• Sonuç bulunamadı

Moleküler taklit: Otoimmün karaciğer hastalıkları bir model olabilir mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Moleküler taklit: Otoimmün karaciğer hastalıkları bir model olabilir mi?"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel Gastroenteroloji 6/1 1

Güncel Gastroenteroloji

Moleküler taklit:

Otoimmün karaci¤er

hastal›klar› bir model

olabilir mi?

Dr. Tar›k AKAR1, Dr. Hakan BOZKAYA2

Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi, ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal›1, Gastroenteroloji Bilim Dal›2, Ankara

O

toimmün hastalıkların geliümesinde sorum-lu olan mekanizmalar hala tam olarak anlaüılamamakla birlikte üu an için eli-mizde önemli bir bilgi birikimi ve çeüitli hipotezler bulunmaktadır. Her ne olursa olsun temel patoloji, kendi proteinlerimize karüı olan toleransın kırılması ve böylece immunopatolojik hasarın baülamasıdır (7). En ilgi çekici hipotez yabancı maddelerin baülattıùı kros-reaksiyon sonucu geliüen immunopatolojik hasar modeline dayanan moleküler taklit konseptidir (6). Gerçekten üu an için eldeki veriler romatizmal ateü, Reiter’s sendro-mu, miyastenia graves, insüline baùımlı diyabet gibi pek çok otoimmün hastalıùın patolojik mekanizmasında moleküler taklitin rolü ola-bileceùini desteklemektedir (3). Moleküler taklitin otoimmün hepatit ve primer bilier siroz (PBS) ato-genezinde rolü olabileceùi yönünde kanıtlar bulunmaktadır.

MOLEKÜLER TAKL‹T TEOR‹S‹

Otoimmün hastalıkların insanda geliüme mekaniz-maları tam olarak bilinmemektedir. Kendi protein-lerimize otoimmün cevabın oluümasında açıklayıcı mekanizma olarak otoantijenler ile ekso-jen moleküller arasındaki moleküler taklit sıklıkla düüünülen bir teoridir. Otoimmün hastalıklarda otoantijenler ile çeüitli infeksiyon ajanlarının

pro-tein ürünleri arasında moleküler homoloji gösteril-miütir (8). Eùer moleküler taklit ile bir otoimmünite geliümiü ise, bunun T hücreleri düzeyinde kros-reaktivite ile olması gerektiùine inanılır.

Moleküler taklit orijinal immünojen maddelerle vücut hücresi molekülleri arasındaki çapraz reak-siyon sonrası geliüen otoreaktif lenfosit aktivas-yonu ve otoantikor yapımı ile oluüabilecek bir immün cevap olayıdır. Temel olarak bu teori grup A streptokokal membranı ile kardiyak miyozin membranı arasındaki etkileüim sonucu ortaya çıkan romatoit ateü hastalıùında yer bulmuütur (3).

‹NFEKS‹YON AJANLARI VE

MOLEKÜLER TAKL‹T

Mikroorganizmalar ve kimyasal maddeler ile immun toleransın nasıl aüıldıùı tam olarak bilin-memektedir. Bir çok viral ajanın hedef organı karaciùerdir. Virus örneùinde olabileceùi gibi her ne etkenle olursa olsun T hücre cevabı baüladıùında anormal proinflamatuar sitokin üreti-mi ve MHC ekspresyonu baülar. Bu yolla söz konusu etkenlerle ortaya çıkan inflamatuar olayın kendisi bir tetikleyici olarak rol oynuyor olabilir. Bu koüullarda infeksiyon ajanı ile doku proteini arasında bir benzerlik olmadan ortaya çıkan immun yanıt hassas bir ortam yaratabilmektedir.

(2)

2 Mart 2002 Tip 2 otoimmun hepatitin serolojik göstergesi

anti-LKM antikoru cytochrome P4502D6

epitoplarından birine karüı oluümuütur (7). Bu antikorun kronik hepatit C hastalarının dolaüımında saptanabildiùi bilinmektedir. Kammer ve arkadaüları insan cytochrome P4502D6 ile Hepatit C arasında homoloji tesbit etmiüler ve bu nedenle T hücre cevabının baüladıùını ve bunun da virüsle indüklenmiü otoimmüniteye yol açabileceùini ileri sürmüülerdir. (8) Sjogren sendromu ve romatoit artritin, insan T hücre lenfotropik virüs tip  (HTLV-) ile birlikteliùi de ileri sürülmüütür. Chagas hastalıùınde tripono-zoma kruzi ve kardiyök myositlerde eksprese olan çeüitli proteinler arasında homoloji bir baüka örneùi oluüturmaktadır (3). Her ne kadar üu an için yeterli kanıt olmasa da virus-otoimmunite iliükisine en güzel örnek insan parvovirüs B9 ile sjögren sendromu birlikteliùidir.

Virusların ötesinde bakteriyel etkenlerin rolüne dair de hatırı sayılır örnek vardır. Bakteriyal ısı üok proteinleri, özellikle mikobakterilerin Hsp65 moleküleri taklit için popüler bir adaydır. Dahası insan süperoksit dismütasının aminoasit dizilimleri mikobakteriyal Hsp65 ile %50-70 benzerlik gösterir (). PBS ve moleküler taklit hakkında birçok delil sunulmuütur. Bir çok gösterge PBS hastalarında major mitokondrial otoantijen pyruvate dehydro-genase-E2 (PDC-E2) subunitesine karüı oluümuü T hücre cevabının olduùunu göstermektedir. Bu yanıt özellikle PDC-E2’nin lipit yapısına karüı oluümuütur. Bununla beraber ortaya çıkan bu T hücre yanıtının hastalık patogenezindeki rolü halen iyi ortaya konamamıütır. Epidemiyolojik çalıümalarla PBS hastalarında kronik bakterial enfeksiyon, etken olarak düüünülmüü ve özellikle tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları üzerinde durulmuütur. Butler ve arkadaüları tekrarlayan üriner sistem hikayesi veren saùlıklı kiüilerde %52 oranında PDC-E2 spesifik AMA tespit etmiülerdir. Bu oran kronik karaciùer hastalıklarında %9, nor-mal kontrol grubunda ise %4 tür. Bu da PBS oluüumunda E. coli nin neden olduùu tekrarlayan üriner enfeksiyonun etkili olabileceùini göstermiütir (4).

Vilagut ve arkadaüları PBS’li hastalarda myubac-terium gurdanse nın ısı üok proteinleriyle mitokon-drial otoantijenler arasında çapraz reaksiyon göstermiülerdir (9). PDC-E2 ile dallanmıü zincirli keto-asit dehidrogenaz (BCOADC-E2) arasındaki çapraz reaksiyon oluüması myucubacterim gur-danse PBS’nin olası etolojik faktörleri arasına sokmuütur.

PDC-E2 mitokondride bulunur ve 2-oxo-asit dehidrogenaz ailesinin bir komponenti olan dehidrolipoil dehidrogenazdır. Bu, E. coli, N. meningitis, T. buruceinin membran fraksiyonlarında da vardır. Özellikle N. meningi-tisin  aminoasitten yapılı lipoil PDC-E2’si, büyük benzerlik gösterir.

PBS’DE T HÜCRELER‹ VE MOLEKÜLER

TAKL‹T

PBS de olan çapraz reaksiyonları T hücre düzeyinde görünmektedir. Öncelikle E. coli PDC-E2 ile insan PDC-E2 arasında çapraz reaksiyon ortaya konmuütur. PDC-E2 polipeptidirin ExDK dizilimi E. coli PDC’ de de bulunur.

EXDK’nın rolü

Yeni çalıümalarda PDC-E2 63-76 pozisyonlarına spesifik T hücre klonları, PDC-E2 36-49 ve OGDC-E2 peptid00-03’ün her ikisine de çapraz reaksiyon verir. Bunların her ikisinde ExDK dizilimi vardır. PDC E2 spesifik T hücre klonları, HLA DR- alfa zincir peptid 82-95 ve insan glikojen fosforilaz Beta pep-tid 354-367 ye PDC-E2 ye benzer oldukları halde kros reaksiyon göstermez, çünkü ikisinde de ExDK dizilimi yoktur (6). Yine T hücre klonları E. coli PDC-E2 ye cross reaktif olduùu halde P. putida dan elde edilen PDC-E2 ye reaktif deùildirler çünkü bunda da ExDK dizilimi yoktur. Böylece infeksiyona ce-vaben,T hücreleri E. coli PDC-E2 nin lipid yapısını tanır veya MHC PDC-E2 den ExDK ekpresyonunu artırır. Bu abberan ekpresyon genellikle regional lenf nodlarında ve karaciùer veya üriner sistemin drene olduùu mukozal lenf nodlarında olur. Bu aktivitenin otoimmün kaskadı ve bilier destrüksi-yonu baülattıùı, burada AMA’nın rölü olduùu düüünülür.

Neyazıkki PBS de etken olarak tek bir ajan suçlanamamaktadır. Çünkü PBS muhtemelen "vur ve kaç" taktiùinin olabileceùi bir hastalıktır. Bu yüzden etyolojik ajan hastalıùın sonraki dönem-lerinde ortada yoktur (6).

Bilier duktal epitelyal hücreler ve moleküler taklit Bilier epitel hücrelerin moleküler taklitte ki rolü PBS’li hastalarda hücre yüzeyinde hastalıùa spesi-fik PDC-E2 – spesispesi-fik monoklonal ab (mab) ların gösterilmesiyle ortaya konmuütur. Yaklaüık bütün insan dokularında mitokondri bulunmasına raùmen neden özellikle 2- Oxo dehidrogenaz enz-imine karüı selektif otoantikorlar geliütiùi ve niçin otoimmün reaksiyonun biliyer epitelyal

(3)

hücrel-GG 3 erde geliütiùi iyi anlaüılamamıütır (3). Bu sorulara

cevap belki de biliyer epitelyal hücrelerin spesifik antijenleri seçkin ve ayrıcalıklı olarak sunması ile açıklanır.

Bu soruyu yanıtlamak için PDC-E2 spesifik mAb’lar kullanılabilir. Hücre apikalinde hastalıùa spesifik sadece 2 mAb üretimi olur. Primer Bilier Siroz da, major mitokondriyal otoantijen olan pyruvate dehidrogenase complex (PDC-E 2), yüksek oranda bakteri, maya ve memelilerde de bulunur (2). Anti-PDC-E2 hem insan hem de bakteri mitokon-drisine etki gösterir. Muhtemelen PDC-E2 T hücre epitopları, mikrobial proteinlerce taklit edilir. (örneùin E. COLú PDC-E2). Daha ötesi PBS de antijen sunumu Bilier Endotelyal Hücrelerin yüzeyinde de olabilir. Bunlar PDC-E2 benzer materyal ekprese ederler ve T lenfositlerle aktive olmuü Antijen Sunan Hücreler gibi davranırlar (2).

Moleküler taklit mekanizmasına örnek olarak primer bilier siroz

PBS de AMA’nın olası olarak neden olabileceùi doku hasarını ortaya çıkartmak için çeüitli çalıümalar yapılmıütır. Birincisi úg G tolerize fare-lerde yüksek titre de AMA transfüze edilmiü ama etkisiz olmuütur. Krams ve arkadaüları aùır immün yetmezlikli farelere insan lenfositi enjekte ettik-lerinde her ne kadar duktular hasar oluümuüsa da, spesifik olarak PBS’deki deùiüikliklere rastlana-mamıütır (5). Daha ileri bir nokta ne izotip nede AMA antijen spesifitesi hastalık progresyonu ile paralellik göstermiütir. Birçok çalıümada PBS’de normal ve baüka karaciùer hastalıklarında da yüksek titre AMA düzeyi tespit edilebilmektir. Van

de Water ve arkadaüları fluoresan

mikroskopisinde biliyer epitel hücre yüzeyinde AMA ile immün reaktif materyalleri göstermiülerdir. úlginç bir bulgu da PBS li hastaların tükrük, safra, hatta idrarlarında yüksek titrede úgA sekresyonu saptandı.

Van de Water, PBS li hastaların karaciùer biyopsi materyalllerinde T lenfosit düzeylerine bakmıü, burada CD 4+, CD 8- ve αβ TCR klonlarının PDC-E2 ve/veya BCOADC -E2 ile etkileütiùini göstermiütir (7). Lohr ve arkadaüları PDC ye T lenfosit infiltras-yonunu karaciùerin proliferatif cevabında göster-miülerdir. Ham mitokondrial preparasyonlarda CD 4+ CD 8 - T hücre klonları bulunmuütur.

Van de Water ve arkadaüları bu intrahepatik T hücre proliferasyonunun, %54 ünün PDC-E 2 nin dıü lipidsel tabakasına, %36 sının PDC-E 2 nin iç lipid-sel tabakasına karüı oluütuùu bulmuütur. Bu arada CD 45RO+ memorial fenotipler ise yüksek oranda bulunmuütur.

PDC -E 2 nin T hücre epitopları için HLA kısıtlayıcı molekülleri HLA DR B4 00 ve esansiyel amino asitleri ise glutamat, aspartat, lisin aminoasitleridir. Ve bunların yerleri sırası ile 70, 72 ,73 (ExDK) pozisyonlarıdır. Fakat T hücre klonları için amino asitler farklıdır. 70 ve 73. posizyonlara Alanin konur ise T hücre cevabı tamamen kesilir. T-hücre klonları PDC-E 2 nin dıü lipidsel alanın da bulunan bir peptid 36-49 (GDLIAEVEVETDKATV) ye reak-tiftir. Bir T hücre klonu, E. coli nin PDC-EQ2AL úTVEG-DKASM pentrolin içeren ExDK ile çapraz reaksiyon yapar.

Moleküler taklit hipotezine göre T hücrelerine E. coli PDC-E 2 (EGDKA) içeren antijen sunan hücre-ler (APC), monoklonal T hücre immün cevabını baülatır. Daha sonra ise aktive olan hafıza T hücre-leri ise insan PDC-E 2 lipid alanın iç lipidsel alanındaki kendi peptidlerine karüı cross - reaksi-yonlar gösterir.

Özetle, eùer hedef biliyer epitelyal hücreler ise PDC-E2 benzeri molekülleri ekprese ettikten sonra

1. hücre içersine úgA transfer edilir,

2. CD 4+ Th1 hücrelerden inflamatuar sitokin-ler salınır,

3. CD 4+ Th2 hücrelerden úL-5 salgılanması ile eozinof artıüına olur,

4. CD 8+ CTL ve NK hücreleri PDC-E 2 e karüı antikor aracılıklı hücresel sitotoksisite gösterir. Sonuç olarak birçok önemli geliümeler olmakla beraber otoimmün hastalıkların açıklanmasında daha çözülememiü birçok soru vardır. Otoimmun hastalıkların orjini hala net deùildir. Spesifik otoan-tikorların patolojik mi yoksa sekonder bir reaksi-yon mu olduùu açık deùildir. Bilinen odur ki hemen bütün otoimmün hastalıklarda T hücre aracılıklı inflamasyon ön planda olup doku hasarının oluüumundan sorumludurlar. Hücre mediatörleri ve otoantikorların immün sistem ile etkileüimi tam olarak anlaüılamamıütır.

KAYNAKLAR

1. Vilagut L, Pares A, Vinas O, Vila J. Antiboddies to myobac-terial 65-kD heat shouk protein cross-react with yhe major

mitochondrial antigens in primary bilier cirrhoosis. Eur J Hepatoloji 1994; 21:673-7.

(4)

4 Mart 2002 2. Atkinson MA, Browman MA. Cellüler immmünity to a

determinant common to glutamate decarboxylase and coxaackie virüs in insülin–dependent diabets. J Clin Inverst 1994: 94; 2125-9.

3. Marthin H, Fordtan J. Gasrtrointestinal Diseases 1998: 2 ; 987-9.

4. David JC, Finlayson N. Diseases of the gastrointestinal tract and liver second edition 1996: 656-8.

5. Gersshwin ME, Ansari AA, Mackay IR, Nakanuma Y, Nishio A, Primary Biliary cirrhosis: an orchestraed immun response againts epitelial cells, İmmonoloji Rev. 2000:174:210-225

6. Barnaba V, Sinigaglia F. Moleculer mimicry and Tcell

–mediated aoutoimmun disease. J Exp Med. 1997:185:1529-1531.

7. Norris S, Collins C, Doherty DG, Smith F, McEntee G, Traynor O, Nolan N, Recident human hepatic lymphocytes are phenotipic different from circulating lymphomcytes. J Hepatoloji 1998:28 :84-90.

8. Kammer AR, van der Burg :Moleculer mimicry of human cytochrome P450 by hepatitis C at the lever of cytotoxic T cell recognition. J Exp Med 1999:169-176.

9. Vilagut L, Pares A: Antibodies to mycobacterial 65-kd heat shock protein cross cross react with the main mitochondr-ial antigent in primer biliary cirrhosis: Eur J Clin İnvest 1997:27:667-672.

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha sonra, 3 kolza, 1 şeker pancarı, 1 patates ve 22 mısır çeşidinin yem amaçlı olarak kullanılmasına resmen izin verilmiştir. • Biyogüvenlik Kurulu web sayfası

Figures and tables are taken from: Helfman, G., Collette, B.. The diversity of fishes: biology, evolution,

Figures and tables are taken from: Helfman, G., Collette, B.. The diversity of fishes: biology, evolution,

Bu çalışmada ilk klinik bulgulara göre sıtma olduğu düşünülmeyen, bir buçuk yıl önce Uganda seyahati olan ve bu süre içerisinde başka yurtdışı seyahati bulunmayan

amino asitlerin ve vücutta üretilen bütün steroidlerin başlangıç maddesi olan kolesterol ve uzun zincirleri yağ asitlerinin yapı taşı olan asetil KO-A sentezi için

Yrd Doç Dr Arzu ATALAY.. Bir mRNA dizisinin kodu üçlü nükleotid grupları şeklinde çözülür Kodon ve antikodonlar arasındaki oynak baz eşleşmesi olur Öncül

Belirli molekülleri saptamak için antikorlar kullanılabilir Optik mikroskop ile karmaşık üç boyutlu cisimler gözenebilir Konfokal floresans mikroskopu odaklanmamış

Bazal katmanda hem kök hücreler hem de geçici amplifiye olan hücreler bulunur.. Geçici amplifiye