K I Z I L A Y — Ti Temmuz 1949 Çarşamba — 3
gj O in c e le m e le r
SSSS&SSSSfHSSRKS. ?
¡»■ ■ ■ a a ^ g e g ıa g g j i» g « ! g g ^ B g B | m g g g » ıa ^
Ahmet Mithat Efendi eserlerini katibine dikte ettirirken Karantina İdaresi
ne ait bir evrafer okur, hattâ ürüncii bir şahısla da g'dfükebiîîrdı — dangın
dan korktuğu için otelin birinci katında oda ayrrtedı -=- Mithat Efendi, daire
deki dinlenme odasında onar kiloluk jimnastik gülleleri
bulundururdu —
Kapıer Hamidin adı nasıl S'abit'e çevrildi?
.
~T%,
SfcjğLi,,-- ■
m m
in
G l a l a t a d R (Y e ra ltı c a m i i ) i l -
zc rin e in ş a edilm iş b o y alı a h şa p b ir b i n a v a rd ır.
C ep h esin d e v a k tiy le (D alrei u m u ru sıh h iy e lev h asın ı ta ş ı - y a n bu b in a f r e s k le r in (Atim i n ıs tra tio n s a n i ta i r e de l’E m p ire o tla m a « ) d e d ik le ri H aram in e i d a r e s i d i r '.
M a tb u a t âlem in d e “ E fe n d i” , k a ra n tin a m u h itin d e " M ith a t e- v e y a "E fe n ö i h a z re tle r i” diye a n ıla n ve ço cu k la rı t a r a fın d a n " E fe n d i b a b a ” d iy e Hi ta p olu n an A iıfnct M ith a t efen di m e rh u m b u id a re n in m eclis az a sın d a n ve şim d ik i k â tib i u- rm uiîlye m u a d il olan b a şk â tib i ve s o n ra la rı ise reis vekili idi.
B irin e; re islik h a ric iy e h a s ırı m m u b a e sin tte idi .
* -k -a
K a ra sıtln a le r id aresi, B irleşik A m e rik a d e v le tle ri d ah il v e f a k a t J a p o n y a h a riç o lm ak iisere s&hiii o lan b ü tü n d ev letlerin b ire r m u ra h h a s-a z a s iy lC O sm an li d e v le tin in. & a z a sın d a n m ü te ş e k k il m u h te lit, iîiic rn a tto n a l b ir m eclis ta r a f ın d a n id a r e edi lirdi.
H a ttâ ; h em h u d u d o lm asın d a n ve ik i devlet: a ra s ın d a k a ra k a ra n tin a h a n e le ri bulu n m asm - d an b u m e c lîste İ r a n devletinin de deleg esi bu lu n u y o rd u .
E cnebi s e f a r e t’ b a ş. h e k im le ri v ey a te rc ü m a n la rı b u m ecliste m en su p o ld u k la rı ı d e v le ti. tem sil , ed erlerd i.
-te-te te
M eclisin i6 O sm anlı a z asın d an ickrra,-. silsiiei m e r a tib itib a riy le ta r a n ti n a lâ r umıumî m ü fettişi! ğ>irve u m u m i m ü f e ttiş m uavin- iğ in ö e n b irin cisin i İta ly a n bir doktor;' İk in cisin i b ir lev an ten d o k ta n iş g a l e tm e k te olduğun JA u .b U alar. ecn eb i tab iiy etin d e bulunan m e m u rla rın h am isi, y ardım cısı ve is ti n a t g a h ı : idiler. T ü rk ç e ve F ra n s ız c a k ıs ım la rın id a r i ve m a lî m u a m e lâ tı k ü ç ü k b ir f a r k ile hem en b ir b ir i nin a y n i o lm a sın a ra ğ m e n F ra n sızea k ısm ın d a ç a lış a n la r fa z la m a a ş a lıy o rla rd ı.
* «• iç
iş te göze ç a r p a n b u ve d iğ er b en zeri h a k s ız lık la rla e şitsiz lik le re k a r ş ı m ü cad e le açan M ith a t efendi d ü n y a n ın h e r t a ra f ın d a n akıp, g elen m u h telif ta b iy e tte k i ecnebi d o k to r ve m e m u rla rla b irlik te m ü s a b a k a im tih a n la r ın a d o k to r C enab ş a h 3 b e ttin , K ilisli K ifat; F u - a t F e r i t İb ra h im . A h m et E m in
Yûian: Haydar GERMEH
ve sair gibi gençleri yetiştirdiVe b u n la rın k â d fö y â a lın m a la rı
r.a muvaffak olöiı.
Kamaran taliafîtîzhaHesoı - de, Ciddfe’âe, HÜdeydc’de-Bas yada, Mekkedc, Tebuk’&â, îlö- dbsta, Beyruttâ velhasıl' -ka ratm a tababeti ve- enspekthr - lüklerinde bu. gençlenn ran-
üimanlar, ötekilerin’ UstüHÖej*- di ve yazdıkları raporlarda biu kıymetı .btr varlık göze cet pıyordu.
Öîğer iaraftttîlj merkezî idi rede, yabancıların işgal’ ettik- leri-i m em ıtri yet t e relim münhal vukubtılülifkç« klasik' tahsil görmüş Türk gençlerini de led ricen bu vazifelere tayin etti" fiyordu..
te te te
A
HMET Mithat efendi ka rantinove alt işlerden boş kalan zamanlarında hu susî kâtibine roman ve maka lelerini dikte ettirir vejîfi>> bir kitap okurdu. . Gnrn her ciaki kası dolııidil-Merhum,. kuvvetli bir hâfı- zaya; malikti,' Dikte ettiği ¡esna da bazan idareye ait’ Mir nrös- v®daâeyt i okuduğu < veya re sen kaleme -aldığı- ve hattâ üçüncü bir şahısla da. görüştüğü vâki idî,
te te te
I: TA ZIR, sigara içmezdi. O
' * zamanlar», ¡».keti t OD paraya satılan reji idaresinin ‘‘Safra,, tütününden sığara - sini sarar, yine dikteyc de vam ederdi j
Üzerinde saat taşımazdı. Vftpura- avdet zamanım1 ma kam- odasındaki duvar saatine bakarak tayin ederdi,
Frenklerin Cbnseil1 de Sân- te dedikleri (meclisi umuru sıhhîye) her salı günü- saat 14 de toplanırdı. Müzakere dört, Keş, saat devam ettiği ^ ve vr -
'urlarda şimdiki gibi projek tö r bulunmadığı için Kışın Beykozdaki yalısına avdet ini kânım: bulam-ıvnn Mithat efen di, Tepebfeşmöa Londra ote linde akşam yemeğini yer ve
ayni otelde yatardı. Yangın - dan korktuğu için otelin birin ei katındaki odalardan biri her salı akşamı kendisine tah sıâ edilirdi.
Çok az içmek şartiylC biralı iifTjoffala gibi nfıfeŞrübâtUuı sayar ve yâlnız otblöC kaldığı akşamlar yemekte bir kadeh bi ra ile iktifa ederdi.
Otel masrafının elli - altmış kuruşu geçmediğini ileri süre rek, meclisin bu işi için tahsis ettiği 14 altın lirayı ■ reddet*- «iş-ve s
Ben yaptığım masraf tan fazla birşey alamam.,, de mişti.;
Meclis müzakerelerinin ba-
7an lüzumundan fazlauzama -
bj ve yabansı âza arasında münakaşayıı davet edecek saf halar arzetmesi doiayısiyle meclisten y om ® bir balde çı kan (ofendí) > bu fikir yorgun-* luğtmtı bir' tuttun - enfiye ile giderirdi.
Bu hararetli cebelerden bi rine riyaset edén Hâriciye na zırının her nasılsa ağzından kaçırdığı (benim küçük parla mentom) sözünü meclisteki Osmanlı ve ecnebi âza hayret le karşılamışlardı. Çünkü (par ltoıerato) 'kelimesi Ahdülhamid tarafından > aforoz edilmiş bir kelime idi.
te te te
perşembe, akşama yakın hukuk mektebi Mecelle muallimi hoca Müsa Kâzım efendi - ki meşrutiyet te Şeyhülislâm olan zattır - kıranta beyler» vapur zamanı nı be-kıliyerek efendi ile bir likte Beykozdaki yalıya gi derdi. Cumartesi sabahı yine birlikte - dönerlerdi.
Müsa Kâzım efendi, yalıda kaldığı haftanın bir gün ve iki gecesini efendi ile Kur’a- nm- tefsirini yazmakla geçi rirdi.
te * te
M
İTHAT efendi pek sade giyinirdi, Yasm mee bir caketle gelir ve fakat sa f r a y a dâvet edilmek ihtimalile, riyaset dinlenme odasının bir I dolabında o zamanın resmî set resi olan “istanbulin,, bulun dururdu.
Savanı kayıttır, ki bu oda da beheri onar kiloluk bir çift Halter- iimnast'k güMei-eri de '-■Uunıırdn
-*••*•-*
D
' VHTt edilmedikçe sa raya gitmezdi. Saray i -'e.ir:“Orası komşu kanısı değil dir.. derdi. Bazan bu dâvet ga ze tel ere verilecek makaleler için de vâkidi.
Bu davetlerden birinin se bebi sudur: İspanyada Cortes denilen teşriî mecliste bir gün bir mpKfdo müzakere, edilirken
Ahmet Mithat mefhûm
mebuslar sandalyelerle birbir lerine hücum etmişlerdi. Bir İspanyol mecmuasında hâdise yi temsilen neşredilen tablo Madrid K e fa re tin d e n “pâdişâh tarafından,, görülmek ötere gönderilmişti.
K I Z I L A Y — 28 TEMMUZ 1049 PERŞEMBE — 3
A. Mithat'ın bilinmiyen hususiyeti
Ahmet Mithat Efendi eserlerini kâtibine dikte ettirirken Karantina İdaresi
ne ait bir evrakı okur, hattâ üçüncü bir şahısla da görüşebilirdi — Yangın
dan korktuğu için otelin birinci katında oda ayırtırdı — Mithat Efendi, daire
deki dinlenme odasında onar kiloluk jimnastik gülleleri
bulundururdu _
Kapıcı Hamidin adı nasıl Sabit’e çevrildi?
(Bu yazının baştarafı Hin aklara çıkan Kızılay’
da’dır.)
Abdiiihamid, brn tabloyu gördükten sonra resmin delâ let ettiği mânayı belirtir ma hiyette bir makale yazılması nı Mithat 'efendiye bilvasıta irade etmişti.
Ahmet Mithat efendinin “Parlâmento rezaletleri,, baş - hğı ile yazdığı makale “Ser veti fiinun,, da neşrinden sonra padişahın emriyle İk dam gazetesiyle de yayınlan mıştı.
Bu makale, istibdat ile mü cadele halinde bulunan Paris Jön - Türk muhitinde pek fe na bir tesir yaptı. Mithat eten di hakkında en şiddetli bir ka rar alınarak kendisine yazı ile tebliğ olundu.
Halbuki efendi bu makale için padişaha:
“Efendimiz! Bu makaleyi yazmaktan kulunuzu af bu yurunuz.,, diyemezdi.
Demiş ol sat idi) adalardan bi
hazinei hassad&n tahsisatları vardı. Bu arada “Tercüman-ı Hakikat,, gazetesinin tahsisa tını kardeşi Cevdet efendi alı yordu. Zaten, efendinin para ve pulla alâkası yoktu.
* * *
rine sürülür, Beykozdaki ka labalık ailesini mahv ve peri şan etmiş olurdu.
Kaldı, ki padişah bu maka lenin samimiyetine de emin de ğildi. Hattâ, Mithat efenü; duyurulmak için yakınların dan birine: “Ahmet Mithat e- fendi istemiş olsa aksi tezi de ayni kuvvetle müdafaa edebi lir.,, demişti. Mithat efendinin, yazdığı bu makale karşılığı Abdüîhamid'den ihsan almadı ğına bu satırların muharriri katiyen emindir.
Vakıa, o zamanlar İstanbul da çıkan günlük gazetelerin
Karantina idaresinin meclis arşivine ait teksir edilmiş ra por, sirküler, muhabere ev rakı arşivde yer tutmamak için her iki üç senede bir A- nadolukavağuıda Manastır ağ zı tahaffuzhanesinde mera simle yakılırdı.
Bunun için baharın lâtif günlerimden biri intihap edile rek davetli bulunan yabancı delegelere mükellef bir safra hazırlanırdı. Galata rıhtımın - dan deelgeleri alan karantina istimbotu Beykoz önünden ge çerken yalıdan Mithat efendi-* yi alamazdı. Zira, jurnal edil mek tehlikesi vardı.
Efendi ise karadan yaya o- larak Kavağa giderdi.
Saray, Ahmet Mithat efen diye itimad edemediği gibi e- f«udinin de padişaha emniyeti yoktu:
Bir gün, İstanbul limanına büyük tonajda bir (transat lantik) gelmişti. Yabancılar! akın akın vapuru ziyarete gi diyorlardı. Acente, bir cemile olmak üzere karantinaya ka dar gelerek Mithat efendiyi vapura davet etmişti.
Ancak, giren ve çıkanı pa dişah tarafından kontrola me mur edilen hususî yaveri meş hur Fehim paşa ile avenesi nin vapurda bulundukları an laşıldığından (efendi) v apura!
gidemedi. '
Gidecek olsa idi o zamanın şu mealde yazılmış bir ju r naliyle müthiş bir iftiraya uğ rayacağı muhakkaktı: “Mecli si umuru sıhhiye reis vekili atuvfetlia Ahmet Mithat efen di kulları limanımızda bulu nan bir transatlantik vapuru na girmeğe muvaffak olmuş, görülerek şevketineâb efendi miz hazretlerinin müşarüni leyh kullara hakkında lütuf ve atıfetleri devam ettiği bir sa rada İstanbul dan ayrılm alar doğru olamıyacağma dair ya pılan telkinata biraz sonra kendilerince de kanaat getiri lerek râkip olduğu acente sandalı ile Galata rıhtımına avdet etmiş «MtaMan...,,
Haydar KERMEN (Sonu ahşanı sayısında)
Ahmet Mithat efendinin çocukluğu
4 — K I Z I L A Y — 23 TEMMUZ 1949 PERŞEMBE
Ahmet Mithat Efendinin
bilinmiyen hususiyetleri
Ahmet Mithat Efendi eserlerini kâtibine dikte ettirirken Karantina İdaresi
ne ait bir evrakı okur, hattâ üçüncü bir şahısla da görüşebilirdi — Yangın
dan korktuğu için otelin birinci katında oda ayırtırdı — Mithat Efendi, daire
deki dinlenme odasında onar kiloluk jimnastik gülleleri
bulundururdu —
Kapıcı Hamidin adı nasıl Sabit’c çevrildi?
— 3 —
Mithat ©fendinin zekâsında bir hususiyet fardı:
Dairei umuru sıhhiye kapı - cısı ölmüştü. Hademelerden sırada geleni ufak bir maaş farkiyle ölenin yerine geçecek ti. Kapıcılığa tayin edilecek hademenin ismi Hamid ve zat mühürü (Abdüîhamid) idi.
Bu adam gardiyan yani ha deme iken ismi (Hâmid)e çev rilmişti. Ancak kapıcı olduk tan sonra (Hâmid) deki (â) kısalarak yine (Hamid) telâf fuz edilebileceği ve punun ba şına bir de kapıcı kelimesinin ilâvesiyle (kapıcı Hamid) ola bileceği vahimesi zihinleri alt üst etti. Fakat, Mithat efen dinin zekâsı imdada yetişti. Kapıcının ismi vazifesiyle mü tenasip olarak (Sabit) e tah sil edildi. Kapıcıya da Sabit ağa denmeğe başlandı ve
a-damm ismi ölünceye kadar Sa bit olarak davam edip gitti.
* * *
Romanları, makaleleri ve her mevzua temas eden neş- riyatiyle Mithat efendinin is mi îstanbukm en hücra semt lerinde bile halk arasında hür metle anılırdı.
Bu semtlerdeki kahvehane - lerde halkın mühim kısmı o- kur yazar olmadığı için oku yan biri Tercüman-ı Hakikat gazetesini eline alır, kahvede- kiler dikkatle dinlerdi.
Arasıra, bu peykelerden: “Yazar be! Koca adam!,, nidası işitilirdi.
Halkın Mithat efendiye gös terdiği sevgi ve saygı hünkâr ca da zaten malâmdu. Ancak, gazetelerde sansür olduğu için sarayca ürkülecek, kork«la- cak birşey bulunamıyordu.
* * *
Türkistan Çini’nden, Kırım
dan, Kazan’dan, Türkistarun mühim şehirlerinden ismini duyan Türk bilginleri ve genç liği kaarntinaya ziyaretine ge lirlerdi.
Gençleri hususî tavsiye cıek tuplanyle Maarif nezaretine gönderirdi. Yabancı bir müs teşrik Türkiveyi ziyaretinde mutlak Ahmet Mithat efendi yi arar, bulurdu. Bu müsteş rikleri, intihabına lâyik gör düğü gençlerimizden birinin refakatine verir, o gence bu suretle fikren ve nakden bir fayda temin olurdu.
Matbuat hayatına yeni atı lan gençlere mürşidlik eder, onların her türlü müracaaile- rini dinlerdi. Bu heveskâr gençlerin yazılarını tashih e- der, mevzular verir, tercüme ler yaptırırdı. Velhasıl onları yetiştirmek için her mümkünü yapardı.
SON
Ahmet Mithat’ın gençliğine ait bir resim
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi