• Sonuç bulunamadı

Beery-Buktenıca Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6'nın Türkçe'ye uyarlanması ve 36-70 aylık çocuklarda görsel motor koordinasyonun incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Beery-Buktenıca Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6'nın Türkçe'ye uyarlanması ve 36-70 aylık çocuklarda görsel motor koordinasyonun incelenmesi"

Copied!
121
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BİLİM DALI

BEERY-BUKTENICA GELİŞİMSEL GÖRSEL-MOTOR

KOORDİNASYON TESTİ-6’NIN TÜRKÇE’YE

UYARLANMASI VE 36-70 AYLIK ÇOCUKLARDA GÖRSEL

MOTOR KOORDİNASYONUN İNCELENMESİ

Fatmanur ÖZTOKLU DURMUŞ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Kezban TEPELİ

(2)
(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Fatmanur ÖZTOKLU

DURMUŞ

Numarası: 114238831004 Ana Bilim/Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi/

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Kezban TEPELİ

Tezin Adı

Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması ve 36-70 Aylık Çocuklarda Görsel Motor Koordinasyonun İncelenmesi

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Fatmanur ÖZTOKLU

DURMUŞ

Numarası: 114238831004 Ana Bilim/Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi/

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Kezban TEPELİ

Tezin Adı

Beery-Buktenıca Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması ve 36-70 Aylık Çocuklarda Görsel Motor Koordinasyonun İncelenmesi

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Fatmanur ÖZTOKLU DURMUŞ tarafından hazırlanan ‘Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması ve 36-70 Aylık Çocuklarda Görsel Motor Koordinasyonun İncelenmesi’ başlıklı bu çalışma 04/08/2014 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(5)

ÖNSÖZ

İnsanlar, yaşamlarını sürdürebilmek ve kolaylaştırabilmek için yürüme, koşma, yemek yeme, giyinme-soyunma gibi bir takım temel becerilere sahip olmalıdırlar. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmek için edindiği bu temel becerilerin pek çoğu görsel-motor koordinasyon becerilerinin varlığını gerektirmektedir. Görsel-motor koordinasyon becerilerin varlığı sadece temel becerilerin yerine getirilmesinde değil; makas kullanma, çizme, harfleri kopyalama, yazı yazma gibi akademik faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde de önemlidir.

Bu temel ve akademik becerilerin kazanılması, çocukların kendi kendini yeterli hissetmesini, öz benlik algısının olumlu yönde gelişmesini, sosyal-duygusal ve akademik anlamda kendisini başarılı hissetmesini sağlayacaktır.

Pek çok becerinin kazanıldığı okul öncesi dönem, görsel-motor koordinasyon becerilerinin kazanılmasında da kritik yıllardır. Bu nedenle bu araştırmada okul öncesi dönem çocuklarının görsel-motor koordinasyon becerileri incelenerek literatüre bu konuda bir araştırma kazandırılması amaçlanmıştır.

Bu araştırma pek çok kişinin yardımı ve desteğiyle yürütülmüştür. Öncelikle çalışmamın her aşamasında bana rehberlik eden, desteğini esirgemeyen ve sabırla çalışmamı sürdürmem için yardım eden danışmanım Sayın Doç. Dr. Kezban TEPELİ’ye teşekkürü bir borç bilirim.

Tez hazırlama sürecinde beni motive eden, her türlü konuda bana ışık tutan, sevgisini ve emeğini esirgemeyen meslektaşım ve dostum Aliye ÖNCÜL DURSUN’ a; mesleki anlamda ve hayata bakışıyla örnek aldığım arkadaşım Ayşegül YILDIRIM’a; beni her konuda destekleyip, büyüten, bu günlere getiren sevgili annem Havva ÖZTOKLU ve babam Feyzi ÖZTOKLU’ya; akademik çalışmalarımda ve maddi-manevi her konuda ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olan kardeşim Firdevs Merve ÖZTOKLU’ ya çok teşekkür ederim.

Ölçekleri uygulamamda bana yardımcı olan, kurumlara ulaşmamı sağlayan sevgili kuzenim Zeynep GÜNDÜZ’e ve mesai arkadaşlarıma da sonsuz teşekkür ederim.

Ayrıca araştırmam boyunca özellikle çeviriler konusunda bana destek olan, evimizde bana çalışma ortamı hazırlayan ve yardımlarını esirgemeyen biricik eşim Mehmet DURMUŞ’a canı gönülden teşekkür ederim.

Fatmanur ÖZTOKLU DURMUŞ Konya 2014

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Fatmanur ÖZTOKLU

DURMUŞ

Numarası: 114238831004 Ana Bilim/Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi/

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Doç. Dr. Kezban TEPELİ

Tezin Adı

Beery Buktenıca Gelişimsel Görsel Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması ve 36-70 Aylık Çocuklarda Görsel Motor Koordinasyonun İncelenmesi

ÖZET

Bu araştırmada, Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması ve 36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyonlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma Nevşehir il merkezi ve Avanos ilçesinde bulunan resmi-özel anaokulu ve anasınıflarına devam eden tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 387 çocuk üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada çocuklar hakkında kişisel bilgileri edinmek amacıyla “Genel Bilgi Formu” ve çocukların görsel-motor koordinasyonunun incelenmesi amacıyla “Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel Motor Koordinasyon Testi-6”, ek testleri olan “Görsel Algı” ve “Motor Koordinasyon” testleri kullanılmıştır. Testlerden elde edilen verilerin analizinde “t-testi” ve “F Testi” kullanılmıştır.

Araştırmadan elde edilen bulgular aşağıda özetlenmiştir:

● Beey-Buktenica Gelişimsel Görsel- Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan görsel algı ve motor koordinasyon testleri 36-70 aylık çocuklar için güvenilirdir.

● Beey-Buktenica Gelişimsel Görsel- Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan görsel algı ve motor koordinasyon testleri 36-70 aylık çocuklar için geçerlidir.

(7)

● Araştırmaya katılan çocukların görsel-motor koordinasyon, görsel algı ve motor koordinasyon puanlarının cinsiyete göre farklılaşmadığı görülmüştür.

● Araştırmaya göre, 36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon, görsel algı ve motor koordinasyon puanlarının yaşa göre farklılaştığı tespit edilmiştir.

● 36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon, görsel algı ve motor koordinasyon beceri puanları anne ve baba öğrenim durumlarına göre incelendiğinde çocukların her üç testten de aldıkları puanların anne ve baba eğitim durumundan etkilenmediği ortaya konulmuştur.

● Anne gelirine göre 36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon, görsel algı ve motor koordinasyon beceri puanları incelendiğinde; çocukların görsel-motor koordinasyon beceri puanlarının anne gelirine göre farklılaştığı görülmüştür. Görsel algı ve motor koordinasyon puanlarının ise anne gelirine göre değişmediği belirlenmiştir.

● Baba geliri değişkenine bakıldığında ise 36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon beceri puanları ile motor koordinasyon beceri puanlarının baba gelir gruplarına göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı, görsel algı beceri puanlarının ise baba gelir durumuna göre farklılaşmadığı görülmüştür.

● Araştırma bulgularına göre çocukların görsel-motor koordinasyon ve motor koordinasyon beceri puanları kardeş sayılarına göre anlamlı düzeyde farklılaşmamıştır. Ancak çocukların görsel algı puanlarına bakıldığında 1 kardeşi olan çocuklarla 2 ve daha fazla kardeşi olan çocuklar arasında anlamlı düzeyde farklılaştığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: 36-70 aylık çocuklar, Görsel Algı, Motor Koordinasyon,

Görsel-Motor Koordinasyon, Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel Motor Koordinasyon Testi-6

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Fatmanur ÖZTOKLU

DURMUŞ

Numarası: 114238831004

Ana Bilim/Bilim Dalı

Child Development and Home Management Education / Child Development and

Education Ö ğr enc ini n

Danışmanı Assoc. Dr. Kezban TEPELİ

Tezin Adı

Adaptation of Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor

Integration Test-6 to Turkish and Examining the Visual Motor Integration of 36 to 70 Months-Old Children.

SUMMARY

This research aimed to adapt Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor Integration Test-6 to Turkish and examine the visual motor integration of 36 to 70-months-old children in terms of a number of variables. It was conducted on 387 children attending state and private preschools and nursery classes in Nevşehir and Avanos, and the subjects were chosen through random cluster sampling method. In this research, ‘General Information Form’ was used to obtain personal information about the subjects, and Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor Integration Test-6 with its two supplemental tests Visual Perception and Motor Coordination were used to examine the visual motor integration of the subjects. In the analysis of the data acquired from the tests, ‘t-test’ and ‘F-Test’ were used.

The findings obtained from this research were summarized below:

● Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor Integration Test-6 with its two supplemental tests Visual Perception and Motor Coordination are valid for 36 to 70-months-old children.

(9)

● Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor Integration Test-6 with its two supplemental tests Visual Perception and Motor Coordination are reliable for 36 to 70-months-old children.

● It was observed that visual motor integration, visual perception and motor coordination scores of the subjects differentiated with regard to the age.

● It was determined that visual motor integration, visual perception and motor coordination scores of 36 to 70-months-old subjects did not differentiate with regard to the sex.

● Examining the visual motor integration, visual perception and motor coordination scores of 36 to 70-months-old subjects with regard to the education level of parents, it was found out that those scores from all three tests were not influenced by the education level of parents.

● Examining the visual motor integration, visual perception and motor coordination scores of 36 to 70-months-old subjects with regard to mother’s income status, visual motor integration skills scores differentiated. However, visual perception and motor coordination scores did not differentiate with regard to mother’s income status.

● Upon viewing father’s income status, motor coordination skills and visual motor integration skills scores of 36 to 70-months-old subjects considerably differentiated; but visual perception skills scores did not differentiate with regard to father’s income status.

● According to research findings, visual motor integration skills and motor coordination skills scores of the subjects did not differentiate with regard to number of siblings, but the scores of visual perception between children with one sibling and children with two or more siblings considerably differentiated.

Key words: 36 to 70-months-old children, Visual Perception, Motor

Coordination, Visual Motor Integration, Beery-Buktenica Developmental Test of Visual Motor Integration Test-6

(10)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ...ii

ÖNSÖZ ...iii ÖZET ... iv SUMMARY ... vi İÇİNDEKİLER ...viii TABLOLAR LİSTESİ... x BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem... 1 1.2. Amaç ... 2 1.3. Alt amaçlar... 2 1.4. Önem ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 5 İKİNCİ BÖLÜM KONUYLA İLGİLİ YAYIN ve ARAŞTIRMALAR 2.1. Algı... 6

2.1.1. Algıyı Etkileyen Etmenler ... 7

2.1.2. Algısal Değişmezlikler ... 9

2.1.3. Algısal Gelişim ... 10

2.2. Görsel Algı... 14

2.2.1. Görsel Algılama Alanları... 16

2.2.2. Görsel Algı Gelişimi ... 17

2.2.3. Görsel Algı Konusunda Yapılan Araştırmalar... 20

(11)

2.3.1. Motor Koordinasyon Konusunda Yapılan Araştırmalar ... 29

2.4. Görsel-Motor Koordinasyon... 32

2.4.1. Görsel-Motor Koordinasyon Konusunda Yapılan Araştırmalar... 34

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli ... 42

3.2. Evren ve Örneklem ... 42

3.3. Veri Toplama Araçları... 49

3.3.1. Genel Bilgi Formu... 49

3.3.2. Beery-Buktenica Görsel-Motor Koordinasyon Testi ... 49

3.3.2.1. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçeye Uyarlanması... 52

3.4. Verilerin Toplanması ve Analizi... 53

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ ve ÖNERİLER ALTINCI BÖLÜM TARTIŞMA ve YORUM KAYNAKÇA ... 92 EKLER ... 103

EK-1: Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi... 104

EK-2: Görsel Algı Testi ... 105

EK-3: Motor Koordinasyon Testi... 106

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Çocukların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı... 43

Tablo 2. Çocukların Yaş Grubuna Göre Dağılımı... 43

Tablo 3. Çocukların Anne Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ... 44

Tablo 4. Çocukların Baba Yaş Gruplarına Göre Dağılımı... 44

Tablo 5. Çocukların Anne Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı... 45

Tablo 6. Çocukların Baba Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı ... 45

Tablo 7. Çocukların Anne Mesleklerine Göre Dağılımı... 46

Tablo 8. Çocukların Baba Mesleklerine Göre Dağılımı ... 46

Tablo 9. Çocukların Anne Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı ... 47

Tablo 10. Çocukların Baba Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı... 47

Tablo 11. Çocukların Kardeş Sayısına Göre Dağılımı ... 48

Tablo 12. Çocukların Doğum Sırasına Göre Dağılımı ... 48

Tablo 13. Çocukların Okul Öncesi Eğitime Devam Süresine Göre Dağılımı... 49

Tablo 14. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan “Görsel Algı Testi” ve “Motor Koordinasyon Testi” ne İlişkin Güvenirlik Katsayıları... 55

Tablo 15. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan “Görsel Algı Testi” ve “Motor Koordinasyon Testi” ne İlişkin Betimsel İstatikler... 57

Tablo 16. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan “Görsel Algı Testi” ve “Motor Koordinasyon Testi” ne İlişkin Madde Güçlüğü ve Madde Ayırt Ediciliği Değerleri ... 59

Tablo 17. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan “Görsel Algı Testi” ve “Motor Koordinasyon Testi” ile Frostig Gelişimsel Görsel Algı Testi-3 Korelasyon Analizi Sonuçları ... 61

(13)

Tablo 18. Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi İle Ek Testleri Olan Görsel Algı ve Motor Koordinasyon Testleri Arasındaki Korelasyonlar

Korelasyon Analizi Sonuçları ... 62

Tablo 19. 36-70 aylık Çocukların Görsel- Motor Koordinasyon Düzeyleri ... 63

Tablo 20. 36-70 aylık Çocukların Görsel Algı Düzeyleri... 64

Tablo 21. 36-70 Aylık Çocukların Motor Koordinasyon Düzeyleri ... 64

Tablo 22. 36-70 Aylık Çocukların Görsel-Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Cinsiyete Göre t-Testi Sonuçları ... 65

Tablo 23. Çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Cinsiyete Göre t-Testi Sonuçları ... 65

Tablo 24. 36-70 Aylık Çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Cinsiyete Göre t-Testi Sonuçları... 66

Tablo 25. 36-70 Aylık Çocukların Görsel-Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Yaş Gruplarına Göre F Testi Sonuçları ... 66

Tablo 26. 36-70 Aylık Çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Yaş Gruplarına Göre F Testi Sonuçları... 67

Tablo 27. 36-70 Aylık Çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Yaş Gruplarına Göre F Testi Sonuçları ... 68

Tablo 28. 36-70 aylık çocukların Görsel- Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Anne Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 69

Tablo 29. 36-70 aylık çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Anne Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 70

Tablo 30. 36-70 aylık çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Anne Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 70

Tablo 31. 36-70 aylık çocukların Görsel- Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Baba Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 71

Tablo 32. 36-70 aylık çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Baba Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 72

(14)

Tablo 33. 36-70 aylık çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Baba

Öğrenim Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 72 Tablo 34. 36-70 Aylık Çocukların Görsel- Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının

Anne Gelir Durumuna Göre F Testi Sonuçları ... 73 Tablo 35. 36-70 aylık çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Anne Gelir Durumuna Göre F Testi Sonuçları ... 74 Tablo 36. 36-70 aylık çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Anne Gelir

Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 74 Tablo 37. Çocukların Görsel- Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Baba Gelir

Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 75 Tablo 38. 36-70 aylık çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Baba Gelir Durumuna

Göre F Testi Sonuçları ... 76 Tablo 39. 36-70 aylık çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Baba Gelir

Durumuna Göre F Testi Sonuçları... 76 Tablo 40. 36-70 aylık çocukların Görsel-Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının

Kardeş Sayısına Göre F Testi Sonuçları ... 77 Tablo 41. 36-70 aylık çocukların Görsel Algı Beceri Puanlarının Kardeş Sayısına Göre

F Testi Sonuçları... 78 Tablo 42: 36-70 Aylık Çocukların Motor Koordinasyon Beceri Puanlarının Kardeş

(15)

GİRİŞ

1.1. Problem

Görsel algı, çevreden görsel bilgiyi çıkarma ve düzenleme sürecidir (Sortor ve Kulp, 2003, s.758). Görsel-motor koordinasyon becerisi, görsel olarak algılanan bir nesnenin motor çıktıya dönüştürülmesidir (Tekok-Kılıç, Elmastaş-Dikeç ve Can, 2010, s.98).

Görsel algı ve motor becerileri koordine etme yeteneği olan görsel-motor koordinasyon; nesneleri görme, onları kullanma, emekleme, yürüme, koşma, tehlikeden korunma, yemek yeme gibi ilgili temel becerilerden çizme, boyama, yazı yazma gibi akademik becerilere ve bilgisayar kullanma, bina inşa etme, araç kullanma, keşif yapma gibi daha ileri bilişsel becerilere kadar tüm alanlarda kullanılmaktadır (Ercan ve Aral, 2011, s.137).

Gelişimsel olarak bir okul öncesi çağındaki çocuk özellikle el yazısı gibi görsel-motor koordinasyon gerektiren etkinlikleri yapmasına olanak sağlayan ince görsel-motor becerilerini ve görsel-algısal becerilerini bu dönemde geliştirmektedir (Daly, Kelley ve Krauss, 2003, s.459). Görsel-motor koordinasyon ve el yazısı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar, ya iki beceri arasında önemli bir korelasyon olduğunu ya da zayıf el yazısı olan çocukların daha zayıf görsel-motor koordinasyon performansa sahip olduğunu ortaya çıkarmışlardır (Barnhardt vd., 2005, s.138). Yapılan araştırmalarda görsel-motor koordinasyon becerisinin, akademik başarıyla olumlu anlamda ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Sortor ve Kulp, 2003, s.758).

Altı-yedi yaşındaki çocukların çoğu, görsel-motor koordinasyon gerektiren işleri sürdürebilmek için yeterli olgunluğa sahiptir. Ancak, görsel algıda ya da motor becerilerdeki yetersizlikler veya gecikmeler akademik becerileri kazanmada, okul etkinliklerine katılımda, sosyal ilişkilerde, benlik algısında kısacası tüm yaşamında olumsuzluklara yol açmaktadır (Akt. Ercan ve Aral, 2011, s.137).

(16)

Görsel-motor koordinasyon becerisinin çocukların yaşamını etkileyen temel becerilerde, akademik ve bilişsel becerileri kazanma, uygulama gibi alanlarda ve çocukların okula ve sosyal ilişkilere katılımında etkili olduğu görülmektedir. Bu alandaki eksiklikler, yetersizlikler çocukları olumsuz anlamda etkilemektedir. Bu nedenle bu alandaki eksikliklerin, görsel-motor koordinasyon becerisinin kazanıldığı okul öncesi dönemde tespit edilmesi, görsel-motor koordinasyon becerilerin gelişimini etkileyen çeşitli değişkenlerin neler olduğunun bilinmesi, bu eksikliklerin ve değişkenlerin tespitinden hareketle çocukların görsel-motor koordinasyon becerisini geliştirici etkinliklerin ve eğitim programlarının geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Ülkemizde, çocuklardaki görsel-motor koordinasyonu incelemeye yönelik güncel testlerin yaygın olmaması nedeniyle bu çalışmada, Beery-Buktenica Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye uyarlanması ve 36-70 aylık çocuklarda görsel-motor koordinasyonun çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

1.2. Amaç

Bu araştırmanın temel amacı, Beery-Buktenica Görsel Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe ‘ye uyarlanması ve 36-70 aylık çocuklarda görsel-motor koordinasyonun çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir.

1.3. Alt amaçlar

Araştırmada bu temel amaca bağlı olarak aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır. A: Beery-Buktenica Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6’nın Türkçe’ye Uyarlanması A.1.Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testlerinin güvenirlik değerleri nedir?

A.2.Beery-Buktenica Gelişimsel Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testlerinin geçerlik değerleri nedir?

B: 36-70 aylık çocuklarda Görsel-Motor Koordinasyonunun İncelenmesi B.1.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon düzeyleri nedir?

(17)

B.1.2.36-70 aylık çocukların motor koordinasyon düzeyleri nedir?

B.2.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır?

B.2.1.36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır?

B.2.2. 36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır?

B.3.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri yaşa göre farklılaşmakta mıdır?

B.3.1. 36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri yaşa göre farklılaşmakta mıdır?

B.3.2.36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri yaşa göre farklılaşmakta mıdır?

B.4.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri anne öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.4.1. 36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri anne öğrenim durumu göre farklılaşmakta mıdır?

B.4.2.36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri anne öğrenim durumu göre farklılaşmakta mıdır?

B.5.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri baba öğrenim düzeyine göre farklılaşmakta mıdır?

B.5.1.36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri baba öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.5.2.36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri baba öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.6.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri anne gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

(18)

B.6.1.36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri anne gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.6.2.36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri anne gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.7.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri baba gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.7.1. 36-70 çocukların görsel algı becerileri baba gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.7.2. 36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri baba gelir durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

B.8.36-70 aylık çocukların görsel-motor koordinasyon becerileri kardeş sayısına göre farklılaşmakta mıdır?

B.8.1. 36-70 aylık çocukların görsel algı becerileri kardeş sayısına göre farklılaşmakta mıdır?

B.8.2. 36-70 aylık çocukların motor koordinasyon becerileri kardeş sayısına göre farklılaşmakta mıdır?

1.4. Önem

Okul öncesi dönem, çocukların hızla geliştiği ve gelecekte kullanacağı becerileri kazandığı bir dönemdir. Bu nedenle bu dönemde kazanılan beceriler çocuğun gelişimi için önem kazanmaktadır. Görsel-motor koordinasyon da bu dönemde kazanılan becerilerden biridir ve koşmak, sıçramak, dengede durmak, herhangi bir şeyi tutmak, yemek yemek, düğme iliklemek, ayakkabı bağlamak, kesme-yapıştırma yapmak, resim yapmak, yazı yazmak gibi temel becerilerin pek çoğu görsel-motor koordinasyon becerisinin varlığını gerektirmektedir. Bu nedenle görsel-motor koordinasyon becerilerindeki eksikliklerin erken dönemde tespiti ve görsel-motor koordinasyonun eğitimi önem kazanmaktadır.

(19)

1.Okul öncesi dönemde, görsel-motor koordinasyon becerilerinin eksikliğini tespit edebilecek nitelikte güncel bir ölçeğin Türkçeye uyarlanarak yurt içinde yapılacak çalışmalarda kullanılabileceği,

2.Görsel-motor koordinasyon becerilerinin gelişiminde etkili olabilecek değişkenlerin neler olduğunun tespit edilebileceği,

3.Bu araştırmada tespit edilecek bulgular ışığında, çocukların görsel-motor koordinasyon becerilerini geliştirici eğitim programlarının hazırlanmasında anne-baba ve eğitimcilere rehber olacağı,

4.İleride yapılacak başka araştırmalar için çıkış noktası ve yol gösterici olacağı ümit edilmektedir.

1.5. Sınırlılıklar

Araştırmanın sınırlılıkları şu şekildedir:

1. Araştırma bulguları, çalışmaya katılan örneklem grubuyla sınırlıdır.

2. Araştırma, araştırmada kullanılan Beery-Buktenica Görsel-Motor Koordinasyon Testi-6 ve ek testleri olan Görsel Algı ve Motor Koordinasyon Testlerinden ölçülen puanlarla sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Algı: Bir ya da birden fazla duyu organının beyinde kaydettiği uyarıcının

yorumlanmasıdır (Aral, 2001, s.89).

Görsel Algı: Bireyin gördüklerini kavrama yeteneğidir (Kaya, 1989, s.6).

Motor Koordinasyon: Amaçlı, kontrollü, doğru ve çabuk hareketler için gerekli

olan, vücudun uygun kaslarını aktifleştirmektir (Lin ve Wu, 2014, s.110).

Görsel-Motor Koordinasyon: Görsel algı ve motor becerileri koordine etme

(20)

İKİNCİ BÖLÜM

KONUYLA İLGİLİ YAYIN ve ARAŞTIRMALAR

2.1. Algı

Çevremizdeki soyut ve somut olanların farkına varma duyum ve algı süreçleri sayesinde mümkün olabilmektedir. Ancak duyum ile algı aynı şey değildir. Duyum bir ışığın parlaklığı, bir ses tonunun perdesi, kahvenin sıcaklığı veya iğne battığında duyduğumuz acı gibi ilkel yaşantıları içerir. Duyum, uyarıcıların bir duyu organı sayesinde sinir akımı haline getirilip beynimize ulaştırılmasıdır. Duyumlar yaşantının ham maddeleridir; ancak, yaşantı sadece bir dizi duyumdan ibaret değildir. Hemen her duyumla birlikte bir algılama yapılır. Böylece psikolojik olayların en yalın ögeleri duyumlar değil, algılardır. Duyu organları aracılığı ile iç ve dış nesnel gerçeklikten alınan uyaranlar, merkezi sinir sistemine ulaşmakta ve özellikle beynin işlevleri aracılığıyla algılama süreci oluşabilmektedir. O halde duyumlar başlı başına bir psikolojik yaşantı olmayıp, böyle bir yaşantının meydana gelmesini sağlayan fizyolojik oluşumlardır. Algılama ise, duyu organlarından beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması ve anlamlı hale getirilmesi sürecidir (Güney, 2000, s.163; Morgan, 1991, s.265; Balkış-Baymur, 2006, s.137; Ömeroğlu, 2005, s.59).

Algı, bir olayı ya da bir nesnenin varlığını duyum yoluyla yalın bir biçimde bilinç alanına almak şeklinde tanımlanmaktadır. İnsan doğumundan itibaren bütün yaşamı boyunca duyularını kullanarak çevresinde olup bitenleri anlamak, yorumlamak ve yeni durumlara kendini uydurmak için algıyı kullanır (Erdemir, 2000, s.3).

Algılama, duyusal bilginin anlamlandırılması, yorumlanması sürecidir. Bu anlamlandırma, kısmen nesnel gerçeklere, kısmen de öznel bilgilere dayalı olarak yapılmaktadır (Senemoğlu, 2004, s. 292). Bu anlamda, her algılama olayı, gelen duyusal verilere dayanılarak, dış dünya hakkında kurulan bir kuramdır. Bu kuram tahkike ve denemeye açık, geçici bir kuramdır: daha sonradan gelen duyusal verilerle ya daha kuvvetlenir ya da zayıflayarak yerini başka geçici bir kurama terk eder. Her birey kuramını, kendi yaşantısı ve deneyimleri çerçevesinde kurar. Bu özelliğinden dolayı

(21)

temelde algı, son derece öznel bir süreçtir. Algılama anında beyin, bireyin içinde bulunduğu durumdan beklentilerini, geçmiş yaşantılarını, diğer duyu organlarından gelen başka duyuları, toplumsal ve kültürel etkenleri hesaba katar (Cüceloğlu, 2003, s.98-99, 118).

2.1.1. Algıyı Etkileyen Etmenler

Algıyı etkileyen etmenler; dikkat, hazırlayıcı kurulum, öğrenme, güdülenme ve duyusal yoksunluktur.

Dikkat: Algının en belirgin özelliklerden biri seçici oluşudur. Belirli bir anda,

insanın duyu organları anlatılamayacak kadar fazla sayıda uyarıcıyla bombardıman edilmektedir. Ama bunların hepsini algılamak mümkün olmamaktadır. İşte buna algısal seçicilik denir. Duyu organlarımıza ulaşan uyarıcılar arasından hangilerini seçip algılayacağımızı belirleyen en önemli süreç dikkattir. İnsanlar genellikle dikkatlerinin yoğunlaştığı uyarıcıları algılamakta diğerlerini ise algılamamaktadırlar. Algılasa bile algılama tam net olmamaktadır. Dikkatin hangi uyarıcılar üzerinde yoğunlaşacağını belirleyen iki temel faktör vardır:

1.Uyarıcının Özellikleri

● Uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü, ● Uyarıcının zıtlık özelliği,

● Uyarıcının hareketi,

● Uyarıcının tekrarlanma durumu, ● Uyarıcının garipliği ve yeniliği 2.Bireysel Özellikler

● İhtiyaçlar, ● Beklentiler, ● İlgiler,

(22)

Hazırlayıcı Kurulum: Dikkatin çekilmesiyle ilgili olarak; çevredeki dış

etkenlerden başka, bireyin içinden gelen ve bir uyarıcı yerine diğerine dikkat etmesine yol açan etkenler de vardır. Bunlardan biri, kişinin değişik uyarıcı çeşitleri arasında sadece bir uyarıcı çeşidine tepkide bulunma yolundaki hazırlığı, yani hazırlayıcı kurulumudur. Hazırlayıcı kurulumla yakından ilişkili olan bir etken, uyarıcıya ilişkin bilginin anlamlılığıdır. İnsanların kendilerine ilginç gelen, onlar için anlamlı olan olaylara dikkat etme olasılıkları, böyle olmayanlarınkine oranla daha yüksektir (Morgan, 1991, s.275-276).

Öğrenme: Hemen hemen bütün öğrendiklerimizin bir kısmını, yeni algıların

öğrenilmesi oluşturur. Ayrıca, önceki öğrendiklerimiz şimdiki algılarımızı etkiler (Morgan, 1991, s. 276). Öğrenmeye asıl olan öğe algılamadır. İnsanlar algılama yoluyla durumu bütünüyle birlikte kavrarlar ve bu durumu da bütünüyle öğrenmiş olurlar. Algılama sırasında öğrenen daha önceki bütün bilgi ve becerilerini yeniden düzene sokar. Böylece yeni bir durum öğrenilirken eski öğrenilenler baştanbaşa yeni bir düzene girer (Başaran, 1966, s.19).

Güdülenme: Algı, güdülerden etkilenmektedir. Güdülenmeye göre insanlar bir

şey algılarken görmek istediklerini görür, duymak istediklerini duyar. Yani kendileri için fazla ve gereksiz bilgileri önemsemezler (San-Bayhan ve Artan, 2007, s.68).

İnsanların güdülerine uygun olan durumları algıladıklarına ilişkin temel fikirler bulunmaktadır. Bazı sözler gibi, insanların bazı hareketleri de anlamları bakımından açık değildir. Bu gibi hallerde durumu algılayışımız, söz konusu kişiyi veya olayı sevip sevmediğimiz, o durumda kendimizi güvende hissedip hissetmediğimiz ve genel olarak nasıl güdülenmiş olduğumuzla kuvvetli bir biçimde etkilenecektir (Morgan, 1991, s.279-280).

Duyusal Yoksunluk: Algıda değişiklik, kişileri normal duyusal yaşantıdan

yoksun bırakarak da meydana getirilebilir. Bir deneyde, denekler, mümkün olduğu kadar fazla sayıda duyusal girdiden yoksun bırakılmışlardır. Her denek sesten kısmen yalıtılmış bir hücrede bulunan yatağa yatırılmış ve deneğe yarı şeffaf gözlükler, eldiven ve kolun alt kısmı ile eli kaplayan karton kolluklar takılmıştır. Deney çeşitli araştırmacılar tarafından tekrar edilmiş ve belirtilen türden yoksunluk koşullarında

(23)

geçirilen birkaç günden sonra hemen hemen bütün deneklerin algılarında dramatik değişiklikler meydan gelmiştir (Morgan, 1991, s.278).

2.1.2. Algısal Değişmezlikler

Zihindeki tasarımların algılamada oynadığı rol büyüktür. Algılamada, belli nesnelerden birtakım duyumlar alır, bunları tanır ve yorumlarız. Bu nesneleri, çeşitli nitelikleri ile bir kez öğrendikten sonra, bunlarla değişik durumlarda karşılaştığımız, bunlara değişik açıdan baktığımız zaman bile onları aynı biçimde algılarız. Bu olguya algısal değişmezlik denir. Bu algısal değişmezlik olgusu ile nesnenin büyüklüğüne ve biçimine, parlaklığına ve rengine, yerine ve pozisyonuna ilişkin karşılaşırız (Balkış-Baymur, 2006, s.139).

Büyüklük Değişmezliği: Bir nesnenin algılanan büyüklüğünün, uzaklığı ne olursa

olsun göreli olarak değişmez kalmaya devam etmesidir. Yani nesne uzaklaştıkça bunun ağ tabakadaki imgesi gittikçe küçülmesine rağmen insanlar nesneleri hep aynı büyüklükte görürler (Atkinson, 1999, s.180; Morgan, 1991, s.269).

Biçim Değişmezliği: Ne olduğunu bildiğimiz bir nesnenin şekli, ne taraftan

bakarsak bakalım hep aynı kalır. Diğer bir deyişle, değişik açılardan bakılan aşina (familiar) nesneler, şekilleri bakımından değişmez olarak algılanır (Morgan, 1991, s.269).

Bir kapı bize doğru açılırken, retinal imgesinin biçimi bir dizi değişiklik geçirir. Kapının dikdörtgen şekli, bize yakın kenarı diğerinden daha geniş bir yamuğa dönüşür, sonra bu yamuk, retinaya yansıyan ve yalnızca kapının kalınlığında bir imge haline gelinceye kadar gittikçe incelir. Ancak biz, yalnızca kapının açılışını algılarız. Retinal imge değişirken algılanan biçimin değişmezliği olgusu biçim değişmezliğine bir örnektir (Atkinson, 1999, s.179).

Renk ve Parlaklık Değişmezliği: Nesnenin üzerine düşen ışığın şiddeti ne olursa

olsun rengi ve parlaklığı değişmez. Gölgedeki karın beyaz, güneş veya kuvvetli ışığın altında kömürün yine siyah görünmesi gibi. Böyle olmasının nedeni, algılanan parlaklığın, parlaklık açısından nesnenin zeminine olan oranına bağlı olmasıdır. Normal durumlarda bu oran, aydınlatmadan etkilenmez ve hep aynı kalır. Işığın şiddetini

(24)

azaltmak veya artırmak hem zeminin hem de objenin rengini parlak ya da mat yapar. Ama neticede insanlar, nesnelerin parlaklığını değişmez olarak algılar (Güney, 2000, s.167).

Yer Değişmezliği: Bir odanın değişik yanlarına göz gezdirdiğimiz zaman

gözümüzün ağsı tabakasına düşen imgeler gözbebeklerinin sağa sola hareket etmesiyle her an değişir, fakat baktığımız eşya yerlerini muhafaza eder; gözbebeklerinin yukarı aşağı, sağa sola hareket etmesiyle oynamaz. Böyle bir durumda algısal mekanizma göz hareketlerini dikkate alıp bir ayarlama yaparak istikrarı sağlar. Bu duruma yer değişmezliği denir (Balkış-Baymur, 2006, s.140).

2.1.3. Algısal Gelişim

Duyu organları çevre hakkında bilgi edinmeyi sağlayan alıcılardır. Algı da bu organlara gelen uyaranlara anlam verilmesi ve çevre hakkında bilgi edinme sürecidir. Bir ışığı görmek, onun ışık olduğunu anlamak ve kendi türü içinde ne nitelikte olduğunu belirleyebilmek algılama ile olur. Birey, doğumdan itibaren, yaşamı boyunca duyularını kullanarak çevresinde olup bitenleri anlamak, yorumlamak ve yeni durumlara kendini uydurmak için algısal süreçlerini ve becerilerini kullanmaktadır (Güven, 1996, s.108; Tuğrul vd., 2001, s.2).

Algı konusundaki en eski sorulardan biri, algılama yeteneklerimizin doğuştan mı geldiği, yoksa daha sonra öğrenme yoluyla mı elde edildiğidir. Algılama iki yolla gelişir. Birincisi organların gelişip olgunlaşmasıdır. İkincisi uyaranların yorumlanmalarında yardımcı olacak deneyimlerin çoğalması ile algısal öğrenmenin gerçekleşmesidir. Duyular, doğumda olgunlaşmamış biçimde olsa da işlev görmektedirler. Bu nedenle yeni doğmuş bir bebek görebilir, işitebilir, koku alabilir, tat alabilir; basıncı, ağrıyı, konumdaki değişimi, sıcağı ve kokuyu fark edebilir. Fakat yeni doğan bebeğin dünyası, bizim yetişkinler olarak ayırt edebildiğimiz açıklık ve sabitlikten yoksundur; günden güne bebeğin duyum ve algı becerisi geliştikçe bu dünya anlaşılır hale gelir (Atkinson vd., 1999, s.182 ; Güven, 1996, s.108; Gander ve Gardiner, 1993, s.140; Feldman, 2004, s.152).

(25)

Çocuğun algısal gelişmesinde ilk görülen kabataslak algılar zamanla öğrenme ve duyuların gelişmesi ile ayrıntılı, dakik algılara dönüşür. Doğduğu zaman var olan algısal becerileri çocuğa öncül algılama verecek niteliktedir. Deneyimler sonucu, gelişme sonucu bu algı ikincil algı diyebileceğimiz bir düzeye ulaşır (Güven, 1996, s.108). Bu nedenle algısal gelişimi, bebeklikte algı gelişimi ve üç-altı yaşta algı gelişimi olarak iki grup halinde inceleyebiliriz.

Bebeklikte Algı Gelişimi: Çocuk doğduğunda tamamen aciz değildir, bazı

becerilere sahiptir. Örneğin; algısal alanda ışığa duyarlıdır. Hareketi izleyebilir. Bir bebek dünyaya gelir gelmez çevreyle ilişki kurmaya başlar. İçinde bulunduğu yeri izler, duyduğu bir sese doğru başını çevirir veya eline alabildiği nesneleri hemen ağzına götürür. Bunlar hep bebeğin çevreyi anlamak için kullandığı yollardır. Bu yollar kullanıldıkça algılar da gelişir. İlk aylar sonunda çocuğun uyanık kaldığı süreler artar ve çevreyi tanıma çabaları hızlanır (Dereobalı, 1994, s.12 ; Erdem, 2006, s.35).

Doğumdan sonraki ilk üç ay içinde normal gelişim gösteren bebekler çevrelerinin farkına varırlar. Çevrelerindeki kişi ve nesnelere çeşitli tepkiler verirler. Hareket eden ve parlak olan nesnelere kısa süreli de olsa bakarlar. Bir aylık bebekler bazı şekilleri görebilmektedirler ama bu şekillerin parçalarını birbirinden ayırma yetenekleri çok düşüktür. İki-dört aylık olmadan nesneleri net bir şekilde göremezler. İlk ayın sonunda annesinin yüzünü diğer yüzlerden ayırt edebilirler. Bebekler iki aylık olduklarında sadece yüzler arasındaki farklılıkları değil yüzdeki ifade farklarına da dikkat etmeye başlarlar. Farklı duyguları yansıtan yüzlerin ayrımını beş-altı aylık olduklarında yapabilirler. Derinlik algısı ise yaklaşık üçüncü ayın sonunda ortaya çıkar. Altıncı ayda bu süreç giderek olgunlaşır (Bal, 1991, s.105; Arkonaç, 2005, s.109; Aral, 2011, s.107).

Yeni doğan bebekler insan konuşmasındaki bütün sesleri hemen hemen ayırt edebilirler. Genellikle de kendi doğal tonlarını dinlemeyi tercih ederler. Bebekler etraflarındaki insanların konuşmalarını dinlemeyi tercih ederken kendi dillerindeki anlamlı ses değişikliklerine de dikkat ederler. Üçüncü ayda sesleri dinlerler, sözcüklerle sesleri ayırt etmeye başlarlar. Başlarını, kendine yaklaşan kişinin sesine ve ilgisini çeken her sese döndürürler. Kendisiyle konuşulduğu zaman ses çıkararak karşılık verirler. Dördüncü beşinci aylarda sevindiğini belirten sesler çıkartabilirler ayrıca çeşitli ses tonlarını taklit ederler. Beşinci ayda kendi kendine ve oyuncaklarına kendiliğinden

(26)

sesler çıkartırlar. Seslerdeki alçalıp yükselmeleri taklit etmeye çalışırlar. İnsan seslerine daha belirli karşılıklar verirler. İsmiyle çağırıldığı zaman dönüp bakarlar, konuşanı arıyormuş gibi davranırlar. 6-12 aylarda bebekler duydukları arasından onları uyarabilen can alıcı konuşma seslerine daha çok odaklanırlar. Konuşma sırasındaki tanıdık sözcükleri fark ederler. Bebekler büyüdükçe cümlelerdeki hükümleri ve deyimleri ayırırlar (Bal, 1991, s. 105; San-Bayhan ve Artan, 2007, s.72).

Yeni doğan, dört basit tadı algılayabilir. Bir iki günlük yeni doğan bile tat farklılıklarını ayırt edebilir. Tatlı sıvıları tuzlu, acı ya da belirgin bir tadı olmayan sıvılara tercih eder. Yeni doğan emerken kısa dinlenme araları verir. Bebekler, bir emzikte tatlı bir sıvı verildiğinde su ya da daha az tatlı bir sıvı verildiği duruma oranla dakika başına daha çok emer, daha derin emer ve daha az dinlenme arası verirler. Bir iki haftalıktan itibaren annesinin ten kokusunu diğer kokulardan ayırabilir ve annesinin tenini hissedebilir. Bu durum anne sütüyle beslenen bebeklerde daha kolay olabilir çünkü annesi ile yakın temas içinde olan çocuk kokuyu rahatça algılayabilir (Yavuzer, 2008, s.22).

Bebekler doğdukları andan itibaren dokunmalara karşı hassastırlar; acı ve ağrı hissedebilirler. Yeni doğan döneminde duygusal doyum için dokunma duyusu çok önemlidir. Dokunma duyusu anne ve bebek arasındaki ilişkinin gelişimi kadar beyin gelişimi için de çok önemlidir (Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2014, s.7).

Üç-Altı Yaşta Algı Gelişimi: Algının insan yaşamında en önemli olduğu ve

duyularını en yoğun olarak kullandığı dönem çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde çocuklar görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma duyularını kullanarak çevrelerini tanımaya ve etraflarında gelişen olaylara bir anlam vermeye çalışırlar (Erdemir, 2000, s.3).

Çocuk bir nesneyle karşı karşıya geldiğinde onu algılamak için duyularını kullanır ve onu temsil eder. Böylece nesneyi istediği bir formla ya da dille yeniden ifade eder ve bu yolla nesneyi ve özelliklerini öğrenir (Temel, 1989, s.161).

Bebeklikteki algı gelişiminde temel olan olgunlaşma ve deneyimler, okul öncesi dönem olan 3-6 yaş arasında da etkisini sürdürmektedir. Bu dönemde algı hızlı bir gelişim göstermektedir. Görme, işitme, dokunma, tat ve koku alma algılarının hepsi

(27)

gelişimlerinde bazı değişmeler göstermektedir. Bu değişmeleri şöyle sıralayabiliriz: seçicilik, ayırt etme becerisinin gelişimi, nesne değişmezliği, benmerkezcilikteki azalmadır (Fişek ve Yıldırım, 1983, s.29).

Seçicilik: Çevremizde çok fazla sayıda uyarıcı bulunmaktadır. Organizmanın bu

uyarıcıların tümünü algılaması mümkün değildir. Bu nedenle organizma çevreden gelen bazı uyarıcıları seçer. Buna algıda seçicilik denir (Erden ve Akman, 2005, s.167). Çocuk hem uyarıcılara hem de uyarıcıları birbirinden ayırt etmeye yardımcı olacak belirgin özelliklere yönelmeyi öğrenmektedir. Fazla ve gereksiz bilgileri önemsememeye başlar. Seçicilik dikkati belirli bir şekilde yönlendirmeyi içermektedir (Aktaran: Mangır ve Çağatay, 1987, s.8).

Ayırt Etme Becerisinin Gelişimi: İnsanlar önceleri bir nesne ya da durumu bir

bütün olarak algılarlar. Zamanla ayrıntıları, parçaları, özellikleri algılamaya başlarlar. Daha sonra ise birbirinin aynı olan nesne ve durumların farklı özelliklerini algılarlar (San-Bayhan ve Artan, 2007, s.69). Başta nesneleri ve durumları bütün halinde görme eğiliminde olan çocuk, yaşı ilerledikçe parçalarını, ayrıntılarını ve benzer özelliklerini algılamaya doğru ilerler. Yaklaşık 2 yaşına kadar nesnelerin birbirinden farklı özelliklerini algılayamaz (Ömeroğlu, 2005, s.64).

Nesne Değişmezliği ve Devamlılığı: Uzaklık, yön, bakış açısı değişiklikleri ve

ışık, gölge gibi etkilere rağmen, nesnenin aynı nesne olduğunun yani değişmediğinin algılanmasıdır. Bu, ancak iki-üç yaşlarında gerçekleşir. Çocukların bu yaşlardan önce, nesnelerin gerçek özelliklerine ilişkin fikirleri net değildir. Uzaktayken küçük görünen bir arabanın yaklaşınca büyüyeceğini düşünebilir (Ömeroğlu, 2005, s.64).

Nesnelerin yer tutan varlıklar olduğunu, görme alanının dışına çıktıklarında bile var olmayı sürdürdükleri bilgisine ise nesne devamlılığı denir. Çocuklarda ilk intiba, çevresindeki eşyaları tutmaya, dokunmaya başladığı zaman gelişir. 4. ayda nesnelere tekrar tekrar dokunur ve bırakır. Onun için gözünün önünde olan ve tutabildiği eşyalar vardır. Gözünün önünden kaybolursa o eşya yok demektir (Ataç, 1991, s.55). Bir yaşına kadar oyuncağı yere düşse gözleriyle takip edemez. Görme alanı içinde olmayan bir objenin bir başka mekanda devam edebileceğini kavrayamaz. Bir yaş civarında çevrenin farkına varmasıyla birlikte bir obje görme alanından çıksa da onun başka bir mekanda

(28)

devam edebileceğini kavrayabilir. Artık yere düşüp masanın altında gözden kaybolan oyuncağını masanın altında varlığını sürdürebileceğini anlar. Bu yere düşen oyuncağını, gözle takip edebiliyor olmasından anlaşılır. Oyuncağın kendinden farklı ayrı bir obje olduğunu kavramıştır. Oyuncak çevreye aittir. Bu, obje devamlılığının kavranmasıdır (Paktuna-Keskin, 2012, s.17).

2.2. Görsel Algı

Diğer duyular gibi görmenin de fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olmak üzere bir takım özellikleri vardır. Göz, karmaşık fakat son derece mükemmel işleyen bir mekanizmaya sahiptir. Bir mum ışığını 35-40 km uzaklıktan görebilen duyarlığa sahip olan göz, son derece parlak güneş ışığında da görevini yapar. Gözümüze birkaç santimetre yakınlıktaki nesneleri görebildiğimiz gibi, bizden milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldızları da görebiliriz (Gövsa, 1998, s.21; Cüceloğlu, 2003, s.113).

Kişi içinde yer aldığı dış çevreye ilişkin izlenimlerinin önemli bir kısmını görme yoluyla oluşturur. O halde görme duyusu, insanın çevresini algılama ve anlamlandırmasında, dolayısıyla çevresiyle ilişki kurmasında önemli bir boyut olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişi, yaşamının her anında çevresinde pek çok şeyle, durumla, olayla, nesneyle, insanla, başka canlıyla karşılaşır. Kısacası birey, çok çeşitli renklerden, biçimlerden, cisimlerden oluşan bir görüntü kalabalığı ile çevrilidir. Bireyin kendini çevreleyen bu karmaşıklık içinden seçme yaparak görmeye başlamasından itibaren görsel algı süreci başlamıştır. Görsel algılamanın gerçekleşmesi için bireyin psikolojik olarak bu sürece hazır olması gerekir. Burada bireyin gereksinim ve güdüleri önemli ölçüde etkilidir. Yani bireyin neyi görmek istediği, neyi görmeye gerek duyduğu görsel algılamanın gerçekleşmesinde önem taşır (İnceoğlu, 2004, s.82-83).

Aral ve Erturan’a göre görsel algılama bireyin gördüğünü kavrama, bilgiyi işleme ve yorumlama şeklinde tanımlanmaktadır. Frostig ise görsel algılamayı görsel uyarıcıları fark etme, bunların ayrımını yapabilme ve daha önceki tecrübelerle bağlantılandırarak bu uyarıları deşifre edebilme yeteneği olarak tanımlamıştır. Ona göre görsel algı sadece doğru görebilme yetisi değildir (Aktaran: Erdem, 2006, s.38). Görsel algılama, bireyin gördüğünü kavrama yeteneğidir. Bir başka deyişle görsel uyarıcıdan anlam çıkarmadır (Whirter ve Voltan-Acar, 2005, s.44). Görsel algılamada birey, görme

(29)

duyusu ile aldığı bilgiyi anlamak için, görsel uyarıcıları anlamlı bir şekilde örgütlemekte, sınıflandırmakta ve genellemektedir (Tuğrul vd., 2001, s.2).

Görsel algı; görsel ayırt etme, görsel eşleştirme, görsel sınıflandırma, şekil-zemin ayrımı, nesneler arası mekan ilişkisi ve görsel bellek alt başlıklarında toplanmaktadır. Görsel ayırt etme; benzerlik ve farklılıkları ayırma becerisidir. Bu beceri nesnelerin renk, hacim, şekil gibi özelliklerine göre gerçekleştirilebilir. Çocuklar 3-4 yaşlarında basit şekilleri birbirinden ayırt edebilirler. Eşleştirme ve sınıflandırmada nesnelerin benzer özellikleri göz önünde bulundurulur.2 yaşındaki çocuklar benzer iki nesneyi, 3-4 yaşındakiler ise renk ve şekil benzerliği gösteren iki nesneyi bu özellikleri yardımıyla eşleştirebilirler. 5-6 yaşlarında daha çok özellik göz önünde bulundurularak eşleştirme yaparlar. Şekil-zemin ayrımı, bir nesnenin veya şeklin üzerinde durduğu zeminden farklı olduğunun algılanmasıdır. Bu beceri dokunma deneyimleri ve üç boyutlu şekillerin farkına varılması ile gelişir. Mekan ilişkisi nesnelerin birbirinin yanında, üstünde içinde olma gibi ilişkilerin fark edilmesidir. Görsel bellek ise görüş alanında bulunan görsel bilgileri belleğe yerleştirme ve daha sonra bellekten çıkarma becerisini ifade eder (Erdemir, 2000, s.4-5).

Görsel algılama problemleri, belirleme, ayırma, hatırlama, görsel duyuyu yorumlama eksikliğinden kaynaklanır. Küçük çocuklarda bu durum, geometrik şekilleri yapamama, şekil ile zemini karıştırma, nesneleri değiştirme ve yönlendirmedeki eksikliklerle ortaya çıkar. Çocuk büyüdükçe bu sorunlar harf ve kelimeleri okurken kendini gösterir. Görsel algılamada yetersizliği olan çocuğun öğrenme sürecinde de ciddi problemleri vardır (Whirter ve Voltan-Acar, 2005, s.43-44).

Görme algısının sağlıklılığı, hareketlerdeki düzenliliği ve uyumu etkileyerek, çocuğun çevresiyle uyumlu ilişkiler kurmasını ve çevresi tarafından kabulünü sağlar. Dolayısıyla ruhsal gelişimine ve kişiliğinin gelişimine olumlu katkıda bulunur (Etker, 1977, s.10). Görsel algıdaki amaç, bir nesnenin ya da doğadaki varlıkların niteliklerine odaklanmalarını sağlamaktır. Görerek öğrenme diğer öğrenmelere göre daha kolay ve kalıcıdır ve görsel algı yeteneği çocuğun okuldaki uyumu ve öğrenme yaşantısı için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca görsel algı yeteneği eğitimle geliştirilebilir. Çocuklar böylelikle neyi, nasıl ve hangi özellikleri görmeleri gerektiğini öğrenirler. Görsel algı yeteneği sadece görsel becerinin kazanılmasında değil aynı zamanda kavramların kazanılmasında da etkilidir. Doğru olarak

(30)

algılayamayan çocukların dış dünyayla ilgili bilgileri de sınırlı kalır (Artut, 2004, s.4; Kaya, 1989, s. 2; Demirci ve Tepecik, 2012, s.3).

2.2.1. Görsel Algılama Alanları

Göz-Motor Koordinasyonu: Görme ile bedenin tamamı ya da bir kısmı arasında

yapılan işbirliğine göz-motor koordinasyonu denir. Gören bir kimse herhangi bir şeyi tutmak istediğinde eli, gözün görme alanı içinde harekete geçer ya da bir insan koşmak, sıçramak, herhangi bir topu tutmak isterse gözü, ayaklarının hareketlerini kontrol eder. Göz- motor koordinasyonun gelişimi, çocuğun resim yapma, yazı yazma, el uğraşlarını, oyun, denge hareketleri ve günlük yaşam uğraşlarındaki başarılarını etkiler (Etker, 1977, s.9).

Şekil-Zemin Ayrımı: Organizma, algılama sürecinde, şekil ve zemin arasında bir

seçim yapar. Şekil, organizmanın üzerinde odaklandığı şeydir. Zemin ise, bu şeklin arka planında kaldığı için dikkat edilmeyen ve algı alanına girmeyen bir boyuttur (Aydın, 2003, s.157).

Şekil- zemin ayrımı birçok uyarıcı içinden seçilen veya seçilmesi gereken uyarıcıyı algılama ve bunun üzerinde düşünme, odaklaşma ve dikkat etmedir. İnsan beyni gelen uyarılardan dikkatin merkezini teşkil eden uyaranı seçecek şekilde düzenlenmiştir. Bu seçilmiş uyaranlar, algılama alanındaki şekli, net bir şekilde algılanmayanlar da zemini oluşturmaktadır (Mangır ve Çağatay, 1987, s.13).

Şekil Sabitliği: Yapılarda, şekillerde ve durumlardaki belirgin olmayan

değişikliğe rağmen şekilleri tanıma yeteneğidir (Whirter ve Voltan-Acar, 2005, s.45).

İki-üç boyutlu şekiller algılayan tarafından belirli bir şekil kategorisine ait olarak tanınabilir. Örneğin algılama şekil sabitliği normal gelişme göstermiş kimseler eğik bir açıdan görmüş olsalar bile, bir küpün daha önce görmüş olduğu bir küplere benzediğini bilir (Kaya, 1989, s.31).

Mekan ile Konumun Algılanması: Bir nesneyi, şekli oluşturan her bir parçanın,

birbirlerine göre konumlarının algılanmasıdır. Kişi kendisini daima kendi dünyasının merkezinde olarak algılar. Objeler ona göre önde, arkada, yukarıda, aşağıda olarak

(31)

belirlenir. Bu alanda yetersiz olan bireyler objeleri ve yazılı sembolleri kendisi ile olan ilişkilerini doğru göremez. Çeşitli harf, sayı ve resimlerde hatalar yaparlar. Örneğin “b”, “d” olarak; “ve”, “ev” olarak hatırlanır (Kaya, 1989, s.32).

Mekan İlişkilerinin Algılanması: İki ya da daha fazla objenin kendisi ile olan

ilişkilerini algılama yeteneği mekânsal ilişkiyi belirlemektedir. İpe boncuk dizen çocuk boncuğun ve ipin konumlarını, hem kendisi hem de birbirleriyle olan ilişkilerini algılamak durumundadır. Mekânsal ilişkilerin başarılı bir şekilde algılanabilmesi için mekan içindeki konumun algılanmasının gelişmiş olması gerekmektedir (Kaya, 1989, s.32-33).

2.2.2. Görsel Algı Gelişimi

Görme, küçük çocuğun bilişsel, motor ve sosyal becerilerde gelişmesine yardım etmede büyük rol oynar. Doğumdan önceki neredeyse altı ayda, gözler rolleri için hazırlanmaya ve doğumdan sonra gözlerin dünyaya odaklanmasını sağlayacak olan kassal hareketleri pratik etmeye başlarlar. Görsel sistem doğumda anatomik olarak olgunlaşmıştır. Buna rağmen yeni doğan, nesneleri büyük bir çocuk ya da yetişkin gibi göremez, çünkü görsel sistem, çocuk görsel girdilerden deneyim kazandıkça ve öğrendikçe gelişimsel olgunlaşmasını tamamlar (Kurtz, 2006, s. 21). Gözün fiziksel özelliklerindeki gelişmeler ve görsel bilgilere dikkat etme de gelişimsel değişimlere katkıda bulunur (Bukatko ve Daehler, 2004, s.202).

Yeni doğan bebekler, çevrelerindeki nesnelerin yerini saptamak ve nesneleri izlemek için gözlerini hareket ettirirler fakat gözlerindeki ve gözlerinin etrafındaki çapraşık kasların daha iyi kontrolünü kazanana kadar bebekler odaklanmada ve her bir gözden gelen görüntüleri koordine etmede sorun yaşarlar. Bununla birlikte görsel gelişim hızlıdır: belli başlı değişimler doğumdan sonraki ilk iki ayda ortaya çıkar (Cook ve Cook, 2005, s.154; Gander ve Gardiner, 1993, s.144).

Bebekler, doğduklarında ışık ve karanlığı fark ederler ve parlak ışıkta gözlerini kapatma refleksine sahiptirler. Bu erken dönemde bebeğin beyni görsel alanındaki herhangi bir uyarana tepki verir ancak bebeğin gözleri sadece 20-30 cm. uzaklıktaki nesnelere odaklanabilir ve bebek, en çok, bu uzaklıktaki nesnelere dikkat edebilir, bu

(32)

uzaklığın ötesindeki nesneler belirsizdir. Bu uzaklık yaklaşık olarak bebek ile bakıcısı arasındaki uzaklıktır (Kurtz, 2006, s.21). Doğumdan 1 ay sonra yeni doğan bebeğin görüşü gelişmiştir fakat hala detayları netleştirmekten mahrumdur. Üç aya kadar nesneler net olarak görülür (Feldman, 2004, s.152).

Yeni doğan bebek görsel olarak görsel alanları içerisindeki yüksek zıtlıkların olduğu noktalara, kenarlara ve köşelere bakarlar. Fakat bunu zorunlu olarak nitelendirilen bir şekilde yaparlar. Dikkati daha keşifsel oldukça daha da seçici hale gelir ve çevresindeki nesnelerin kritik özelliklerine gülme ve seslenme gibi gelişen tepkiler verir (Gibson, 1969, s.368). Bebekler doğumdan itibaren mevcut olan açık görsel tercihleri de gösterirler. Doğumdan sadece dakikalar sonra belirgin renkler, şekiller ve çeşitli uyaranların biçimleri için tercihler gösterirler (Feldman, 2004, s.153). Araştırmacılar, yeni doğan bebeklerin şu görsel tercihlere sahip olduğunu ortaya koymuştur; hareket sabitliği, dış sınırlar ve çizgiler, renk tonlarının kesiştiği noktalar, detaylı ve karmaşık yapılar, simetrik yapılar, eğimli yapılar, insan yüzüne benzeyen yapılar (Cook ve Cook, 2005, s. 156). Doğumdan sadece birkaç dakika sonra bebekler annelerinin yüzlerini diğer yüzlere tercih etmeyi öğrenirler (Feldman, 2004, s.154).

Gören çocuk, 6 haftalıkken, dış dünyadan gelen görsel uyaranlar tarafından bombardımana tutulur. Bakmak, ilk aylarda yaşamın yarısını oluşturur. Bebek, bakmaktan vazgeçtiği zaman uykuya dalar. Bebekler görsel bir açlıkla doğarlar. Gören çocuk 4 haftalıkken hareket eden bir nesneyi 90 derecelik bir açıyla izler. 12. haftada bu açı 120 dereceye çıkar. Böylece bir bebek uyanık kaldığı zamanın büyük bir bölümünde görerek deneyimlerini artırır (Özyürek, 1995, s.10).

Çok küçük çocuklar, renklerin tümünü göremeyebilirler fakat birçok tonun algısı mümkündür. Örneğin, doğumlarından hemen sonra bebekler diğer ışıkların dalga boyları nispeten az ise kırmızı tonları ayırt edebilirler. Üç aya kadar bazı tonların ayrımı yetişkininkine benzer hale bile gelebilir (Bukatko ve Daehler, 2004, s.204).

Yeni doğanlar, kısa süreli belli-belirsiz bir takip gösterebilirler. Bu becerinin yetişkin seviyesine ulaşması 6-8 aya kadar devam eder. 3-4 ay civarında bebekler şekillerin tüm parçalarına ilgi gösterirler ve görsel hedefleri gözlerini yanlara veya yukarı-aşağı hareket ettirerek izleyebilirler. Ayrıca bu dönemde bebek yaklaşan ve

(33)

uzaklaşan nesnelere görsel odaklanmayı sağlamak için iki gözü birlikte kullanma becerisini geliştirir. Bu süreç, yakınsama (yaklaşmakta olan nesnelere bakmak için gözlerin buruna, içe doğru hareket ettirilmesi) ve ıraksama (uzaklaşmakta olan nesnelere bakmak için gözlerin dışa doğru hareket etmesi) olarak bilinir (Bukatko ve Daehler, 2004, s.203; Kurtz, 2006, s.22).

5-7 aylar arasındaki bebeklerin her iki gözün hareketlerini kontrol etme becerisi fazlasıyla artar. Bu, bebeğin nesnelerin mekandaki yerini daha iyi belirlemesini, etrafını ve daha uzaktaki nesneleri araması için istekli olmasını sağlar. Böylece derinlik algısı ve nesneler arası mekânsal ilişkiler gibi algısal becerilerin gelişimi başlar (Kurtz, 2006, s.22). Derinlik algısı, nesnelerin birbirinden ve kendimizden uzaklığına karar verme yeteneği olarak açıklanabilir. Nesnelere ulaşmak için bebeklerin derinlik algısına sahip olmaları gerekmektedir. Derinlik algısı, onları mobilyaya çarpma veya merdivenlerden düşme gibi kazalardan korumaya yardım eder (San-Bayhan ve Artan, 2007, s.73).

9. ayda bebekler, insanlara, nesnelere ve çevresinde olup bitenlere görsel açıdan büyük bir ilgi duyarlar. 3-3.5m. yakınındaki yetişkinlerin, çocukların ve hayvanların tüm etkinliklerini büyük bir ilgiyle dakikalarca izler. 3m. uzaklıktan, küçük bir topun yuvarlanışını izler. Yine bu mesafeden yukarı fırlatılan toplara gözlerini dikip ilgiyle bakar ama dikkatini uzun süre yoğunlaştıramaz (Yavuzer, 2008, s. 73, 75).

Çocuklar 1-2 yaş arasında ellerini daha becerikli bir şekilde kullanmaya başlamakta ve kaşık ya da çatal kullanmak, saç taramak, parçalı oyuncakları, vidaları kapakları keşfetmek, yerine yerleştirmek, kalem kullanmak için çaba sarf etmektedir. Bu dönem, el-göz koordinasyonunun kazanıldığı bir dönemdir. Çocuk 1-2 yaş arasında görsel ve işitsel algısı yardımıyla gördüğü davranışları ve işittiklerini taklit etmeye başlamaktadır (Ercan, 2009, s.23).

3-4 yaşına kadar okul öncesi çocuklar bakışlarının çoğunu iki açılı nesnelerin iç kısımlarına, iç detaylara odaklanmaya ve figürün çevresini önemsememeye adarlar. Bunun aksine 4-5 yaş çocukları figürlerin etrafındaki sınırlara daha çok bakmaya başlarlar ve 6-7 yaşında iç kısmın daha az gözden geçirilmesiyle beraber sistematik olarak dışarıya bakarlar. Sonuç, figürün tam yapısının daha iyi farkındalığıdır (Feldman, 2004, s.237).

(34)

Görsel algı gelişimi ergenlik dönemi bitimine kadar devam etmektedir. Görsel algı gelişimi sağlıklı olan bir birey nesnenin devamlılığı, göz motor koordinasyonu gelişimi ve mekanda şeklin konumunu algılayabilmektir (Özhamam, 2007, s.10).

2.2.3. Görsel Algı Konusunda Yapılan Araştırmalar

Allen, Haupt ve Jones (1965), devlet okulu özel eğitimi sınıfına devam eden 65 eğitilebilir mental reterdasyonluyla yaptıkları çalışmada, Frostig Gelişimsel Görsel Algı Testindeki puanları Weschler zeka testi sonuçlarıyla kıyaslayarak reterdasyonlu bir kitlede algısal becerilerin zihinsel işleyişe katkılarını araştırmışlardır. Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre Weschler performans alt testlerinde, bozulmamış görsel algısal becerilere sahip çocuklar, bozuk algısal becerilere sahip çocuklardan daha etkindir. Bu veriler ışığında araştırmada zihinsel reterdasyonlularda algısal becerilerin önemli oranda bilişsel işleyişe katkıda bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Mangır ve Çağatay (1987), yaptıkları çalışmada anaokuluna giden ve gitmeyen 4-6 yaş çocuklarının görsel algılamalarını incelemişlerdir. Araştırmada 20’si anaokuluna giden 20’si anaokuluna gitmeyen, anne ve babaları lise ve üniversite mezunu olan 40 çocukla çalışmışlardır. Çalışmanın bulgularına göre; anaokuluna giden çocuklarda da anaokuluna gitmeyen çocuklarda da cinsiyete göre görsel algı puanları karşılaştırıldığında önemli bir farkın saptanmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra Frostig görsel algılama testinde anaokuluna giden çocuklar, gitmeyen çocuklardan genelde daha yüksek puanlar almışlardır.

Kaya (1989), yaptığı araştırmada Frostig Görsel Algılama Eğitim Programının uygulanmasının anaokuluna giden 4-5 yaşlarındaki çocukların görsel algılama alanlarına ve zeka gelişimlerine etkisini incelemiştir. Araştırmacı, çocukların zeka düzeylerini saptamak için “Columbia Zihni Olgunluk Ölçeği”, görsel algılamayı ölçmek için “Frostig Görsel Algı Testi” ve görsel algı eğitimi için “Frostig Görsel Algılama Eğitim Programını” uygulamıştır. Araştırmacı, anaokuluna giden 4-5 yaş grubundaki 20’si deney, 20’si kontrol grubu olan 40 çocukla çalışmıştır. Araştırmacı, deney grubuna iki ay süreyle Frostig Görsel Algılama Eğitim Programını vermiş, kontrol grubuna ise eğitim programı uygulanmamıştır. Araştırmacının elde ettiği bulgulara göre, deney grubundaki çocukların ön-test ve son-test puanları arasında önemli derecede fark

(35)

gözlenirken, diğer grupta bir fark olmadığı görülmüştür. Ayrıca, eğitim uygulamasının çocukların görsel algılama düzeyine etkisinin önemli olduğu saptanmıştır.

Mangır ve Çağatay Aral (1990), yaptıkları çalışmada 6 yaşında anaokulu ve anasınıfına devam eden çocukların görsel algılamalarıyla zeka düzeylerinin ilişkili olup olmadığını incelemişlerdir. Araştırmaya anne ve babası lise ve üniversite mezunu olan, 10’u anasınıfına, 10’u anaokuluna devam eden 20 çocuk katılmıştır. Araştırmada çocukların görsel algılama düzeylerini belirlemek için Frostig Görsel Algı testi ve zeka düzeylerinin belirlenmesi için de Stanford-Binet Zeka testi uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre, görsel algılama ile zeka arasında olumlu yönde önemli bir ilişki bulunduğu, kız ve erkek çocukların ve de anaokulu ve anasınıfı çocuklarının aldıkları puan ortalamaları arasındaki farkın ise önemli olmadığı görülmüştür.

Ferah (1996), çalışmasında, ilk okuma-yazma öğretimi sırasında öğrencilerin karşılaştıkları tespit ederek, ilk okuma-yazma, görsel algılama ve gelişim arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmacı, okul öncesi eğitim almış olan ve almamış olan 60 birinci sınıf öğrencisiyle çalışmıştır. Araştırmacı, veri toplama amacıyla Gessel Gelişim Figürleri Testi, Frostig Görsel Algılama Testi, öğrencilerin bir yıl boyunca tuttuğu defterler ve dikte parçalarını kullanmıştır. Bu araçlarla ulaştığı verilerle yaptığı istatiksel analizler sonucunda çocukların ilk okuma yazma problemlerini ve bu problemlerin sebeplerini tespit etmiştir. Araştırmacı, araştırmasının sonucunda okul öncesi eğitim almış çocukların görsel algı testi puanlarının Gessel Gelişim Figürleri Testinde de Frostig Görsel Algılama Testinde de okul öncesi eğitimi almamış olan öğrencilere göre biraz daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Araştırmacı, Frostig Görsel Algılama Testinin birinci ve ikinci uygulamaları arasındaki ilişkiye bakarak çocukların ikinci uygulamadan daha çok puan aldığını tespit ederek bir aylık okuma-yazma eğitiminin etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Aral ve Erturan (1999), yaptıkları çalışmada, Frostig Görsel Algılama testi ve eğitim programına dayalı olarak 4-8 yaş arası serebral palsili çocuklarda görsel algılama davranışını incelemişlerdir. Araştırmada Ankara ve İstanbul Yeni Doğuş Spastik Çocuklar Rehabilitasyon Merkezine devam eden, dört-sekiz yaş arasında olan, serebral palsi teşhisi konan, serebral palsiden başka bir özrü olmayan, direktifleri anlayan ve bir elini kullanabilen tüm çocuklar araştırma grubunu oluşturmuştur. Araştırmacılar,

Şekil

Tablo 3. Çocukların Anne Yaş Gruplarına Göre Dağılımı  Anne Yaş Grubu                                n                                        %
Tablo 5. Çocukların Anne Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı  Anne Öğrenim Durumu                    n                                            %  İlkokul                                                   70                                      18.1        Or
Tablo 7. Çocukların Anne Mesleklerine Göre Dağılımı  Anne Meslek                                        n                                          %  Öğretmen                                              81                                        20.9
Tablo 9. Çocukların Anne Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı  Anne Gelir Düzeyi                         n                                               %  0-1000                                             221                                           57.1
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmanın amacı Down sendromlu bireylerin motor beceri, fonksiyonel durum, solunum kas kuvvetleri ile solunum fonksiyonlarının sağlıklı akranları ile

Claude Farrere fesli, şalvarlı, kaftanlı Türk erkeklerine, peçeli ve çarşaflı Türk kadın­ larına, kafesli Türk evlerine hayrandı; hattâ Türklerin

附設醫院近況 雙和醫院牙科部介紹 (文/黃茂栓、吳佳憲、牙橋編輯部;圖/吳佳憲) 甫接下雙和 醫院牙科部主任

Tablo 4.11 incelendiğinde katılımcıların yaş gruplarına göre motor beceri ölçüm değerlerinin karşılaştırıldığında, durarak uzun atlama performansında 11-14

Sonuç olarak, bu çalışma 10-13 yaş arası erkek ve kız çocuklarda motor koordinasyon ve BKİ arasında negatif bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, BKİ'nin

Yüksek Lisans Tezi olarak hazırladığım “Farklı yaş gruplarındaki genç futbolcuların motor koordinasyon seviyelerinin incelenmesi” adlı çalışmamı, ilmi ahlak ve

durumdadırlar. Bu durum ırk faktörünün bir çok değişkene bağlı olarak farklı bir biçimde şekillenebileceğini ifade etmektedir. Japon çocuklarında özellikle

Dıştan gelen bilgi kaynaklarının başı görmedir ve hareketlerimizi kontrol etmede görme önemlidir .Örn; karşıdan gelen topu yada top atacağınız uygun