• Sonuç bulunamadı

Bazı yeni şiirlere dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı yeni şiirlere dair"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bâzı Yeni Şiirlere Dâir

Geçen nüshadaki kroniklerimden birinde bahsetdiğim Hamle'nin ikinci nüshası da çıkdı» Bundan başka, Yeniyol ve Küllük isimli iki yeni mecmuanın oldukça dolgun sahifeli ilk nüshala­ rını ele almak müyesser oldu ki, yirmi dört yap­ rak çıkarak sinema yıldızlarının şuralarını bu­ ralarını gösteren resimlere yarım 6ahife tahsis e- debilecek kadar kâğıd zenginliği içinde yaşamış günlük gazetelerin şimdi dört sahifeden ibaret kaldıkları zamanda böyle ve bu hacimde san‘ at mecmuaları neşretmek hakıykaten bir azim eseri ve bir fedâkârlıkdır. Yeniyol aynı zamanda siyasî ve içtimâi olub Küllük tamamıy].e san‘at mecmu­ ası ve her ikisinde de şiirler mebzul. İşbu şiirle­ rin cümlesi O r h a n V e 1 j ’nin ve kendisiyle beraber bu yolu tutmuşsalar da adları ve iktidar­ ları bize tekrar edilmeyen O k t a y R i f a t’la M e l i h C e v d e t’in tarzında. Esasen memle­ ketimizde icad edilmiş bir şey olmayan bu tar­ zın güzelleri ve hoşları yanında sadece garib, gü­ lünç ve hattâ grotesk’ e gidenleri ve grotesk, yâ­ ni âdeta galiz şekilde gülünç olmakla beraber her kıymetden mahrum bulunanları yok değildir. İş­ te Küllük deki bir «şiir» den bir parç.:

Ammonra’ H otep veya Tafnit

Senin kim olduğunu bilmek istemiyorum Yalnız etrafında nefes almalıyım Dut bu

a’rru

Unnek pa/ıper Kamapet Karne tâ

Ve bu mısralar mecmuanın yeni şâirler kafi­ lesi arasında en gencinin değil, bilgi ve olgunlu­ ğuna müsbet deliller vermiş bulunan A s a f H a l e t Ç e 1 e b i ’nin mahsûl-i kalemi. Bu zat için şiir sadece bir violon d’Ingres olabilir. Fa- kat yine bu yeni mekteb mensublarından bir di­ ğer zâtın «Döner kebap dönmez olsun» dediği gi­ bi böyle kemanlar da çalmaz olsun [11.

Dostumuz N u r u l l a h A t a ç ’ ın bu be- yitlere de hayran olub olmadığını bilmeyorum. Ancak hâlâ her yazısında, bu tarzın üstadı say­ dığı O r h a n V e l i’den bir kere mutlaka bahsederek Süleyman Efendi’nin nasırlı ayakları önünde eğiliyor. İstıtrâden söyleyeyim ki, O r ­ h a n V e l i’nin «rehi na-refte» ye gitmeden ev­ vel yazdığı bâzı şiirlerini okuyub ve beğenib ıs­ rarla alarak «Varlık» a koyması için Y a ş a r

(2)

N â b i’ye verdiğim gaman genç şâir kuvvetle zan­ nediyorum ki yazı âleminde bakirdi; yeni tarzın­ daki şiirlerinin ilk neşir vasıtası da yine Varlık oldu. Süleyman Efendi’ye mahsus şiir başka bir mecmuada çık d iğı vakit ise, yevmi bir gazetenin o zaman sahibi bulunduğum sütununa nasırın­ dan bâhis beyti hemen o gün hassaten, kaydet- mişdim. N u r u l l a h A t a ç ’ m dediği gibi 0 zamandanheri dünyada pekçok şeyler olduğu, pekçok şeyler görülüb unutulduğu halde « Yazık

oldu Süleyman E fendiye!> nin tekrar olunmakda

bulunduğu mııbakkakdır. Fakat bu hal dâvayı nasıl ispat eder ki mevzu- bahs mısraın ve muh­ tevi bulunduğu şiirin hâfızalarda yaşaması bun­ lara hayranlıkdan ve bunlardaki değerden değil, fakat sadece bu sözleri okuyanları istilâ etmiş o- lan engin hayretden mütevellid bir keyfiyetdir. Ben, şahsen O r h a n V e l i ile bâzı arka­ daşlarının Türk şiirine yeni mevzular ve yeni teb­ liğ imkânları getirdiklerini hiçbir zaman inkâr et­ mek istemem. Meselâ M e l i h C e v d e t’in, bir gün ölürse her hâlinin ve hareketinin unutu­ larak, fakat şapkasını bir düzeltiş şeklinin hatır­ lanacağını söyleyen bir manzumesi, en büyük şeylerden hafızada ne küçücük şeyler kaldığını ve en büyük şeylerin ne küçücük şeylerin iânesiy- le hazırlandığını ne güzel anlatır. Bu yeni tarz şiirimize elbette ki hiçbir şâheser kazandırama­ mış olmakla beraber, muhalifi olan şâirleri gül ve mehtâbı, ve sarı ışıklı mumla müteverrim ve­ ya vefasız sevgililerini gayet şişkin bir edâ ile terennüm etmekden çekinmeye sevketdiğini de teslim etmek lâzımdır. Bütün bunlar böyle, lâkin dediğimiz gibi, bu tarzda yazanlar arasında ken­ dilerinden evevlkilere nisbetle daha büyük şâir yokdur ve «Yazık oldu Süleyman E fendiye!» söz­ lerinin anılıb durması, bir daha söyleyelim ki bu nev‘ in bir parolası ve remzi oluverişinden do­ layıdır. Fakat bu iislûbdaki sözlerle artık alışdı- ğım ız için Süleyman Efendi’den O r h a n V e -1 i şimdi bahsetseydi bu nasırlı ayaklan asla ha­ fızamıza nakşetmezdik. Netekim Süleyman Efen- di’nin tepesine çık ıb oturduğu şöhret âbidesine

Dut bu a’rru

Ünnet papher Kamapet

Karne tâ

nın çık ıb ayak parmakları nasırlı Süleyman

E-

fendi’yi hal’etmesi ihtimâli de yokdur. Ve zira

köpeğinin kuyruğunu kesmekle A l c i b i a d e - m kazandığı şöhreti ve zemzem kuyusunu telvis­ le şimdi adı hatırıma gelmeyen Arab’ ın elde et- diği mârııfiyeti kıskanıb köpeklerinin kuyruğunu kesen başka Yunanlılar ve mukaddes kuyuya te- bevvül eden başka Hicazlılar olmuşsa, bunların adlarını ve fiillerini hiçbir hafıza htfzetmeye te­ nezzül eylememişdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalıĢmada, Rize ve Trabzon illeri gibi birbirine çok yakın olan iki ilin yani Giresin ve Ordu ilinin birlikte hareket ederek sahip oldukları turizm potansiyelini daha

藥學科技期末報告 973B b303097160 蔡尚妏 影片:21世紀醫學新希望

藥學科技 心得報告 姓名: 陳 昱汝 學號: B303097005 上課日期: 2010 / 12 / 09

附設醫院李飛鵬院長代表捐贈 EKG Monitor

Bazı kız öğrencilerin, rehber öğretmeni korkutucu olarak algılaması kendisi de kadın olan rehber öğretmenin, okulun sosyo-ekonomik yönden dezavantajlı çevrede olması, bazı

Çağatay edebiyatının önemli şairlerinden olan Bâbur (1483-1530)'un divanı da bu metinlerdendir. Bâbur divanında stilistik bir özellik olarak dikkati çeken öncele- meler:

İner kente(İstanbul’a?). bir kıyınlar alanına. Ve de frengili. Artık tanımlar birbirini kovalar. Kuşatılan metalar ile değerler boşluğuna ev sahipliği yapan

2 Mısır nüshasında Mevlânâ İshak Çelebi maddesinde (59a) yer alan ancak edisyon kritikli metinde bulunmayan beyit şudur:. Peyk olup yügrüşürüz aşk beyâbânında