¿)<L i t a p l a r
**r<0T *7 /
ÖMER SEYFEDDlN’lN ŞİİRLERİ
MUZAFFER UYGUNER
B
ir hikayeci olarak tanıtılan Ömer Seyfeddin'in bir iki şiirini ortaokul kitap larımızda gördüğümde yadırga
dığımı hatırlıyorum. Daha son
raki yıllarda, Ömer Seyfeddin'in
şiir yazdığını iyiden iyiye öğ
renmiştim. Ancak, 11e kadar şiir
yazmıştı ve bunlar nelerdi? Bun ların değeri neydi, edebiyat ve
özellikle şiir gelişimimiz içinde
yeri var mıydı? Bu soruların
cevaplarını kolay kolay bulama dık uzun yıllar boyunca. Değer li bir edebiyat tarihçisi ve araş
tırıcısı olan Fevziye Abdullah
Tansel, bu konuya da eğilebil-
miş ve iyi do etmiştir. Uzun
yıllar boyu yapılan araştırmalar
sonunda bulunan şiirler ilkin,
1968 yılında yayımlanan Necati Lıtgal Armağanı adlı ortak bir kitapta yer alan bir yazıda su
nulmuştu okurlara. O yazıya
ekli olarak 54 şiir yayımlanmış
tı. TanseJ, bundan sonraki yıl
larda yaptığı araştırmalar sonun
da ve özellikle Ömer Seyfed
din'in kullandığı bazı takma ad
ları öğrendikten sonra 12 şiir
daha bulmuş ve bunların hepsini bir kitapta toplamıştır.
Ömer Seyfeddin'in Şiirleri(!) adını taşıyan bu kitapta, kitabın nasıl ortaya çıktığını belirten bir
önsöz bulunmaktadır. Burada,
Ömer Seyfeddin'in şiirlerinin da ğınık olarak yer aldığı bazı araş
tırma ve kitaplar üzerinde du
rulmuş ve araştırmanın nasıl
yapıldığına ve Ömer Seyfeddin'in takma adlarla yayımladığı şiir
lere değinilmiştir. Bu adları bil
medikten, öğrenmedikten sonra şiirlerin Ömer Seyfeddin'in oldu
ğu elbette bilinemez. Özellikle
Süheyl Feridun ve Tarh an ad
ları önemli görülmektedir.
Tansel, 14 sayfalık bir bö
lümde Ömer Seyfeddin'e göre
Türk şairleri ve Türk şiirini be
lirttikten sonra Ömer Seyfed
din'in şiirleri üzerinde durmuş,
onun şiirlerinin konu ve vezin
özellikleri ile şekil özelliklerini
inceleyip değerlendirmiştir. İncelemeden anlaşılıyor ki, Ömer Seyfeddin Divan edebiya tını iyi anlayamamış ve bunun ustalarının pek az olduğunu, an laşılmasının da güç bulunduğu
nu savunmuştur. «Güzelin eski
si yenisi olmaz; fakat eserlerle, onları meydana getirenleri müş
terek olmayan hususiyetlerine
göre sınıflandırırsak, aradaki
fark kendiliğinden ortaya çıkar; Divan nazmıyla yeni şiirler ara sındaki fark, ilkinin mevzu bir liğinden uzak, diğerinin mevzu
lu, Vahdetli olmasıdır. Skolas
tik lisanla, Acem aruzu ile ya zan ve eserlerinde mevzu birliği
bulunan Abdiilhak Hâmid ile,
ondan Millî edebiyat devrine ge
linceye kadarki bütün şairleri
Orhan Vardar
bir sınıftan sayabiliriz; hepsinin
üslûpları her ne kadar başka
başka ise de, esas bir nokta
da birleşirler : Lisan ve Acem aruzu. Fakat Yahya Kemal bun
lardan ayrılır» (s. 2) . Ömer Sey
feddin, bundan sonra, çağının
şairlerini ele alıp değerlendir
mektedir bu yazısında. Ömer
Seyfeddin'e göre, «Şair, ruhun
da İlâhî bir ateş, bir ihtiras olan
dır. Şiir bizi zaptetmeli, ruhu
muzda olmayan bir kuvveti, bir
hassasiyeti bize ilka etmelidir».
Bilindiği gibi, Ömer Seyfed din, 1911 - 1912 yıllarında Genç
Kalemler adlı dergide yayımla
nan yazıları ile dilde sadeleşme sorunu üzerinde durmuş ve bir
çok yazı yayımlamıştır. O, bu
arada hece vezninin savunma
sını da yapmağa başlamıştır o
yıllarda. Yazdığı şiirlerinde de
hem sade bir dil, hem de hece veznini kullanmıştır.
Ömer Seyfeddin'in daha on yedi yaşında iken, 1901 yılında şiir yayımladığı anlaşılmaktadır.
1919 yılına kadar şiir yazmağı
sürdüren Ömer Seyfeddin'in bü tün şiirlerinin bu kadar olup ol
madığı sorulabilir elbette. A-
mu, bugün için eldeki şiirlerin
toplamı budur. İlk şiirlerinde
aşk konusunu işlemiştir. Daha
sonraki şiirlerinde toplum, doğa
ve ölümlülük konu olarak gir
miştir şiirine. Daha sonraları
ise Türklük aşkının uyandığı ve Türk destanlarından yararlanarak
bazı denemelere giriştiği görül
mektedir. Ömer Seyfeddin, 1914
yılına kadar aruz veznini kul
lanmış olup bu vezinle yazılan
şiirlerinin 26 olduğu Tansel ta rafından belirtilmektedir. Bu yıl
lardan sonra hece veznini kul
lanmıştır.