• Sonuç bulunamadı

Emsalsiz incelik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Emsalsiz incelik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tercüm an

/

T ; , r j j ‘W ' 2 SAYFA; 11

KÖSE BASI

EMSALSİZ İNCELİK

D

ün üstadın cenaze namazı Fâtih

Camii Şerifi'nde kılındı. Bu fikir ve sanat zirvesinin yazılmaya değer

tarafı bir değil. Amma, şaşkın

burjuvayı da, taşkın Marksist militanı da apıştıracak husus muhakkak ki bir başka tarafıdır. Gerçekten şaşkın burjuvada, azgın Marksist de onun vasiyetini dikkat­ le okumalıdırlar. Türk sanat ve fikir hayatının zirvesine çıkmış bulunan adam kendisi için sadece namaz kılınmasını, oruç tutulmasını talep ediyor. Bir sanat ve fikir zirvesi olmanın "hiç"liğini haykırıyor. Hem de o zirveye, elinin tersiyle baykuşları, saksağanları sürüne­ rek çıkmaya çalışan yılanları defederek çıkmışken.

"Sen cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos!'

Herkesin, çıkmak için en büyük alçaklıklara inmeye razı olduğu bir seviyeyi, bu büyük sanatkâr acaba neyin, nasıl bir güzelliğin ve ulviyyetin uğruna çöp sepetine fırlatır gibi atmıştır.

Sanat tarihi böyle bir misali, sanatkâr psikolojisi böyle bir 'hal'i görmüş müdür?

Sanırım hayır. Bunun eşi yoktur. İnsanlık

tarihinde sanatına kıskanç, iddialı ve bu kadar zirveleşmiş bir insanın böyle bir jestine rastlamak mümkün değildir. Bu misilsiz davranış üstada nasip ve cümle-i hayatının noktası olmuştur.

B

u emsalsiz inceliğe işaretten sonra

onun Babıâli ile olan macerasına

eğilelim. Babıâli’ birçok müte­

fekkir gibi onun da havaalanı idi. Amma

ne var ki BabIâli'de fikir, yerini çok çabuk başka şeylere bırakmıştır. Onun içindir ki üstad BabIâli'ye "Babı âdi" derdi. Gerçekten de bu sokağın çok âdiliklerini görmüştü. Onun fikir öfkesi dolu polemikleri etrafı biraz tedirgin edince, şiirlerini basmak için sıraya giren patronlardan bir tanesi hemence "Kimmiş bu Necip Fazıl? Babıâli'de böyle birisi var mıymış?" diye yazmıştı. Üstad hapishaneden çıkar çıkmaz neşrettiği ilk Büyükdoğu'da, o patronun kendi hakkında övgü dolu cümlelerle bir resmini nasıl neşrettiğini klişesini koyarak açıklamış ve şimdi nasıl bir pişkinlikle sırıttığını ortaya koymuştu. Amma bu bir şey miydi ki? "Elimde kibrit

kutusu kadar bir neşir imkânım olunca, kuyruklarını art bacakları arasına sıkıştırıp kaçanlara cevaptır" diye

neşrettiği bir "özel" hem çok "özel" sayı vardır ki, Türk basın tarihinde de, dünya basın tarihinde de pek eşine rastlanır cinsten değildir. Aslında ona yapılan hücumlar şahsına değildi, her şeyi, uğruna fedâ ettiği işte o ulviyyet içindi... Bu bakımdan biz de büyük ıstıraplarla, hapisten çıkmasını ve cevap vermesini bekliyorduk. Nitekim işte vermişti.

"Bunlar" diyordu "Tiraj için kendi öz kızlarının mahrem yerini magnezyumla fotoğrafa çeker, gazetelerine basar, öyle tiplerdir'.'.. Bunlar bir cenaze merasimi

öncesi anlatılacak şeyler midir? Muhak­ kak değildir, amma bu cenaze basit bir cenaze değildir ve bir yanıyla cemiyetin

ta kendisidir. O tabutta biraz da bu cemiyet yatmaktadır. Nitekim o da bunu

söylemiyor muydu:

"Bendedir duymadığı dertlerle kalabalık'.'

Nitekim, onu bir yabancı cisim gibi reddeden Babıâli de rotatiflerine günahı ve dünya hırsını soluta soluta Türkiye'yi bügünkü noktaya getirdi. Resim yazıyı, haber fikri öldürdü. Kaç sene önce yazmıştım, "Resimli roman, romanı öl­ dürdü" diye. Fotoroman da resimli roma­ nı öldürdü diye. Şimdi neredeyse video gazeteler devri başlıyor. O, buna rağmen BabIâli'nin bir köşesinde, bir sürü cazbantın şımarık kakafonisi arasında kemanıyla virtüozitesini göstermeye usanmadan uğraşan bir sanatkâr gibi kitaplarını neşretmeye devam etti. Daima solo yaptı. Kaderi böyleydi. Hiçbir zaman orkestra kurmadı, kuramadı. Teneke orkestralarla hep alay etti.

Bir ara hitabetiyle de Anadolu'yu fethe çıkmıştı, verdiği seri konferanslarla vatan sathını ürpertti. "Mehmetçik"

konferansı Mehmetçik kadar güzeldi.

Şimdi onun incecik kalmış vücudu­ nu taşıyan tabutun önünde düşünülecek tek şey, ona rahmet dilemek ve onun uğruna her şeyini, bir sanatkâr için her şeyinden mühim olan sanatkârlığını bile feda ettiği ulviyyetten onun her şeyini

affetmesini niyaz etmektir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

vHastalıkların hemen hemen hepsi canlıda anatomik bir oluşumda şekillenerek, bir veya bir çok organa etki yapar, tanının doğru konabilmesi, sağaltımın

Bırak da uzun uzun içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, kokulu bir mendil gibi elimle

Her şey öylesine karmaşık ve karanlık ki… Ardındaki geçmişe an- lam veremeyen Yusuf, geleceğe de bir anlam veremiyor.. Bunun sancısı her

Örnek 2: d sonucu beş, e sonucu yedi anlamlı hane içerirken, d sonucu virgülden sonra üç ve e sonucu da virgülden sonra dört l1ane içermektedir.. Örnek 3: Sonuç,

Kandaki fazla demirden kurtulmak için uygulanan ilk tedavi basamağı, kişinin düzenli olarak kan vermesi (flebotomi) ve böylece demir ve ferritin düzeylerinin

Tıraş bıçağının bile akıllandığı bir çağda RollBot adlı tuvalet kâğıdı bittiğinde yerine yenisi- ni takabilen akıllı tuvalet kâğıdı kutusu, Townew adlı çöp

rasyonla yaptıkları bir çalışmada canlı ağırlık ka- zancı bakımından gruplar arasında önemli bir far- ka rastlanmamış fakat 50 mg/kg β-glukan ilavesi

Araştırmada materyallerin cinsiyetlerine bakılmak- sızın, yabani kanatlı türlerinden 1 adet kerkenez, 1 adet balık kartalı, 1 adet leylek, 2 adet balıkçıl; evcil