9
-(
Ahmet Vefik Paşa
823
-183
A
DEVLET adamı ve oyarı yazarı. Fransız sahne şairi Moliere’in eserlerinden on altısını 1869'dan itiba ren tercüme ve adapte etmekle, Bursa'da tiyatro yaptırmakla şöhret kazanmıştır. Vefilc Paşa lise tahsilini Paris'te tamamlamış, orada ve Tahran'da elçilik, Londra'da sefaret kâtipliği yapmış, iki defa Maarif Nâzın, iki defa Başvekil olmuştur. Başve kil sözünü ilk olarak o kullanmış, Tahran'da elçilik binasına bayrak çektirerek bu geleneği kurmuştur.
H M E T V e fik Paşa, çok çalışkan ve tuhaf h u y lu bir adam dı. Fransızca, İngilizce, İtalyanca, eski Y u nanca bilirdi. A rapça ve Farsça'yı Ç°k iyi okur, a n lardı. T ü rklük bilinci, çağına g ö re o n u y e p y e n i bir tarih v e dil an la yışın a götürm üştü. Ç o k o k u d u ğ u için yabancılar k e n d isin d e n « D e vrilm iş kü tü p h an e» d iye söz ederlerdi. O n u n için en d o ğ ru h ü k m ü Keçecizade Fuat Paşa ve rm iş ve: «O, b in e k taşı b ü y ü k lü ğ ü n d e bir pırlantadır; ne y ü z ü ğ e takılır, ne kaldırım y a p m aya yarar!» demiştir.
V e fik Paşa, siyaset hayatında devletin o n u ru n u b ü y ü k bir titizlikle korurdu. Şam ayaklanm aları sı rasında F ra n sa 'n ın asker çıkarm ak istem esi üzerine Paris Elçisi o ld u ğ u için orada yapılacak m üzakerelere katılm ası em redilm işti. V e fik Paşa, hüküm et, a y a k lanm aları bastırm ak için Şa m 'a asker yetîştirinceye kadar, elçi o ld u ğ u halde, ortalarda g ö rü n m e d i ve m ü zakerelerin ge cikm e sin i sağladı.
Bir toplantıda Ü çüncü N a p o ly o n , A h m e t V e fik E fe n d i'y e : « O sm a n lı İm paratorluğu çöküyor, çatırtı larım işitiyorum !» demişti. V e fik Efendi, tam bir el çiye yaraşacak sü slü cüm lelerle: «Bizim m em leketi m iz b uraya uzaktır, işittiğiniz çatırtılar Fra n sa 'ya ait olsa gerek...» cevabım verm işti.
Y in e Paris'te, M ü slü m a n lık ale yh in e bir p iye s o y la n a c a ğ ı n ı öğ re n in ce b u n u ö n le m e k istemiş, ama
resm î m akam lar aldırış etm em işlerdi. B u n u n üzerine ilk gece tiyatroya g id e n V e fik Efendi, o y u n b aşla m adan sa h n e ye çıkıp eserin o y n a n m a sın ı önlemişti. A h m e t V e fik P a şa 'n ın «garip » sanılan huyları, aslında, y a şa d ığ ı zam anın ge re klerin e g ö re ilerici o l m asın dan d o ğ u y o rd u . M e se lâ B u rsa 'd a tiyatro y ap tır dıktan sonra «Fasulyacıyan T o p lu lu ğ u » n a kendi ter cüm e ve ad ap tasyo n larını oynatm ası, İsta n b u l'd a h oş karşılanm am ıştı. Ç ü n k ü , koskoca vali, her g ü n p ro valara gid iyo r, bir rejisör gibi, o yu n cu ları d in le ye re k yanlışlarım düzeltiyor, on d a n sonra h ü k ü m e t m e m u r larım bu oyu n ları se yre tm eğe m ecbur tutarak tiyat ron u n yaşam asın ı sağlıyord u . H ü kü m e tin birçok m e m uru d eğiştirm e k için B u rsa 'y a tayin ederek g ö n d e r d iğ i kalabalık bir m em ur to p lu lu ğ u n u «Benim size ihtiyacım y o k » d iye va pu ra b in d irip geri yollamıştı.
Hatta y in e h ü k ü m e tin başka yere naklettiği V izental E fe n d i'y i: «Ben se nd e n m e m n u n um , v a z i
fene d e v a m et» d iye B u rsa 'd a alıkoym u ştu . Sait Paşa İçişleri Bakanı o ld u ğ u zam an b akan lığa açık bir tez kere yazarak: «İkide bir Sait im zalı bazı telgraflar g e liyor. K im d ir bu a d a m ?» d iye sorm uştu.
Bu gib i olaylar son u n d a , Bursa V a liliğ in d e n alı nan V e fik Paşa, İstanbul'da, R u m e lih isa rin d a k i k o n ağın a çekilerek tercüm eyle u ğra şm aya d e v a m etti. İkinci b a şve k illiği sadece iki b u çu k g ü n sürm üştür. Bursa V a liliğ i'n d e n alındıktan sonra yaptıkları için tahkikat açılmıştı. Y ap ılan suçlam alardan biri de « K a dınlara m a h su s m atineler tertipleyerek ırz ehli h a tu n ları tiyatrohaneye doldurm ak»tı.
B u g ü n , yurt d ışın d a k i b ütün tem silciliklerim iz, b ayrağım ızı çeker. Âdettir bu. İşte bu âdeti, ilk defa ih d as eden de A h m e t V e fik Paşa olm uştu. Tah ran 'd a O sm a n lı İm p a ra to rlu ğ u 'n u n B ü y ü k e lç i'si o la rak g ö re v liy k e n , O sm a n lı toprağı olarak ilân ettiği elçilik binasına, törenle O sm a n lı b ayrağ ın ı çektirm iş ti. Sonra bu âdeti d iğ e r elçilikler de uyguladılar.
G e rek siyaset hayatında, ge re k idare hayatında m em lekete b ü y ü k hizm etleri d o k u n m u ş olan V e fik Paşa, ilk defa Türk dilinin s ö z lü ğ ü n ü yapm ıştır. Türk tarihinin b ü tü n lü ğü , san ıldığı g ib i bu tarihin yalnız O sm a n o ğ u lla rı so y u y le ku ru lu p b aşlam adığı fikrini de ilk ortaya atıp savu n an lard an d ır. N ite kim yıllar s o n ra, Kaşgarlı M a h m u t'u n « D iv a n û Lügât-it Türk» adlı ün lü eseri b u lu n un ca A h m e t V e fik P a şa 'n ın ortaya attığı iddialarda ne kadar haklı o ld u ğ u ortaya çıktı.
A h m e t V e fik P a şa 'n ın M o lie re 'd e n yap tığı çe viri ve adaptasyonlara gelince b u nlard an bilhassa ikinci gru p ta ki eserler, gerçek birer telif eserdir, y a ni kendi malı g ö z ü y le bakılm ak gerekir. N asıl M o - liere'in ken d isi kon u ların ın ç o ğ u n u Lâtin, İsp an yol ve Italyan sahne şairlerinin eserlerinden almış, ama bunlara ken d i d a m ga sın ı vu ra rak k en d isin e malet- mişse, V e fik Paşa da, ad ap tasyo n d iye bilinen eser lerini tam am iyle k en d ine ö z g ü hale getirmiştir. B u nu n en gü ze l ö rn e ğ i ise «Zor N ik â h ı» n d a k i sk o lâ s tik d ü şü n c e y i temsil eden Üstâd-ı Sâni ile H akim S e n â i'd ir ki b unların M o lie re 'd e k i asılları Lâtince ko n u şa n O rtaçağ kafalı filozof ve b ilgin le r o ld u ğ u halde V e fik Paşa, to p lu m u m u zd ak i karşılıkları o la rak «m edrese kafalı», A rapça k o n u şa n b ilgin ve filo zofu tercih etmiştir.
Hayat Koleksiyonundan AHMET VEFİK PAŞA
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi