• Sonuç bulunamadı

Tarım Ve Ekonomik Gelişme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarım Ve Ekonomik Gelişme"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARIM VE EKONOMİK GELİŞME*

(Çev: Arş.

<:Jrv.

Suat OKTAR) Son .otuz yıl, ekonomik _ve sosyal gelişme sürecinin saptanma-sında ilginin. yeniden ortaya çıkmasıyla belirmektedir. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce sömürgeler sanayileşmiş merkez ile il-kel - üretimde bulunan perif eri arasında hakim olan

tamamla-yıcı ticaret ve üretim örneğine uygun olarak metropol bölgelere tarımsal mallar (özellikle tropikal mallar) ve hammaddeler sağ­

ladılar. Bundan dolayı, sonuçta üretim ve toplumun yapısı bu-günün gelişen ülkelerinin çoğunu kapsayan bir yandan ufak-ölçekli geleneksel geçimlik tarım ve diğer yandan ·geniş - ölçekli ihracata, yönelik plantasyon - tipi tarım olarak tanımlanmaya yö-neliktir.

Üçüncü Dünya'nın sanayileşmesi: İkinci Dünya Savaşı'ndan önce sömürıge yöneticileri tarafıntlan, sömürge blokları içinde ve arasında daha önce mevcut olıan iş bölümü ve ticari ınodeller le bir gelişmenin tutarsız olacağı sıfatıyla istenmedi. Böylece az gelişmiş ülkeler için yeni bir bölgenin başlangıcının sinyalini ve-ren İkinci Dünya Savaşı'nın sonu, içeriyi gözeten büyüme .ve sö-mürgesiz güçlerle karşı · karşıyıa bağımlılığı bir dereceye kadar ortadan kaldıran ilişkiden kaynaklanan g·elişimi içermektedir.

Tarım sektöründe yaratılan topla;m hasıla'nın <GNP) büyük hacmi ve o sektörde istihdam edilen iş gücünün çokluğu nede-niyle, belirlenmesi gereken bir anahtar soru, ekonomik ve sosyal

gelişme sürecini baştan başa yürütmek zorundaki tarımın rolü ve f onkısiyonunun ne olduğuydu. Bu rolün kavranması ve daha

( *) THORBECKE -Erılc, <ı:Agriculture · ıand Eoonomic Developmenb. Soca4i Res'earch, vol. 47, No .. 2, 1980, pp: 290-304.

(2)

önemlisi ·büyüme süreci boyunca tarım ile ekonominin geri kafan sektörleri arasındaki ilişkinin anlaşılması, uygun gelişme po-litikalarının biçimlenmesinde ve düzenlenmesinde dönüm nokta-sı oldu.

PASİF SEKTÖR

KırK ve ellilerin sonunda, ekonomik büyüme .ve modernizas-yonun gerçekleşmesiyle, ikili-yapının ve birl:eştirilıniş gelir ve yansı tı~an sosyal ·eşitsizliklerin giderilebileceğine büyük ·ölçüde inanıldı. Diğer ekonomik ve ·sosyal hedefler, -daha adil gelir dağılımı, yoksulluğun azalması, ve istihdam gibi- eğer toplam

milli hasıla'nın büyümesi· sonucu meydana gelmiyorsa - onu ta -mamLa~ıcı olarak düşünüldü. Gelişmenin hem hedefi, hem de öl- . çüsü olarak GNP'nin büyümesinin benimsenmesi 1950'lerde bilim dallarının kavramsal durumlarına direk bir .;ekilde bağlı oldu.

O on yıl süresince gelişme topluluğunun aracı olduğu büyük kuram'sal katkılar, mooem faaliyetlerde yatırımın rolünü vurgu-layan toplam çerçeve, bir -sektör içinde tasarlıandı. Bu devre sü-resince düzenlenen çeşitli düşünce ve teorilerin ortak noktaları: Toplam analitik bir 1çerçeveye ilaveten,

ıaz gelişmiş ülkelerde ge-lişme ve gözlenen büyümeyi, tek bir büyüme olarak eşi tıemek, ö~de geniş çaplı ve göze çarpan yatırım enjeksiyonu gerektiren,

sürekliliği bulunmayan bir süreç gö~üyle bakmaktır. 1

. _, Basit Harrod __:_ Domar büyüme modeline dayanmıŞ ~ kavramsal çerçıe:venin tabiatı bir - sektör,· bir - girdi, · (örneğin, yatırım), açıkça faktörlerin (o faktörlerin tamamiyle varsayıl­ maısından dolıayı, sadece yatırımlarla saptanmış oranlarda bir-leştirilebilir) farklı birleştirilmelerini ve farklı sektörlerde alter-natif yatırım tahsislerinin muhtemel tesirlerinin her ölçüsünü

. (1) Bu yaklaşımın yer aldığı teoriler arasmda, bkZ .. Rosıehstein -Rodan"lll «Big Push» (P. N. Rosensbein - Rodan, «Problems · of Industrialization ·of Eastern ,and :south - Eastern Europe», Economics Journal 53 (June:· .Sep-tem'ber 1943), Rostow'un «Tak.:e -off into · Sus~ained Growth» (W. W. Rostow, The Stages of Economic Growth (Cambridg,e: 9a;mbrid~e Uni-vers:i:ty Press, 1960) ve Lebenstein'in «Öritical Mi?imıı~ __ ~!f-~rt Tlıe~.». (H. Letbenstein, Economic Backwar:dısneas and E.conomic Growth (New

· York: John Wiley &>ns, .:1:957).

(3)

engelledi.2Teorik ve deneysel analizin yapılamamasında (a)

Ta-rıma tahsis edilen kiaynakların prodüktivitesi diğer sektörlerde

aynı kaynaklardan sağlanan kazançlara ben~emektedir. (b)

Ta-rım .ve ekonominin geri kalan sektörleri arasındıak~ karşılıklı

da-yanışma, modem sektörü yatırımın yüksek verimliliği ile eşitle­

mek eğilimindeydi. Son~ç olarak, yatırımın hacmi tarımdan zi-yade endüstriyel altyapıya yöneldi.

İkili modellerin gelişmesi, aıtnıışlı yıllarda, gelişme sürecin-de esas olarak pasif

bir

role sahip olan tarım için dayanak oluş-­ turau. :1 Bu modeller ekonomiyi, ge~imliğe -yönelmiş tarımsal sek-tör ve modem, ihracata yönelmiş endüstriyel sektör olmak üzere

geriye doğru böldü. Geçimlik tarrinın <~mırsız olıan işgücünün» potansiyıel bir kaynağı ve ekonominin .geri kalan sektörıeri için

cctarımsal fazlalıklar» oluşturması bu paradigmanın özüydü. Çilt-çilerin istedikleri halde iş bulamadıklıan ve gizli. işsiz .olmaları

nedeniyle, tarımsal çıktıda buna bağlı bir azalma söz konusu ol-maaan, büyük hacimde, geçimlik sektörden kopabildikleri

anla-şıldı. Ger.iye kaLan işçiler boş kalmayı kabul ettikleri ya da tam gün çalıştıkları sür·ece, tarımsal iş gücünün önemli bir kısmı

ta-rım -dışı faaliyetlere kaydırılabilirdi. Bundan başka mevcut sek-törün endüstriyel gelişmeyi ateşlemek için kullanılabilecek fiili

bir cctarımsal fa.zlalık» yaratabileceği varsayıldı. Bu fazla işçilerin

kendi çıkınlarını sırtlarında taşıyarak, tarımsal faaliyetlerden

ta-rım -dışı faaliyetlere geçtiklerini düşünmek, belki de bu işçilerin durumlarını gözönünde canlandırmanın en kolay bir yoludur. Daha önce mevcut olan bilim: tarım -dışına kopmuş işçilerin

transferinden dolayı geri kalan işçilerin, tüketimi başlangıç se-viyesinde tutabildiği sürece tarımsal çıktıda :P,erh!angi bir azalma gerektirmeyeceği, tarımsal bir fazlalığın (geri kalan işçilerin tü-ketimi ekısi toplam tarımsal üretim) yerinden olmuş işçileri bes-lemek· için hazır tuıtulabilıe-ceği biçimindeydi.

(3) Bkz. W.A. Lew1'S, «E'conomic Development whith UnMmited Supplles of Labon, Manclresıter Scıhool of Economios and S.ocial Studies 22 (may 154) ve J.C.H. Fei ve G. Ranis, Development of the Labor Surplus Economy: Theory and Pollcy (Homewood, lll: İrwin, 1964) .. Tarım -dışı

sekıtör karşısında tarım sektörünün durumuna düalistik çatının özel bir

uygulamaısı için, bkz. B.F. Johnston ve J.W. Mellor, <ı:The Role of Ag·· riculture ,in Economic Developmenıt»,' Ameııican Economic Review 51

(.September, 1'961 ).

(2) BkZ: E.D. Domar, Essays in the Theory ·of Economic Growth (Oxford: Oxford University Press, 19·57).

(4)

Endüstriyel sektörün kendi aktif ve dinamik rolünü

gerçek-leştirmek için -gıda ve iş gücü biçiminde_, kaynakları yaratmak üzere sıkıştırılan pasif bir sektör olarak tarımın bu anlayışı, elli

ve altmışların başında politika uygulayıcıları tarafından payla-.

şıldı. Çoğu gıelişen ülkeler, tarımsal gelişme karşı.sında farklılık

yaratan politikıa önlemleri paketinin bütünü üzerine dayanan süratli bir sanayileşme sürecine dayandırılmış stratejileri

izledi-ler

.

· ·

·

Diğer araçlar arasında, mevcut ya da potansiyel dıahili

ürün-1~er ile rakip olmaya eğilimli olan endüsetriyel ithalatlar karşısın­ da tarif eler ve diğer koruma b~çimleri sistemi bu pakete dahil edildi. Hammadde ve genellikle gıda gibi tarımsal ürünlerin

it-halatları ithal vergileri ve sınırlamaları dışında kaldığından ötü-rü, iç tüketim mallarının üretimini ve endüstriyel kökenli tüketim mallarını kapsayan yüksek koruyucu duvar iç endüstriyi himaye etti ve onu iç tarımsal çıktı karşısında kuvvetlice ayırdı.

4

Yuka-rıdaki ithal ikamesi sürecine ilaveten, endüstriyel fiyatların

dün-ya fiyatları üzerine çıkmasına izin .vermekle beraber, kentsel böl-gelerde organize olmuş işçilerin yararına gıda fiyatlarını düşük tutmak için fiyat politikaları gibi diğer araçlar,, tarım karşısın­ da, tarımsal ve tarım -dışı mallar arasında (çiftçilerce elde edi-len fiyatların çiftçilerce ödenen fiyatlara oranı) ticaret

hadle-rini değiştirdi.

Gelişmeye ilişkin yukarıdaki yaklaşımın. sorun yaratan yanı

şuydu: «Gelişmemiş tarım tavuğu altın yumurtaısmı

yumurtla-yıncaya kadar açlıktan ölecekti.» 5 Bir başka deyişle, g;eliş~e

sü-recinde çok hızlı ve çok erken olarak tarını -dışı kaynakları sıkış­ tırarak kendisinin prodüktif ve ticarileşmiş bir sektöre dön~ü­ mü için büyümesini engeller ve kapasitesini tehlikeye atar.

6 Çoğ,u

gelişen ülkelerde d1=U'gunlaşan çıktıyı açığa vuran tarımsal -üre~ tim trendleri (en azından altmışların sonuna kadar) tarıma pa-sif bir rolü yüklemesi üzıerine dayalı ilgili politikalar ve kavramsal bir çerçevenin başarısızlığına tanıklık eder.

(4) Bkz~ L.M.D. Little, T. ScitovSky, and M. _Scott, Industry and Trade in Some Developing Countries (London, 1970).

(5) Bkz. <ı:Introduction» in E. Thor:becke, ed. The Role of Ag.riculture

in

Economic Research, 1969).

(6) T.H. Lee'nin kita;bında Taiwan konusu tarımdan tanın-dışı sektör.e

ıkay.

naklar:ın sektörler-içi transfer .sürecine ilişkin mükemmel !bir çalışf!la

olaraık gösterıilmefktedir. Intersectoval Capital Flows in the Economics

(5)

Son onbeş yıl içindeki açıklayıcı bir anlayış, gelişme sürecin-de tarımın rolünde ortaya çıktı. Bu süreç; başlangıçta esas

iti-bariyle tarımsal vıe geleneksel bir toplumun giderek endüstriyel

hizmete yönelmiş ;ve modern bir topluma dönüşümü olarak

açık-Lanabilir.1 ·

Ekonominin ağırlık nıerkezi, (çıktı ve gücü payları gibi bu tür göstergelerle ölçüldüğü üzere) bu dönüşüm, süresince hıe""

men hemen tamamıyla tarımdan uzaklaşarak yer değiştirir. Bu

dönüşümü etkileyen iki büyük güç vardır. Talep yönünde, engel yasası işler -ki, bu yasa insan midesinin sınırlı ıkıapasitesi

nede-niyle, gıda için talebin gelir elastikiyeti hemen hemen daima

bü-tüne göre daha azdır ve bundan başka, ailenin gelir artışları oııa ...

rak düşme eğilimi gösterir.8 Üretim yönünde, tarımın

giderek

modernleşmesi, sınırlı ekilebilir toprak arazisini büyütmek için

sulama gibi. biyolojik ;ve kimyasal ara girdi mallarının kullanıl­

ması ve iş gücü nedeniyle çe~itli biçimlerde (mekanik araçlar ve

traktörler) sermayenin yaygın ikamesini gerektirir.

Sanayileşmenin çılgınlaşma safhıasında, gelişen toplum, bir derıeceye kadar, üretim yapısında ve teknoloji seçiminde, yukarı­

daki dörrfi,şümü başlatmak ve sürdürmek üzere tarımın, aktif ve

dinamik fonksiyonunu gözden uzak tuttu. Özellikle, endüstrinin büyümesini ateşlemek için sıkıştırılma;k zorunluğundaki, pa1sif bir sektör olarak düşünülen mevcut tarımdan .ziyade, 1960'ların

ikin-ci yarısında ortaya çıkan modern tarım; kıaynakların yaratıcı

rolünü giderek daha verimli, daha etkili .ve modern endüstriye

eşit olarak hareket etmesiyle gerçekleştirebilir. 9

(7) Bu dönüşüm, B.F. Johnson ve P. KiLbay tarafından seç.ilmiş

birkaç

ge-lişmiş üJJkenin çevresi ıiıçinde tanımlanmaktadır. Agricuıtural and Struc-tural Transfıoıımation (London: Oxford University Press, 1975).

Bkz.

J.W. Mellor,•The Economics ·of Agricuıtural Developmenıt (tthaca: Cornell

University Press, l966).

(8) Gıda için taleıbin gelir :elastikiyetinin, gelirde nıispi \bir değişme karşı­

sında, gıda-tüıketim harc·amalarındakl nispi ibir değişme olaraik tanım­

lanmasından ıberd, en azından birinin lbağlntılı >bir elastiıkiyeti, gelirin

ve-rilen herhangi ıblr · yü:zıd:e artışı i·çin yiyecek harcamalar~nda artış . yüz

-desinin daiha az olduğunu ve aile gelirleri yü!kseldikçe düşmeye devam

ettiğini gösterir. Yoksul :bir ülkede oııtalama bir ailnin gıda

iç.in talebin

gelir elaıstikiyetinin her zamanki büyüklükleri Birleşiık

Amerika'da 2,

civarında olduğu söylenirken, örneğin Hinqisfan'da 7 civarında

olaJbile-ceği söylenir.

(9) Thorb~clte, The Role of Agrlculture in Economic Development.

(6)

l3u; somut koşullarda, tarını tarafından yıaratılmış kaynak-ların, modern sektörün büyümesini finanse etmek için o

sektör-den dışarı net bir transfer aktarmadan önce tarımsal hasılada ve

verimlilikte bir ıartışı gerçıekleştirmek ~çin, gelişmenin ilk

safha-sında, yeniden

o

sektörde yaratılması gerekliliğini ifade eder.

Yetmişli yılların başında farklı bir şekilde gelişen ülkelerde tarımsal uygulamalara ilişkin bir kısım ampirik çalışmaların

or-. tıaya çıkışı mukayeseli bir analiz için temel yarattı. Ekonomik

büyüme, istihdam, yoksulluğun azalması ve ödemeler bilançosu gibi bu tür hedefler \ne göstergelerle ilgili olarak en iyisini

uygu-lamış olan ülkelerin, tek ·bir tarımsal strateji olarak bilinen stra-tejiyi izledikleri. ortaya çıktı. Bu yaklaşım, tarımın tüm

yıapısına

emek-yoğun teknolojinin yaygın olarak kullanılmasına

dayan-dı. Bir anlamda, bu «tabandan ta.vana kadar», geleneksel

tarımın gelişen modernizaısyonunu temel almıştır. Bu strateji,

gelenek-sel seçimlik tarımda tüm uygulamalı amaçlar için dikkate

alın­

mazken, tarımın sermaye - yoğun alt - sektörü nispi olarak mo-dern, ticari ve geniş ölçekli büyümesini özendiren ikÜi strateji ile

karşılaştırılabilir. Tekli yaklaşımda, tarımsal gelişme, en uygun tarımsal araştırma ve teknoloji, toprağın yıeniden dağılımı,

kır­

sal :alt yapının oluşturulması ve kırsal kurumların geliştirilmesi

gibi bu tür araçların bütünleştirilmesi yoluyla halk kitlesi üze-. rinde tarafsızlığı nispi olarak yaygındır.

110

İkili bir tarımsal yapının tekli bir yapıya dönüşümünün çok,

güç bir :süreç olduğu' açıktır. Sömürge döneminin sonuçlarından birinin tarımda ikili bir yapı yaratacağı kesindir, öyle ki en

geli-şen ülkeler bile bağımsız olana kadar çarpıtılmış bir toprak da-ğıtımı ve modern, ticari alt sektörü himaye eden kurumları .oluş­ turmakla yüzyüze kalmışlardı. Bununla beraber, örnekleri çok olmamakla birlikte, tarımda izlenmiş fiili gelişme stratejisi,

tarım

seıktörünü değiştirmeye girişmekten çok mevc~t olan statüko

Ü2'erine inşa edildi ,ve bu statüko devam ettirildi.

(lQ) Bkz. Johnston ve Kilby, Agricultural •and Transformation,

1860'ların sonu ve 1950'ler öncesine iliŞkin devrede .Japonya'!lın durumu

_

gibi, Taiwan ve Güney Kore tekli -stratejinin orijinal örnekleridir. Meksl

1ka ve

Ko-lomblya, ikili tarımsal yapı ve gelişme stratejilerinin hakim olduğu

Ül-. kelerin örnekleri olara:k. gösterilebilir.

(7)

TARIM SEKTÖRÜNDE DEGİŞEN ANLAYIŞ

Bir kısım faktörler, tarım sektörünün değişen anlayış

üze-rinde -özellikle geleneksel tarımda- gelişme süreci içinde

pa-sif bir sektörden aktif ve dinamik bir sektöre gelinmesinde etkili

olmaktadır. Bu faktörlerin bık kısmının, tarımsal üretimin

teknolojik üstünlüğünün tarafımızdan kavranması ve belli

uygu-layıcı kişilerin davranışları ile birlikte, sı!k: sık yapılan zorlu am-pirik araştırmalar sonucu açıklandığı görülecektir.

Birincisi, akıldışı bir kültür efsanesi ve çoğu kültüııel

antro-poloğun yayılmasina yardım ettiği, alışkanlıklara bağlı çiftçi

so-na bırakılmıştı. Mikr.o ve makro - ekonomik düzeydeki çalışmala­

rın bir kısmı, geleneksel çiftçilerin, verilmiş olan aşırı ölçüdeki sınırlamaları akıllıca yerine gıetirdiklerini açık~ar. Çiftçiler, yeni girdi, ya da çıktı fiyatları, kredi kullanımı ve yeni bir çiftçilik teknolojisinin ortaya çıkması gibi değişen koşullara çok iıstekli

görünürler. Geleneksel çütçilik yöntemlerine aşın bağlanmanın

ortaya çıkardığı şey, sık sık belirsizlik altında akılcı ve yeterli bir tahsisin gerçekleşmesinin. engellenmesidir.1~

Geçimlik çift~inin karar alma süreci, risk olumsuzluğunun

büyük ölçüde yansımasına bağlı olup, başarısız mahsül alırima­

ısının devam etmesinden bu yana, yeni bir uygulamanın ya da

tohumun benimsenmesinin -abartılmış olsa bile- açlığı ifade

edeceği söylenir. Çoğu ampirik çalışmalar, ne zaman risk unsuru

azaltılsa ve ne zaman uygun özendirici önlemler yaratılsa,

gele-neksel çiftçilerin, mahsül alma örneklerinde yeni tekniklere ve

değişikliklere çok çabuk karşılık vereceklerini ortaya koydu.12

İkincisi; çoğu büyük hamleLer biy.olojik araştırmada

meyda-na geldi. Pirinç ve buğdayın yeni yüksek verimli. çeşitleri, üni-versiteler, kuruluşlar ve uluslararası enstitüler, özellikle, Philipin-ler'de Uluslararası Pirin~ Araştırma Enstitüsü v1e Meksika'da

Ulus-lararası Buğday ve Mısır Enstitüsü tarafından yapılan uzun ve (11) Bkz. T.W. ıSchuıtz, TraJlS:f.iorıning Traditlonal Agrd:culture (New Haven:

Yale University Press, 1'964)~

(12) Bu ampirik çalışımalar arasında, bkz. J.R. Behrman, Supply Response in Underdev~loped Agriculture: A Caıse Study of Four Major Annual Crops in Thailaaıd, 1937-6'3 (Amsterdam: Noııth-Holland Publlshing Co,

1968),

(8)

özenli genetik araştırmaların· bir sonucu olaııak geliştirildiler .1~

Bu yeni kaynaklar, gübre ve sulanmış toprak gibi uygun girdi-ler paketiyle oluşmuş bileşim, «Yeşil Devrim'i» başlattı ve yeni teknoloji her nerede kabul edilirse edilsin, ürünlerde göze çarpan sıçramalaııa tıesir etti. Yeni teknoloji, i'lke olarak ölçeğe bağlı değildir; yani ancak geçimlik bir toprağı sahip bir çiftçiye de büyük toprak sahibine olduğu kadar, gücü oranında yarar sağlayabilmektedir. Bu kadarıyla, yeni teknoloji geleneksel ta-rımdaki gelişmelerin hızlandırılması konusunu daha da haklı gös-teriyordu. Ancak, teknolojisinin kendisi ölçeğe bağlı olmasına karşın bir çok ülkede kurum ve politikalar ölçeğe bağlı değildi.14

İkili bir strateji altında büyük çiftçiler, alt yapı yatırımlarıyla ilgili olarak, (örneğin, sulama gibi) kamu yatırımları sağladılar, kredi ve yaygın hizmetlerin kullanılması konusunda himaye edil-diler. Yıeni tohum - gümre teknolojisinin birçok geleneksel bölge-ye yıayılması, kredi ve sulama hizmetinin var olmasıyla gerçek-leştirilemedi.· Bununla beraber, uygun olan politikalar izlenseydi, birkaç büyük ürün tçin var olan teknoloji de küçük çiftçilere önemli ölçüde yarar sağlayabilirdi. Yeşil devrim, tarımsal araştır­ mada yıapılacak yatırımın büyük sonucunu ortaya çıkardı. Birle-şik Amerika ve diğer ülkelerde, genişletilmiş devrelere ilişkin sü-reklilik gösteren değişiklikler üzerine araştırma harcamalannı saptıayan ekonomik araştırmaların bir bölümü, aşın ölçüde yük-sek olan fıayda -maliyıet oranlarıyla sonuçlanmıştı.15

Bundan başka, tarımda teknolojik değ_işme sürecinin daha iyi anlaşılması, farklı ülkelerin deneyimlerine ilişkin özenli çalış­ malar aracılığıyla elde· edildi. Ve sonuçta, özendirilıen teknolojik değişme üzerine ortaya çıkan: bir literatür oluştu.10 Bu yaklaşıma

(13) Bkz. T.M. Arndt, D.G. Dalrymple, ve V.W. Ruttan, eds, Resource Allo-cation and Productivıtty in National ,and Inıternational Agricuıtural Re-rearch (Mıinneapolis: University of Minnesoıta Press, 1977).

(14) Bu konu:q.un iyi ıbir tartışmasına örnek, bkz. C.H. Gotsch, «Econoınics,

Institutions anda Employment Gen.eration in Rural Area:s», -in E.O. Ed-wards edl, Employment in Developing Nations (New York an London:

Colombl:a University Press, 1974).

(15) Bkz. R.E. Evensıon and Y. Kiıslev, «Research and Productıvlty in Wheat and Maiz.e», Joumal of PoMti:cal Economy 81 (November-December 1973). (16) Bkz. Y. Hayamt and V.W. Rutıtan, Agrlcultural Development: An

Inter-natf:onal Perspective (Baltimore: The Johnıs Hopkins Press, 1971) and W. Peterson ,and Y. Hayami, «Tuchnical Change in Agriculture», in .L.R. Martin, ed., A · Survey of agricultural Economics Literature, vol. 1 (Min·· neapolis: Universi.ty of Miinnesota Press, 1977).

(9)

göre, teknolojik değişim hemen tesirini gösterip vıe eninde sonun-da girdilerin nispi fiyatlarıyla yansımış olduğu üzere hakim olan kaynak yeteneği aracılığıyla özendirici rol oynar. Böylece, örne-ğin işgücü bol vıe gizli işsizlik görülüy.orsa

'Ne

toprak ile :sermaye

de kıt ise, geniş çapta emeğe dayıanıp ve diğer iki girdi

konusun-da tasarrufa yönelen teknolojik yenilikler özendirilir. Bu, Japon-ya'daki tarımsal gelişme süre·ci boyunca, teknolojik yeniliklerin niçin işgücü

ile

toprak ve sermaye artırımına ek olarak biyolojL\:

ve kimyıasal girdilerin önemini vurgulama eğilimini gösterdiğini

açıklar. Açık olarak, küçük (geçimlik) çiftçinin verimliliğinin uy-gun bir şekilde artması için gıerekli olan tarımsal teknolojilerin varlığı, geleneksel tarımın giderek modernleşmesi üzerine daya-nan bir gelişme stratejisini dikkate alması hayıati idi. ·

Geleneksel alt sektörün giderek modernleşmesi üzerinde faa-liyetlerin y.oğunlaşmasını gerektiren bir başka mantık da, üçün-cü bir faktörden kaynak1anır: Bu faktör, birçok tahıl ürününün üretiminde olumlu yönde gelişen girdi -çıktı ilişkisinin endüstri-yel üretimle taban tabana zıt düşecek bir blçimde hakim

olma-dığı yönündeki, blrkaç araştırmanın ortaya koyduğu deneysel

bulgulardı. Bir başka deyiml1e, eğer tüm girdiler oııantılı bir

bi-çimde artıyorsa, çıktıların da çiftlik mülkiyetinin büyüklüğünü dikkate almaksızın aynı oranda artmasıdır. Sonuç olarak, endüst-rinin birçok kolunda büyük firnıalıar, küçük firmalar üzerinde bir üretim avantajına sahip olduğu halde, büyük çiftlik mülki-yetleri küçük mülkiyetler üzerinde gerçek anlamda bir üretim artışına sahip değildir. Deneysel olarak, çiftlik büyüklüğü ve ve-rimlilik arasında, ters yönlü bir füşkinin ortaya konabileceği ko-nusunda, Hindiıstan v!e Kolombiya ile diğer ülkelerde; büyük çift-lik örneklerini esas alarak, bunların .verimlilikleri üzerine yapıl­ mış detaylı bir çalışmaya dayanan bazı kanıtlar bulunmaktadır.17 Bu olay, çiftlik mülkiyeti ölçüsünde olduğu gibi, tersine bir artışı

sağlamak üzere birim toprak başına işgücü girdileri nedeniyle

bir eğilime sahiptir. Yukarıdaki kanıtliann bütünü, gelenekse/

çiftçilerin verimliliklerinin artışı üzerine yoğunlaşan tekli

stra-~eji için destek oluşturur. Özellikle, yaygın işsizlikle karakterize edilen tipik hir yapıda; küçük çiftlikler biçiminde bir sistemin

(17) Bkz. R.A. Berry aıid W.R. Clin:e, Farm Size, Factor Productivlty and

Teohnical Ohange in Dev·eloping Counıtriıes, Mi:meographed (Washington,

D.C: World Bank, 1·976).

(10)

oluşturulması, muhtemel olarak çıktılardaki artışın, effektif

is-tihdamın ve daha adil . bir gelir dağılımının kendiliğinden

ger-çekleşmesini sağlayacaktır. Nitekim, eğer tarım 1sektöründe,

ka-nıtlarla da ortaya konduğu gibi, sürekU bir girdi-çıktı ilişkisi

ha-kim olursa, geniş birimleri daha ufak birimlere bölecek olan bir toprak reformu, tüm girdilerin hacını sabit kaldığı sürece, kesin-likle aynı toplam çıktıyı veııecektir. '

Geçimlik tarımın giderek gelişmesinin desteklenmesinde

ka-bul edilebilen dördüncü bir faktör de, köyden kente göç akımının

hacmini ve kentteki yığılma sonucunu azaltabilec·eğine ilişkindir.

Emeğe dayanan ara teknolojileri kullanmak suretiyle çıktılarda

artışlar meydana gelirken, daha yüksek ürün almaya yönelik

de-ğişiklikler, ve ara girdilerle işgücüne olan effektif talep muhtemel

o1arak aşağıdaki sonuçları yaratacaktır;

(a) Gübre gibi ara girdiler, -ki bu girdiler bir dereceye

kadar daha yüksek ürünlerle sonuçlanır,- ekim ve haısat

zama-nında ilave tamamlayıcı işgücüne gereksinim duyar.

(b) Çok yönlü ürün ekiminin yer almasına ve bu nedenle

dönüm başına daha fazla yıllık ürün alınmasına ve sonuç olarak

döüm başına daha fazla işgücü gereksinimini dikkate ıalan

ge-nellikle g1eliştirilmiş değişiklikler, daha kısa bir büyüme zamanı­ nı gerektirir. Tanmda ilave edilen yaratıcı istihdam fırsatlıannın

yaratılması yoluyla, göç akımının hızı yavaşlatılabilir.

Tanın .ve kırsal gelişmeye ilişkin olamk daha büyük bir

ilgi-yi özendiren beşinci bir faktör de, 1970'1erdeki ekonomik ve

sos-yal gelişmenin değişen anlayışından doğar. Toplam Milli Hasıla'

nın (GNP hakim ve bütünü kapsayan bir hedef olarak seçilmesi,

çözümlemeli arıaştırma altında ortaya çıktı. Toplam büyüme

var-sayımı gelişme ile ya da, bir başka şekilde, birçok alanda redde-dilmiş olan gelişmeyle ilgili hedefler ve tüm diğer boyutların ıelde

edilmesini sağlamayla eş anlamlıdır. Böylece, gelişme kavramı

aynı anda hem büyümenin gıerçekleştirilmesi ve hem de

yoksul-luğun azaltılmasını sağlamak için, gerek bir hedef ve gerekse bir

uygulama ölçüsü olarak T.oplarn Milli Hasıla'nın büyümesine. pa .. ralel olarak geliştirildi. Toplam Milli HasıLa'nın kendisi ve ken-disi tarafından yoksulluğun azaltılmaıs,ı için yeterli bir koşul

ol-madığı halde, ekonomik ve sosyal gelişmenin gerçekleştirilmesi

için gerekli bir koşul olduğu dikkate alınabilir. Kendine özgü yan-136

(11)

lanyla bir politika hedefi olarak bu ikincinin dahil edlmesi, ve ve ~enelde, gelişmekte olan ülkelerin hükümetleriyle tek ve çok

yönlü yardım kurumlarının tercih fonksiyonlarında daha adil bir

gelir dağılımı ve daha yüksek bir verimli istihdam düzeyi gibi

bir-birleriyle bağlantılı hedeflere daha büyük ağırlığın verilmesi;

ta-rımsal ve kırsal sektörlıerin, daha fazla istihdamın sağlanması ve

y.oksulluğun ortadan kaldırılmaısma yapabileceği katkılar

konu-sunun yeniden değerlendirilmesine yol açmıştır. Yoksulların

bü-yük çoğunluğunun kırsal bölgelerde yerleşmiş olmasından ötürü,

yoksulluğun giderilmesi kırsal gelişme üzerine daha büyük bir

llgiyi gerektirdi.

Özellikle, bu ilgi efektif istihdamın artmasın~ (daha doğru­

su, işsizliğin azaltılmasına) ilişkin planlanan ve uygulanan

po-litikalara ·bir değer kattı. Bütünleşnıiş kırsal gelişme üzerine

ve-rilen önem, endüstrileşme sürecinin bir ısona varacağını

belirt-mez, _ancak 1950 ve 1960'larda büyük metropoller civarında

bü-yük ö1çüde merkezileşmesinden aldığı tipik biçiminin değişikliğe

uğrayabileceğini ortaya koyar.

Daha arzu edilebilir bir se·çenek, kırsal yörede endüstrileşme

sorumluluğunun bu yöreye bırakılmış olmasıdır. ~u model, kırsal

bölgelere yeni iş olanakları getirir ve gizli işsizlerin (çoğu mev- ,.

simse!) emilmesine katkılar sağlar. Tekstil ve elektronik gibi kırsal

sanayilerin hakim olduğu gelişen ülkelerin (örneğin Taiwan ve

Güney Kore) deneyimleri, evde geçen zamanın kullanılmasında

gerçekleştirilebilecek yeni düzenlemelerdıen sonra kırsal ev işle­

rinden kopabilen genç kadın, işgücüne geniş ölçüde bağlı olma

eğilimi göstermektedir. Bu modelin avantajı, coğrafi bakımdan

asgıari bir göçe neden olmasıdır. Bu kırsal bölgelerde istihdam

edilen çok sayıda işçi e\nde yaşamağa devam edip fabrikalara

gi-dip g·eldiler. Kırsal yörede alt-yapı yapımında, tarım sektöründe

üretim takvimini mevsimsel o~arak düzenlemek suretiyle

işgücü-nü emmede bir rol oynayabilir. Tüm sorun, kırsal bölge:lerde

çift-lik ve çiftçift-lik dışı faaliyetler arasındaki ilişkinin anahtar ·bir sorun

olmaısıdır.

Gelişme sürecind~ tarım sektörünün rolünün daha iyi

kav-ranmasını sağlayan son bir faktör, (a) bir yanda, tarımsal

üre-tim - beslenme (enıerji alımı) - işgücü v~rimiiliği (enerji

harca-ması) ve (b) tarımsal üretim ve dağıtım - beslenme - sağlık -·

(12)

fus dinamikleri arasında karmaşık bir karşılıklı bağliantı içinde:

yeniden hayat bulan çıkardır.18 Yukarıdaki ilk ilişki konusunda, en

azından sağlık v1erilen günlük besin tahsiısatını tüketmeyen işçi­

ler için, işgücü verimliliği ile besin alımı arasında sıkı bir ilişki­

nin olduğu üzerine bir takım sınırlı kanıtlar vardır.

Eğer bu ilişki saptanacaksa: Bu ilişkiye göre, bireylerin enerji

sınırlamal;arı nedeniyl~e gizli işsiz .oldukları ve bunun kesin

ola-rak istihdam fırsatlarının yetersizliğinden dolayı olmadığı öne

sürülecektir. Yukarıda ikinci karşılıklı ilişki konusundaki varı.sa­

yım: daha iyi beslenmenin, verimlilik· oranını -sağlık ve ölüm

orani üzerindeki dıaha açık tesirine ilave olarak- ve bu nedenle

nüfus art:lş oranının etkileyebileceğine ilişkindir. Bu hipotezin

· gerçekliği kanıtlanacak olsa, bu özellikle gelenıeks·el bölgelerde,

gıda. üretiminin artırılmasına yönelik bir stratejinin dayandığı

tezi güçlendirir. Bu tür bir strateji, modern sektör üzerinde

yo-ğunlaşan alternatif bir stratejiyle karşılaştırıldığında, toplam

bü-yümede bir azalmayı içermiş olsa bile, pozitif demoğrafik

tesir-lere -uygun dağıtılabilir tesirleri bir yana bırakıp- aşırı mesai

zamanını etkileyen negatif toplam büyüme karşıısında önıem

ve-rilmesi gerekecektir.

İkili -İkili Yapı

Sırasıyla, tarım ve tarım -dışı sektör ile kırsal ve kent

böl-geleri arasındaki karşılıklı ilişkiyi analiz etmek için ortaya çıkıan

kavramsal yapı tipini kısaca taslaklaştırmak ~sonuç

itibariyle-bu iaşamada uygun olabilir. Kesin .olarak tartışılmakta olan

fak-törlerin birçoğu, ikili-ikili yapı'nın, ikili -yapı'dan daha gerçekçi

ve uygulama yönünden daha yararlı olabileceğini öne

sürmekte-dir.19 Şekil (1) bu yapı'nın biçimsel bir tanımını ortaya

koymak-~~~ '

(18) Bkz. RF. Johnston and W.C. Clark, Food, Healt and Population: Policy

analy~is and Development Priorities in Low-İncome Countrles, Working

Paper wP-79-'52 (II ASA, ı.979). Beslenme ve gelir dağılımı. arasındaki

llişk!inin ilginç .bir uygulama için, 1bkz. Sreutlinger and M. Selowsıky,

Malnutrition and Poverty (ıBaltimore: The Johns. Hopkins University

PreS3, 19~7).

(19) Bu yapının daha detaylı bir tartışması için, bkz. G. Pyaıtt and E.

Thor-becke, Planİıing rııechnfqies for a Better Future (Genev·a: !nıternaıtional

Laıbor, Offtce, 1976).

(13)

~

·u&<i'40İ.Q.jl ve OR6AlıSİZA$'JON B İt;.İtY\ı' &E'Ll!N!KSE.l-. fıf\OOERN. VE r.ıwAf l!tt"~Hlı VE. RSS~• :~ •':> litCf İW'ıLİ K iİcARİı

...

w

~;~ % ~

;~ TARIM .S ~KTÖ1t·u ~ENİS ÔL.C.f! k.L İ

·5

·.o

~ ~

TARIM

·

s~J<1ÖRÜ

e.t ttJ

~

~ -' ~·et t;,E l.EN E.J<seL klRSAL.ı

<

a~o

p;

"'

2~ Çt F'i t..iK -· O I~ J tv1 o D E.R N E Noikni

:ı ~ ~ \JJ , VE :;a ~ f Ait Lİ CJ E. T l.€ R. ~ ·<C t- \() l=# l'Z./'tl e7LE~

...

"'"

İ<ENTSEl. 0 ÔLG'E GA'IRİ

Resmi

f'J10D ERN E-NClXTR.i

SEK1ÖR \ yf!_

"'

N ız M E'TLE.R,

Şekil (1), İkili- İkili Yapı (ıa) ~eknoloji ye Organizasyon

Bi-çimi ve (b) Coğrafi Konum- Üretim Tipine göre ayrım

göster-mektedir. Gelfşen Dünya'da ikili yapı, sadece kent ve kırsal böl-geler, ya da tanın ve tarım- dışı sektörlere özgü değildir. Ger-çekte, teknolojik gelişmeyi içeren ve organizasyon biçimini de kapsayan ikinci bir boyuta sahiptir. Bu ıa.yırım, modern ve gele-neksel sektör arasında olup, bir yanda sermaye -yoğun teknoloji-ler, diğer yanda da emek -yoğun teknolojiler görünmektedir. İki­ li yapı'nın (coğrafi .ve teknolojik konum -organizasyon biçimi) bu iki boyutu arasında bir hayli açıklık mevcutken, bunlar ke-sinlikle aynı anda birlikte meydana gıelemezler ~

Geleneksel tarım kırsal bölgelerde yerleşirken, hizmet - tipi türündeki faaliyetlere dayanan modern endüstride, kent bölgele-rinde y.oğunlaşma eğilimindedir. Bununla bember, tersi~e olarak, tamirat dükkanları, mobilya atölyeleri ve küçük çaptaki

ticaret-ten geleneksel hizmetlere kadar tüm ufak - ölçekli kuruluşlar, emek -yoğun faaliyetleri kapsayan kent bölgelerinde büyük bir

gayrıresmi sektör olarak bulunmaktadır.

Yukarıda tartışılan faktörlerin birçoğunun bu ikili- ikili yıa­

pı'ya oldukça uygun olduğu görünmektedir. Yine, bu faktörler, gelişme ısürecinde tanm sektörünün oynadığı rolü daha iyi anla-maya ve uygun politikaları planLamaya yardım etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışma : İşletme eğitiminin gerçekleştirildiği çevrenin ve derse katılan öğrencilerin kültürleri göz önünde bulundurularak onların ihtiyaç duyduğu

Bu nedenle gençlerin ruhsal hcnden sağlıklı, (biyolojik) ve cinsel eğitime ge­ reksinimleri vardır .Çünkü yaşam boyunca karşılaşacakları kişisel ve

Organik tarım ve organik hayvansal üretimde temel kavramlar ve konular, organik hayvansal üretimin amaçları, organik hayvansal üretimde kullanılan standartlar, organik

Asur İmparatorluğu Dönemi; Milattan Önce (M.Ö.) 1920-1750 yılları arası.. • Anadolu’nun ilk yazılı devri olan bu döneme ait bilgileri, söz konusu alış-veriş

• Bizanslılar döneminde gerçekleştirilen başlıca tarımsal faaliyetlerin; buğday, arpa, yulaf, çavdar pamuk, meyve ve sebze türleri, üzüm, zeytin ve zeytinyağı, arıcılık

Tarım alet ve makineleri sektöründe tarımda kullanılan makine ve ekipmanlar dışında teknolojideki gelişmeye paralel olarak yeni çeşit ürünler üretimi

For the author, the historical component o f the secularization process in Turkey, that is, secularity in the Ottoman Empire in its classical age which was

All models contain a hyperedge (net) for each nonzero of the output matrix C to encode the total message volume that will be transmitted during the accumulation of the local