• Sonuç bulunamadı

Türk büyüklerinin hatıraları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk büyüklerinin hatıraları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11 Aralık 1935

BBS

Türk Büyüklerinin Hâtıraları

Yazan: Halúh Y. Şehsuvaroğlu

Şair Michiewiez’in 1855 yılında İstanbulda öldüğü ev PolonyalIlar tarafından bir müze haline getiril­ mekte ve duvarına şairin hâtırası­ nı belirten bir levha asılmaktadır. Avrupamn büyük şehirlerinde meşhur adamların doğdukları, ya­ şadıkları veya öldüklari binalara daima böyle levhalar koymak âdeti vardır. O şehirlerde bu suretle yal­ nız millî değerlere aid hâtıralar de­ ğil başka milletlerin büyük idam ­ larının hâtıraları da muhafaza edil­ mektedir.

Bu usule pek riayet eden şehir­ lerden biri Londradır. Orada başka milletlere mensub şahsiyetlerin ika metlerini tesbit eden levhalar ır a ­ sında maalesef Türklere aid olan­ lara tesadüf edilememektedir.

19. asır tarihimizin büyük siya­ silerinden ve ıslahatçılarından Ko­ ca Reşid Paş?nın Londrada otur­ duğu binanın üzerinde böyle bir levhanın bulunması, Mithat Paşanın 1877 de menfa hayatı yaşadığı bu şehirde kiraladığı evin bu hâtırayı taşıması ne kadar yerinde olurdu. Londrsda, yeni OsmanlIların Hürri­ yet gazetesini çıkardıkları bina, J a riste Ch Elysées’de Namık Kemal, Ziya Pasa, Suavi ve arkadaşlarının hürriyet mücadelesi için toplandık­ ları konak, gençlik ve idealistlik yılUrında Ahmed Rıza Beyin Pa­ riste oturduğu ev hâtıraları -ürer levha ile tesbit olunacak tarihi bi­ nalar arasındadır.

Memleketimizde ise henüz bu 5- det yayılmamış ancak iki üç evin üstüne böyle levhalar konulmuş­ tur. Beş yüz senelik İstanbulda bi­ zim nice ünlü şairimiz, edibimiz, musikişinas ve âlimimiz kumandan­ larımız doğup, büyümüş eserlerini vermiş ve ölmüştür.

Fakat bunların hâtıraları muha­ faza edilmemiş, portreleri bile bir galeride toplanmamış, yaşadıkları evler birer kitabe ile gelecek ne­ sillere tanıtılmamıştır. Dünyada ye­ gâne kalan mezarları da zamanla, ihmal ve kavıdsızhk içinde herao olmakta yahtıd çok defa yıkılıp git­ mektedir.

Eski evlerimizin hikâyeleri öte- denberi tesbit edilememiş, devir devir bu binalarda kimlerin yaşa­ dıkları, öldükleri meçhul kalmış­ tır. Sayıları artık pek azalan bu .-ski ferah ve güzel evler, yerlerine za­ manla apartmanlar yapılmak ü- zere göçüp yıkıldıkça, berabe .erin de meçhul hâtıralarını da alıp götür mektedir.

Halbuki îstanbulu on beşrnci a- şırdan bu yana semt semt dolaş­ maz; ve mahalle aralarında "İh Ak- şemsedriinin, kâh İbni Kemalin, kâh Pakının kapılarını çalabi'nrek ne büyük bir saadet vesilesi olurdu

5 arihimize, hâtıralarımıza böyje bir bfğlılığımız o'.sa/dı, Beşikıaıa yakın «Viran hanesinde* Nedimin n etrûkâtmı da yer.i yerinde görür. Şeyh Galibin Hüsn-ü Aşkını yaz­ dığı bir pencere önünde o günlerin havaline dalardık.

Musiki üstadları öid: gider, fa­ kat besteleri, notaları, neyleri, tan- burlan bir eski İstanbul evinin göm me dolfbları içinde, temiz minder­ ler üstünde kalırdı. Tarih anlayı­ şımız bunların en değerlilerini yerli

yerinde bırakır ve gelecek nesd er bir büyük üstadın t Itırası önünde yavaş adımlarla aessz ve hürmet- kâr dolaşırlardı.

Fakat bizde böyle bir anlayışa değer verilmemiş ve tsırinrd’r her şey dağılıp yok -‘dilmiştir. Biiyük koleksiyonlar, zengin kütübhaneler,

vesikalar, mektublar, zati eşya bu işlerin tacirleri elinde kalmış, millî tarih her defasında büyük kayık­ lara uğramıştır.

Halbuki garb memleketlerinde bü yük adamlar Ölümlerinden sonra da yaşamakta, evleri, eşyalarile dur­ makta, heykelleri meydanları, cad- celeri süslemekte; bir çok hâtıraları müzelerde yer almaktadır. Bu mem ieketlefde yeni nesiller, bu ölüm­ süzleri daima arı-lanncfa bulmanın ümid, emniyet ve gururunu duyar­ lar.

PolonyalI şairin evi bize, Türk sanatkârlarından bazılarındı henüz yıkılmamış ve unutulmamış evieri- ni hatırlatmaktadır.

Türk edebiyatının büyük ş: iri Abdülhak Hâmid Bebekte büyük­ babası hekimbaşı Abdülhaıc Molıa yalısında doğmuştu. Çoktan yıkılıp giden Hekimbaşı yalısının bahçe­ sine bu doğumu tesbit eden mer­ mer bir kitabe koymak ne yerinde bir hareket olurdu. Abdülhak Hami din içinde son yıllarını geçirdiği ve öldüğü Maçka Prlastaki dairenin üstünü de böyle bir kitabe bekle­ mektedir.

Recai Zade Ekrem Bey, bugün bir fabrika olarak kullanılan Recai Efendi yalısında dünyaya gel m Ut i Üstad bazı yazılarında bu yalıdan ve çocukluk hâtıralarından bahset­ mektedir. Önünden kayıdstzukla geçtiğimiz bu fabrika binasının üs­ tüne hâdiseyi bildiren bir iaş ki­ tabe konulsa, Recai Zadeyi daha çok aramızda hisseder ve bundan elbette büyük bir memnuniyet du­ yardık.

Aynı edebî nesle mensub olan sergüzeşt müellifi Sami Paşa Zade Sezai Bey, aynı köyde hemşiresinin yalısında uzun yıllar oturmuş ve

Kadıköyde ölmüştü. Şimdi Mühür­ dar caddesinde alelâde bir ev ola­ rak bilinen 71 numaralı binaya Sa­ mi Paşa Zade Sezai Beyin içinde yaşadığını ve öldüğünü bildiren bir levha konulsa, ev birdenbire nasıl

;a bir değer alırdı.

Istinyede iskele başındaki beyaz ahşab yalı da Recai Zade Ekrem Beyin yıllarca oturduğu, eserlerini verdiği binalardan biridir ve böy­ le bir levha beklemektedir.

Gazi Osman Paşanın, Beşlktaşta Serencebeyde oturduğu eve, Nuru- osmaniyede Ittihadçıların ı«|hur merkezi umumilerine birer levha ile şehir tarihi içindeki mevkileri­ ni vermelidir.

Merkezi umumî binası içinde son devir tarihimizin pek mühim me­ seleleri konuşulup müzakere sdll- miştir. Bugünkü «Cumhuriyet» ga- * zetesi de İttihad ve Terakkinin son 4 merkeziydi. Bu hâtıralarile, Türk r inkılâb tarihinde mühim bir yeri c olan gazete sahibinin hâtırasını tes- * bit etmek de tarihe hizmettir.

Babıâlide Şinasi, Namık Kemal, ® Ziya Paşa, Su --vi, Ebüzzıya Tevfik, Mithat Efendi, Muallim Naci gibi ' şöhretler de çalışmışlrdır. Onların * içlerinde yaşadıkları, yazılarını yaz J dıkları binalardan bir kısmı bugün f mevcudsa bunlara da birer hâtıra levhası koymalıyız.

Son devir tarihimiz şimdi bize çok yakındır, fakat bu tarih içinde 1

ebediyete intikal edecek olan ve öl­ müş bulunan şahsiyetleri de tesbit * etmek, yaşadıkları evlere levhalar ^ koymak çok yerinde olurdu.

Meşhurlarımızın hâtıralarını ge- 0 lecek nesillere, garblıların yaptıkları usullerle intikal ettirmek ve onları 0 ebediyen yaşatmak milli bir vaat- 1

femizdir. *

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

BİRİNCİ BÖLÜM BATU HAN YÖNETİMİNDEKİ MOĞOLLARIN BÜYÜK BATI SEFERİ VE BATU HAN’IN ORDASINI KURUŞU 1.1. Ögeday Han Dönemi ve Büyük Batı Seferinin Başlangıcı

7 sıra numaralı proje nisbeten sakin olan Maliye Vekâ- leti cihetine kadar uzanan bir otel holü olmasına rağmen otel girişinin bu taraftan olmaması ve otel servislerinin

Üriner sistem içinde ele alınan hastalıklar arasın- da böbrek, mesane ve üreter hastalıkları konusunda bilgi veril- mektedir.. Burada böbrek ve mesane taşları da ele

1971, s.. yy Osmanlı sarayının yüzünü batıya çevirdiği, bununla beraber doğu kültürünün önemli bir öğesi olan hat sanatına yeni yorumlar getirildiği bir dönemdir.

Çağdaşımız Victor Hugo Bir Dâhinin Portresi Değişimin Diyalektiği ve Devrim Marksizm Üstüne Yeni Düşünceler İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor.. Yüzyılların

Bir elektrik alan› içinde plastik kadar sertle- flen bir s›v›, otomobiller için yeni kuflak fren ve debriyajlar gelifltirilmesini sa¤layabilir.. Malzemenin halen prototip

While conservative follow-up was sufficient for 75 (92.59%) of 81 patients with laryngomalacia, supraglottoplasty was performed in three patients (3.7%) be- cause of

İlk kez 1929’da Cumhuriyet gazetesi ev sahipliğinde düzenlenen ve dört yıl kesintisiz yapılan bu organizas- yonlarda Türkiye güzeli seçilmiş ve ülkesinde güzelliği