• Sonuç bulunamadı

2. Sınıf Önce Okuyoruz Sonra Online Sınav Oluyoruz “Zeynep ve Uğur Böceğinin Maceraları” Zeynep ve Uğur Böceği İstanbul’da

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2. Sınıf Önce Okuyoruz Sonra Online Sınav Oluyoruz “Zeynep ve Uğur Böceğinin Maceraları” Zeynep ve Uğur Böceği İstanbul’da"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sekiz kitaplık “Zeynep ve Uğur Böceği” hikâye serisinin yayın ve telif hakları Bilgin Çocuk Yayın Matbaa ve Kitap Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti’ne aittir.

Zeynep ve Uğur Böceği İstanbul’da Yazan Nasıf ALTINTAŞ Resimleyen Süleyman ÖZKONUK Düzenleyen Emin SARI BASIM YERİ Prizma Press

, Bilgin Çocuk Yayın Matbaa ve Kitap Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti.’nin tescilli markasıdır.

Bilgin Çocuk Yayın Matbaa ve Kitap Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Piri Mehmet Paşa Mah. Cumhuriyet Cad. Makbule Yönel İş Merkezi No:8/14 Silivri-İSTANBUL

Tel: (0212) 731 58 28 - (0507) 151 97 48

(2)

Zeynep İle Uğur Böceği İstanbul’da (Zeynep İle Uğur Böceği Tanışıyor)

Zeynep ve ailesi, İstanbul’un Avrupa ya-kasında Sarıyer’de küçük bahçesi olan ahşap şirin bir evde yaşamakta. Zeynep, okuldan kalan zamanının bir kısmını evlerinin bahçesin-de geçirmekten büyük zevk alırdı.

Bir hafta önce de babasının getirdiği mı-sır tanelerini ekmiş, onların filiz verdiğini gö-rüp çok mutlu olmuştu.

Yağmur, o gece sabaha kadar aralıksız yağdı. Zeynep, bazen pencereye vuran yağ-mur damlalarına bazen de gök gürültüsüne uyanıyordu.

(3)

Fırtına, ağaçların dallarını sallıyor; çı-kan uğultulu ses de eklenince gece, Zeynep için korkulu dakikalar geçirdiği bitmeyen bir zamana dönüşüyordu. Bir ara tekrar uykuya daldı. Uyandığında sabahın taze ışıkları, pen-cereden içeriye süzülüyordu. Yatağından kal-kıp,pencereyi açtı. Dışarıdan mis gibi toprak kokusu geliyordu.

Aklına birden bahçeye ektiği mısırlar gel-di.Topraktan yeni çıkan mısırlar, acaba yağ-murdan ve rüzgardan zarar görmüş müydü?

Hızlıca üzerini değiştirdi. Koşar adımlarla kendini bahçeye attı. Mısırların taze yaprak-ları yağmurda yıkanmış yemyeşil parlıyordu. Onları bu halde görünce çok sevindi.

Eğildi, küçük yaprakları okşadı, onlarla konuşmaya başladı.

(4)

- Günaydın benim güzel mısırlarım. Siz de benim gibi dün gece korktunuz mu? Ama gör-düğüm kadarıyla yağmur ve rüzgar size pek za-rar vermemiş.

Zeynep böyle kendi kendine konuşurken, mısır yaprakları içinde bir uğur böceği belirdi.

Kırmızı renkli siyah benekli uğur böceğini görünce çok şaşırdı.

- Aaa bir uğur böceği, ne kadar da sevim-li! Zavallıcık sanırım yağmurdan korunmak için buraya sığınmış olmalı. İyi ki de öyle yapmış. Be-nim sevgili mısırlarım onu da yağmurdan ve rüz-gardan korumuş.

Zeynep elini uzattı, tam ona dokunacağı sırada uğur böceği kanatlarını çırpıp başka bir mısır dalına kondu.

Birden “Merhaba” diye bir ses duydu. Sağına soluna bakındı ama kimseyi göremedi.

(5)
(6)

Sonra aynı ses tekrar etti:

- Merhaba!

Zeynep bu sefer, etrafı iyice kolaçan etti ama yine kim-secikleri göremedi.

Birisi ona sesleniyordu, fakat Zeynep onu göremiyordu.

- Hey, etrafına bakınmayı bırakır mısın? Ben tam karşındayım!

Zeynep iyice meraklanmıştı. Bu sefer bi-raz da korkmaya başladı.

- Kimsiniz, neden ortaya çıkmıyorsunuz?

dedi ürkek bir sesle.

- Ben zaten ortadayım ama sen görmüyor-sun. Önündeki mısır yaprağına bakarsan beni görebilirsin.

Zeynep, mısır yaprağına dikkatlice baktı-ğında konuşanın uğur böceği olduğunu anladı.

(7)

Bu duruma çok şaşırdı. Gördüğü inanıl-maz bir şeydi. Karşısında konuşan bir uğur böceği vardı.

Heyecanla:

- Sen konuşabiliyorsun, dedi. Uğur böceği:

- Evet Zeynep, konuşabiliyorum.

Zeynep’in şaşkınlığı bir kat daha arttı.

- Hem konuşabiliyor hem de benim adımı biliyorsun.

Uğur böceği:

- Şaşkınlığını anlıyorum, ama korkmana gerek yok.

Zeynep, uğur böceğinin söylediklerinden bir şey anla-madı.

- Nasıl yani?

(8)

- Durum biraz karışık gelebilir, ama işin as-lını anlayınca hiç de öyle olmadığını göreceksin.

Zeynep’in şaşkınlığı devam ediyordu.

- Söylediklerin bana gerçekten çok karma-şık geliyor.

Uğur böceği:

- Haklısın, seçilmiş insanlar, tanışma es-nasında aynı tepkiyi veriyorlar.

Zeynep:

- Seçilmiş insanlar mı?

Uğur böceği:

- Evet, seçilmiş insanlar. Sen de o seçilmiş özel insanlardan birisin.

Uğur böceği uçup Zeynep’in eline kondu.

- İstersen odana gidelim de sana her şeyi ayrıntısıyla anlatayım.

Zeynep:

- Hadi bakalım senin dediğin olsun.

Zeynep, küçük uğur böceğiyle odasına gitti.

(9)

Uğur böceği, Zeynep’in elinden uçup masaya kondu.

- Eğer dinlemeye hazırsan anlatmaya baş-layabilirim

Zeynep:

- Merakla seni dinliyorum.

Uğur böceği küçük kanatlarını çırparak anlatmaya başladı.

- Ben uğur böceği ülkesinden geliyorum. Nasıl ki senin ülken Türkiye ise benim de ülkem uğur böceği ülkesi. Bizim görevimiz, ülkemizden dünyayı izlemek ve yardıma muhtaç olanlara yardım ulaştırmak. Bu görevde de sen bana yardımcı olacaksın.

Zeynep hayretle:

-Sana ben mi yardım edeceğim?diye

sor-du.

Uğur böceği anlatmaya devam etti.

- Ana uğur böceğimiz, bizleri farklı ülkelere göreve gönderir. Hepimiz gittiğimiz yerlerde

(10)

in-sandan hayvana kısacası ihtiyacı olan tüm can-lılara yardım ederiz.

Zeynep:

- İyi de bunun benimle ne ilgisi var?

Uğur böceği güldü:

- Evet işte asıl mesele bu. Bizler, bu görevi dünyada seçilmiş kişilerle gerçekleştiriyoruz. Seçilmiş kişiler olmadan biz, hiçbir canlıya yar-dım edemeyiz. Türkiye’de de uğur dağıtmak için ben görevlendirildim. Hepimizin de birer yardım-cısı var. Seni de benim yardımcım olarak seçti ana uğur böceği.

Zeynep:

- Peki neden ben?

Uğur böceği:

- Ana uğur böceğimiz, bize yardım edecek insanları özel olarak seçer. Kalbinde kötülük taşımayan, doğadaki tüm canlıları, seven

(11)
(12)

on-lara yardım etmeyi amaç edinen kişiler arasın-dan seçer bu insanları. Seni uzun süredir takip ediyoruz .Özellikle de bahçeye ektiğin mısır ta-nelerine sevgiyle bakman büyük bir hayranlıkla izlendi. İşte bu yüzden, seni bana yardımcı ola-rak seçtiler. Seninle uğur dağıtma yolculuğuna çıkacağız.

Zeynep:

- Uğur dağıtma yolculuğuna mı çıkıyoruz?

Uğur böceği:

- Evet Zeynepçiğim. Seninle uğur dağıt-mak için Türkiye turuna çıkacağız.

Zeynep, duydukları karşısında biraz kay-gılanmaya başladı. Ailesinden izinsiz asla bir yere gidemezdi.

Bir de ailesini bırakıp uzun süre bir yol-culuk da yapmak istemiyordu.

Bunları düşünürken uğur böceği konuş-masına devam etti.

(13)

- Şu an çok kaygılısın biliyorum. Ama bu korkulacak bir durum değil. Aksine macera dolu serüvenler bizi bekliyor olacak. Farklı şehirler görecek, farklı insanlar tanıyacaksın. Şimdi ilk yolculuğumuza çıkalım ne dersin.

Zeynep bir anda ne diyeceğini bilemedi. Hala neler olup bittiğini anlamadan bi-linmez bir yolculuğa çıkmak ona ürkütücü ge-liyordu.

Uğur böceği sözlerine devam etti.

- Az önce de dediğim gibi, kaygılarını anlıyorum. Zaten bu yapacağımız yolculuk da sana bütün bunları daha iyi

an-latmak için olacak. Seni

uğur böceği ülkesine götüre-ceğim ve ana uğur böceği ile ta-nıştıracağım.

(14)

Zeynep, ailesinden izin almadan asla böyle bir yolculuğa çıkamayacağını yineledi.

Uğur böceği:

- Bu, inan senin bildiğin gibi uzun bir yolcu-luk olmayacak. Hadi artık vakit kaybetmeden uğur böceği ülkesine gidelim.

Zeynep, yaşadıklarını rüya sanıyor, bir an önce de bu rüyadan uyanmak istiyordu.

Ama istediği bir türlü gerçeleşmiyordu. Çünkü yaşadıkları rüya değil gerçeğin ta kendisiydi.

Zeynep:

- Peki nasıl gideceğiz, diye sordu. Uğur böceği :

- Orasını sen düşünme . Uçmaya hazır mı-sın sen bana onu söyle.

Zeynep biraz endişeli biraz da heyecanlı bir şekilde “Hazırım.” dedi.

(15)

Uğur böceği tekrar kanat çırpıp hava-landı.

Kendi etrafında dönerek:

- İyilik hareketi başlasın!

Bir anda uğur bö-ceğinin üstünde bir gökkuşağı belirdi. Son-ra da sevimli uğur bö-ceği kocaman oluverdi. Zeynep’in gördükleri karşısında şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı.

Kendi kendine:

- Bu gerçekten imkansız!

Uğur böceği iri kanatlarını açarak:

- Hadi Zeynepçiğim bin sırtıma.

Zeynep uğur böceğinin dediğini yapıp sırtına atladı.

(16)

Birlikte gökkuşağının altından geçip göz-den kaybodular.

Kısa süre sonra bulutların üstündelerdi. Zeynep’in korku ve endişeleri bir anda sona erdi.

Yolculukları sırasında Zeynep, gökyüzün-de birçok uğur böceği gördü.

- Görüyor musun Zeynep? Bunlar benim arkadaşlarım.

Uğur böceği rastladığı arkadaşlarına se-lam veriyor, onlarla kısa süreli sohbet ediyor-du.

Bir süre sonra bizim dünyamızdakilere hiç benzemeyen bir yere indiler.

Burada her şey olduğundan çok daha büyüktü.

Ağaçlarların dalları göğe ulaşıyor, birbi-rinden farklı iri iri rengarenk çiçekler yeryü-zünü süslüyordu.

(17)
(18)

Her yerde onlarca koca koca uğur böce-ği, bir o yana bir bu yana uçuşup duruyordu.

Zeynep’in dikkatini çeken faklı bir görün-tü de her uğur böceğinin üsgörün-tünde gökkuşağı-nın olmasıydı.

- İşte bizim ülkemiz. Sizin ülkenizden biraz farklı tabi. Hadi gel seni ana uğur böceği ile ta-nıştırayım.

Bir süre mis gibi kokan iri iri çiçeklerin arasında yürüdükten sonra kalabalık bir uğur böceği topluluğuyla karşılaştılar.

Kalabalığın ortasında diğerlerinden farklı olarak mavi kanatları, sarı benekleri olan bir uğur böceği konuşuyor, diğerleri de dikkatli-ce onu dinliyordu.

Bu, ana uğur böceğinden başkası değildi. Birlikte yanlarına gittiler.

(19)

Ana uğur böceği:

- Merhaba sevgili uğur böceğim. Zeynep’çi-ğim sen de hoş geldin.

Zeynep:

- Benim adımı nerden biliyorsunuz? dedi hayretle.

Ana uğur böceği:

- Seni buradan uzun süredir takip ediyo-rum. İyilik dağıtmak için seni ben seçtim.

Zeynep, şaşkınlıktan bu anlatılanları unut-muştu.

Ana uğur böceğinin konuşmasıyla tekrar hatırladı.

- Evet beni buraya getiren uğur böceği bundan bahsetmişti.

Ana uğur böceği:

- Aramıza hoş geldin. Bu gördüğün yer, bizim dünyamız. Buradan sizin dünyanıza iyilik dağıtıyoruz. Bize de bundan dolayı siz insanlar uğur böceği diyorsunuz.

(20)

Zeynep:

- Gerçekten çok güzel ve farklı bir ülkeniz var.

Zeynep’in arkadaşı uğur böceği:

- Zeyneplerin ülkesi Türkiye de çok güzel bir yer. Ben birçok ülke gezdim ama Türkiye ka-dar güzeline rastlamadım. Özellikle de İstanbul harika bir şehir. Göreni kendisine hayran bıra-kıyor. Boğazı, sarayları, yemyeşil ormanlarıyla eşsiz bir güzelliğe sahip.

Zeynep, Türkiye ve İstanbul hakkında duyduklarıyla gurur duydu.

- Evet, bir başkadır benim ülkem. Sade-ce İstanbul değil her yeri Sade-cennet gibidir. İzniniz olursa size sormak istediğim sorularım olacak.

Ana uğur böceği:

- Tabi ki, merak ettiğin bütün soruları so-rabilirsin. Aklında bizler hakkında hiçbir şüphe kalmasın.

(21)
(22)
(23)
(24)

- Öncelikle öğrenmek istediğim şey neden her uğur böceğinin üstünde bir gökkuşağı var?

Ana uğur böceği:

- Uğurböcekleri bu gökkuşakları sayesinde istedikleri ülkeye gidebiliyorlar. Gökkuşağının altından geçerek yolculuklarını yapabiliyor-lar. Bunlar olmadan sizin dünyanıza gelmemiz mümkün değil. Bir bakıma onlar uğurböcekleri-nin geçiş kapıları.

Zeynep’in aklına yağmurdan sonra orta-ya çıkan gökkuşağı geldi.

- Bizim ülkemizdeki gökkuşağı da mı size ait?

Ana uğur böceği:

- Hayır. Dünyanızdaki gökkuşağı bize ait değil. Ama onun güzelliği karşısında o kadar çok etkilendik ki dünyaya geçiş kapısını gökku-şağı şeklinde yaptık.

(25)

Zeynep, aklındaki soruları sormaya de-vam etti:

- Ülkenizde ağaçlar, çiçekler ve uğurbö-cekleri niçin olduğundan çok büyükler?

Ana uğur böceği:

- Bizim gerçek büyüklüğümüz bu Zeynep-çiğim. Sizin dünyanıza geldiğimizde insanlar bizden korkmasın diye küçülüyoruz. İnsanlar bizleri o halde görse ne kadar çok korkarlar bir düşünsene.

Zeynep, filleri zürafaları, inekleri ve di-ğer büyük hayvanları düşündü.

Sonra gökyüzünde uçan iri iri uğur bö-ceklerini hayal etti.

- Evet, gerçekten de çok korkutucu bir gö-rüntü olurdu doğrusu.

Ana uğur böceği konuşmasına devam etti.

(26)

aynı zamanda yiyeceklerimiz. Tüm uğurböcek-leri yaşamlarını buradaki bitkiler sayesinde sür-dürür.

Zeynep’in arkadaşı uğur böceği söz aldı:

- Zeynepçiğim,ben de sizin ülkenizde küçü-lünce oradaki bitkiler bana çok büyük geliyor

Ana uğur böceği:

- Gördüğün gibi, bizim ülkemiz sizinkinden biraz farklı,ama herkese vatanı bir başka güzel-dir.

Zeynep:

- Evet, ana uğur böceği benim için de Türki-ye bir başka güzel.

Ana uğur böceği:

- Yardımcın olan uğur böceği ile ülkeni gez-mek için bol bol zamanınız olacak.

Zeynep:

- Peki ülkemde yardıma muhtaç olanları na-sıl bulacağız.

(27)

Ana uğur böceği:

- Sen işin o kısmını bize bırak. Biz buradan sadece senin ülkeni değil tüm dünyayı izliyo-ruz. Nerede yardıma muhtaç biri varsa buradan anında görebiliyoruz.

Ana uğur böceği konuşmasına devam etti.

- Hadi gel, sana bunları nasıl gerçekleştir-diğimizi göstereyim.

Zeynep’i kocaman bir odaya götürdüler. Burada da onlarca uğur böceği önlerin-deki devasa aynalardan Dünya’nın farklı böl-gelerinden şehirleri izliyorlardı.

- İşte, burası bizim gözetleme odamız. Bu-rada görevli uğurböcekleri Dünya’yı aralıksız takip eder. Yardıma muhtaç olanları ve onlara yardım edecek kişileri tespit ederler; bu bilgileri daha sonra bana iletirler. Ben de görev dağılımı-nı yaparım. Bu şekilde , yılın her günü dünyadağılımı-nıza

(28)

iyilik dağıtıyoruz. Yani senin anlayacağın iyilik için aralıksız çalışıyoruz.

Zeynep böyle bir göreve seçildiği için gurur duydu.

- O zaman hemen görevimize başlayalım.

dedi büyük bir sevinçle.

Ana uğur böceği ve oradakiler Zeynep’in bu aceleci durumuna güldüler.

Ana uğur böceği:

- Merak etme Zeynepçiğim, görevinize en kısa zamanda başlayacaksınız. Bu, sadece kü-çük bir tanışma. Şimdi seni evine göndereceğim.

Uğur böceğine dönüp:

- Haydi sevgili böceğim Zeynep’i tekrar ül-kesine götür.

Uğur böceği iri kanatlarını gerdi:

- Uçmaya hazır mısın?

Zeynep, ana uğur böceğine teşekkür et-tikten sonra uğur böceğinin sırtına bindi.

(29)
(30)

Yine üstlerinde bir gökkuşağı belirdi. Uğur böceği kocaman kanatlarını açıp havalandı ve gökkuşağının altından geçip gözden kayboldular.

Yine bulutların içinden geçtiler, karşılaş-tıkları uğurböceklerine selam verdiler.

Bir süre sonra İstanbul semalarındaydılar. Zeyneplerin evinin üstüne varınca yeryüzü-ne doğru alçaldılar. Yere yaklaştıkları anda uğur böceği kanatlarını kapattı.

Zeynep, tekrar bahçelerinde küçük mısır-ların yanındaydı. Uğur böceği de küçülerek Zeynep’in omzuna kondu.

Zeynep‘teki şaşkınlık ve korku, yerini bü-yük bir heyecan ve sevince bırakmıştı. Zey-nep:

- Teşekkür ederim uğur böceği.

(31)

- Bir şey değil. Biliyorsun artık biz bir eki-biz. Seninle çok güzel maceralar yaşayacağız. Şimdi benim gitmem gerek, kendine iyi bak.

Zeynep:

- Peki bir daha ne zaman görüşeceğiz?

- Ana uğur böceğimiz ne zaman görev ve-rirse o zaman görüşeceğiz.

Uğur böceği küçük kanatlarını açıp ha-valandı .

İyilik dağıtma macerası için diyerek kendi etrafında döndü.

Yine bir gökkuşağı üzerinde belirdi. Gök-kuşağının altından geçince ortalıktan kaybo-luverdi.

Zeynep:

- Demek, bu şekilde uğur böceği ülkesine geçiyoruz. dedi kendi kendine.

(32)

- Zeynep nerdesin kızım. Hadi içeri gel kahvaltı hazır. Dışarıda üşüteceksin.

Zeynep, vaktin hala sabah olduğunu an-ladığında çok şaşırdı.

Onca macerayı kısacık bir zamanda ya-şadığına inanamadı.

Uğur böceği ülkesi tahminimden de gi-zemli bir yermiş diye söylenerek içeri girdi.

Sofrada annesi ve babası onu bekliyordu. Babası biraz sert bir ses tonuyla:

- Zeynep, annen ne zamandır sana sesle-niyor.

Zeynep mahcup olmuştu.

- Özür dilerim, duymamışım.

Annesi:

- Kızım bahçeyle ilgilenmen hoşumuza gidi-yor ama bunu uygun bir zamanda yapsan daha iyi olur.

Zeynep onları fazla kızdırmamak için ko-nuyu değiştirdi.

(33)

- Uğur böceklerine neden uğur böceği der-ler, diye sorusunu soruverdi.

Annesiyle babası hiç beklemedikleri bu soru karşısında şaşkın şaşkın birbirlerine bak-tılar.

Annesi :

Zeynep amacının annesi tarafından ko-layca anlaşılmasının şaşkınlığıyla konuşmasını sürdürdü.

- Az önce mısırlarımın içinde uğur böceği gördüm. Minicik ve çok sevimliydi. Onu görünce aklıma birden bu soru geldi

- Zeynep, sanırım sana fazla kız-mayalım diye konuyu değiştirmeye çalı-şıyorsun.

(34)

Babası:

- Bunu hiç düşünmemiştim. Belki de günün birinde, birinin üzerine konmuş, onun da günü güzel geçmiştir. O kişide bundan dolayı uğur böceği demiş olabilir.

Zeynep babasının neredeyse doğru ce-vap vermesine çok şaşırdı.

- Baba yoksa sen de bir zamanlar seçilmiş kişi miydin?

Babası:

- Ne seçilmiş kişisi Zeynep?

Zeynep sözlerine devam etti.

- Baba, uğur böceklerinin adı senin dediğin gibi dünyaya uğur getirmelerinden geliyor. Ama bunu dünyada seçilmiş insanlar aracılığıyla ya-pıyorlar. Onlar, kendi ülkelerinden bizleri izliyor-lar; kimin yardıma ihtiyaçları varsa belirliyorlar. Ve gelip onlara yardım ediyorlar.

(35)
(36)

Zeynep kahvaltı masasından onlara daha birçok şey anlattı.

Babası:

Zeynep anlattıklarına annesiyle babasının inanmadığını görünce çok üzüldü.

- Ama ben bunları okumadım ki yaşadım

Annesi:

- O zaman çok etkili bir rüya görmüş olma-lısın.

- Zeynepçiğim, okudukların ne kadar da ilginçmiş. Baksana sanki gerçekmiş gibi etkisinde kalmışsın.

(37)

Zeynep ailesine olanları tüm heyecanıyla anlatmaya devam ederken uğur böceği ülke-sinden de onu izliyorlardı.

Görevli uğur böceği, telaşla ana uğur böceğinin yanına geldi:

- Ana uğur böceği büyük bir problemimiz var!

- Nedir problem sevgili böceğim?

- Zeynep, yaşadıklarını ailesine anlatıyor; ailesi de onu büyük bir hayretle dinliyor.

Ana uğur böceği biraz panikledi.

- Hemen bana Zeynep’in yardımcısı uğur böceğini çağı-rın.

(38)

Ana uğur böceği çok tedirgin olmuştu.

- Zavallı Zeynep ne kadar da zor durumda kaldı.

Zeynep’in yardımcısı uğur böceği de he-men yanına gelmiş, merak içinde bekliyordu.

- Sevgili böceğim, sanırım Zeynep’e olan-ları kimseye anlatmaması gerektiğini söyleme-mişsin. Şu an bizimle yaşadıklarını ailesine bir bir anlatıyor.

Uğur böceği çok mahcup oldu.

- Özür dilerim ana uğur böceği, bunu söyle-meyi nasıl unuturum. diye hayıflandı.

Ana uğur böceği:

- Hadi, vakit geçirmeden tekrar İstanbul’a git ve Zeynep’i bu zor durumdan kurtar.

Uğur böceği hemen havalandı üstündeki gökkuşağının altından geçip gözden kayboldu.

(39)

semala-rındaydı. İstanbul Bo-ğazı’nın üstünden ge-çerken şehri tepeden seyretmeye başladı. Galata Kulesi, Kızku-lesi Ayasofya Camii, Eyüp Sultan Camii, Topkapı Sarayı ve daha birçok eseriyle İstanbul gökyüzünden mükemmel görünü-yordu. Beyaz bulut-ların arasından süzü-le süzüsüzü-le bir müddet

daha İstanbul’un tadını çıkarttı.

Sonra Zeyneplerin evinin üstüne gelince alçalmaya başladı. Evin arka tarafında Zey-nep’in ektiği mısırların olduğu yere gelince

(40)
(41)
(42)

kanatlarını kapattı. Kendi etrafında dönüp kü-çüldü. Bir mısır dalının üzerine kondu.

- Şimdi vakit kaybetmeden Zeynep’i bul-mam gerekiyor.

Küçük kanatlarını açıp tekrar havalandı ve mutfağın penceresine kondu.Zeynep ve ailesi hala kahvaltı masasındaydı.

Zeynep ise yaşadığı tüm maceraları en ince ayrıntısına kadar anlatmaya devam edi-yordu.

Uğur böceği, mutfağın açık penceresin-den süzülüp Zeynep’in omzuna kondu.

Zeynep onun geldiğini fark etmedi. Uğur böceği:

- Tekrar merhaba.

Zeynep yeni dostunun sesini duyunca çok mutlu oldu.

(43)

- Sana da merhaba uğur böceğim. Bakın uğur böceğim benimle konuşuyor. Bir de bana rüya görüyorsun demiştiniz.

Annesiyle babası şaşkın şaşkın birbirleri-nin yüzüne baktı.

Uğur böceğinin konuşmasını sadece Zey-nep duyduğu için onun bu tepkisine de bir anlam veremediler.

Uğur böceği:

- Sana anlatmam gerekenler var. Hemen odana gitmemiz gerekiyor.

Zeynep, sevinçle masadan kalktı.

- Anneciğim eline sağlık. diyerek odasının yolunu tuttu.

Odasına girip kapıyı kapattı.

Sevinçli bir biçimde yoksa ilk görevimize çıkıyor muyuz, dedi.

(44)

- Görevimizden kimse-ye bahsetmemen gerekiyor-du. Bunu sana söylemeyi

unutmuşum. Bu, ikimizin arasında bir sır olarak kalmalı.Seçilmiş kişiler ve yardım ettiklerimiz dışında birileri bunu öğrendi-ğinde yardıma muhtaç olanlara ulaşma-mız engelleniyor. Bu, hem senin hem de yardım edeceklerimiz için oldukça önem-li. Ben de senin heyecanının ve mutluğu-nun etkisinde kaldığımdan bunları sana anlatmayı unuttum. Ana uğur böceğimiz, yaşadıklarımızı ailene anlattığını öğre-nince beni tekrar gönderdi.

(45)

Zeynep utandı.Yüzü kızardı, ne diyeceği-ni bilemedi. Kendisidiyeceği-ni çok kötü hissetti.

- Özür dilerim kötü bir niyetim yoktu.

Uğur böceği:

- Biliyorum. Seçilmiş kişilerin kalbinde kö-tülük zaten bulunmaz, bundan eminim. İyiliğin sonsuza dek sürmesi için sırrımızın bilinmemesi gerekiyor.

Zeynep, olayın ciddiyetini daha iyi kav-radı.

- Tamam uğur böceğim sana ve tüm uğur böceği ülkesine söz veriyo-rum bu sır aramızda kalacak.

(46)

Uğur böceği:

- O zaman yeni görevimizde buluşuncaya

kadar hoşça kal. dedi ve tekrar koca bir uğur

böceğine dönüştü.

Üzerinde beliren gökkuşağının altından geçip gözden kayboldu.

Zeynep de dostunun ardından uzun uzun el salladı.

Bakalım Zeynep ile Uğur böceği, Türki-ye’nin hangi şehirlerinde insanlara iyilik dağı-tacak.

Bu görevlerin-de ne maceralar yaşayacak ve on-ları nasıl sürprizler bekliyor olacak?

(47)

... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...

Hikâyenin Ana Fikri

Hikâyenin Karakterleri Hikâyenin Konusu

Hikâyenin Adı

Hikâyenin Geçtiği Yer Hikâyenin Geçtiği Zaman

(48)

DEĞERLENDİRME

Aşağıdaki soruları, okuduğunuz hikâyeye göre yanıtlayınız. 1. Değiştirmek istediğiniz bir bölüm var mı?

... ... ...

2.Siz olsaydınız kitaba ne ad verirdiniz? Neden?

... ...

3. En sevdiğiniz bölüm hangisidir? Niçin?

... ... ...

4. Kitaptan çıkardığınız sonuç nedir?

... ... ...

5. Size ilginç gelen olay ve kişiyi yazar mısınız?

... ... ...

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma ile sağlık sistemine önemli etkileri olan malpraktis korkusunu ölçmeyi hedefleyen, Katz ve diğerleri (2005) tarafından geliştirilen, 6 ifadeden oluşan

Karadeniz bölgesinde riskli gebelere önerilen non-invazif prenatal tarama testleri (NIPT) ve prenatal invazif tanı testlerine (PİTT) hastaların bakış açısı... PRENATAL TEST OLARAK

(Bebeklerin doğdukları ilk anlarda, ailelere bebeklerin sağlıklı gelişimine yönelik temel bakım ve sağlık bilgileri verilmekte ve annelere 'Bilinçli Anne Sağlıklı

14 noktalı uğur böceği Propylea quatuordecimpunctata örnekleme yapılan bütün habitatlardan elde edildi. Edirne civarındaki farklı habitatlardan yapılan

Hayatı- nın tüm dönüm noktalarına geri dönebilmek ve bu kez doğruyu seçip yeni baştan devam etmek ilk bakışta iyi gibi gelse de tekrar tekrar yaşayınca büyüsü

Obsesif hastanın ellerini tekrar tekrar yıkaması veya temizlenip temiz- lenmediğini bir yakınına sorması, agorafobik hastanın evden yalnız çık- maması veya yanında

Şizofreni tedavisi için geliştirilen yeni nesil “anti-psikotik” ilaçların güçlü etkileri ve yan etkilerinin azlığı nedeniyle, kişiler eskisine oranla daha

Depresyon geçiren kişi de acılarını konuşup durmanın kendisine hiçbir yararı dokunmayacağını, sadece ailesini de depresyona so- kacağını, dertlerini daha