• Sonuç bulunamadı

KADIN, ÇEVRE VE SAĞLIK İLİŞKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KADIN, ÇEVRE VE SAĞLIK İLİŞKİSİ"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KADIN, ÇEVRE VE SAĞLIK İLİŞKİSİ Dr. Songül A. VAİZOĞLU

Dr. Dilek ASLAN Dr. Sare MIHÇIOKUR

Toplumun, geçmişte ortaya çıkmış, bugün varolan ve gelecekte ortaya çıkabilecek farklı sosyal biçimlerin çevre ile ilişkisine dair, karmaşık sorunları bulunmaktadır1. İnsanın çevresiyle ilişkisini

incelemeden önce çevrenin tanımını bilmek yararlı olur. Organizmanın dışında bulunan herşey olarak tanımlanan çevre, doğal ya da yapay çevre ya da fizik-kimyasal, biyolojik ve sosyal çevre olarak gruplandırılabilir. İnsanın dışında bulunan ve onu etkileyen herşey çevrenin bir ögesidir2.

Yaşamı sürdürme ve sağlama sistemi olan çevre, kişilerin sağlığı ile de yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel bileşenleri su, yiyecek ve barınaktır. Bunların herhangi birinde meydana gelen olumsuz koşullar, kişilerin sağlığını doğrudan etkilemektedir. Günümüzde, hızla artan nüfus ve buna bağlı olarak gelişen düzensiz kentleşme, hava, su ve toprak gibi doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı, sanayileşme sonucunda doğanın kirlenmesi çevre ve insan sağlığını tehdit etmektedir. İnsan-çevre ilişkisi dinamik ve iki yönlü bir süreçtir. Kadın, "tıpkı erkek gibi", yaşamı, içinde bulunduğu üretim süreci, barınma, beslenme, ailesine bakmak gibi kişisel ihtiyaçları nedeni ile doğa ile iç içedir. Ancak çevre, kişiyi kadın ya da erkek olmasına göre farklı yönlerde ve boyutlarda etkilemektedir.

Kadının Çevre ve Kalkınmadaki Rolü

Kadının çevre ile ilişkisi ve etkileşimi, yaşamda benimsediği rollere, yaşam biçimine, mesleğine, sosyal statüsüne, öğrenim düzeyine, medeni durumuna, sağlık durumuna ve sıralanabilecek pek çok değişkene göre farklılık göstermektedir. Örneğin; kırsal kesimdeki kadın, daha verimli bir tarım için yöntem ve araçlar geliştirirken kendi çıkarlarının çevresel sürekliliğin de çıkarları olduğu bilinci ile hareket etmektedir. Oysa; kent yaşamındaki kadının çevre ile ilişkisi kırsal kesimdeki kadından daha farklıdır. Kadının öğrenim durumu başta olmak üzere birçok faktör bu ilişkiyi etkiler. Yüksek öğrenimli bir kadın ile öğrenim düzeyi düşük bir kadının konuyu algılama ve sorun olarak görme boyutları da birbirinden farklı olabilir.

Kadınlar, doğal kaynakları kullanarak ve yöneterek aile içinde ve toplumda çeşitli roller üstlenmişlerdir. Genellikle çevre bilincini yerleştirmek için kaynak kullanımını azaltmak, israfı ve aşırı tüketimi en aza indirmek için kaynakların yeniden ve dönüştürülerek kullanılmasını yaygınlaştımak bu rollerden sadece birisidir. Çoğu toplumlarda kadınlar, balıkçılık dahil geçinmeye yönelik üretimde asıl iş gücünü oluştururlar ve kayıt dışı sektörlerin zenginleşmesinde ve çevrenin korunmasında çok önemli rol oynarlar. Belirli bölgelerde, erkeklerin iş bulma ümidiyle bölge dışına göç etmeleri sonucu, doğal çevrenin korunması, ev içinde ve toplumda yeterli ve sürdürülebilir kaynak kullanımını kadınlar gerçekleştirmektedir3.

Toplumda, çok fazla rolleri olan kadınların, çevre koşullarına bağlı olarak gelişebilecek sağlık sorunları gün geçtikçe artmaktadır. Çevresel koşulların değişmesi ile bu sorunlarda da değişiklikler görülmektedir. Dünya nüfusunun %45'i kentlerde yaşamaktadır ve birkaç yıl içinde tarihte ilk kez kent sakinlerinin sayısının geleneksel kırsal nüfusu aşacağı tahmin edilmektedir. Ekonomik koşulların olumsuzluğu ve sağlıksız kentleşmenin en çok yoksulları ve kadınları etkileyeceği düşünülmektedir4. Bu durum, temiz içme suyunun bulunmaması, evde ve toplumda yetersiz sanitasyon, kömür ve diğer yakıtlarla yemek pişirme ve ısınmaya bağlı olarak ev içi hava kirliliği gibi tehlikelerin, zamanının %80-90'ının evde geçiren kadınların yaşamını ve sağlığını daha da fazla etkileyebilmektedir.

Kadın Sağlığını Etkileyen Belli Başlı Çevresel Faktörler

Hem kırsal hem de kentsel alanlarda çevresel bozulma, başta kız çocukları ve kadınlar olmak üzere, nüfusun hemen tamamının yaşam standardını, refah düzeyini ve sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir5.

Kadınların çeşitli kimyasal maddelerin zararlı etkilerine karşı farklı duyarlılıkları vardır. Bu nedenle, evde ve işyerindeki çevresel tehlikeler, onların sağlıklarını önemli ölçüde etkileyebilirler. Kadının sağlığını tehdit eden bu riskler, özellikle kentsel alanlarda, çevreyi kirleten endüstri tesislerinin yoğun olarak yer aldığı ve düşük sosyo-ekonomik koşulların hakim olduğu bölgelerde yüksektir5.

Su

Kadınların ev işlerini yürütebilmeleri için kullandıkları su kalitesi ve miktarı ilgili sorunlarını belirlemek üzere çok az sayıda araştırma yapılmıştır.

Özellikle, kırsal kesimde kadının işi olan su taşımanın sağlığa olan etkileri ya da kadının su kaynaklı hastalıklardan etkilenimlerini ortaya koymak oldukça güçtür. Su kaynağının ulaşılabilir

(2)

olmadığı bölgelerde, kadın su bulmak için zaman ve enerji kaybetmektedir. Kadının suya ulaşımındaki güçlükler, hastalıkların önlenmesi ve hijyenin öneminin algılanmasını olumsuz etkilemektedir. Kadının tutum ve davranışlarına olumsuz yansıyan bu durum, ailenin tamamının beslenme ve sağlık düzeyini de etkilemektedir. Gana gibi bazı Afrika ülkelerinde su kaynağına ulaşmak için kadının yaklaşık 8 kilometre yürümesi gerekmektedir. Suyun az olması, kalitesinin kötü olması, özellikle yoksul kadınların yaşam kalitesini daha da düşürmektedir. Yetersiz hijyen koşullarına bağlı olarak trahom, ishalli hastalıklar ve bazı paraziter (Schistosomia haematobium) hastalıkların sıklığında artış görülmektedir.

Toplumda bazı hastalıklar, kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Sıklık artışının yanısıra, hastalıktan etkilenim boyutu da erkeklere göre daha farklı olmaktadır. üriner shistosomiasis, su kirliliğine bağlı gelişen ve kadınları erkeklere göre daha fazla etkileyen duruma örnek bir hastalıktır. Hastalığa bağlı olarak genital, reprodüktif ve hormonal bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Kadında daha inatçı seyretmesinin yanında üriner shistosomiaisli kadınlar, toplumdaki sosyal baskılar nedeniyle hastalıklarını gizlemekte ve sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. Yoksul ailelerde tedavide öncelik erkeklere ve erkek çocuklara verilmektedir. Kadın, bu tür hastalıklar sonucu fiziksel güç kaybı nedeniyle, temiz su ve gıda temin edebilmekte zorluk çekmekte ve bunun sonucu kadında beslenme bozukluğu ve sağlığının giderek kötüleşmesi söz konusu olmaktadır. şistosomiasis, kadınların çevresel bir etkilenim sonucunda erkeklerden daha fazla etkilendikleri ve daha büyük sıkıntı çektikleri hastalıklara iyi bir örnektir5.

Bazı hastalıklar, kadını, kadına özel dönemlerde daha fazla etkilemektedir5. Bir hepatit tipi olan

Hepatit E, özellikle, genç yetişkin yaş grubunda görülmekte; gebe kadınlarda, özellikle üçüncü trimesterde karaciğer yetmezliğine neden olarak ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Kanalizasyon sisteminin ve içme suyunun yetersiz olduğu gecekondu bölgelerinde ve göçmen kamplarında yaşayan gebe kadınlar, daha iyi koşullarda yaşayanlara göre Hepatit E açısından daha fazla risk taşımaktadırlar. Gelişmekte olan ülkelerde bu yaş grubundaki kadınlar bu olumsuz sağlık koşulları ile karşı karşıyadırlar.

Gebe kadınlarda sıtmaya karşı duyarlılık artmaktadır. Gebelerde sıtma ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, beslenme, enfeksiyon, sosyoekonomik durum ve eğitimle ilgili çok çeşitli faktörün önemli olduğu ve bunların beraber sorgulanması gerektiğini göstermektedir. Sıtmanın gebelik dışında sosyal bir boyutu daha bulunmaktadır. Sıtma, tıpkı schistosomiasis gibi toplumda varolan sosyal baskılar sonucu, kadının hastalığını gizlemesine ve gerekli sağlık hizmetini alamamasına neden olmaktadır. Japonya'da suların kirlendiği bir bölgede bir kemik hastalığı olan "ıtai ıtai" hastalığının kurşun-çinko madeninden ortaya çıkan kadmiyum zehirlenmesine bağlı olarak görüldüğü belirlenmiştir. Hastalık görülen yerleşim yerine yakın bir madenden atılan kadmiyum, pirinç tarlalarına taşınmış ve pirinçte yüksek oranda kadmiyum birikmiştir. Pirinçteki kadminyum, böbreklerde kronik hasara yol açarak kalsiyum ve D vitamin metabolizmalarını bozmuş ve kemik hastalığının oluşmasına yol açmıştır. Olaydan toplumun tamamı etkilendiği halde, kemik hastalığı sadece kadınlarda görülmüştür. Burada neden, kadının beslenmesindeki eksikliklerin, kadminyum-kalsiyum mekanizmalarının etkileşimi sonucu bu hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaşmasıdır5.

Beslenme ve Tarım

Erkek ve kadın arasındaki yaşam biçimleri ve rolleri arasındaki farklılıklar, kadınlarda beslenme yetersizliklerinin daha sık görülmesine neden olmaktadır. Kadınlar, kadının statüsünün düşük olduğu bölgelerde, gıda ve tıbbi tedaviye ulaşamamaktadırlar. Bu durum, onların sağlık düzeylerinin düşmesine neden olmaktadır. Kırsal alanda yaşayan kadınların enerji harcamaları, alımlarına göre daha fazla olduğu için kırsal bölgelerde tarım ve çiftçilikle uğraşan kadınların sağlığı, erkeklere ve kentsel bölgede yaşayan kadınlara göre daha fazla bozulmaktadır5.

Kadınlarda yetersiz beslenmeye bağlı anemi daha çok görülmektedir. Bu durum onların üreme fonksiyonlarını da olumsuz etkilemektedir. Örneğin, anemisi olan kadınlar arasında anne ve bebek ölümleri daha yüksektir5.

İyot yetersizliği kadının üreme sağlığını olumsuz etkilemektedir. Örneğin iyot yetersizliği söz konusu olduğunda, bu hastalığa bağlı olarak, guatr, infertilite gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Gelişmekte olan ülkelerde beslenme müdahalelerinin çoğu çocuklarda malnütrüsyonu azaltmaya yöneliktir. Kadınları dahil eden programlar ise, yalnızca gebelik ve laktasyon dönemlerini dikkate almaktadır. Beslenme ile ilgili sorunlar (protein-enerji malnütrüsyonu, demir eksikliği anemisi, iyot eksikliğine bağlı bozukluklar) gebeliği etkilemektedir. Bu nedenle, beslenme programları, kız çocuklar üreme çağına gelmeden önce başlatılmalıdır. Kadının beslenmesi ile ilgili sorunlar, bireysel düzeyde değil, üreme ile ilgili işlevleri, sağlıklı çocuk dünyaya getirilmesi,doğmuş olan çocukların sağlıklı büyütülmesi ve diğer aile bireylerinin bakımı gibi etkilerinden dolayı daha geniş, hatta toplumsal boyutta ele alınmalıdır. Çözümler, bu bakış açısıyla geliştirilmelidir.

Barınak

Kötü konut koşullarının neden olduğu sağlık sorunları oldukça iyi bilinmektedir. Aşırı kalabalık ortamlar, enfeksiyon hastalıklarının yayılmasına yol açmaktadır. Aile içi şiddet, psikososyal

(3)

sorunlar ve ev kazaları kalabalık ailelerde daha sık olarak görülmektedir. Bu durumdan, özellikle, aile içindeki kız çocukları etkilenmektedir.

Erkek egemen toplumlarda, kadın kocasından boşandığı zaman evini terk etmek zorunda kalabilmektedir. Ayrıca, Nijerya gibi sosyoekonomik koşulları kötü olan ülkelerde, medeni durumu "dul" olan kadınların maruz kaldıkları sosyal baskılar, onların sağlıklarını, kişisel güvenliklerini ve uygun koşullara sahip olan barınaklarda yaşamalarını zorlaştırmaktadır. Yine gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar doğal afetler sonucu meydana gelen olumsuz barınak koşullarından daha fazla etkilenmektedirler5.

Ev içi Hava Kirliliği ve Yetersiz Isınma

Isınmak için yakıt olarak tezek kullanılması, ev içinde, özellikle, kadın ve çocukları etkilenim süresi ile ilgili olarak daha fazla etkilemektedir. Bu durum, kadınlarda kronik bronşit ve korpulmonalenin erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kırsal alanda yaşayanlarda pnömokonyoz sık görülmektedir. örneğin, çinli kadınlar arasında akciğer kanserinin sık görülmesi pasif sigara içimine ve kalitesiz kömürün ısınmada kullanılmasına bağlı olabileceği düşünülmüştür

5. Yukarıda belirtilen koşulların yanı sıra, çalışma yaşamında aktif olarak yer alan üretken kadının

çalışma ortamı ile ilgili de sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar,

-Fiziksel koşullar: Gürültü, titreşim, aydınlatma, ısı ve nem, çeşitli ışınlar. -Kimyasal koşullar: Madenler, çözücüler, zehirli gazlar, boyalar, pestisitler. -Biyolojik faktörler: çeşitli bakteriyel, viral ve paraziter hastalıklar.

-Mekanik faktörler: Duruş bozuklukları, ağır yük kaldırmak. -Tozlar: Silikozis, bisinozis, asbestozis gibi çeşitli hastalıklar. -Ruhsal faktörler: ış ile ilgili stress yaratan durumlar.

-Diğer koşullar: çalışma süreleri, vardiya koşulları, yorgunluk, vb. olarak sayılabilir.

Kimyasal koşullar başlığı altında incelenen pestisitler, kadınların yoğun olarak çalıştıkları tarım alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bazı pestisitler, kadınlarda östrojen benzeri etki yapmaktadır. Yapılan çeşitli çalışmalarda DDT'nin kadınlarda meme kanserini artırdığı gösterilmiştir. Ayrıca kaza sonucu zehirlenmelerin de oldukça sık görüldüğü bildirilmektedir. Kurşun, civa gibi ağır metallerden etkilenime bağlı olarak üreme yeteneğinde azalma, spontan abortus sıklığında artma, prematüre doğumlar, santral sinir sistemi bozuklukları ortaya çıkmakta ve bu annelerden doğan bebeklerde büyüme geriliği görülmektedir.

Sigara, günümüzde kadın sağlığını etkileyen önemli sorunlardandır. özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların sigara içme boyutları giderek artmakta ve buna bağlı olarak sağlık sorunları, üreme işlevi ile ilgili sorunlar, bu annelerden doğan bebeklerle ilgili düşük doğum ağırlığı vb. artmaktadır. Yine pasif sigara içiciliğinin kadınlarda meme kanserine neden olabileceği de son yıllarda üzerinde durulan bir konudur.

Kadın, insanlığın başlangıcından bu yana belirtilmeye çalışılan sorunlarla karşı karşıyadır, ancak çevreden kaynaklanan faktörlerin kadın sağlığını farklı ve daha olumsuz etkilediği uzun yıllar gözden kaçmış, üzerinde durulmamıştır. Bu sorunlarla mücadele, ancak bu konularla ilgili toplumun bilinçli ve duyarlı olması ve kadının statüsünün güçlendirilmesi ile istenilen düzeye gelebilir. Çevresel kalkınma ile ilgili çeşitli düzenlemeler özellikle son "on yıllar" da yapılmaya başlanmıştır. Kadının bu düzenlemelerde aktif rol almaya başlaması, aslında onun toplumdaki statüsünün yükseltilmesi için yapılan çalışmalarla eş zamanlıdır.

Sonuç

Kadınlar, biyolojik/fizyolojik özellikleri, toplumdaki beklenen rolleri nedeniyle toplumun ve ailenin yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için hem ev içinde hem de dış ortamda ağır yükümlülükler üstlendiğinden çevresel faktörlerden daha çok etkilenmektedirler. Bütün dünyada görülen hızlı nüfus artışı, çevresel kaynakların tüketiminin artmasına neden olmaktadır. Yoksul bölgelerde yaşayan insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için kadınların da aile ekonomisine katkıda bulunmalarını gerektirmektedir. Genelde kadınlar yoksulluktan daha çok etkilenmektedirler.

Bütün devletler ve bütün insanlar, yaşam standart-larındaki farklılığı azaltmak ve dünyadaki insanların çoğunun ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilmek amacıyla sürdürülebilir kalkınmanın gereği olarak yoksulluğu ortadan kaldırma görevinde işbirliği yapmalıdırlar. Kadınlar, bilgi oluşturma ve çevresel eğitiminin bütün düzeylerinde karar alma ve yönetime etkin bir biçimde katılmalıdırlar.

Çevrenin doğru bir biçimde yönetilmesi için ihtiyaç duyulan stratejik eylemler, bütünsel, disiplinler arası ve sektörler arası bir yaklaşım gerektirmektedir. Kadınların bu yaklaşımın her yönüne katılmaları ve liderlikleri çok önemlidir.

(4)

1. Bookchin M. Toplumsal Ekolojinin Felsefesi. Kabalcı yayınevi, 1996.

2. Güler Ç., Benli D. Çevre Sağlığı, Bertan, M., Güler Ç., Temel Halk Sağlığı, Ankara, 1995. 3. Eylem Platformu ve Pekin Deklarasyonu, Dördüncü Dünya Kadın Konferansı, Çin, 4-15 Eylül 1995, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü.

4. Dünya Sağlık Raporu 1998, T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü Yayını, Ankara, 1998.

Referanslar

Benzer Belgeler

2000 yılı içinde şüpheli hayvan ısırığıyla Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Kuduz Aşı istasyonuna gelen hastalar kaydedildi.. Isırık vakalarından hayvanın

More than half of modern television viewers may be expected to make a purchase right after being exposed to an advertisement which is considerably higher

Üniversite öğrencilerinin; cinsiyet ile sigaraya başlama yaşı, sabah uyandıktan sonra ilk içilen sigara zamanı, sigara içme nedenleri, günlük içilen sigara

Günde içilen ortalama sigara ade- di 17 adet olup, eğitim düzeyi ile günde içilen sigara adedi arasında anlamlı fark olmazken, günde içilen or- talama sigara sayısının,

Bu çalışmada, İstanbul ili Gaziosmanpaşa ve Eyüp ilçelerindeki doktor, hemşire-ebe ve diğer sağlık çalışanlarında sigara içme oranlarının ol- dukça yüksek olduğu,

İlk Osmanlı Meclis-i Meb’usanı Dolma­ bahçe sarayının büyük merasim salonunda açılmıştı; aynı salon geçen bir asır içinde birçok muhteşem

Bu arar da, Kürt diye tanımlanan aşiretler de bu durumdan ya­ rarlanarak Ermenilere karşı «yok etme, m allan ele ge­ çirm e» girişimine başladılar, işte

· iyele sahip olan ülkeler ithal · ikamesine yönelmeye önem verirlerken, · küçük ülkelerin dışa açılma eğiliminde olmayan ülkelere oranla sayıları daha