Dilimizi savunanlar: 3
~7'7L
p
i
Şemsettin Sami
Gereksiz yabancı kelime ve deyimleri dilimizden
çıkarıp salt Türkçe kelimeleri çoğaltmaya çalışmalıyız.
Türkçemiz sanıldığı gibi dar bir dil değildir.
Türkçeye Osmanlıca denilemez. Bu dille konuşan kavmin adı Türk, dili de Türk dilidir. Türk, “intisabiyle iftihar olunacak” bir büyük kavmin adıdır. Türk, Adriyatik Denizi kıyı- larındanÇin sınırlarına ve Sibirya’nın uçlarına dek yayılmış olan bir büyük ümmetin adıdır.
Türkçeye Osmanlıca demek ne ka dar yakışmazsa, Maveraünnehir’de ve Çin’deki “ hem-cinslerimiz” in diline de Çağatayî demek o denli yakışmaz. Çünkü Çağatay “ akvam-ı Türkiyye” den yalnız küçük bir kavim adıdır. Oradaki Türkler’in diliyle bizim dili miz bir olduğundan, ikisine de Türk dili adı verilmek gerekir. Aradaki far kı göstermek istersek, onlarınkine doğu Türkçesi, bizimkine batı Türk- çesi demek uygun olur.
•
Bir dil, yabancı kelimelerden ne denli arınmış ve kendi kelimeleri ne denli çok olursa o denli kusursuz, ge niş ve zengin sayılır.
•
Dilimizin Türkçe, Arapça ve Fars- çadan meydana gelmiş olduğu söyle nir. Bu birleşme, başka dillerde oldu ğu gibi “ âdeta bir imtizac-ı kimyevî ile hasıl” olmadığından, kullanılan Arapça ve Farsça kelimeler yabancı olarak durmakta olup dilimize karış mamış, dilimizin kuralları ve şivesi değişmemiştir. Ne zaman istesek bun ları atıp dilimizi değiştirebiliriz.
•
Osmanlıca üç dilden, yani Arap ça, Farsça ve Türkçeden “ mürek keptir” demek adet olmuştur. Tabi ata aykırı olan bu deyim birçok “ ka- vait ve inşa” kitaplarında ve buna benzeyen kitaplarda tekrarlanır. Ne kadar yanlış! Uç dilden “ mürekkep” bir dil! Dünyada görülmemiş şey.
Dilimiz Türk dilidir. Bu dilin söz lüklerine başka ad düşünmek saçma dır.
•
Edebiyatımızda klasik sayılmaya
değer eski ve yeni hiçbir eserimiz yok tur. Eski şairlerimizin divanları için de sözce ve kelimece kabule değer bir kaç beyit bulmak güçtür.
•
Yeni edebiyatın da gereği gibi sa de olmadığı inkâr edilemez. Gerçi “ seci” den ve soğuk benzetmelerden, eskimiş ve unutulmuş deyimlerden kurtulmuştur. Ancak gereksiz Arap ça ve Farsça kelimeler yine çoktur.
•
Gereksiz yabancı kelime ve deyim leri dilimizden çıkarıp salt Türkçe ke limeleri çoğaltmağa çalışmalıyız. Türkçemiz sanıldığı gibi dar bir dil de ğildir.
• '
Dünyada konuşma dili başka, ya zı dili başka bir kavim varsa o da bi- ziz. Bizim yazdığımız dil söylediğimiz dilden büsbütün ayrıdır.
•
Herhangi bir kavramın Türkçe adı varken, onu bırakıp da Arapça ve Farsçasını kullanmayahm: “ Et” du rurken “ lahim” ya da “ gûşt” , “ pirinç” dururken “ erz” , “ odun” dururken “ hatap” demeyelim ve yaz mayalım.
•
“ Gök” kelimesi dururken “ sema, sipihr, felek,âsman.gendun” kelime lerini kullanmaya ne ihtiyacımız var dır, diyen bendim; yine de diyorum. Ama “ nazar-ı semaî” diyemeyecek imişiz, demesek kıyamet kopmaz ya!
•
Bizde kötü iki huy vadır. Biri ken di dilimizi hor görüp küçümsemektir. Türkçeden başka dil bilmiyoruz. Yi ne Türkçeyi beğenmiyoruz. İkincisi de, Arapça, Acemce, Fransızca, İn gilizce, ya da başka dillerden iki söz öğrendik mi, onları kullanmak istiyo ruz. Ama çok kez o dillerde konuşa cak kadar öğrenmediğimizden, öğren
diğimiz beş-on kelimeyi hemen dilimi ze karıştırıp, böylece o dili bildiğimizi âleme göstermek istiyoruz.
•
Doğu Türkçesiyle batı Türkçesi bir tek dildir, ikisi de Türkçedir. Ger çek bu iken, 800 yıldan beri her iki lehçe arasında ilişki kesilmiş, iki leh çenin şairleri birbirinden uzaklaşma ya çalışmış, imlâda ve yazıda büsbü tün ayrı bir yol tutulmuş, bilgisizlik ve aldırış etmemek yüzünden dilimi zin bu iki lehçesi, birbirinden ayrı iki dil haline gelmiştir. Bunlardan doğu Türkçesi hemen eski halinde kalmış tır. Bizim batı Türkçemiz ise, yüzyıl lar boyunca değişip şimdiki durumu nu almıştır. Bu bir gerileme mi, yok sa ilerleme midir? Batı Türkçesi söy leyiş ve yazışta incelik kazanmış, Arapça ve Farsça ile başka dillerden aldığı hesapsız kelimelerle genişlemiş tir, bu bir ilerlemedir. Ancak Türk di li kurallarının temili olan ses uyumu nu biraz yitirip, bu kurala uymayan birçok kelimeler ve deyimler meyda na gelmiş ve katıksız Türkçe olan bin lerce kelime unutulmuş, yabancı ke limelere muhtaç olarak bir “ diller türlüsü’’haline gelmiştir ki, bu da bir gerilem edir.
•
Doğu Türkçesi söyleyişte ve yazış ta biraz daha kaba, batı Türkçemiz daha incedir; ancak kuralca doğu Türkçesi doğru, bizimki yanlıştır. Arapçadan ve Farsçadan ve yabancı dillerden aldığı kelime ve deyimlerle bizim batı Türkçemiz daha genişse de, Türkçe kelimeler ve deyimler bakı mından Çağatayca bizimkinden çok zengindir.
•
İçindeki kelimelerin % 80’i dili mizde asla kullanılmayan ve kullanıl masına da ihtiyaç olmayan sözlükle re “ Lugât-ı Osmaniyye” adı verilmiş tir de, salt Türkçe kelimelerin toplan ması gereksiz ve faydasız sayılmıştır«
13
Taha Toros Arşivi