~s ş\ / *
R
AZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez
Taş yığınlarına yeni
yısı azdır: Etiler’den Bebek’e inen yokuşta, Taksim’de Divan Oteli’nin önünde, Açıkha- va Tiyatrosu’nun ardından Dolmabahçe’ye inen yokuşta Şehzade Camisi’nde, Sultanah met Meydanı’nda, Kasımpaşa’da, Piyalepa- şa Bulvarı’nda vb. böyle ayakta kalmış su te razileri vardır.
Ayakta kalmış olanların da durumu pek iç açıcı değildir; taşları dökülmüş, boruları sö külmüş acayip kulelerdir bunlar şimdi. Bir kısmını ot bürümüş, bir bölümüne sarmaşık dolanmıştır; Hindistan’daki Farisî Tarikatı üyelerinin, ölülerini akbabaların yemesi için yerleştirdikleri kuleleri çağrıştırmaktadırlar. Yüzyıllarca önce İran’dan göç etmiş olan bu tarikatın üyelerinin, binlerce kötülüğe bulaş mış insan bedeninin ateşi, suyu ve toprağı kir letmemesi için, aldıkları bir tür “çevre koru m a« yanı ağır basan” kararın ürünü olan bu kuleler bile İstanbul’un su terazilerinden da ha bakımlıdır.
Su terazileri ne işe yarardı?
Bir yapıyı korumamız için estetiğini benim sememiz, işlevini kavramamız gerekir. Su te razilerinin ne işe yaradığını birçok kimseye sordum. Tam bileni bulamadım. Sonunda
Prof. Kâzım Çeçen’i telefonla aradım. Açık
lama lütfunda bulundu: “Su terazileri iki işe yarardı” dedi Kazım Çeçen Hoca, “Su basm an ı düzenlemek ve su dağıtmak: Eski su yol larını oluşturan boruların çoğu pişmiş kilden yapılmış künklerden ibaretti. Bu tür borular genellikle belli bir su basıncının ötesinde çat larlar. Boruların çapı arttıkça dayanacakları basınç azalır. Su terazileri, her şeyden önce, basınç arttığı zaman suyun içlerinde yükse lip basıncın düşürülmesi için inşa edilirdi: Te razilerin üst bölümlerinde birer havuzcuk var dı. Suyun basıncı, bu kısımda atmosfer ba sıncına eşitlenirdi. Bu su terazileri, civarları na göre yüksekte olduklarından suyun dağı tılması için de kullanılırdı: Havuzların kena rına konan ve eksenleri bu havuzdaki su se viyesinden 96 mm. aşağıda olan değişik çap lı borular suyu, civardaki evlere, binalara da ğıtırdı. Yirmi altı milimetre çaplı bir borunun akıttığı su, ‘bir lüle’ olarak tanımlanırdı.”
Su terazilerinin işlevlerini böylece tanım ladıktan sonra “Hiç olmazsa ayakta kalan
lar korunabilir mi” diye düşünmeye başladım.
Bunlar kime aitti? Önce bunu bilmek ge rekti... Eski su yollarının İSKİ’ye (İstanbul Su, Kanalizasyon İdaresi) ait olduğunu öğrendim. Sonra, “Acaba bunlara yeni bir işlev vererek korunmaları sağlanamaz mı?” diye düşün düm: “Mesela, bu uzun taş kolonlar, bir hey kel kaidesi olarak kullanılamazlar mı?”.
“Bu kaidelere heykel yerleştirmeye kalksak, bu heykellerin boyutları ne olmalıdır?” Lond ra’daki Trafalgar Meydanı’nda böyle uzun bir kaide üstünde Amiral Nelson’un heykeli var dır. Meydanın neresinden bakarsak bakalım insanı rahatsız etmez, göze hoş görünür.
Değerli dostum Prof. Haluk Tezonar ile gi dip su terazilerine baktık. Bunların değişik açılardan fotoğraflarını çektik. Tezonar Ho ca, bunların tepesine elindeki heykel
resim-Bizans döneminde “ Çemberlitaş” , ‘ ‘ porfir sütun” olarak bilinirdi, imparator Konstantin de bu sütuna, Çanakkale" Apollonu’ nun heykelini dikip bu yontunun kendi heykeli olduğunu ileri sürmüştü. Heykel, 1106 yılında, şiddetli bir rüzgârın etkisiyle kaidesinden yuvarlanmıştı.
lerinden birkaçım monte etti; hiç de fena olmadı!
Bizans’ta böyle heykeller çoktu ...
Bizans devrinde Konstantiniye’de bu tür heykellerin sayısı çoktu. İstanbul’dan bahse den eski bir gezi yazısında “Bizans zamanında heykelli heykelsiz upuzun dikitlerin, bir son raki evredeki, Osmanlı devrindeki minarele ri çağrıştıracak kadar çok olduğunu” o k u muştum.
O devrede bu uzun dikitlerin üstüne yer leştirilen heykellerin kaidelerine olan oranları yaklaşık bire yedi, bire on gibiydi.
Çemberlitaş o zamanlar “porfir sütun”
olarak bilinirdi. Petrus Gyllıus’a göre (The Antiquities of Constantinople. Çeviren: Joh-
ne Ball. Londra 1729) İmparator Konstantin
bu sütuna Çanakkale Apollonu’nun heyke lini dikip bu yontunun kendi heykeli olduğu nu ileri sürmüştü. Heykelin 1106 yılında, Ale
xius Comnenus'un imparatorluğu zamanın
da esen şiddetli bir rüzgârın etkisiyle kaide sinden uçtuğu, 50 yıl sonra da İmparator Ma
nuel Comnenus’un bu kaideye koskocaman
bir istavroz oturttuğu bilinir.
Bugünkü Beyazıt Meydanı, Bizans zama nında Forum Tauri idi ve 396’da bu alana di kilen bir kolonun üstüne İmparator I. Theo-
dosius’un gümüşten bir heykeli yerleşti
rilmişti.
Cerrahpaşa’daki Arcadius Forumu'nda ise
404 tarihinde üstüne İmparator Arcadius’un heykeli dikilen yüksek bir kaide vardı. Bugün
Cerrahpaşa Caddesi’nde, Haseki Kadın So- kağı’nda bunun apartmanlar arasına sıkışmış
alt bölümünden başka bir şey kalmamıştır. Görüyoruz ki İstanbul’da öteden beri yer alan kolonların tepelerine fazla iri olmayan insan figürleri yerleştirildi. Öyleyse biz de bu su terazilerini, niçin böyle giderek çöken, da ğılan cascavlak birer taş yığını olarak bıra kalım? Aslında birer “su anıtı” olan bu taş yığınlarına niçin estetik bir boyut da katma yalım? İstanbul’un uluslararası bir kültür ve ticaret merkezi olmasını istemiyor muyuz? Mesela beş su terazisi seçip her birinin tepe sine beş kıtayı simgeleyen bir heykel dikip alt larına bu kıtalarda yer alan İstanbul’a kar deş şehirlerin (Şanghay, Berlin, Floransa, Ra bat, Houston, Kahire vb.) adlarını da yazsak, fena mı olur? □
İstanbul’un
su terazilerinde
stanbul’da Osmanlı devrindeki su tesisleri” konusunda önemli bir kitap
yazmış olan Prof. Kâzım Çeçen, “Eski eserleri koruma hususundaki kayıtsızlığımız ve plansız kentleşme yüzünden İstanbul su te sislerinden büyük bir kısmı tahrip edilmiştir... Su galerileri, kubbeler, maksemler, su tera
zileri tamamen harap olmuş veya üzerlerine
binalar inşa edilmiştir,” der.
Bugün İstanbul’da yeni bir yapının altın da kalmamış, yıkılmamış su terazilerinin
sa-“ I
•-İÜ a .. ı»
Prof. Haluk Tezonar'ın Selçuk Erez İle yaptığı su terazileri gezisinin sonuçları: Kadırgalar Caddesi, Piyalepaşa Bulvarı ve Taksim'deki su terazilerine ‘ monte edilen' heykeller...
1 2
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
F o to ğ ra f: E R D O Ğ A N K Ö S EO Ğ L U