• Sonuç bulunamadı

Gemileri yaşatmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gemileri yaşatmak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YENİ ASIR / / CUMA 24 NİSAN 1987

Gemileri yaşatmak

“Atatürk’ün yatı lokanta oluyor” haberini okuyunca içim burkuldu. Ötekileri hurdaya çıkarıp jilet yaptık. Tarihi parçala­ yıp sattık. Demek ki, Savarona’ya da böyle münasebetsiz bir kaderi lâyık görüyoruz.

Haberin devamını inceledim. Olayın üzerine eğilen gaze­ telere baktım. Haberde yer alan lokanta, konunun sadece bir parçası, esas amaç, Savarona'yı sarhoşlann eğleneceği bir gezi teknesi haline getirmek değil, müze olarak yasatmak.

Yaşları dolunca sökülüp hurdacılara satılacak gemiler vardır, bir de yaşatılacak olanlar.. Biz, tarihi yaptık, ama, ne yazmasını bildik, ne de yaşatmasını..

Nerede Yavuz zırhlısı? Nerede Hamidiye? Nerede Nus- ret mayın gemisi?

YAVUZ’UN ÖLÜMÜ

Yavuz(Goben) zırhlısının Türk deniz tarihinde önemli bir yeri yoktur. Bu gemi, donanmamızın bir parçası olarak ne bir deniz zaferi kazanmıştır, ne de Türk denizciliğine güzel bir sayfa yazdırmıştır. Ancak bu gemi Türk devletinin ve milleti­ nin tarihinde dönüm noktasıdır.

Eğer eski ismi Goben olan bu Alman gemisi kardeşi M i- dilli(Breslav) ile gizlice Karadeniz’e açılıp Rus limanlarını bombalamasaydı belki de Osmanlı Devleti bir günde aniden Dünya Savaşı’nın ortasına düşmeyecekti.

Yavuz, Cumhuriyet’in ilânından sonra onarılıp donanma­ mızda caydıncı bir güç olarak hizmet gördü. 1950’li yıllann sonunda emekliye aynldı. Uzun bir süre Gölcük’te yattı. On beş yıl kadar önce römorkörler hazin bir törenle gemiyi çe­ kerek ölüm yerine götürdüler. Zırhlı burada söküldü, demir- çelik fabrikalarına hammadde oldu.

Yavuz müze olabilirdi. Eğer, bu devi demir-çelik yığını ola­ rak korumak güç ve masraflı ise o takdirde çeşitli parçaları, topları, kaptan köşkü, bazı kamaralan sökülüp başlı başına bir Yavuz müzesi kurulabilirdi. Tabii en doğrusu oiduğu gibi korunmasıydı. Bu yapılmadı. Bazı hatıra parçalar alındı. Zırhlı, son yolculuğunda bahriye tarafından selâmlanırken bando “Sivastopol” marşını çalıyordu.

YAZIK OLDU HAMİDİYE’YE

Deniz gücü olarak adımızın okunmadığı 1911-1913 yılları arasında Hamidiye savaş gemimiz Akdeniz ve Ege’de ha­ rikalar yarattı. Binbaşı Rauf Bey'in komuta ettiği gemi tek ba­ şına korsan savaşları vererek düşman gemilerini çıldırttı. Dalmaçya kıyılarını vurdu, gemileri batırdı, Ege’de Yunan do­ nanmasına korku saldı. Bu geminin son dönem Türk donan­ ması içinde eskilerin deyimi ile “mümtaz" bir yeri vardı.

Komutanına “ Hamidiye Kahramanı” ünvanını kazandı­ ran gemimiz Balkan savaşından önce Sisam adasındaki Yu­ nan isyanının bastırılmasında da önemli görevler almıştı. An­ cak, esas büyük zaferlerini Balkan savaşı sırasında kazandı.

Savaşın son döneminde Karadeniz’e de açılan Hamidiye, Bulgar torpidolanyla tek başına kavgaya tutuştu, yaralandığı halde İstanbul'a dönmeyi başardı. Balkan savaşının acılan içinde Türk milletinin tek tesellisi Hamidiye’nin zaferleriydi.

Cumhuriyet’in ilk yıllannda uskurlan dönebilen tek savaş gemimiz Hamidiye kruvazörümüzdü. Atatürk, 1924’de Kara­ deniz gezisini aynı zamanda sancak gemisi olan Hamidiye ile yapmıştı.

1950’li yıllarda emekliye aynldığı halde Bahriye onu uzun süre hurdacılara satmaya kıyamadı. Sonunda o da Yavuz gi­ bi sökülüp parçalandı. Oysa, Türkiye, bu yiğit kruvazörü mü­ ze olarak koruyabilirdi.

KADERLERİ DEĞİŞMİYOR

Nusret, çatanadan biraz büyük, devrine göre battal gazi sayılabilecek mütevazı bir mayın gemisi idi.

Düşman Çanakkale’ye yenilmez sanılan büyük armada ile yüklendiği sırada, Nusret, Boğaz gerisinde kuytu yerlerde saklanıyordu. Çanakkale Savaşı’nın ölüm-kalım mücadelesi haline geldiği son günlerde Nusret istim tutup yola çıktı. Bo­ ğazın geçiş yerlerini gece vakti düşmana belli etmeden ma­ yınladı. Sabah erken saatlerde, sulardan emin olan gemiler boğazı geçmek isterken Nusret’in mayınlanna arka arkaya çarparak denizin dibini boyladılar. Ağır yaralananlar geri çe­ kildi. Bu ufacık gemi Çanakkale Savaşı’nın kaderinin değiş­ mesinde büyük bir rol oynadı.

Şimdi Çanakkale’ye gidenler Nusret'i bir park içinde mü­ ze olarak görebiliyorlar. Fakat kimse yanılmasın. Bu Nusret o Nusret değil.. Kahraman gemi yıllarca önce hurdaya çıka- nlıp satıldı. Denizciler, hiç olmazsa anısını yaşatalım diye re­ simlerini örnek alıp Nusret'in bir kopyasını yaptılar.

SAVARONA’YA GELİNCE

Cumhurbaşkanı Atatürk’ün lüksü olmamıştır. Tek istisna 1938 yılında Amerikalı milyoner bir kadından çok ucuz fiyata satın alınan Savarona yatıdır.

Rahmetli Atatürk, bu güzel gemiye fazla binemedi. Bir kaç gezisinde kullandı. Hastalığı sırasında Savarona Dolmabah- çe önünde demirliydi. Atatürk deniz havası almak için bir sü­ re özel kamarasında kaldı.

Savarona’nın İstanbul Belediyesi tarafından Atatürk Mü­ zesi olarak değerlendirilmesi güzel bir düşüncenin ürünü­ dür. Herhalde Bedrettin Dalan ve ilgililer bu tarihi hatırayı Atatürk'e saygı ölçülerini önemle gözeterek koruyacaklardır.

Bütün milletler bu türden tarihi gemilerini yaşatırlar. Biz şanlı gemilerimizin kıymetini bilemedik. Aklımız ancak Sava- rona'da başımıza geldi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

百萬位特殊需求者 無處看牙醫

HCl-Giemsa stain revealed to the hypha of slide culture revealed that all the strains before and after a all possible mating were single nucleated in hypha and

Bilgisayarlardaki gereksiz enerji tüketimi sadece elektrik faturalar›n› kabartmakla kalm›yor, ayn› za- manda enerji üretimi için daha fazla do¤al kaynak tüketilmesine

Türkiye Bilim ve Teknoloji Merkezleri Konferansı (TÜBİTEM 2019) Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK işbirliği ile 11-12 Eylül 2019 tarihlerinde Kayseri Kadir Has

1 Kasım 1928 de Harf İnkılâbının kabul edilmesinden sonra, 1 Ocak 1929’dan itibaren Millet Mekteplerinin açılmasıyla her kesimden halkın yeni

To prevent such a complication, bilateral radical neck dissection should be performed sequentially, but in the literature there is a case in which surgical PION is seen although

In the present case, TRUS was performed to the patient for initial evaluation, and it showed absence of left seminal vesicle and hypoplastic right seminal

Bu sohbetimizde Münire Dıranas, sevgi­ li eşi Ahmet Muhip Dıranas’ı şöyle an­ latıyordu: “ ...Bir duygu adamı idi.. İrade