüasyon ödenecek borçların milli para cinsinden değerini arttırmaktadır. Böylece ülkenin dış borcu ödemesi zorlaşmaktadır44. Ülkelerin borç ödemedeki dengesiz politikaları dış borç krizini devam ettirmektedir. Borcun alınma ve geri ödeme şartları, miktarı, kullanım durumu önemli etkenlerdir. Ülkelerin finansman sıkıntılarını karşılayabilmek için uluslararası finans kuruluşlarından borçlanma yoluyla finansman sağlaması zor olabilmektedir. Diğer taraftan alınan kredilerin ülke içinde verimli alanlarda kullanılamaması, dış borçların sürekli bir borç krize dönüşmesine sebep olmaktadır 45. 1980’den itibaren OPEC ülkelerinin ve ABD’nin sisteme fon sağlayan ülke olmaktan çıkıp borçlanan ülkeler arasına katılmaları borçlanma sisteminin değişmesine neden olmuştur. Bunun nedeni ise petrol fiyatlarının düşmesi sonucu OPEC ülkelerinin azalan petrol gelirleriyle, ABD’de uygulanan arz yanlı iktisat politikaları sonucu artan reel faizler olmuştur. Yükselen faiz oranları ve giderek artan kısa vadeli krediler borçları geri ödeme sorununu getirmiştir. Faiz oranlarının hızla artması dış ticaret hadlerinin bozulmasına yol açmış ve ülkelerden sermaye kaçışı başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin çoğunda uzun dönemli bir krize yol açmıştır46. 1970’lerin sonlarından itibaren gelişmiş ülkelerde yeni liberal stratejiler geliştirilirken,1980’lerden itibaren gelişmekte olan ülkelerde ihracata yönelik politikalar uygulanmıştır. Ancak serbestleşme politikalarıyla birlikte dış borçlanma yoluyla sermaye ihtiyacını karşılamak zorunda kalan gelişmekte olan ülkeler, yüksek faizler yoluyla borç transferini hızlandırırken aşırı değerli kur politikası ile ülkelerin ihracatını ve yatırımlarını düşürmüş, ithalatını arttırmıştır47. Az gelişmiş ülkeler için dış borçlanma kadar iç borçlanma da önemli sorunlar doğurmaktadır.. 44. Vito Tanzi, “The Impact Of Macroeconomic Policies on the Level of Taxation and Fiscal Balance in Developing Countries”, IMF Staff Papers, Vol. 36, No. 3, s. 645 45 46 47. Neşecan Balkan, Kapitalizm ve Borç Krizi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1995, s. 23. Mustafa Sönmez, a.g.e., s.112. Fikret Başkaya, Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü, Ankara, İmge Yayınları, 2001, s. 115. 13.

(28) İç borçlanmanın kaynağı ülke içi gelirlerin harcamaları karşılayamamasıdır. Az gelişmiş ülkelerde, vergi gelirlerinin azlığı, mevcut gelirlerin etkin bir şekilde vergilendirilememesi ve kamu işletmelerinin görev zararları, iç borç sıkıntısının önemli kaynaklarındandır. Devlet, kamu harcamalarını finanse edebilmek için, vergi gelirlerine ek olarak, iç piyasalardan borçlanmak zorunda kalmaktadır. Kamu harcamalarını iç borçlanma yoluyla finanse etmeye çalışan ülkeler hassas dengelerin daha da bozulmasına neden olmaktadır. Çünkü devletin borçlanması özel sektörün borçlanma kaynaklarını azaltırken buna bağlı olarak faizlerin yükselmesine ve maliyet enflasyonuna neden olmaktadır48. 1.2.5. Adaletsiz Gelir Dağılımı ve Sosyal Sıkıntılar Ülkedeki ekonomik krizler sosyal sıkıntıları da beraberinde getirmektedir. Bunların başında da gelir dağılımındaki bozulmalar gelmektedir. İç talebin belirlenmesinde nüfus ve kişi başına düşen ortalama gelir önemli etkenlerdir. Adaletli bir gelir dağılımı, GSMH’nin paylaşımında kişiler ve sektörler arasında nasıl gerçekleştiği bakımından önemlidir 49. Ülkenin GSMH’sinden aldıkları payın sektörler arasında farklı olması da önemli bir etkendir. Bu konuda uygulanan kalkınma politikaları da önemlidir. Çünkü bu politikalar çerçevesinde ülkenin kalkınması için bazı sektörlere öncelik tanınması veya desteklenmesi bu sektörlerin diğerlerine göre GSMH’den daha fazla pay almasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak, sanayi sektörünün dışında kalan tarım ve diğer sektörlerin ülkelerin GSMH’sinden oldukları pay azalmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımı, bu ülkelerin kalkınmaları açısından ayrı bir öneme sahiptir. Çükü ülkelerin kalkınmaları iç talebin seviyesine bağlıdır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin iç pazarlarını büyütmeleri, yani sanayi teşvik etmeleri gerekmektedir. Bu nedenle ülke ihtiyaçları göz önüne alınarak kalkınma politikalarını uygulamak gerekmektedir50.. 48. Emin Çarıkçı, “Devletin İç Borç Çıkmazı”, Türkiye’de İç ve Dış Ekonomik Gelişmeler, Adım Yayıncılık, Ankara, 1996, s. 31 49 A. Aydın Çeçen ve A. Suut Doğruel, Türkiye’de Ekonomik Büyüme Yapısal Dönüşüm Ve Kriz, Ege Yayınları, İstanbul, 1996, s. 124 50 Vural Savaş, İktisat Politikasına Giriş, Arı Yayıncılık, İstanbul, 1994, s. 30. 14.

(29) 1.3. Ekonomik Kriz Kavramına Değişik Yaklaşımlar Ekonomik krizler ülke kalkınmasını geciktiren bir faktördür. Diğer taraftan az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde krizlerin sık sık yaşanması bu ülkelerin sosyal ve ekonomik açıdan gelişmelerini geciktirmektedir. Krizlerin geçmişi oldukça gerilere gitmekle birlikte, bu konuyu açıklamaya yönelik yaklaşımlar, ekonomik krizlerin nedenlerine etkilerine ve çözüm yollarına bakış açıları bakımından farklılık gösterir. 1990’ların başından itibaren Türkiye ve dünyada yaşanan finansal krizlere çok sayıda kriz modeli geliştirilmiştir. 1.3.1. Serbest Piyasacı Yaklaşım Serbest piyasa yaklaşımında kriz kapitalist sistemin kendi içyapısından kaynaklanmamaktadır. Bu yüzden ekonomik krizlerin nedeni ekonomiye yapılan dışardan müdahalelerdir 51. Serbest piyasacı yaklaşım, piyasanın görülmez el yardımıyla mükemmel işleyerek, genel ekonomiyi düzenlediği görüşünü savunur. Ekonomide yaşanan istikrarsızlığın geçici olduğunu, piyasaların esnek yapısının bu dengesizlikleri kısa sürede düzelteceğini, bu yüzden devlet müdahalesinin azaltılması gerektiğini savunan klasik liberal görüşleri içerisine almaktadır. 1.3.1.1. Klasik Liberal Yaklaşım Klasik Liberal Yaklaşım, temel ekonomik kuralların her zaman ve her yerde geçerli olduğunu ileri sürer. Bu temel kurallar, piyasada tam rekabet koşullarının geçerliliği, ücret, fiyat ve faiz esnekliği ve fiyatların arz ve talebi dengelemesidir52. Klasik yaklaşım piyasada miktar kuramının geçerli olduğunu kabul eder. Miktar teorisine göre tam istihdamda bulunan bir ekonomide kısa dönemde paranın dolaşım hızı ve reel üretim artırılamayacağından para arzında meydana gelen herhangi bir genişleme doğrudan doğruya fiyatlar genel düzeyini etkileyecektir. Klasiklere göre para arzı devlet tarafından belirlenir. Para talebi ise işlem amacıyla elde tutulur. Bireyler. 51. Ali Özgüven, “İktisadi Krizler”, Yeni Türkiye, Ekonomik Kriz, Özel Sayısı, I, Semih Ofset, Ankara, 2001, s. 56-57 52 Halil Seyidoğlu, Türkiye Ekonomisi... , s, 157. 15.

(30) ellerindeki parayı tüketim ve tasarruf için talep ederler53. Bireyler tasarruflarını yatırımlara dönüştürürler. Bu da faiz oranı tarafından belirlenir. Eğer faiz oranı denge faiz oranının üstünde ya da altında belirlenirse oluşacak tasarruf fazlası veya yatırım fazlası faiz oranlarının düşürülüp yükseltilmesiyle dengelenir. Çünkü tam istihdam düzeyinde yatırımlar tasarruflara eşittir 54. Klasik yaklaşıma göre, piyasa ekonomisi en ideal düzendir. Piyasa ekonomisinde meydana gelen aksaklıklar ekonominin verimini ve rekabeti azaltır. Ancak fiyat mekanizmasının harekete geçmesiyle ekonomik sorunlar kendiliğinden aşılır. Devletin ekonomiye müdahalesinin gerekli olmadığı görüşündedir 55. Klasik iktisatçılardan J.B. Say’ın “Say Yasasına” göre, her arz kendi talebini yaratır, üretimin değeri dağıtılan gelirin değerine, yani satın alma gücüne eşittir. Bu nedenle ekonomide kriz olmaz. Say Yasası’na göre bazı dış nedenler piyasalarda dengesizlik yarattığında, dengesizliklerin kendiliğinden giderilmesi mümkündür56. Malthus, Smith ve Ricardo, üretimdeki gelişme nin, efektif ürün talebindeki yükselmeye bağlı olduğu ile açıklanabileceğini ileri sürmüştür57. Ricardo üretimi ücret, kar ve rant olarak sosyal sınıflar arsında bölüştürmüştür. Sürekli bir nüfus artışının ve tarımsal üretimin azalan verimlere neden olduğunu ileri sürmüştür. Yiyecek maddelerinin pahalılaşmasıyla emek yönünden mukayeseli üstünlüğe sahip olan ülkelerin. ithalatı. serbestleştireceğini. savunmuştur.. Ricardo’ya. göre. malların. kıymetlerinin sadece emek miktarı ile değil, sabit sermaye ile döner sermaye arasındaki orana ve sabit sermayenin süresine de bağlı olduğunu savunmuştur 58. Malthus, nüfusun olduğundan daha hızlı arttığını savunmaktadır. İstihdam ve üretimdeki artışı efektif talepteki gelişme ile ilişkilendirmektedir. Kriz dönemlerinde yoksullara yardımın geçici olarak ortadan kaldırılması zorunluluğuna açıklık getirmeye çalışmaktadır. Ricardo’nun modelinin temelinde de doğal kaynakların kıtlığı sebebiyle. 53. Vural Savaş, İktisat Politikasına ..., s. 20 Gülten Kazgan, İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, 3. Basım, İstanbul, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2000, s. 106-107 55 Ufuk Başoğlu ve Diğerleri, Dünya Ekonomisi, Ezgi Kitabevi, 2. Baskı, Ekim, Bursa, 2001, s.19 56 Gülten Kazgan, İktisadi Düşünce..., s. 107 57 Dündar Sağlam, Dünya Ekonomisinde Bunalım, Ar Basım Yayım, Ankara, 1983, s, 27 58 Vural Savaş, İktisatın Tarihi, Avcıol Basım, İstanbul, 1997,s.336-337 54. 16.

Şekil

Tablo 2.2: Brezilya’da Sabit Heteredoks
Tablo 2.3: Bazı Latin Amerika Ülkeleri ve İsrail’de Uygulanan İstikrar Programlarının  Karşılaştırmalı Özeti  Arjantin  Haziran 1985  Brezilya  Şubat 1986  İsrail  Temmuz 1985  Meksika  Aralık 1987
Tablo 2.4: Doğu Asya Ülkeleri Kriz Öncesi Analiz
Tablo 2.5: Bölge Ülkelerinin Başlıca Göstergeleri (1996 ve 1997)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Uzman görüşler kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda Özoğul ve Özel (2015) çalışmasında ortaya çıkan farkındalık; sadakat; algılanan kalite;

sorusunu yönelten Ergun Kuzev, “Parti federal seçimlere kendi adayıyla katılmadığına göre, bırakın Türklerin bir temsilcisinin seçilmesini, bir başka siyasi

Baraj gövdesinde meydana gelen oturmaları incelemek ve karşılaştırmak için Tip 8 (1. grup) numaralı modeller tabakalar halinde inşaat esasına göre çözülmüştür. grup) enkesiti

Bu gelişmeler yanında, 2021 yılında bütçe gelirleri tarafındaki nispeten güçlü performansın büyümeyle birlikte desteklenmesi gündeme gelebilecekken, yılın

Türkiye ekonomisinde istikrar politikalarının uzun vadeli ekonomik büyüme üzerine olan etkisini inceleyen ilk çalışmalardan olan bu çalışmanın, Türkiye ekonomisi

Ekonomik göstergelerde diğer krizlerde olduğu gibi büyük bir bozulma yaşanmamış ve diğer finansal kriz göstergelerine benzer göstergelere rastlanmamış olması,

gününde sayım sonuçları IOBC sınıf değerine göre zararsız “N” (%25,69) olarak belirlenmiştir (Çizelge 4). Çizelge 3 Laboratuvar koşullarında tau-fluvalinate

Ara~t~ rmac~lar~n ço~u bunlara i~aret etmi~tir (özellikle Baysun, Duda, Kreutel, Eren, Özön). Bu farklar ~öyle özetlenebi- lir:. Metnin asl~ ndaki imla yenile~tirilmi~tir.