• Sonuç bulunamadı

İkinci Kuşak Anılarında 1915 Sarıkamış Harekâtı Sonrasında Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) Köylerinde Yaşanan Rus-Ermeni Mezalimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İkinci Kuşak Anılarında 1915 Sarıkamış Harekâtı Sonrasında Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) Köylerinde Yaşanan Rus-Ermeni Mezalimi"

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Eserin Adı: Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtuluşun 100. Yılında Uluslararası Erzurum Sempozyumu

Bildiriler Erzurum-2018

Erzurum Teknik Üniversitesi Yayınları E-Kitap No: 1

ISBN: 978-605-80859-0-8

Editörler

Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu Doç. Dr. Uğur Akbulut Dr. Öğr. Üyesi Naim Ürkmez

(4)

2

ONUR KURULU/HONORARY COMMITTEE

Sn. Seyfettin Azizoğlu, Erzurum Valisi

Sn. Mehmet SEKMEN, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Refik TURAN, Türk Tarih Kurumu Başkanı

Prof. Dr. Muammer YAYLALI, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer ÇOMAKLI, Atatürk Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Enver KONUKÇU, Emekli Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Musa KASIMLI, Milli İlimler Akademisi, Azerbaycan Prof. Dr. Cemil HASANLI, Azerbaycan

Prof. Dr. Dmitry VASİLYEV, Rusya Bilimler Akademisi, Rusya Prof. Dr. Dursun Ali AKBULUT, Ondokuz Mayıs Üniversitesi

BİLİM KURULU/SCIENTIFIC COMMITTEE

Prof. Dr. Cemil HASANLI, Emekli Öğretim Üyesi, Azerbaycan Prof. Dr. Cengiz ALYILMAZ, Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Semra ALYILMAZ, Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Dmitry VASİLYEV, Rusya Bilimler Akademisi, Rusya Prof. Dr. S. Esin DAYI, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Enis ŞAHİN, Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Selami KILIÇ, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz ASLAN, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Enver KONUKÇU, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk SELVİ, Sakarya Üniversitesi

Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet TEZCAN, Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Mikhail BASKHANOV, Glasgow Üniversitesi, İngiltere Prof. Dr. Mehmet IŞIKLI, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Murat KÜÇÜKUĞURLU, Erzurum Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Musa KASIMLI, Milli İlimler Akademisi, Azerbaycan Prof. Dr. Murat KACIROĞLU, Erzurum Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Muammer DEMİREL, Uludağ Üniversitesi

Doç. Dr. Yusuf Ziya SÜMBÜLLÜ, Erzurum Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Alexander VASİLYEV, Rusya Bilimler Akademisi, Rusya Doç. Dr. Kemal BAKIR, Erzurum Teknik Üniversitesi

(5)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Doç. Dr. Uğur AKBULUT, Erzurum Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Ogün COŞKUN, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Naim ÜRKMEZ, Erzurum Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Selahattin TOZLU, Atatürk Üniversitesi

Dr. Nazım MUSTAFA, Azerbaycan Başkanlık Kütüphanesi, Azerbaycan Dr. Fahri VALEHOĞLU HACILAR, Azerbaycan Büyükelçiliği, Gürcistan

DÜZENLEME KURULU/EXECUTIVE COMMITTEE

Prof. Dr. Murat KÜÇÜKUĞURLU, Erzurum Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Uğur AKBULUT, Erzurum Teknik Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Naim ÜRKMEZ, Erzurum Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Serkan ÖZER, Erzurum Teknik Üniversitesi Arş. Gör. Murat KILIÇ, Erzurum Teknik Üniversitesi

Arş. Gör. Nusret Burak ÖZSOY, Erzurum Teknik Üniversitesi Arş. Gör. Bekir AKŞİT, Erzurum Teknik Üniversitesi

Arş. Gör. Canan ÖZKILIÇ CEBECİ, Erzurum Teknik Üniversitesi Arş. Gör. Şehri KARAKAŞ, Erzurum Teknik Üniversitesi

KATILIMCI LİSTESİ

Prof. Dr. Ali Sinan BİLGİLİ, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Betül ASLAN, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Cemil HASANLI, Emekli Öğretim Üyesi, Azerbaycan Prof. Dr. Cengiz ALYILMAZ, Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Dmitry VASİLYEV, Rusya Bilimler Akademisi, Rusya Prof. Dr. Erdal AYDOĞAN, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Erol KÜRKÇÜOĞLU, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Hakan Hadi KADIOĞLU, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Haldun ÖZKAN, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Haluk SELVİ, Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin YURTTAŞ, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. H. Ömer ÖZDEN, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet TEZCAN, Uludağ Üniversitesi

(6)

4

Prof. Dr. Mikhail BASKHANOV, Glasgow Üniversitesi, İngiltere Prof. Dr. Muammer DEMİREL, Uludağ Üniversitesi

Prof. Dr. Murat KACIROĞLU, Erzurum Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Murat KÜÇÜKUĞURLU, Erzurum Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Murat YAKAR, Mersin Üniversitesi

Prof. Dr. Musa KASIMLI, Milli İlimler Akademisi, Azerbaycan Prof. Dr. Osman GÜRBÜZ, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. S. Esin DAYI, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Selami BAKIRCI, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Selami KILIÇ, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Süleyman ÇİĞDEM, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Tuncay ÖĞÜN, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz ASLAN, Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Alexander VASİLYEV, Rusya Bilimler Akademisi, Rusya

Doç. Dr. Ali KURT, Sağlık Bilimleri Üniv. Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hast. Doç. Dr. Alperen KAYSERİLİ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Doç. Dr. Asaf ÖZKAN, Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. İbrahim Etem ÇAKIR, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Kemal BAKIR, Erzurum Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Melike GÖKCAN, Erzurum Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Namık Tanfer ALTAŞ, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Ogün COŞKUN, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Özgür YILMAZ, Gümüşhane Üniversitesi Doç. Dr. Uğur AKBULUT, Erzurum Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Ümit KILIÇ, Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Yasin TOPALOĞLU, Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Yusuf ZİYA SÜMBÜLLÜ, Erzurum Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ahmet TOKSOY, Adnan Menderes Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Cemal SEVİNDİ, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Ersoy ZENGİN, Tunceli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Esat AKTAŞ, Bayburt Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Fatma KAYA DOĞANAY, Atatürk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Firdes TEMİZGÜNEY, Atatürk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gazi ÖZDEMİR, Bayburt Üniversitesi

(7)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Dr. Öğr. Üyesi Halime ÇAVUŞOĞLU, Erzurum Teknik Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin KALEMLİ, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Kenan ÇETİN, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Mevlüt YÜKSEL, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Naim ÜRKMEZ, Erzurum Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Osman EMİR, Karadeniz Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Savaş EĞİLMEZ, Atatürk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Selahattin TOZLU, Atatürk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Selçuk DEMİR, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Serkan ÖZER, Erzurum Teknik Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Şemsettin ÇELİK, Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ufuk ERDEM, Ardahan Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Yasin TAŞKESENLİOĞLU, Atatürk Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yavuz ÖZDEMİR, Atatürk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Zerrin KÖŞKLÜ, Atatürk Üniversitesi

Dr. Fahri VALEHOĞLU HACILAR, Azerbaycan Cumhuriyeti Büyükelçiliği, Gürcistan

Dr. Halit EKEN, Uludağ Üniversitesi

Dr. Nazım MUSTAFA, Azerbaycan Başkanlık Kütüphanesi, Azerbaycan Okt. Yücel ÇİL, Atatürk Üniversitesi

Arş. Gör. Murat KILIÇ, Erzurum Teknik Üniversitesi

Arş. Gör. Nusret Burak ÖZSOY, Erzurum Teknik Üniversitesi Arş. Gör. Tolga KORKUSUZ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Ümit ADALAR, Saint Petersburg Devlet Üniversitesi, Rusya

(8)

6

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... 10 AÇILIŞ OTURUMU

Prof. Dr. Musa Kasımlı: Rus Generallerinin Raporlarına Göre İşgal Altındaki Türk

Topraklarında Durum (Mart 1917- Mart 1918) ... 12

Prof. Dr. Dmitry Vasilyev:Rus Makamlarınca Yayınlanan “Kars Gazetesi”nde Erzurum

... 16

Prof. Dr. Haluk Selvi: Rus İşgalinden Kurtuluştan Sonra Erzurum ... 23 BİRİNCİ GÜN

KONFERANS SALONU

BİRİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Mikhail Baskhanov: At the Conqueror's Mercy: Erzurum under Russian

occupation (1916-1918) ... 44

Prof. Dr. Muammer Demirel: Erzurum’da Ermeni Mezalimi ve Erzurum’un Kurtuluşu

... 66

Doç. Dr. Alexander Vasilyev: Rus İşgali Zamanında Erzurum’da Emlâk ve Evkâf

Tartışmaları ... 88

İKİNCİ OTURUM

Dr. Fahri Valehoğlu Hacılar:1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı`ndan Bir Kesit: Erzurum

Savunması ve Karapapak Mihrali Bey(Rus Kaynakları Esasında) ... 94

Prof. Dr. Mehmet Tezcan: 1847-1852 Türk –İran Sınır Komisyonu Rusya Temsilcisi

Albay E. İ. Çirikov’un Erzurum ile İlgili Kayıtları ... 104

Doç. Dr. Özgür Yılmaz: Erzurum’da Fransız Konsolosluğu: Kuruluşu, Konsoloslar ve

Faaliyetleri Üzerine Bir Değerlendirme (1843-1855) ... 118

Dr. Öğr. Üyesi Naim Ürkmez:Amerika Birleşik Devletleri'nin Erzurum Konsolosluğunu Tesis Süreci ... 144

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş:Anadolu Medreseleri İçerisinde Erzurum Medreselerinin Yeri

... 154

Prof. Dr. Haldun Özkan:Erzurum Mezar Anıtları ... 171 Dr. Öğr. Üyesi Zerrin Köşklü-Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Lütfi Kındığılı:Geleneksel Erzurum Evlerinde Süsleme ... 202

A SALONU

BİRİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Selami Kılıç: Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesi’ndeki Alman Asker,

Savaş Muhabiri, Diplomat ve Ajanlarının Yazıları Üzerine Değerlendirmeler ... 227

Doç. Dr. Asaf Özkan: Esaretten Firar Eden Osmanlı Askerlerinin İfadelerine Göre

Erzurum ve Çevresinde Rus İşgali ... 251

(9)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Doç. Dr. Kemal Bakır: Üç Erzurumlu Mütefekkir (Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz

Turhan, Nurettin Topçu) ve Çağdaş Türk Düşüncesine Katkıları: İlmî Şahsiyet, Milliyetçilik ve Anadoluculuk ... 272

İKİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz-Prof. Dr. Semra Alyılmaz: Tarih, Bilim, Kültür ve Sanat Şehri Erzurum’un İmarı ve Kalkınması İçin Öneriler ... 294

Prof. Dr. Erdal Aydoğan: Erzurum Basın Tarihine Bir Katkı:Erzurum Vilayet Gazetesi Örneği ... 329

Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu: Erzurum Şehir Arşivi’nin Kuruluşu ve İlk Faaliyetleri

... 344

Doç. Dr. Ali Kurt: Erzurum 1931 (1931 Yılında Erzurum Üzerine Yazılan Bir Rapor)

... 349

Dr. Öğr. Üyesi Şemsettin Çelik: 1930 Yılında Erzurum Şehrinin Temel Meseleleri .. 360 Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Erdem: Türkiye Çağdaş İstatistik Tarihine Damgasını Vuran Bir Bürokrat:Erzurumlu Mehmet Celâl Aybar (1894-1947) ... 387

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Doç. Dr. Ogün Coşkun: Erzurum İlinin Bazı Nüfus Özellikleri Üzerine Coğrafi Bir

Değerlendirme ... 405

Doç. Dr. Namık Tanfer Altaş:Erzurum’da Kentsel Morfolojiye Etki Eden Beşeri Çevre

Unsurları ... 436

Doç. Dr. Alperen Kayserili-Arş. Gör. Tolga Korkusuz:Erzurum Şehrinde Hamamlar

ve Hamam Kültürünün Kültürel Coğrafya Analizi ... 457

Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu-Dr. Öğr. Üyesi Cemal Sevindi: Osmanlı Dönemi

Erzurum Şehir Haritası ... 477

Arş. Gör. Tolga Korkusuz-Doç. Dr. Alperen Kayserili-Prof. Dr. Mustafa Özdemir:

2015 Rusya Jet Krizinin Palandöken Kış Turizmine Etkileri ... 494

İKİNCİ GÜN

KONFERANS SALONU

BİRİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Murat Kacıroğlu: Ermeni Sorunu ve Tehcir Konulu Romanlarda Erzurum 510 Doç. Dr. Yusuf Ziya Sümbüllü:Erzurum Halk Kültüründe Hayvan Nazarlığı ... 542 Doç. Dr. Melike Gökcan: Erzurumlu Kadı Darir ve Erken Dönem Türk Mesnevi

Edebiyatındaki Yeri ... 557

Dr. Öğr. Üyesi Halime Çavuşoğlu: Erzurumlu Mutasavvıf Şair Osman Kemâlî Efendi ve

Manzumeleri Üzerine Bir Değerlendirme ... 568

İKİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Cemil Hasanlı:Rusya’nın Kafkasya Cephesi ve Ermeni Gönüllüleri ... 584 Dr. Nasım Mustafa: 1918-1920 Yılları Arasında Ermenistan İstihbarat Kurumlarının Türkiye ve Azerbaycan Aleyhine Faaliyetleri ... 602

Dr. Halit Eken: Milli Mücadele Yıllarında Erzurum’da Vali Hamit Bey ile Kâzım

(10)

8

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Kalemli:İstanbul Basınına Göre Erzurum’un Düşman İşgalinden Kurtuluşu ve Bölgede Ermeni Mezalimi ... 631

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Prof. Dr. Tuncay Öğün: Köprüköy ve Azap Muharebelerinin Osmanlı Basınındaki

Yansımaları ... 678

Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Özdemir:Birinci Dünya Savaşı'nın Başlangıç Günlerinde Erzurum ... 692

Dr. Öğr. Üyesi Mevlüt Yüksel:Kazım Karabekir Paşa’nın Erzurum Kongresi

Günlerindeki Faaliyetleri ... 706

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Dr. Öğr. Üyesi Kenan Çetin: Erzurum Sâlnâmelerine Göre 19. Yüzyılda Erzurum Vilâyeti’nin Ekonomik Durumu ... 743

Dr. Öğr. Üyesi Selahattin Tozlu: Erzurum Şehri ve Erzurum (Ova) Kazası Köylerinin

Nüfusu (1847) ... 781

Doç. Dr. Uğur Akbulut: 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme ... 788

Dr. Öğr. Üyesi Fatma Kaya Doğanay:Erzurum Maarif Meclisi ve Maarif Müdürlüğünün Osmanlı Taşra Eğitim Yönetimindeki Yeri ve Önemi ... 798

Dr. Öğr. Üyesi Ersoy Zengin: İkinci Kuşak Anılarında 1915 Sarıkamış Harekâtı Sonrasında Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) Köylerinde Yaşanan Rus-Ermeni Mezalimi ... 811

A SALONU

BİRİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Süleyman Çiğdem: İmparator Nero’nun Doğu Politikasında Erzurum ve

Çevresinin Önemi ... 831

Arş. Gör. Murat Kılıç-Doç. Dr. Yasin Topaloğlu: Antik Çağ Yazarlarına Göre Doğu

Anadolu Mimarisi ... 842

Doç. Dr. Ümit Kılıç: Xvı. Yüzyıl ve Sonrası Erzurum Vakıfları Üzerine Genel Bir

Değerlendirme ... 875

Dr. Öğr. Üyesi Savaş Eğilmez: Anadolu'nun İlk Müslüman Şehirlerinden Kâlikâla (Erzurum) ... 883

Dr. Öğr. Üyesi Gazi Özdemir: Erzurum ve Ilgın’daki Lala Mustafa Paşa’nın Sosyal Kurumlarının Karşılaştırması ... 897

İKİNCİ OTURUM

Prof. Dr. Ali Sinan Bilgili: 16. Yüzyılda Erzurum Köyleri ... 923 Prof. Dr. Osman Gürbüz: Moğol İstilası Döneminde Erzurum ... 940 Dr. Öğr. Üyesi Serkan Özer: Artze (Karaz) Savaşı ve Ermeni-Bizans İmparatorluğu

İlişkileri ... 956

(11)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu: Ağır Bedelli Ders: Savaş 100. Yılında Erzurum’un

Kurtuluşunu Hatırlama ... 976

Prof. Dr. H. Ömer Özden: Erzurum’un Kurtuluşunda Muhammet Lütfi Efendi’nin Katkıları ... 1002

Dr. Öğr. Üyesi Yasin Taşkesenlioğlu: Büyük Savaş Öncesinde Erzurum Vilâyet Hapishânelerinin Durumu ... 1011

Dr. Öğr. Üyesi Esat Aktaş: Hatıralar Işığında Kafkas Cephesi’nde Tifüs Salgını ve Askerin Bitle Mücadelesi ... 1021

Dr. Öğr. Üyesi Firdes Temizgüney: Birinci Dünya Savaşı Öncesinde Erzurum’da İşlenen Suçlar ve Kadın ... 1040

KAPANIŞ KONUŞMALARI Prof. Dr. Cemil Hasanlı ... 1063

Prof. Dr. Mehmet Tezcan ... 1063

Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur ... 1065

(12)

10

ÖN SÖZ

Erzurum’un kurtuluşunun 100. yıldönümünde icra etmiş olduğumuz bu sempozyum, aslında iki önemli hadiseyi bir arada anmak üzere tertip edilmiştir. Bunlardan birincisi, Erzurum’un Osmanlı hâkimiyetine girişidir. Erzurum’un Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Zaferi sonrası Osmanlı hâkimiyetine girdiği bilinmektedir. Bu hadisenin kesin tarihi hakkında farklı görüşler olsa da yaygın görüş, şehrin 1518’de Osmanlı hâkimiyetine girmiş olduğudur. Bu husustaki en önemli çalışma ise merhum Prof. Dr. Dündar Aydın’ın doktora tezidir. Bu durumda içinde bulunduğumuz 2018 yılı, Erzurum’un Osmanlı hâkimiyetine girişinin 500. yılına denk gelmektedir.

Sempozyuma vesile olan asıl hadise ise, yukarıda ifade ettiğimiz üzere, şehrimizin 12 Mart 1918’de düşman işgalinden kurtuluşudur. İçinde bulunduğumuz yıl, bu hadisenin 100. yıldönümüdür.

İşte biz, Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü olarak, bu iki önemli hadiseyi uluslararası bir sempozyumda, çok kıymetli hocalarımızla birlikte ele almayı bir vazife kabul ettik.

Sempozyumumuz Azerbaycan, Rusya, İngiltere ve Gürcistan’dan ve yurdumuzun 14 farklı üniversitesinden çok kıymetli akademisyenlerin katılımıyla yapılan Uluslararası Erzurum Sempozyumu’dur. Bu sempozyumda Erzurum’un tarihi, coğrafyası, edebiyatı ve sanat tarihi gibi pek çok alanda kıymetli bildiriler sunulmuştur. Varlıkları ve bilgileriyle bize destek olan tüm hocalarımıza teşekkür ederiz. İyi ki varsınız.

Bu önemli organizasyon, Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Muammer YAYLALI hocamızın yönlendirmesi ve desteğiyle gerçekleşmiştir. Kendisine teşekkürlerimizi arz ederiz.

Sempozyum, Türk Tarih Kurumu ile birlikte yapılmıştır. Kıymetli katkılarından ötürü Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik TURAN Hocama teşekkür eder, saygılarımızı sunarız. Ayrıca katılımları ve destekleri ile bizleri mutlu eden Sayın Valimiz Seyfettin AZİZOĞLU’na, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet SEKMEN’e, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer ÇOMAKLI Hocama ve bizlere maddi manevi destek veren kurum ve kişilere teşekkür ederiz. Özellikle Erzurum Teknik Üniversitesi mensubu olan tüm çalışma arkadaşlarımıza minnet borçluyuz. Son olarak sempozyumdaki katkılarını asla unutmayacağımız kıymetli öğrencilerimize, bundan sonraki yaşamlarında başarılar dileriz.

Düzenleme Komitesi Adına Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu

(13)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

İkinci Kuşak Anılarında 1915 Sarıkamış Harekâtı Sonrasında Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) Köylerinde Yaşanan Rus-Ermeni Mezalimi

Ersoy Zengin∗ Özet

Kars, Ardahan ve Batum Sancakları 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonucunda savaş tazminatı olarak Rusya’ya bırakılmıştır. 1914 yılının son aylarında Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya karşı Doğu’da (Kafkasya’da) bir cephe açması, 37 yıldır Rus idaresi altında yaşayan bölge Müslümanlarında bağımsızlık umudunu doğurmuştur. 1914 yılının Aralık ayında başlayan Sarıkamış Harekâtı kısa zamanda felaketle sonuçlanmıştır. Sarıkamış Harekâtı başarısızlıkla sonlanıp Osmanlı Ordusu’nun 1915 yılının ocak ayında geriye çekilmesiyle, Kars, Ardahan ve Oltu gibi yerleri yeniden ele geçiren Rus birlikleri bölgede yaşayan Müslüman halka karşı büyük bir katliam hareketine girmiştir. Bölgeyi kaybetme korkusuyla hareket eden Rus ordusu savaş hukukunu hiçe sayarak yaralı-hasta Osmanlı askerlerini ve sivil halkı katletmeye başlamıştır. Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) köylerine gelen Rus askerleri burada 5 yaralı-hasta Türk askerini, köy halkından da 52 erkeği öldürmüştür. 18 kişi de Rusya içlerine esir kamplarına gönderilmiş bu kişilerin 14’ü esir kamplarında hayatını kaybetmiştir. Esir kamplarında ölenlerle birlikte toplamda 70’ten fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Sözlü tarih çalışması yapılarak incelenen bu olay Rus ordusunun 1915 yılının ocak ve nisan ayları arasında bölgede gerçekleştirdiği savaş suçlarının küçük bir parçasını ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Oltu, Çengelli, Vişneli, Sarıkamış Harekâtı, Rus-Ermeni Mezalimi Russian-Armenian Atrocity in Çengelli (Havdos)-Vişneli Villages in Second Generation

Memories After 1915 Sarikamiş Operation Abstract

Kars, Ardahan, Batum Sanjaks were left to Russias after 1877-1878 Ottoman-Russian War as reparations. In the last months of 1914 Ottoman Empire’s opening a front in the East (Caucasia) against Russia filled Muslims with independency hopes who were living under Russian administration for 37 years. Sarıkamış Operation that started in 1914 December ended in a catastrophe. After its failure when Ottoman army withdrew from Kars, Ardahan, Oltu in January 1915, Russian troops who captured the mentioned places started a big slaughter against Muslim public. Russian army that acted with the fear of losing the region disregarded laws of

(14)

812

war and started to slaughter wounded soldiers and Muslim people. Russian soldiers who came to Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) villages killed 6 wounded-sick Turkish soldiers and 52 men from the village. 18 people were sent to Russian prison camps and 14 of them died there. With those who died in prison camps more than 70 people in total lost their lives. This event, examined with verbal history study, reveals a small part of war crimes that Russian army committed between January and April of 1915.

Keywords: Oltu, Çengelli, Vişneli, Sarıkamış Operation, Russian-Armenian Atrocity. Giriş; Sarıkamış Harbi ve Sonrasında Oltu

Tarihte 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi, Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sonuçlanmıştı. Osmanlı Devleti, Rusya’ya Kuzey-Doğu sınır bölgesinden Elviye-i Selase olarak adlandırılan Kars, Ardahan ve Batum sancaklarıyla bunlara bağlı birçok kaza, nahiye ve köyleri Rusya’ya bıraktı. Rusya’ya terkedilen üç sancaktan Batum, Trabzon Vilayetine, Kars, Ardahan ise Erzurum vilayetine bağlı idi. Rusya bütün Kafkasyayı Zakafkasya genel valiliği ile yönetmekteydi. Zakafkasya genel valiliğinin merkezi Tiflis olup Guberniyalar (vilayet) ve Oblastlar’dan (ikinci derece bölge) oluşmaktaydı. Kağızman, Ardahan, Oltu gibi ana okruglar (kazalar) Kars oblastına bağlı idi.1771

Rusya’nın diğer vilayetleri gibi Kars Vilayeti de (Karskaya Oblast), genel kanunlarla idare edilmeyip, özel kanunlarla yönetiliyordu. Bu vilayette Askeri Halk İdaresi (Voyennonarodnoya Upravleniye) tesis edilmişti. Valisi tüm general rütbesindeydi. 1910 senesi istatistiğine göre Oltu kazasında 52.000 küsur nüfus vardı. 180 köyden ibaret olan Oltu kazasında dokuz köy Rum, yedi köy Ermeni, geriye kalan 164 köy ise Türk’tü.1772

Bölge halkının kimi 93 harbi devam ederken kimi de savaş bittikten sonra göç etti. Sadece 1878-1881 yılları arasında yaklaşık 82.000 Müslüman Osmanlı topraklarına geçti. Bölgenin Rus idaresine geçmesiyle birlikte Hristiyan nüfus iskân edilmeye başlandı Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden Ermeni ve Karadeniz bölgesinden Rumlar yerleştirildi.1773

1771 Rusya’ya verilen kazalar: Oltu, Ardahan, Ardanuç, Batum, Livane, Çürüksu, Acara-i sufla, Acareteyn idi. Rusya’ya verilen nahiyeler: Maçahel, Acara-i ulya, Habekelaskur, Gönye, Penek, Tavusger, Göle, Çıldır, Poshov, Şavşit’tir. Daha geniş bilgi için Bkz. Muammer Demirel, “Doğu Anadolu’da İdari Yapılanma (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan Sonra)”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 37, 250-255.

1772Oltu Şûrâ Hükümeti ve Yasin Haşimoğlu’nun Hatıraları; Haz. Erdal Aydoğan, Salkımsöğüt Yayınları, Konya 2013, s.32-35.

1773 Bürkan Serbest - N. Savaş Demirci, “Kars ve Çevresinde Rus Yönetimi; Karskaya Oblast (1878-1917)”, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi; (38. ICANAS10-15.09.2007), Atatürk Kültür, Dil ve

(15)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Rusya 1914 yılının güz aylarından itibaren sınır olması hasebiyle Oltu’ya kuvvet yığmaya başladı. Bu ortamda Türklere baskı artmıştır. Özellikle Ermeni ve Rumlar her fırsatta Türklere eziyet etmeye başladılar. Erkeklerin birçoğu İstihkâm kazmak, nakliye işlerinde çalışmak üzere Kars ve civar bölgelere götürüldüler. Bu olumsuz şartlar altında Osmanlı ordusunun gelişiyle Oltu halkı esaret günlerinin sona ereceğini umdu. Harbin başlarında Yusufeli tarafından Tavusker kazasına Türk çetelerinin girmesiyle çetelere katılan Türkler oldu.1774

Seferberliğin başlamasıyla Taşnak komitesi reislerinden Sivas’ın Gövdin köyünden Murat 200 kadar Ermeni’yle Şarki Karahisar’a geçerek şehri ateşe verip, önüne çıkan Türkleri öldürdükten sonra Rusya’ya geçmiştir. Rusya, Ermenilere “Artık büyük Ermenistan kurulacaktır” vaadiyle Antranik gibi çetecilerin Rus ordusuyla hareket etmesini istedi. Antranik topladığı 30.000 Ermeni gönüllüsüyle Rus ordusunun yanında savaştı. Ermeniler, öldürme ve soyguna başlamışlardı. 18 Ekim 1914 Kurban Bayramı gecesi Ruslar Karaurgan’dan sınırı geçerek saldırdılar. Türk ordusunda bulunan Ermeni askerleri Rus ordusu saflarına geçmeye başladılar.1775

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girişi, Çarlığın 1 Kasım 1914’te Sarıkamış’tan Pasinler’e ve Doğu Anadolu’daki diğer sınır bölgelerinden saldırmasıyla başladı. Altı Kasımda başlayıp altı gün süren Köprüköy Savaşlarını, Osmanlı Orduları kazanınca Rus Çarı II. Nikola 1914 yılının Aralık ayında Sarıkamış’a gelerek ordusuna moral verdi. Harbiye Vekili Enver Paşa da Erzurum’a gelip Üçüncü Ordunun, üç kolordusunun idaresini ele aldı. 1776

Panislamizm’i gerçekleştirmek için Arap coğrafyasında askeri taarruzu Cemal Paşa, Pantürkizm için Kafkasya’dan Asya’ya taarruzu da Enver Paşa idare edecekti. Enver Paşa, 26-30 Ağustos 1914’te Alman kuvvetlerinin Tannenberg’de Rus ordusuna yandan saldırarak kuşatma hareketinin başarıyla sonuçlanmasından etkilenmişti. Rus ordusunun kuşatmadaki zayıflığını bilen Enver Paşa Sarıkamış’ta bulunan Rus ordusuna Oltu üzerinden bir kuşatma hareketinin mutlak başarı sağlayacağına inanmaktaydı.1777 Rus ordusunun esas kısmı Soğanlı yaylasının güney batısında, oldukça ileride bulunuyordu. Dayanak noktası Sarıkamış’tan 60

1774Oltu Şûrâ Hükümeti ve Yasin Haşimoğlu’nun Hatıraları, 36.

1775 Fahrettin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, Yeni Matbaa, Ankara 1954, s.57. 1776M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi-I, Işıl Matbaası, İstanbul 1958, s. 554.

1777 Prusya Ordusunda yedek subay olan Kont von der Schulenburg, harpten birkaç sene önce Tiflis’te Alman konsolosluğunu yapmıştı. Kısa sürede bölgede tanınmış bir şahsiyet haline gelen Kont avcılığa meraklıydı. Geyiklerinin bolluğuyla bilinen Oltu’nun dağlık bölgelerine sık sık gitme imkânı bulmuştu. Harp patlak verdiği zaman, Tiflis’te bulunan askeri bürokraside Kont’un bölgede askeri taarruzu hazırlamak için özel olarak incelemelerde bulunduğu fikri doğmuştur. Bkz. W.E.D. Allen-Paul Muratoff, 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki

(16)

814

km’lik bir mesafede bulunup, ancak Çakırbaba sırtına muvazi giden tek bir yol ile bağlıydı. Ruslar kış dolayısıyla Çakır-baba tarafından bir saldırı beklemiyorlardı. Enver Paşa buradan saldırarak Rusları hazırlıksız yakalamayı düşündü. Çakırbaba sırtları ötesinde, Rusların Oltu’daki sağ kanadını General İstomin’in kumanda ettiği bir tugay korumaktaydı. Oltu önemli bir kavşak noktasıydı. Burası bir baskınla alındığı takdirde Merdinek’e kadar ilerlemek çok kolay olacaktı. Merdinek’ten Ardahan’a 42 km, Kars’a ise 45 km olup yollar çok iyi idi. Türkler, Oltu’yu ele geçirirseler Pasin ovasındaki Rus kıtalarından daha önce Kars’a varabileceklerdi. Ayrıca Bardız’dan bir patika ile Sarıkamış’a ulaşılabilecekti. Kuvvetli bir Türk birliği, Ardahan ve Kars’taki Rus geri üslerinin arasına yerleştirilecekti. Böylece Kura ve Borchalu geçitleri üzerinden Tiflis’e yürümek için yol açık kalacaktı. Rus ordusunun Kafkasya’da imha edilmesi sonucunda bütün Transkafkasya Türklere teslim olacak ve Turancılar isyan edeceklerdi.1778

Kafkasya’daki Müslüman nüfusun kendileri ve Ermenilerden fazla oluşunu tehlikeli gören Ruslar Doğu cephesine çok sayıda asker yığmışlardı. Rusların asıl korkusu ise Bakü petrollerinin elden çıkmasıydı.1779

Hafız Hakkı Paşa, emrindeki birliklerle 23 Aralıkta Oltu’ya girdi. 25 Aralıkta 9. Kolordu Bardız’dan Sarıkamış istikametine yürüyüşe geçti. 10. Kolordu geriye çekilen Rus birliklerini Ardahan istikametine takibe başlamış ve 9. Kolorduyla birlikte yapacakları harekâta gecikmişti. İki kolordu birbirinden altı gün boyunca habersiz hareket etti. 25 Aralık 1914 de başlayan Sarıkamış meydan muharebesi 10 gün devam ederek 4 Ocak 1915 tarihinde sonlandı. Aralık ayında tipi günlerce sürmüş, savrulan karla yollar dolmuş kar kalınlığı bir metreyi geçmişti. Aralık ayının sonunda tipi hızını kaybetmiş, bu defa da keskin dondurucu ayaz başlamıştı. Geceleri sıcaklık sıfırın altında 30-35 dereceye kadar düşmekteydi. Bir saatlik mesafe ancak 3-4 saatte alınabiliyordu.1780 Kışın şiddeti iyi hesap edilmediğinden Allahuekber ve Sarıkamış dağlarındaki harekât felaketle sonuçlandı. Osmanlı Ordusu, Rus birlikleriyle henüz savaşa başlayamadan soğuktan perişan olup dağılmaya başladı.

37 yıldır Rus esareti altında yaşayan bölge Müslümanları ebetteki Osmanlı Ordusunun gelişini sevinçle karşılamıştı. Ancak 4 Ocak 1915 günü Ardahan’ı baskınla geriye alan Kazak-Sibir Alayı Çıldır’dan Oltu’ya kadar Türk köylerini açıktan katletmeye başladı. “Türklerin gelişini alkışladınız” diyerek silahsız ahaliyi, çoluk-çocuk demeden kırmaya başladı. Bakü’de

1778 W.E.D. Allen-Paul Muratoff, a.g.e., s.233-234.

1779Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları Sarıkamış’tan Esarete (1915-1920,) Yayına Hazırlayan: Sami Önal, Remzi Kitabevi, İstanbul 2007, s. 126.

(17)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

bulunan “İslam Cemiyet-i Hayriyesi”nin “Felaket ve Harp zedelere Yardım Şubesi” Çar’dan resmi izin aldığı tarih olan Nisan 1915’e kadar yaklaşık dört ay boyunca çok vahşice bir katliam devam etti. Ruslar en az 40 bin Türkü bu süre içerisinde yok etti. Bu cemiyetin resmi kayıtlarında sadece Kars’ta 22 bin harpzedenin kurtulduğu kaydedilmişti.1781

Bu dönemde Rus hükümetinin teşvikiyle Ermeniler tarafından katledilen erkeklerin sayısı 30.000’i bulmuştu. Erkekleri öldürülmüş, evleri yakılmış olan Müslüman çocuk ve kadınlar karlı dağlara sığınmakta, burada birçoğu açlık ve soğuktan hayatlarını kaybetmekteydi. Esir edilen Türkler, Ermeni muhafızlar tarafından türlü hakaretlere maruz kalıyor, tüfek dipçikleriyle dövülerek yollarda öldürülüyorlardı. Ruslar bölgede İslam namına bir şey bırakmama politikasını güdüyorlardı.1782

Bölgeyi yeniden ele geçiren Ruslar Müslüman halkı nankörlükle suçluyordu. Nitekim Bardız’a giren Ruslar “Siz yıllarca tabyalarımızda barınıp, Rus ekmeği yediğiniz halde, Osmanlı Ordusuna yardım ettiniz…!” diyerek Zakim ve Göreşken köylerinden topladıkları 197 kişilik sivil halkı katletmek istedi. Katliamdan son anda kurtulan halk trenle Sarıkamış, Kars güzergâhından Tiflis’e gönderildi.1783 Tiflis esir dağıtımının yapıldığı merkez konumundaydı. Sarıkamış Harekâtında esir düşen Hüsamettin Tuğaç, sivil esirlerin durumunu şu şekilde anlatmaktadır:

“İki gün sonra Tiflis İstasyonuna geldik. Burada esirleri yazıyorlar, gidecekleri yerlere göre ayırıyorlar ve genel temizlik yapıyorlar. 4-5 tren dolusu Türk var. Ancak içlerinde asker elbiseli kimseler pek az. Üst tarafı halk… Ruslar harbin başlangıcında girdikleri topraklarımızdan çekilirken ihtiyarlara varıncaya kadar bütün erkekleri toplamış, Rusya’ya göndermişlerdi. İleri harekete geçtiğimiz zaman rastladığımız köylerde kadınlar başımıza üşüşüyorlar, erkeklerinin Ruslar tarafından götürüldüklerini ağlayarak anlatıyorlardı. Rus gazetelerinin yüzbinlere çıkardığı Türk esirlerinin onda sekizi işte bu sivil ve silahsız halktan ibaretti. Şimdi bu trenlerde gördüğüm insanlar, bu gibi sürgünlerden idi. Rusların bunu niçin yaptıklarına şaşıyordum. Bu zavallılar Sibirya’ya sürülmüş ve pek çoğu oralarda ölmüş kalmışlardır. Rusların, Türkiye ve İran’a

1781 M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi-I, Işıl Matbaası, İstanbul 1958, s. 554. Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesinin Anadolu’da yaptığı yardımlar için Bkz. Betül Aslan, I. Dünya Savaşı Esnasında “Azerbaycan

Türkleri”nin “Anadolu Türkleri”ne “Kardaş Kömeği” (Yardımı) ve Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk

Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2000.

1782Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri-I, Devlet Arşivleri Yayınları, Ankara 2001, s. 1-4.

1783 197 kişilik sivil halk 36 Rus askerince katledilecekleri yere götürülürken Rus ordusunda görev yapan Aydemir isimli Türk kökenli bir subay buna engel olmuştur. Ölümden dönen kafileyi bu defa esaret hayatı bekliyordu. Esir kafilesi Ermeni ve Rumların türlü hakaretleriyle Kars’a götürülmüşler, buradan da Tiflis’e sevk edilmişlerdir. Trenle yolculuk esnasında altı kişi hayatını kaybetmiş, bir kısmı da hastalanmıştır. Hasta olanların bir kısmı burada indirilerek Bakü’de bulunan Nargin adasındaki esir kampına sevk edilmişlerdir. Kafileyi taşıyan tren devamla Rostov’a ardından da Harkov’a gitmiştir. Burada bulunan esirlerin bir kısmı 1916 yılının mart ayında Bakü’de Mehdi Bey’in başkanlığındaki Müslüman Hayır Cemiyetinin temin ettiği İranlı deveci vesikasıyla geriye dönebilmişlerdir. Bkz. “Sarıkamış Kahramanları” (Röportaj: İhsan Birinci), Hayat Tarih Mecmuası, 1 Şubat 1967,

(18)

816

karşı en büyük harekât ve ikmal merkezi olan Tiflis şimdi sivil esirleri de asker yapan bir pota gibiydi…”1784

Osmanlı Devleti Rusların katliam ve sürgünleri karşısında pek bir şey yapamadı. Tek yapabildiği şey 5 Ocak 1915 tarihli Meclisi Vükela kararıyla bir yardım kararı oldu. Rusların mezalimine yönelik alınan yardım kararı şöyleydi: “Osmanlı ordusunun ileri harekâtı esnasında Ruslar tarafından haneleri yanan ve erkekleri kısmen katl ve kısmen esir edilerek Rusya’ya götürülmüş İslam köy ahalisine yardım için…” Buradaki yardımın Rus sınırında kalan ahaliye verilip verilmeyeceği belli değildir. Büyük bir ihtimalle Rus toprağını geçerek Osmanlı topraklarına sığınan Kafkasya halkı için alınmış bir karar olmalıdır.1785

Hafız Hakkı Paşa hatıra defterini tam 27 gün yazamadı. 16 Ocak 1915 tarihinde Köprüköy’e vardığında Rus ileri harekâtından kaçan muhacirlerin feci durumunu şöyle özetlemişti: “Muhacirler meselesi bir felaket, topların nakli için zavallıların öküzlerini de almışlar. ‘Keşke Rus elinde olup şehid olsa idik!’ diye bağıranlardan, gece gündüz kadın, çocuk vaveylası! Ah Enver! Ah! Bu kış seferini hızlandırmak ve sonrada bu parlak taarruzunla 9. Kolorduyu dörtnala kaldırmakla yüz bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin. Muhacirlere ekmek ve peksimet veriyorlar. Ekmek iyi fakat peksimet olmaz. Un versinler kadınlar pişirsin dedim.” Şeklindeydi.1786

Sarıkamış felaketinden kurtulabilmiş ordu kısımları, Ocak ayında Aras vadisinde, Azap-Kalender hattında İd’de (Narman’da), Kornis (Güvenlik Köyü) etrafında tutunarak burada savunma hattı oluşturup, birliklerini güçlendirmeye çalıştı.1787 Türk ordusunun geri çekilmesiyle halkın da bir kısmı Erzurum’a doğru göç etmiştir. Hasta, ihtiyar, kadın ve çocuklar kafileler halinde Rus askerlerinden, Ermeni taarruzundan canını, namusunu kurtarmaya çalışıyorlardı. Bu zavallılar boş köylerin yıkık damları altında can veriyorlardı. Erzurum valisinin açıklamasına göre muhacirlerden 15.000 kişinin öldüğü tahmin edilmekteydi.1788

1784Hüsamettin Tuğaç, Bir Neslin Dramı, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1975, s. 21-22. Türk Ordusu, Rus Ordusu’na yaklaşık 65.000 askerini esir olarak vermiştir. 65.000 savaş esirinin 50.000’i Rusya’ya sevk edilmiş geriye kalan 15.000 kişi savaş meydanlarında ve yollarda yok edilmiştir. Rusya’ya sevk edilen 50.000 civarındaki askerden 25.000’i Türkiye’ye dönebilmiş, geriye kalanı ise kötü yaşam koşulları altında hayatlarını kaybetmişlerdir. Asker esirlerin yanında sivil esirler de bulunmaktaydı. Ticaret ve işçilik yapan Türkler, İttihat ve Terakki rejiminden kaçmış siyasi mülteciler, Kars, Ardahan, Batum ve işgal edilmiş Osmanlı topraklarında şüpheli görünenler iç Rusya’ya; Uralsk’a ve Sibirya’ya sürgün edilmişlerdi. Sivil esirlerin sayısının tespit edilmesi mümkün olmasa da 100.000’den çok oldukları tahmin edilmektedir. Bkz. Cemil Kutlu, I. Dünya Savaşında Rusya’daki Türk Savaş

Esirleri ve Bunların Yurda Döndürülmeleri Faaliyetleri, Basılmamış Doktora Tezi, Erzurum 1997, s. 15-17.

1785 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi C.3 Kısım-1, TTK Yayınları, Ankara 1991, s. 373.

1786Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü, Yay. Haz. Murat Bardakçı, İş Bankası Yayınları, İstanbul 2016, s. 95.

1787Aziz Samih İlter, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları, s. 29-30. 1788 Aziz Samih İlter, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları, s. 17-18.

(19)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Kış şartlarının olumsuzluğu, iyi giyinememiş, yeterli beslenememiş ve uzun yürüyüşlerle bitkin düşen asker arasında salgın hastalıklar görülmeye başlamıştı. Lekeli tifo, hummayı racia ve tifüs çok can almaktaydı. Bitle mücadele etmek imkânsızdı. Ahır ve samanlıklar asker ölüleriyle dolmuştu.1789 Geri çekilme esnasında en önemli mesele iaşe eksikliği ve bakımsızlıktı. Uzun müddet sıcak yemek yiyemeyen, geceleri açıkta bulunan, elbise ve ayakkabısı yeterli olmayan asker zayıf düştüğünden günde 400-450 kadarı hayatını kaybetmekteydi. Aralık ayının son 10 günü ve Ocak ayının ilk 20 gününde 12.000 asker hayatını bu şekilde kaybetmişti.1790

Savaşların ne şekilde yapılacağının uluslararası hukuk kurallarına bağlanması düşüncesi on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmıştır. Devletler tarihsel süreç içerisinde savaşı önlemek için çaba gösterirken diğer taraftan da savaşta uygulanacak kuralları belirlemeye çalışmışlardır. Savaşları tamamen sonlandırmak mümkün olamadığından savaşın doğurduğu zararı en aza indirmek amaçlanmıştır. Bu uluslararası belgeler savaşta dost-düşman ayrımı yapmaksızın; yaralılara, hastalara, teslim olmuş düşmana, savaş esirlerine, işgal edilmiş bir ülkenin sivil halkına, sağlık kurumlarına ve personeline, kazaya uğramış denizcilere, kültür ve sanat varlıklarına saygı duyulmasını öngörmekteydi.1791

Osmanlı ordusunu karşılarında gören Rus ordusu Müslüman halkı büyük bir tehdit olarak görmeye başlamıştı. Sayısal üstünlüğe sahip olan Türk ordusu çetin kış şartlarında dağılmamış olsa Rus ordusunun yenilgisi ihtimal dahilindeydi. Bu atmosferde telaşa düşen Rus ordusu bölgedeki Müslüman halka zalimce davranmaya başladı. 1915’in ocak, şubat, mart ve nisan aylarında Kars, Ardahan, Sarıkamış, Olur ve Oltu gibi bölgelerin ahalisi sudan bahanelerle öldürüldü ya da sürgün edildi.

Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) Köyleri Katliamıyla İlgili Yazılı ve Görsel Kaynaklar

1915 yılında gerçekleşen Çengelli ve Vişneli köy ahalisi erkeklerinin tamamına yakınının katledilmesi hadisesi günümüze kadar ayrıntılarıyla yazılmamıştır. Bu elim hadise hakkında, Yasin Haşimoğlu hatıralarında teferruata girmeden bilgi vermiştir. Hatıratta;

1789Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesinde Sağlık Hizmetleri, ATASE Yayınları, Ankara 2011, s. 15. 1790Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü, s.103.

1791 M. Yasin Aslan, “Savaş Hukukunun Temel Prensipleri”, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2008-79-470.pdf 235-239.(E.T. 04.05.2018). Savaş suçlarıyla ilgili daha geniş bilgi için Bkz. Ahmet Tetik-Mehmet

(20)

818

“Türk ordusunun Sarıkamış ve Allahuekber’deki acıklı vaziyetten sonra Rus ordusunun Oltu’ya doğru ilerleyişinde, Türk ordusuna yardım ettiklerinden dolayı Havdos köyünün erkekleri kâmilen, Terpink ve Bahçecik köylerinin erkeklerinin büyük kısmı Rus Kazakları tarafından kesildi. Diğer köylerde de buna benzer kıtal olmuştur. Bu hadiselere ön ayak Ermeni ve Rumlar olmuştular.”1792

Bilgisi bulunmaktadır. 1988 yılında Çengelli köyü (Havdos) halkından, katliama şahit olmuş 90 yaşındaki İsmet Aydoğdu, Güneş gazetesine vermiş olduğu röportajda köylerinde 30 asker ve 40 da köy halkından kişinin katledildiğini bildirmiştir.1793 Aynı zamanda İsmet Aydoğdu’nun yaşananları özet olarak anlattığı video kayıtları da bulunmaktadır.1794 1988 yılında resmi makamlarca köy içinde kazı yapılmış, katledilen insanların kemiklerine ulaşılmışsa da anıt yapılmamıştır. 2003 yılında Çengelli köyü halkından İlhami Yeşilyurt tarafından köyde bir anıt yapılmıştır. Ardından aynı anıtın yerine 2016 yılında yeni bir anıt inşa edilmiştir. Anıt alanı şehitlik olarak Vakıflar Genel Müdürlüğüne kayıtlı bulunmaktadır.

Türk ordusunun Sarıkamış’tan çekilişinden sonra gerçekleşen Rus-Ermeni katliamları, Türk ordusunun 1918 yılında yeniden bölgeyi ele geçirmesiyle tanıkların yeminli ifadelerine başvurularak kayıt altına alınmıştır.1795 Ancak yapılan çalışmalarda Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Çengelli köyünde gerçekleşen katliamı anlatan ifadelere henüz tesadüf edilmemiştir.

Savaş zamanlarında birçok hadisenin kayıtlara geçirilemediği bilinen bir gerçektir. Osmanlı ordusunun Oltu çevresini terk etmesi ve ardından Rusların bölgeyi ele geçirmesiyle bir kısım halk Osmanlı ordusuyla beraber göç etmiş, geriye kalanlar ise Rus ordusunca sürgüne gönderilmiş, bir kısmı dağlara sığınmış, bir kısmı da katledilmiştir. Çengelli ve Vişneli köylerinde yaşananlar Birinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşip kayıtlarına ulaşılamayan binlerce olaydan sadece birisidir. Bölgede yapılan sözlü tarih çalışmaları Çengelli-Vişneli köylerinde yaşanan olayların savaşın cereyan ettiği birçok yerleşim yerinde benzerlerinin yaşandığını göstermektedir.1796

Yaşanmış tarihi bir hadisenin belgelerinin bulunmaması ya da belgelerine ulaşılamamış olunması ebetteki yok farz edilmesine ya da önemsiz olmasına sebep teşkil etmez. Gerçekler kayda geçmemiş olsa da halkın hafızasında tazeliğini korumaktadır. Burada gerçeklerin gün

1792Oltu Şûra Hükûmeti ve Yasin Haşimoğlu’nun Hatıraları, s. 36-37.

1793Güneş Gazetesi, 10.08.1988. Anlaşıldığı kadarıyla İsmet Aydoğdu, Vişneli köyünden ölen üç, Rusya içlerine gönderilip hayatını kaybeden 14 kişiyi bu rakama dahil etmemiştir.

1794 Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=3P0FHlKsrbU (E.T. 03.05.2018).

1795 Tanık ifadeleri için bkz. Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri-I, . 221-240.

1796 Bkz. 100 Yıl Önce Erzurum ve Yöresinde Ermenilerle Yaşanan Olaylar-I, Edt. Gürsoy Solmaz, Mega Ofset Matbaacılık, Erzurum 2014. 100 Yıl Önce Erzurum ve Yöresinde Ermenilerle Yaşanan Olaylar-II, Edt. Gürsoy Solmaz, Zafer Medya, Erzurum 2015. Gürsoy Solmaz, Çayeli’nden Sarıkamış’a Şehit Yakınlarından Anılar, Mega Ofset, Erzurum 2013.

(21)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

yüzüne çıkarılmasında sözlü tarih çalışmaları tarih araştırmalarında kullanılacak başlıca yöntem olarak önem kazanmaktadır.

Tarihi bir olayı aydınlatmada anlatılardan faydalanmanın üstün yanlarının yanında zayıf yönleri de bulunmaktadır. Bir kere hadisenin içindeki kişilerden olayın canlı olarak dinlenmesi anlatıma teferruat ve canlılık katmaktadır. Oysa resmi yazışmalarda olaylar özet olarak anlatılır ve rakamsal bilgiler verildiğinden canlılık kaybolmaktadır. Bu faydalara karşılık, hafızada tutulan anlatılar, unutulma ve karışma tehlikesine açık bulunmaktadır. Abartılı ve sübjektif değerlendirme dikkat edilmesi gereken hususlardır. Bu tehlikeleri bertaraf etmek için olayın diğer anlatılarla karşılaştırılıp tutarlılığın sağlanması ve dönemi aydınlatan diğer kaynaklara müracaat edilmesi gerekmektedir.

Katliama tanıklık etmiş kişilerin 1990’li yıllara kadar yaşamış olmaları olayın sözlü gelenekte oldukça canlı kalmasına yardımcı olmuştur. Bu olaya tanıklık etmiş kişilerin evlatlarının günümüzde hayatta olmaları ve bu kişilerin olayı aydınlatacak derecede bilgiye sahip bulunmaları bu hadiseyi kayıt altına almak isteyen araştırmacılara büyük bir fırsat sunmaktadır.

İkinci Kuşak Anılarında Çengelli (Havdos) ile Vişneli (Sırdasor) Köylerinde Yaşanan Mezalim

Oltu ilçesinin doğusunda ve Kırdağ eteklerinde bulunan Çengelli (Havdos)-Vişneli (Sırdasor) köyleri birbirine oldukça yakın bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Vişneli köyü birkaç haneli küçük bir yerleşim yeri olmakla beraber 60-70 haneli Çengelli köyünün bir mahallesi olarak kabul edilmekteydi. Çengelli köyünün Oltu ilçesine uzaklığı 12, Vişneli köyünün ise 14 kilometredir. 2017 nüfus sayımına göre Çengelli mahallesinde 121, Vişneli mahallesinde ise 100 nüfus kayıtlı bulunmaktadır.1797 İç Karadeniz ikliminin görüldüğü mahallelerde halk tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlamaktadır.

1915 yılında gerçekleşen hadiseden kurtulabilen yetişkin erkek sayısı birkaç kişiydi. Ancak çocuklara dokunulmamıştı. Bu çalışmada kaynak olarak dinlenen kişiler katliama şahit olmuş olan kişilerin evlatlarından Osman Asan1798 ve İsmail Yeşilyurt’tur.1799 Bahattin Katipoğlu1800 ve Haşmettin Aslan da yaşanan katliamı, olaya tanıklık etmiş kişilerden

1797 https://www.nufusu.com/ilce/oltu_erzurum-nufusu (E.T. 02.05.2018).

1798 1927-2018/Oltu-Vişneli köyü, eski köy muhtarı-çiftçi. Osman Asan olayın gerçekleştiği tarihte 13-14 yaşlarında bulunan babası Halit Asan’dan ve ninesi Sultan Asan’dan hadiseleri dinlemiştir.

1799 1929/Oltu-Çengelli köyü. Çiftçi. İsmail Yeşilyurt, 1915 yılında 10 yaşında bulunan babası Mevlüt Yeşilyurt’tan, esarete gidip dönen (Molla) Osman Yeşilyurt’tan (1864-1949), Rus askerlerinden kaçmayı başaran amcası Pehlül Yeşilyurt’tan katliam hadisesini öğrenmiştir.

(22)

820

dinlemişlerdir.1801 Osman Asan, İsmail Yeşilyurt, Haşmettin Aslan ve Bahattin Katipoğlu olayın genel seyrini ittifakla aynı şekilde anlatmış, köy içinde ve dışında ölenler, esarete gönderilenler konusunda aynı kanıda olduklarını beyan etmişlerdir. Ancak bahsedilen genel seyir dışındaki teferruat bilgilerde farklılıklar bulunmaktadır. Özellikle katliam gününde köyde Osmanlı askerinin bulunup bulunmadığı ve sayısında farklı beyanlar ortaya çıkmıştır. Bazen anlatıcılardan birinin verdiği bir bilgiyi diğerleri doğrulamamıştır. Bu gibi durumlarda dipnot verilerek herkesin konu hakkında verdiği bilgi ayrı ayrı yazılmıştır.

Sarıkamış Harekâtı sırasında Çengelli köyü muhtarı olan Mehmet liderliğinde 10 kağnı dolusu erzak Osmanlı ordusuna götürülmüştür. Rus idaresi özellikle Hristiyan Rum ve Ermenileri memur olarak atıyor ve bunlardan casusluk hizmeti de alıyordu. Müslümanların Türk ordusuna yaptığı yardım Rus ordusunca bilinmekteydi.1802 Sarıkamış Harbi sonrasında Oltu’ya doğru ilerleyen Kazak Süvari Alayının bir kısmı ana yoldan, diğer kısmı da Kırdağ üzerinde bulunan köyleri birbirine bağlayan patika yoldan ilerledi.1803 Patika yolu kullananlar önce Yukarı Kumluyu takiben, Bahçeli Kışla’ya buradan Vişneli’ye sonra da Çengelli köyüne geldi. Vişneli köyünden Çengelli köyüne kale tarafından giriş yapan askerleri köy halkından Ahmet (Aydemir)1804 isimli köylü karşıladı. Mutat olduğu üzere tuz ve ekmek ikram etti. Komutan ekmeği tuza batırıp yedi. Bu barış işaretiydi. Köy halkına zarar verilmeyecekti. Köyün en yüksek mevkiinde bulunan kaleye zaptiye dikilerek askerin köye zarar vermemesi için önlem alındı.

Köye gelen Rus Kazak askerleri, Beylik Bahçe denilen mevkide dinlenmeye başladılar. Daha sonra Bahçecik köyü yönüne doğru ilerlemek isteyen Kazak Alayı o anda orada bulunan köylülere “Bahçecik patika yolu üzerinde Osmanlı askerinin bulunup bulunmadığını” sordu.

1801 1953/ Oltu-Çengelli köyü. Emekli Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Haşmettin Aslan, hadiseleri babaannesi Fehime Aslan (1883-1956), Osman Yeşilyurt (1864-1949), babası Şevket Aslan’dan (1911-1981) dinlemiştir. 1802 Bu bilgi Haşmettin Aslan tarafından verilmiştir. Köy muhtarı olan Mehmet kağnılarla taşıdığı yiyeceği Osmanlı subayına teslim ettikten sonra dönüş yolunda hastalanarak hayatını kaybetmiştir. Sarıkamış Harekatına katılmış Türk askerlerince tutulan hatıralarda Haşmettin Aslan’ı doğrulayıcı bilgiler bulmak mümkündür. Tahsin İyibar’ın Sibirya’dan Serendib’e isimli hatıratında şu bilgiler yer almaktadır: “25 Aralıkta 9. Kolordu Bardız’dan Sarıkamış istikametine yürüyüşe geçti. Yolda iki orman bekçisine rastladık. Orman bekçilerinin savaş sahası olan bölgede bile vazifeleri başından ayrılmamaları Rusların orman muhafazasına verdikleri ehemmiyeti gösteriyordu…28 Aralıkta İhsan Paşa (Sökmen) ‘-Gerideki Türk köylerinin yollarını biliyorsun, ilk hattakilere sıcak yemek verelim, bulabildiğin kadar erzak temin et ve akşama yetiştir. Diye beni bu köylere geri gönderdi. Çiğnenmiş yerlerde karın yüksekliği 1 ila 1,5 metreyi bulduğundan ordu menzili tamamen felce uğramıştı. Köylerin muhtarlarına getirecekleri erzak karşılığında Kolordu levazımınca mazbata verilecekti. 2 köyden 9 kağnı arabası ekmek, peynir, yağ ve bulgurdan ibaret erzakı temin ve sevk ettim. Kendim 10. Kolorduyu tekrar araştırmak üzere Başköy istikametinde yola çıktım. Bkz. Tahsin İybar, Sibirya’dan Serendib’e, C.H.P. Halkevleri Yayınları, Ankara 1950, s. 15-16.

1803 Bahattin Katipoğlu dışındaki anlatıcılar olayın Sarıkamış Harekâtından hemen sonra yani kış mevsiminde gerçekleştiğini ifade etmişlerdir. Bahattin Katipoğlu olayın 1915 yılının güz aylarında gerçekleşmiş olabileceğini ifade etmiştir.

(23)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

Onlar da “hayır yakınlarda Osmanlı askeri görmedik” demeleri üzerine Bahçecik köyü yolu üzerinde bulunan Kızıllar mevkiine doğru yol almaya başladılar. Kısa bir süre sonra hiddetle geriye dönen süvariler köyün etrafını sararak gördükleri erkekleri topladılar. Bu esnada 57 kişi toplandı. Toplananların 40’ı genç 17’si ise ihtiyardı. Köy halkı neye uğradığını şaşırmıştı. Kısa süre sonra Bahçecik köyü yolu üzerinde Rus askerlerine ateş edilmiş olduğu anlaşıldı.1805 Rus askerleri “Bizi pusuya düşürdünüz, cezanızı çekeceksiniz” diyerek 57 kişilik grubu Vişneli köyüne doğru götürdüler.

37 yıldır Rus yönetimi altında yaşayan ve zaman zaman askeri işlerde çalıştırılmış olan köy halkı öldürüleceklerini akıllarından geçirmeden Vişneli köyüne doğru hareket etti. Köy halkı Putka denilen mevkide yargılanıp, affedileceklerini umuyordu.

Kafile Çengelli köyünden iyice uzaklaşıldıktan sonra köyde kalan Rus askerleri ev, ambar, samanlık ve ahırları taramaya başladılar. Sağa sola saklanabilmiş köyün erkeklerinden 10 kişiyi yakaladıkları yerde kılıç ve süngü darbeleriyle öldürdüler. Köy odasına sığınmış yaralı ve hasta 3 Osmanlı askeri burada öldürüldü.1806 Camiye sığınmış 4 Osmanlı askeriyle beraber Pehlül ve Recep isimli köylüler de vardı. Camiye giren Rus askerleri şimdi kaçmaya çalışan askerlere kılıçlarını sallıyor, darbe alan hasta askerlerin kanı kutsal mekânı kızıla boyuyordu. İsabetsiz kılıç darbeleri caminin direk ve diğer ahşap kısımlarında katliamın izlerini bırakıyordu.1807 Pehlül (Yeşilyurt) isimli köylü kaçmanın anlamsız olduğunu görünce tek kılıç darbesiyle ölebilmek için boynunu uzattı. Ancak Ruslar Pehlül’ü (Yeşilyurt) öldürmediler. Pehlül (Yeşilyurt) ve Recep (Tanrıver) isimli köylülerle yürüyebilecek durumdaki iki Osmanlı askerini Oltu’ya götürmek üzere camiden dışarıya çıkardılar.1808 Köyden Oltu’ya doğru yol alan dört kişilik kafile düzensiz ilerlemekteydi. Nitekim yaralı olan iki asker ne kadar kırbaç yerse yesinler ilerlemeye güçleri yoktu. Bu esnada Pehlül (Yeşilyurt) isimli köylü bahçe duvarını aşarak köyün yakınındaki çalıların içine saklanmayı başardı. Kaçağı yakalamak için ardından giden Rus askeri Pehlül’ü bulamadan eli boş döndü. Bir gün sonra 10 km uzaklıktaki

1805Bahattin Katipoğlu başıbozuk topal bir Arnavut liderliğinde 3-4 kişilik bir çete olduğunu, İsmail Yeşilyurt ise Bahçecik ve Topkaynak köylülerinden oluşan 4-5 kişilik bir grubun Rus askerine ateş ettiklerini bildirmiştir. 1806 Köyde Osmanlı askerinin bulunup bulunmadığı, bulunduysa sayılarının ne kadar olduğu açığa kavuşturulamamıştır. Bahattin Katipoğlu ve Haşmettin Arslan; köyde Osmanlı askerinin bulunmadığını ifade etmişlerdir. İsmail Yeşilyurt ise 5-6 Osmanlı askerinin bulunduğunu bildirmiştir. Osman Asan da net bir bilgi verememiştir. İsmet Aydoğdu’nun Güneş gazetesine verdiği bilgiler ve video kayıtlarında net bir şekilde Osmanlı askerinin bulunduğu ve bunların sayısının 30 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=3P0FHlKsrbU (E.T. 04.05.2018). Ayrıca Haşmettin Arslan, köy halkının iki kez Rus askerlerince toplandığını, birinci seferde toplananların Arslan Paşa Camii’ne götürülüp daha sonra serbest bırakıldıklarını, ikinci kez toplandıklarında Putka mevkiine götürülüp öldürüldüklerini beyan etmiştir.

18071990’lı yıllara kadar Çengelli köyü camisinin içinde kılıç darbelerinin izleri bulunmaktaydı. Tadilat nedeniyle bu izlere günümüzde ulaşmak mümkün değildir.

(24)

822

Oltu’ya götürülen Recep (Tanrıver) sağ olarak geriye döndü. Anlaşılan şans yüzüne gülmüştü. Recep Ruslara esir düşüp -eli silah tuttuğu halde- sağ kalan tek kişiydi. Kendisiyle beraber götürülen Osmanlı askerlerinin Recep kadar şanslı olup olmadığı meçhuldü.

Ruslar köy içindeki tarama sonucunda 5 Osmanlı askerini 10 da köylüyü öldürdü. Arama esnasında Vişneli köyünden birçok kişi Çengelli (Havdos) köyünde bulunmaktaydı. Nazım ve kardeşi Tevfik (Artunç) bunlardandı. 18 yaşındaki Tevfik, 20 yaşındaki kardeşi Nazım’ın kafasına inen kılıç darbesini önlemek için kolunu siper etmişti. Bu hareket Nazım’ı kurtarmıştı. Katliamdan kaçmayı başaran Nazım ve Tevfik kardeşler bu mezalimin yara izlerini ölene kadar taşıdılar. Nazım’ın şakağı saçsız kalmış, Tevfik de çolak olarak yaşamını sürdürmüştü. Ölenler arasında kadınlar da bulunmaktaydı. Kadın ve çocukları öldürmeyen Ruslar, kendilerine karşı gelindiği takdirde onları da öldürüyorlardı.1809

Çengelli köyünden yola çıkan 57 kişilik kafile etraflarında askerler olduğu halde Vişneli köyüne getirildiler. Rus askerleri Vişneli köyünden topladıkları dört kişiye “siz de bu hain

Çengelli köyünün bir mahallesisiniz” diyerek esir grubunun içine aldılar.1810Ardında da İsmail

(Akça) isimli köylünün evine 61 kişiyi kilitlediler. Ev sahibi İsmail, havalandırmadan yukarıya çıkarak kaçmayı başardı. Ancak kapı önünde bekleyen nöbetçiler bunu fark ettiklerinden önlem olarak bacaya da bir nöbetçi koydular. Nöbetçinin konulmasıyla birlikte başka kimse kaçamadı. Sabah olduğu zaman 60 kişilik kafile Vişneli köyünden hareket etti. Oltu çayı geçilerek karakol vazifesi gören Putka isimli mevkiye varıldı. Burada yaşlılarla gençlerin ayrılması istendi. Esir kafilesinin içindeki sayıları 17 olan yaşlılar bir kenara 43 genç de diğer yana ayrıldı. Molla Osman1811isimli Çengelli ileri gelenlerinden bir zat ayrılan gençlerin öldürüleceğini anlayınca Rusça olarak “Bu dünyada bir erkek evladımdan başkası yok, bunu bana bağışlayın” deyince Rus kumandanı Molla Osman’ın oğlunu ayırdı.1812 O aralık Molla Osman’ın yeğeni “amca

söyle beni de bıraksınlar” demişse de talebi kabul edilmedi. 42 kişilik eli silah tutabilecek gençlerden oluşan grup karakolun yakınındaki araziye götürüldü. Burada sel sularının bir metre kadar yarmış olduğu uzun bir derenin içine dizilmeleri istendi. Sıraya dizilen gençlerin arkasına Rus askerleri tertibat alıp ateş etmeye başladı. Orada bulunanlar tek tek vuruldular. Yalnızca Vişneli köyünden Dursun isimli köylü kurşunlardan kurtulabilecek kadar ilerleyebildi. Ancak tam kurşunlardan kurtulacağı tepeyi aşacaktı ki orada vuruldu. Öldürülenlerin bazılarının

1809 Karşı gelindiğinde kadınların da öldürüldüğü bilgisini İsmail Yeşilyurt vermiştir.

1810Bunlar, İsmail (Akça), Süleyman ve Musa (Sülale günümüzde Asan soyadını kullanmaktadır), Dursun (Sülale günümüzde Atasoy soyadını kullanmaktadır.)’dur. Bu bilgi Osman Asan’dan alınmıştır.

1811Osman Yeşilyurt’un (1864-1949) mezarı Çengelli köyü mezarlığında bulunmaktadır.

(25)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

kulakları, bazılarının kafası kesildi.1813 Kalan 18 kişi Rusya içlerine esir kamplarına gönderildi.1814

Putka düzünde katledilmiş Çengelli ve Vişneli köyü ahalisi belli bir süre toprağa gömülmediler. Muhtemelen katliamdan kısa bir süre sonra civar köylerden insanlar buradan geçtiler. Fakir halk, ölmüş olan bu insanların üzerlerindeki kıyafetleri aldı. Çengelli ve Vişneli köyü yaşadığı şoku uzun süre atlatamadı. Köyün erkeklerinin bir kısmı köy içinde ölmüş, diğerleri Putka’da öldürülmüş geriye kalanlar Rusya içlerine esir olarak gönderilmişlerdi. Kafileden kaçabilmeyi başaranlar ya da kafile içine hiç karışmamış olan birkaç kişi Aşağı Çamlı köyüne, çevredeki mağaralara ve ağaçlık alanlara sığındılar. Vişneli köyünden Nazım ve kardeşi Tevfik’in (Artunç) yaraları Aşağı Çamlı Köyü’nde Molla Veysel (Parlak) tarafından sarıldı. Çengelli ve Vişneli köyleri tamamen boşaltıldı. Köy çevresine sığınanlar geceleri köye inip ekmek alıp tekrar köyü terk ediyorlardı. Bu şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlardı.1815

Ortalık sakinleştiğinde aradan birkaç gün geçmişti. Kısa süre sonra Putka’da yaşananlar köy halkı tarafından öğrenildi. Artık geride kalanların aklında tek bir soru vardı. Ölenler kim esarete gidenler kimdi? Kimi eşini, kimi evladını, kimisi de babasını kaybetmişti. Yakınları Putka’ya götürülmüş olanlar, onların öldürülmeyip de esarete götürülmelerini umuyorlardı. Ancak kimin öldüğü kimin esir olarak Rusya içlerine gönderildiği belli değildi. Cesetler belli bir süre gömülmemişti. Anlaşılan o ki yaklaşık bir hafta sonra Çengelliden hayatta kalanlar katliam mahalli Putka’ya gitmiş ve oldukça zor tanınan cesetleri toprakla kapatmışlardı. Vişneli halkı katliam alanına vardıklarında cesetlerin üstü toprakla kaplıydı. Ancak çok geçmeden ölenleri tespit edecek bazı ipuçları ortaya çıkmaya başladı. Civar köyler ahalisi üzerinde, Putka’da öldürülmüş olan insanların elbiseleri görülmeye başlayınca esarete gidenler ve ölenlerin bir kısmı anlaşılabildi. Vişneli köyünden Sultan (Asan), evladı Musa ve kaynı Süleyman’ın öldürülmüş olduğunu bu şekilde tespit etti. Yakınlarını kaybedenler civar köy ahalisinden kimlik tespiti için katliam mahalline gelmelerini istedi. Civar köylerden 10-15 kişilik grup katliam mahalline gelip söylendiği şekilde elbiseleri göstermeye başlayınca yakınlarını kaybedenlerin feryat ve figanları başlamış, gelenler tam olarak görevlerini bitiremeden o acıklı ortamı terk etmişlerdi.

1813 Haşmet Aslan, burada öldürülen Şakir’in altı yaşındaki oğlu Arif’in (Çevik) olaydan bir hafta sonra buraya ulaştıklarını, babası Şakir’in kesik başını gördüğünü aktardığını bildirmiştir.

1814Kafilenin bir müddet Tiflis’te kaldığı anlaşılmaktadır. Molla Osman’ın kardeşi Salih ve oğlu burada tifüsten hayatını kaybettiler.

1815 Bu tarihte 3-10 yaş aralığında bulunup Ruslar tarafından dokunulmayan çocuklar: Mevlüt Yeşilyurt, Ahmet Yeşilyurt, Kazım Yeşilyurt, Şevki Yeşilyurt, Yusuf Yeşilyurt, İsmail Çevik, Arif Çevik, Mehmet Tanrıver, Mustafa Atmaca, Dursun Atmaca, Dursun Dilek, Dursun Yılmaz, Kadir Turan, Şevket Aslan, Hıdır Aslan, Ahmet

(26)

824

Aradan 2,5 sene geçmiş Rusya’da Bolşevik ihtilali olmuş ve 1917 yılı sonu itibariyle Rus askerleri Anadolu’yu terk etmeye başlamıştı. Ruslardan boşalan alanı Ermeni ve Rum çeteleri doldurdu. 25 Mart 1918’te Türk ordusu Oltu’ya girdi. 1919 yılında Oltu Şura Hükumeti kuruldu. Oltu, 42 yıl aradan sonra 17 Mayıs 1920’de anavatan Türkiye’ye katıldı.1816

Köy tarihindeki en karanlık gününü yaşamıştı. Bu kötülükler katliam gününün şiddetinde olmasa da Oltu’nun anavatana katıldığı tarihe kadar beş yıl boyunca devam etmişti. İnsanların, can, mal ve namuslarını koruyacak güvenli ortam kaybolmuştu. Her an her dakikada düşmanca bir saldırıyla karşılaşmak olağan bir hal almıştı. Bu hal elbette ki Çengelli köyü için değil Rus ordusunun ilerlediği topraklarda yaşayan her Müslüman için geçerliydi. Savaş yıllarında erkeklerini kaybedenler veya eşleri askerde olan Müslüman kadınlar ırz ve namuslarını ancak yüzlerine sürdükleri hayvan ve çocuk dışkılarıyla koruyabiliyorlardı.

Esir kamplarına gönderilen yaşlılardan dördü, dört-beş yıl sonra geri dönebildi.1817 Esaret hayatından dönebilmeyi başaranlardan birisi de köyün ileri gelenlerinden Molla Osman (Yeşilyurt) idi. Rus askerinden kurtardığı oğlunu tifüs salgınından kurtaramamış, Tiflis’te kaybettiği evladını buraya gömmüştü.1818

Çengelli halkı bu katliamın yaralarını uzun süre saramadı. Katliama uğramış köyün yetim çocukları hayatın ağır yükünü sırtlanmışlardı. Tarla ekecek, çobanlık yapacak, yakacak temin ederek babalarının yerlerini doldurmaya çalışacaklardı.

Sonuç

1915 Sarıkamış Harekâtı sonrasında Çengelli-Vişneli köyleri halkı Rus askerinden beklemediği bir katliama maruz kaldılar. Muhtemeldir ki bu katliama önayak olanlar Rus birlikleri içinde bulunan Ermenilerdi. Rus ordusu acımasızca köyün erkeklerini katletti. İster Osmanlı askerine erzak vermek olsun, isterse Rus askerlerine başıbozuk Osmanlı askerleri tarafından ateş edilmesi olsun, ya da yaralı ve hasta Osmanlı askerlerinin köye sığınması sebebi olsun silahsız insanların öldürülmesi insanlık onuruna, askerlik şerefine ve savaş hukukuna aykırı bir davranıştır. Savaş zamanlarında esirlerin, yaralıların ve sivillerin öldürülmesi savaş hukukunu belirleyen 1906 Cenevre ve 1907 Lahey ve Sözleşmelerine göre suçtur.

Başıbozuk olarak adlandırılan firarilerin her taraftan çıkabileceğinin normal olduğu bir dönemde katliama sebep olarak gösterilen “pusuya düşürdünüz” suçlaması planlanmış katliama sebep yaratmaktan başka bir şey ifade etmez. Kazak Süvari Alayının ateş edenlerle

1816 Selami Kılıç, Oltu’nun İşgali, Kurtuluşu ve Anavatan’a Katılımı (1878-1920), Atatürk Araştırma Merkezi

Dergisi, Sayı: 94 Güz: 2016, s. 31-46.

1817İsmail ve Şaban kardeşler (Akçay), Molla Osman (Yeşilyurt), Ali.

1818Molla Osman (Yeşilyurt) köye döndüğünde eşi Sündüs hanım oğlunun nerede olduğu sorduğunda “Oğlumuzu

(27)

Osmanlı Hâkimiyetinin 500. ve Kurtulu

ş

un 100. Yılında___________________

savaşmayıp silahsız köylünün üzerine saldırması bunu açıkça göstermektedir. Rus askerleri arasında ölü ya da yaralı gören yoktu. Silahlı iki grup arasında çıkan çatışma neticesinde Rus askeri ölmüş ya da yaralanmış olsa dahi bu, köy halkını katletmek için bir sebep teşkil etmezdi.

Rus askerlerinin Sarıkamış Harekâtı sonrası ele geçirdikleri yerlerin Müslüman halkına: “Osmanlı ordusunun gelişini alkışladınız!” suçlamasıyla giriştikleri katliam tarihi bir gerçeği öne çıkarmaktadır. Bu gerçek; düşman orduları karşılıklı savaşırken sivil halkın da zamanla düşman gibi görülerek savaş hukukunun çiğnenmesi hadisesidir. Sonuç olarak Çengelli ve Vişneli köyü halkı Rus emperyalizminin yayılmacı politikasının acımasız yüzüyle karşı karşıya kalmıştır. Halkının tamamına yakınının Müslüman olduğu Doğu Anadolu Bölgesinde bir Ermenistan kurulması projesi Müslüman halkın ortadan kaldırılmasıyla gerçekleştirilmek istenmiştir. 3 yaralı Osmanlı askeri ve 50’den fazla köy halkı hayatını kaybetmiştir. Rusya içlerine gönderilen 18 kişiden 14’ü ağır yaşam koşullarına dayanamayarak burada yaşamları sonlanmıştır. Böylece 70’den fazla insan suçsuz yere öldürülmüştür. Bölge halkında derin izler bırakan bu hadise, savaş hukukun çiğnendiği, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı kara bir gün olarak bölge halkınca hatırlanmaktadır. Çengelli-Vişneli köyü katliamı uluslararası savaş hukukuna riayet edilmesinin önemini ortaya koyan talihsiz bir hadise olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır.

(28)

826

KAYNAKÇA Süreli Yayınlar

Güneş Gazetesi, 10.08.1988.

Kaynak Kişiler

Osman Asan, (1927-2018)/Oltu-Vişneli köyü, eski köy muhtarı-çiftçi. İsmail Yeşilyurt, 1929/Oltu-Çengelli köyü. Çiftçi.

Bahattin Katipoğlu, 1943/Oltu-Çengelli köyü. Emekli askeri personel. Haşmettin Aslan, 1953/ Oltu-Çengelli köyü.

Kaynak Eserler

Erdoğan, Fahrettin, Türk Ellerinde Hatıralarım, Yeni Matbaa, Ankara 1954.

Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri-I, Devlet Arşivleri Yayınları, Ankara 2001.

Hafız Hakkı Paşanın Sarıkamış Günlüğü, Yay. Haz. Murat Bardakçı, İş Bankası Yayınları, İstanbul 2016.

İlter, Aziz Samih, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları, Yay. Haz. Zekeriya Türkmen-Elmas Çelik, Genel Kurmay Yayınları, Ankara 2007.

İybar, Tahsin, Sibirya’dan Serendib’e, C.H.P. Halkevleri Yayınları, Ankara 1950. Oltu Şûra Hükûmeti ve Yasin Haşimoğlu’nun Hatıraları, Salkımsöğüt Yayınları, Konya 2013.

Tuğaç, Hüsamettin, Bir Neslin Dramı, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1975.

Tuğgeneral Ziya Yergök’ün Anıları Sarıkamış’tan Esarete (1915-1920), Yayına Hazırlayan: Sami Önal, Remzi Kitabevi, İstanbul 2007.

Araştırma Eserler

100 Yıl Önce Erzurum ve Yöresinde Ermenilerle Yaşanan Olaylar-I, Edt. Gürsoy Solmaz, Mega Ofset Matbaacılık, Erzurum 2014.

100 Yıl Önce Erzurum ve Yöresinde Ermenilerle Yaşanan Olaylar-II, Edt. Gürsoy Solmaz, Zafer Medya, Erzurum 2015.

Aslan, Betül, I. Dünya Savaşı Esnasında “Azerbaycan Türkleri”nin “Anadolu Türkleri”ne “Kardaş Kömeği” (Yardımı) ve Bakû Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2000.

Bayur, Yusuf Hikmet, Türk İnkılabı Tarihi, C.3 Kısım-1, TTK Yayınları, Ankara 1991. Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesinde Sağlık Hizmetleri, ATASE Yayınları, Ankara 2011.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bitkilerin hücre, doku ya da organları kullanılarak yeni bir bitki elde etmek.. BİTKİ BİYOTEKNOLOJİSİNDEN

Yapısal olarak 1100 0 C’de daha yoğun bir durumda olan C6 numunesinin bu sıcaklıkta ortalama tane boyutu 0.35 µm olarak ölçülmüştür (Şekil 4.18(b)).. Daha

In the first part, novel asymmetric functionalized star shaped derivative (TQC) of 2,4,6-trichloro-1,3,5- triazine containing 2-hydroxy carbazole and 8-hydroxyquinoline was

SİPARİŞ ADRESLERİ İSTANBUL ANKARA ANKARA ANKARA GAZİANTEP ELAZIĞ DİYARBAKIR ESKİŞEHİR ADAPAZARI BALIKESİR SAMSUN : ESİN YAYINEVİ Taşsavaklar Sk.. Abdullah Alpdoğan

Mahmut Kamil Paşa, 14 şubat tarihinde Halep’te bulunan Enver Paşa’ya bir telgraf çekerek birliklerini Erzurum’un 14 km kadar batısında bulunan Pulur Deresi

Nitekim Enver Paşa, Dâhiliye Nazırı Talat Paşa’ya 9 Mayıs 1916 tarihinde çektiği bir telgrafta, tehcir sırasında yetim kalmış kız ve erkek Ermeni çocukların

SavaĢ sırasında etkili olan salgın hastalıkların baĢında veba, kolera, tifo, tifüs, dizante- ri, sıtma ve uyuz gibi hastalıklar gelmektedir. Bu hastalıklar arasında ilk

Maddesi, Rusya tarafından Osmanlı Devleti’ne Ģu Ģekilde kabul ettirilmiĢtir; “Osmanlı Devleti, Ermenilerin yerleşmiş oldukları eyâletlerde bölge menfaatlerinin