OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N
~LK SAFHASI (1916-1965)
-Ke~if ve Tasarlama Dönemi- EKMELEDD~N ~HSANO~LU*
1331-1924 tarihleri aras~~ alt~~ asra yak~n çok uzun bir döneme ve ba~ta Anadolu ve Rumeli olmak üzere Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nun geni~~ co~rafya-s~na yay~lan Osmanl~~ medreselerinin tarihinin incelenmesi, ~kinci Me~rutiyet döneminde ba~lar ve günümüze kadar devam eder. Bu çal~~mada ~kinci Me~-rutiyet döneminde konu ile ilgili ç~kan yaz~lardan ba~lamak suretiyle ~.H. Uzunçar~~l~'n~n bu sahada dönüm noktas~~ olarak kabul etti~imiz, 1965'te ba-s~lan Osmanl~~ Devletinin ~lmiye Te~kilat~~ adl~~ eserinin bas~lmas~na kadar ya-p~lan çal~~malar, tarih yaz~c~l~~~~ (historiography) aç~s~ndan incelenecek, Os-manl~~ medrese tarihçili~inin "ke~if ve tasarlama" dönemi olarak adland~rd~-~~m~z bu dönemde yap~lan çal~~malarda topluma müessir olan siyasi ve ide-olojik fikirler ile Osmanl~~ tarihi konusundaki, kanaatimizce sübjektif yakla-~~ mlar~n hangi kaynaklardan do~du~u ve bunlar~n medreseler tarihi ile ilgili çal~~malardaki tezahürleri ara~ur~lacakurl. Ayn~~ zamanda ~slâm'da medrese
* Bu makalenin ilk metnini okuyup, yap~c~~ teklifierde bulunan de~erli meslekta~lar~m Prof. Dr. Mehmet ~p~irli, Dr. Hidayet Nuho~lu ve Dr. ~smail Kara ile IRCICA'da görevli mesai arkada~lar~ m Hümeyra Zerdeci ile Süreyya Suba~~'ya ara~t~rma safhas~~ esnas~nda gösterdikleri titiz gayret ve yard~mlar~ndan dolay~~ te~ekkürlerimi burada ifade etmek yerine getirilmesi zevkli bir görevdir.
1 Bu incelemelerde konu çerçevesine giren önemli sayd~~~ m~z kitap ve makaleler ele al~ nacakt~r. 1916 tarihinin burada ba~lang~ç say~lmas~~~~~~~ esas sebebi, münhas~ran Osmanl~~ Medresesi tarihi ile ilgili müstakil incelemelerin bu tarihte ç~ km~~~ olmas~d~ r. Osmanl~~ medreseleri ve ~lmiye s~n~f~~ ile ilgili bilgiler ise de~i~ik tarihi kaynaklarda vard~r. Osmanl~~ ~ lmiye te~kilâu için aç~ klamal~~ bir bibliyografya ve baz~~ yönlerin etüdü için bk. Hans Georg Majer,
Vorstudien zur Geschichte der ~lmiye un Ostnanischen Reid], München 1978. Osmanl~~ tarihini
ele alan yerli ve yabanc~~ tarihçilerin eserleri d~~~ nda medrese ve ulema konusunda özellikle "Islâh-~~ Medâris" fikri etraf~ nda yap~lan tart~~malarda da konunun tarihi ile ilgili baz~~ bilgi ve i~aretlerin bulundu~u da görülmektedir. Bu tür makaleler için bk. Abdullah Ceylan, Strat-1
Müstakhn ve Sebihirresad Mecinualan Fihristi, Ankara 1991. Ayr~ca medrese e~itimini modern
e~itim ile mukayese eden çal~~malar için bk. Muallim Cevdet, Mektep ve Medrese, Haz. Erdo~an Erüz, ~stanbul 1978. Bu incelememizde bu türdeki yaz~lar, ancak 1916'da ba~layan ba~~ms~z yaz~~ ve incelemelere kaynak te~kil ettikleri ölçüde ele almm~~ur.
542 EKMELEDD~N ~HSANO~LU
kurumu ile Avrupa üniversite kurumu aras~nda kurulan temelsiz benzetme-lerin Osmanl~~ medresesi modelini nas~l etkiledi~i de~i~ik örnekleri ile göste-rilmeye çal~~~lacakt~r. ~slâm medeniyeti tarihi ile ilgili baz~~ oryantalistlerin ya-z~lar~ndan etkilenerek sathi ~ekilde olu~turulan görü~ler, akademik mullitin d~~~nda yap~ lan çal~~malar~n ve geli~tirilen baz~~ temelsiz kavramlann akade-mik incelemeleri nas~ l etkiledi~i ve yanm yüzy~ll~k bu dönemde bu etkilerin baz~~ siyasi ve ideolojik tesirler alt~nda nas~l ~ekillendi~i konusu tart~~~lacakt~r. Ara~urmam~zda bu dönemde yay~ mlanan ve konumuzun nirengi nokta-lar~ n' olu~turan belli ba~l~~ makale ve kitaplar, dönemin fikriyat ve tarih yazma mesle~ini etkileyen kavramlar ve tarihi malzemeleri sunmak için kul-lan~lan edebi ifade tarzlar~n~ n men~ei ve geli~mesi aç~s~ndan ele al~narak in-celenecektir2. Yani bu eserler tarih yazma, özellikle kaynaklar~ n tenkidi ola-rak incelenmesi, orijinal kaynaklardan belirli bilgilerin seçimi ve bu bilgile-rin, tenkidi metotlar kar~~s~nda ayakta kalabilecek bir sentezin ifadesi olmas~~ aç~s~ndan incelenmeye çal~~~ lacakur. Burada tarih yaz~c~l~~~~ kavram~, tarihi delillerin toplanmas~, tarih kaynaklar~n~ n edisyonu, tarihle ilgili dü~ünce ve hayal gücünün uygulanmas~, tarihi yaz~lar~ n tenkidi ve tarih felsefesinden farkl~~ olmakla beraber, hepsiyle ilgilidir ve bunlardan baz~ lann~~ kapsar. ~u-ras~~ dikkate ~ayan bir husustur ki tarih yaz~c~l~~~~ (historiography), tarihi yazma tarihinden de farkl~d~r. Bu farkl~l~ k göz önünde tutulmal~d~r. Zira son dönemlerde "tarih yaz~c~l~~~" terimi giderek artan bir ~ekilde 'tarihi yazma tarihi' anlam~ nda kullan~lm~~t~ r. Halbuki bu terim asl~nda bir konuda yaz~ lan tarih çal~~malar~ n~n tarihini yazmak olmay~p fikir tarihinin bir dal~~ veya bilgi sosyolojisinin bir alt dal~~ anlam~ndad~r. Burada biz tarih yaz~c~l~~~ ndan bunu
2 Osmanl~~ devri medreseleri tarihçili~i~~i~~~ ilk safhas~~ olarak ele ald~~~m~z bu dönemde, bu konudaki tarihi ara~t~rmalar~~ do~ru yolda etkileyecek ve sa~lam bilgi kayna~~~ say~lacak önemli belge yay~n~~ olmu~tur. Bunlardan ilki, Alman Müste~rikler Cemiyeti taraf~ ndan 1935te Istanbul'da yay~mlanan Fatih Mehmed M~h~~ Arapça vakflyeleridir. 1938'de ise Vak~flar Genel Müdürlü~ü. Fatih Vakfiyelerinin Türkçe nüshalarm~~ yarmla~n~~ur. Bu yay~nda Fatih Külliyesi d~~~nda Eyüp Külliyesfnin vakfiyelerinin orijinal metin suretleri ile transkripsiyonlar~~ ve günün Türkçe'sine terci~meleri bulunmaktad~r. Prof. M. Tayyib Gökbilgin, 1952'de yay~mladi~~~ XV—
XVI. As~rda Edirne ve Pa~a Liras~~ adl~~ büyük sistematik ara~t~rma ve deneme eserinde ise Edirne'de kurulan medreseler konusunda Osmanl~~ ar~iv ve vak~ f kay~ tlarma dayal~~ olarak çok say~da bilgi ve belge sunulmaktad~r. Bu önemli eserde ilk defa yay~mlanan II. Bayezid'in vakflyeleri, külliyesi ve kf~lliyenin içinde bulunan medrese hakk~nda ilk elden bilgi s~~~~maktad~r. Bu dönemde yay~mlanan Üçüncü mühim temel belge, Kemal Edip Kürkçflo~l~f~n~n Süleymaniye Vakfiyesi olmu~tur. Yine Vak~flar Genel Müdürlü~ü ne~riyat~~ olarak 1962'de bas~la~~~ bu vakfiye Kemal Edip Kürkçüo~lu taraf~ndan bir m~lkaddime ile bask~ya haz~rlanm~~t~r. Bu yay~nlar belge ne~ri olduklar~~ içi~~~ burada tahlile tffi~i tutulmanu~lard~r.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~IN~N ~ LK SAFHASI 543 kastediyor ve ona göre Osmanl~~ medreselerin tarihi ile ilgili çal~~malar~n ilk dönemini bu metodoloji içinde ele alarak Osmanl~~ medeniyet tarihinin te-mel konular~ndan birisi olan medrese konusunda yeni bir yakla~~m~n ortaya ç~kmas~n~~ hedefliyoruz3.
Osmanl~~ medreselerinin tarihi, ikinci Osmanl~~ padi~ah~~ Orhan Gazi'nin ~znik'te 1331 tarihinde kurdu~u ilk medreseden ba~layarak, Türkiye Cum-huriyeti'nin kurulmas~ ndan sonra ç~ kar~lan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreselerin la~vedildi~i 3 Mart 1924 tarihine kadar ki alt~~ as~rl~k geni~~ bir zaman~~ ve ona paralel olarak geni~~ bir co~rafyay~~ kapsamaktad~r. Osmanl~~ Devletinde on sekizinci yüzy~lda ba~layan ve özellikle on dokuzuncu yüzy~lda yo~unla~an yenile~me hareketlerinin e~itim hayat~nda görülen köklü tesir-leri, bir taraftan e~itim düzen ve müesseselerinin de~i~mesine, di~er taraftan ise medreselerin ihmal edilmesine ve kamuoyunun dikkat oda~~n~n d~~~na itilmesine yol açm~~t~r4. ~kinci Me~rutiyet döneminde ise, Tanzimat'~n mo-dernle~me hareketinden beri ihmal edilen medreselere devletin ilgi göster-meye ba~lad~~~~ görülür5. Medreselerin köklü ~slah~~ ve modernle~mi~~ genel e~itim sistemine uyum sa~lamas~~ için, 1910 ve 1914'te ç~kar~lan yönet~nelik-lerle ba~layan ~slah hareketi ile beraber Osmanl~~ medrese tarihi ile ilgili ça-l~~malar da ba~lar. Cumhuriyet'in kurulmas~~ ile çok k~sa zamanda gerçekle~-tirilen köklü de~i~ikliklerden birisi e~itim ve ö~retim sisteminde olmu~~ ve Cumhuriyet'in ilân~ndan çok k~sa süre sonra medreseler kapat~lm~~t~r. Ka-patma politikas~n~n gerekçelerini gösteren, medrese tarihi ile ilgili bir tak~m çal~~malar da olmu~tur. Böylece Me~rutiyet döneminde medrese ile ilgili or-taya ç~kan tezler Cumhuriyet'in ilk y~llar~nda gözden geçirilmi~~ ve baz~~ ten-kidi unsurlar~~ korunarak bunlara yenileri eklenmi~, medreselerin '~slah edi-lerek geli~tirilmesi' fikrinin yerine bunlar~n '~slah olmayacak durumda olduk-lar~~ için la~vedilmesinin kaç~n~lmaz oldu~u' hükmü olu~turulmu~tur. Os-manl~~ tarihinin en önemli e~itim, kültür ve bilim müessesesi olan medresele-
3 Historiograpy ile ilgili olarak bk.: J.H. Hexter, "Historiography-The Rhetoric of History", International Encyclopedia of the Social Sciences, VI, s. 368; Tarih tenkidi için bk.: Leon
Halk~ n, Tarih Tenkidinin Unsurlar~, çev. B. Yediy~ld~z, Ankara 1989.
Osmanl~~ medreseleri tarihi ile ilgili çal~~malar~ n genel bir de~erlendirmesi için bk.: Ekmeleddin ~hsano~lu, "Osmanl~~ E~itim ve Bilim Kurumlar~", Osmanl~~ Devleti ve Medeniyeti
Tarihi Il, ~stanbul 1998, s. 223-250.
5 Son dönem reformlar~~ için bk.: Ya~ar Sar~ kaya, Medreseler re Modernle~me, ~stanbul 1997; 1910 tarihli "Medaris-i ~lmiye Nizamnamesi" metni için bk.: Düstu~-, tertib-i sâni, ~stanbul 1330, II, s. 127-138; "Islah-~~ Medaris Nizamnamesi" metni için: ~hniye Salnamesi, ~stanbul 1334, s. 652-662.
544 EKMELEDD~N ~HSANO~LU
rin tarihi ile ilgili bu dönem asl~nda bir ke~if ve tasarlama dönemi say~lmal~-d~r.
~kinci Me~rutiyet dönemine rasdayan Osmanl~~ medrese tarihi ile ilgili ilk
çal~~malar iki farkl~~ yönde ba~lar. Birincisi akademik ve ilk kaynaklara dayal~~ olup medreseleri Osmanl~~ kültür tarihi ve ilmiye te~kilat~~ içinde incelemeyi hedefleyen yaz~lar, ikincisi ise ~slah ve daha sonralar~~ kapatma politikalar~na paralel dü~en bir "imaj"~n olu~mas~na yol açan ve günümüze kadar Osmanl~~ medrese tarihi ile ilgili çal~~malar~~ bu yönde etkilemeye devam eden yaz~lar-d~r. Osmanl~~ medrese tarihi ile ilgili ikinci tür çal~~malarda bu medreselerin Osmanhlar'~n parlak dönemlerinde Avrupa üniversitelerine benzetildi~i ve onlarla mukayese edilerek de~i~ik dönemler için farkl~~ de~erlendirmeler ya-p~ld~~~~ görülür. Bu benzetmelerin ba~~nda Osmanl~~ medreselerinde, Avrupa üniversiteleri örneklerinde oldu~u gibi birçok "fakülte"nin bulundu~u, bura-larda birbirinden farkl~~ bilim dallanmn okutuldu~u hususlar' gelmektedir. Olu~an bu "imaj" Osmanl~~ tarihinin al~~agelmi~~ parlak-sönük veya ileri-geri ikilemi içinde -a~a~~daki örneklerde belirtilece~i gibi- de~erlendiribni~tir. Osmanl~~ medreselerinin olu~turulan bu "imar~na, tarihi realiteler ile ilgisi olmayan yukandaki unsurlara ilave olarak bu medreselerin bir zincir halinde
~stanbul Üniversitesi'nin temelini te~kil etmesi hususu eklenmi~tir.
Kanaati-mize göre Osmanl~~ medreseleri ile ilgili çal~~malar~n gerçek tarihi zemin üzerine oturabilmesi, bu "imaj"~n ortaya nas~l ç~kt~~~n~n, ~slam dünyas~nda medreselerin ve Avrupa'da üniversitelerin e~itim mûesseseleri olarak olu~um tarihi ve gerçekleri ile milnasebederinin ne olup olmad~~~n~n ara~t~r~lmas~na ba~l~d~r. Bu incelemede Osmanl~~ medrese tarihçili~inin baz~~ yönleri daha önce belirtti~imiz metodoloji içinde ele al~n~p bu yanl~~~ imaj~n nas~l
olu~tu-~unun ortaya ç~kar~lmas~na çal~~~l~rken, yukar~da i~aret etti~imiz baz~~
husus-lar~n da ayd~nlaulmasma çal~~~lacakur.
1916 y~l~, Osmanl~~ medreselerinin tarihi ile ilgili çal~~malar~n ba~lang~c~~ say~labilir. Bu tarihte konu ile ilgili birbirinden çok farkl~~ iki yaz~~ yay~mlan~r. Bu yazdardan biri ~stanbul Darülff~nunu Osmanl~~ tarihi milderrisi Arif Bey taraf~ndan
Edebiyat Fakültesi Mecmuasinda,''
di~eri ise uzun y~llar askeri okullarda edebiyat ö~retmenli~i yapan Muallim Emin Bey imzas~yla Me~ihat-'m ç~kard~~~~ resmi dergisine(Me~ihat-1 Celile-i ~slâmiye'nin Ce~lde-i resmi-
c' Arif Bey, "Devlet-i Osmaniyye'nin Teessf~s ve Takarrf~ril Devrinde ilim ve Ulemâ", Dürülfiinun Edebiyat Fakültesi Mec~nuas~, say~~ 2, (May~s 1332), s. 137-144.
OSMANLI MEDRESE TAR~ HÇ~L~~~N~N ~ LK SAFHASI 545 yesi) ek olarak ç~kart~lan ~lmiye S"W~lamesi'nde yarmlan~r7. Ancak Dârülfii-m~n Mecm~lasfr~da ç~kan yaz~, Osmanl~~ medreseler tarihini bir dini e~itim kurumu olarak ara~t~rmaya yönelirken, Me~ihat taraf~ndan ç~kart~lan ~lmiye Salnâmesi'ndeki yaz~da medreselerin üniversiteye benzetilmeye çal~~~lmas~~ bu iki yaz~n~n birbirine ters dü~en en bariz vas~flar~chr.
Arif Bey'in Osmanl~~ Devleti'nin Kurulu~~ döneminde ilim ve ulemâ konu-sunu inceleyen yaz~s~~ bu vadide ilk ara~t~rma eseri say~lmal~d~r. Burada, A'~~k-pa~aza^de Tarihi, Ne~rrnin Ciharm~lma's~, Ta~köprüzâde'nin ~ekây~k adl~~ eseri, tercümeleri ve zeyilleri gibi ilk Osmanl~~ kroniklerine ve di~er tarihi kaynaklara at~fta bulunularak ilmiye mesle~inin olu~umu konusunda baz~~ ta-rihi notlar ve de~erlendirmelere yer verilmi~tir. Arif Bey ara~t~rmas~nda, bu kaynaklar aras~nda ~ekâyik'~ n Mecdi Efendi taraf~ndan yap~lan tercümesinin basma niishas~ndan ve di~er eserlerin ~stanbul kütüphanelerinde bulunan yazma nüshalar~ndan yararlan~r. Ayr~ca Haremeyn M~~kataa Defteri' nden bir iktibas yapar. Bu ilk makale Osmanl~~ Devleti'nin kurulu~~ döneminde Os-manl~~ ilmiye s~n~f~n~n ortaya ç~k~~~~ ve ilk geli~me dönemi konusunu, sa~lam tarihi kaynaklara dayal~~ olarak i~ledi~i gibi erken döneme ait ~ekây~k'taki bil-gileri tenkidi ~ekilde ele al~r, bunlar~n Ta~köprüzâde'nin A~~kpa~azâde'den yapt~~~~ nakiller oldu~unu ve A~~kpa.~azâde'nin verdi~i kay~ tlar~n siyasi yönü-nün a~~r bast~~~n~~ söyler:
"Osmanl~lar'da zuhur eden ulemâ hakk~nda ilk malumat veren tarihçi A~~kpa~azâde olup, tarihinde bir k~sm~n~n isimlerini zapt etmi~~ ve bunlardan baz~lar~n~n hal tercümelerine dair eserinin baz~~ yerlerinde malumat vermi~-tir. Lâkin bu kay~tlar ilmi olmaktan ziyade siyasi ve idaridir."8
Ta~köprüzâde'nin Osmanl~~ Devleti'nin kurulu~undan ikibuçuk yüzy~l sonra yazd~~~~ eserinde ilk dönem âlimlerine ve ilmiye hayat~na ait bilgilerin azl~~~~ ile baz~lar~n~n do~rulu~u konusunu ele alan Arif Bey bunun sebebini ~u ~ekilde aç~ klar:
"Herhalde ~ekây~k-~~ N~~ 'mâniye müellifi [Ta~köprüzâde] ilk devir ule-mâs~~ için tarihi eserleri ve bilhassa A~~kpa~azâde'nin tarihini mehaz olarak alm~~~ ve onun rivayetlerini tedkik etmeden kitab~na kaydetmi~tir."
7 Emin Bey, "Tarihçe-i Tedris", iliniye Salnamesi. ~stanbul 1334, s. 642-651. Metnin büyük k~sm~n~ n di~er bir bask~s~~ için bk. Osman Nuri Ergin, Mecelle-i Umdr-1 Belediyye, I, ~stanbul 1995, s. 258-263.
8 Arif Bey, a.g.e., s. 137.
tl a.e., s. 139.
546 EKMELEDD~ N ~~ HSANO~LU
Bu dönemin ilim hayat~~ ve ulemâs~~ konusunda yukar~da k~saca s~ ralanan kaynaklar~n d~~~ndaki kaynaklara da miiracaat~n gereklili~ine i~aret eden Arif Bey, Osmanl~~ âlimlerinin mensup oldu~u Hanefi mezhebi fakihlerinin bi-yograf~lerini ihtiva eden genel biyografi külliyat~ ndan iki önemli esere i~aret eder. Bunlardan birincisi, Kefevi diye bilinen Muhammed bin Süleyman (ölm. 1582) taraf~ ndan yaz~lan Ketâib alâm Ahyâr min Fukahâi Mezheb
el-N~~'mân el-Muhtâr, ikincisi ise Tak~yeddin b. Abdülkadir'in (ölm. 1601)
yaz-d~~~~ el-Tabakât el-Se~nyye fi Terâchn el-Hanefiyye adl~~ eserdir.
Arif Bey'in makalesinde inceledi~i ikinci önemli konu, Osmanl~~ medre-selerinin ilkinin hangisi oldu~u meselesidir. ~ekây~k'taki kesin ifadeye iltifat etmeyip spekülasyonda bulunarak bunun ~znik'te Orhan Bey taraf~ ndan 1331'de kurulan medrese olmad~~~n~, ondan önce ~zmit'te Orhan Bey'in sal-tanaun~ n üçüncü y~l~nda kurdu~u medrese oldu~unu iddia eder. ~zmit'in fethini (738/1337) Osmanl~~ kaynaklar~ nda 727-731/1326-1331 gibi de~i~ik tarihlerde gösterildi~i için bu rivayetlerden birisine itibar eden Arif Bey'in bu teklifi daha sonraki çal~~malarda fazla ilgi görmemi~, Uzunçar~~l~~ ~lmiye
Te~-kilat~ 'nda bu konuyu ele almam~~t~ r'". ~lk medrese konusundaki bu yanl~~~
de~erlendirme d~~~ nda Arif Bey'in makalesi, daha sonraki çal~~malarda fazla dikkate al~nmam~~~ olmas~na ra~men, Osmanl~~ medreseleri ve ilmiye tarihçi-ligi aç~s~ ndan, ilk el kaynaklara dayal~~ olmas~, yazar~nda tahlil ve tenkid özel-liginin bulunmas~, ilmi üsliib~l ve konuya geni~~ bir aç~dan bakma gayretinden dolay~~ önemli bir ba~lang~ç say~ labilir.
Arif Bey'in incelemesi d~~~ nda, biraz sonra ele alaca~~m~z, medreselerin tarihçesi ile ilgili yay~mlanan yaz~lara dikkatle bak~ ld~~~nda, Osmanl~~ medrese tarihi ve geli~mesi hakk~ nda fazla bilgi sahibi olmayan kamuoyuna, yeni bir "mesaj" ve "imaj" sunuldu~unu mü~ahede etmekteyiz. ~ ttihad ve Terakki F~ rkas~~ politikalar~ na uygun ~ekilde sunulan bu "mesaj", ~slâm dünyas~n~ n halifesi olan Osmanl~~ padi~ah~n~n dini otoritesini vurgulamakta ve F~rka'n~n, Osmanl~~ topraklar~~ içinde ve d~~~ nda ya~ayan Müslümanlar üzerindeki nüfu-zunu kuvvetlendirmek için ideolojik bir formülasyon ile sunulmaktad~r. Ayn~~ zamanda Osmanl~~ medreselerinin "ihti~am" devrinin temelinde bir "Türkis-tan" veya s~ k s~ k kullan~lan bir ifade ile "Türkistan-~~ ulyâ" men~eini~~~ bulun-
to ~zmit'in fethinin Osmanl~~ kaynaklar~ ndaki de~i~ik tarihleri~~ i~~~ tart~~mas~~ için bk.: ~ smail Hami Dani~mend, ~zahh Osmanl~~ Tarihi tironolojisi,l, s. 22-23; ~lk medrese ile ilgili olarak bk.: Mustafa Bilge, ilk Osmanl~~ Medreseleri, ~stanbul 1984, s. 11-12 ve ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~,
OSMANLI MEDRESE TARIHOL~~~N~N ~LK SAFHASI 547 du~unun vurgulanmas~, o politikalarda güdülen "Türklük" unsurunun yan-s~mas~n~~ göstermektedir. Mesaj~n ana fikirleri, Osmanl~~ medreselerinin, ihti-~am devirlerinde bir taraftan dini ilimlerin ö~retildi~i e~itim müesseseleri olarak bütün ~slâm dünyas~~ için bir örnek te~kil etti~i, di~er taraftan o günün ilericilik sloganlar~~ içinde "müsbet ilimler" denilen fen bilimleri, t~p ve mü-hendislik gibi devletin ve toplumun kalk~nmas~~ için gerekli ilimlerin de oku-tuldu~u bu medreselerde "hür fikir" için gerekli olan felsefe derslerinin de ders programlan aras~nda bulundu~u temalan etraf~nda dönmektedir. Os-manl~~ medreselerinin yenilenmesi ve modernle~tirilmesi gereklili~i üzerinde bundan dolay~~ durulmu~tur. Ça~da~~ geli~melere paralel olarak düzene so-kulmas~~ gereken medreselerin uzun zamand~r ihmal edildi~i vurgulanarak, bu ihmalden dolay~~ Sultan II. Abdülhamid z~mni ~ekilde suçlanmaktad~r. Bu dönemde ortaya konan bu imaj~n izlerinin günümüze kadar devam etmesi ve baz~~ fikirlerin hâlâ kabul görmesi bak~m~ndan, bu reform hareketi çerçeve-sinde olu~turulan yeni medrese imaj~~ ve bunun nas~l olu~tu~u, üzerinde du-rulmas~~ gereken önemli bir husustur.
Tasarlanan Medrese Modeli ve Kaynaklan
Osmanl~~ medrese tarihçili~inde, Osmanl~~ medresesi ile ilgili "modern" imaj~n ana kayna~~, 1916'da ~lmiye Salnamesi'nde, "Muallim-i muhterem Emin Beyefendi taraf~ndan tahrir ve ithaf olunmu~tur" ibaresi ile sunulan "Tarihçe-i Tarlk-i Tedris" adl~~ makaledir. Daha önceki bir çal~~mam~zda Emin Bey'in bu makalesinin özellikle Fatih medreseleri için Ali Ku~çu ile Molla Hüsrev taraf~ndan vazedildi~i farz edilen kanun ve müfredat program~~ ile ilgili görü~leri taru~~lm~~~ ve bu iddian~n medrese tarihçili~ine olan tesir-leri anlaulm~~u. Burada ise, Emin Bey'in bu yaz~s~n~~ daha geni~~ bir aç~dan ele alarak, onun Osmanl~~ medreseleri ile ilgili görü~lerinin nereden kaynaklan-d~~~~ ve nas~l olu~tu~u üzerinde durulurken ayn~~ zamanda Osmanl~-~slâm e~i-tim sistemine, Bat~~ e~ie~i-tim sistemini tatbik etme gayretinden dolay~~ ortaya ç~-kan nomenklatür karga~as~~ ve model kaymalan tespit edilmeye çal~~~lacakur. Emin Bey bu yaz~s~na, bütün ülkelerin sultan' olan (sultanül-akaalim) Istan-bul'da bulunan medreselerin; Osmanl~~ saltanat~nca dinin yikeltilmesi, irfa-n~n korunmas~~ ve hikmeti elde etmek için harikalar yaratt~~~n~, ancak onla-r~n zamanla bir tak~m ehilsiz ellere dü~tü~ü için esas luymetlerini kaybederek ço~unun "z~ya'a u~rauld~~~n~" söyleyerek ba~lar. Devrine göre çok süslü bir üslup ile kaleme al~nan bu yaz~da, Osmanl~~ tarihi boyunca ulemân~n ve med-reselerin gördü~ü hizmetler övgü dolu sözler ile belirtilmekte, Fatih ve Sü-
548 EKMELEDD~N ~FISANO~LU
leymaniye medreselerinin önemi üzerinde durulmakta, herhangi bir kaynak gösterilmeden onlarla ilgili bir tak~m genel bilgiler sunulurken, Osmanl~~ ta-rihi boyunca yeti~mi~~ me~hur âlimlerin adlar~~ zikredilerek onlarla ilgili ÖVilCi~~ edebi ifadeler kullan~lmaktad~r. Bu yaz~ n~n en dikkat çekici yönlerinden bi-risi, geçmi~te ulemân~n devlet ve toplumdaki önemli mevkile~-inin s~ k s~ k vurgulanmas~~ ve Fatih devrinin bu konuda referans say~lma.s~, onun ulemâya mahsus k~yafetleri giyerek kendisini onlar ile özde~le~tirmi~~ olmas~n~n alt~~ çi-zilerek belirtilmesidir. Emin Bey a~a~~da detayl~~ ~ekilde belirtilece~i üzere bu yaz~s~nda Ahmed Cevdet Pa~a'n~ n tarihinden bir tak~m bilgileri -kaynak zik-retmeden- aktar~rken yanl~~lara dü~er ve Osmanl~~ medrese tarihçili~ini etki-leyen temelsiz iddialar~~ tarihi realiteler gibi sunar. Ancak bu iddialar~n teme-lini ~kinci Me~rutiyet devrinin fikri planda ya~anan heyecanlar~nda aramak lâz~ m gelir. Bunun da tespitlerimize göre esas kayna~~~ M. ~emseddin [Günaltay] ~n ~slâm tarihi ile ilgili yaz~lar~~ ve Nam~ k Kemal'in Fatih ile ilgili yazd~klar~d~r.
Emin Bey'in -herhangi bir kaynak veya tarihi delil göstermeden- Fatih'in yapt~~~~ e~itim düzenlemelerinden (!) (tertibat-~~ tedrisiye) bahsederken:
"Bu [Osmanl~~ medreselerindeki] tahsil mertebelerini zaman~m~za [~kinci Me~rutiyet] tatbik etmek istersek, Sahl~-~~ Semk~~ medreseleri dârülfil-nun [üniversite], mus~la ad~~ verilen Tetimme medreseleri idadi [lise], ~btidâ-dâhil medreseleri birer rü~diye [orta okul], ~bticl:44 l~kiç ise birer mekâtib-i ibtidâiye [ilkokul] hükmünde idi. Sal~t~-~~ Sema]] medreseleri ihtisas üzerine kuruldu~undan, Mus~la'da ikmal-i nüsah eyleyen talebe-i ulüm hangi ~ubede bilgisini geli~tirmek istiyorsa, Sal~~~-~~ Semk~~ medresesinde ilgilendi~i ~ubeye dahil olurdu"11
Emin Bey bu benzetmeleri, Osmanl~~ dünyas~na on dokuzuncu as~ rda gi-rip yerle~en ve ~kinci Me~rutiyet döneminde pek çok ki~i taraf~ndan bilinen, Bat~~ tarz~~ modern e~itime ait ilk okul, orta okul, lise ve üniversite gibi kav-ramlar~~ ve terminolojiyi kullanarak yapm~~~ ve medrese e~itiminin gerçekle-ri~~i yans~tmayan çok cesurane bir neticeye varm~~t~r. Yaz~s~nda ~öyle der:
"Memlekette, bu medreselerde çe~itli ilim ve sanat ö~retimi verilirdi ve bütün hâkimler, tabibler ve mühendisler bu e~itim milesseselerinin mezun-lar~~ idi." [2
LL Emin Bey, a.g.e., s. 645.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N ~LK SAFHASI 549 Emin Bey daha ileri giderek, makalesinin Süleymaniye medreseleri ile ilgili k~sm~nda, medreselerin en ihti~aml~~ dönemlerinde "Avrupa üniversite-leri" ayar~nda e~itim verdiklerini ima eder:
"Osmanl~lar için, belki de bütün insanl~k dünyas~~ için, Süleyman'~n devri maarif-i asriyenin yay~lma merkezi olan Süleymaniye medreselerinde impara-torlu~un azami ~ekilde geni~leyen her yerinde istihdam edilecek "tabib" ve "mühendisleri yeti~tirmek üzere "t~p" ve "riya'ziyat" tahsiline mahsus bir ta-k~m medreselerin in~a edildi~ini... "13
Emin Bey'in Fatih devrini yücelten ifadelerinin kaynaklar~~ aras~nda Na-m~k Kemal'in bu konudaki eseri de bulunur. Tanzimat devrinin reform ve modernle~me hamleleri içinde Osmanl~~ ve daha geni~~ olarak ~slam tarihinde örnek al~nacak kahraman ~ahsiyederi, geçmi~teki ihti~am~, edebi mübala~a-lar ile okuyucumübala~a-larma aktaran Nam~k Kemal'in hedefi, Osmanl~'mn, Bat~~ üs-tünlü~ü kar~~s~nda duydu~u geri kalm~~l~k hislerini a~mak ve ça~da~~ Avrupa medeniyetinin temelinde islam ve Osmanl~~ katk~lar~n~n bulundu~unu be-lirtmektir. Nam~k Kemal de dahil olmak üzere son devir Müslüman ayd~nla-r~n~n geçmi~e yönelik müsbet bak~~lar~= arkas~nda snostaljinin ötesinde- o günkü durumlar~n~n vehametini vurgulamak için tarihi, ideolojik bir argü-man olarak kullanmak vard~r. ~~te, bu ba~lamda Nam~k Kemal me~hur Ev-lik-I Peri~an adl~~ biyografiler dizisinin Fatih'i konu alan k~sm~nda, onun dev-rinde ilim hayat~ndan bahsederken ~u dü~ünceleri ileri sürer:
"Fatih'in ilericilik fikirleri e~itim konusunda dahi yenilik yolunu seçerek, yapt~rd~~~~ medreselerde tertip dersleri tarz~n~~ terk ile her birini f~luh ve hadis gibi uliim-~~ ~er'iye veyahut t~p ve geometri gibi akli fenlerden birine hasretti. [Bugün] gördü~ümüz medeniyet üstünlü~ünün en büyük sebeplerinden biri olan bu i~~ bölümü ki -daha Avrupa'da bir as~r evvel geçerli olmaya ba~lam~~-t~r- e~er Fatih'in ke~fi üzerine devaml~l~k ve genellik sa~lanm~~~ olsa idi ~stan-bul ~imdi dahi kendi zaman~nda oldu~u gibi marifetin topland~~~~ nokta ve medeniyetin yay~ld~~~~ merkez olmas~~ muhakkak idi" ".
Bu ifadelerden görüldü~ü üzere Nam~k Kemal Fatih'i ve Fatih devrini yüceltirken okuyucular~na, 'bugün bizden ileri olan Avrupa medeniyetinde görülen birçok üstünlü~ün kayna~~n~n bizde oldu~unu, hatta e~itimdeki ih-tisasla~mada, her bilim dal~~ için ayr~~ bir e~itim kurumunun tahsis edilmi~~
13 a.e., s. 646.
550 EKMELEDD~N ~HSANOCLU
olmas~n~n bizim medeniyetimizden Avrupa'ya intikal etti~ini' ifade etmek is-ter. Ancak bu tez i~lenirken e~itim tarihi ile ilgili bu örnekte oldu~u gibi te-melsiz birçok iddiaya yer verilmektedir. Bu tete-melsiz iddialar zaman içinde ta-rihi gerçekler ~eklinde, ba~ta muallim-i muhterem Emin Bey olmak üzere ya-zardan yazara nesiller boyu aktanlacakt~r.
Nam~ k Kemal ile Emin Bey'in çizdi~i bu medrese resmi, ~slâm'da med-rese ve e~itim geleneklerine ve bu medmed-reselerin elimizde bulunan ve onlar hakk~nda temel bilgileri sunan vakflye hükümlerine ters dü~mektedir. Zira ~slâm'da e~itim tarihinden çok iyi bilindi~-ine göre dini ilimlerin ve özellikle F~k~h'~n e~itimi için ortaya ç~kan medreseler, Avrupa üniversitelerinin daha sonraki geli~me safhalar~nda görülen ihtisasla~maya benzer bir ihtisasla~ma sürecine girmemi~tir. Ancak Hadis ve Kur'ân ilimlerinin ihtisas~~ yap~lan
Dâ-rülhadis ve Dârülkurrâ adl~~ medreselerin ortaya ç~kt~~~, Avrupa'da ihtisasla~-m~~~ mesleki e~itim müesseseleriyle paralellik arz eden tek müessesenin t~p medreseleri oldu~u ortadad~r. Bu çeli~kiye ra~men, yarat~lan imaj ilerideki y~llarda daha da peki~tirilerek devam ettirilecektir. Bu imaja göre tasarlanan Osmanl~~ medrese modelinde "mühendis"lerin yeti~tirilmesi meselesi ilerideki çal~~malarda tekrarlanacakt~r. Avrupa üniversitelerinin tarihi geli~imini göz önünde bulundurmadan ileri sürülen bu temelsiz benzetmeler, Avrupa üniversitelerinin onsekizinci yüzy~l~n sonuna kadar devam eden klasik mo-dele göre dört fakülteden yani temel disiplinlerin [Liberal Arts] fakültesi, ilâhiyat, hukuk ve t~p fakültelerinden olu~tuklann~15, mühendislik e~itiminin sanayi devriminin sonras~na kadar birçok meslek gibi usta-ç~rak gelene~i içinde yürütüldü~ünü ve bu e~itimin ilk defa üniversitede bu asr~n ortalanna do~ru ba~lat~ld~~~n~' " hesaba katmadan, gerçeklere dayanmayan ancak tahay-yül edilen bir "Avrupa Üniversiteleri" dü~üncesi üzerine kurulmu~tur. Yüksek E~itim Kurumlar~'n~n de~i~ik mesleklere göre ayr~~mas~~ Avrupa'daki eko-nomik ve teknolojik geli~menin neticesinde yani on dokuzuncu yüzy~l~n lar~nda ortaya ç~km~~ken, Osmanl~~ Devleti'nde bunu on alt~nc~~ yüzy~l~n orta-s~nda beklemenin -Osmanl~~ tarihini ba~ka kültür ve bilim konular~nda ol-du~u gibi- maziye âit Osmanl~~ ihti~am~~ ile Avrupa'n~n yükselmekte olan ihti-
15 Avrupa Üniversiteleri'nin tarihi için bk. A Histoly of the University in Eu~-ope, Ed. Walter Rüegg Cambridge 1992, 1996.
16 Sanayi devriminin ortaya ç~kt~~~~ ~ngiltere'de ilk "Mühendislik Kürsüsi)- 1840'tan itibaren kurutmaya ba~lanm~~ur. ~lk örnek Glasgow Ülliversiteleri'nde daha sonra bu konuda ilk akademik diploma (degree) 1865'de Oxford Üniversitesi'nde olmu~tur. Ed. Michael Sanderson.
OSMANLI MEDRESE TAR~HOL~CININ ~ LK SAFHASI 551 ~am~n~ n birbiriyle kan~t~ rmalar~ ndan ve yanl~~~ anla~~lmas~ndan do~du~u aç~kt~r.
Emin Bey'in makalesindeki temel baz~~ fikirler ile bilgiler de Ahmed Cevdet Pa~a (1823-1895)'n~n Tarih-i Cevdet adl~~ me~hur kitab~ndaki ilmiye s~n~f~n~n bozulmas~~ ile ilgili yaz~lar~ ndan, asl~ na sad~k kal~nmadan ve kaynak gösterilmeden al~nm~~t~ r. Cevdet Pa~a, Tarihinin birinci bask~s~n~n de~i~ik ciltlerinde da~m~k ~ekilde bulunan ve kaydetti~i vak~alardan ayr~~ olarak ileri sürdü~ü analitik de~eri haiz genel görü~lerini, eserini yeni tertiple 1891 (1309) de yeniden düzenlerken (tertib-i cedid) "Devlet Kanunlar~n~n Nas~l Bozuldu~una Dair" ba~l~~~~ alt~nda toplar ve hedefini ~u ~ekilde aç~klar:
"Devletin eski kanun ve usullerine anz olan de~i~meleri bilmek .... ni-zamlanna zaman zaman anz olan bozulmalar~n sebeplerini aç~klamak ... yeni nizamlar~~ anlamak için yard~mc~~ olacak .... Her devletin temel vazifeleri ikiye ayr~l~p biri ülkesinde adâlet ve kullarm haklar~n~~ kollamak, di~eri ise serhad-lerini yabanc~lar~n taarruzlar~ndan korumak..."''
Bu hedefini gerçekle~tirmek için Cevdet Pa~a, Osmanl~~ Devleti'nin iki temel müessesesi olan askeriye ile ilmiyeyi irdeler. Geni~~ tarih bilgisi ve zen-gin kültürünün yard~m~yla bu iki müesseseyi esasl~~ ~ekilde sorgularken, Cev-det Pa~a askeri gücün bozulmas~n~~ "timar" sisteminin bozulmas~na, adaletin bozulmas~n~~ da "ilmiye" s~n~f~n~n ve bunun temel kayna~~~ olan medresele~-in bozulmas~na ba~lar.
"... yukar~da belirtildi~i gibi timar ve zeamet sahiplerinin halleri peri~an olup giderek bütün bütün yok olma (muzmahil) mertebesine varm~~~ ... ocak-l~lan te'dib ve itaat alt~na al~p yönetmek için elde bir kuvvet kalmam~~~ idi. Yukar~da belirtilen mülkiye ve askeriyenin bozulmas~~ (inhilâli) s~ras~ nda ~l-miye mesle~inin (tarik-i il~l-miye) kanun ve nizamlar~~ dahi bozulmu~...."18
Cevdet Pa~a, ilmiye s~n~f~na ay~rd~~~~ sayfalarda medreselerin yerini belir-ten genel mahiyette bilgiler serdeder ve Fatih ve Süleymaniye medreselerinin önemini vurgular. Müderrislik rütbesi mevleviyete ve kazaskerli~e götürdü~ü için bunun "çok malumat ve liyâkate ba~l~" olduktan ba~ka medhali olal~~ "mülâzemet"in tahsili için nice zaman dâni~mend olarak medreselerde "i~ti-gare ba~l~~ oldu~unu belirttikten sonra Koçi Bey'in risalesine at~fta bulunur:
17 Ahmed Cevdet Pa~a, Tarih-i Cevdet, I, ~stanbul 1309, s. 88.
552 EKMELEDD~N ~ HSANO~LU
"Bin tarihlerinden sonra ~lmiye mesle~inin kanun ve nizamlar~~ bozul-maya yüz tutup giderek her maslahata hat~r kar~~ma~la ve her konuda mü-samaha olunma~la lay~k olmayanlara hadden ziyada mans~blar verilmek... mevleviyet ka~~tlar~n~~ satma& ba~lad~lar... mülâzemet ise gerek tarik-i tedri-sin ve gerek tarik-i kazan~n medhali oldu~undan onun düzeninin bozulma-s~yla bu ikisi dahi muhtel (bozulmu~) olma~~n..."1"
Cevdet Pa~a'n~ n ilmiye mesle~inin bozulmas~yla ilgili yaz~lar~ na kaynak te~kil eden ikinci eser, Rumeli payelilerinden Tatarc~ k Abdullah Efendi'nin devlet nizam~na dair layihas~d~r. Cevdet Pa~a'n~n esas hedefi Osmanl~~ medre-selerinin tarihini yazmaktan ziyade ilmiye s~n~f~ n~n geçirmi~~ oldu~u "inhilari, yani bozulmas~n~~ tahlil etmekle beraber Fatih ve Süleymaniye medreseleri hakk~nda da baz~~ genel bilgiler sunmakur. Okuyucularma bu konular~~ anla-t~rken baz~~ "modern" terminoloji kullan~r. Mesela Fatih Külliyesi'ndeki yük-sek seviyedeki yük-sekiz medreseye [Sahn-~~ Seman] haz~rl~ k derslerinin okutul-mas~~ için onlara paralel olarak in~a edilen di~er sekiz medreseden [Tetimme Medreseleri] bahs ederken, bunlar~n Sahn medreselerinin idadisi yani haz~ r-lay~c~s~~ say~laca~~n~~ söyler. Cevdet Pa~a döneminde art~k orta e~itim için kul-lan~lan "idadi" kelimesi burada esas lügat manas~yla, yani "haz~ rlay~c~" olarak kullan~lm~~ken daha sonra, yani ~kinci Me~rutiyet devrinde lügat manas~n~ n d~~~nda ve bir benzetmenin ötesine ta~~n~p kurulacak ba~ka benzetmeler ile Osmanl~~ medrese sistemi ile modern e~itim sistemi aras~nda bir "muadelet" yani bir nevi denklik kurulmas~na kadar götürülecektir.
Cevdet Pa~a bu yaz~s~n~n ba~ka bir yerinde Osmanl~~ medreselerinin par-lak günlerinden bahsederken bütün ilim ve meslek sahiplerinin bu medrese-lerden yeti~ti~ini ifade eder.
"... ve çünki mühendis ve tabib gibi erbab-~~ ilm ve maarif dahi bu talebe-i ulüm içinde yeti~mekle medreseler terbiye-i umümiyenin merkezi olup..."2"
Bu genel ifadelerden ve daha sonra özellikle ~kinci Me~rutiyet döne-minde ç~kan medrese ile ilgili yaz~lardan, hiç bir zaman Osmanl~~ medrese sisteminde veya onun dayal~~ oldu~u ~slam medrese sisteminde olmayan "Fen" ve "Mühendislik" medreselerinin bulundu~u ~eklindeki tarihi realite ile ba~-da~mayan iddialar türetilecektir. Cevdet Pa~a, tarihi hadiseleri sebep ve ne-tice ili~kisi içinde toplum ve müesseselerin geli~mesini ve de~i~mesini ~bn-i
a.e., s. 112. 2() a.e., s. 110.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~Ö~N~N ~LK SAFHASI 553 Haldun'un tesiri ile sosyolojik bir metodoloji ile asabiyet ve tav~rlar baz~nda inceler. Müesseselerin de~i~mesinin birbirine ba~l~~ olarak yani bir saatin çarklar~n~n birbirine ba~~ml~l~~~~ içinde oldu~unu ifade ederken bu tahlilleri yapar. Osmanl~~ medreselerinin tarihi ve ilmiye s~n~f~~ konusundaki verdi~i genel bilgiler ve görü~ler daha sonraki yazarlar taraf~ndan as~l ba~lam~ndan ç~karularak çarp~t~lm~~ur. Burada dikkatle üzerinde durulmas~~ gereken ko-nulardan birisi de "mühendis" kelimesinin hangi manaya geldi~i hususudur. Klasik metinlerde hendese ilmi, yani geometri ile u~ra~an manas~na gelen bu kelime, daha sonra modern devirde Avrupa dillerindeki "engineer" kelime-sinin kar~~l~~~~ olarak kullan~lmaya ba~lanm~~t~r. Avrupa'da on dokuzuncu yüzy~lda mühendislik tahsilinin kurumla~mas~~ ve Osmanl~'da kurulan mü-hendishanelerin itibar kazanmas~yla, kelimenin bu yeni ~ekliyle eski ~eklinin bir arada mütalaa edilmesinden do~an kar~~~ kl~~~n, Osmanl~~ medrese litera-türüne bundan dolay~~ girdi~i dü~ünülebilir.
Emin Bey'in Osmanl~~ medeniyeti geneli ve özellikle medreseleri konu-sunda fikri alt yap~s~n~~ haz~rlayan kaynaklar~n ba~~nda ~kinci Me~rutiyet dö-nemi ve daha sonraki dönemlerde Türkçü-~slâmc~~ yaz~lar~~ ile geni~~ okuyucu kitlesini etkileyen M. ~emseddin [Günaltay]'~n (1883-1961), dini, felsefi ve edebi yaz~lar~~ gelir. Frans~zca'ya vukufu sayesinde oryantalist ilim adamlar~-n~n ~slâm medeniyet tarihi ile ilgili çal~~malar~ndan yararlanarak birçok ko-nuyu yaz~lar~nda ilerleme-gerileme temel dü~üncesi eu-afinda sathi ~ekilde inceleyen M. ~emseddin Bey, ~slâm'da medreseleri ve özellikle Osmanl~~ medreselerini, ileri-geri ikilemi içinde "müterakki" ve "mütereddi" medrese-ler ba~l~klar~~ alt~nda kaleme al~r.
"Müterakki medreseler memlekete bu fâz~l dehâlar ayar~nda pek çok yüce ~ahsiyet yeti~tirmi~lerdir... Müterakki medreseler vaktiyle pek makul esaslar, pek derin ihtiyaçlar üzerine tesis edilmi~tir...""
Günaltay daha önce de~i~ik dergilerde ç~kan hararet ve heyecan dolu makalelerinin iislübunda yaz~lm~~, Zulmetten Nura adl~~ me~hur eserini
21 M. ~emseddin [Günaltay], Zulmetten Nur'a, ~stanbul 1331 [1913], s. 170-171. Bu eserin bask~~ tarihi, Seyfettin Özege'nin (Eski Harflerle Bas~lm~~~ Türkçe Eserler Katalo~u, V, 2130) tespitine göre 1915 olarak gösterilmektedir. Rahmetli S. Özege genel olarak ~ kinci Me~rutiyeeten sonra bas~lan kitaplar üzerindeki tarihi Rumi takvime göre kabul etti~i için 1331 senesinin kar~~l~~~ n~~ 1915 olarak göstermi~tir. Ancak de~erli dostum Dr. ~smail Kara Bey'in ara~t~rmas~ na göre kitap üzerindeki 1331 tarihi Rum? olmay~p Hicridir ve bunun da mukabili 1913'tür. Burada da bu ~ekilde kabul edilmi~tir.
554 EKMELEDD~N ~HSANO~LU
1 9 1 3'te yay~mlar. Bu eserinde herhangi bir kaynak göstermeden Osmanl~~ medrese tarihiçili~ini etkileyecek baz~~ önemli iddialar ortaya atar. iddialar Emin Bey taraf~ndan ~lmiye Salnâmesi'ndeld yaz~s~nda aynen benimsenecek ve daha sonralar~~ "Osmanl~~ Medrese Tarihi"ni ele alanlar~n mühim bir k~sm~~ taraf~ndan tart~~mas~z olarak kabul edilecektir. Mesela, Fatih'in ilme ve erba-b~na bilinen ilgisi de~i~ik örnekleriyle çok süslü bir üslup içinde anlat~l~rken onun davet etti~i ilim adamlar~ndan bir heyet kurup onlara Osmanl~~ Medre-seleri Sistemini kurdurdu~u konusu, herhangi bir tarihi delile dayand~r~l-madan ileri sürülmektedir:
"Fatih... ve ulemar... payitahtma davet ederek bunlardan olu~an ilmi bir heyet te~kil ve medreselerin tanzimini kendilerine havale etmi~tir."22
"Mütereddi Medreseler" adl~~ ikinci bir yaz~s~nda bu heyet fikrini geli~ti-ren Günaltay, heyetin içinde Ali Ku~çu ve Molla Hüsrev isimlerini zikreder.
"Fatih'in Türkistan-~~ ulyadan celb ve davet etti~i Ali Ku~çu merhumla Molla Hüsrev ve emsali dâhilerin, medreseler hakk~nda vaz etmi~~ olduklar~~ nizam zaman geçmesiyle az çok kuvvetinden bir mikdar kay~p ede ede on bi-rinci hicri asra kadar devam etmi~tir."23
Bu iddiaya göre olu~turulan heyet, medreseleri dört k~sma ay~rm~~t~r. Bunlar ibticla-i hariç, ibticla-i dahil, Mus~la ve Sahn medreseleridir. Halbuki, Fatih devrinin ilmi rütbelerini aç~klayan Fatih Kanunnamesi ile onun döne-minde medreselerin hiyerar~ik statüsünü bize bildiren Ali'nin Kiinh el-Ahbâ-r'~ndaki detayl~~ bilgilere bak~ld~~~~ zaman Günaltay'~n verdi~i bilgilerin tutar-s~zl~~~~ anla~~l~r". Yukar~da iktibas etti~imiz son paragraf, Emin Bey'in ~lmiye Sâlnamesihde ç~kan ~u yaz~s~yla kar~~la~tmlmal~d~r:
"Fatih... medreselerin tertib-i tedrisat ve nizamlanna Türkistan-~~ ulyadan davet ve celb eyledi~i Ali Ku~çu ile... Molla Hüsrev gibi iki dahi ... ve o za-manlar mevcut olan birçok ... alimin yüksek himmetleri muvaffak olmu~-tur..."25
Bu iddia "Heyet"in ortaya koydu~u "Nizam"a göre okuma yazma bilen bir ö~rencinin medreselerin ilk seviyesinden ba~layarak son seviyesi olan
22 a.e.. s. 172. 23 a.e.. s. 180.
21 Ekmelecidill ~lisano~lu. a.g.~~~., s. 238-239. 25 Emin Rey. a.g.m., s. 643.
OSMANLI MEDRESE TARIFIÇ~L~~IN~N ~LK SAFHAS~~ 555 Sahn'a nas~l yükselece~ini kal~n çizgiler ile belirtiyor ve kanaatimizce Os-manl~~ medrese tarihçili~ini yanl~~~ yolda etkileyen edebi bir benzetmeyi sis-temle~tiriyor:
"Bugün Fatih Camii etraf~nda bulunan sekiz medrese (Sahn) yani Dârül-fünun [Üniversite], Tetimme medreseleri (Mus~la) yani ~dadi [Lise] ve d~~a-r~da in~a edilen medreselerden (~btidâ-i dahil) Rü~di [Orta] ve (~btida-i hâ-riç) ~btidai [~lk] tahsiline mahsus olarak in~a edilmi~lerdir."26
M. ~emseddin'in bu sözleri Emin Bey'in makalesinde aynen tekrarlan-makta ve okuyucuya daha süslü bir ifade ile sunultekrarlan-maktad~r. ~slam medrese gelene~ine uymayan ve on dokuzuncu ile yirminci yüzy~lda Osmanl~~ e~itim hayat~na Bat~~ dünyas~ndan ve özellikle Fransa'dan aktar~larak yerle~en mo-dern e~itim seviyelerine göre uydurulmu~~ bu model tarihi gerçeklere uyma-maktad~r. Ancak Günaltay, ~slam medeniyeti ve Osmanl~~ müesseselerinin parlak devirlerinde, bir taraftan Avrupa'ya örnek olu~turdu~unu, ona ilham kayna~~~ oldu~u gibi son dönem Osmanl~lar için de ilham kayna~~~ olmas~~ ge-rekti~ini belirtmektedir. Bu tezini desteklemek için Avrupa Üniversite gele-ne~ine ~slam dünyas~ndan geçen baz~~ ilmi rütbeler üzerinde durmaktad~r (Bachelier, Licenci ve Docteur). Ancak Günaltay, geli~tirdi~i bu modeldeki Avrupa üniversitesi ile Osmanl~~ medreselerinin, gerek dayand~klar~~ hukuki statü ve e~itim sistemleri, gerekse onlar~n olu~umlar~na yol açan sosyo-kültü-rel ve tarihi ~artlar~n birbirinden çok farkl~~ olduklar~ n~~ göz ard~~ etmi~tir. Av-rupa tarz~~ üniversitelerinin -hele Günaltay'~n da 1914'den itibaren müderrisi oldu~u ~stanbul Dârülfünunu örne~inde oldu~u gibi disipliner ve mesleki ayr~~malar~n müessesele~ti~i yüksek e~itim ve ihtisas kurumlar~~ olarak- Os-manl~~ medreselerinde paralelini bulmaya çal~~mak, iki farkl~~ gelene~i birbi-rine kar~~t~rmak ve iki medeniyetin nomenklatürlerini sa~lam gerçekler ol-madan mezcetmekten ibarettir. Bu modelin en çarp~c~~ unsurlar~ndan birisi de Günaltay'~n Sekiz Sahn medreselerinin her birini bir üniversite kabul et-mesidir:
"... ~dadi [Lise] ... tahsilini ikmal eden ö~renci arzu etti~i ilim ~ubesinde ihtisas kazanmak için (Sahn) ad~~ verilen sekiz (Darillfünun) [Üniversite]'den birine dahil olurdu..."27
M. ~emseddin [Günaltay], a.g.e.. s. 172. 27 a.e., s. 172-173.
556 EKMELEDD~N IFISANO~LU
Gerek ~slâm'da medrese gelene~inde, gerekse Fatih vakfiyesinde ve Sahn medreselerinde okuyan ulemân~n biyograf~leri gibi tarihi kay~tlarda, Sahn-~~ Seman medreselerini~~~ bu mânâda farkl~~ e~itim programlar~na sahip olduk-lar~n~~ belirten herhangi bir bilgi bulunmamas~ndan, bu kabil iddialar~n, dö-nemin heyecanl~~ ideolojik tart~~malar~~ içinde ve yanl~~~ de~erlendirmelere dayand~nlarak yap~ld~~~~ anla~~labilir.
M. ~emseddin'in, yaz~lar~nda Avrupal~~ baz~~ oryantalisderin eserlerinden istifade etti~i görülmektedir. Bunlardan aktard~~~~ çarplC~~ baz~~ örnekleri oku-yucular~na heyecanl~~ bir tarzda sunar. Günaltay, Türk okuyucular~n~, ~slam kültür ve bilim tarihi sahalar~nda bilgi sahibi olmad~klar~~ konularda, Fran-s~zca okumalar~ndan edindi~i bilgiyi ak~c~~ bir üslupla aktararak ayd~nlatmay~~ hedefler. Genel mahiyetteki eserlerden medrese tarihi ile ilgili baz~~ bilgiler aktanr. Biz burada onun dolayl~~ yoldan etkilendi~ini dü~ündü~ümüz Avni-pal~~ oryantalisderden baz~lar~~ üzerinde k~saca duraca~~z.
Bunlardan birincisi Daniel Haneberg'dir. Haneberg, 1850'de Münih'te yay~nlanan
Abhandlung diger das Schul-und Lehrwesen der Muhammedaver
im Mittelater
adl~, ~slâm'da e~itim tarihi ile ilgili çal~~mas~nda, Avrupa üni-versitelerinde bulunan mezuniyet sisteminin, yani Lisans'~n(Licendate),
~s-lâm e~itim geleneklerinden biri olan
icazeeten
al~nd~~~n~~ belirtir:Ich
ver-mute, dass unser Licentiat von dieser Muhammedanischen Einrichtung
hers-tannut28. ~kincisi
ise; on dokuzuncu yüzy~l~n son y~llar~nda SaragozaÜniversi-tesi'nde 1893-94 akademik y~l~nda ~slâm'da e~itim konusunda verdi~i ders-lerde ~slân~'da e~itim sisteminin Latin Avrupa'daki üniversiteleri etkiledi~ini ileri süren ~spanyol oryantalist Julian Ribera'd~r. Ribera bu görü~ünü ~slâm medeniyeti öncesi de~i~ik dönemlerde gerek Yunan, Roma veya H~ristiyan Bat~'da bulunmayan baz~~ olaylar (phenomena) -bu arada diploma ve unvan-lar~n verilmesi- üzerine yapt~~~~ ara~t~rmalar neticesinde kurmu~tur. Bat~~ dün-yas~nda önemli tart~~malara yol açan bu çal~~ma medrese sisteminin, Avrupa-'da üniversitelerin -daha önce Bat~~ medeniyetinde örne~i olmad~~~~ halde-do~u~undaki etkilerini ciddi ~ekilde irdelemi~tir29.
~emseddin Bey'in ~slam medeniyeti tarihi konusundaki bilgilerinin te-mel kaynaklar~ndan birisi de Frans~z oryantalist Gustav Le Bon'un 1884'de
28 Daniel Haneberg'in çal~~mas~~ için bk. George Makdisi, The Rise of Colleges: Institutions of Learning in Islam and the West. Edinburg 1981, s. 275.
21 Ribera'n~n bu konudaki çal~~malar~n~n analizi için bk.: George Makdisi, a.g.e., s. 294-296.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N ~ LK SAFHASI 557 yay~mlanan La Civilizadon des Arabes adl~~ eseridir. Le Boll bu çal~~mas~nda Avrupa üniversitelerinin birkaç as~r boyunca Müsliimanlar'~n yaratt~~~~ bilim ve felsefe miras~~ ile geli~ti~ini söyler:
"Sadece temel e~itim veren okullar d~~~nda Ba~dat, Kahire, Toledo, Kordoba gibi büyük merkezlerde laboratuar, gözlemevi ve zengin kütüpha-neleri olan, yani ilmi ara~t~rmalar için gerekli bütün malzemeye sahip üni-versiteler vard~. Sadece ~spanya'da yetmi~~ halk kütüphanesi vard~.... Önceleri bilgi kayna~~~ olarak Yunan eserlerini kullanan ö~renciler durumundayd~lar, fakat çok geçmeden tecrübe ve gözlemlerin en iyi kitaplardan daha k~ymetli oldu~unu anlad~lar. ...Modern bilim metotlar~mn temelini olu~turan tecrübe ve gözlemlerin hocamn otoritesinin yerini al~~~~ genellikle Bacon'a dayand~r~-l~r; halbuki bugün art~k kabul etmek gerekir ki bu tamamen Araplar saye-sinde olmu~tur. Zaten bu görü~, onlar~n eserlerini okuyan bütün alimler ve bilhassa Humboldt taraf~ndan belirtilmi~tir. Bilimin en üst seviyesinin, [bilim adam~n~n] kendisinin diledi~ince hadiseler yaratmas~, yani deneyler yapmas~~ oldu~unu belirttikten sonra bu ünlü gözlemci ekliyor: 'Araplar, eskilerin ne- redeyse hiç bilmedikleri bu üst seviyeye yükseldiler.' Araplar deneyler yap- t~lar ve uzun zaman bu metodun önemini dünyada tek anlayanlar onlar oldu. ... Ayn~~ zamanda bu bilimleri üniversiteler yoluyla ve kitaplar~~ yoluyla yayd~-lar. Avrupa'da bu bak~mdan yapt~klar~~ tesir çok büyük oldu. ... üniversitele-rimizde modern ça~lara gelinceye kadar e~itim hep Arapça kitaplarm ter-cümelerine dayand~. ..."3°
~slam dünyas~ n~n Bat~~ dünyas~na etkilerini aç~ klayan bu çal~~malar Müs-lüman ayd~nlar taraf~nda sevinç ve heyecan ile kar~~land~~~~ gibi baz~~ yanl~~~ anlamalara da yol açm~~t~r. Bu yanl~~~ anlamalardan birisi medreselerin Avru-pa'daki üniversiteler ile e~itlenmesidir. Yani ~slâm'daki yüksek e~itim ile Bat~-'daki yüksek e~itimin aynile~tirilmesidir. Osmanl~~ Türk ayd~nlar~ndan verdi-~imiz örneklere ilave olarak M~s~rl~~ tarihçi Ahmed Zeki Pa~a'n~n (ö. 1934) ve daha sonraki Arap e~itim tarihçilerinin ayn~~ hataya dü~tüklerini görmek, Müslüman ayd~nlar~n mü~terek refleksleri olarak de~erlendirilebilir.
Halbuki üniversiteler, Ortaça~~ H~ristiyan Avrupa tarihçilerinin belirgin ~ekilde ispatlad~klar~~ üzere, Bat~~ Avrupa'ya has sosyal bir te~kilatlanman~ n mahsulü olarak ortaya ç~km~~t~r. On üçüncü yüzy~lda Avrupa'da her nevi co~poradon in geli~ti~i bir ortamda üniversiteler yüksek e~itim müesseseleri
558 EKMELEDD~ N ~ HSANO~LU
olarak te~ekkül etmi~lerdir. Bat~~ Avrupa'n~n d~~~ ndaki toplumlarda yüksek e~itim kurumlar~~ farkl~~ sosyo-kültürel ortamlarda ba~ka ~ekiller alm~~t~r. lâm'da ise medrese, vak~f müessesesi olarak ortaya ç~km~~t~r. Genel olarak ~s-lâm âlemi ve ayn~~ ~ekilde Osmanl~~ dünyas~~ üniversite modelini ancak Avrupa-'dan ö~renerek on dokuzuncu yüzy~lda iktibas etmeye ba~lam~~t~r. Osmanl~-lar bu yeni yüksek e~itim müessesesini medreselerden ayr~~ oOsmanl~-larak mütalaa et-tikleri gibi, medreseyi ve onun okuttu~u ilimleri ça~r~~urmamas~~ için ad~ n~~ yeni "fenler"in e~itildi~i mekân manas~na gelen "Dârülfünun" koymu~lard~r. ~slâm'da medrese tarihi ile ilgili temel müracaat kitab~ n~~ yazan George Mak-disi'nin belirtti~i üzere, ~slâm'da e~itim bir üniversite sistemi olarak de~il, kolej (medrese) sistemi ~eklinde te~kilâtland~r~lm~~ur. ~slâm'~n büyük katk~s~, ortaya ç~kard~~~~ medrese sisteminde, geli~tirdi~i ve Bat~'ya nakletti~i yüksek ö~renim seviyesinde, Bat~'n~n ~slâm'dan hem öz hem de metotla ilgili baz~~ temel unsurlar~~ ödünç alarak kendi e~itim sistemine dahil etmesidir. Lâtin Bat~~ dünyas~n~n büyük katk~s~~ ise, onun inkâr edilemeyecek ölçüde bir ~slâm-Arap unsurunu kapsayan bilgiyi düzenlemesi, daha da geli~tirmesi, ayn~~ za-manda kolej sistemini de geli~tirerek birle~mi~~ bir sistem, yani üniversite hâ-line getirmesidirm.
Olu~an Modelin Yayg~nla~mas~~
Emin Bey'in bu makalesi k~sa bir süre sonra konu ile ilgili esas kaynak yaz~~ olmaya ba~lam~~t~r. Onu büyük takdir ile ilk defa benimseyen Osman Nuri Ergin olmu~tur. Mecelle-i Um~lr-~~ Belediyye adl~~ eserinde, ~slâm ülkele-rinde belediyecilik hizmet ve te~kilâtlanmalar~ndan bahsederken kad~l~k essesesi konusunda bilgi sunma sadedinde Osmanl~~ Devleti'nde kad~l~k mü-essesesi konusunu ele ald~ktan sonra medrese bahsine geçer ve M. Emin Bey-'in 'gayet vâk~fâne' bir surette yazm~~~ oldu~u makaleyi aynen iktibas eder". O. Nuri Ergin bu yaz~s~nda medreselerin lüzumuna i~aret ederek ~öyle der:
"Binâenâleyh bir millette yaln~z kad~~ bulunur da müfti bulunmazsa, yal-n~z mahkeme bulunur da medrese bulunmazsa, zahiri bir asayi~~ mevcut olur, fakat bât~ni olan ahlaki faziletler mevcut olmaz"."
Ergin mahkemeler ve medreselerin düzenlemesi konusunda tekliflerde bulunarak Evkaf Nezareti'ne ba~l~~ medreselerin ve di~er dini miiesseselerin
31 George Makdisi, a.g.e., s. 293.
32 Osman Nuri Ergin, Mecelle-i Belediyye, I, s. 257-263.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N ~ LK SAFHASI 559 Me~ihat makam~na ba~lanmas~yla din e~itimine hizmet veren kurumlar~n kurtulu~unun sa~lanaca~~n~~ söyler ve 'bu suretle hem din teâli edecek, hem de devlet kuvvedenecektir' der. O y~llarda ç~kar~lan "Aile Kanunnamesi"ni ~iddetli ~ekilde tenkid eden O.N. Ergin, bunun yarg~~ sisteminin [~er'i ve ni-zami mahkemelerin] birle~tirilmesine yâni 'Tevhid-i mehâkim' gibi yanl~~~ ve müsemmâsma (ad~na) uygun olmayan mahud kanun ~er'i hakimlerin tayin merciini de~i~tirmekten ve hakimler mesle~ine ~eriattan habersiz olan birkaç hakim sokmaktan ba~ka bir semere vermeyece~ini ifade ettikten sonra, dini e~itimi ve z~mnen medreselerin varl~~~n~~ ~iddetli ~ekilde savunan kesin hük-münü ileri sürer ve 'devleti dinden tecrid etmekten' do~acak sosyal mahzur-lara i~aret eder34.
O. Nuri Ergin, 1922'de yay~nlanan bu eserle M. Emin Bey'in Osmanl~~ medrese imaj~n~~ yeni okuyucu kitlesine ta~~nmasm~n ötesinde medrese ku-rumunun varl~~~n~~ ~iddetle savunur. Bir y~l sonra ilân edilecek Cumhuriyet'le birlikte topluma hâkim olan yeni siyasi ve ideolojik fikir ve tercihlerin tesiri ile de~i~en "medrese" söyleminin O.N. Ergin'in bu yaz~s~nda belirledi~i fikir-lerden ne kadar uzakla~t~~~~ ve daha sonra 1939'da kendisinin yay~nlayaca~~~ Türkiye Maarif Tarihi adl~~ eserindeki bunun tam tersi olan "yeni" fikirleri na-s~l savundu~u göz önünde bulundurulursa, bu yaz~, kar~~la~t~rma imkâmn~~ sa~lamas~~ bak~m~ndan büyük önem ta~~r. 1922 y~l~nda "Tevhid-i mehâkim" fikrini reddederken medreselerin varl~~~n~~ büyük heyecan ile müdafaa eden Ergin, biraz sonra görülece~i üzere "Tevhid-i Tedrisat Kanunu"nun büyük bir savunucusu durumuna geçer ve medreseleri "fosil" olarak telakki eder duruma gelir.
Cumhuriyetin ilk y~llar~nda ~emseddin Günaltay ve Emin Bey'den sonra medreseler tarihini popüler ~ekilde ele al~p yeni kurulan Cumhuriyetin tez-lerine paralel bir ~ekilde sunmaya çal~~anlar~n en erken ve bariz örne~ini Ahmed Hikmet Müftüo~lu (1870-1927) verir. On yedinci yüzy~lda Türk irfa-n~n~n kaynaklar~n~~ konu alan iki makalesinde dü~üncesinin çerçevesini çok kesin çizgiler ile belirler ve makalesine ~öyle ba~lar:
"Osmanl~~ Türkleri tarihinde, hicri on birinci (milâdi on yedinci) asr~n ilk yar~s~~ intizam ve fetihler devrinin nihayeti, da~~n~kl~k ve duraklama za-manlar~n~n ba~lang~c~d~r. ~kinci yar~s~~ ise ayak tak~m~n~n ba~a geçmesinden dolay~~ dü~ünce ve idare gücünün dü~ü~~ an~d~r.""
3 I a.e., s. 284-285.
33 Ahmed Hikmet [Müftüo~lu], "Onbirinci Asr-~~ Hicride Türk Menabi-i ~rfam-1", Mihrab, say~~ 19-20 (~stanbul 1340), s. 623.
560 EKMELEDD~N ~ HSANO~LU
Osmanl~~ e~itim müesseselerini genel olarak Medrese ve Tekke ba~l~klar~~ alt~nda ele alan bu yaz~da medrese ile tekke biri abüs (çauk yüzlü), di~eri be-~ü~~ (güler yüzlü) iki üstad olarak tamulmaktad~r:
"Medreseler parlak dönemlerde münevver zümrenin men~eidir... med-reseden icazet alanlar~n yaln~z dini ilimler mütehass~s~~ olduklar~ n~~ zannet-mek abestir. Medreseler eski zaman dârülfünunlar~~ (üniversiteleri) oldu~u cihetle burada her nevi geçerli ilimler tedris edilirdi. Medreselerin tedrisa-tim on yedinci as~rda dört fakülteye ay~rmak mümkündür: 1- Dini ilimler ve din felsefesi (Kelâm) 2- Hukuk, F~k~h 3- Edebiyat (Arap edebiyat~ ) 4- Fen
(T~p, Matematik, Astronomi)"3'
Ahmed Hikmet Bey, Emin Bey'in makalesinde bulunan birçok konuyu kendi üsk~buyla Emin Bey'i veya ~lmiye Sahlamesi'ni kaynak göstermeden ak-tar~r. Bu arada a~a~~da tart~~~lacak olan Kâtip Çelebi'nin felsefe e~itimi ile
dü~üncelerine de ayn~~ ~ekilde yer verir. Emin Bey'in de kayna~~n~~ zikret-medi~i bu dü~ünceleri Ahmed Hikmet Bey'in nispeten daha sade ifadelerin-den aktaral~m:
"Fatih, medreselerini tesis ederken Sahn-~~ Seman'da Ha~iye-i Tecrid gibi, ~erh-i Mevâk~ fgibi eserlerin okunmas~ n~~ ~art k~ lm~~~ iken on birinci as~ rda bu dersler Telsefiyatur. iddias~yla men olunarak yerlerine Hidâye gibi Ekmel gibi bir tak~m kitaplar ikame edilmi~tir."37
A~a~~da tart~~~laca~~~ üzere Kâtip Çelebi'nin Kad~zâdeli hareketine kar~~~ yazm~~~ oldu~u bu sözlerdeki bir tak~m bilgi unsurlar~, birbiriyle kar~~m~~~ ve tarihi realiteyi yanl~~~ ~ekilde aksettirecek bir hal alm~~t~r.
Ahmet Hikmet Bey'in yaz~s~nda dikkati çeken en önemli yön Kad~zâdeli hareketine dikkat çekmi~~ olmas~~ ve bu hareketi "Medresenin irtica~na en bü-yük delil" olarak kabul etmesidir. Yaz~s~n~~ ~iirler ve tarihi baz~~ anekdotlar ile süsleyen Ahmet Hikmet Bey, medrese ile tekke aras~nda yürüttü~ü münaza-ray~~ makalelerini Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1340/1924) ile kapat~lan medreselerin aleyhine ve hâlâ aç~k olan tekkelerin lehine bitirmektedir:
36 Ahmed Hikmet [Müftüo~lu], "Onbirinci Asr-~~ Hicride Türk Menabi-i ~rfan~-2", Mihrab, say~~ 21-22 (~stanbul 1340), s. 715.
37 Ahmed Hikmet [Müftüo~lu], "Onbirinci Asr-~~ Hicride Türk Menabi-i idan~-2", s. 723. Ad~~ geçen kitaplar ve daha sonra ad~~ geçecek olan kitaplar için bk. Ek.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~C~N~N ~ LK SAFHASI 561 "Medrese ile tekke aras~ndaki bu ihtilâf-~~ telâkki ve terbiyeden dolay~~ o zamanda halkta his ve bak~~~ birli~i vücüd bulmam~~~ tekkenin terbiyesi olan zarif, mütevaz~, cömert, hâlim bir kitle; mukabilinde medresenin yeti~tirdi~i ha~in, cedelci, eli s~k~, maddi bir insan zilmresi olu~mu~~ ve bu zamana kadar devam eylemi~tir."38
Ahmet Hikmet Bey'in, bu yaz~s~ndan bir y~l sonra (1925) kapat~lan tekke ve zâviyelerin bu parlak çehresinin tam tersi olan ve o y~l kapat~lm~~~ medrese-ler için son de~erlendirmesi ~öyledir:
"... Medreseler irfan kayna~~~ olmaktan ç~karak fesat oca~~~ haline geldi... Buralarda ilim ve fen yerine cehil ve taassup tahsil edilmeye ba~land~... fikir ve ilmin geli~mesine mani, büyük bir bela tehlikesini ald~. Bu suretle halk~n ikrah~n~~ celp ede ede, bak~ms~zl~ktan haylazlar ve yobazlarla dolan bu mües-seseler kendili~inden çökme~e ba~lad~."3"
Cumhuriyet'in ilk y~llar~ na tekabül eden ve o günlerde esen de~i~im rüzgâr~n~n izlerini geni~~ halk kitlesine ta~~yan A.H. Müftüo~lu'nun bu yaz~la-r~ndan sonra bu görü~lerin akademik çevrede ~üphesiz yans~malar~~ olmu~tur.
Osmanl~~ medrese tarihi konusunda ilk "akademik" çal~~ma olarak kabul etti~imiz ve yukar~da temas etti~imiz Arif Bey'in Dârülfünun dönemine rast-layan makalesinden sonra medrese tarihi ile ilgili ~stanbul Üniversitesi Ede-biyat Fakültesi bünyesinde 1933 reform hareketinden sonra baz~~ çal~~malar~n ba~lamas~, bu fakültenin iki ünlü "ordinaryüs" profesörü olan Mehmet ~ere-feddin Yaltkaya ve ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~~ iledir. Uzunçar~~lfn~n uzun ve yo~un çal~~malar~~ -daha sonra uzun uzad~ya üzerine duraca~~m~z- bu konu-nun ve genel olarak ~lmiye te~kilât~n~n anla~~lmas~~ ve ara~t~r~lmas~~ için temel müracaat eseri olan kitab~n~n 1965'te yarmlanmas~yla neticelenmi~tir. Ancak Uzunçar~~l~'n~n nezaretinde ve Yaltkaya'n~n yard~mlar~yla Tarih Enstitüsü üçüncü s~n~f ö~rencilerinden Remziye Beksaç'~n 1936'da haz~rlad~~~~ "Sahn-u Semân Medreseleri" adl~~ ara~t~rma ödevi bu konuda yap~ lan ilk "akademik tez" olarak an~lmal~d~r"'. ~. Hakk~~ Uz~mçar~~l~'n~n nezaretinde Süleymaniye Medreseleri konusunda yap~lm~~~ ikinci bir incelemesi daha oldu~u anla~~lan
R. Beksaç'~n bu ikinci tezini bulmak mümkün olmad~~~~ için burada ancak
Fatih ile ilgili çal~~mas~~ üzerinde dur~llacakur". Beksaç bu çal~~mas~ nda Os- 38 Ahmed Hikmet [Müftüo~lu], "Onbirinci Asr-~~ Hicride Türk Menabi-i irfam-1", s. 633. 39 Ahmed Hikmet [Müftüo~lu], "Onbirinci Asr-~~ Hicride Türk Menabi-i ~rfam-2", s. 724.
Remziye Beksaç, Salm(' Seman Medreseleri, ~. Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Tezi, Istanbul 1936, 16 s.
Il ~smail Hakk~~ Uz~~ nçars~ l~, Süleymaniye Medreseleri ile ilgili bu tezi Osmanl~~ Devletinin
~hniye Te~kila t~~ adl~~ eseri~~ i~~~ bibliyografyas~ nda göstermektedir (s. 289). Cumhuriyet'in 50. y~ l~~
562 EKMELEDD~N ~ HSANO~LU
mani~~ medrese tarihinin esas kaynaklar~~ olan birçok birinci derece kayna~a müracaat etmi~tir. Bunlar~n ba~~ nda, bas~lm~~~ veya ~stanbul kütüphanele-rinde yazma halinde bulunan Osmanl~~ kronikleri, Mecdi Efendi taraf~ndan yap~lan ~ekâyik tercümesi ve en önemlisi, 1935'de Tahsin Öz taraf~ndan ya-y~na haz~rlanan Fatih Vakfiyesi'nin Arapça metni gelir.
Fatih öncesi medreseleri hakk~nda giri~~ mahiyetinde k~sa fakat sa~lam kaynaklara dayanarak bilgi veren bu ara~t~rmada, Istanbul'un fethinden sonra Fatih'in mevcut binalar~~ kullanarak kurdu~u medreseler belirlendikten sonra Fatih Külliyesi medreselerinin de~i~ik yönleri ilk defa detayl~~ ~ekilde aç~klan~r. Beksaç'~n vakfiyenin yan~~ s~ra, konu ile ilgili bilgilerinin temel kay-na~~~ Ali'nin Künhii'l-Ahba'r adl~~ tarihidir. Ancak Beksaç'~n bu ara~t~rma ile Osmanl~~ medrese tarihçili~i konusuna Katip Çelebi'ye dayanan yeni bir un-suni ilave etti~ini görürüz. Hocas~~ M.~. Yaltkaya'n~n ders notlar~ndan yarar-land~~~n~~ ifade ettikten sonra ondan ~u bilgileri aktar~r:
"Medâris-i Seman'da okutulan derslere ait bir program~n mevcudiyetine ~imdiye kadar gördü~üm me'hezlerimde rastlamad~ m. Yaln~ z burada tedris edilen dersler ulüm-~~ âliye (kelâm, tefsir, hadis, f~k~ h, ferâiz, usül-~~ f~-k~h)'dendi. Fakat bunun haricinde ulüm-~~ tahsiliyeden olan hendese, hey'et ve bir de ulüm-~~ Arabiye ihmal edilmi~~ de~ildi. Zaten Fatih Sultan Mehmet, Vakfiyesine bu medreselerde okunmas~~ laz~m gelen iki dersi koymu~tu. Bun-lardan birisi, ' ~erh-i Meva'Icif di~eri ise 'Ha~iye-i Tecrit' idi. Bu medreselerin gayesi, her ~eyden evvel memleketi adaletiyle idare edecek olan hâkimleri ye-ti~tirmek oldu~undan, bunlar (F~ k~h) ö~renmeye ve onlar~~ Arapça metinle-rinden tedkik için de Arapça bellemeye mecburdular. Binaenaleyh geçmi~-den haber veren kitaplar bize bu medreselerde, tefsir, hadis ve f~k~h gibi derslerin okutuldu~unu söylememi~~ olsayd~~ biz bunlar~, medreselerin gaye-sinden ke~fedecektik. Ke~fi güç olan dersler felsefe ile mezcedilmi~~ olan
(kelâm)d~. Fevkalade itimada ~ayan bir alim olan Kâtip Çelebi'nin haber ver-di~i bu vakfiyenin ~stanbul Evkaf Müdüriyeti'ndeki mevcut vakfiye olmad~-~~ nolmad~-~~ hocam ~erefeddin Bey tedkik ederek meydana ç~ karmolmad~-~~ t~ r. Bu vakfiyede, Fatih'in vakflyesine kaydettirdi~ini söyledi~i dersler olamad~~~~ gibi lisan iti-bariyle de benzemiyordu. Matbu vakfiyede de bu yoktur." 12
Burada söz konusu olan Kâtip Çelebi'nin, Miiân~l'I-Hakk adl~~ eserinde geçen ~u ibaredir: "Sultan Mehmed Han Medaris-i Semâniye'yi yapt~r~p ka- münasebetiyle ~stanbul Üniversitesi taraf~ ndan bas~lan Cumhuriyetin 50. Y~l~nda ~stanbul
Üniversitesi adl~~ kitab~ n Prof. Dr. Sehabettin Tekindag taraf~ndan yaz~lan birinci bölümünde bu tezin tam künyesi ~u ~ekilde gösterilmektedir: Remziye Beksaç, Süleymaniye Medreseleri, Tez, Edebiyat Fakültesi Tarih Semineri Kütüphanesi, no. 118.
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N ~LK SAFHASI 563 nuna (yani gelenek) göre i~~ görülüp okutulsun diye vakfiyesinde yazm~~~ ve Hâ~iye-i Tecrid' ve '~erh-i Mevâk~ f derslerinin okutulmas~n~~ bildirmi~tir."43 Çok aç~k olarak görülece~i gibi Fatih Vakflyesi'nde herhangi bir dersin veya kitab~n ad~~ geçmemektedir. Ayr~ca Hâ~iye-i Tecrid kitab~, medreselerin en alt kademesinde (yirmili veya yirmibe~li) okutulan bir eser oldu~u gibi, ~erh-i Mevâk~ f adl~~ eser de, Kâtip Çelebi'nin bizzat Cihanniimâ 's~nda gösterdi~i gibi, lurkl~~ medreselere ait bir eserdir. Görülüyor ki ellili medrese olan Se-mâniye Medreseleri'nin vakfiyesinde olmayan veya pâyesine uygun dü~meyen eserlerin okutuldu~unu söyleyen Katip Çelebi, bu konuda ula~t~~~~ bilgileri birbirine kar~~t~rarak sunmu~~ ve daha sonra gelenleri yan~lg~ya «~~ürerek, bu konudaki hatalara yeni hatalar ilâve etmelerine yol açm~~t~r.
Katip Çelebi'nin hatal~~ yaz~lar~~ hariç Fatih medreseleri ile ilgili ba~vur-du~umuz eserlerin tamam~na, yani Fâtih'in ça~da~' olan Tursun Bey'den on yedinci yüzy~lda yaz~lan tarihlere var~ncaya kadar olan eserlerdeki bilgilere topluca bakacak olursak, bu bilgilerin, iki temel kayna~~n muhteviyat~~ d~~~na fazla ç~kmad~klar~n~~ görürüz. Bu kaynaklardan birincisi Fâtih Vakfiyesidir. Bu vakfiye, medreselerin genel e~itim çerçevesi ve onlara sa~lanan imkân ve imtiyazlarla ilgilidir. ~kinci kaynak ise Ta~köprüzâde'nin, o dönemin ulemâs~~ ile ilgili çok yönlü bilgiler verdi~i, ~ekây~k adl~~ eseridir. Bu temel iki kayna~a göre, Fâtih Külliyesi medreselerinin kendisine has bir ders program~~ veya ni-zamnamesi bulundu~una dair herhangi bir bilgi unsuru, delil veya karine bulunmamaktad~r44.
Kâtip Çelebi'nin hata yapabilece~ini ve kendi döneminde Kad~zâdeli ha-reketi mensuplar~n~n felsefe dü~manl~~~na kar~~~ mücadelesinde böyle bir ar-güman~~ geli~tirmi~~ olabilece~ini ihtimal d~~~~ b~rakan Yaltkaya ve ö~rencisi, vakfiyede olmayan bir hükmün -vak~f hukukunun esaslar~na ayk~r~~ oldu~u halde- daha sonra ilâve edildi~ini ileri sürerler:
"Binaenaleyh bu vakfiyeler, muahhar zamanlarda yaz~lm~~~ olsa gerektir. Bugün elde bulunan ~u vakfiyeden istifade edilemedi~i için (~ekây~k-~~ Nu-miniye tezkeresini ve zeyillerini takip ederek ilmi an'aneleri m~~htevi icazet-nameleri gözden geçirerek bu medreselerdeki okunan dersleri tesbit ettim) diyor hocam. (Fatih Sultan Mehmet'den sonra gelenler "bu dersler felsefiyat-
.13 Katip Çelebi, Miza^mil-Hakk fi ~htiyaril-Ahakk, ed. O. ~aik Göl~yay, ~stanbul 1980, s. 21. Bu ve benzer konular~ n tart~~mas~~ için bk.: Ekmeleddin ~ hsanoglu, "Fatih Külliyesi Medreseleri Ne De~ildi! Tarih Yaz~c~l~g~~ Bak~m~ ndan Tenkit ve De~erlendirme Denemesi", ~stanbul Arma~an~~ 1, ~stanbul 1995, s. 105-133 ve Büyük Clhad'dan Frenk Fodul)uguna, ~stanbul 1996, s. 39-84.
564 EKMELEDD~N ~HSANO~LU
t~r" diye kald~r~ p yerine (F~k~h)'dan (Hidaye) ve (Elunel) derslerini okutmay~~ makul gördüler zira birçok kimselere göre (Kelâmiyat) ile me~gul olan z~n-d~kla~~yordu. Yunanilerin (metaf~zik, fizik, kimya ve arziyaunda bütün telak-kilerini ihtiva eden ve ferdi daha realist dü~ünceye al~~uran bu ilmi ortadan kald~ran ancak Fatih devrinden sonra gelüb müteass~p ve riyakâr ulemân~n sözüne kanan cahil padi~ahlard~. Nitekim Fatih bu ilmi tolerans~n~n deva-m~n~, vakfiyesiyle de temin etmek istemi~, vakflyesine iki me~hur kelâm kitap-lar~ndan olan (Ha~iye-i Tecrit) ile (~erh-i Mevakif)'~n okunmas~n~~ dercetti-~ini yukar~da söylemi~tik. Y~ ne me~l~ur kelam kitaplar~ ndan birisi olan me~-hur müfessir (Kad~~ Beyzavi-685'de öldü-) (Tevaliilenvar) nam~ndaki metnini ~erh eden Esfehanl~~ (~emseddin Mahmut bin Abdurrahman)'~n (~erh-i me-tah) nam~yla maruf olan (Metâliilenzâr).1 tedris ediyordu."45
Beksaç incelemesinde, hocas~~ Uzunçar~~l~'n~n Üniversite Kütüphanesi-'nde tespit etti~i "Kanunname-i Talebe-i Ulüm"a dayanarak kendisine verdi~i malumata göre bir tak~m yorumlarda bulunur. Uzunçar~~l~'n~n daha sonra-lar~~ kendi eserinde on alt~nc~~ yüzy~l~n ba~lar~na ait oldu~unu söyledi~i bu kanunname ö~rencisi taraf~ndan Fatih ve Bayezit devrine tarihlendirilir. Ka-nunnamenin metninde Fatih medreselerinin ad~~ geçmedi~i halde hocas~n~n verdi~i ka~~ttan dolay~~ bunun tetimme medreselerine ait oldu~unu belirtir. M.~. Yaltkaya'n~ n a~a~~da ele alaca~~m~z makalesinde Fatih medreselerine at~fta bulunmadan zikredilen bu kanunname, daha sonralar~~ onun makale-sine referans veren birçok yazar taraf~ndan tekrarlanacakur. Hatta yine a~a-~~da aç~ klanacak.' gibi Süheyl Ünver taraf~ ndan Fatih medreselerinin "ders
nizamnamesi" haline dönü~türülecektir"'.
46 Remziye Beksaç, a.g.t., s. 11.
46 Remziye Beksaç hocas~~~~~~~ kendisine bu konu ile ilgili verdi~i notta bu kanunnamenin ~stanbul Üniversitesi Halis Efendi Kitaplar~~ no: 207'de bulundu~unu kaydederken, Yaltkaya bu-nun ayn~~ koleksiyobu-nun 206 numaral~~ eseri oldu~unu belirtir. Uzunçar~~l~'n~n eserinde de ayn~~ ~ekilde, yani 206 numarada kay~ tl~~ görünür. Süheyl Ünver ise "Bu iktibas olunan sat~ rlar~~ hâsi olan eser bildirildi~i kütüphane ve numaras~ nda bulunamam~~t~r. Profesör Yaltkaya bu notu Prof. ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~'dan ald~~~n~~ bildirmi~tir. Hala bunu ar~yoruz. Muhtelif kütüpha-nelerin siyaset kitaplar~~ aras~nda ~imdiye kadar bulamad~k. Biz bu sat~rlar~~ Fatih devrinde tanzim olundu~undan bahsetti~imiz tedris nizamnamesinden ç~km~~~ say~yoruz." Süheyl Ünver iktibas~~ tamamlad~ktan sonra, "...e~er bu sat~rlar Fatih zaman~nda Ali Ku~çu ve Molla Hüsrev'in birlikte haz~rlad~klar~~ medâris nizam~ndan al~ nm~~~ ise de~erleri fazlad~r" diyerek bir ihtiyat kayd~~ derc eder. Ünver'in Fatih Külliyesi ile ilgili bu eserinden iki y~l sonra, yani 1948'de, Fatih döneminin en parlak matematik ve astronomi alimi ve Semerkand ekolünü Osmanl~~ bilim dünyas~na ta~~yan Ali Ku~çu ile ilgili eserinde, Ayvansarayll Hüseyin Efendi'nin Ali Ku~çu ile ilgili verdi~i bilgiler ile ~. Yaltkaya'n~n yay~nlad~~~~ metni birle~tirerek "Ali Ku~çu'nun da tasvibi ile Molla Hüsrev tara-f~ndan kaleme al~nan medreseler nizamnamesi hakikaten bu ise, k~ymetine son yoktur. ~baresi o desTin ifadesiyle olmas~~ bu zaml~~ kuvvetlendirecek mahiyettedir" demektedir. Görüldü~ü gibi tarihi belirtilmeyen anonim bir "Kanun-~~ Talebe-i Ulüm" birinci iktibasta Fatih medreselerinin
OSMANLI MEDRESE TAR~HÇ~L~~~N~N ~LK SAFHASI 565 Remziye Beksaç, Fatih Sahn-~~ Seman medreseleri konusunda üniversite benzetmesini tekrarlarken, o dönemin medreseler konusunda hakim görü~-lerinin tesiri alt~nda çal~~mas~n~~ netice k~sm~nda ~u ~ekilde özeder:
"Fatih medreseleri bütün ihti~am~n~~ Kanuni Sultan Süleyman devrine kadar muhafaza etmi~tir. Kanuni devrinde Süleymaniye Camii etraf~nda yap~-lan medreseler, Sahn medreselerinin k~ymetini dü~ürmemi~~ onun yaln~z ulüm-~ âliye tahsiline tahsisine sebep olmu~tur. Süleymaniye medreseleri ise akliyenin tahsil edildi~i medreseler olmu~tur. Bilahare bütün bu yük-sek irfan ocaklar~n~n tesisat~nda bozukluk olmu~, padi~ahlar masarifi ihmal etmi~, mutaass~plar türemi~, müderrislikler lay~k olmayan kimselere verilmi~, icazetnameler sat~l~r olmu~, müderrisler derslerine girmez vekil gönderir olmu~lar. ilim de günden güne sukut etmi~, Fatih devrinin tolerans~~ yerine taassup hüküm sürmeye ba~lam~~. Daha Fatih Sultan Mehmed'in, ilmi müna-ka~adan, hürriyet-i efkardan zevk al~r devrinin, o~lu Bayezid II. zaman~nda sukut etti~i görülür. Taassubun tesiriyle, Ali Ku~çu'nun talebesi ve hem de (Semaniye)'de müderrislik etmi~~ bulunan riyâziyeci Mevlana Lutfullah'~n z~nd~kl~kla itham edilerek alenen idam edilmesi bunun bir misalidir. Koçi Bey Sultan Murad-~~ rabiye takdim etti~i risalede bu ilmi sukutu çok ac~~ ve aç~k bir ifade ile padi~aha anlat~r ve ilk i'dlan~n sebeplerinden biri o zaman böyle ilmi su'i istimallerinin olmad~~~d~r, der. E~er o günlerde, ilk üniversite-lerimiz mesabesinde olan bu yüksek medreselerin te~kilat~~ bozulmam~~~ ol-sayd~, her sene bir terakki serisiyle kar~~la~acak, bu günkü modern üniversi-temizi daha on yedinci as~rda kurmu~~ olacakt~k.. Fakat bu müesseseler maddi, manevi bütün bozukluklar~~ ile maalesef, pek yak~n zamanlara kadar ya~ad~lar.. Bunlar~~ Dârülhilafe ad~yla, 18/Ey1ü1/1330-1914'te ~slah etmeye u~ra~ularsa da daha berbat yola saplat~lm~~~ olduk. Bu medreselerden tama-men (CUMHUR~YET)'in ilan~yla kurtulabildik."17
Remziye Beksaç'~n ara~t~rma ödevinde görülen tarihi iktibaslar ve argü-manlar~n, dört y~l sonra Tanzimat'~ n yüzüncü y~l dönümü münasebetiyle Milli E~itim Bakanl~~~'n~n 1940'da yay~nlad~~~~ Tanzimat adl~~ kitapta Edebiyat Fakültesi "ordinaryüs" profesörlerden Mehmed ~erefeddin Yaltkaya (1879-1947) taraf~ndan sunuldu~unu görürüz48. "Tanzimat'tan Evvel ve Sonra Med-reseler" adl~~ makale, bu konuda daha sonra yaz~~ yazacaklar için s~k s~k ba~vu- tedris program~", ikinci iktibasta bu medreselerin "nizamnamesi" haline gelmi~tir. Ayr~ca bu program veya nizamnamenin Ali Ku~çu ile Molla Hüsrev taraf~ndan haz~rland~~~~ mükerreren ifade edilmektedir.
47 Remziye Beksaç, a.g.t., 15-16.
18 M. ~erefettin Yaltkaya, "Tanzimattan Evvel ve Sonra Medreseler", Tanzimat I, ~stanbul 1940, s. 463-467.
566 EKMELEDDIN IFISANO~LU
racaklan ve medrese ara~unalar~mn bibliyografyalarmda daima görünen bir kaynak olacakt~r. Yaltkaya'mn dini bir muhit içinde yeti~mi~~ olmas~n~n, Rü~-diye ve Dârülmuallimin'deki modern tahsili yan~nda klasik dini ilimlerde ica-zetli olmas~, ~lâhiyat ve Edebiyat Fakülteleri'ndeki hocal~klar~ndan önce ~s-tanbul Medreseleri'nde müderrislik yapm~~~ olmas~n~n, medrese konusunda, yaz~s~na ayr~~ bir itibar sa~lad~~~~ muhaldukur.
Yaltkaya makalesinde medreseler tarihini iyi dönem-kötü dönem ikilemi içinde ele al~r. Cevdet Pa~a'n~n yukar~da belirtildi~i üzere ilmiye mesle~inin gerilemesi konusundaki fikirlerini, ba~lam~~ d~~~nda, onun ad~n~~ vermeden aktar~r. Burada Cevdet Pa~a'n~n bu konudaki kayna~~n~~ te~kil eden Koçi Bey-'in lâyihasma i~aret ederken bas~lm~~~ nüshas~na müracaat etmeden Cevdet Pa~a'n~n eserinden aktar~r. Koçi Bey risalesinde ilmiye s~n~fin~n bozulmas~-n~n dönüm noktas~n~~ 1003 (1594) olarak gösterip bunun de~i~ik tezahürle-rini örneklemi~tir49. Cevdet Pa~a bu konuyla ilgili yaz~s~nda ise bu tarihi yu-varlayarak sunmu~tun "Koçi Bey... bin tarihine gelince...." veya "bin tarihle-rinden sonra ilmiye tariki bozulmaya yüz tutup..."5°
Yaltkaya, Cevdet Pa~a'n~n Koçi Bey'den iktibas etti~i bilgileri kaynak gös-termeden aktar~r ve Koçi Bey'in görü~lerini Kâtip Çelebi'nin verdi~i bilgiler ile mezcederek sunar. ~erefeddin Yaltkaya, Kâtip Çelebi'nin Nizâm~ll-Hakk adl~~ eserinden -bundan sonra medreseler ile ilgili bütün yaz~larda s~k s~k tek-rarlanacak ve medreseler konusunda yak~n zamana kadar tart~~ma kabul edilmez tarihi gerçekler olarak kabul görecek- iki görü~ünü aktar~r. Bunlar-dan birisi Hi~iye-i Tecrid ve ~erh-i Mevâkdadl~~ ~lm-i Kelârn -yani ~slâm felse-fesine ait eserlerin- okutulmas~n~n Fatih'in Sahn medreselerinin vakfiyesinde ~art ko~ulmu~~ olmas~d~r. Fatih'in vakfiyesinde böyle bir hükmün olmad~~~, tespiti zor bir husus olmamakla beraber Yaltkaya'mn Kâtip Çelebi gibi bir otoritenin eserinden nakletti~i bu sözler Osmanl~~ medreseleri konusunda günümüze kadar devam eden "light motif'lerden birisini te~kil etmektedir.
Remziye Beksaç'~n ödevinde tart~~~lan bu konunun Yaltkayaen~n makale-sinden daha farkl~~ bir ~ekilde ele al~nmas~~ beklenirdi. Çünkü Yaltkaya Fatih Vakflyesi'nde böyle bir hüküm veya ifade bulunup bulunmad~~~n~~ ara~urm~~~ olsa idi medreseler ile ilgili bu hata elli sene boyunca tekrarlanmayacaku.
49 Koçi Beyin haz~rlad~~~~ lâyiha daha sonraki tarihlerde bas~lmist~r. Bu risalenin ulemâ ile
ilgili k~s~mlar~~ için bk.: Risâle-i Koçi Bey, Londra: M6syö Vats Tabhanesi,1277, s. 9-12 ve Koçi Bey
Risâlesi, Istanbul 1303,5.36-46.